Paylaş
Oysa, zamlar bilinmeyen değil. Geçen ay Meclis’te bütçe görüşmeleri sırasında yeni yılda zam yapılacağı çoktan ortaya çıkıyor, bütçenin gelir-gider kalemlerine bakıldığında, zamlar kabak gibi sırıtıyor.
Toplamda bu yıl yüzde 14 dolayında zam (vergi) artışı var.
Bu oranı mutlak rakama çevirmek için bütçedeki vergi gelirlerindeki artışa bakmak yetiyor.
286’DAN 325 MİLYARA
2012’nin bütçesinde vergi gelirleri 286 milyar lira. Bu yılın vergi gelirleri ise, 325 milyar lira. Aradaki fark 39 milyar lira.
Yani, bu yıl toplamda 39 milyar lira daha fazla vergi ödeyeceğiz. Bu vergi ya nüfus cüzdanı, pasaport harcı, taşıt vergisindeki artışlar gibi artışlarla ya da sigaraya olduğu gibi cebimizden zamla çıkacak.
39 milyar lira 2013 için öngörülen zam miktarı. Diyelim ki, dünyada petrol fiyatları arttı, doğalgaz fiyatı arttı, o piyasalardaki gelişmelere göre, petrol, doğalgaz ve devamında kaçınılmaz olarak elektrik zammının birbirini zincirleme olarak izleyeceği kesin. Ama, bu zincirleme reaksiyon şu anda 39 milyar liralık kazığın dışında.
YA ÜCRETLER
39 milyar lira can yakarken, ücretlerde sevinç payı ne kadar? Onun ilk ölçüsü geride kalan yılın son günlerinde belirlenen asgari ücret artışı. Asgari ücret yüzde 4 + 4 artıyor.
Vergi ve zam artışı yüzde 14, asgari ücret artışı taksitle yüzde 4 + 4. Önce yüzde 4 artıyor, arkasından taksitle, altı ay sonra ikinci yüzde 4’lük artış geliyor.
Memur aylıklarındaki artış ise, henüz belli değil. Yıllık enflasyon bekleniyor. O da, bugün belli olacak, artış takvimi ona göre belirlenecek.
KEPÇE, KAŞIK, ZAMAN
Ücretlerde artış oranı ödenecek vergi oranından daha az. Daha çok vergi, daha az ücret gibi bir adaletsizlik var.
Ücret artışlarının vergi artışından daha düşük kalmasının ötesinde, bir başka adaletsizlik daha var.
Zam taksitle değil, yılın ilk günü ya da yapıldığı anda tahsil ediliyor. Ücret artışları ise, yıla yayılıyor.
Zammı kepçeyle alıyor, ücreti kaşıkla ve zamana dağıtarak veriyor. Çalışanlarla iktidar arasına kepçe, kaşık ve zaman farkı giriyor.
Bunun Türkçesi şu, çalışanlar ücretlerindeki artışı ellerine aldıklarında, o artış çoktan erimiş oluyor.
Sosyal adaletin gözü kör olsun.
Öcalan istemiş
BAŞTAN belirtmeliyim, terörün sona ermesi için, eğer erecekse, ben devlet birimlerinin Öcalan ile görüşmesinden yanayım. Sadece Öcalan ile de değil, dünyadaki örnekleri gibi, terör örgütü ile de, PKK ile de görüşülmesini doğru buluyorum.
İktidar sözcüleri Öcalan ile görüşmelerin başladığını bildiriyor. Burası tamam. Ancak, Öcalan ile kim görüşecek sorusuna verilen yanıt tam sürpriz. İktidara koşulsuz destek veren Yeni Şafak’ta yayınlanan bir yazıya göre:
“Öcalan, sözüne güvenilir bir isim olması ve arkasında siyasi iradenin tam desteği bulunması nedeniyle MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile görüşmeyi öneriyordu”.
Eğer bu ifade doğru ise, biraz tuhaf, kiminle görüşeceğini devlet değil, Öcalan belirliyor. Fidan, arkasında Başbakanın desteği olduğu için, Öcalan’a makul gelebilir ve bu kendisine psikolojik rahatlık sağlayabilir. Yine de, bunu belirleyecek olan Öcalan olmasa gerek.
Öcalan ile son iki yılda 56 görüşme yapılıyor. Geldiğimiz yer belli, o nedenle topluma umut pompalarken, iktidar sözcülerinin ve yandaş basının daha dikkatli olması hepimiz için yararlı olur.
Paylaş