Yaşar Sökmensüer

Oyuncaklar ihtiyarlamaz

4 Temmuz 2010
GÜNE eğlenceli, hatta "oyuncaklı" başladım.

CEPA Alışveriş Merkezi'nin promosyonu sayesinde...

AVM'nin açık otopark'ında kurulan eğlenCEPArk'ının tanıtımında, gerçekten eğlenceli bir şey kullanmışlar.

Bir torba dolusu oyuncak!

Ama oyuncak deyince aklınıza Shrek'in sevimli devi, play station, uzaktan kumandalı araba, bilgisayar oyunu, lego filan gelmesin.

Küçük torbada, 70'li yılların oyuncakları var.

Ki zaten o dönemin oyuncakları, anca küçük bir torbayı dolduracak kadardı...

* * *

Torbadaki çoğu plastik "ganimet"ler, bakkalda, pazarda, "seyyar"da satılırdı o dönemler.

Yazının Devamını Oku

Kültürümüzde var

3 Temmuz 2010
YILLAR önce, Diyanet Vakfı “Müslümanın El Kitabı”nı yayınlamıştı.

Ancak dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, Din İşleri Yüksek Kurulu emeklisi Kemal Güran’ın yazdığı kitabın satışının durdurulmasını istedi anınında.
Çünkü içinde bir dönem sık gündeme gelen “inciler” vardı: “Gerektiğinde kadını makul şekilde dövünüz.
Kadın yalnız yolculuk yapamaz.
Çok eşlilik toplumu rahatlatır...”
Erkeğin birden fazla kadınla evlenmesinin gerekçesi de çarpıcıydı:
“Kadın, kadınlık görevini yerine getirememektedir. Kocanın hizmetçi tutma gücü yoktur.
O zaman ikinci bir kadınla evlilik yapılabilir.”

Yazının Devamını Oku

Madımak’ı “okumak”

2 Temmuz 2010
“BEN tekinsizim size göre<br><br>İbret için yakılması gereken.” Bu dizeler Ankaralı şair Metin Altıok’un.
On yedi yıl önce 2 Temmuz’da Madımak Oteli’nde öldürüldü.
Polis merkezine, garnizona yürüme mesafesinde, yani “tekin” olması gereken bir yerde...
Ölümünü önceden tanımlamış sanki:
“İbret için... yakılan...”
Ağır yaralı olarak GATA’ya getirdiler.
Orada ayrıldı dünyadan:
“Yani benim gözlerimin bunca yıl gördükleri
Bir gün benimle birlikte
Yok olup gidecekler öyle mi?”
* * *
Ankaralı şair Behçet Aysan da...
Doktordu Numune Hastanesi’nde.
O da ölümünü “yaşamıştı” dizelerinde:
“Sen bu şiiri okurken
Ben belki başka bir şehirde ölürüm.”
* * *
Ve Muhlis Akarsu:
“Üstümüzde duman vardır dağ gibi
Her yandan kuşatmış sanki ağ gibi.”
O da:
“Boğulma ve yanma” sonucu...
* * *
Karikatürist Asaf Koçak da.
Ankaralı her yayına, ücretsiz karikatür çizen.
Ve daha nice sanatçı, aydın.
Kimi yazardı, kimi çizerdi, kimi söylerdi, kimi “hayat”ı çekerdi filme, fotoğrafa...
* * *
Satırlar, notalar, karikatürler, resimler, fotoğraflar kaldı onlardan geriye.
Bir de yaşamını 20’li yıllarında Madımak’ta noktalayan Gülsün Karababa’nın güncesine, Ölü Ozanlar Derneği filminden aktardığı şu cümle:
“Ölüm saati geldiğinde hiç yaşamamış olduğumu hissetmem ne acı.”
* * *
Madımak Oteli kütüphane olacaksa, herşey “satır satır” okunabilmeli orada.
Yazının Devamını Oku

Yazın ölmek

1 Temmuz 2010
"ŞURAMDA bir çalıkuşu ötüyor /uy anam anam /haziranda ölmek zor."

Ölümün şairleri, yazarları hep yazın kıstırdığını düşünürüm.

Mayıs sonunda Edip Cansever.

Haziran’da Nazım Hikmet, Ahmed Arif, Cahit Külebi, Orhan Kemal.

Temmuz’da Ece Ayhan, Bilge Karasu, Reha Mağden. (Metin Altıok, Behçet Aysan, Asım Bezirci, Uğur Kaynar, Hasret Gültekin gibi yazanlar, Asaf Koçak gibi çizenler, Muhlis Akarsu, Nesimi Çimen gibi söyleyenler de var ama onlar Temmuz'da ölmedi, öldürüldüler)

Ağustos’ta Can Yücel, Turgut Uyar...

* * *

Biliyorum... Aslında bir yanılsama, "yazın ölmek" hakkındaki düşüncelerim.

Ankara'nın sayılarını bulamadım ama İstanbul Sağlık Müdürlüğü'nün geçen yılın aylara göre ölüm istatistiklerine bakıyorum.

Yazının Devamını Oku

Büyükşehir ve istihare

30 Haziran 2010
VE Bakan Veysel Eroğlu, büyükşehir belediyelerinin ağaç ithalatını yasakladı.

Çevre ve Orman Bakanı Habertürk Ankara'ya açıkladı:

 

"Belediyeler yığınla dövizi yurtdışına akıtıp ağaç getiriyor. İthal ağaç için o kadar para döküyorlar, sonra büyümüyor, yol ortasında kazık gibi duruyor..."

 

Bakan Eroğlu malumu ilam etmemiş ama adresin Ankara olduğu belli.

 

Nitekim "Kazık Yasak!" başlıklı aynı haberde Ankara Büyükşehir Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Hatice Akgün'ün açıklaması da var.

Yazının Devamını Oku

Yönetmenin şaşkınlığı

29 Haziran 2010
ÖRNEĞİ çok...<br><br>Bir çok sanatçı, yazar, sinemacı, tiyatrocu, müzisyenin biyografisinde Ankara, "geçici mecburi hizmet" olmuştur.

İstanbul otobüsünün her saat başı geçtiği durak...

 

Haksız da değiller.

 

Konu özellikle sanat olunca, taşı toprağı "mevzu"dur/bağlantıdır/altındır İstanbul'un.

 

Denizi, dokusu, "cehennet"i ile çağırır.

Yazının Devamını Oku

Memleket mazbut velakin youtube...

27 Haziran 2010
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Youtube’a erişim yasağı gibi uygulamaların bir an önce bitmesi gerektiğini savunarak, "Ben Türkiye’nin Youtube'u yasaklayan, Google'a erişilemeyen ülke kategorisinde gözükmesini istemem" dedi.

Cumhurbaşkanı Gül'ün bu sözlerinin ardından Adalet Bakanı Sadullah Ergin, arkadaşımız Oya Armutçu'ya açıkladı:

 

"Adalet ve Ulaştırma Bakanlıkları olarak çalışma yapıyoruz. Yasakçı anlayışın ciddi ciddi sorgulanması gerekiyor..."

 

* * *

 

Yasağın kalkmasını beklerken bir de öğrendik ki, youtube Türkiye Cumhuriyeti'ne savaş açmış.

Yazının Devamını Oku

Yangın yeri

26 Haziran 2010
OTUZ üç yıl önce bugün, Ulus'ta eski Şehir Çarşısı yandı.

Ankara Palas ile Ulus İşhanı arasındaki çarşı...

 

Çantacı, lokanta, kitapçı, ayakkabıcı, ıtriyat-parfüm dükkanlarının tümü kül oldu.

 

Sigorta filan hak getire tabi...

 

O yangınla yok oldu, kimbilir kaç kuşak esnaf.

Yazının Devamını Oku