Paylaş
“Protestoda haklısınız, ama parti artık puan kaybediyor. Yemin meselesini çözmek gerek. Benim Cemil Çiçek’le hukukum iyidir, izin verirseniz, sorunu onunla konuşabilirim”.
CHP’nin yemin sorununu çözmek için bu diyalogla düğmeye basılıyor. Topuz, Kılıçdaroğlu’na sormaya devam ediyor:
“Cemil Çiçek ne yapmalı ki, sizin yemin etmeniz için ortam doğmuş olsun?”
Kılıçdaroğlu CHP’ye güvence verilmesinden söz ediyor:
“Bizim, hapisteki arkadaşlarımız hemen gelsin ve yemin etsin, gibi bir ısrarımız yok, ama onların yemin etmelerine yol açacak yasal düzenleme için, bize güvence vermesi gerek”.
Ali Topuz bu isteği Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e iletiyor. Çiçek:
“Ben buna benzer sözler söyledim. Şimdi zor durumdayım, CHP’den bir iki milletvekili yemin ederek, gelip oy kullanırsa, ben rahatlarım”.
Topuz anında, böyle bir şey olamayacağını söylüyor.
DİRENİŞ VE YEMİN
Çiçek bunun üzerine başka bir öneride bulunuyor:
“Sayın Kılıçdaroğlu, Meclis’e girseydik, Çiçek’i destekleyebilirdik, diye açıklama yapabilir mi?”
Zor. CHP böyle bir açıklama yapmaz ve yapmıyor. Tam tersine, 16 maddelik demokrasi manifestosu yayınlıyor ve aralanması beklenen kapı kapanıyor.
Ancak, Cemil Çiçek işin peşini bırakmıyor, dün sabah Ali Topuz’u arıyor:
“Ben çözme iradesi taşıyorum, Sayın Kılıçdaroğlu ne istiyorsa, gelsin söylesin”.
CHP ne istiyorsa, Kılıçdaroğlu onu Cemil Çiçek’i kutlama ziyaretinde söyleyecek. Ziyaret bugün ya da yarın.
CHP’nin isteği, hapiste bulunan milletvekillerinin Meclis’e gelmelerini sağlayacak hukuki düzenleme için, Çiçek’in söz vermesi. Bu sözü Çiçek’in vereceğini tahmin ediyorum.
CHP protestosunda çok haklı. Tarihe geçecek demokratik direniş gösteriyor. Alkışlanacak tutum.
Ancak, bir de anayasal zorunluluk var. Yemin etmek şart. Ve artık bunun zamanı. Şimdi bu fırsatı yakalamak gerek.
Fenerbahçe galiba gidiyor
İKİ cümle ile bir somut gelişme yan yana geldiğinde, Fenerbahçe adına sonuç pek parlak görünmüyor.
O iki cümleden biri şike soruşturmasını yürüten savcılığa ait: “Fenerbahçe’nin oynadığı beş maçın sonucunu önceden biliyorduk”. Şike iddiasını vurgulayan bir cümle.
İkinci cümle şike soruşturmasını yürüten savcı Mehmet Berk’le görüştükten sonra açıklama yapan Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’a ait: “Delilleri gördük, yargı kararını beklemeyeceğiz”.
Bu iki cümleye eklenecek somut gelişme, federasyon eski başkanı Mahmut Özgener’in şüpheli sıfatıyla ifadesine başvurulacak olması.
Bunlar bir arada düşünüldüğünde, Fenerbahçe’nin süper ligden düşürülme ihtimali güç kazanıyor.
Eğer böyle bir sonuçla karşılaşırsak, üzülürüm, Fenerbahçe’siz bir lig çok tatsız olur.
Aynı anda sevinirim, bir daha hiç kimse şikeydi, teşvik primiydi gibi rezilliklerle oynayamaz.
Deniz Feneri iddialarının tozu atılıyor
FRANKFURT’ta Alman Bankasından sık sık büyük miktarlarda para çekiliyor ve Türkiye’ye gönderiliyor. Bir, üç, beş. Gönderilen paralar milyon Euro tutarında.
Dikkat çeken olayı banka savcılığa bildiriyor. Savcılık para trafiğini 2.5 yıl izliyor. 2007’de para trafiğinin odağında yer alan Deniz Feneri e.V. derneğini basıyor.
Bu dernek Almanya’daki gurbetçilerimizden 41 milyon Euro topluyor, Alman savcısına göre, bunun 17 milyon Euro’sunu Türkiye’deki Deniz Feneri’ne gönderiyor.
Alman savcı Almanya’daki derneğin logosu, TV reklamları ve banka hesaplarının Türkiye’deki dernekle aynı olduğunu tespit ediyor. “Asıl merkez Türkiye’de” açıklaması yapıyor. Almanya Türkiye’den Deniz Feneri’ne ilişkin defalarca soruşturma isteminde bulunuyor. Türkiye aradan üç yıl geçtikten sonra, adımı dün atıyor. Zahid Akman ve Kanal 7’nin dört yöneticisi dün gözaltına alınıyor.
Deniz Feneri olayını Türkiye’ye taşıyan CHP eski MYK üyesi Ali Kılıç. Tercümeleri yapan, Almanya’da davayı başından sonuna kadar izleyen, o sırada genel başkan Deniz Baykal’a bilgi vererek, Türkiye’yi bu dolandırmadan haberdar eden Ali Kılıç.
Deniz Feneri müthiş bir dolandırma öyküsü. Almanya’daki dernek yöneticileri mahkum oluyor, Türkiye’de adı geçenlere tutuklama emri çıkartıyor. Unutulan olay dün aniden ivme kazanıyor.
Herkes soruyor, şike gibi, “çok iyi oldu ama, neden şimdi” sorusu. Üstelik, bu davada adı geçenler bugünkü iktidara uzak olmayan isimler.
Başbakan Erdoğan dün şike iddialarıyla ilgili soruyu yanıtlarken genel bir ifade kullanıyor:
“Bir yerde bir suiistimal, bir yanlış varsa, bunun adli yolla çözülmesi lazım”.
Umarız, her iddianın tozu böyle atılacaktır.
Paylaş