Babasının ağzından, burnundan gelen kanlar, toprağa karışıyor. Babası kamyonete bindirilmek üzere, yerlerde sürüklenirken, içlerinden biri kan izlerini silmek için, çizmesiyle toprağı eziyor.
Gözleri yuvalarından fırlamış, o ana kadar dehşet içinde bu vahşeti izleyen çocuk, aniden görevlilerin önüne atılıyor, babasını kurtaracak. Bir tokat da, ona. Yetmiyor, bir tekme de, ona.
Çocuk bu kez babasından kalan kanla topaklaşmış toprak parçalarına uzanmak istiyor. Ona, hiç olmazsa, babasından kanlı toprak parçaları kalsın. Ellerini uzattığı anda, parmakları eziliyor gibi. Sonrasında hiç bir şey anımsamıyor, bayılmış.
Bir başka köyde, bir başka çocuk, çok net anımsıyor. Hala gözlerinin önünde.
Arabacıların elindeki kamçı sadece atları hızlandırmak için değil.
Arabalar son virajı alırken, birinin elindeki kamçı havada daire çiziyor, fena halde şaklıyor, diğer araba yarış pistinin dışına kaçmak isterken, önce yana yatıyor, sonra atlarla birlikte devriliyor, metrelerce sürükleniyor.
Circus Maximus’ta 250 bin seyirci şehvete kapılıyor, “ole” nidaları arasında yarışı yine kazanan Gaius Appuleius Diocles’i ayakta alkışlıyor.
Hayır, hepsi değil. Dile kolay, 250 bin seyirci, bir bölümü Diocles’in yarışı etik dışı oyunlarla kazandığı inancında. Buna karşılık, büyük çoğunluk, “kazanan kazanmıştır, başka lafa gerek yok” inadında.
Öyleydi, değildi, derken tribünlerde binlerce kişi birbirine giriyor. Kılıç, kalkan mızrak, ellerine ne geçerse, bu kez birbirini boğazlama yarışı, arenayı kan gölüne çeviriyor.
Onlar ateşli taraftar.
TİGER WOODS
Türkiye’nin her yerinde, her kapıyı çalarak, herkesin derdini dinleyerek, o dertlere çare bularak ya da bulmaya söz vererek çalışan bir milyon 250 bin kişi. Buna geniş olanakları da ekleyin.
“Bir seçim nasıl kazanılır” kitabının bir bölümünde de, gönüllüler kervanı yazıyor.
Buna karşı CHP ne yapıyor? Acele etmeyin, orada da benzer bir proje var. 2009 yerel seçimlerinde uygulanan gönüllü projesi.
2009 yerel seçimlerinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Karayalçın on bin kişiden oluşan “Ankara Gönüllüleri” ekibi oluşturuyor. On bin kişi içinde tıp profesörü de var, ayakkabı tamircisi de. Ev kadını da var, avukat da. Onlara halkla ilişkiler eğitimi veriliyor.
“Bana atfedilen haber ve yorumlar külliyen yalandır. Seçimin başından beri bana yönelik çeşitli laflar söylendi. Bu senaryolar şimdi başka biçimlerde devam ediyor. Benim ne yapmam lazım ki, bu işin içinde olmadığımı insanlara anlatabileyim? Senaryolar yazılıyor, bunların doğru olmadığı sonradan ortaya çıkıyor ama, pek çok kişi bundan zarar görüyor.”
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bu seçimler sırasında ve sonrasında, aktif siyasetin dışında olmasına rağmen, ilginç biçimde kulakları en çok çınlatılan konumda. Seçim sırasında CHP ile bağlantılı olarak, şimdi ise, çok başka rolde gösterilerek.
İki gün önce Zülfü Livaneli yazdığı yazıda, CHP listelerinden milletvekili seçilenlerden bazılarının Meclis oluştuktan sonra, CHP’den ayrılarak, başka bir gurup kuracaklarını öne sürüyor, bunu da Demirel’e bağlıyor.
HABERAL HARİÇ
Tartışma yaratan bu teze yandaş medya canı gönülden sarılıyor.
Diğeri son derece aklı başında, ne söylediğini biliyor, ne var ki, milletvekili adayı yapılmadığı için öfkeli, o da Kılıçdaroğlu’nu istifaya çağırıyor.
Bir başkası yurt dışında eğitim görmüş, bir diğeri koca profesör ve devamını saymak gereksiz, onlar aday yapılmamış, hepsi koro halinde Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlıktan ayrılmasını istiyor.
CHP’de klasik kural sektirmeden işliyor, CHP’de birbirini yeme süreci başlıyor. Acaba nerede yanlış yapıyoruz, diyerek, hep birlikte hataları aramak yerine, birbirini yemek. Çünkü, bu çok kolay. Suçu birine yükleyip, faturayı ona kesmek. Bu süreç ne zaman başlıyor?
Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçildiği gün başlıyor.
2-Toplu konut.
3-Belediye hizmetleri.
4-Faizlerin yüzde 10’un altına düşmesi.
Ortalama vatandaşı özellikle bu dört neden ciddi biçimde etkiliyor, onları AKP’ye yönlendiriyor. Bunlara Tayyip Erdoğan’ın liderlik karizması, parti disiplini ve örgütün arı gibi çalışması eklendiğinde, ortaya yüzde 50’ye dayanan bir zafer çıkıyor.
CHP ile ortalama vatandaşın gündemi uyuşmuyor. Ortalama vatandaş yukardaki dört ölçüte göre siyasal tercihte bulunuyor. Oysa, CHP elindeki belediyelerle insanları memnun bırakacak hizmet yerine, pek çok yerde yetersiz kalıyor.
“Anneler Gününüz Kutlu Olsun”, “Kitap Şenliğine Davetlisiniz” pankartları geniş kitleleri CHP’ye oy vermeye ikna etmiyor.
KIYILARDA ARAŞTIRMAAKP’nin sekiz yıllık iktidarında
EDİRNE
Dolduracağınız bu form biz AKP hizmet ekibine, sorunları detaylı olarak bilmek ve sizlerle dinamik bir ilişki kurabilme fırsatı verecektir. Edirne’nin geleceğine gösterdiğiniz duyarlılığa şimdiden teşekkür ediyoruz.”
Edirne’de üç AKP milletvekili adayının imzalarını taşıyan bu bildirinin altında sorular var. Kim, nerede oturuyorsa oranın en önemli sorununun ne olduğu soruluyor. Sonrada Edirne’nin Balkanlardaki konumuna ilişkin sorular yöneltiliyor.
İnsanlar bu formu dolduracak ve AKP’ye iade edecek. Formu dolduranın adı, soyadı, cep telefonu, adresi de aynı formun üzerine yazılacak.
EDİRNE’YE YÜKLENİYOR
Formun altında ilginç bir not var.
Formda AKP’nin Edirne’de alacağı oy oranının da tahmin edilmesi isteniyor. Ve not: