Paylaş
28 AB ülkesinden gelen milletvekilleri şokta.
Ankara, geçen hafta, AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyon toplantısı. AB’ye üye ülkelerin, bizden de o komisyona seçilen milletvekilleri var. AB’de uzun süre sonra tam üyelik için yeni bir fasıl açılmışken, AB milletvekillerinin aklında pek çok soru var. Fasıl açılmış, vize pazarlığı sürüyor, tartışmalı davalar, uzun tutukluluk süreleri, basın özgürlüğü kısıtlamaları, Kürt sorunu, hükümete sormak istiyorlar.
Ama, AKP’liler “Başbakan bekliyor, uçağa yetişeceğim” gibi gerekçelerle salondan ayrılıyor. Tam istiskal, hoşlanmadığını belli etmek, çok ayıp.
AECR ÜYELİĞİ
Elin oğlu bu kez farklı düşünceler ortaya atıyor. Bunlardan biri “AKP neden Avrupa Muhafazakârlar ve Reformcular İttifakı’na (AECR) üye oldu” sorusu.
AKP 2002’de Sosyalist Enternasyonal’e üye olmak istiyor. Sosyal demokratların bu birliğine elbette alınmıyor. Bunun üzerine Avrupa Parlamentosu’nda Hıristiyan Demokratlar’ın grubu olarak anılan Avrupa Halklar Partisi’ne başvuruyor. Orada Sarkozy ve Merkel’in direnişi ile karşılaşıyor. Sekiz yıl gözlemci üye statüsünde bekliyor, sonra ayrılıyor.
YENİ KONUM
Birkaç hafta önce AECR’ye üye oluyor. İngiltere Başbakanı Cameron’un başını çektiği bu grup Avrupa’nın geleceğinden kuşkulu. İşte, Ankara Karma Parlamento toplantısına gelen AB milletvekilleri AKP’nin bu yeni konumunu sorguluyor. Avrupa Birliği’ne tam üye olmak istiyorsa, AB’den kuşku duyan bu birlikte AKP’nin işi ne? Oraya üye ise hâlâ AB’ye inanıyor mu?
ŞANGHAY ALGISI
Bu sorular, son günlerde sık sık gündeme gelen Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü’ne girmek istemesiyle bütünleşiyor. Ve AB milletvekillerinin gözünde şöyle bir algı beliriyor:
“Türkiye gerçekten AB’ye tam üyeliği hâlâ istiyor mu?”
Ankara’da kötü bir karşılama, tatsız bir toplantı, yalnız bırakılan konuklar Türkiye’yi kısa ve orta dönemde sıkıntıya sokacak sorulara zemin hazırlıyor.
Kim bilir, AKP belki de, AB’den yavaş yavaş yelken alıyor. Demokrasiyi kısıtlayan, Batı’dan bu yönde her gün dayak yiyen bir iktidar, kendine yeni bir liman arıyor olabilir.
Gökçek’in kâbusu: Cengiz Topel Yıldırım
CENGİZ Topel adı yabancı değil. 1964’te Kıbrıs’ta Rumlar Türkleri öldürmeye başlıyor. Türkiye’nin Kıbrıs’a havadan müdahalesi sırasında pilot Cengiz Topel hayatını kaybediyor.
Bazı aileler aynı yıl doğan erkek çocuklarına Cengiz Topel adını veriyor. Onlardan biri de Cengiz Topel Yıldırım. Mülkiye mezunu ve işadamı Cengiz Topel Yıldırım şimdi Muharrem İnce ve Aylin Nazlıaka ile
birlikte Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığıiçin aday adaylarından biri. Üç aday adayının üçü de, farklı özelliklere sahip. Cengiz Topel Yıldırım ise “Melih Gökçek’in kâbusu” olarak anılıyor. Nedeni var.
2009’da Ankaragücü’ne başkan
seçiliyor. Ankaragücü o yıl ligden düşerken kurtuluyor. Ancak, Melih Gökçek’le girdiği dava sürecinde başkanlıktan ayrılıyor. 2.5 yıl süren mahkeme sürecinin ardından Cengiz Topel Yıldırım, Melih Gökçek’e karşı davayı kazanıyor, Gökçek’ten kulüp başkanlığını geri alıyor.
Şimdi, aday olduğu takdirde, iddialı konuşuyor, “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı Gökçek’ten geri alacağını” öne sürüyor. Bakalım, Ankara’ya CHP adayı kim olacak?
Bitmeyen kin pes artık
ECEVİT’in bir sözünü unutmuyorum: “Kin insan beynine gölgedir, insan yüreğine yüktür”.
Değerli meslektaşım Mustafa Balbay dört yıl dokuz ay yattıktan sonra hapisten çıkarken “İçinden geçtiğimiz süreç her şeyi unutalım denilecek bir süreç değil ama kin güdülecek bir süreç de değil” diyor. Türk adalet tarihinin en tartışmalı davalarının birinde beş yıla yakın hapis yatmış, bu süreçten en çok zarar görenlerden biri olarak Balbay bunu söylerken, sosyal medyada hâlâ utanç verici, kin dolu, suçlayıcı tweet’ler dolaşıyor.
Bu kişiler hayatlarında bir kez olsun insanlığını ne zaman hatırlayacak diye sormak zamanı. Yazıklar olsun.
Sevgili kardeşim Balbay, yeniden hoş geldin.
Paylaş