Yalçın Doğan

Türkiye çoktan out

15 Şubat 2015
“YENİ müttefik” muhtemelen İran, öyle anlaşılıyor. Amerika’nın Şubat 2015 tarihli Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’ne Başkan Obama önsöz yazıyor.

Obama orada “Avrupa ve Asya’da yeni müttefikler kazandık” diyor ve yıllardır karşı olduğu İran’ı övüyor. Varan bir, Türkiye out.
İran’la kalmıyor, bu yılın politikasını çizen belgede müthiş bir tercih var: “Devletlerle ortaklıklarımızın yanı sıra devlet olmayan gruplarla da işbirliğine gideceğiz”. Asya’da yeni müttefikler kazandık deyip, ardından “devlet olmayan gruplarla işbirliği” deyince, aklınıza ne geliyor? Kürtler ve PKK herhalde. Varan iki, Türkiye out.

NATO VE TERÖR

Belgede söz NATO’ya geliyor: “NATO müttefiklerimiz içinde İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Kanada’yla yakın tarihi bağlarımız vardır”. NATO çerçevesinde Baltık ülkeleri ile Polonya’ya övgü var. Varan üç, Türkiye out.
El Kaide ve IŞİD ile mücadeleye uzun uzun yer verilen belgede, “Teröre karşı mücadele Somali, Afganistan ve Irak gibi ülkelerle birlikte yürütülmektedir” deniyor. İki terör örgütü de bizim yanı başımızda. Varan dört, Türkiye out.

Yazının Devamını Oku

Diktatörle röportaj

14 Şubat 2015
GAZETECİ, ama gerçekten gazeteci yükleniyor:

“Sivillere karşı kimyasal silah kullandığınız söyleniyor”. Ret yanıtı anında geliyor: “Bunlar teröristlerin uydurduğu yalanlar”. Geri çekilmiyor gazeteci: “Fotoğraflar var, pek öyle değil”.
Karşıdaki de geri adım atmıyor, çok tipik: “Madem sivilleri öldürüyorum, ben her seçimi neden kazanıyorum?”
Gazeteci inatçı: “Dünya Sağlık Örgütü, İnsan Hakları Örgütü dahil, çeşitli raporlar var, siz kimyasal silah kullanıyorsunuz”. Karşıdaki bu kez öfkeli: “Aleyhimde dışarıda çok komplo kuruluyor, bizim gelişmemizi istemeyenler var”.
Yanıtların bir bölümü epey tanıdık. Geçen akşam BBC’de bir röportaj yayınlanıyor. BBC’den Ortadoğu uzmanı Bowen’ın Suriye diktatörü Beşar Esad’la yaptığı röportaj bizde soru sorduğunu sanan gazeteci kılıklılara her yönüyle ibretlik ders.

‘ÖLDÜRÜYORSUNUZ’

Bowen sadece gazeteci, karşıdaki diktatör de olsa, yaranma peşinde filan değil. Suriye’deki muhaliflerle ilgili sorusuna Esad “Son zamanlarda pek yoklar” diyor. Bowen fırsatı kaçırmıyor, röportajın zirve yaptığı cümlesi: “Çünkü öldürüyorsunuz”. Esad neye uğradığını şaşırıyor, Bowen okul bombalamalarından örneklerle devam ediyor.

Yazının Devamını Oku

Acta est tabula

12 Şubat 2015
ORTADA dolaşan sivil polisler dışında, ki onların müdahalesi söz konusu değil, İstanbul Adliyesi’nde yüzlerce avukat önceki gün 15.30’dan dün sabah 08.00’e kadar “Demokrasi ve Adalet Nöbeti” tutuyor.

Şarkılar eşliğinde. Faşizmin ta kendisi, “İç Güvenlik Paketi”ni protesto için. Baroların tamamına yakını ayakta. Son yıllarda avukatlardan bu çapta toplu protesto yok.
Hukukçular paketi “rejim değişikliği” olarak nitelerken, mühendis ve mimarlar kent yağmasını hızlandıracak son torba tasarısını protesto için her gün eylem yapıyor, topluca Ankara’ya yürüyor. Son yıllarda mühendis ve mimarlardan bu çapta toplu protesto yok. Yönetilemeyen bir ülkenin kötü gidişinden fotoğraflar.

İÇ GÜVENLİK
Masum bir yürüyüşe, diyelim ki, “Bizim mahalleye spor tesisi yapılsın” yürüyüşüne katılıyorsun, polisin işine gelmiyor, “Sen teröristsin, haydi içeriye”.
Sokakta yürüyorsun, polis seni şüpheli görüyor, üstünü başını, arabanı arayabilecek, yargı kararı olmadan. Seni 48 saat gözaltına alabilecek. Avukata ulaşman engellenebilir, fişleneceksin.
Bir olay ya da kişiden şikâyetçisin ya da tanıksın, ifaden evinde ya da işyerinde alınabilecek. Sözde kolaylık, karakol eve taşınacak.

Yazının Devamını Oku

Fidan’la Davutoğlu’na prim

11 Şubat 2015
HANGİ tartışma programını açarsanız karşınızda günlerdir Hakan Fidan’ın milletvekilliği adaylığı.

Bu amaçla MİT Müsteşarlığı’ndan istifası tartışılıyor. Tayyip Erdoğan da iyi köpürtüyor, “Ben istemedim, kendisine de söyledim” diyor ve bu tartışma cümbüşü içinde en can alıcı cümleyi söylüyor: “Sayın Başbakan’ın takdiridir”. Burada duralım.
Farklı yorumlar sırasında Erdoğan’ın karakutularından biri, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın sözü dikkatlerden kaçıyor: “Fidan’ın adaylığı Sayın Cumhurbaşkanı’nın iradesiyle olmuştur”. Erdoğan karşı çıktığını söylüyor, o zaman?
Erdoğan’ın karşı çıktığı bir kararı bu hükümetin alması mümkün mü, değil. Hele de, bu MİT Müsteşarlığı gibi kilit bir isimle ilgili ise, o kilit isim çözüm süreci dahil, pek çok bilinmeyen olayın başından beri içinde ise ve Erdoğan “Hayır” diyorsa, Fidan’ın adaylığı mümkün mü, değil.
Hele de meydanlarda AKP’ye oy isteyen bir Cumhurbaşkanı varsa AKP milletvekili aday listelerinin onun onayı olmadan hazırlanması mümkün mü, değil, o zaman?

GÜYA FIRSATHerkesin gözünün içine baka baka, Erdoğan’ın son algı operasyonu. Karşı çıkıyormuş gibi yaparak, döne dolaşa tersini söyleyerek, Ahmet Davutoğlu’nu yüceltiyor. Ona prim vererek, Davutoğlu’nu kamuoyunda güçlendirmeye oynuyor. “Beni bile dinlemiyor, bu Başbakan çok güçlü” algısı yaratmak.Hepimiz de bunu yutmuş oluyoruz, yemezler.


Yazının Devamını Oku

Mahkemeden sarsıcı çağrı

8 Şubat 2015
ALIŞILMADIK bir olay.

Eskişehir Sulh Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, ana muhalefet lideri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ile Meclis’te grubu bulunan diğer iki parti liderine aynı mektubu yazıyor: “Tutuklanmak üzere sevk edilen 97 doğumlu, S.K.’nın sorgusunda trajik bir hadiseye tanık olunmuştur. Benzer sorunun birçok gencimizde varlığının anlaşılması üzerine, olayı Zatıâliniz ile paylaşmak istiyorum.
Yetiştirme yurtlarındaki çocuklar maddi beslenmelerine verilen değer kadar, manevi değerlere bağlılık, suç olan eylemler, neyin yanlış, neyin doğru olduğu konusunda kendilerine bilgi verilmediğini ifade etmişlerdir. Yeterli manevi eğitimi almamış, 18 yaşını doldurur doldurmaz kalabilecekleri yer araştırılmadan yurttan çıkarılan bu çocukların gidecek bir yerlerinin olmaması nedeniyle, benzer durumdaki arkadaşları ile beraber köprü altında veya viranelerde kaldıklarını anlatmaları karşısında, ikaz ve manevi sorumluluk ile bu yazının sizlere yazılması ihtiyacı hissedilmiştir.
Bu çocukların açlık ve sefalet nedeniyle gasp ve hırsızlık gibi suçlara bulaşmaları, geleceğimiz olan bu çocuklar adına kayıp olduğu gibi, toplum güvenliği açısından da tehlike oluşturmaktadır”.
Mektubun sonu daha dramatik:
“İlimiz idarecilerince, Hz. Ömer adaletinde olduğu gibi geceleyin gerekiyorsa, tebdili kıyafetle çıkıp, yurttan çıkarılan bu çocukların aç mı tok mu olduklarının araştırılmadığı, geceyi titreyerek geçirmelerinin ıstırabını yüreklerinde hissetmedikleri anlaşılmaktadır. Bu önemli sorunun çözümünde Zatıâlinizin katkıları olacağı inancı ile ilgili ifade örnekleri sizlerle paylaşılmıştır”.
Yargıç mektubunun ekinde, iki çocuğun sorgudaki ifadesini yolluyor. Alıştığımız tavır, suçlu çocukları anında bilmem kaç yıla mahkûm edip hapse yollamak. Eskişehir’deki yargıç müthiş bir duyarlılıkla yetkilileri uyarıyor. Bravo Sayın Yargıç.

Yazının Devamını Oku

‘Kürt süsü’ olmayacak

7 Şubat 2015
HER perşembe kendi imzasıyla Azadiye Welat gazetesine yazı yazan Kandil’in patronu Cemil Bayık önceki gün HDP’nin seçime parti olarak girmesini değerlendiriyor:

“Bağımsızlarla seçime girerse, HPD Kürt süsü ve sistemin figürü olur. HDP’nin seçime parti olarak girmesi sistemle hesaplaşmasıdır”.Şu anda HDP Kürt süsü ve sistemin figürü mü, değil. HDP şu anda sistemle hesaplaşmıyor mu, hesaplaşıyor. Bayık’tan zayıf gerekçeler, yine de HDP’nin seçime parti olarak girmesini istiyor, Öcalan gibi.

NEYE GÜVENİYOR

İmralı ve Kandil’in isteğine uygun, HDP şunlara güveniyor:
-Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP’nin adayına oy vermeyip, Selahattin Demirtaş’a oy veren sosyal demokrat seçmenlere.
-İlk kez oy kullanacak genç seçmenlere.

Yazının Devamını Oku

3 Şubat darbesi

5 Şubat 2015
“HAVUZ medyasının oluşumuna” benziyor.

Seçim öncesinde cemaatin sesini kısmak adına. Bir gece yarısı cemaate yakın Bank Asya’ya el koymanın anlamı bu. Teknik açıdan Bank Asya’nın durumu özetle:
-Sermaye yeterlilik rasyosu alt sınırı yüzde 12. Bank Asya’da yüzde 18, alt sınırın üstünde.
-Ortaklar son olarak 225 milyon lira sermaye ekliyor, banka güçleniyor.
-Banka, işlemleri eksiksiz ve zamanında yerine getiriyor.
-Banka bir yıla yakın süredir denetleniyor.
Yapısında teknik aksaklık
olsa, TMSF’nin çoktan doğrudan el koyması gerek.

Yazının Devamını Oku

Erdoğan 17 ve 3.5 kat farklı

4 Şubat 2015
GÖREVE başlarken ve daha sonra Tayyip Erdoğan sık sık tekrarlıyor:

“Ben farklı bir Cumhurbaşkanı olacağım”. O fark kendini sadece günlük tavırda değil, Cumhurbaşkanlığı bütçesinde de gösteriyor. Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı bütçelerine bakınca, fark müthiş.
CHP milletvekili Gökhan Günaydın, Sezer, Gül ve Erdoğan bütçelerini karşılaştırıyor. Çıkan tablo parmak ısırtıcı. Gökhan Günaydın: “Bütçeler üç dönemin kamu harcamalarındaki anlayışı gösteriyor”.

SEZER DÖNEMİ

16 Mayıs 2000-28 Ağustos 2007 arasında Sezer’in bütçesi: 2000’de 13 milyon 720 bin, 2001’de 13 milyon 690 bin, 2002’de 18 milyon 850 bin, 2003’te 23 milyon 680 bin, 2004’te 30 milyon, 2005’te 31 milyon 253 bin, 2006’da 32 milyon 589 bin, 2007’de 33 milyon 893 bin lira. Sekiz yılın toplamı 197 milyon 675 bin lira. Yıllık ortalama 25 milyon liranın altında.

Yazının Devamını Oku