Ufukta erken seçim

Kendisi istifa etmekle kalmıyor, Tayyip Erdoğan’ın istifasını istiyor. İddiasına göre, “imar planlarının büyük bölümü Erdoğan’ın onayı ile yapılıyor”.
Yolsuzluk iddialarıyla çalkalanan Türkiye’de birinci perde, 17 Aralık’ta başlayan gözaltı ve tutuklamalar. İkinci perde, Türkiye’nin pek çok yerinde polis müdürlerinin görevden alınması. Üçüncü perde, soruşturmaları iktidarın denetim altına almasına dönük yönetmelik değişikliği, iktidarın yargıyı geri plana itmesi. Dördüncü perde dün sabah yolsuzluk iddialarına adı karışan Zafer Çağlayan ile Muammer Güler’in istifasıyla açılıyor.
Aynı yolsuzluğa adı karışan Erdoğan Bayraktar’ın istifa açıklaması ise dramın son perdesi, Türkiye’yi erken seçime götürecek türde. Açıkça, Erdoğan’ı sorumlu tutuyor. Bir bakan Başbakan’ı sorumlu tutuyor. Bizde görülmüş değil.
Erdoğan Bayraktar ki, 2007 ve 2011 seçimlerinde TOKİ üzerinden Tayyip Erdoğan’ın iktidarına çok su taşımış biri. Onun çok yakınında bulunmuş, pek çok olayı birlikte yaşamış, Türkiye’nin dört bir yanında imar planlarının başında yer almış. Şimdi kendisi istifa etmekle kalmıyor, “Başbakan’ın istifasını” istiyor.
Bu tavır yolsuzluk iddialarından AKP’deki rahatsızlığı açığa çıkarıyor. AKP ağır yara alıyor. Bu saatten sonra kabine revizyonu kâr etmez, erken seçim kararı sürpriz olmaz.

Gezi’nin zaferi

HALİÇ Tersanesi, Perşembe Pazarı, Salı Pazarı Limanı (Galataport), Park Otel arazisi, Kuledibi, Tarlabaşı, Tophane, Taksim kurtuluyor. Beyoğlu kurtuluyor.
Beyoğlu tarihsel, kültürel bir varlık. Koruma altında. Koruma altına alındığı asıl yıl 1993. O tarihte “Kentsel Koruma Alanı” olarak ilan ediliyor. Kararın hayata geçirilmesi için 1994’te koruma amaçlı imar planı yapılması gerekiyor.
Büyükşehir’de sırasıyla Recep Tayyip Erdoğan, Ali Müfit Gürtuna, Kadir Topbaş ile Beyoğlu’nda sırasıyla Nusret Bayraktar, Kadir Topbaş, Misbah Demircan’ın belediye başkanlıklarına denk gelen on sekiz yıllık dönemde plan yapılmıyor.
2011’de belediye, Beyoğlu halkına, semt derneklerine, şehir plancıları ve mimar odalarına sormadan iki planı aniden yürürlüğe sokuyor. Sivil toplum örgütleri bu iki plana karşı çok sayıda dava açıyor.
İki gün önce Beyoğlu’nda semt derneklerinin açtığı davada İdare Mahkemesi iki imar planını da iptal ediyor.

GALATAPORT NE OLACAK

İptal çok şeyi içeriyor, kapsamlı bir iptal.
Plan sözüm ona, Beyoğlu’nu korumak adına yapılıyor, oysa pek çok istisna getiriyor. O istisnalarla Beyoğlu’nu korumak mümkün değil. Mahkeme öncelikle bunun için iptal ediyor.
İstisna demek, planda koruma dışı bırakılan alanlar demek. Yukarıda belirttiğim Haliç ve devamındaki yerler artık koruma altında. Burada kritik soru şu: Galataport’u, bu karara rağmen, yapmak hâlâ mümkün mü? Başka hukuk kararlarına bakmak gerek, ama zor.

TARİHİ ALAN

İptal kararına göre, Beyoğlu ticari ve turistik alan değil, tarihi alan. Dolayısıyla, Beyoğlu’nda önüne geldiği gibi inşaat izni vermek ya da yıkmak mümkün değil. Tiyatro tiyatro olarak, bina bina olarak, pasaj pasaj olarak kalacak.
Beyoğlu’nda temel özelliklerden biri yeşili korumak. Kışla, cami ve benzeri binalar dikmek söz konusu değil. Bunlar Beyoğlu’nun doğal ve tarihsel yapısını bozuyor. Başka ayrıntılar da var, genel anlamda bakıldığında, Gezi hedefine ulaşıyor, yeşili hem de, yargı kararıyla korumuş oluyor.

SİVİL BAŞARI

Bu kararı veren faiz lobisi, kökü dışarıda odaklar, iktidarı devirmeye dönük komplo kuranlar filan değil, doğrudan Türk Adaleti. Küçük bir direnişle başlayan, ülke çapında kitlesel direnişe dönüşen, hukuk üzerinden devam eden
Gezi istediği sonucu elde ediyor.
Bu sivil toplum hareketinin başarısı. Gezi’nin Türkiye’ye gösterdiği en çarpıcı ve net sonuç. Siyasal kavga ile değil, sivil inisiyatifle istenilenin elde edildiğinin kanıtı.
Beyoğlu yirmi yıl plansız götürülüyor. Şekli, şemaili onun için çirkinleşiyor. Şimdi altı ay içinde bir imar planı yapmak gerek. Beyoğlu’nda yaşayan insanlara, oradaki sivil toplum derneklerine sorarak, onların düşüncelerini alarak.