Yalçın Doğan

Çanlar dul başkan için çalıyor

29 Aralık 2012
KONUŞMALARINDA saldırgan ifadeler kullanıyor. Eleştiriye asla tahammülü yok. Hükümette ona hiç bir bakan karşı çıkamıyor, milletvekilleri onu kızdırmaktan müthiş çekiniyor.

Ona göre, her şey ya siyah ya beyaz, aradaki renklerin tümü kaybolmuş. Ya sıkı dostları var ya amansız düşmanları, çevresini böyle görüyor. Hiç kimseye güveni yok. En yakını oğlu Maxsimo, her konuda annesinin danışmanı.
Devlet Başkanı Cristina de Kirchner geçen yıla kadar Arjantin’in gözdesi. Daha geçen yıl aldığı yüzde 54 oyla yeniden başkan seçiliyor. Öyle tantanalı ve talihli ki, Arjantin’de yıllar öncesinin Evita Peron’u sanki canlanmış gibi bir hava estiriyor.
Eşi Nestor Kirchner’den başkanlığı devralıyor. Cristina ile Nestor arasında büyük aşk var. Aşk işle birleşiyor, onların birlikteliği siyasette devam ediyor. Tıpkı Arjantin’in unutamadığı Juan Domingo Peron-Evita Peron efsanesi gibi.
ORTAK PROJE “K”Karı-kocanın ortak projesi “K”. Arjantin’i yenileme, değiştirme projesi. “K”,  Kirchner’den, soyadlarından kaynaklanıyor.
İkisi birbirine çok yakışıyor. Kadın güzel, adam yakışıklı, kadın da, adam da hırslı, Arjantin’i kendi inancına göre değiştirme hırsı. Anayasaya göre Nestor başkanlığı bırakıyor, yerini başkanlık seçimini kazanan eşi alıyor.
Ne var ki, rüya bir kalp kriziyle drama dönüşüyor. Nestor iki yıl önce hayatını kaybediyor. Cristina en büyük yardımcısını yitiriyor. Ve Arjantin’de her şey tersine dönüyor.
Enflasyon yeniden iki haneli rakamlara tırmanmaya başlıyor. İşsizlik artıyor. Yatırımlar düşüyor. Yabancı sermaye çekiliyor. Vergiler artıyor. İşçiler gibi, çiftçiler de ayaklanıyor. Gösterilerin önünü alamaz oluyor. Daha evvel bir araya gelemeyen işçi sendikaları “genel grev” kararında birleşiyor.

Yazının Devamını Oku

Uludere’yi unutturma çabası

28 Aralık 2012
ÇARPICI ifade Meclis İnsan Hakları Komisyonuna bağlı Uludere faciası ile ilgili kurulan Alt Komisyon Başkanı İhsan Şener’e (AKP) ait:

“Bu soruşturma değil, inceleme komisyonudur, olayın sorumlularını bulma gibi bir konumu yoktur”.Madem sorumluları bulma gibi bir derdi yok, o zaman Alt Komisyon-Üst Komisyon ne için kuruluyor? Şener’in görüşünü 8 Şubat 2012’de Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç destekliyor:

Bu komisyon size yol gösterebilir, size bilgi sunabilir, ama siyasi sonuç getiren neticesi olmayabilir”.

Doğru, Uludere’de 34 kişinin öldürülmesinin arasından bir yıl geçiyor ortada ne sorumlu var, ne de “netice”. Oysa, 1990 tarihinde kabul edilen Meclis İnsan
Hakları Komisyonu Yasasının kuralı şöyle:

Yazının Devamını Oku

ÇYDD ile uğraşmak

27 Aralık 2012
KANSER tedavisi görürken Ergenekon’dan göz altına alınmak istenen Prof. Türkan Saylan bir anda toplumun göz bebeğine dönüşüyor.

Kısa süre sonra aramızdan ayrılan Saylan’ın cenaze töreninde insanlar sel olup akıyor. Belki ömürlerinde Saylan’ın adını duymamış, yaptığı işi bilmemiş binlerce insan, haksızlığa isyanın simgesi olmak üzere, cenazesinin arkasından yürüyor.

Saylan’la birlikte, yıllardır uğraş sürdüren Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ön plana çıkıyor. Geri kalmış bölgelerde okullar yaptırmak, yoksul çocukları okutmak, gençleri topluma kazandırmak gibi çabalarla yoğrulan ÇYDD Türkiye’nin en başarılı sivil toplum örgütlerinden biri. Saylan’ın diktiği bayrağı şimdi bir başka profesör, Aysel Çelikel taşıyor.

Taşıyor ama, taşımasını güçleştirme çabaları eksik değil.
MAHKEMELİK
Maliye Bakanlığı ÇYDD Ankara Şubesine 150 bin liralık ceza kesiyor, “verginizi ödemediniz” gerekçesiyle. ÇYDD de Maliye Bakanlığını on gün kadar önce mahkemeye veriyor.

Yazının Devamını Oku

Durumdan vazife çıkaran üniversiteler

26 Aralık 2012
İstanbul Üniversitesi’nin efsanevi rektörü Ord. Prof. Sıddık Sami Onar öğrencilerini kurtarmak için polis tarafından yerlerde sürüklenirken Türkiye’deki bütün üniversiteler tek bir ses oluyor. Hepsi birden eyleme katılan öğrencileri savunurken, Sıddık Sami Onar’ın yanında yer alıyor. Elli yıl önce.

Üniversiteyi polis bastığında, öğrencileri coptan geçirip, emniyete götürmek istediğinde, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü ve öğretim üyeleri bir bütün halinde öğrencilerin yanında yer alıyor, polisi ve siyasal iktidarı eleştiriyor. Türkiye’deki bütün üniversiteler bu eleştiriye destek veriyor. Kırk yıl önce.

Hatta, 12 Eylül askeri darbesinin ürünü olan YÖK kurulduktan sonra bile, üniversiteler uzun süre özgürlüklerini titizlikle koruyor, siyasal iktidarlarla aralarına mesafe koymaya özen gösteriyor. Otuz yıl önce, yirmi yıl önce.

Üniversitelerin “emrin olur Sayın Başbakanım” el pençe divan vaziyetinin tarihçesi on yıldan daha az.

Üniversitelere cımbızla seçilen rektörlerin, aldıkları oya göre değil, iktidara hangisi daha yakın olabilir, mantığına göre atanmaları işte bugünler için.

ODTÜ VE GÜL

Yazının Devamını Oku

Böyle bir sendika oyunu duymadınız

25 Aralık 2012
ELLİ beş yıldır, tam elli beş yıldır, Çaykur Tekgıda-İş Sendikası ile toplu sözleşme imzalıyor.

Olabilir, isterse yüz elli beş yıldır imzalasın. Elli beş yıl üzerinden Tekgıda-İş’e de ayar çekilebilir. Aslında o kadar kolay değil, mahkeme, duruşma, bilirkişi epey uğraşmak gerek. Uğraşmanın sonucunda ortaya çıkan manzara, Türkiye sendikal tarihinde eşine rastlanmayan bir komedi.

Çaykur’da toplu sözleşme yetkisi Tekgıda-İş’te. 2008’e kadar böyle. 2008’de bir  sorun çıkıyor. Devreye Hak-İş’e bağlı Öz Gıda-İş sokuluyor. Hak-İş malum, iktidara yakın. Eski genel başkanı şu anda AKP milletvekili.

Çalışma Bakanlığı 2008’de aniden Çaykur’da toplu sözleşme yetkisini Öz Gıda-İş’e veriyor. Onun üyesi daha çok, gerekçesiyle.

9.104 İLE 4.780

Ancak, belgelere bakılıyor, Tekgıda-İş’in Çaykur’da üye sayısı 9 bin 104, Öz Gıda-İş’in 4 bin 780. Çocuk masallarındaki sorular gibi, hangi rakam daha büyük, 9 bin mi, 4 bin mi?

Yazının Devamını Oku

‘Muhteşem Yüzyıl’ ilk anket

23 Aralık 2012
BAŞBAKAN Erdoğan sert ve hoşgörüsüz mü? Bu soruya yanıt verenlerin yüzde 49.7’si, “evet hoşgörüsü yok, sıkça çatışmacı”, yüzde 36.7’si, “hayır hoşgörülü” düşüncesinde. Yüzde 13.6’sında yanıt yok ya da fikri yok.

Erdoğan’ın çok tartışılan “Muhteşem Yüzyıl” çıkışından sonra 8-9 Aralık’ta 42 il ve 206 ilçe ile bunlara bağlı mahalle ve köylerde yedi bine yakın denekle bir anket yapılıyor. Gezici Araştırma Şirketi (Murat Gezici) tarafından özel olarak yapılan bu anket halkın Muhteşem Yüzyıl’a ilişkin düşüncesini ilk kez ortaya koyuyor.
Siyasal bakışa göre değişen “hoşgörü” konusunda önemli oran, oyunu AKP’ye verenlerle ilgili. AKP’ye oy verenlerin yüzde 24.6’sı Erdoğan’ı sert ve hoşgörüsüz buluyor.
2013’ten beklentilerle ilgili olarak insanlar kötümser. 2013’ün daha iyi geçeceğine inananlar yüzde 30.7’de kalırken, daha kötü olacağına inananlar yüzde 44.1’e yükseliyor. Değişmeyecek diyenler yüzde 25.2.

KALKMASIN

Gezici Araştırma Şirketi doğrudan konuya giriyor.
Muhteşem Yüzyıl kalksın mı, kalkmasın mı? Kalkmasın, diyenler yüzde 70.9, kalksın diyenler, yüzde 22.2. Fikri yok, yanıt yok, yüzde 6.9.
Dizinin devamını daha çok kadınlar istiyor. Kadınlarda “dizi devam etsin” oranı yüzde 79.8’e yükselirken, bu oran erkeklerde yüzde 61.8. Buradan şöyle bir yorum yapılabilir, diziyi daha çok kadınlar izliyor. Ayrıca, eğitim düzeyi yükseldikçe, “dizi devam etsin” diyenlerin oranı da yükseliyor. Örneğin, üniversite mezunlarında bu oran yüzde 92.6’ya kadar çıkıyor.

Yazının Devamını Oku

Üniversite ilk kez ses veriyor

22 Aralık 2012
POLİSİN attığı ses ve gaz bombası sadece öğrencilere ve dersliklere değil, öğretim üyelerinin çalışma ofisleri, personel ailelerinin yaşadığı lojmanları, hatta üç, dört, beş yaşındaki çocukların bulunduğu kreşi de etkiliyor.

Üç gün önce, Başbakan Erdoğan Göktürk-2 uydusunun uzaya gönderilmesi törenine katılmak amacıyla ODTÜ’ye gidiyor. ODTÜ elli yıldan bu yana öğrenci eylemlerinin beşiği. Erdoğan’ın ODTÜ’ye gideceğini öğrenen öğrenciler protesto amacıyla toplanmaya başlıyor.
Neden protesto? Öğrenciler üzerindeki hükümet baskısını protesto. Değişik rakamlar bir yana, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in açıkladığı resmi rakam tutuklu öğrenci sayısı 110. Gazetecilerle birlikte öğrenciler de hedefte.
Öğrenciler Erdoğan’ın geleceğini nereden biliyor? Okula birkaç saat önceden gelmeye başlayan iki bin polis ve araçlardan.

YEDİ SAAT SÜRDÜ

Polisin üniversiteye gelmesiyle birlikte başlayan olaylar, Erdoğan’ın ve diğer yetkililerin oradan ayrılmasından sonra da devam ediyor. ODTÜ tam savaş alanı, yedi saat süren meydan savaşı.
Çok sayıda öğrenci biber gazından ve coplardan etkilenirken, Barış Barışık isimli bir öğrenci beyin kanaması geçiriyor.
ODTÜ’deki baskıyı protesto için, bu kez yurdun çeşitli yerlerindeki üniversiteler eyleme geçiyor, protesto yaygınlaşıyor.

Yazının Devamını Oku

Padişah Abdülaziz nerede Erdoğan nerede

20 Aralık 2012
Uzun Avrupa gezisinden dönen Padişah Abdülaziz Sadrazam Ali Paşa’ya bir ferman hazırlatıyor. Şurayı Devlet ile Divan-ı Ahkam-ı Adliye isimli iki kurum oluşturulması için.

Şurayı Devlet, bugünkü Danıştay, idare ile adliye arasındaki anlaşmazlıkları çözmekle görevlendiriliyor. Divan-ı Ahkam ise, bugünkü Yargıtay yargı yetkisine sahip, tüzüğünde amacı şöyle:

Adliye işlerinin hükümetten bütünüyle ayrılması suretiyle, yargılama ve duruşmalarda kul haklarının bir kat daha emniyete kavuşturulması, yürütme ile görevli hükümetin bu tür işlere karışmasının engellenmesi Padişah katında doğru ve uygun bulunduğundan” Yıl 1868, huzurlarınızda kuvvetler ayrılığı ilkesi. Demokrasi açısından bu müthiş önemli adım atılırken, Abdülaziz fermanda altını bir kez daha çiziyor:

“Bu yeni kurumlarımız yürütmenin yargıdan ve yasamadan ayrılması esasına dayanmaktadır”.

ÇELİŞKİLER

Padişah Abdülaziz’den Başbakan Erdoğan’a uzanan çizgi hüzün veriyor.

Yazının Devamını Oku