Wullf’un serüveni bize uzak

AŞAĞI Saksonya Başbakanı Christian Wullf arkadaşının şirketinden 500 bin Euro borç alıyor.

Haberin Devamı

O parayla ev alıyor. Bir soruya “O şirketle ticari ilişkim yok” diyor. İki yıl sonra, 2010’da Almanya Cumhurbaşkanı seçiliyor. 2011 sonunda Wullf ile aynı siyasal görüşteki Bild gazetesi Wullf’un evini şirketten aldığı borçla satın aldığını yazıyor. Wullf bu haber üzerine, “Evi arkadaşından aldığı borçla satın aldığını açıklamadığı için” özür diliyor. Bild yayın yönetmenine hoş olmayan not bırakıyor. Sonra bunun için de, özür diliyor.
Bu arada zengin arkadaşlarının evlerinde tatil yaptığı ortaya çıkıyor. “Yaptıklarım doğru değildi” diye bir kez daha özür diliyor. Wullf’un yaptıkları bize yabancı değil. Dilediği özürler ise çoktan yabancı.
Serüvenin bize yabancı yönleri asıl bundan sonra. Wullf’un partisinden (CDU) bazı milletvekilleri istifasını istiyor. Savcılık meclise başvuruyor, dokunulmazlığının kaldırılmasını talep ediyor.
2013 Ocak ayında yaşanan bu olaylar birkaç gün sürüyor, Wullf istifa ediyor. Hakkında dava açılıyor, “Nüfuzunu kullanarak çıkar sağlamak” iddiasıyla.
Yargıç “Yolsuzluk iddiasını destekleyen yeterli kanıt yoktur” diyerek ara kararını açıklıyor, davanın düşmesini istiyor. Savcı itiraz ediyor. Durum şu anda bu aşamada. Arkadaşının evindeki tatil için dava açılmıyor.
Buna karşılık, bira festivalinde “Arkadaşının ödediği yemek ve konaklama parası” ile ilgili dava devam ediyor. O para sadece yedi yüz on dokuz Euro, iki bin beş lira. Alman Cumhurbaşkanı’nın serüveni ortaya atılan iddialarıyla pek tanıdık, ama gelişmeleriyle bize çok uzak ve yabancı.

Haberin Devamı

Adaylar ve bir ölçü

AKP belediye başkan adaylarının açıklanmasını haber kanallarının neredeyse tamamı canlı yayınlıyor. Canlı yayın bazen bir saati buluyor. CHP ve MHP adaylarının belli olması “bazı kanalların” önce altyazılarında geçiyor, sonra kısa haber olarak yayınlanıyor. Bu fark medyaya baskının ölçüsü, demokratik ölçüsü.

Çocuk Vakfı’ndan açıklama

ÇOCUK Vakfı Başkanı Mustafa Ruhi Şirin noter aracılığı ile şu açıklamayı gönderdi:
“Gazetenizin 15 Kasım 2013 tarihli nüshasında Yalçın Doğan imzasıyla ‘Bülent Arınç Kongrede’ başlıklı yazının alt başlığında yer alan ‘Çocukları Medyaya, Medyayı Çocuklara’ yazısı BYEGM, Çocuk Vakfı, RTÜK iş birliğinde düzenlenen 1. Türkiye Çocuk ve Medya Kongresini ve Çocuk Vakfını itibarsızlaştırmaya yöneliktir. Yalçın Doğan’ın iktidar ile hesaplaşmasını Çocuk Vakfı üzerinden yapmış olması esefle karşılanmıştır.
Çocuk Vakfı kurulduğu günden bu yana ülke ölçekli çocuk hakları odaklı çalışmalar yapan bir kuruluştur. Yalçın Doğan’ın kongrenin ana teması olan medya okur-yazarlığı konusunu iktidar lehine medyanın kadrolaşması olarak nitelendirmesi en açık ifadesiyle haksızlıktır.
Yine Yalçın Doğan 16 Kasım 2013 tarihinde ‘Hacet Namazı’ başlığı altında ‘Haklarımı Çalmayın’ ve ‘Doğrudan Dini Sunum Olmasın’ alt başlıkları altında nesnellikten yoksun, gerçek dışı, yıpratıcı ve kamuoyu nezdinde Çocuk Vakfı’nı ve 1. Türkiye Çocuk ve Medya Kongresi’nin saygınlığını zedeleyici yazılar yazmıştır.
‘Haklarımı Çalmayın’ alt başlığındaki yazı, 1. Türkiye Çocuk ve Medya Kongresi’nde BM Çocuk Hakları Sözleşmesinin yer aldığı iki ayrı kitapçığın dağıtılması kasıtlı olarak saptırılmıştır. BM Çocuk Hakları sözleşmesinde yer alan özel hayatın gizliliği maddesinin siyasi polemiklere neden olmuş bir konu çerçevesinde kongreyle ilişkilendirilmesi bu kongreye emeği geçenlere saygıdan yoksun değerlendirmedir. Kongrenin ‘çocuklara yalan, çocuk kongresinde başlıyor’ ifadesinin ise ifade özgürlüğü ile hiç bir ilgisi yoktur ve tam anlamıyla özür gerektiren bir ifadedir. Yalçın Doğan 16 Kasım 2013 tarihli köşesinde yer alan ‘Doğrudan Dinin Sunumu Olmasın’” alt başlıklı yazısında ise kongreyi din paranoyası içinde hedef gösterici ve önyargılı bir söylemle değerlendirmiştir. Yalçın Doğan bu tutumu ile güncel kişisel kaygılarını ülke ölçekli bir kongre üzerinden yansıtmış ve kongreyi itibarsızlaştırmaya kast etmiştir. Uluslararası boyutta gelişmiş bir kongrenin itibarsızlaştırma istenmesi kasıtlı bir amaca yöneliktir. Bu önyargılı anlayış dünyada ilk kez çocuk ve yetişkin delegelerin katılımıyla gerçekleşen, akademik bir kongreyi düzenleyen ve emeği geçen kişi, kurum ve kuruluşlara saygıdan yoksun ideolojik bir yaklaşımdır”.

Haberin Devamı

Not: Benim nezaket kurallarına dikkat ederek yazdığım yazı bu kadar uzun değil. Bu açıklama benim yazımın iki katını aşıyor. Açıklama hakkına inancım gereği Çocuk Vakfı Başkanı’nın görüşünü aynen aktarıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları