Yalçın Doğan

Balyoz sanıkları tünelin ucunda

10 Ocak 2013
ASIL skandal Genelkurmay’ın Balyoz kararının gerekçesine gönderdiği yalanlama değil.

Asıl skandal Genelkurmay Başkanlığının 22 Şubat 2010’da, üç yıl önce, Balyoz Davasının görüldüğü mahkemeye, “bu belgeler bizde yok, böyle darbe planları yok” demesine karşın, mahkemenin yine de, o belgeleri gerekçeli kararında dayanak göstermesi ve oradan hareketle onca kişi hakkında 20 yıla kadar varan cezalar vermiş olması.

Balyoz Davasına asıl balyozu Genelkurmay Başkanlığı indiriyor. Mahkeme gerekçeli kararını yayınlıyor. Kararda Gölcük ve Eskişehir’de ele geçen dijital belgelerin asıllarının ilgili birliklerde bulunduğu ve bu durumun Genelkurmay Başkanlığı tarafından mahkemeye bildirildiği yer alıyor.

Genelkurmay ertesi gün “hayır, darbe planları bizde yoktur, mahkemeye darbe planı yapılacağına dair seminer kayıtları, CD, yazı ve benzeri bir belge gönderilmemiştir” diyerek, gerekçeli kararı yalanlıyor.

ÜLGEN’İN İTİRAZI

Dün Balyoz Davasının bir numaralı sanığı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın avukatı Celal Ülgen’e soruyorum. Genelkurmay üç yıl önce mahkemeye darbe planlarıyla ilgili elinde kayıt, CD, yazı ve bir başka belge göndermedi ise, o zaman, bizde yok, dedi ise, mahkeme bunu neden dikkate almadı?

Yazının Devamını Oku

Tam şimdi okunacak kitap

9 Ocak 2013
AHMET Türk’ün yanında bu kez başkaları var. HEP Genel Başkanlığı yapmış Feridun Yazar, DEP milletvekilleri Orhan Doğan, Sırrı Sakık, Sedat Yurtdaş, Hatip Dicle ve bir başka önemli isim Celal Talabani.

Nisan 1993’te bu ekip Öcalan ile Lübnan’ın Bar Elias kasabasında buluşuyor. Ve 1984’ten beri devam eden silahlı çatışmaya ilk kez ara veriliyor. Ateşkes  Bingöl’de 33 askerin katli ile birlikte sona eriyor.

İkinci ateşkes 15 Aralık 1995’te. Kuzey Irak’ta Çelik Harekatı ile sona eriyor.

Üçüncüsü 1 Eylül 1999, Öcalan’ın yakalanmasıyla birlikte başlıyor, en uzun ateşkes, beş yıl sürüyor. 2004’te PKK “Öcalan’ın İmralı koşullarını” gerekçe gösteriyor, çatışma yeniden başlıyor.

2009 Mayıs’ındaki dördüncü ateşkes ki, devamında Habur açılımı geliyor, Silvan saldırısıyla sona eriyor. 2011 Mayıs’ında, 2012 Mayıs’ında beş ve altıncı ateşkes var. Bir gerekçe bulunuyor ve silahlar, silahlar...

Yazının Devamını Oku

Gözler bugün BDP’de

8 Ocak 2013
Güneydoğu’da insanlar ne düşünüyor? Ahmet Türk ile Ayla Akat Ata’nın İmralı’ya gitmeleri bölgede nasıl bir hava yaratıyor?

Güneydoğu’da yıllardır yakından tanıdığım Kürtlere sorduğumda, aldığım yanıt şu:

Bu sefer kim bozarsa, altında kalır. Kürtler bozarsa, Kürtler, devlet bozarsa, devlet, Kandil bozarsa, Kandil altında kalır”.Son birkaç yılda Öcalan ile 56 görüşme var. O görüşmelerden herhangi bir sonuç çıkmıyor. Bu sefer umutlar biraz daha diri, atılan adımlar heba olmasın, düşüncesi daha ağır basıyor. Umut var, ama acabalar da eksik değil.

Umudun kaynağı Kürt Halkı. Kürt Halkı ilk kez bu ölçüde kararlı olarak çözümden yana. Çözüm ışığı görülürse, Kandil ne yapar? Güneydoğu insanının bu soruya yanıtı şöyle:

Halkın isteklerine Kandil artık karşı çıkamaz. Ne var ki, Kandil’de Suriye ve Irak kökenliler çoğunlukta. Sorun orada, yoksa Türkiye’den Kandil’e gidenler, halkın isteğine direnemez. Dağa çıkanlara kendi evlerinde eskisi gibi, hoşgörü ile bakılmıyor artık”.Silahların bırakılmasında temel üç, beş sorundan biri, Kandil’in yapısı.

ÇARPICI TESPİT

Yazının Devamını Oku

198 ülkenin sorusu

5 Ocak 2013
Kandıra’da kahveye girince, etrafına bakıyor, ilk sorusu “burada neden kadın yok?”

Karadeniz kıyılarına doğru yol alıyor, ikinci soru, “yollar neden bu kadar çamurlu?”. Deniz kenarına geliyor, kıyılarda yapılaşmayı görüyor, üçüncü sorusu, “burada neden bu kadar çirkin yapılaşma var?” Asıl soru daha sonra.
İngiliz parlamenter Ann Clwyd aslen Galler’den geliyor. Eski bir gazeteci, sonradan siyasete atılıyor, 1984’ten beri İngiltere’de İşçi Partisi milletvekili. Bir ara Avrupa Parlamentosu’na seçiliyor.
Gazeteciliği sırasında tazminatını alamayan işçilerle ilgili yaptığı haber uzun süre konuşuluyor. O haber onu siyasete taşıyan önemli etkenlerden biri.
İngiliz Parlamento üyeliği dışında, halen Parlamentolar Arası Birlik (IPU) üyesi. Ann Clwyd’u Kocaeli ve Kandıra çevresinde dolaştıran, ona rehberlik eden CHP milletvekili Hurşit Güneş.

TUTUKLU VEKİLLER

Hurşit Güneş’le, dünyayı epey görmüş, siyasette çok yol almış, Ann Clwyd’ın siyasi dostluğu IPU’nun Kanada’daki toplantısında başlıyor.
Kanada’da Hurşit Güneş “Türkiye’deki tutuklu milletvekillerinden” söz ettiğinde, dünyanın dört bir yanından, 198 ülkeden gelmiş parlamenterlerin hiç biri bu durumu anlayamıyor. Hırsız değil, uğursuz değil, bir milletvekili nasıl tutuklu olabilir, sorusu hepsinin aklını kurcalıyor, hepsinin garibine gidiyor.

Yazının Devamını Oku

Aşağıdan yukarıya 28 Şubat

4 Ocak 2013
“İhtilal önce çocuklarını yer” sözünü doğrulayan bir süreci yaşıyoruz. Üzerinden on beş yıl geçmiş ama, soruşturma başladıktan sonra, 28 Şubat’ın çocuklarını yediğine tanık oluyoruz.

Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral Hakkı Karadayı 28 Şubat kapsamında dün göz altına alınıyor. Neden? O tarihte Genelkurmay İkinci Başkanı olan emekli Orgeneral Çevik Bir’in suç duyurusu üzerine. Çevik Bir suç duyurusunda şu ifadeleri kullanıyor:
“Batı Çalışma Gurubu (BÇG) Genelkurmay Başkanı Hakkı Karadayı’nın direktifleriyle kurulmuştur. (...) Onun bilgisi dışında bir gelişme olamaz. (...) Karadayı’nın da soruşturma kapsamına alınması gerekmektedir”.
Suç duyurusunda Çevik Bir benzer sözlere bol bol yer veriyor, örnekler aktarıyor. Söyledikleri doğru mu, değil mi, bu yargı kararı. Ancak, suç duyurusunun bir zamanlar en yakın çalışma arkadaşından gelmesi hazin.

AKP VE 28 ŞUBAT 

28 Şubat AKP’nin üzerinde en çok durduğu darbe. Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu varsa, yoksa 28 Şubat sorumlularını araştırıyor. TV’lerde varsa, yoksa 28 Şubat tartışılıyor.
Meclis Komisyonu 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül darbeleriyle ilgili çok az kişiyi dinlerken ki, onlar tam darbe, Meclis’in feshi, partilerin kapatılması, idamlar, v.s., 28 Şubat’la ilgili yüzden fazla kişiyi dinliyor.
Çünkü, 28 Şubat AKP’nin babası Refah Partisi’ne yönelik. Ayrıca, 28 Şubat kararları RP’nin olduğu kadar, AKP ideolojisi ile de taban tabana zıt. “Darbe” denilince, AKP’nin aklına önce 28 Şubat geliyor.

Yazının Devamını Oku

39 milyarlık kepçe yüzde dörtlük kaşık

3 Ocak 2013
“YENİ yılın ilk gününde zam yağmuru başladı”. Dün sabahtan itibaren Internet sitelerinin haber başlıkları arasında ilk sırayı zam haberleri alıyor ve hemen hepsi zam haberlerini bu ve buna benzer başlıkla veriyor.

Oysa, zamlar bilinmeyen değil. Geçen ay Meclis’te bütçe görüşmeleri sırasında yeni yılda zam yapılacağı çoktan ortaya çıkıyor, bütçenin gelir-gider kalemlerine bakıldığında, zamlar kabak gibi sırıtıyor.
Toplamda bu yıl yüzde 14 dolayında zam (vergi) artışı var.
Bu oranı mutlak rakama çevirmek için bütçedeki vergi gelirlerindeki artışa bakmak yetiyor.

286’DAN 325 MİLYARA

2012’nin bütçesinde vergi gelirleri 286 milyar lira. Bu yılın vergi gelirleri ise, 325 milyar lira. Aradaki fark 39 milyar lira.
Yani, bu yıl toplamda 39 milyar lira daha fazla vergi ödeyeceğiz. Bu vergi ya nüfus cüzdanı, pasaport harcı, taşıt vergisindeki artışlar gibi artışlarla ya da sigaraya olduğu gibi cebimizden zamla çıkacak.
39 milyar lira 2013 için öngörülen zam miktarı. Diyelim ki, dünyada petrol fiyatları arttı, doğalgaz fiyatı arttı, o piyasalardaki gelişmelere göre, petrol, doğalgaz ve devamında kaçınılmaz olarak elektrik zammının birbirini zincirleme olarak izleyeceği kesin. Ama, bu zincirleme reaksiyon şu anda 39 milyar liralık kazığın dışında.

YA ÜCRETLER

Yazının Devamını Oku

Enerji Hanım

2 Ocak 2013
EVDE elektrikler açık kalmış, açık elektrikleri evin hanımı kapatıyor. Evin küçük kızı ütü yapıyor, ütü bitmiş, ama hala prizde, evin hanımı ütüyü acele prizden çekiyor. Evde TV açık, ama kimse izlemiyor, TV’yi evin hanımı kapatıyor. Evin erkeği buzdolabından bir yiyecek almış, buzdolabının kapısı açık, evin hanımı kapatıyor.

Evin hanımı bütün bunları enerji tasarrufu için yapıyor. Evde, evin hanımından başka boşa harcanan elektriğe dikkat eden yok, varsa evin hanımı, yoksa evin hanımı.
Kız çocuktu, oğlan çocuktu, evin erkeği idi, onları bir kalem geçin, enerji tasarrufu dediniz mi, evin hanımından başka kimse anlamıyor.
Bu bir kamu spotu. Muhtemelen bugünlerde “Enerji Hanım” başlığı ile TV’lerde dönmeye başlar.

DİĞER BİREYLER

Bu kamu spotunu Enerji Bakanlığı hazırlıyor, tasarruf amacıyla. Gayet güzel. Hatta, bunu Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı da destekliyor, kadının toplumdaki rolünü pekiştirdiği düşüncesiyle. Bu da, iyi.
Ancak, bir soru var. Enerji tasarrufundan evin hanımından başka, ailenin diğer bireyleri neden sorumlu değil?
Amaç, madem enerji tasarrufunu teşvik etmek, o zaman neden sadece evin hanımı bu işle görevli? Tasarrufu sadece kadınlara yüklemek nasıl bir mantık? Kaldı ki, tek başına kadınların gayretiyle tasarruf ne kadar sağlanabilir?

Yazının Devamını Oku

Her adımda ‘Yılın Adamı’, ‘Yılın Olayı’

1 Ocak 2013
NEW York yakınlarında bir kütüphane. Sahnede yerel seçimlerde yarışan politikacılar tartışıyor.

Sahne ilginç değil. Ama, sahneyi izleyen topluluk çok ilginç,  Birleşmiş Milletlerin genel toplantı salonu gibi. Salona girerken, kapıda bir dilden diğerine anında çeviri yapılan dinleme cihazı veriliyor.
Çünkü, salondaki dinleyiciler Çinli, Bangladeşli, İspanyol, Hintli. Hepsi kendi dilinde konuşuyor, ama hepsi Amerikalı ve seçmen.
Sahnede politikacılar İngilizce konuşuyor, o konuşmalar bu dillere çevriliyor, Çin, İspanyol, Hint, Bangladeş kökenli Amerikalı seçmenler anlasın diye. (Der Spiegel, sayı 52, s.41). Salonda dil üzerinden hiç bir tartışma yok. Her şey normal seyrinde.
New York’taki bu sahne bir bütün yılı “Kürtçe ile ilgili tartışmalarla” geçiren aziz ülkemizde çağdaş örnek olabilir mi?

EN GÜZEL ÖĞRETMEN

28 yaşındaki kadın öğretmen Çang Lili Pekin’de ana caddelerden birinde kendisini hızla yaklaşan otobüsün altına atıyor. Otobüs acı bir frenle durmaya çalışırken, Lili otobüsün altında kalıyor.
Herkes “bu kadın intihar mı ediyor” diye, kazanın olduğu yere koşuyor. Lili otobüsün  altında büyük acıyla kıvranırken, elinde tuttuğu iki, üç yaşlarında bir bebeği oraya koşanlara uzatıyor. Bebek ağlıyor, ama en küçük bir sıyrık bile yok.

Yazının Devamını Oku