Acta est tabula

Şarkılar eşliğinde. Faşizmin ta kendisi, “İç Güvenlik Paketi”ni protesto için. Baroların tamamına yakını ayakta. Son yıllarda avukatlardan bu çapta toplu protesto yok.
Hukukçular paketi “rejim değişikliği” olarak nitelerken, mühendis ve mimarlar kent yağmasını hızlandıracak son torba tasarısını protesto için her gün eylem yapıyor, topluca Ankara’ya yürüyor. Son yıllarda mühendis ve mimarlardan bu çapta toplu protesto yok. Yönetilemeyen bir ülkenin kötü gidişinden fotoğraflar.

İÇ GÜVENLİK

Masum bir yürüyüşe, diyelim ki, “Bizim mahalleye spor tesisi yapılsın” yürüyüşüne katılıyorsun, polisin işine gelmiyor, “Sen teröristsin, haydi içeriye”.
Sokakta yürüyorsun, polis seni şüpheli görüyor, üstünü başını, arabanı arayabilecek, yargı kararı olmadan. Seni 48 saat gözaltına alabilecek. Avukata ulaşman engellenebilir, fişleneceksin.
Bir olay ya da kişiden şikâyetçisin ya da tanıksın, ifaden evinde ya da işyerinde alınabilecek. Sözde kolaylık, karakol eve taşınacak.
Çimleri ezmeden, camları kırmadan anayasal hakkını kullanıyorsun, herhangi bir mitingdesin, polis sana karşı silah kullanabilecek. Biber gazı, basınçlı, kimyasal katkılı su, orantısız güç kullanımı yasal olacak.
Vali, kaymakam ve polis amirinin emri ile senin telefonun yargıdan izin almadan iki gün dinlenebilecek.
Havai fişek ve sapanlar için hapis dört yıla kadar. Atkı, poşu, gaz maskesi üç yıla kadar.
Araç kiraladın, tatildesin. Araç kiralıyorsun, araca zorunlu olarak takip sistemi konuyor, nereye gittin, ne kadar kaldın, polis hepsini kayda alıyor.

POLİS DEVLETİ

“İç Güvenlik Paketi” demokratik devleti ortadan kaldıran en çarpıcı adımlarından biri. Yargı zaten ele geçmiş, o bile devre dışı. Yetki iktidarın emrindeki vali, kaymakam ve polis şeflerinde. Tam faşizm. Barolar evrensel hukuk ve demokrasi açıklamasıyla direnişe geçiyor. “Acta est tabula”, hukuk dilinde “Oyun bitti”. Bu paket işte orası. Demokrasinin sonu.

Parti devlet fotoğrafı

Üniversiteler neden suspus, belli oluyor. Dokuz rektör birden istifa ediyor, AKP’den milletvekili olmak için, dokuz rektör, bu bir ilk. Rektör atamalarında partizanlığın göstergesi. Abdullah Gül’ün hediyesi. El öpen rektörlerin bulunduğu bir ülkede normaldir.
AKP’yi cansiperane savunduğu için her TV programına çağrılan köşe yazarı bir öğretim üyesi var, “Sen aday mı olacaksın” denildiğinde, itiraz eden biri, o şimdi aday.
Hızlı tren seferinde 41 kişi ölüyor, kabak iki makinistin başına patlıyor, davadan başka bir şey çıkmıyor, TCDD Genel Müdürü de aday.
Diğer sendikaların bilgisi dışında, ama hükümetin isteği doğrultusunda kamuda toplusözleşmeye imza atan sendika başkanı da aday.
Spordan maliyeye müsteşar, genel müdür ve yardımcıları ile değişik kademelerde devletin çeşitli kurumlarından yüz bir kişi istifa ediyor. Hiçbir seçimde olmadığı kadar. AKP’den aday olmak için. Adaylık amacıyla istifalar parti devletin fotoğrafı.

Başkanın Türkçesi

YARGITAY Başkanlığı’na seçilen İsmail Rüştü Cirit ile ilgili değişik değerlendirmeler var. Benimki değerlendirme değil. Türkçe takıntısı. Cirit seçim sonrası konuşmasında “Alanımıza müdahale edilmemek koşul ve şartıyla” diyor, “koşul ve şartı” iki kez tekrarlıyor. “Koşul” zaten “şart” demek.
Ah Başkan, ah güzel Türkçemiz.