CEPA Alışveriş Merkezi'nin promosyonu sayesinde...
AVM'nin açık otopark'ında kurulan eğlenCEPArk'ının tanıtımında, gerçekten eğlenceli bir şey kullanmışlar.
Bir torba dolusu oyuncak!
Ama oyuncak deyince aklınıza Shrek'in sevimli devi, play station, uzaktan kumandalı araba, bilgisayar oyunu, lego filan gelmesin.
Küçük torbada, 70'li yılların oyuncakları var.
Ki zaten o dönemin oyuncakları, anca küçük bir torbayı dolduracak kadardı...
* * *
Torbadaki çoğu plastik "ganimet"ler, bakkalda, pazarda, "seyyar"da satılırdı o dönemler.
Ancak dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, Din İşleri Yüksek Kurulu emeklisi Kemal Güran’ın yazdığı kitabın satışının durdurulmasını istedi anınında.
Çünkü içinde bir dönem sık gündeme gelen “inciler” vardı: “Gerektiğinde kadını makul şekilde dövünüz.
Kadın yalnız yolculuk yapamaz.
Çok eşlilik toplumu rahatlatır...”
Erkeğin birden fazla kadınla evlenmesinin gerekçesi de çarpıcıydı:
“Kadın, kadınlık görevini yerine getirememektedir. Kocanın hizmetçi tutma gücü yoktur.
O zaman ikinci bir kadınla evlilik yapılabilir.”
Ölümün şairleri, yazarları hep yazın kıstırdığını düşünürüm.
Mayıs sonunda Edip Cansever.
Haziran’da Nazım Hikmet, Ahmed Arif, Cahit Külebi, Orhan Kemal.
Temmuz’da Ece Ayhan, Bilge Karasu, Reha Mağden. (Metin Altıok, Behçet Aysan, Asım Bezirci, Uğur Kaynar, Hasret Gültekin gibi yazanlar, Asaf Koçak gibi çizenler, Muhlis Akarsu, Nesimi Çimen gibi söyleyenler de var ama onlar Temmuz'da ölmedi, öldürüldüler)
Ağustos’ta Can Yücel, Turgut Uyar...
* * *
Biliyorum... Aslında bir yanılsama, "yazın ölmek" hakkındaki düşüncelerim.
Ankara'nın sayılarını bulamadım ama İstanbul Sağlık Müdürlüğü'nün geçen yılın aylara göre ölüm istatistiklerine bakıyorum.
Çevre ve Orman Bakanı Habertürk Ankara'ya açıkladı:
"Belediyeler yığınla dövizi yurtdışına akıtıp ağaç getiriyor. İthal ağaç için o kadar para döküyorlar, sonra büyümüyor, yol ortasında kazık gibi duruyor..."
Bakan Eroğlu malumu ilam etmemiş ama adresin Ankara olduğu belli.
Nitekim "Kazık Yasak!" başlıklı aynı haberde Ankara Büyükşehir Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Hatice Akgün'ün açıklaması da var.
İstanbul otobüsünün her saat başı geçtiği durak...
Haksız da değiller.
Konu özellikle sanat olunca, taşı toprağı "mevzu"dur/bağlantıdır/altındır İstanbul'un.
Denizi, dokusu, "cehennet"i ile çağırır.
Cumhurbaşkanı Gül'ün bu sözlerinin ardından Adalet Bakanı Sadullah Ergin, arkadaşımız Oya Armutçu'ya açıkladı:
"Adalet ve Ulaştırma Bakanlıkları olarak çalışma yapıyoruz. Yasakçı anlayışın ciddi ciddi sorgulanması gerekiyor..."
* * *
Yasağın kalkmasını beklerken bir de öğrendik ki, youtube Türkiye Cumhuriyeti'ne savaş açmış.
Ankara Palas ile Ulus İşhanı arasındaki çarşı...
Çantacı, lokanta, kitapçı, ayakkabıcı, ıtriyat-parfüm dükkanlarının tümü kül oldu.
Sigorta filan hak getire tabi...
O yangınla yok oldu, kimbilir kaç kuşak esnaf.