Bu saçmalıklar devam ederken, salt hukuk açısından şike ile Ergenekon arasında ne gibi benzerlikler var, sorusu ortaya çıkıyor.
Yine salt hukuk açısından değerli hukukçu Fikret İlkiz konuyu mercek altına alıyor. Ergenekon iddiası ile futbolda şike iddiaları arasında bazı ortak paydalar var. Ama, bu ortak paydalar birilerinin her türlü fenalıkların anası olarak gördüğü Ergenekon’un özü ile uzak yakın ilgisi yok.
ORTAK PAYDALARFikret İlkiz Ergenekon iddiası ile futbolda şike iddiaları arasındaki ortak paydaları şöyle özetliyor:
- Organize suç örgütü. Gerek Ergenekon’da, gerekse şikede özel yetkili ağır ceza mahkemesi organize suç örgütü bulunduğu iddiasıyla harekete geçiyor. Ortada bir suç var ve bu suç organize, örgütlü biçimde işleniyor iddiası.
- İddianame süreci belirsiz. Hem Ergenekon’da, hem şikede iddianame yeni ekler olmadan, ne zaman bitmiş olacak, soruşturma ne zaman bitecek belli değil. Tam bitti, derken, ortaya yeni iddialar atılıyor, yeni tutuklamalar birbirini izliyor. Balyoz iddianamesi de öyle. Birinci, ikinci Balyoz, birinci, ikinci Ergenekon. Şikede kaç iddianame olacak, belli değil.
- Dalga sayısı. Son dört yılda Ergenekon’da kim bilir kaç gözaltı dalgası. Şike de, öyle görünüyor. Şimdilik üç gözaltı dalgası. Daha kaç dalga, belli değil.
- Deliller toplanmadı. Ergenekon ve Balyoz iddialarında kamu oyunda büyük eleştirilere yol açan konu, deliller ile ilgili. Hukuk açısından esas olan, soruşturmanın delillere göre yürütülmesi. Ancak belli durumlarda, örneğin, tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmeyişleri, delilleri karartma ihtimaline bağlanıyor. Şikede henüz oraya gelmiyoruz, ama oraya gidebiliriz.
Bu laf her yerde dolaşıyor. Boşuna değil bu laflar, bu operasyonlar.
Etiyopya, Bolivya, Suriye ve başka Afrika ülkeleri. Tatsız bir liste.
O listeye 24 Haziran günü Türkiye de dahil ediliyor. OECD’nin gri listesi. Nedir o liste?
1- Kara paranın aklanmasını önlemekte,
2- Terörün finansmanını önlemekte yeteri kadar başarılı olmayan ülkelerin yer aldığı liste.
OECD’de bu anlamda üç liste var. Biri beyaz liste, orada yer alan ülkeler açısından sorun yok. Onlar yolsuzlukla mücadelede iyi durumdalar. İkincisi kara liste. Bu listedeki ülkeler berbat. Onlarda her türlü numara dönüyor. En yukarıdan en aşağıya kadar, gırtlağına kadar yolsuzluğa geçit veren ülkeler. Kara listenin başında Kuzey Kore var.
Gri liste ise, yolsuzlukla mücadele niyeti var, var ama yetersiz. Bu listedeki ülkeler ya mücadelede başarısız ya da yeteri kadar aktif değil. Bunun siyasi sonucu var:
Deniz Feneri e.V. Derneğini.Türkiye’deki Deniz Feneri bağlantısına dönük belgelerle Almanya’dan dönüyorlar. Ocak-Temmuz, arada epey zaman var.
Deniz Feneri gözaltıları ne zamana rastlıyor? Yeni kabine ilanı gününe. Polis, Deniz Feneri bağlantısı iddiasıyla Zahit Akman ile dört Kanal 7 yöneticisini gözaltına alırken, bunu hükümet telaşına rastlatıyor. Ama, rastlantıdan büyük yetkililerin haberi mutlaka var.
Deniz Feneri soruşturmasının neredeyse üç yıl sonra başlamasında AB’nin rolü büyük:
1- AB’nin 2005 ile 2010 arasında yayınladığı Türkiye İlerleme Raporlarında, genel anlamda, “yolsuzlukla mücadelede sınırlı ilerleme sağlanmıştır” ifadesi yer alıyor.2- 2011 raporunda ise, “hükümetin yolsuzlukla mücadelede bir komite kurmasından dolayı duyulan memnuniyet” dile getiriliyor, ama yolsuzlukların sürdüğü yine yer alıyor.
3- Son iki yılın raporunda ise, Deniz Feneri’ne özel vurgu yapılarak, “soruşturma sürüyor, iddianame henüz mahkemeye sunulmamıştır” deniyor.AB ve Almanya fena halde bastırıyor. Yeni kabineyi açıklarken, Başbakan Erdoğan şike iddiasıyla ilgili soruyu yanıtlarken, şeffaflık adına, “uluslararası vizyonumuza leke gelmesin” diyor. Gerçi, Deniz Feneri’ni ağzına almıyor ama, aynı vizyonun Deniz Feneri’ni de kapsadığı ortada.
SORULAR
Deniz Feneri soruşturmasının fiilen başlamasıyla birlikte pek çok soru yanıtını bulabilir. Örneğin:
“Protestoda haklısınız, ama parti artık puan kaybediyor. Yemin meselesini çözmek gerek. Benim Cemil Çiçek’le hukukum iyidir, izin verirseniz, sorunu onunla konuşabilirim”.
CHP’nin yemin sorununu çözmek için bu diyalogla düğmeye basılıyor. Topuz, Kılıçdaroğlu’na sormaya devam ediyor:
“Cemil Çiçek ne yapmalı ki, sizin yemin etmeniz için ortam doğmuş olsun?”
Kılıçdaroğlu CHP’ye güvence verilmesinden söz ediyor:
“Bizim, hapisteki arkadaşlarımız hemen gelsin ve yemin etsin, gibi bir ısrarımız yok, ama onların yemin etmelerine yol açacak yasal düzenleme için, bize güvence vermesi gerek”.
“Türkiye’de şike ve teşvik priminin varlığı şüphesizdir. Bunlar kabul edilemez olduğundan tereddüt yoktur. Bunların her dönemde yaşandığı anlaşılmıştır. Bu yozlaşmaya yol açan etkenler kayıt dışı ekonomi ve kulüplerin zayıf ekonomik yapılarıdır. Ancak, bunlar yeterli delil olmadığı için cezasız kalmıştır”.
Altı yıl önce Meclis durumu açıkça tespit ediyor. Hem de, her dönemde. Burada, kayıt dışı ekonomi ile nazikçe vurgulanan kavram aslında kara para.Aynı rapordan önemli bir cümle:
“Şike ve teşvik primi bir çok takımın hak etmediği halde küme düşmesine ya da şampiyon olmasına neden olmuştur”.
Daha ne desinler? Aynı raporda Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) görev düştüğü belirtiliyor.
TFF’NİN GİRİŞİMİ
Ne demek askıya almak? Üstelik, emri veren Uluslararası Olimpiyat Komitesi. Emir İtalya’ya:
“Askıya alın, yoksa kış olimpiyatlarını başka ülkeye alırız”.
İtalya doping cezasını kaldırıyor ve kış olimpiyatları İtalya’da yapılıyor. Bu ters istek neden? Dopinge ceza kalkar mı hiç?
Çünkü, asıl olan doping yapmamak, komite etik hayata çağrıda bulunuyor. Yani, dürüstlük.
“Mebuslar Meclis’e iltihak ettiklerinde şu şekilde tahlif olunurlar.”Türkçesi, milletvekilleri Meclis’e katıldıklarında şu şekilde ant içerler. Bu cümlenin hemen altında, milletvekillerinin edecekleri yemin metni var.
1961 Anayasası’nın 77. maddesi:
“TBMM üyeleri görevlerine başlarken şöyle ant içerler.”Bu cümlenin hemen altında, milletvekillerinin edecekleri yemin metni var.
Halen yürürlükteki 1982 Anayasası’nın 81. maddesi: