Paylaş
“Bu soruşturma değil, inceleme komisyonudur, olayın sorumlularını bulma gibi bir konumu yoktur”.
Madem sorumluları bulma gibi bir derdi yok, o zaman Alt Komisyon-Üst Komisyon ne için kuruluyor? Şener’in görüşünü 8 Şubat 2012’de Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınç destekliyor:
“Bu komisyon size yol gösterebilir, size bilgi sunabilir, ama siyasi sonuç getiren neticesi olmayabilir”.
Doğru, Uludere’de 34 kişinin öldürülmesinin arasından bir yıl geçiyor ortada ne sorumlu var, ne de “netice”. Oysa, 1990 tarihinde kabul edilen Meclis İnsan
Hakları Komisyonu Yasasının kuralı şöyle:
“Komisyonun gerekli görmesi halinde inceleme konusunun sorumluları hakkında genel hükümlere göre kovuşturma ve işlem yapılabilmesi için raporunu Meclis Başkanlığı aracılığıyla ilgili makama bildirir”.
Yasaya göre, komisyon sorumlular hakkında işlem başlatabiliyor. Ama, yasanın bu maddesi görmezden geliniyor.
YANITSIZ SORULAR
Bir yılda Uludere’de nereden nereye geliyoruz? Komisyon üyesi, CHP milletvekili Levent Gök bu süreci gayet iyi özetliyor.
Faciadan on bir gün sonra, müthiş bir hızla 9 Ocak 2012’de Alt Komisyon kuruluyor, komisyon 12 Ocak’ta çalışma programını belirliyor, 4-6 Şubat’ta
Uludere’ye gidiyor, görüşmeler yapıyor. 15 Şubat’ta insansız hava aracının, Uludere’deki görüntülerini izliyor. Genelkurmay’dan ve MİT’ten gerekli bilgi ve belgeleri istiyor. Ve şimdi kritik aşama. Levent Gök anlatıyor:
“Genelkurmay’dan gelen bilgilerin yetersiz olması üzerine, Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığınca gizlilik kararı verildiği bildirildiğinden ayrıca Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığından Başsavcılığa intikal eden bilgi ve belgeler istenmiştir. Diyarbakır Başsavcılığınca gönderilen belgelerde Uludere olayının aydınlatılmasına yönelik komisyonumuzun aradığı kritik soruların hiç birinin yanıtı yoktur”.
Komisyon çalışmalarını yine de sürdürüyor, Şubat-Kasım arasında sekiz toplantı yapıyor. Nafile toplantılar.
VUR EMRİ
Sekiz toplantıda işin özü aranıyor. Uludere’de insanların sınırdan geçişlerini görüntüleyen insansız hava araçlarının fotoğraflarını kim değerlendirdi, neye göre analiz yaptı? Hangi istihbarat bilgisi insanların bombalanmasında etkili oldu?
Ve asıl en can alıcı soru: Vur emrini kim verdi?
Bu soruların tamamı bugün hala yanıt bekliyor. Ayrıca, muhalefet üyelerinin sürekli uyarılarına ve hatta komisyon başkanının B.M. özel raportörüne verdiği söze rağmen, Uludere Raporu ortada hala yok. Oysa, kamu oyuna raporun açıklanacağına dair verilen ilk tarih 15 Mart. Tarih sürekli ileri atılıyor,Mayıs’tı, Kasım’dı, derken bugünlere geliniyor. Levent Gök son olarak ekliyor:
“Komisyonumuz Uludere’nin zamana yayılmak suretiyle soğutulmasına, karartılmasına ve unutturulmasına alet edilmiştir. AKP’nin bu tutumuna pek çok kez dikkat çektik. Anlaşılmaktadır ki, Genelkurmay ve İktidar el ele vermiş, 34 masum sivil yurttaşımızdan PKK’lı yaratma gayreti içerisine girmiştir”.
Unutturmak o kadar kolay değil. Böyle bir facianın peşini kimsenin bırakacağını sanmıyorum.
‘Rektör’ Büyükberber hakkını vermiş
ÜNİVERSİTELER Arası Kurul dün toplanıyor. Toplantıda Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Süleyman Büyükberber söz alıyor. Konuşması mealen şöyle:
“Özgürlük diyerek vatanı bölmek isteyenlerin üniversitelere sızma oyunu yeniden sahneye konuyor. Bu milletin kaynaklarıyla desteklenen yüksek öğretim, milletin kutsalına saygı göstermek, devletin kararlarına itaat etmekle yükümlüdür”.
Prof. Büyükberber’in rektörlüğü heyecanlı bir hikaye.
Dört, beş ay önce Gazi Üniversitesinde yapılan seçimde rektör adaylarının aldıkları oylar şöyle: Ayşe Dursun 511 oy, Derviş Yılmaz 495 oy, Peyami Cinaz 254 oy, Aydın Karapınar 194 oy, Süleyman Büyükberber 188 oy, Sacit Turalı 98 oy.
YÖK adayların aldığı oyları hiçe sayıyor, Cumhurbaşkanı Gül’e sunduğu üç kişilik listede sondan bir önce gelen Büyükberber’e yer veriyor. Gül sıranın hakkını veriyor ve Büyükberber’i rektörlüğe atıyor.
YÖK’ün ve Gül’ün tercihinin ne kadar yerinde olduğu dün kanıtlanıyor.
Paylaş