Paylaş
Bu sözü önceki gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Amerikan Büyükelçisi Ricciardone’ye söylüyor.
Kılıçdaroğlu’nun “o kurul” dediği “Meclis’te Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu”. “Hazırladık” dediği rapor, bin iki yüz sayfa. O komisyon beş ay çalışıyor, 2003’te. Kılıçdaroğlu CHP milletvekili olarak, o tarihte o komisyonda görevli.
2003’te AKP taze ve iddialı. Tayyip Erdoğan seçim kampanyası boyunca “Biz üç Y ile mücadele edeceğiz, bizi yolumuzdan kimse çeviremez” diyor.
Üç Y, yasaklar, yoksulluk, yolsuzluk. AKP kararlı. Yasaklar kalkacak, yoksulluk bitecek, yolsuzlukların köküne kibrit suyu ekilecek.
‘SONU ER GEÇ ACI’
İktidara gelir gelmez yolsuzlukla mücadele için Meclis’te araştırma komisyonu kuruyor. Diyorum ya, AKP o tarihte daha taze, komisyon raporunun kapağından sonraki ilk sayfada Atatürk’ün sözü var:
“İnsanlar daima yüksek, temiz ve mukaddes hedeflere yürümelidir. (...) Fikirlerini, duygularını, teşebbüslerini gizli tutanların, gizli vasıtalar uygulamaya girişenlerin sonu er geç acıdır”.
Karşınızda Atatürk, ne de olsa ileriyi görüyor.
Tayyip Erdoğan bir zamanlar ağzından düşürmediği “üç Y ile mücadele” sözünü kim bilir ne zamandır söylemiyor. Ya Atatürk? Bu söze gelinceye kadar, “T.C.” amblemi orada burada kalkıyor, ulusal bayramları kutlamanın yolu, yordamı değişiyor.
BEKLENEN PATLAMA
Kılıçdaroğlu ABD Büyükelçisi’ne “Son
yolsuzluk olayı bizim için sürpriz olmadı, sokaktaki simitçi bile yolsuzluktan şikâyetçi idi, bir yerde patlayacaktı, biz bekliyorduk” diyor.
Sözü görevlerinden alınan polis müdürlerine getiriyor, bununla bağlantılı bir noktanın altını çiziyor:
“Biz o raporda hükümete çeşitli öneriler götürdük. Onlardan biri de, adli kolluk kuvveti kurulmasıydı. Bakın, aradan on yıl geçti, hükümet onu kurmadı. Yolsuzluk iddialarını ortaya çıkaran polis müdürlerini görevden alınca, neden kurmadığı şimdi daha iyi anlaşılıyor”.
ADLİ KOLLUK
Adli kolluk ne?
Polis müdürleri idari yönden hükümete bağlı, ama adli kolluk, adli soruşturmalarda, örneğin yolsuzluk araştırmasında sadece savcılara bağlı olarak görev yapıyor. Böylece siyasal irade adli kolluğa etki yapamıyor. Adli kolluk elde ettiği bilgileri savcıyla paylaşıyor, emniyet müdürüyle, valiyle, bakanla değil. Çünkü, idari olarak onlara bağlı değil.
Adli kolluk kurulmuş olsaydı, AKP polis müdürlerini böylesine oradan oraya savurma imkânına sahip olmazdı.
MACERANIN SONU
“Üç Y” macerasında geldiğimiz nokta gerçekten “acı”.
Yasaklar evvel Allah, bir kişinin iki dudağının arasında. Otur otur, kalk, kalk. Yoksulluk evvel Allah, halkımızın yüzde 16.9’u yoksulluk sınırı altında. Yolsuzluk ise, işte yaşadığımız gibi.
Amerikan Büyükelçisi Ricciardone o nedenle, “Sorumluları dışarıda aramayın” diyor. “Üç Y’nin” fotoğrafına bak, nerede olduğunu gör.
Oysa, mesele kazanmak
ANKARA, Uşak, Hatay başta olmak üzere, bazı illerde belediye başkan aday adayları CHP içinde tozu dumana katıyor.
Genel merkeze karşı tepkiler dinmek bilmediği gibi, genel merkezin göstermek eğiliminde olduğu adaylara karşı da, kampanya yürütülüyor. Yürüten o bölgenin CHP’lileri.
CHP parti içi tepkilerden bir türlü arınamıyor. Örneğin, 2011 seçimlerinde büyük bir yerin il başkanı aday gösterilmediği için o TV senin, bu TV benim her kanalda dolaşıp partisini yerden yere vuruyor. Ya da eski milletvekili yeniden aday gösterilmeyince, partisini suçlama rekoru kırıyor.
Şimdi de, bazı illerde aday adaylarına öfke. Farklı düşünce elbette olabilir, ama bunu öfkeye dökmek anlamlı değil. Mesele o ilin belediye başkanlığını kazanmak. Eldeki anketler öyle gösteriyorsa, kabullenmek ve kazanmak için çalışmak gerek.
AKP’nin bu yönde aksaklığına rastlayan var mı, çıt çıkmıyor orada. Hatta, MHP’de. Ama, CHP’de kazan kaldırmak yerleşik bir âdet. Partisine zarar veriyor, farkında değil.
Paylaş