Paylaş
Sahne ilginç değil. Ama, sahneyi izleyen topluluk çok ilginç, Birleşmiş Milletlerin genel toplantı salonu gibi. Salona girerken, kapıda bir dilden diğerine anında çeviri yapılan dinleme cihazı veriliyor.
Çünkü, salondaki dinleyiciler Çinli, Bangladeşli, İspanyol, Hintli. Hepsi kendi dilinde konuşuyor, ama hepsi Amerikalı ve seçmen.
Sahnede politikacılar İngilizce konuşuyor, o konuşmalar bu dillere çevriliyor, Çin, İspanyol, Hint, Bangladeş kökenli Amerikalı seçmenler anlasın diye. (Der Spiegel, sayı 52, s.41). Salonda dil üzerinden hiç bir tartışma yok. Her şey normal seyrinde.
New York’taki bu sahne bir bütün yılı “Kürtçe ile ilgili tartışmalarla” geçiren aziz ülkemizde çağdaş örnek olabilir mi?
EN GÜZEL ÖĞRETMEN
28 yaşındaki kadın öğretmen Çang Lili Pekin’de ana caddelerden birinde kendisini hızla yaklaşan otobüsün altına atıyor. Otobüs acı bir frenle durmaya çalışırken, Lili otobüsün altında kalıyor.
Herkes “bu kadın intihar mı ediyor” diye, kazanın olduğu yere koşuyor. Lili otobüsün altında büyük acıyla kıvranırken, elinde tuttuğu iki, üç yaşlarında bir bebeği oraya koşanlara uzatıyor. Bebek ağlıyor, ama en küçük bir sıyrık bile yok.
Lili kazada bacaklarını kaybediyor. Aynı gün Çin’deki bütün TV’ler, ertesi gün Çin’deki bütün gazeteler Lili’yi “Çin’in en güzel öğretmeni” ilan ediyor. Lili kısa süre sonra hastaneden iki takma bacakla çıkarken, Çin Komünist Partisi’ne onur üyesi olarak kabul ediliyor.
Çok geçmeden “Çang Lili Vakfı” kuruluyor. İlk gün iki milyon Euro bağışla, özürlü çocukların eğitimi için kolları sıvıyor. (Der Spiegel, sayı 52, s.43).
“Yılın adamı”, “yılın olayı”, “yılın şusu”, “yılın busu” diye her yıl bazı insanları ve olayları hatırlamaya çalışıyoruz. Genellikle siyaset penceresinden bakarak, bu tercihlerimizi sıralıyoruz.
Hangi siyaset, işte karşınızda hem yılın olayı, hem yılın adamı.
İNSANA DEĞEN
Amerika’dan Çin’e uzanan dünyanın herhangi bir coğrafyasında her gün yüzlerce benzer olay yaşanıyor. İnsana değen, insanla bütünleşmiş.
Gırtlağına kadar siyasete batmış, adaletinden sporuna, araba tamirinden kukalı saklambaca kadar, siyasetin göbeğinde düşman çatlatma yarışında bizde ne yılın adamı olabilir, ne yılın olayı.
Attığımız her adımda “yılına adamına”, çarpıyoruz, gördüğümüz her olayda “yılın olayına” tanık oluyoruz.
Türkiye’de hayat artık bilmece değil. Çelişkileri bıktırıcı biçimde çoğalan, sürprizleri ne yazık ki, yok olan bir ülkede yeni yılınız kutlu olsun.
Siz de boş kağıt verin
Sosyal bilimlerin okutulduğu üniversitede en kazık dersten sınav var. Öğrenciler günlerdir bu zorlu sınava hazırlanıyor. Nihayet sınav günü gelip çatıyor.
Hoca tek bir soru soruyor: “Sizce risk nedir, nasıl alınır?”
Sınav başlıyor, bir saat süre olmasına rağmen, öğrencilerden biri on beş dakika sonra kalkıyor ve sınav kağıdını veriyor. Kağıt bom boş, hiç bir şey yazılı değil.
Hiç bir şey yazmayarak, risk nedir ve nasıl alınır sorusuna harika bir yanıt. O öğrenci en yüksek notu alıyor. Yeni yılda “boş kağıt” vermek fena fikir değil.
Kurbağaların hayali
Goethe’nin kurbağalarla ilgili bir şiiri var. Şunu anlatıyor.
Kış gelmiş, büyük bir göl buz tutmuş. Balıklar, kurbağalar buzun altında kalmış. Hiç biri buzu kırıp yukarıya çıkamıyor, gölün derinlerinde dolaşıyormuş.
Kurbağalar birbirlerine bağırıyormuş, “hele bir bahar gelsin, buzlar erisin, biz hele bir gölün üstüne çıkalım, bülbüller gibi şakıyacağız”.
Bahar gelmiş, buzlar çözülmüş, kurbağalar hızla gölün yüzeyine çıkmış ve eskisi gibi vıyaklamaya devam etmiş.
2013’te baktınız, gölün yüzeyine çıkma fırsatı var, ama dikkat.
Paylaş