Yoğun gündem ile piyasalar dalgalı seyrini sürdürüyor. Merkez Bankası kararları, ekonomik veri akışı ve yayınlanan bilançolar yakından izlenen gelişmeler. Geçen haftanın ağırlıklı gündemi Avrupa Merkez Bankası faiz kararıydı. Beklendiği üzere 75 baz puan faiz artırımı geldi. Başkan Lagarde’nin toplantı sonrasında yaptığı açıklamalarda; “Yavaşlayan ekonomi işsizlik oranında bir miktar artışa neden olabilir. Yüksek enflasyon, harcamalar ve üretime zarar veriyor. Yılın geri kalanında ekonominin önemli ölçüde yavaşlamasını bekliyoruz. 3. çeyrekte ekonomik faaliyet kayda değer ölçüde yavaşladı, enflasyon yüksek kalmaya devam ediyor (stagflasyon). Parasal gevşemeyi geri çekmede önemli ilerleme sağlandı” vurguları vardı.
ETKİLER AZALMAYA BAŞLADI
Faiz kararı ve açıklamalar beklentilere uygun gerçekleşince piyasalar üzerindeki etkileri sınırlı kaldı. Ancak Fed’in faiz arttırımını yavaşlatacağı varsayımına karşılık Avrupa Merkez Bankası’nın faiz arttırımına devam ediyor ve edecek olması Euro’ya biraz değer kazandırdı, ABD doları zayıfladı. Euro/dolar paritesi 1.00 seviyelerinde işlem görürken Dolar endeksi 110 seviyelerine çekildi. ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi gevşedi ve yüzde 4 seviyesi çıpa işlevi görmeye başladı. Bu gelişmeler altının ons fiyatında tepki çıkışının devamını getirdi. Ancak 1.660 dolar seviyesinin üzerine çıkılsa da güç kazanamadı. Petrol fiyatında ise yükseliş sürüyor. Brent petrol 94 doları geçti. Dış piyasalarda geçen hafta yaşanan olumlu görünümde; Fed’in faiz artırımını yavaşlatacağı yönündeki beklentiler, genelde olumlu karşılanan ABD bilanço sonuçları ve son dönemde zayıf gelen ekonomik veriler vardı. Fakat bu gelişmeler belli önemli ölçüde fiyatlandığı için piyasalar üzerindeki etkileri biraz azalmaya başladı. ABD tahvil faizindeki düşüş ise durdu.
EKONOMİK VERİLER ZAYIF
Şimdi önümüzdeki hafta 2 Kasım’daki ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısına odaklanıldı. Beklentiler 75 baz puanlık artırım yönünde. ABD’de basında çıkan habere dayandırılan “Fed faiz artırımlarını yıl sonuna doğru yavaşlatacak, 2023 yılında durduracak” şeklinde bilgi kısa bir iyimserliğe neden olmuştu. Toplantı sonrası Başkan Powell’ın açıklamalarında bu yönde bir bilgi olacak mı? Bu açıdan basın toplantısı önemle takip edilecek. Diğer yandan, her ne kadar açıklanan şirket bilançoları kısmen olumlu algıya neden olsa da son dönem ekonomik veriler zayıf geliyor.
BORSADA TEMKİNLİ GÖRÜNÜM
Ayrıca 4 Kasım Cuma günü açıklanacak ABD tarım dışı istihdamı da ayrıca önemli olacak (beklenti 200 bin, önceki 263 bin). Geçen hafta ABD haftalık işsizlik başvuruları beklentilerin üzerinde 1.438 milyon gelirken (önceki 1.385 milyon) ABD 3. çeyrek büyümesi (GSYH) ise yüzde 2.6 oldu (beklenti yüzde 2.4). İlk iki çeyrekte küçülme vardı. 3 Kasım günü ise İngiltere Merkez Bankası faiz kararı var. Burada beklenti ise 50 baz puanlık artırım şeklinde. Bilindiği üzere İngiltere’de yeni başbakan ve yeni hükümet iş başına geldi. Vergi indirimleri konusunda yapılan geri adım sonrası parasal sıkılaşma politikalarına ne ölçüde uyum sağlanacağı merak edilen bir durum. İngiltere’de 31 Ekim’de açılanacak orta vadeli mali plan 17 Kasım’a ertelenmişti. Fed toplantısını bekleyen dış piyasalarda iyimserlik korunurken Borsa İstanbul’da daha temkinli görünüm öne çıkmaya başladı.
Borsa İstanbul’da ralli devam ediyor. Banka hisselerinin öncülüğünde BIST100 Endeksi’nde yeni zirveler denendi. Özellikle 3. Çeyrek bilanço beklentileri bu çıkışta önemli katkı yaptı. Bankacılık sektörünün yılın ilk yarısındaki bilanço performansları 3.çeyrek bilançoları için de önemli bir referans oldu. Her ne kadar enflasyon muhasebesi uygulanmadığı ve varlık kalitesi konusunda bazı çekinceler dillendirilse de banka hisselerinde oldukça düşük fiyat kazanç oranları fiyatlamada etkili olmaya devam ediyor. Bankacılık dışında ekonomideki büyümenin korunuyor olması nedeniyle sanayi hisselerinde de seçici hareketlerle ciddi primler yakalanmış durumda. Yüksek enflasyon şartlarında borsanın alternatif olarak öne çıkmasında düşük faiz ve döviz kurlarındaki yatay seyrin payı var elbette. Ayrıca konut fiyatlarında yükselişin sürüyor olmasına karşılık son aylarda ivme kaybı söz konusu. Konut satışlarında ise gerileme görüldü. TUİK verilerine göre; 131 bin 402 olarak açıklanan eylül ayına ait konut satışları bir önceki ayın (121.491) ve geçen yılın aynı ayının (147.143) altında kaldı. Dip not olarak vermek gerekirse ABD’de konut satışları eylülde yüzde 1.5 düşerek yıllık bazda 4.71 milyona geriledi. Gerekçe olarak yüksek faiz nedeniyle talebin zayıflaması gösterildi. ABD 2. el konut satışlarında 15 yılın en uzun süreli düşüş trendi gerçekleşti. Ocak ayında ABD konut satışları 6.5 milyon olarak gerçekleşmişti. O tarihten bu yana aylık bazda geriliyor. Konut fiyat endeksi nisan ayında yıllık bazda yüzde 19.4 iken temmuz itibarıyla yüzde 13.9 seviyesine kadar geriledi. Verilere bakılarak değerlendirmek gerekirse, son yıllarda en güvenli alternatifler arasında görülen konutta iç ve dış piyasalarda bir durgunluk sinyalinden söz etmek mümkün. Bu durum geçici mi? Yoksa kalıcı mı olacak bunu zaman gösterecek. Borsa İstanbul’da olumlu hava bilanço beklentileriyle korunurken dış borsalarla uyumsuzluğu sürüyor.
İNGİLTERE’DE SİYASET DURULMADI
İngiltere’de Başbakan Liz Truss istifa etti. İstifa kararını İngiltere ve Avrupa piyasaları sakin karşıladı. Sterlin ve Londra Borsası’nda belirgin bir dalgalanma olmadı ve hafif değer kazandı. İngiltere Başbakanı Liz Truss göreve geldikten 44 gün sonra istifa ederken İngiltere’nin en kısa süre görev yapan başbakanı oldu. Başbakan, Muhafazakâr Parti halefini seçene kadar başbakan olarak kalacağını ve sürecin bir hafta içinde tamamlanacağını söyledi. Yeni başbakan için yarış da başladı. Vergi indirim paketiyle başlayan yanlış politikalar, sonrasında bu politikadan “U” dönüşü, önce maliye sonra içişleri bakan değişiklikleri başbakana kadar uzandı. Piyasaları geren vergi indirimlerinin geri çekilmesi piyasalar tarafından olumlu karşılanmış, sert değer kaybına uğrayan Sterlin toparlanmıştı. Israr edilseydi bankacılık sektörü ve enflasyon ile bütçe üzerinde önemli olumsuz sonuçları olacağı yönünde haklı değerlendirmeler gelmişti.
TCMB SÜRPRİZ YAPTI
Geçen hafta TCMB’den faiz indirimi geldi. Faiz indirim kararı bekleniyordu ancak 150 baz puanlık indirimi biraz sürpriz oldu. TCMB’nin toplantı duyurusundaki “Kurul, takip eden toplantıda da benzer bir adım atıldıktan sonra faiz indirim döngüsünün sona erdirilmesini gündeme almıştır” ifadesi ileriye yönelik projeksiyon açısından önemli bir vurgu olarak görüldü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde işaret ettiği üzere faizin yıl sonuna kadar tek haneye çekilmesi olasıdır. TCMB faiz kararının piyasalar üzerinde etkisi hissedilmezken enflasyon ile makas daha da açıldı (-72.95). Kararın açıklanmasıyla döviz kurlarında hafif bir yukarı hareket görülse de çok zayıf kaldı. Geçen haftanın diğer dikkat çeken kararı ise TCMB’nin “liralaşma stratejisi” çerçevesinde bankalar için uyguladığı TL cinsinden menkul kıymet tesisi oranını yüzde 3 seviyesinden yüzde 5’e yükseltmesi oldu. Bu karar sonrası tahvil faiz oranlarında düşüş görüldü. Banka bilançolarına etkileri ise önümüzdeki yıllarda ölçümlenecek bir konu.
Yoğun veri akışıyla birlikte piyasalar dalgalı bir seyir yaşıyor. ABD enflasyon verileri, Fed tutanakları, ABD tarım dışı istihdamı gibi önemli gündemler son bir haftaya sıkıştı. ABD tarım dışı istihdamı ve enflasyonu (TÜFE) beklentilerin hafif üzerinde gelirken ABD Merkez Bankası (Fed) tutanaklarında faiz artışına devam vurgusu öne çıktı. ABD enflasyonu (TÜFE) yıllık yüzde 8.2 geldi (beklenti yüzde 8.1, önceki yüzde 8.3). Aylık ise yüzde 0.2 beklentiye karşılık yüzde 0.4 açıklandı. Geçen ay yüzde 0.1 idi. Verilerin açıklanmasının ardından dış borsalarda satışlar görülürken, önümüzdeki toplantıda Fed’in 75 baz puan faiz artırımına artık kesin gözü ile bakılıyor. Ayrıca Almanya enflasyonu (TÜFE) yıllık yüzde 10 geldi, Çin’de ise yüzde 2.8 oldu. Enflasyon verilerine ilişkin ABD Başkanı Biden’ın, “Global enflasyonla mücadele en büyük önceliğim. TÜFE raporu, daha yüksek fiyatlara karşı mücadelede bir miktar ilerleme olduğunu ancak yapılacak daha çok iş olduğunu gösteriyor” açıklaması olumlu karşılandı. Ayrıca ülkedeki benzin fiyatlarının hâlâ çok yüksek olduğunu, bu konuda gelecek hafta duyuruları olacağını söyledi. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen ise, ülkede beklentileri aşan enflasyon verisinin ‘daha yapacak çok işleri olduğunu’ gösterdiğini ifade etti. Avrupa Merkez Bankası Başkanı (ECB) Lagarde: “Önümüzdeki yıllarda enflasyonun düşmesini, ancak 2023 ve 2024’te hedefin üzerinde kalmasını, verilere bağlı ve toplantı bazında bir yaklaşıma dayalı olarak önümüzdeki birkaç toplantıda faiz oranlarını daha da artırmayı bekliyoruz” dedi. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; Merkez bankalarının mevcut para politikaları korunacak.
YÜKSEK KÂRLILIK BEKLENTİSİ
Enflasyon sadece piyasaların değil, ülke ve ekonomi yönetimlerinin öncelikli sorunu olmaya devam ediyor. Piyasalar ise ABD enflasyon açıklanması sonrası ciddi bir dalgalanma yaşadı. Veriyi önce olumsuz algıladı ancak daha sonra kısa sürede bu algıdan artan risk iştahıyla birlikte sıyrıldı izlenimi verirken, haftayı yine temkinli bir görünüm ile kapattı. ABD Borsalarındaki sert tepki çıkışı yerini düşüşe bırakırken ABD 10 yıllık bono faiz oranı tekrar yükselerek yüzde 4.00 seviyesine ulaştı. Enflasyon datasının beklentilerin üzerinde ancak geçen ayın altında olması ve haziran ayından bu yana düşüş eğiliminde olması dikkate değer bir durum. Her ne kadar 2 Kasım’daki Fed toplantısı için 75 baz puan faiz artırımı kuvvetlense de bu yöndeki fiyatlamaların belli ölçüde yapıldığı görüşü hâkim olmaya başladı. Piyasaların yeni gündemi ise 3. çeyrek bilançoları oldu. Bilanço açıklamaları ABD’de geçen hafta yoğunlaşırken, önümüzdeki haftadan itibaren Borsa İstanbul’da da bu süreç başlayacak. Yılın ilk yarısına ilişkin bilançolar oldukça olumlu gelmişti. Tavsiye olarak görülmemesi kaydıyla söylemek gerekirse, bankalar ve ulaştırma ile bazı sanayi şirket bilançoları dikkat çekmişti. Ekonomideki büyümenin korunduğu kabul edilirse, üçüncü çeyrek bilançolarında da yüksek kârlılık gösterecek fazla sayıda şirketlerin olması muhtemeldir. Son dönemlerdeki bilanço performansları 3.çeyrek ile ilgili kâr tahminlerde önemli bir kriter olacak. Piyasaların gündeminde olağandışı bir gelişme olmaması durumunda bilanço sonuçlarına bağlı olarak hisse bazlı hareketlilik artabilir. Ayrıca bilanço dışı gelişmelerle olumlu fiyatlamaya konu olabilecek hikâyesi bulunan hisse ve sektörlerdeki hareketler de yakından takip ediliyor. Borsa İstanbul her ne kadar teknik açıdan primli görülmekle birlikte fiyat kazanç oranları gibi bilanço değerleme oranlarına göre temel veriler açısından pahalı olmadığını söylemek mümkün. BIST100 Endeksi fiyat kazanç oranı cuma günü itibarıyla 6.8 civarında işlem görüyor. Bu oran gelişmiş ülke borsalarının oldukça altında. Piyasalarda henüz temkinli görünümün dağıldığını söylemek için erken.
BANKALARIN DÖVİZ MEVDUATINDA ARTIŞ
TCMB verilerine göre 7 Ekim ile biten haftada; TCMB brüt rezervleri önceki haftaya göre 6.9 milyar dolar artışla 113.9 milyar dolara, bankalar döviz mevduatları 3 milyar dolar artışla 213.3 milyar dolara yükseldi. Rezervler ve döviz mevduatında bir hafta önceki kayıplar telafi edildi. Bununla birlikte aynı hafta “yurtdışı yerleşiklerin” hisse senetleri ve tahvil bonodaki satışları devam etti. Yabancı yatırımcılar hisse senetlerinde 136.3 milyon dolar, tahvil bonoda (DİBS) 86.8 milyon dolar satış yaptılar. Borsa İstanbul’da hisse senetlerinde yabancı takas saklama oranı yüzde 32 seviyesinin altına gerilemiş durumda. Geçen hafta açıklanan bir diğer önemli veri, ağustos ayı ödemeler dengesi tablosuydu. Cari açık 3.1 milyar dolar ile beklentilerin hafif altında geldi. Ancak Ocak-Ağustos 2022 döneminde 39.7 milyar dolara, yıllık bazda ise 40.8 milyar dolara yükseldi. Bu yıl için 50-55 milyar dolar cari açık tahminleri geçerliliğini koruyor. Cari açıkla birlikte finansmanına ilişkin 28.3 milyar doları bulan net hata noksan kalemi dikkat çekmeye devam ediyor. Piyasaların makroekonomik verilere duyarsızlığı sürüyor.
Yatırım kararları son dönemde daha fazla önem kazanmaya başladı. Alternatifler azalırken son günlerde nereye yatırım yapsak sözü herhalde bir çoğumuzun sıkça duyduğu sorular arasında. Önceden faiz yüksekti, risk almayanlar için bildik bir adresti. Enflasyona yakın seyreden faizde paranın erimesi gibi durum pek söz konusu olmazdı. Belki küçük bir reel kayıpla tasarrufların enflasyona karşı değeri korunuyordu. Ama merkez bankası faiz oranlarındaki düşüşe bağlı olarak mevduat ve tahvil faizlerinin enflasyonun çok altında seyrettiği bu günlerde alternatif arayışları arttı. Faiz artık ciddi bir alternatif olarak görülmüyor. Bizim geleneksel yatırım araçlarımız genelde gayrimenkul, döviz, faiz, altın olmuştur. Bu yıl itibariyle bakacak olursak bu yatırım araçları içinde yüksek enflasyonun üzerinde getiri sağlayan veya enflasyonu yenen ilk yatırım aracı konut olmuş.
KONUT KAZANDIRMAYA DEVAM EDİYOR
Enflasyon ile faiz arasındaki fark (eksi) 65-70 puan seviyelerine yükselince TL’ye yatırımın cazibesi azaldı. Faiz enflasyona karşı tasarrufları korumaktan uzak kaldı. Döviz ve altın getirilerine bakıldığında da enflasyonun oldukça altında getiriler söz konusu. Gayrimenkul ve konut, halen kazandırmaya devam ediyor. Ekonomi yönetimi düşük faiz politikasına devam edeceğini açıklarken TCMB faiz oranlarında tek hane beklentisi arttı. Ayrıca artan yabancı talebinin yanı sıra, sektör temsilcilerinin söylemlerini referans alacak olursak yüksek fiyatlar nedeniyle konuta erişimin zorlaşması ve inşaat maliyetlerinin artmasına bağlı olarak konut üretimindeki azalma fiyatları desteklemeye devam ediyor. Konutun sadece yatırım aracı değil aynı zamanda ihtiyaç olması önemli bir etken. Zira Türkiye genç nüfusa sahip ve dışarıdan göç alan bir ülke.
Bu durum talebi canlı tutuyor. Fiyatlardaki köpük veya balon tartışmalarına rağmen konut en azından bu aşamada cazibesini koruyor. Bir de dışarıda konut fiyatlarında neler oluyor diye bakacak olursak, ülkeden ülkeye değişkenlik gösterdiği görülüyor. ABD’de konut fiyat endekslerinde gerileme başlamış durumda. Temmuz itibariyle yıllık yüzde 13.9 artış açıklandı. Ancak ABD Merkez Bankası (Fed) mart ayından itibaren faiz artırımına başlaması ve bu tarihten itibaren konut fiyat endeksinin düşüş göstermesi ayrıca kayda değer. Şubat ayında yıllık artış yüzde 19.4 olarak açıklanmıştı. Konu fiyat endekslerinde ağustos ayında yıllık değişimler; Çin’de yüzde -1.3, Almanya’da yüzde 45.8, İngiltere’de yüzde 7.8 oldu. ABD’de enflasyon (TÜFE) yüzde 8.3, Almanya yüzde 9.4, İngiltere yüzde 9.4, Çin yüzde 2.5 olarak açıklanmıştı. ABD, Avrupa ve İngiltere merkez bankaları faiz oranları ile tahvil faizleri enflasyonun altında. Eksi faiz onları için de geçerli. Ama fark çok daha küçük tabi ki.
BORSA’DA CANLILIK SÜRÜYOR
Yoğun veri akışı ile birlikte piyasalarda dalgalı seyir hâkim. Borsalarda toparlanma görülürken; Borsa İstanbul, dış borsalardan olumlu ayrışıyor. 3. çeyrek bilanço beklentileri ve enflasyona karşı getiri arayışı gibi etkenler tekrar gündeme gelmeye başladı. ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez bankası (ECB) öncülüğünde parasal sıkılaşma ve faiz artırım sürecinin devam etmesi piyasaları germişti. Bu durum borsalara satış baskısı olarak yansırken tahvil faiz oranlarına yükseliş, ABD dolarına değer kazanımı, Euro’ya zayıflama ve altın fiyatına düşüş olarak etki etti.
Ancak İngiltere’nin önce 5 milyar dolarlık tahvil geri alım kararı, ardından vergi indirim teklifini geri çekmesi olumlu algılandı. Bu gelişme, ABD ve Almanya tahvil bono faiz oranlarında düşüşe neden oldu. ABD doları zayıfladı, borsalara zayıf da olsa tepki alımları geldi.
FED AÇIKLAMALARI
Piyasalarda “tepki bahanesi olarak bu olay kullanıldı” demek daha doğru olacak. Öncü merkez bankalarının para politikalarında değişim olduğuna dair bir işaret yok. Minneapolis Fed Başkanı Neel Kashkari enflasyon düşene kadar agresif faiz artışlarına ara vermekten uzak olduklarını söyledi. Cleveland Fed Başkanı Loretta Mester, Fed’in enflasyonu dizginlemek için yapacak daha çok işi olduğunu ve faiz artırımlarının hızını yavaşlatmak için gerekli kanıtları görmediğini söyledi. Chicago Fed Başkanı Charles Evans, Fed faiz oranının önümüzdeki baharda muhtemelen yüzde 4.5 ila yüzde 4.75 arasında olacağını belirtti.
BÜYÜME TAHMİNİ
Hatırlanırsa geçtiğimiz günlerde Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, ekonomik aktivitede önemli ölçüde yavaşlama beklense dahi faizlerin gelecek birkaç toplantıda daha artmaya devam edeceği mesajını vermişti. Her fırsatta enflasyon ile mücadelenin öncelikli olacağı vurgusu var. Bu arada para politikalarına tepkiler gelmeye başladı. IMF Başkanı Kristalina Georgieva, Fed’in politikalarında son derece ihtiyatlı ve dünyanın geri kalanı üzerindeki etkisine karşı dikkatli olmaya çağırdı. Georgieva, küresel ekonomik büyüme tahmininin gelecek yıl için düşürüleceğini belirterek, resesyon risklerinin arttığını ifade etti. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), mevcut para politikalarının gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere dünyayı resesyona götürebileceği uyarısında bulundu. Haklılık payı olan bu çağrılara Fed ve ECB kulak verebilir mi? Bunu zaman gösterecek.
Her ne kadar yetkili ağızlardan bu yönde bir söylem gelmediyse de piyasalar o tarafa evrilmeye veya inanmaya hazır gibi. Bu açıdan cuma günü açıklanan ABD tarım dışı istihdamı ile önümüzdeki çarşamba, perşembe günleri açıklanacak ABD ve Almanya enflasyon verileri merkez bankaları faiz kararları için önemli referanslar. ABD tarım dışı istihdamı 263 bin kişi olarak açıklandı (beklenti 255 bin). Beklentilerin biraz üzerinde olmasını piyasalar istihdam artışı şeklinde değerlendirirken, Fed faiz artışının devamı (75 baz puan) olarak algıladı. Dış borsalarda satış, ABD tahvil faiz oranlarında yükseliş görüldü, altının ons fiyatı tekrar 1.700 doların altına geriledi. ABD TÜFE için beklenti yüzde 8.1 (önceki yüzde 8.3), Almanya’da TÜFE ise yüzde 10.00 bekleniyor (önceki yüzde 10.00). Ekonomik yavaşlama ve resesyon emareleri artmaya devam ederken pandemi süreciyle küresel borçluluktaki artış (300 trilyon doları geçti) IMF’in de dikkatini çekmiş durumda. Ekonomik aktivite zayıflarsa borç ödeme gücü de düşer. Geçtiğimiz günlerde IMF bir de bu konuda uyarı yapmıştı. Bu açıdan parasal sıkılaşamaya devam konusunda önümüzdeki günlerde merkez bankaları için “iki arada bir derede kalma” durumu söz konusu olabilir. İç piyasalarda iyimserliğin korunmasına karşılık ABD tarım dışı istihdam verileriyle dış piyasalarda daha temkinli görünüm öne çıkmaya başladı.
Oldukça dalgalı bir dönemden geçen piyasalarda yeni destek ve denge arayışı sürüyor. Borsalarda satış baskısı tepki alım denemelerine rağmen korunurken, diğer yatırım araçlarında daha sakin bir seyir öne çıkmaya başladı. Borsa İstanbul, son dönemde dış borsalarla uyumlu hareket ediyor. Borsa İstanbul ve ABD ve Almanya olmak üzere dış borsalarda satıcılı seyir hakim. Sterlindeki aşırı değer kaybını önlemek için İngiltere Merkez Bankası’nın 5 milyar sterlin tutarındaki uzun vadeli tahvil alım kararı sonrası dış piyasalar biraz moral bulmuş görülüyor. Tarihi düşüşlerden birini yaşayan sterlinde müdahale sonrası görülen kısmi toparlanma söz konusu. Bu gelişmenin tek başına piyasalarda iyimserliğe neden olması zor. Ancak tepki hareketleri için bahane oluşturmuş görülüyor. Esas gündem; Yüksek enflasyon, ekonomideki yavaşlama emareleri ve resesyon beklentileri, ABD Merkez Bankası (Fed) öncülüğünde diğer merkez bankalarının devam eden faiz artırım ve parasal sıkılaşma süreçleri, jeopolitik gelişmeler olmaya devam ediyor. Bu yönden bakılacak olunursa henüz bir olumlu algılanabilecek bir gelişme görülmüyor. Piyasaların önemli bir kriter olarak gördüğü ABD 10 yıllık bono faiz oranı yüzde 4.00 seviyesini gördükten sonra yüzde 3.75 seviyesine gerilerken ABD dolarındaki değer kazanımı zayıfladı. 114 seviyesinin üzerini gören Dolar Endeksi 112 seviyesine çekildi. Bu gelişmelere bağlı olarak altının ons fiyatında tepki alımları görüldü. 1.614 dolar seviyesinden 1.670 dolara kadar yükseldi. Euro değer kazandı ve euro/dolar paritesi 0.98 seviyesine yükseldi (0.95 seviyelerini görmüştü).
PETROLDA TEPKİ ÇIKIŞI
Petrol fiyatında da tepki çıkışı vardı, “Brent Petrol” 87 dolar civarında işlem görüyor. Merkez bankalarının tavrını göstermesi açısından Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde’nin “ekonomik aktivitede önemli ölçüde yavaşlama beklense dahi faizlerin gelecek birkaç toplantıda daha artmaya devam edeceği” mesajı önemliydi. Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic ise faizin yıl sonuna kadar yüzde 4.25-4.5 seviyesine yükseltilmesini desteklediğini belirtti. Ayrıca Hindistan politika faizini 50 baz puan artış ile yüzde 5.90, Meksika 75 baz puan artışla yüzde 9.25 seviyesine çıkardı. Diğer yandan yüksek enflasyon tedirginlik kaynağı olmaya devam ediyor. ABD Ağustos TÜFE verisi yüzde 8.3 ile beklentilerin üzerinde gelmişti. Geçen hafta Almanya’da yıllık enflasyon eylülde yüzde 10.9 seviyesine çıkarak ülkenin euro para birimine geçtiği yaklaşık 20 yıllık dönemde ilk kez çift haneye çıktı. Aylık ise yüzde 1.9 olarak açıklandı. Euro Bölgesi TÜFE ise yüzde 10 oldu (beklenti %9.7, geçen ay %9.1). ABD’de Fed’in sıkı para politikası nedeniyle enflasyonda gerileme görülürken Avrupa’da Rusya’dan doğalgaz sevkiyatındaki sıkıntılara bağlı olarak artan enerji fiyatlarının etkisiyle rekor tazelemeye devam ediyor. Bu durum önümüzdeki Avrupa Merkez Bankası toplantısında faiz kararı için önemli ölçeklerden biri olabilir. Zira enflasyon ile mücadelede kararlılık merkez bankalarının önceliği. Bu açıdan piyasalar üzerinde baskıya neden olan merkez bankalarının mevcut para politikaları bir süre daha korunabilir. Önümüzdeki cuma günü ABD tarım dışı istihdam verileri piyasaların yakından izleyeceği veriler arasında olacak (beklenti 250 bin, geçen ay 315 bin). Enflasyon ve istihdam verileri merkez bankaları kararları açısından öncelikli konuma sahip. Belirsizliğin sürdüğü piyasalarda temkinli görünüm korunuyor.
BORSADA TEPKİ DENEMELERİ ZAYIF
Borsada tepki alım denemelerine rağmen düşüş trendi sürüyor. İlk destekler 3.050-3.000 olarak görülürken bu noktalar kısa dönem için önem kazanmaya başladı. Sonraki destekler 2.900 ve 2.750 seviyelerinde. Tepki alımlarında ilk dirençler ise 3.250-3.320. Tepki çıkışının devamı ve güç kazanması için 3.320 seviyesinin geçilmesi gerekecek. Bu durumda sonraki dirençler 3.400-3.500 seviyelerinde bulunuyor. Endekste destek seviyelerinde görülen tepki alımlarına rağmen satış baskısı korunuyor.
İngiltere son dönemde ardı ardına siyasi gelişmelere maruz kaldı. Temmuz ayının ilk haftasında İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un istifası, ardından eylül ayının ilk günlerinde İngiltere’nin yeni Başbakanı Liz Truss olarak atanması ve hemen kısa bir süre sonra Kraliçe Elizabeth’in vefatı ve yerine Prens Charles’ın geçmesiyle İngiltere yönetiminde önemli değişiklikler yaşandı. Bu köklü değişimlerin dünya siyasetinin ve ekonomisinin zor bir döneminde olması ayrıca dikkate değer. Yeni yönetim, Rusya-Ukrayna savaşı, Çin-Tayvan gerginliği, Avrupa’nın yaşadığı enerji krizi, merkez bankalarından gelen faiz artırım ve parasal sıkılaşma politikaları, ABD dolarındaki aşırı değerlenme, ekonomik yavaşlama ve resesyon beklentileri, yüksek enflasyon başlıklı zor bir gündem ile karşı karşıya kaldı. Bu gelişmelerden İngiltere ekonomisi ve sterlin payına düşeni aldı.
Sadece sterlin değil ABD doları karşısında neredeyse dünyadaki tüm para birimleri ciddi kayıplar yaşıyor. Euro/dolar paritesi psikolojik seviye olan 1.00’in altına gerilerken, Japon yeni Japonya Merkez Bankası’nın 24 yıl sonra gelen müdahalesine rağmen değer kaybının önüne geçemedi ve dolar/yen paritesi yeni zirveler deneyerek 144 seviyesini geçti. Benzer görünümdeki gelişen ülke para birimleri ve dolar/TL’deki gelişmeler malum.
DEĞER KAYBI İVME KAZANDI
Sterlinde değer kaybı, hükümetin açıkladığı 45 milyar sterlini bulan vergi indirimi sonrası biraz daha ivme kazandı. İngiltere’de Maliye Bakanı Kwasi Kwarteng’ın tabiriyle bir kuşağın gördüğü en büyük vergi paketinin amacı, ailelerin ve işletmelerin enerji ödemelerine yardımcı olmak, ekonomideki büyümeyi desteklemekti. Son açıklanan paket 1972 yılından bu yana en kapsamlı vergi indirimi olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ile mücadele için İngiltere Merkez Bankası 50 baz puan faiz artırımı ile son 14 yılın en yüksek noktası olan politika faizini yüzde 2.25 seviyesine çekmişti. Faiz artırımı da sterlindeki değer kaybının önüne geçemedi. Vergi indirimlerine kaynak yaratmak için yeni borçlanmaların olabileceği yönünde kaygılar dillendirilmeye başlandı. Deutsche Bank kaynaklı değerlendirmelerde, İngiltere Merkez Bankası’nın enflasyonu kontrol etmek için arayı kapatmaya çalışmasıyla İngiltere’nin “derin ve uzun” bir resesyona girilmesinin beklendiğini vurgulandı.
YENİ FAİZ ARTTIRIMI
İngiltere Merkez Bankası (BoE) Başekonomisti Huw Pill, hükümetin planladığı vergi indirimlerine bankanın dikkate değer bir para politikası karşılığı vermesinin olası olduğunu belirtti. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen ise, hükümetin sterlini dolar karşısında rekor düşük seviyeye indiren bir mali programı açıklamasının ardından ABD’nin İngiltere’deki gelişmeleri izlediğini bildirdi. IMF’den gelen değerlendirme “vergi indirim paketinin eşitsizliği artıracağı yönünde. Bir değerlendirme de İngiltere içinden geldi. Sterlin aşırı değer kaybedince “acil yeni faiz artırım” beklentisi gündeme geldi. Nitekim İngiltere Merkez Bankası’ndan “Para Politikası Kurulu, görevine uygun olarak orta vadede enflasyonu sürdürülebilir bir şekilde yüzde 2 hedefine döndürmek için gereken şekilde faiz oranlarını değiştirmekte tereddüt etmeyecektir” açıklaması geldi.
Muhalefet İşçi Partisi’nin maliye sözcüsü Rachel Reeves, vergi kesintisi planının “12 yıldır iktidarda olan Muhafazakar Parti’nin izlediği politikaların yerle bir edilmesi” olduğunu söyledi. Sterlindeki aşırı değer kaybının İngiltere’nin dış ticaretine yansımaları önümüzdeki dönemde ayrıca izlenecek bir konu. Sterlindeki dalgalanmanın bir yanı küresel ekonomideki gelişmelere bağlı olduğu için sterlinin seyrinde Fed para politikaları ve ABD dolarının seyri de önemli rol oynayacak.
iyasalar merkez bankası kaynaklı gelişmelerin etkisi altında. Geçen hafta merkez bankalarından gelen yoğun faiz artırım kararları vardı. Dikkatler ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısındaydı. Fed beklendiği üzere faiz oranını 75 baz puan artırarak yüzde 3-3.25 aralığına yükseltti. Toplantı sonrasında yapılan değerlendirmelerde; Gelecek toplantı da 75 baz puanlık artırım olasılığı, bu yılki faiz ortalamasının yukarı çekilmesi (%4.4, önceki %3.9), büyüme tahminin (GSYH) aşağı revize edilmesi gibi anekdotlar yer alırken “şahin” duruşun sürdüğü görüşü öne çıktı. Fed önceliğinin “enflasyon ile mücadele olduğunu” tekrar göstermiş oldu. Powell bunu açıkça basın toplantısında zaten söylemişti. Fed Başkanı’nın açıklamalarının detayına baktığımızda ise; Faiz artışı gelecek verilere bağlı olacak. Enflasyon risklerine karşı hayli dikkatliyiz. Enflasyonu aşağı çekmek belirli bir süre trendin altında büyümeyi gerektirebilir. Enflasyonu düşürmek acılı olacak. Odağımız enflasyonu aşağı çekmek. Faizlerde hala gidilecek yol var. İstihdam artışları güçlü, gibi vurgular vardı. Görüleceği üzere ekonomik büyümeden feragat edilip hatta resesyon riskine rağmen enflasyonu kontrol altına almak öncelikli hedefleri. Bu açıdan büyük olasılıkla faiz artırım ve sıkı para politikası sürecek gibi.
KARARLAR PEŞ PEŞE GELDİ
Fed öncü ve yol gösterici olduğu için onu diğer merkez bankaları izledi. G.Afrika, İsviçre, Hong Kong, Norveç, İsveç, Endonezya, Tayvan ve İngiltere’den de faiz kararları geldi. İngiltere 50 baz puan artırarak son 14 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 2.25 seviyesine çekti. Gelişen ülkeler piyasasında yer alan G.Afrika 75 baz puan artırımla faiz oranını yüzde 6.25 seviyesine yükseltirken İsviçre Merkez Bankası politika faizini eksi yüzde 0.25’ten yüzde 0.50’ye çıkardı. Böylece ülkede 8 yıldır süren negatif faiz dönemi kapandı. İsveç Merkez Bankası beklentilerin üzerinde faiz artırımına giderek 1 puan artışla yüzde 1.75 seviyesine çıkarttı. Tayvan Merkez Bankası politika faizini beklendiği gibi 12.5 baz puan artırarak yüzde 1.625’e çekti ve bu yıl içinde 3. kez faiz artırımına gitmiş oldu. TCMB, Japonya, Rusya, Çin ve daha önce 12 kez üst üste faiz artıran Brezilya son toplantıyı pas geçerek faiz artırım furyasına katılmadı. Dikkat çekici bir hamle de Japonya’dan geldi. Japonya Merkez Bankası (BOJ) yenin dolar karşısında hızla zayıflamasının ardından 24 yıl sonra ilk kez doğrudan dövize müdahale etti. En son Haziran 1998’de müdahale etmişti. Faiz sabit kalınca dolar/yen paritesi 145 seviyesini gördü. Merkez bankalarının faiz artırımındaki amacı, talebi baskılayıp yüksek enflasyonu kontrol altına almak. Bu durum Türkiye gibi dış finansman ihtiyacındaki ülkeler için hiç istenmeyen bir görünüm. Finansman kaynakları daha kıt ve pahalı olacak.
BORSA DENGE ARAYIŞINDA
Borsada sert düşüş sonrası gelen tepki alım denemeleri henüz güç kazanmış değil. Destek ve denge arayışı devam ediyor. İlk destekler 3.200-3150 olarak görülürken bu seviyeler kısa dönem için önem kazanmaya başladı. Bu seviyenin altında verilecek sonraki destek noktaları 3.050-3.000 seviyelerinde. İlk direnç ise 3.400 seviyesinde. Tepki çıkış denemelerinin güç kazanması için bu seviyenin üzerinde kalınması gerekecek. Bu durumda sonraki dirençler 3.500 ve 3.700 noktalarında bulunuyor. Endekste destek noktalarında tepki alımları görülse de satış baskısı korunuyor.
FAİZ FİYATLAMALARI SÜRÜYOR