Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Kadın doktoru

Ben kadın olmayı seviyorum.Çok acılı, sancılı bir durum bu “kadın olma” durumu. Ama bağımlısıyım acılarımın. Hangimiz değiliz onu da bilmiyorum.

Haberin Devamı

Sürekli daha da çok acı pompalıyoruz içimize; müzikle, filmlerle, dizilerle...
Ben de yapıyorum bunu garip bir şekilde.
“Kurtar kadın kendini, izleme şunları...” diyorum, yok kardeşim.
Damardan alıyorum hepsini.
Fransız Lisesi’nde okudum.
Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirdim.
Annem babam, şimdi daha iyi fark ediyorum da, bayağı iyi tipler. Kendi görüşleri ile toplumun saçma kalıpları arasında sıkışmalarına rağmen, büyük savaşlarla bizi bugünlere getirmişler.
Ama ben bile, yine de bunca eğitime rağmen, sıkışıp kalmışım kalıpların hapsinde.
Bir kadın olarak, en çok kendi kendime verdiğim zararı nasıl verdiğimi anlayamıyorum.
Sözümona cesurum, medeniyim, kafamın dikine giderim, korkusuz bir tipim, kimseyi takmam.
Siz öyle sanın!
Ben de öyle sanıyordum; ama değilmişim.
Daha yeni yeni farkına varıyorum.
Yani bir öyleymişim, bir böyle. Dalgalı bir halde...
Herkesin benim için her dediğini önemsemişim bugüne kadar mesela.
Rahat rahat kendimi olduğum gibi kabul edememişim.
Tam kabul ettiğimi sandığımda bile, ucundan acık uydurmuşum sağa sola.
Korkmuşum, çekinmişim.
Hâlâ da arada hissediyorum bunu ve hemen kendime müdahale etmeye çabalıyorum.
Çok zor.
İşte o yüzden “Kadına şiddet” dendiği zaman, ben sürekli bu işin sadece fiziksel değil, psikolojik de olduğunu vurguluyorum.
Taaa zamanında bilmem kim efendinin bana söylediği saçma sapan bir laf yüzünden yıllarca kendimi aşağılamışım mesleğim ve sevdiğim şeyler konusunda.
Ne saçma değil mi?
Ama öyle.
Ben bile bir sürü şeye boyun eğdiğimin, kurbanı olup sıkışıp kaldığımın farkında değildiysem eğer, geride kalanlar ne yapsın hiç bilmiyorum.
Bunu fark ettiğim günden beri de benim halimde olası kadınlar için ne yapabilirim diye düşünüyorum. Büyük bir sorun bu.
Ve bu yüzden de işte mesela şiddet sadece kırsal kesimdeki kadının sorunu değil, medeniyetin de içinde. Eğitimin bizi katı ve şartlı şekillendirmesi de şiddete karşı gelmemize engel oluyor kimi hallerde.
O yüzden, bir kadın yazar olarak birilerine nasıl bir faydam olabilir diye çok düşünüyorum. Doğru düzgün bir cevabı yok bu sorunun. Bir sürü çoktan seçmeli hali var.
Neysem o olmak, olduğum şeyi de yazmak, bu cevaplardan biri mesela.
İçimdeki her türlü rezilliği, hatayı, defoyu, düşüşü-kalkışı olduğu gibi yazabilmek. Kolay değil. Her zaman olmuyor. Çünkü benim rezilliğimin ucu bir başka hayata da dokunup benim mahremiyetimden başkasının mahrem sınırlarına girerek sınır aşımına da uğruyor. Ama yine de, elimden geldiğince kendimi olduğu gibi yazmayı deniyorum.
En çok da kendimden utanmamayı deniyorum; ama bazen çok utanıyorum...
Belki ben dökersem eteklerimdekileri ortaya, dökemeyen, içine atan birileri “oh be!” der ve rahatlar diye umuyorum.
Çünkü bunu yapmak bana hem çok zor, hem de bir o kadar rahatlatıcı geliyor.
Bunun hem bana tedavi olduğunu umuyorum, hem de beni okuyan birilerine.
Çocukken kim sorsa: “Büyüyünce doktor olmak istiyorum!” derdim.
Sanırım yazarlık da başka çeşit bir doktorluk hali.
Yani;
Sürekli başkasına bakıp onun hayatını yaşamaya çalışmaktansa kendini kabul etmenin; başkalarını gözünde büyüttüğün kadar büyütmemenin insana detoks gibi iyi geldiğini anlatabilirsem eğer, birilerine yardımcı olurum belki.
Sanırım biz kadınların bu konuda azıcık kafa yorması, kendilerini azad etmeleri en büyük dileğim.
Denemeye değer gibi.
Yonca
“acılı ketçap”

Yazarın Tüm Yazıları