“LA FAYETTE” günümüz Fransa’sında ünlü alış veriş merkezlerinden biri. Fransa tarihinde ise, başka bir anlamı var.
La Fayette Markisi 11 Temmuz 1789’da Fransa Kurucu Meclisi’ne İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirgesi ile ilgili önerisini sunuyor. 222 yıl önce dün. Dünyaya örnek olan o bildirgenin bazı maddeleri şöyle: “Egemenlik millete aittir. Hiç kimse milletten almadığı bir hakkı kullanamaz”. Milli iradenin üstünlüğü. “- Suç yargıda kesinleşmedikçe, herkes masum sayılır. - Düşüncelerin özgürce iletilmesi insanın en değerli haklarından biridir. Her vatandaş özgürce konuşabilir, yazabilir, düşüncelerini yayabilir”. Fransa’da kabul edilen İnsan ve Vatandaşlık Hakları Bildirgesinin dün 222. yıldönümü. O yıldönümünde Türkiye CHP’nin yemin krizini çözmeye çalışıyor. Milletin iradesinin üstünlüğünü dünyaya ve Türkiye’ye ilan etmek üzere. CHP’nin giriştiği yemin protestosu dün son aşamasına gelirken, 222 yıl önce Fransa Meclis’ine sunulan İnsan ve Vatandaşlık Bildirgesi ile gün olarak çakışıyor. 1700 ÇOCUK AKP ve CHP dün bir araya gelerek, 222 yıl önce kabul edilen insan hakları alanında Türkiye’de çıkış arıyor. Demokrasi dramı. Gerçekte olay sadece seçilmiş milletvekillerinin hapiste tutuklu olmaları değil. CHP bunu protesto ediyor ama, onu aşan gerekçeleri de var. Örneğin, değişik nedenlerle, 1700 çocuk içerde. Camları kırmadan, çimenleri ezmeden sadece protesto haklarını kullandıkları için. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin dün telefonda şunu söylüyor: “Yemin ederiz ancak, bu protestonun bittiği anlamına gelmez. Çünkü, bizim protestomuz sadece tutuklu milletvekilleri ile ilgili değil. Onu aşan amacımız var. Hapisteki 1700 çocuğun sesini duyurmak istiyoruz. O çocukları olmayacak nedenlerle hapse atıyoruz, aylarca hapiste tutuyoruz, sonra onların dağa çıkmasını önlemeye çalışıyoruz”. Bunlar ne kadar gerçek ise, CHP milletvekillerinin yemin etmek zorunda olmaları da, o kadar kaçınılmaz. Başka türlü milletvekilliği yapılamıyor. İYİ ANLATILMADI Bir başka gerçek, yemin protestosunun kitlelere anlatılması ile ilgili. Garip, CHP’nin amacını Batı Basını daha iyi anlıyor. Avrupa, protestoya daha sempatiyle yaklaşıyor. Buna karşılık, Türkiye’de halk CHP’ye Batı’daki kadar anlayışla bakmıyor. Yemin protestosu CHP oylarını düşürüyor, AKP oylarını yükseltiyor. Bugün seçim olsa, AKP’nin oy oranı herhalde daha yüksek çıkar. İnsan ve Vatandaşlık Bildirgesi 222 yıl önce dün Fransa Meclisi’ne sunuluyor. 222 yıl sonra dün CHP o bildirgeyi Türkiye’de geçerli kılmak için Meclis’te yemin ederek, çabalarını başka koşullarda sürdürme kararı veriyor.
Vergiye şahin dört kurul tarih oldu
TAŞIDIKLARI kimliklerde Başbakan imzası var. O kadar yetkili ve öncelikli. Ait oldukları kurullar Başbakanlar, bakanlar, parti liderleri yetiştirmekle kalmıyor, özel sektörün yetkin yöneticileri de aynı kaynaktan geliyor. Maliye müfettişleri, hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri, bankalar yeminli murakıpları. Aslında vergi gelirlerini ve harcamalarını denetlemek üzere kurulan kurullar, zamanla devletin en etkin kurumlarına dönüşüyor. Maliye Bakanlığı bünyesinde oluşturulan bu dört kurul, savunma ve eğitim dışında, ama oralarda da etkili olmak üzere, özel sektör dahil, yüz elli yılı aşkın, devletin en prestijli makamları. Maliye denildi mi, akla onlar geliyor. En eskisi maliye müfettişleri. Tarihi Osmanlı’ya kadar uzanan vergi denetim kurulu. Bütçeden yapılan bütün harcamaları onlar denetliyor. Vergi gelirleri de, onların denetiminde. 1950’li yıllar vergide Amerikan etkisinin dünyaya yayıldığı yıllar. Vergi toplamak, çeşitli kurullarla vergi denetimi yapmak, devlet tanımında en ön sıraya yükseliyor. Bu yükselişin pratikte etkisi derhal görülüyor. Bizde hesap uzmanları kurulu, banka yeminli murakıpları, gelirler kontrolörleri bu dalganın uzantısı olarak oluşturuluyor. Her biri kendi içinde kast sistemi gibi. Ayrıca, aralarında büyük rekabet var. Kolay değil, devleti devlet yapan unsurlardan birinin, verginin sorumlusu onlar. Devlette kaldıkları sürece, vergiye şahin onlar. Yüksek ücretlerle özel sektöre geçtiklerinde, özel sektörün gözdesi yine onlar. 90’lı yıllarda dünyada eğilim değişiyor. Vergiyi çok elden yönetmek ve parça parça denetlemek yerine, hepsini tek elde toplamak. Öncülüğünü IMF yapıyor. 2008 ve 2009’da IMF’nin Türkiye’ye bu yöndeki baskısı iyice artıyor: “Vergi idaresini birleştirin”. Önceki gün Resmi Gazete’de yayınlanan kanun hükmündeki kararname, dört kurulu tarihe gömüyor. Dört vergi kurulu kaldırılarak, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı adı altında toplanıyor. Kaldırılan o dört kuruldan yüz yıl boyunca Türkiye’nin kaderini çizen, tarihine ve ekonomisine yön veren insanlar yetişiyor. Bakalım şimdi oluşan başkanlık aynı biçimde eleman yetiştirebilecek mi?