Yalçın Doğan

Bu genelge bir hazine

28 Aralık 2013
TEK bir metrekarelik arsa, toprak parçası, park yeri, otobüs durağı, dere yatağı, dağdaki vadi, ovadaki ağaç gölgesi, kıyıdaki kumsal, yolun kenarındaki çamur, kentin ortasındaki ara sokak, köydeki otlak, kasabadaki çınar ağacı...

Bunlar hazine arazisi ise, hazineye ait ise... Devlette kim işletiyor, kim kullanıyorsa...
Devlete ait vakıf mı, dernek mi, onlara ait şirketler mi, bu arazileri bunlardan hangisi işletiyorsa...Bütün bu toprak parçalarının satışı, kiralanması, takası, devri, taşınmaz mallarla ilgili akla hangi işlem, hangi karar geliyorsa...
Bunlara ilişkin işlemler için Başbakanlık’tan izin almak gerek. Bütün satış, kira, devir ve benzeri işlemlerin karar yeri Başbakanlık.Müthiş bir yetki.

ERDOĞAN’IN İMZASI
Geçen akşam CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu CNN TÜRK’te gazetecilerin sorularını yanıtlarken, bir genelgeden söz ediyor. Başbakanlığın aldığı yetkiyi içeren bir genelgeden. O genelge aynen şöyle:
“Kamu kurum ve kuruluşları (belediyeler ve il özel idareleri hariç) ile sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait şirketlerin kendi mülkiyetlerinde veya tasarruflarında bulunan taşınmazlarıyla ilgili olarak; kamu kurum ve kuruluşları, vakıf, dernek veya bunların şirketlerine, gerçek ve tüzelkişilere; satış, kira, irtifak, takas, tahsis, devir vb. her türlü tasarrufa yönelik işlemleri için Başbakanlık’tan izin alınacaktır.Bilgilerini ve gereğini rica ederim”.16 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan bu genelgenin altında tek bir imza var, Recep Tayyip Erdoğan.

Yazının Devamını Oku

İki kilit isim

27 Aralık 2013
İKİ kilit isim var yeni kabinede. Biri Başbakan Yardımcısı iken, şimdi Adalet Bakanı olan Bekir Bozdağ. Diğeri Başbakanlık Müsteşarı iken, şimdi İçişleri Bakanı olan Efkan Ala. İkisi de, Tayyip Erdoğan’ın en güvendiği isimler arasında.

Hükümetle yargının arası bozuk. Bekir Bozdağ bu bozukluğu gidermeye çalışacak. Hükümetle emniyetin arası da bozuk. Batman ve Diyarbakır valiliklerinde bulunmuş, beş yıldır bürokrasinin en tepesinde vaziyete hâkim, emniyet örgütünü iyi tanıyan Efkan Ala’nın görevi bu bozukluğu gidermek.
Bozdağ-Ala ikilisi, son yolsuzluk operasyonu ile birlikte karşı karşıya gelen yargı ile emniyet arasındaki kopukluğa son vermek, dağılan ilişkileri yeniden toplamakla görevli olacak.
Erdoğan, Efkan Ala’yı bakan yaparak, ona dokunulmazlık veriyor, daha da güçlü kılıyor.
Kabineye giren diğer bakanlar ise Erdoğan’ın emin olduğu isimler. Dosyası filan olmayan, ayrıca Erdoğan’ı kritik bir anda yarı yolda bırakmayacak kişiler.Erdoğan bu değişikliklerle sırtını sağlama alıyor.

GÜL’ÜN İTİRAZI

Bir de, kabineye girmesi beklenen ama giremeyenler var. Burada yine iki isim öne çıkıyor.
Erdoğan veliahtı olduğu ileri sürülen Numan Kurtulmuş’u kabineye almak istiyor, ancak, Kurtulmuş’un ta on dört yıl öncesine giden “kusuru” var.

Yazının Devamını Oku

Ufukta erken seçim

26 Aralık 2013
BAYRAĞI hiç beklenmeyen biri, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar açıyor.

Kendisi istifa etmekle kalmıyor, Tayyip Erdoğan’ın istifasını istiyor. İddiasına göre, “imar planlarının büyük bölümü Erdoğan’ın onayı ile yapılıyor”.
Yolsuzluk iddialarıyla çalkalanan Türkiye’de birinci perde, 17 Aralık’ta başlayan gözaltı ve tutuklamalar. İkinci perde, Türkiye’nin pek çok yerinde polis müdürlerinin görevden alınması. Üçüncü perde, soruşturmaları iktidarın denetim altına almasına dönük yönetmelik değişikliği, iktidarın yargıyı geri plana itmesi. Dördüncü perde dün sabah yolsuzluk iddialarına adı karışan Zafer Çağlayan ile Muammer Güler’in istifasıyla açılıyor.
Aynı yolsuzluğa adı karışan Erdoğan Bayraktar’ın istifa açıklaması ise dramın son perdesi, Türkiye’yi erken seçime götürecek türde. Açıkça, Erdoğan’ı sorumlu tutuyor. Bir bakan Başbakan’ı sorumlu tutuyor. Bizde görülmüş değil.Erdoğan Bayraktar ki, 2007 ve 2011 seçimlerinde TOKİ üzerinden Tayyip Erdoğan’ın iktidarına çok su taşımış biri. Onun çok yakınında bulunmuş, pek çok olayı birlikte yaşamış, Türkiye’nin dört bir yanında imar planlarının başında yer almış. Şimdi kendisi istifa etmekle kalmıyor, “Başbakan’ın istifasını” istiyor.
Bu tavır yolsuzluk iddialarından AKP’deki rahatsızlığı açığa çıkarıyor. AKP ağır yara alıyor. Bu saatten sonra kabine revizyonu kâr etmez, erken seçim kararı sürpriz olmaz.

Gezi’nin zaferi
HALİÇ Tersanesi, Perşembe Pazarı, Salı Pazarı Limanı (Galataport), Park Otel arazisi, Kuledibi, Tarlabaşı, Tophane, Taksim kurtuluyor. Beyoğlu kurtuluyor.Beyoğlu tarihsel, kültürel bir varlık. Koruma altında. Koruma altına alındığı asıl yıl 1993. O tarihte “Kentsel Koruma Alanı” olarak ilan ediliyor. Kararın hayata geçirilmesi için 1994’te koruma amaçlı imar planı yapılması gerekiyor.
Büyükşehir’de sırasıyla Recep Tayyip Erdoğan, Ali Müfit Gürtuna, Kadir Topbaş ile Beyoğlu’nda sırasıyla Nusret Bayraktar, Kadir Topbaş, Misbah Demircan’ın belediye başkanlıklarına denk gelen on sekiz yıllık dönemde plan yapılmıyor.

Yazının Devamını Oku

Kitapçık değil kendisi uçuyor

25 Aralık 2013
KANDIRA Cezaevi’nde tutuklu kalıyorlar. Yirmi iki avukat. Neden Kandıra, bilinmiyor.

Yirmi iki avukat 18 Ocak 2013’te tutuklanıyor. Dün 24 Aralık 2013. Yirmi iki avukat on bir ay sonra ilk kez mahkeme karşısına çıkıyor, dün. Türkiye birkaç yıldır, uzun tutukluluk sürelerini tartışıyor. Milletvekilleri, gazeteciler, generaller, amiraller, subaylar, öğretim üyeleri, diğer meslek sahipleri, iş sahipleriyle ilgili olarak. Şimdi avukatlar da o sırada yerini alıyor.
Yirmi iki avukat terör örgütü üyeliği iddiasıyla yargılanıyor. Yargılama Silivri’de. Kandıra Cezaevi’nden Silivri’ye getiriliyorlar. Neden Silivri, bilinmiyor.

TEL ÖRGÜLER ARKASINDA

Silivri’de mahkeme tel örgüler arkasında, dün Silivri’de her yer jandarma dolu. Avukatların yargılanmasını çok sayıda avukat üstleniyor ve izliyor.
Bu mahkeme salonu buraya yeni inşa edilmiş. Tel örgüler arkasında yargılama demokratik rejimlerde görülmüş değil. Cezaevinde mahkeme, hastanede mezarlık gibi. Herkes haklı olarak hükümetin değiştirdiği yönetmelikle kuvvetler ayrılığı ilkesinin çiğnendiğini tartışıyor, barolar Danıştay’a yürütmeyi durdurma ve iptal davası açıyor. Oraya kadar gitmeye gerek yok, demokrasinin ne hale geldiği dün Silivri’de bir kez daha gözler önüne seriliyor.

Yazının Devamını Oku

Wullf’un serüveni bize uzak

24 Aralık 2013
AŞAĞI Saksonya Başbakanı Christian Wullf arkadaşının şirketinden 500 bin Euro borç alıyor.

O parayla ev alıyor. Bir soruya “O şirketle ticari ilişkim yok” diyor. İki yıl sonra, 2010’da Almanya Cumhurbaşkanı seçiliyor. 2011 sonunda Wullf ile aynı siyasal görüşteki Bild gazetesi Wullf’un evini şirketten aldığı borçla satın aldığını yazıyor. Wullf bu haber üzerine, “Evi arkadaşından aldığı borçla satın aldığını açıklamadığı için” özür diliyor. Bild yayın yönetmenine hoş olmayan not bırakıyor. Sonra bunun için de, özür diliyor.
Bu arada zengin arkadaşlarının evlerinde tatil yaptığı ortaya çıkıyor. “Yaptıklarım doğru değildi” diye bir kez daha özür diliyor. Wullf’un yaptıkları bize yabancı değil. Dilediği özürler ise çoktan yabancı.
Serüvenin bize yabancı yönleri asıl bundan sonra. Wullf’un partisinden (CDU) bazı milletvekilleri istifasını istiyor. Savcılık meclise başvuruyor, dokunulmazlığının kaldırılmasını talep ediyor.2013 Ocak ayında yaşanan bu olaylar birkaç gün sürüyor, Wullf istifa ediyor. Hakkında dava açılıyor, “Nüfuzunu kullanarak çıkar sağlamak” iddiasıyla.
Yargıç “Yolsuzluk iddiasını destekleyen yeterli kanıt yoktur” diyerek ara kararını açıklıyor, davanın düşmesini istiyor. Savcı itiraz ediyor. Durum şu anda bu aşamada. Arkadaşının evindeki tatil için dava açılmıyor.
Buna karşılık, bira festivalinde “Arkadaşının ödediği yemek ve konaklama parası” ile ilgili dava devam ediyor. O para sadece yedi yüz on dokuz Euro, iki bin beş lira. Alman Cumhurbaşkanı’nın serüveni ortaya atılan iddialarıyla pek tanıdık, ama gelişmeleriyle bize çok uzak ve yabancı.

Adaylar ve bir ölçü

AKP belediye başkan adaylarının açıklanmasını haber kanallarının neredeyse tamamı canlı yayınlıyor. Canlı yayın bazen bir saati buluyor. CHP ve MHP adaylarının belli olması “bazı kanalların” önce altyazılarında geçiyor, sonra kısa haber olarak yayınlanıyor. Bu fark medyaya baskının ölçüsü, demokratik ölçüsü.

Çocuk Vakfı’ndan açıklama

Yazının Devamını Oku

‘Üçüncü Y’ yolculuğunu Atatürk’le başlattı

21 Aralık 2013
“BEN o komisyonun üyesiydim, rapor hazırladık, hükümete önerilerimiz oldu, ama sonra bir şey çıkmadı”.

Bu sözü önceki gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Amerikan Büyükelçisi Ricciardone’ye söylüyor.
Kılıçdaroğlu’nun “o kurul” dediği “Meclis’te Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu”. “Hazırladık” dediği rapor, bin iki yüz sayfa. O komisyon beş ay çalışıyor, 2003’te. Kılıçdaroğlu CHP milletvekili olarak, o tarihte o komisyonda görevli.
2003’te AKP taze ve iddialı. Tayyip Erdoğan seçim kampanyası boyunca “Biz üç Y ile mücadele edeceğiz, bizi yolumuzdan kimse çeviremez” diyor.
Üç Y, yasaklar, yoksulluk, yolsuzluk. AKP kararlı. Yasaklar kalkacak, yoksulluk bitecek, yolsuzlukların köküne kibrit suyu ekilecek.

‘SONU ER GEÇ ACI’İktidara gelir gelmez yolsuzlukla mücadele için Meclis’te araştırma komisyonu kuruyor. Diyorum ya, AKP o tarihte daha taze, komisyon raporunun kapağından sonraki ilk sayfada Atatürk’ün sözü var:
“İnsanlar daima yüksek, temiz ve mukaddes hedeflere yürümelidir. (...) Fikirlerini, duygularını, teşebbüslerini gizli tutanların, gizli vasıtalar uygulamaya girişenlerin sonu er geç acıdır”.Karşınızda Atatürk, ne de olsa ileriyi görüyor.

Yazının Devamını Oku

Büyük baş ağrısı: Altın

20 Aralık 2013
İRAN’dan alınan doğalgaz bir ara altınla ödeniyor. Bu altınlar “ihracat” olarak gösteriliyor.

Böylelikle, 2012 Nisan-Kasım arasında 11.2 milyar dolarla “tüm zamanların altın ihracat rekoru” kırılıyor. Bu yılın ilk sekiz ayında ise, bu kez 12.4 milyar dolarla “tüm zamanların altın ithalat rekoru” kırılıyor.
Bu bilgiler Faik Öztrak başkanlığında CHP’de rutin olarak hazırlanan birkaç ay önceki “Ekonomik Görünüm” raporunda yer alıyor. Raporda, “Yılın ilk sekiz ayındaki bu olağanüstü altın ihtiyacının nereden kaynaklandığını anlamak mümkün değil” deniyor.

OLAĞAN ŞÜPHELİ
Raporda önemli bir ayrıntı dikkat çekiyor:
“İran’ın doğalgaz bedeli karşılığını kamu bankalarında tuttuğu artık sır değil. Bu paraların Türkiye’de yerleşik İranlı şirketler tarafından altın ithalatı için kullanılması pekâlâ mümkün”.Altın hariç tutulursa, dış ticaret açığı düşüşe geçiyor, altın dahil edilirse, dış ticaret açığı hızla artış gösteriyor. Aylar önce bu durumu gösteren rapor üzerine Faik Öztrak hükümete sesleniyor:
“Rekor kıran altın ithalatı konusunda doyurucu açıklama yapın, yoksa başınız ağrır”.Rüşvet iddialarına adı karışanlar arasında İran’a para transfer ederek, karşılığında altın ithalatı ve ihracatı yaptığı öne sürülen Azeri asıllı Reza Zarrab var.

Yazının Devamını Oku

Operasyona iktidar operasyonu

19 Aralık 2013

BALYOZ’da;
- Soruşturma açan, yüz üç kişinin yakalanma emrini veren savcı görevden alınıyor.
- Duruşmanın başlamasından iki gün önce mahkeme başkanı görevden alınıyor.
- İtirazları inceleyen, muhalefet şerhi koyan 11. Ağır Ceza Mahkemesi yargıcı “Günün birinde önümüze gelirsin” denildiği için emekliliğini istiyor ve ayrılıyor.
Ergenekon’da;
- Tutuklamaları yerinde görmeyen mahkeme başkanı görevden alınıyor.
- Hurşit Tolon’u tahliye eden, daha sonra Mehmet Haberal dosyası önüne geldiğinde, mahkemenin yargıcı “Üzerimde kurumsal baskı var” diyerek ayrılıyor.

Yazının Devamını Oku