Paylaş
Yirmi iki avukat 18 Ocak 2013’te tutuklanıyor. Dün 24 Aralık 2013. Yirmi iki avukat on bir ay sonra ilk kez mahkeme karşısına çıkıyor, dün. Türkiye birkaç yıldır, uzun tutukluluk sürelerini tartışıyor. Milletvekilleri, gazeteciler, generaller, amiraller, subaylar, öğretim üyeleri, diğer meslek sahipleri, iş sahipleriyle ilgili olarak. Şimdi avukatlar da o sırada yerini alıyor.
Yirmi iki avukat terör örgütü üyeliği iddiasıyla yargılanıyor. Yargılama Silivri’de. Kandıra Cezaevi’nden Silivri’ye getiriliyorlar. Neden Silivri, bilinmiyor.
TEL ÖRGÜLER ARKASINDA
Silivri’de mahkeme tel örgüler arkasında, dün Silivri’de her yer jandarma dolu. Avukatların yargılanmasını çok sayıda avukat üstleniyor ve izliyor.
Bu mahkeme salonu buraya yeni inşa edilmiş. Tel örgüler arkasında yargılama demokratik rejimlerde görülmüş değil. Cezaevinde mahkeme, hastanede mezarlık gibi.
Herkes haklı olarak hükümetin değiştirdiği yönetmelikle kuvvetler ayrılığı ilkesinin çiğnendiğini tartışıyor, barolar Danıştay’a yürütmeyi durdurma ve iptal davası açıyor. Oraya kadar gitmeye gerek yok, demokrasinin ne hale geldiği dün Silivri’de bir kez daha gözler önüne seriliyor.
On bir aydır tutukluluk ve dün ilk duruşma.
SONUÇ MALUM
Demokrasi manzaraları devam ediyor.
İhsan Varol’un yıllardır başarıyla hazırladığı Kelime Oyunu yayından kaldırılıyor. “Halk ağzında rüşvet alan kişi” diye bir soru sorduğu için. Show TV önce el değiştiriyor, sonra ekip değiştiriyor, şimdi programlar cımbızla eleniyor.
THY çoktan beri uçaklara almadığı Aydınlık, Birgün, Sözcü, Yurt gazetelerine cemaatten iki yayını ekliyor, Zaman ve Bugün de THY’nin sansürüne uğruyor. Hükümet-cemaat kapışmasında THY’nin tuzu var artık. Muhtemelen emirle.
Bu işlerle meşgul birileri orkestra şefi gibi, medyanın her alanına müdahale ediyor. Hükümete ters gelebilecek nerede bir program, bir yayın varsa, darbeyi oraya indiriyor.
Bir zamanlar anayasa kitapçığı havada uçtuğu için ekonomi felç oluyor, hükümetin gidişi hızlanıyor ve o hükümet seçimde düşüyor, şimdi Anayasa’nın, yasaların kendileri havada uçuşuyor.
Sonuç malum, önceki örnekteki gibi.
Dünya ibretle izliyor
TÜRKİYE’de olup biten hukuk ve demokrasi dışı uygulamalar dünyanın dikkatinde.
Noel tatili olmasına rağmen, AB resmi açıklama yapıyor. Amerika benzer biçimde, kaygılarını iletiyor. BBC Türkiye’deki medya sansürüne ve devamına ilişkin program yapıyor.
Dünden bir izlenim. Dışarıdan bakınca, Türkiye dış dünyadan kopuk, kendi içine kapalı, despot Ortadoğu rejimlerini andırıyor.
TGC hukuki yola gidiyor
EMNİYET müdürlüklerinde basın odalarının kapatılması, gazetecilerin emniyet müdürlüklerine girmesine yasak konulması yine bir ilk. Farklı bir sansür.
Basın kuruluşları bu uygulamayı protesto ediyor. Protesto ile birlikte Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) bu kararın kaldırılması için hukuki yollar arıyor. TGC bünyesine çalışan hukukçular bu yasağın idari bir tasarruf olduğunda birleşiyor.
İdari karar olduğu için Danıştay yolu açık. Yürütmenin durdurulması ve kararın iptali için.
Ya Danıştay ya bir başka hukuki yol, TGC ve beraberinde belki başka gazeteci kurumları birlikte hukuki girişimde bulunuyor.
Son savaş: Yargı-emniyet
AYNI cümleyi pek çok gazeteci kim bilir kaç kez yazıyor, kim bilir kaç kez hangi olay üzerine aynı cümle yazılıyor:
“Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde görülmeyen...” diye başlayan cümle. Türkiye doksan yıllık Cumhuriyet tarihinde görmediği hukuksuzluk dizisi, kutuplaşma ve karşılıklı öfke ile karşı karşıya. Ve uzun süredir karşı karşıya.
Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde görülmeyen olaylar zincirine bir halka daha ekleniyor: Yargı-emniyet savaşı.
Savcı bir emniyet şube müdürünü ifadeye çağırıyor, emniyet müdürü çağrılan şube müdürünü göndermiyor. Yine çok kullanılan cümlelerden biri daha gerçeği vurguluyor:
“Söz burada bitiyor”.
Paylaş