Yalçın Doğan

Operasyonun teknik kodu: KİY

18 Aralık 2013
BÖYLE değişiklik görmediniz.

Ekleme, çıkarma, doğrudan ve dolaylı değişiklikle Kamu İhale Yasası’na (KİY) tam 164 kez müdahale ediliyor. On bir yılda 164 kez, böyle şey görmediniz.
Filmlerdeki gibi müthiş yolsuzluk ve rüşvet operasyonu dün başlıyor. İhalelerde yolsuzluk ve rant iddiası. İhale deyince, akla Kamu İhale Yasası geliyor. Doğrudan değişiklikle 26 yasa, diğer özel yasalar yoluyla 56 yasa, kanun hükmünde kararnamelerle 82 yasal düzenleme ile toplam 164 dolayında değişiklik var bu yasada. AB şeffaf hale getirilmesi için sürekli uyarıyor, buna rağmen KİY, üzerinde en çok oynanan yasa oluyor.
Bu alanda en yetkin isimlerden CHP Gurup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi’nin söylemiyle:
“Bu değişiklikler ihalelerde şeffaflığı, rekabeti azaltmış, ihaleleri her türlü yolsuzluğa açık hale getirmiştir.”Şimdi şeffaf olmayan, üzerinde bu kadar çok oynanan bir yasanın sonuçlarını yaşıyoruz, “yolsuzluk ve rüşvet iddiası operasyonu” olarak. Yasadaki değişiklikler aynı zamanda AB ilkeleriyle çelişiyor.
YOLSUZLUĞA AÇIK
Değişikliklerin sonucunda:
- Bazı kurumların alımları Kamu İhale Yasası dışına çıkarılıyor.

Yazının Devamını Oku

TFF hâlâ geçen yüzyılda

17 Aralık 2013
SİYAH eldiven giyiyor, olimpiyat şampiyonu iki siyah sporcu.

İkisi de, 200 metrede şampiyon. Tommie Smith olimpiyat birincisi, John Carlos olimpiyat üçüncüsü. İkinci, beyaz sporcu, Avustralyalı Peter Normann.
1968 Meksika Olimpiyatları’nda Smith ve Carlos madalya töreni için şeref kürsüsüne çıktıklarında siyah eldivenli sol ellerini havaya kaldırıyorlar. Aradan kırk beş yıl geçtikten sonra bile, belleklerden silinmiyor o an. Aynı törende Normann göğsüne “insan hakları için olimpiyat rozeti” takıyor.
Siyah eldivenli sol eller havada, siyahlara baskıyı protesto için. Siyah eldivenli yumruklar dünya çapında simgeye dönüşüyor.
DRAMATİK SON

Beyaz yönetimler bu unutulmaz gösterinin altında kalmıyor.
İki siyah şampiyon Smith ve Carlos’un spor hayatları sona eriyor. Tehditlerin bini bir para. Normann daha dramatik, eşinden ayrılıyor, işsiz kalıyor, Avustralya yönetimleri ona terörist muamelesi yapıyor.

Yazının Devamını Oku

‘Konya Çölü’ne kömür santralı

14 Aralık 2013
İKİ trilyon 776 milyar 744 milyon 800 bin metreküp soğutma suyu gerekiyor.

Bu, yapılması öngörülen bir kömür santralının soğutulması için gereken su miktarı. Aynı santral için kömür çıkarmak, kazı yapmak, kazılan toprağı başka yere nakletmek gerekiyor.
1 trilyon 832 milyar tonluk toprağın kazılması gerek, o miktardaki toprak yirmi iki milyar tonluk ağırlığa denk geliyor.Santralın ömrü otuz yıl. Santral için yılda 61 milyon ton kömür çıkarılacak. Bunun karşılığında yılda 13.5 milyon ton külün depolanması gerek. Santralın otuz yıl işletilmesi halinde Türkiye’nin 2010 yılında saldığı toplam sera gazının 4.4 katına denk gelen 1.85 milyar ton karbondioksit eşdeğeri sera gazı atmosfere salınmış olacak.Ürkütücü rakamlar.

BİLİMSEL RAPOR
Konya Karapınar’da linyit rezervi var. Şimdi buraya termik santral kurulması planlanıyor. Bu plana karşı TEMA profesör, doçent ve jeoloji mühendislerinden oluşan bir ekibe bilimsel bir rapor hazırlatıyor. Rapor, santralın kurulması durumunda, bölgede neler olabileceğine ilişkin çarpıcı bilgilerle dolu.
Konya Karapınar ekolojik açıdan dünyada en önemli iki yüz alandan biri. Buna rağmen, 1950’den itibaren bölgeyi koruyamıyoruz. Hatta, bir ara “Konya Ovası” yerine “Konya Çölü” bile diyen bilimadamları var. Altmış yıldır Konya’daki çölleşmeye karşı mücadele veriliyor. 2006-2008 arasında TEMA dünyaya “Konya çölleşme çağrısı” yapıyor.

Yazının Devamını Oku

Aaaa, ‘ticari faaliyete’ bak

13 Aralık 2013
ÇAĞDAŞ Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) suçu çok ağır. O ağır suç derneğin kuruluş amacında yazıyor:

“Atatürk ilke ve devrimlerine tüm yönleriyle sahip çıkmak, onların ışığında genç kuşakların yetişmelerini sağlamak...”Bu ağır suçu yerine getirmek amacıyla, ÇYDD çocukları okutuyor, okullar, yuvalar, yurtlar açıyor. Bunları kitaplık ve dinlenme tesisleriyle destekliyor. Ömrünün son günlerinde derneğin kurucusu Prof. Türkan Saylan’ın evi aranıyor. Öyle ağır kanser ki, gözaltına bile alamıyorlar.
Kısa süre sonra Prof. Saylan aramızdan ayrılıyor. Olağanüstü bir veda töreniyle, binlerce insanın katılımıyla.

KOMİK TAKINTIAKP uzun süredir ÇYDD’yi rahat bırakmıyor. Bir sakatlık bulunur da, “Biz şu ÇYDD’yi halleder miyiz” takıntısı.
Bu takıntının uzantısı hayli komik. Daha önce yazdığım bir olay şimdi “mahkeme kararıyla” sonuçlanıyor.
ÇYDD’ye yapılan çelenk bağışlarından Maliye vergi almaya kalkıyor. ÇYDD itiraz ediyor, ilgili vergi dairesini mahkemeye veriyor.

Yazının Devamını Oku

TOKİ’nin TT Arenası

12 Aralık 2013
MOSKOVA, kar fırtınası göz açtırmıyor, kar kalınlığı yirmi santimetre.

Şampiyon Kulüpler karşılaşması, CSKA Moskova-Bayern Münih maçı. Sahada sorun yok, maç oynanıyor.
Kuopio, Finlandiya’da bir kent. O kentin takımı Kups Kuopio UEFA maçı oynuyor. Yoğun kar yağışı, kar kalınlığı tepelerde kırk santimetreyi buluyor. Beş bin kişilik saha şıkır şıkır, sorun yok, maç oynanıyor.
Farum, Danimarka’da bir kent. Kentin takımı Nordjealland UEFA’da Olimpiakos ile oynuyor. Kar kalınlığı almış başını gitmiş, durmadan yağıyor. On bin kişilik sahada futbola engel yok, maç oynanıyor.
Nömme Kalju Estonya takımı. Şampiyonlar Ligi’nde Viktoria Plzen ile maçı var. Kar dinmek bilmiyor, beş bin kişilik stadyumda sorun yok, maç oynanıyor.
Elfsborg İsveç Boras kenti takımı. UEFA’da FC Salzburg ile maçı var. Yoğun kar yağışı. On yedi bin kişilik stadyumda maç şakır şakır oynanıyor.
Haritada yerini bulamayacağınız kentler, adını bilmediğiniz takımlar, beş-on bin kişilik stadyumlar, daha çok örnek var.

SAYILI STATLARDAN

TT Arena

Yazının Devamını Oku

Ayıp toplantıdan çıkan algı

11 Aralık 2013
YABANCI konukların soruları askıda kalıyor. Gerek Meclis Başkanı Cemil Çiçek, gerekse Devlet Bakanı ve ilgili komisyonun AKP’li başkanı programa göre konuşmasını yapıyor, soru almadan salondan ayrılıyor.

28 AB ülkesinden gelen milletvekilleri şokta.Ankara, geçen hafta, AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyon toplantısı. AB’ye üye ülkelerin, bizden de o komisyona seçilen milletvekilleri var. AB’de uzun süre sonra tam üyelik için yeni bir fasıl açılmışken, AB milletvekillerinin aklında pek çok soru var. Fasıl açılmış, vize pazarlığı sürüyor, tartışmalı davalar, uzun tutukluluk süreleri, basın özgürlüğü kısıtlamaları, Kürt sorunu, hükümete sormak istiyorlar.
Ama, AKP’liler “Başbakan bekliyor, uçağa yetişeceğim” gibi gerekçelerle salondan ayrılıyor. Tam istiskal, hoşlanmadığını belli etmek, çok ayıp.

AECR ÜYELİĞİ

Elin oğlu bu kez farklı düşünceler ortaya atıyor. Bunlardan biri “AKP neden Avrupa Muhafazakârlar ve Reformcular İttifakı’na (AECR) üye oldu” sorusu.
AKP 2002’de Sosyalist Enternasyonal’e üye olmak istiyor. Sosyal demokratların bu birliğine elbette alınmıyor. Bunun üzerine Avrupa Parlamentosu’nda Hıristiyan Demokratlar’ın grubu olarak anılan Avrupa Halklar Partisi’ne başvuruyor. Orada Sarkozy ve Merkel’in direnişi ile karşılaşıyor. Sekiz yıl gözlemci üye statüsünde bekliyor, sonra ayrılıyor.
YENİ KONUM
Birkaç hafta önce AECR’ye üye oluyor. İngiltere Başbakanı Cameron’un başını çektiği bu grup Avrupa’nın geleceğinden kuşkulu. İşte, Ankara Karma Parlamento toplantısına gelen AB milletvekilleri AKP’nin bu yeni konumunu sorguluyor. Avrupa Birliği’ne tam üye olmak istiyorsa, AB’den kuşku duyan bu birlikte AKP’nin işi ne? Oraya üye ise hâlâ AB’ye inanıyor mu?

ŞANGHAY ALGISI

Yazının Devamını Oku

İşçi aleyhinde ama işçi başkanı

10 Aralık 2013
GENEL kurulu var işçinin, kendini yönetecek kişileri seçeceği genel kurulu.

O gün çalışıyor ya da normal izinli. Emir yüksek yerden:
“Gidip katılırsan, iş akdine son verilir”.İnsanların ekmeği ile oynama tehditleri ile Hava-İş genel kurulu öncesinde senaryo hazır. 24 yıldır Hava-İş Genel Başkanlığı’nı yürüten Atilay Ayçin’i indirip, Hava-İş’i ele geçirme senaryosu.
Tehditler karşısında genel kurula 320 delegeden ancak 211’i katılabiliyor.
İLK ANDA BELLİ
Genel kurulu açış konuşmasında başkan Ayçin, “Ceberut hükümet” dediği anda, salon aniden boşalıyor, genel kurulun rengi belli oluyor.
Atilay Ayçin Türkiye’de sendikal mücadeleyi yıllardır sürdüren bir sendikacı. Fiili grev hakkı için mücadele eden, her türlü engeli aşmaya çalışan, çalışanın yanında olan biri.

Yazının Devamını Oku

Dünya siyasetinde bir ilk

7 Aralık 2013
HER kentte üyelerin önünde sandık var, parti kendi üyelerine soruyor: “Koalisyona girelim mi, vaz mı geçelim?”

Sıradan gibi gelen bu soru dünya siyasetinde bir ilk. Bir parti koalisyona girmek için her türlü hazırlığı yapıyor, son kararı vermeden önce tabanına soruyor.
Seçimin üzerinden Almanya’da neredeyse iki ay geçiyor. Hiç kimsede telaş yok, karşılıklı suçlama yok, ayak oyunları yok. Her şey şeffaf.
O her şeyin üstünde dalgalanan bir bayrak var: Demokrasi, demokrasinin en gelişmiş biçimi.Bakın nasıl, imrenirsiniz.

DEMOKRASİ ÖRNEKLERİ

Koalisyona girelim mi, girmeyelim mi diye tabanına soran dünya siyasetindeki ilk parti Alman Sosyal Demokrasi Partisi (SPD).Almanya’da seçimlerden Merkel’in partisi birinci parti çıkıyor, Hıristiyan Demokratlar, Alman muhafazakârlar. Demokrasi şöleni seçim sonrasında başlıyor.
- SPD, Yeşiller ve Sol Parti, kısaca solcular Merkel’e göre toplamda on bir milletvekili daha fazla çıkarıyor. Yani, sol çoğunlukta, “sol koalisyon” kurmaları mümkün. Ama yapmıyorlar.
Madem Merkel birinci parti çıktı, o zaman hükümeti kurmak hakkı onundur düşüncesiyle. Siz böyle bir demokratik tolerans gördünüz mü? Siz sadece koalisyon kavgaları, “Ben kurarım, o kuramaz” çekişmeleri gördünüz.

Yazının Devamını Oku