Yalçın Doğan

SE’den Erdoğan’a mektup

15 Mart 2015
DAVUTOĞLU önce randevu veriyor, günü ve saati belli, son anda mazeret gösteriyor.

Bülent Arınç ve Mevlüt Çavuşoğlu baştan randevu vermiyor. Meclis Başkanı Cemil Çiçek ile görüşebiliyor Sosyalist Enternasyonal (SE) Genel Sekreteri Louis Ayala. CHP milletvekili Umut Oran’a atılan suikast iddiası ile bağlantılı olarak Türkiye’de. Oran SE’de başkan yardımcılarından biri.
Dün benim de aralarında bulunduğum bir grup gazeteci ile bir araya gelen Ayala hayal kırıklığı yaşıyor:
“Bu iddiayı duyunca, biz Sosyalist Enternasyonal’de şoke olduk. Herhangi bir demokratik ülkede bir milletvekili için böyle bir iddia ortaya atılsa, orada bütün demokratik kurumlar ayağa kalkar, olayın araştırılması için çalışır. Ben SE adına buraya geldim, gördüm ki, kimse kılını kıpırdatmıyor. Demokrasi böyle işlemez”.

ÇİÇEK İLE


Yazının Devamını Oku

YSK’da anında ret

14 Mart 2015
1- Viranşehir’in otuz üç köyü var. 2010 referandumunda otuz üç köyde yaklaşık on bin seçmen, tek bir eksik olmadan, hepsi oy kullanıyor.

Vay anasına, bu âlemde zor görülür bir seçmen davranışı, hem de Viranşehir’in köylerinde. Devamı var, on bin seçmenin tamamı, tek bir eksik olmadan “Evet” diyor. Vay anasına, bu âlemde zor görülür bir sonuç. Kim bilir kaç örnekten biri Viranşehir, yine sandık güvenliği.
2- Şu köyde, bu kentte şu lojmanda, öteki sitedeki sandıklarda kimlerin oy kullandığı belli. Oralarda oy kullananların siyasi eğilimi belli oluyor. Sonuca göre, iktidar o sandık çevresine ya ödül veriyor ya ceza. Bir tür fişleme.


DİLEKÇE


Sandık güvenliğini sağlamak ve de fişlemenin önüne geçmek için CHP Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) 5 Şubat 2015 günü dilekçe veriyor:
“Sandık bazında oy sayımında milli iradenin oluşumuna aykırı, seçimin dürüstlüğüne gölge düşüren ciddi şüpheler doğduğu gibi, vatandaşlar köy, site, lojman, hatta bina bazında siyasi tercihlerine göre fişlenmiş olmaktadır”.

Yazının Devamını Oku

Seçim komiseri: Sıcak para

12 Mart 2015

“2009, yerel seçim. Türkiye’ye kaynağı belirsiz 4 milyar 900 milyon dolar giriyor. 2010 Anayasa referandumu. Türkiye’ye kaynağı belirsiz 5 milyar 600 milyon dolar giriyor. 2011 genel seçim. Türkiye’ye kaynağı belirsiz 12 milyar 200 milyon dolar giriyor. 2012 ve 2013’te seçim yok, Türkiye’ye kaynağı belirsiz dolar girişi yok. Bu yıl genel seçim var. Daha şimdiden Türkiye’ye kaynağı belirsiz 6 milyar 635 milyon dolar girişi var”. (CHP milletvekili Mehmet Şeker, 10 Mart 2015, Meclis tutanakları.)
Bu bilgiler Merkez Bankası’nın net hata noksan kaleminde yer alıyor. Net hata noksan, yani kayıt dışı, yani sıcak para. Mutlaka üzerine gidilmesi gereken bilgi. O paralar nereden geliyor? Kim o “kaynak” ya da “kaynaklar”? Sıcak para neden ille de seçim yılında geliyor? Nerede kullanılıyor? Seçimin olmadığı yıllarda neden gelmiyor? Seçim yıllarına denk geliyorsa, sıcak para seçimlere gölge düşürmüyor mu?
Bu iddia önceki gün Meclis kürsüsünden bir muhalefet milletvekiline ait. Dün bakıyorum, bu kadar önemli bir haber hiçbir gazetede yok. Garip. Belki de seçimlerin, dolayısıyla hepimizin kaderini belirleyen bu iddianın üzerine gitmek gerekmez mi? Heeey, kimse var mı orada? Ses yok. Garip.

Erdoğan’a ilk tekzip


Yazının Devamını Oku

Bu insanlar hesap soracak

11 Mart 2015
EVİNİ, arabasını satıyor, böbreğini satışa çıkarıyor, hatta intihar ediyor insanlar. Borçlarını ödeyemedikleri için.

- 2002 yılında yurttaşların bankalara olan borcu 6.6 milyar lira. Şubat 2015’te 357 milyar lira.
- 2002’de batık tüketici kredi borcu 278 milyon lira. 2015’te 127 kat artıyor, 12.6 milyar lira. Vadesinde ödenemediği için icraya verilen tüketici kredi borçları 7.2 milyar lira.
- 2014 yılında tüketici kredisini ödeyemeyen 669 bin 383 kişi hakkında icra takibi açılıyor.- Kredi kartı borçları 24 kat artıyor, 5.5 milyar lira.
- Kredi kartı borcunu ödeyemeyen 1 milyon 18 bin 576 kişi bankaların icra takibinde. - Hem kredi kartı, hem tüketici kredisi borcu takibe alınan kişi sayısı 1 milyon 297 bin 132.
- 2014 sonu itibariyle tüketici kredisi, kredi kartı ya da her ikisini birlikte ödeyemediği için 2 milyon 919 bin kişi bankaların kara listesinde.
- 2009-2014 arasında toplam 3 milyon 608 bin tüketici kredi hesabı, 5 milyon 583 bin 679 kredi kartı hesabı bankaların yasal takibinde.
Bu veriler eski Ankara Ticaret Odası Başkanı, şimdi CHP milletvekili Sinan Aygün’ün batık kredi kartı borçlarının yeniden yapılandırılması için verdiği yasa önerisinde yer alıyor. Öneriyi AKP gündeme almıyor. En sık sorulan soru, “AKP nasıl gidecek?” İşte, böyle gidecek. Borç batağına saplanan insanların iradesi ile.

Yazının Devamını Oku

Hocaların sınavı

8 Mart 2015
ÖZERK ve demokratik değil, akademik özgürlük çoktan hasır altı, eğitim baskı altında, kadrolar iktidar yanlılarıyla dolu, bazı binaları çürümüş, hastaneleri iflasın eşiğinde, sesini çıkaran öğrenci cezada, rektörlerin Cumhurbaşkanı’nın elini öptüğü ya da iktidar partisinden aday olduğu, suspus edilmiş kurumlar, bizim üniversitelerimiz.

Bunlardan biri de İstanbul Üniversitesi. Modaya uygun, Rektör Yunus Söylet AKP’den aday adayı. İstanbul Üniversitesi’nde perşembe günü rektör seçimi var. Siyasal ve bilim tarihimizin anıtlarından İstanbul Üniversitesi, diğerleri gibi acınacak durumda. Özerk üniversiteden yana, öğrencileri yönetime katacak, İstanbul Üniversitesi’ni kendine getirecek bir rektöre ihtiyaç var. Rektör adaylarından biri bu niteliklere uygun, Prof. Dr. Raşit Tükel. Kendisine ciddi destek var.
Perşembe günü göreceğiz, bu rektör seçimi hocaların sınavı, akademik özgürlükten yana mısınız, iktidar karşısında eğilip bükülme utancından kurtulmak mı istiyorsunuz, işte bir fırsat, Prof. Dr. Raşit Tükel bilimsel yetkinliği ve demokrat kimliği ile üniversiteyi çağdaş düzeye taşımaya kararlı. Ne dersiniz hocalar?

‘Yüzde 52’ dedi, öyle çıktı


- SANA kim oy verir, kim vermez, kampanyada kimlere ulaşmaya çalışmalısın? Hangi sloganlarla? Kararsızları etkilemek için ne yapmalısın?

Yazının Devamını Oku

Sihirli kampanya

7 Mart 2015
KÖLE gemilerinin Afrika’dan Amerika’ya siyah insanlar getirdiği ilk liman.

Siyah bir kadın o limana geliyor, iki gözü iki çeşme, “İnanamıyorum, burada artık siyah bir insan başkan adayı”, sevinçten zıplıyor, umut aşılıyor. O sahneye ek, “Evet başarabiliriz” sloganı. Seçim kampanyasında Obama için en başarılı sahnelerden biri. Köle gemisi, ağlayan kadın, siyah bir başkan adayı için iyi bulunmuş bir mesaj.
“Element Strateji Yönetimi ve Danışmanlık Firması” çarpıcı bir organizasyon düzenliyor. “Seçim kampanyaları Oscar’ı” olarak bilinen Pollie Ödülü sahibi olan bu firma Obama’nın 2012 seçim kampanyasında “saha direktörü” olarak çalışan Jeremy Bird’ü davet ediyor. Bird’ün sunumunu dün ben de izliyorum. “Hedef kitleye ulaşma ve doğru mesaj verme yolları” üzerine yaptığı konuşma çok öğretici, bizde tam seçim öncesinde.

400 BİN GÖNÜLLÜ


- “Ne olacak bu memleketin hali” muhabbeti her yerde var. Berberde, takside, lokantalarda. Bird siyasi partilerin “o berberi, o şoförü, o garsonu gönüllü olarak partiye bağlayarak” işe başlaması gerektiğini anlatıyor. Parti o gönüllülere felsefesini anlatacak, onlar da halka. Obama’nın seçiminde 400 bin gönüllü çalışıyor.
- Kampanyada yerel mesajlar önemli. Farklı bölgelerde, farklı mesajlar. Bizde güneydoğuya ayrı, batıya ayrı gibi.
- On binlerce seçmenle telefon bağlantısı. Önce o seçmenler hakkında bilgi, sonra onların önceliklerine seslenmek.

Yazının Devamını Oku

Gizli on birinci madde

5 Mart 2015
KOÇ Üniversitesi’nde değerli gazeteci arkadaşım Cüneyt Ülsever’in dersine konuk olarak katılıyorum, gazetecilik üzerine sohbet. Daha sonra öğrencilerden sorular geliyor.

En çok HDP üzerine, HDP seçimde barajı geçer mi, on maddelik anlaşma uygulanır mı, HDP ile AKP arasında farklı bir anlaşma var mı, Öcalan serbest kalır mı, barajı geçmez ise ne olur? Gazetecilik, hayat, siyaset soruları ama öğrencilerin asıl merakı HDP. İlgimi çekiyor. HDP bu kadar merak uyandırıyorsa şu anda baraj durumu ne?
Buna yanıtı özel bir buluşmada güvenilir bir araştırmacıdan alıyorum. Yayınlanmamış bir ankete göre, HDP yüzde on barajını geçmiş görünüyor. Bu özel bir anket, ilk kez barajı aştığı görülüyor. Ben öğrencilerden izlenim aktarınca, aynı araştırmacı, “HDP merakı böyle devam ederse, oyları yüzde 16-17’lere çıkabilir” diyor. Ben yine de, anketi ve bu görüşü ihtiyatla karşılıyorum.

KOPUKLUK

AKP ile HDP arasında “on maddelik anlaşma” açıklandığı anda yandaşlar mangalda kül bırakmıyor. “PKK silah bıraktı, çözüm süreci mutlu sona ulaştı” naraları. Oysa, Tayyip Erdoğan’ın tepkisi daha ilk anda çok farklı: “İmralı ile Kandil arasında kopukluk var, HDP’de bütünlük yok, hükümet ile HDP Eşbaşkanı’nın sözü birbirini tutmuyor”.
On madde bir anda sisler arasında. Dün Selahattin Demirtaş AKP’ye yükleniyor, “Sizin barış getireceğinize zerre kadar inanmıyorum”. Açıklama heyecanı çabuk sönüyor.

YA ÖCALAN

On madde aslında üç madde. Bir, PKK dağdan inecek, siyasete girecek. İki, Güneydoğu özerk olacak. Üç, anayasal vatandaşlık. Gerisi, kadın, çevre, sivil toplum örgütleriyle süslenmiş, bölgenin elli yıllık kalkınma sorununa vurgu.

Yazının Devamını Oku

İnsanlar yaşadıkça

4 Mart 2015
BURUŞUK asker elbisesi içinde, esmer, uzun boylu er acemi bir selam çaktıktan sonra, elindeki kartı asteğmen Mehmet Ali Aybar’a uzatıyor.

1940’ların ikinci yarısı, Kayseri Orduevi. Aybar o sırada askerde. Karttaki imza kısa önce yitirdiğimiz Rasih Nuri İleri’ye ait. Aybar’a, “Bu gençle ilgilen, gelecek vaat ediyor” diyor.
Acemi er Aybar’a anlatmaya başlıyor: “Ben Pertev Boratav ile Yörükler üzerine çalışıyorum. Beni Niğde’ye gönderiyorlar, siz burada tutarsanız, çalışma bitebilir”. Aybar daha aktif politikada değil, Rasih Nuri, Pertev Boratav, Behice Boran gibi solun önde gelenleri ile bağlantıda. Acemi erin verdiği isimler Aybar’ı etkiliyor, onu yemeğe götürüyor.
“Ben Yaşar Kemal, babamı küçük yaşta kaybettim, okulu bırakmak zorunda kaldım. Çeltik tarlasında bekçilik de yaptım, arzuhalcilik de. Öykü ve şiir yazıyorum, hep yazacağım.” Masanın üstünde duran edebiyat dergisi “Yeni Gün”ü alıyor, Çukurova üzerine bir şiir var dergide, “Ben yazdım” diyor. Ve Kayseri’de kalıyor. O tanışma Yaşar Kemal’in edebi ve siyasi yaşamında dönüm noktası.

KUZGUNCUK’TA SİYASET

Askerden sonra ikisi de İstanbul’a geliyor. Aybar sol siyasetin göbeğinde, Kuzguncuk’ta oturuyor. Zekeriya ve Sabiha Sertel, Abidin Dino, Sabahattin Ali, Cami Baykurt ile evdeki siyasi sohbetlere Yaşar Kemal de katılıyor. Yazdığı öyküleri okuyor. Aralarında “Özdemir oğlumuz” diye çağırılan biri var. Adam “ajan” çıkıyor, diğer isimlerle birlikte Yaşar Kemal de hapishanede.

VE CUMHURİYET

Hapisten sonra işsiz, bir ara havagazı şirketinde tahsildarlık yaparken, öyküleri Abidin Dino’nun vazgeçilmezi, Dino, Nadir Nadi’ye söylüyor, Yaşar Kemal Cumhuriyet’te... Tutun artık tutabilirseniz Yaşar Kemal’i. İnsanı bir yerden ötekine savuran röportajlar resmi geçidine hoş geldiniz.

O TÜRKÇE

Yazının Devamını Oku