Yonca Tokbaş - Kelebek

Mart ve kedi

16 Mart 2012
Dubai’deki kediler mart ayından habersizdi sanki.

Hem hava hem ke(n)di ateşli olunca, belki de “ortam yanar!” diye düşünüyordu kedicikler, kim bilir.
Coğrafi ve meteorolojik duruma ayak uydurmuş da olabilirdi bünyeleri, ne belli. Yıllardır mart ayındaki kedi sessizliğini düşündüm durdum.
“Zaten Dubai’de sokak kedisi yok ki, sesi olsun!” dedim en son. Sokakta hayvan olması olasılığı bile yasak.
Evinizden kaçsalar kazara, canlı bulamazsınız. Çok fena.
Bizim Ginger Bey bile doğduğundan beri hiç tasmasız gezemedi. Çok üzülüyorum. Hiç şöööyle bir koşturamıyor özgürce. Sitedeki parka gitmesi bile yasak. Hayatı ceza gibi.
Bir hayvansever çölün ortasındaki evinin bahçesini köpeklerin serbestçe dolaşabilecekleri bir park haline getirdi de, isteyen köpeğini oraya götürüp tasmasını çıkartıp diğer köpeklerle özgürce koşturabilir oldu, düşünün.
Durum böyle olunca, yani sokak kedisi vesaire olmayınca, mart ayı gelince alışık olduğumuz kedi seslerini de duymuyorduk işte.

Yazının Devamını Oku

Kadın doktoru

9 Mart 2012
Ben kadın olmayı seviyorum.Çok acılı, sancılı bir durum bu “kadın olma” durumu. Ama bağımlısıyım acılarımın. Hangimiz değiliz onu da bilmiyorum.

Sürekli daha da çok acı pompalıyoruz içimize; müzikle, filmlerle, dizilerle...
Ben de yapıyorum bunu garip bir şekilde.
“Kurtar kadın kendini, izleme şunları...” diyorum, yok kardeşim.
Damardan alıyorum hepsini.
Fransız Lisesi’nde okudum.
Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirdim.
Annem babam, şimdi daha iyi fark ediyorum da, bayağı iyi tipler. Kendi görüşleri ile toplumun saçma kalıpları arasında sıkışmalarına rağmen, büyük savaşlarla bizi bugünlere getirmişler.

Yazının Devamını Oku

Van’dan Selma Öğretmen

5 Mart 2012
Selma Karakoç 1979 Kayseri doğumlu bir Beden Eğitimi Öğretmeni.

Van’daki Şemsi Bey İlköğretim Okulu’nda 5 Eylül 2011’de göreve başlıyor.

VAN'DAN SELMA ÖĞRETMEN - FOTO GALERİ

ÖĞRENCİLERİ İÇİN RUNTALYA DA 10 KM KOŞTU / WEB TV

Onca beklemeden sonra atanıp mesleğini yapabileceği için o kadar mutlu ki, 2 öğretmen arkadaş Van’a gelir gelmez hemen bir eve yerleşiyorlar.

Çok kısa sürede Van’ı çok seviyor.

Öğrencileriyle arası çok iyi, her şey çok iyi...

Selma, 23 Ekim’de veli toplantısı için evden çıkıyor. Bir sürü başka işi de var, onları halledecek geri dönecek.

Yazının Devamını Oku

Elveda

2 Mart 2012
28 Kasım 2011’de bu köşede “Sevdiğin şeyi yapmak” diye bir yazı yazdım.

Çok ağlayarak, çok dua ederek yazmıştım o yazıyı. Kıvranıyordum çünkü. Hatta öyle kıvranıyordum ki, yazının son kelimesi “acele” olmuştu.
Profesyonel işimden ayrılmak, yazılarıma kendimi adamak ve bir sürü başka hayalperest şey yapmak istiyordum. Satış analizleri, kârlar, raporlar ile uğraşmak istemiyordum. Karar veremiyordum.
İçimdeki memur egoma yeniliyordum sürekli. Korkuyordum.
29 Şubat 2012 Çarşamba günü, yani 4 yılda bir 29 çeken artık yılın, şubat ayının 4 yılda bir gelen 29’uncu gününde, 10 yıldır çalışmakta olduğum şirketime veda ettim. 4 yılda bir hatırlayacağım işteki son günüm, ilginç bir güne denk geldi yani. 4 yapraklı bir Yoncayım ondan herhalde.
Bir defteri kapatıp, bambaşka bir defteri açıverdim aynı gün.
Karar vermek; yenilme-yenme, kazanma-kaybetme hikayesi değilmiş. İstifa edince anlamaya başladım. Etim sökülür gibi oldu.
Herkes bırakmanın en kolay şey olduğunu söyler. Bırakmak zormuş. Duygusal inişli çıkışlı etapları olan boşanma gibiymiş. Oysa ayrıldığım ne çocuğum ne kocam. İşim!

Yazının Devamını Oku

Bir hastalık bir kaza bir hayat

27 Şubat 2012
İnsanın öyle bir yapısı var ki, istediği ve niyet ettiği zaman, kendi felaketinden, hüsranından ve yarasından bile olağanüstü güzel şeyler çıkarabiliyor. Bugün bu köşede okuyacağınız iki birbirini hiç tanımayan insanın farklı ama benzer hikayesi, bu demek istediğim şeye cuk oturuyor.
Ümidim, onları okuyan başka birilerine de kendi hüzünlerinden bir çıkış yolu yaratabileceklerini gösterebilmek.
Her insan kendi mucizesini yaratabilir. Bir başkasının mucizesi de olabilir. Buna inanmak, bir yerden başlamak için yeter. Yola bir kere çıkıldı mı, bir yere varılır elbet.
Yonca
“mümkün”

Sebla Key

Ben koşmayı hiç sevmiyorum. Koşarken ipod’umda film dinliyorum zaman geçsin diye. Müzik bile kesmiyor düşünün.
Diyeceksiniz ki, e madem öyle ne diye koşuyorsun?
2009 yılının ağustos ayında babamı kaybettim. ALS hastasıydı. Son aylarını tekerlekli sandalyede geçirdi. Elden ayaktan kesilmek onun için çok zordu.
Babamın son aylarında ALS derneğindeki diğer ALS’li dostlarla tanıştım. Akülü tekerlekli sandalye ile hayata nasıl tutunduklarını gördüm. Koşmak, akülü sandalye ile pek çok hastanın hayat kalitesini iyileştirmeye vesile olacaksa, benim de çorbada tuzum olsun istedim Adım Adım Oluşumu’na katıldım.
Babamı kaybettiğimizden beri, TOFD aracılığıyla ihtiyacı olanların akülü tekerlekli sandalye alabilmeleri için koşuyorum.
Amacım süre filan değil, amaç koşuyu bitirmek, benim adıma TOFD’ye bağış yollayanları mahcup etmemek. Amacım, babam için bir şey yapmak.

Kerem ARMAN

Lisede sporcuydum. 10 Mart 1987’de, Güney Sanayi Basketbol Takımı’nın turnuvaya giderken geçirdiği trafik kazasında dört arkadaşım hayatını kaybetti. Olay sonrası kulüp kapandı. Spor hayatım da böylece sona erdi.
Şu an 41 yaşındayım. Esenboğa Havalimanı’nda yöneticilik yapan bir aile babasıyım. Spor sonrası toplu yemek sektöründe çalışırken çok kilo aldım, 2,5 yıl önce tekrar spora başlayınca 14 kilo verdim.
Adım Adım’la şirketim BTA sayesinde, Avrasya Maratonu’nda Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’ne şirket olarak 10 adet akülü sandalye alınmasıyla tanıştım. Spor yaparak başkalarına fayda sağlayabilme fikri beni çok etkiledi.
Basketbolcu oğlum Mert ve 1 yaşındaki oğlum Efe’ye bir mesaj vermek için; eşim Nur’u güldürüp gamzesini görmek için ve gökyüzünden beni izleyen babamdan hâlâ “Aferin!” almak için koşuyorum.
Runtalya’da, 25 yıl önce kaybettiğim takım arkadaşlarım Hüseyin, Orhon, Halit ve Kenny ve başka bir trafik kazasında 19 yıl önce kaybettiğim Cavit için 10 km koşarak TEGV adına bağış toplayacağım.

Üsküdar Amerikan Lisesi

Beni mahvettiniz çocuklar. Gözlerim doldu doldu doldu! Mutluluktan! Üsküdar Amerikan Lisesi öğrencileri, koşumu destekleyip 20 çocuğun bir yıl boyunca Van’daki Adım Adım Ateşböceği gezici eğitim biriminden faydalanmasına yetecek kadar bağış yapmışlar!
Çocuklar, sizi gördükçe yemin ederim değil koşmak, uçasım geliyor uçasım! Bağışınızı görünce aynen şöyle bir cümle çıktı ağzımdan: “Kızım Yonca, emekleyerek de olsa gidersin sen o finişe!” Buna fazlasıyla değersiniz. Siz değerlisiniz.
Sonsuz teşekkürlerimle!
Yonca
“Koş be kadın koş!”

Nasıl bağış yapaksınız?

Bir çocuğun bir yıllık eğitim masrafı 60 TL
Hesap sahibi: TEGV (Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı)
Banka: Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.
Hesap IBAN: TR 740006701000000001000000
Açıklama kısmına: YTokbas/AAO/Kendi adınız ve soyadınızı da kesin yazın!
Yazının Devamını Oku

Sponsorluk olayı

24 Şubat 2012
Ben şirketlere ve yaptıkları sponsorluklara dikkat ediyorum. Hangi şirketin nasıl bir organizasyona sponsorluk yaptığı, bana o şirket ve yapı hakkında aslında çok ilginç fikirler veriyor bazen.

Spora yatırım yapan şirketleri ise, algıda seçicilik diyelim, iyice yakın takibe aldım. Onları alenen takdir etmek ve duyurmak istiyorum ki daha çok şirket spora gönül versin.

Ben sporu bir çeşit komple iyileştirme bombası gibi görüyorum. İnsan bedeninin her bir noktasına faydası var; fiziksel ve ruhsal olarak hem de. Yani bir tek yeri
tedavi etmiyor. Adamı komple baştan aşağı yeniden yaratıyor.

Antalya’ya Runtalya için yapılan basın toplantısına gittim ve sponsorlarla tanışma şansı elde ettim.

Yazının Devamını Oku

Yüksek topuklar

20 Şubat 2012
Ya bu kadar hoşuma giden çılgın bir şey olamazdı! Runtalya ekibi bu sene Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyor.

Benim hep haberlerde tesadüfen görüp “Ay ne deliler var ya!” dediğim şeyi yapıp Runtalya Maratonu’ndan bir gün önce, yani 3 Mart Cumartesi günü saat 10:00’da Yüksek Topuklar Koşusu yapıyorlar.
Ya çok iyi fikir yahu! Düşündükçe kahkahalar atıyorum.
Ammaaa, katılmak isteyenler 29 Şubat’a kadar elif.demirtas@holidayplan.com.tr adresine acilen başvursun ya da Antalya’da TerraCity AVM içerisindeki halk koşusu standında kayıt yaptırsın.
Çünkü yarışa sadece 100 kadın alınacak.
He he he, biz, bizim aileden üç kadın yazıldık bile! Ben, Sheda Modaevi’nin sahibi kuzenim Damla Sonat ve onun sağ kolu dayımın kızı Gaye Kolburan!
Gülüm’ü de yazdırdım valla. Onsuz olmaz asla!
Ben galiba pembe topuklu ayakkabılarımla koşar, üzerime de tayt üstü kızımın pembe tütüsünü giyerim. Yarış mesafesi 100 metre ve fakat kurallar çok ciddi!

Yazının Devamını Oku

Bilim Kahramanları Ankara’da

17 Şubat 2012
Bu hafta sonu kapın çocukları ve ODTÜ Kongre ve Kültür Merkezi’ne gidin.

Dünyada FIRST LEGO Ligi (FLL) ismiyle yapılan ve dünya genelinde 60 ülkeden 200 bin çocuğun katıldığı “Bilim Kahramanları Buluşuyor” etkinliği var.

Türkiye Turnuvası, 17-19 şubat tarihlerinde, ODTÜ’de olacak.

Cumartesi günü sabah 9:00’dan 16:00’ya kadar mesela Robot Karşılaşmaları Turnuvaları var. Eminim hem çocuklar eğlenecek hem de siz çocuklara bakıp şaşkınlık içinde kalacaksınız.

Tiyatro sanatçısı Hakan Bilgin’in sunuculuğunu üstlendiği Bilim Kahramanları Buluşuyor 8. Türkiye Turnuvası’nda, 9-16 yaş arası çocuklardan oluşan 22 ilden 80 takım, gıda güvenliği ile ilgili hazırladıkları projelerini üç gün boyunca sunacaklar.

Yazının Devamını Oku