Yalçın Doğan

Ergenekon yahut şike yine karıştırıldı

14 Temmuz 2011
FİLLER cüce kalsa Ergenekon, soğan fiyatı muz fiyatını yakalasa Ergenekon, havalar sıcak gitse Ergenekon, sınavda çaksa Ergenekon, diziler çok izlense Ergenekon ve bu koşullarda şike varsa, elbette ve hatta ve dahi Ergenekon.

Bu saçmalıklar devam ederken, salt hukuk açısından şike ile Ergenekon arasında ne gibi benzerlikler var, sorusu ortaya çıkıyor.
Yine salt hukuk açısından değerli hukukçu Fikret İlkiz konuyu mercek altına alıyor. Ergenekon iddiası ile futbolda şike iddiaları arasında bazı ortak paydalar var. Ama, bu ortak paydalar birilerinin her türlü fenalıkların anası olarak gördüğü Ergenekon’un özü ile uzak yakın ilgisi yok.
ORTAK PAYDALARFikret İlkiz Ergenekon iddiası ile futbolda şike iddiaları arasındaki ortak paydaları şöyle özetliyor:
- Organize suç örgütü. Gerek Ergenekon’da, gerekse şikede özel yetkili ağır ceza mahkemesi organize suç örgütü bulunduğu iddiasıyla harekete geçiyor. Ortada bir suç var ve bu suç organize, örgütlü biçimde işleniyor iddiası.
- İddianame süreci belirsiz. Hem Ergenekon’da, hem şikede iddianame yeni ekler olmadan, ne zaman bitmiş olacak, soruşturma ne zaman bitecek belli değil. Tam bitti, derken, ortaya yeni iddialar atılıyor, yeni tutuklamalar birbirini izliyor. Balyoz iddianamesi de öyle. Birinci, ikinci Balyoz, birinci, ikinci Ergenekon. Şikede kaç iddianame olacak, belli değil.
- Dalga sayısı. Son dört yılda Ergenekon’da kim bilir kaç gözaltı dalgası. Şike de, öyle görünüyor. Şimdilik üç gözaltı dalgası. Daha kaç dalga, belli değil.
- Deliller toplanmadı. Ergenekon ve Balyoz iddialarında kamu oyunda büyük eleştirilere yol açan konu, deliller ile ilgili. Hukuk açısından esas olan, soruşturmanın delillere göre yürütülmesi. Ancak belli durumlarda, örneğin, tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmeyişleri, delilleri karartma ihtimaline bağlanıyor. Şikede henüz oraya gelmiyoruz, ama oraya gidebiliriz.

Yazının Devamını Oku

Rastlantı o ki 222 yıl önce dün

12 Temmuz 2011
“LA FAYETTE” günümüz Fransa’sında ünlü alış veriş merkezlerinden biri. Fransa tarihinde ise, başka bir anlamı var. La Fayette Markisi 11 Temmuz 1789’da Fransa Kurucu Meclisi’ne İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirgesi ile ilgili önerisini sunuyor. 222 yıl önce dün.
Dünyaya örnek olan o bildirgenin bazı maddeleri şöyle:
“Egemenlik millete aittir. Hiç kimse milletten almadığı bir hakkı kullanamaz”. Milli iradenin üstünlüğü.
“- Suç yargıda kesinleşmedikçe, herkes masum sayılır.
- Düşüncelerin özgürce iletilmesi insanın en değerli haklarından biridir. Her vatandaş özgürce konuşabilir, yazabilir, düşüncelerini yayabilir”.
Fransa’da kabul edilen İnsan ve Vatandaşlık Hakları Bildirgesinin dün 222. yıldönümü. O yıldönümünde Türkiye CHP’nin yemin krizini çözmeye çalışıyor.
Milletin iradesinin üstünlüğünü dünyaya ve Türkiye’ye ilan etmek üzere. CHP’nin giriştiği yemin protestosu dün son aşamasına gelirken, 222 yıl önce Fransa Meclis’ine sunulan İnsan ve Vatandaşlık Bildirgesi ile gün olarak çakışıyor.
1700 ÇOCUK
AKP ve CHP dün bir araya gelerek, 222 yıl önce kabul edilen insan hakları alanında Türkiye’de çıkış arıyor.
Demokrasi dramı.
Gerçekte olay sadece seçilmiş milletvekillerinin hapiste tutuklu olmaları değil. CHP bunu protesto ediyor ama, onu aşan gerekçeleri de var.
Örneğin, değişik nedenlerle, 1700 çocuk içerde. Camları kırmadan, çimenleri ezmeden sadece protesto haklarını kullandıkları için.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin dün telefonda şunu söylüyor:
“Yemin ederiz ancak, bu protestonun bittiği anlamına gelmez. Çünkü, bizim protestomuz sadece tutuklu milletvekilleri ile ilgili değil. Onu aşan amacımız var. Hapisteki 1700 çocuğun sesini duyurmak istiyoruz. O çocukları olmayacak nedenlerle hapse atıyoruz, aylarca hapiste tutuyoruz, sonra onların dağa çıkmasını önlemeye çalışıyoruz”.
Bunlar ne kadar gerçek ise, CHP milletvekillerinin yemin etmek zorunda olmaları da, o kadar kaçınılmaz. Başka türlü milletvekilliği yapılamıyor.
İYİ ANLATILMADI
Bir başka gerçek, yemin protestosunun kitlelere anlatılması ile ilgili. Garip, CHP’nin amacını Batı Basını daha iyi anlıyor. Avrupa, protestoya daha sempatiyle yaklaşıyor.
Buna karşılık, Türkiye’de halk CHP’ye Batı’daki kadar anlayışla bakmıyor. Yemin protestosu CHP oylarını düşürüyor, AKP oylarını yükseltiyor. Bugün seçim olsa, AKP’nin oy oranı herhalde daha yüksek çıkar.
İnsan ve Vatandaşlık Bildirgesi 222 yıl önce dün Fransa Meclisi’ne sunuluyor. 222 yıl sonra dün CHP o bildirgeyi Türkiye’de geçerli kılmak için Meclis’te yemin ederek, çabalarını başka koşullarda sürdürme kararı veriyor.

Vergiye şahin dört kurul tarih oldu

TAŞIDIKLARI kimliklerde Başbakan imzası var. O kadar yetkili ve öncelikli.
Ait oldukları kurullar Başbakanlar, bakanlar, parti liderleri yetiştirmekle kalmıyor, özel sektörün yetkin yöneticileri de aynı kaynaktan geliyor. Maliye müfettişleri, hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri, bankalar yeminli murakıpları. Aslında vergi gelirlerini ve harcamalarını denetlemek üzere kurulan kurullar, zamanla devletin en etkin kurumlarına dönüşüyor.
Maliye Bakanlığı bünyesinde oluşturulan bu dört kurul, savunma ve eğitim dışında, ama oralarda da etkili olmak üzere, özel sektör dahil, yüz elli yılı aşkın, devletin en prestijli makamları. Maliye denildi mi, akla onlar geliyor.
En eskisi maliye müfettişleri. Tarihi Osmanlı’ya kadar uzanan vergi denetim kurulu. Bütçeden yapılan bütün harcamaları onlar denetliyor. Vergi gelirleri de, onların denetiminde.
1950’li yıllar vergide Amerikan etkisinin dünyaya yayıldığı yıllar. Vergi toplamak, çeşitli kurullarla vergi denetimi yapmak, devlet tanımında en ön sıraya yükseliyor.
Bu yükselişin pratikte etkisi derhal görülüyor. Bizde hesap uzmanları kurulu, banka yeminli murakıpları, gelirler kontrolörleri bu dalganın uzantısı olarak oluşturuluyor. Her biri kendi içinde kast sistemi gibi. Ayrıca, aralarında büyük rekabet var. Kolay değil, devleti devlet yapan unsurlardan birinin, verginin sorumlusu onlar. Devlette kaldıkları sürece, vergiye şahin onlar. Yüksek ücretlerle özel sektöre geçtiklerinde, özel sektörün gözdesi yine onlar.
90’lı yıllarda dünyada eğilim değişiyor. Vergiyi çok elden yönetmek ve parça parça denetlemek yerine, hepsini tek elde toplamak. Öncülüğünü IMF yapıyor.
2008 ve 2009’da IMF’nin Türkiye’ye bu yöndeki baskısı iyice artıyor: “Vergi idaresini birleştirin”.
Önceki gün Resmi Gazete’de yayınlanan kanun hükmündeki kararname, dört kurulu tarihe gömüyor. Dört vergi kurulu kaldırılarak, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı adı altında toplanıyor.
Kaldırılan o dört kuruldan yüz yıl boyunca Türkiye’nin kaderini çizen, tarihine ve ekonomisine yön veren insanlar yetişiyor.
Bakalım şimdi oluşan başkanlık aynı biçimde eleman yetiştirebilecek mi?
Yazının Devamını Oku

Gri liste her yeri sarsıyor

9 Temmuz 2011
ÖNÜMÜZDEKİ günlerde yine bir düğmeye basılabilir ve yine hiç umulmadık bir yolsuzluk operasyonu patlayabilir.

Bu laf her yerde dolaşıyor. Boşuna değil bu laflar, bu operasyonlar.
Etiyopya, Bolivya, Suriye ve başka Afrika ülkeleri. Tatsız bir liste.
O listeye 24 Haziran günü Türkiye de dahil ediliyor. OECD’nin gri listesi. Nedir o liste?
1- Kara paranın aklanmasını önlemekte,
2- Terörün finansmanını önlemekte yeteri kadar başarılı olmayan ülkelerin yer aldığı liste.
OECD’de bu anlamda üç liste var. Biri beyaz liste, orada yer alan ülkeler açısından sorun yok. Onlar yolsuzlukla mücadelede iyi durumdalar. İkincisi kara liste. Bu listedeki ülkeler berbat. Onlarda her türlü numara dönüyor. En yukarıdan en aşağıya kadar, gırtlağına kadar yolsuzluğa geçit veren ülkeler. Kara listenin başında Kuzey Kore var.
Gri liste ise, yolsuzlukla mücadele niyeti var, var ama yetersiz. Bu listedeki ülkeler ya mücadelede başarısız ya da yeteri kadar aktif değil. Bunun siyasi sonucu var:

Yazının Devamını Oku

Almancılardan on yılda 900 milyon Euro

8 Temmuz 2011
OCAK ayında Almanya’ya giden savcılar neyi inceliyor?

Deniz Feneri e.V. Derneğini.Türkiye’deki Deniz Feneri bağlantısına dönük belgelerle Almanya’dan dönüyorlar. Ocak-Temmuz, arada epey zaman var.
Deniz Feneri gözaltıları ne zamana rastlıyor? Yeni kabine ilanı gününe. Polis, Deniz Feneri bağlantısı iddiasıyla Zahit Akman ile dört Kanal 7 yöneticisini gözaltına alırken, bunu hükümet telaşına rastlatıyor. Ama, rastlantıdan büyük yetkililerin haberi mutlaka var.
Deniz Feneri soruşturmasının neredeyse üç yıl sonra başlamasında AB’nin rolü büyük:
1- AB’nin 2005 ile 2010 arasında yayınladığı Türkiye İlerleme Raporlarında, genel anlamda, “yolsuzlukla mücadelede sınırlı ilerleme sağlanmıştır” ifadesi yer alıyor.2- 2011 raporunda ise, “hükümetin yolsuzlukla mücadelede bir komite kurmasından dolayı duyulan memnuniyet” dile getiriliyor, ama yolsuzlukların sürdüğü yine yer alıyor.
3- Son iki yılın raporunda ise, Deniz Feneri’ne özel vurgu yapılarak, “soruşturma sürüyor, iddianame henüz mahkemeye sunulmamıştır” deniyor.AB ve Almanya fena halde bastırıyor. Yeni kabineyi açıklarken, Başbakan Erdoğan şike iddiasıyla ilgili soruyu yanıtlarken, şeffaflık adına, “uluslararası vizyonumuza leke gelmesin” diyor. Gerçi, Deniz Feneri’ni ağzına almıyor ama, aynı vizyonun Deniz Feneri’ni de kapsadığı ortada.

SORULAR

Deniz Feneri soruşturmasının fiilen başlamasıyla birlikte pek çok soru yanıtını bulabilir. Örneğin:

Yazının Devamını Oku

Derin yemin kulisi ve bir fırsat

7 Temmuz 2011
CHP’nin eski ağır toplarından Ali Topuz telefona sarılıyor, karşıda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu:

“Protestoda haklısınız, ama parti artık puan kaybediyor. Yemin meselesini çözmek gerek. Benim Cemil Çiçek’le hukukum iyidir, izin verirseniz, sorunu onunla konuşabilirim”.
CHP’nin yemin sorununu çözmek için bu diyalogla düğmeye basılıyor. Topuz, Kılıçdaroğlu’na sormaya devam ediyor:

“Cemil Çiçek ne yapmalı ki, sizin yemin etmeniz için ortam doğmuş olsun?”
Kılıçdaroğlu CHP’ye güvence verilmesinden söz ediyor:

“Bizim, hapisteki arkadaşlarımız hemen gelsin ve yemin etsin, gibi bir ısrarımız yok, ama onların yemin etmelerine yol açacak yasal düzenleme için, bize güvence vermesi gerek”.

Yazının Devamını Oku

Şike paralarının kaynağı ne

6 Temmuz 2011
2005 tarihli Meclis Şike İddialarını Araştırma Komisyonu raporuna bakın:

“Türkiye’de şike ve teşvik priminin varlığı şüphesizdir. Bunlar kabul edilemez olduğundan tereddüt yoktur. Bunların her dönemde yaşandığı anlaşılmıştır. Bu yozlaşmaya yol açan etkenler kayıt dışı ekonomi ve kulüplerin zayıf ekonomik yapılarıdır. Ancak, bunlar yeterli delil olmadığı için cezasız kalmıştır”.
Altı yıl önce Meclis durumu açıkça tespit ediyor. Hem de, her dönemde. Burada, kayıt dışı ekonomi ile nazikçe vurgulanan kavram aslında kara para.Aynı rapordan önemli bir cümle:

“Şike ve teşvik primi bir çok takımın hak etmediği halde küme düşmesine ya da şampiyon olmasına neden olmuştur”.
Daha ne desinler? Aynı raporda Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) görev düştüğü belirtiliyor.

TFF’NİN GİRİŞİMİ

Yazının Devamını Oku

Fener ise Fener Beşiktaş ise Beşiktaş

5 Temmuz 2011
“DOPİNG cezasını askıya alın”.

Ne demek askıya almak? Üstelik, emri veren Uluslararası Olimpiyat Komitesi. Emir İtalya’ya: 

“Askıya alın, yoksa kış olimpiyatlarını başka ülkeye alırız”.
İtalya doping cezasını kaldırıyor ve kış olimpiyatları İtalya’da yapılıyor. Bu ters istek neden? Dopinge ceza kalkar mı hiç?

Çünkü, asıl olan doping yapmamak, komite etik hayata çağrıda bulunuyor. Yani, dürüstlük.

Yazının Devamını Oku

Eksikliği dünyaya gösterdi, artık yemin zamanı

2 Temmuz 2011
1924 Anayasası’nın 16. maddesi:

“Mebuslar Meclis’e iltihak ettiklerinde şu şekilde tahlif olunurlar.”Türkçesi, milletvekilleri Meclis’e katıldıklarında şu şekilde ant içerler. Bu cümlenin hemen altında, milletvekillerinin edecekleri yemin metni var.

1961 Anayasası’nın 77. maddesi:

“TBMM üyeleri görevlerine başlarken şöyle ant içerler.”Bu cümlenin hemen altında, milletvekillerinin edecekleri yemin metni var.

Halen yürürlükteki 1982 Anayasası’nın 81. maddesi:

Yazının Devamını Oku