Yalçın Bayer

50 AKP’li, Çelik’e destek vermedi

31 Aralık 2004
<B>MİLLİ </B>Eğitim Bakanlığı’nın, borsanın bağışladığı 450 trilyon ile açtığı 62 paketlik 135 okul ihalesiyle ilgili olarak <B>CHP’</B>nin Bakan <B>Hüseyin Çelik </B>hakkında verdiği soruşturma önergesi, önceki gün AKP’lilerin oylarıyla reddedildi. Bilindiği gibi bu konuyu köşemizdeki yazılar gündeme taşımıştı.

Dikkati çeker şekilde AKP’lilerden 50’ye yakını ‘evet’ demedi. Daha doğrusu oylamada bulunmadı. Bazı üyelerin oylama sırasında genel kurulu terk ettikleri görüldü.

AKP’nin, Meclis’e kadar gelen yolsuzluk iddiası karşısında sarsıldığı söylenebilir.

Meclis toplanmadan önce Bakan Çelik, grupta konuşarak AKP’lilere, okul ihalelerindeki uygulamaları uzun uzun savunarak usulsüzlük yapıldığına ilişkin iddialara yanıt vermiş kendince. Bakana göre, kendi istemiyle ve Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla inceleme de yapılmış ve işlemler hukuka uygun bulunmuştu.

ERDOĞAN SONUNA KADAR İZLEDİ

Başbakan Erdoğan oylamada bulunmasaydı, acaba soruşturma önergesinin akıbeti ne olabilirdi?

Soruşturma önergelerini izlemiş olduğu pek ádetten sayılmaz Erdoğan’ın... Ancak önceki gün Meclis’teki görüşmeleri sonuna kadar takip etti; CHP sözcüsü Algan Hacaloğlu’nun ortaya koyduğu rakamlar karşısında bazen de zoraki gülümsediği görüldü. CHP’liler, Başbakan’ın oturumu sonuna kadar izlemesine biraz da hayret ettiler.

Bir AKP’li milletvekili telefonda, ‘Bu ihalenin sonuçları parti yöneticilerini tedirgin etmedi değil... Bazılarımızın vicdanları rahatsız oldu!’ diye konuştu bize.

CHP’li bir üyenin söyledikleri de şöyle:

‘Soruşturma önergesi reddedilse de AKP’de ciddi bir gedik açıldı; çünkü deşifre oldular.’

Meclis’te CHP Grubu’nun görüşlerini açıklayan CHP’li Algan Hacaloğlu, lisansüstü eğitimini Amerika’da yapmış inşaat yüksek mühendisi... Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ise ‘eğitimci’...

Bakan Çelik’in, ihalelerin usulsüz yapıldığını bildiren Kamu İhale Kurumu’nu eleştirmesi dikkat çekti. Aynı şekilde önceki ağır ve sert konuşmalarının aksine sakin bir üslup kullanması da...

VİCDANLAR RAHATSIZ

AKP
hükümeti, bağımsız kurullardan hoşlanmıyor: ‘Bizim yeteri kadar milletvekilimiz var, biz istediğimize ihale veremeyecek miyiz, memur atamayacak mıyız’ anlayışını sergiliyor ne yazık ki... Kural da tanımak istemiyorlar. Bunun karşısında kanun, mevzuat var dendiğinde de, bu anlayış ‘bürokratik oligarşi’ diye suçlanıyor. İhale sonuçları ve bakanın savunduğu görüşler çelişkilerle doludur.

Bugüne kadar hangi ihalede, okul ihalelerindeki gibi standart dışı bir uygulama tercih nedeni olmuştur?

TOKİ FİYATLARI

İklim koşulları birbirlerine yakın olan (Örneğin Rize-Trabzon veya Van-Diyarbakır) okul ihaleleri arasında 1.4 trilyon bedel farkı olması normal midir?

Milli Eğitim’in ihaleleri, TOKİ ihalelerinden en az metrekare başına yaklaşık 100 milyon daha fazla olabilir mi? Bakanın savunduğu gibi onlar depreme dayanıksız bina mı yapıyorlar?

Bu önergenin reddedilmesi, başta müteahhitler olmak üzere kamuoyunun vicdanlarını sızlatıyor.

Hacaloğlu’nun rüşvet imasına ses çıkmadı

CHP İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu, önceki günkü görüşmelerde ihalelerde ‘rüşvet’ döndüğünü kapalı olarak ifade etti.

Belki de ilk kez bir Meclis’te, bir Başbakan’a isim verilmesi önerilmiştir.

Hacaloğlu’nun konuşmasındaki bu bölüm şöyle:

‘Sayın Başbakanım, bizzat incelemenizi istirham ediyorum. Bu konuda bakanlık içinden gelen bilgilerde ortada komisyon döndüğüne ilişkin çok ciddi iddialar vardır, isimler verilmiştir. Burada açıklamak durumunda değilim. Benden talep ederseniz size veririm. Çok açık söylüyorum, yüzde 2.5, yüzde 7.5 senetle komisyon alındığına ilişkin. (...) Ben, Sayın Bakan’ın da bildiği iddiasında değilim bu konuyu... Ama bakanlıktan pis dumanlar, kokular çıkmaktadır.’

Algan Hacaloğlu’
na, ‘Konuşmanızdan sonra size Başbakan veya ilgili bakan, sizden isimlerle ilgili isimleri istediler mi?’ diye sorduk; ‘Hayır’ dedi...

Hacaloğlu’nun, Prokon müşavirlik firması, Malatyalı işadamı Cüneyt Aslan, Celal Poyraz isimleri ile YDH ve Aksa müteahhitlik firmalarının isimlerini ortaya atması ilginçti.

Ne yazık ki bunun gibi birçok sorunun yanıtı alınamadı Meclis’te...

AKP çalışmaya devam ediyor.

Polonez: Nişasta oranını yazacağız

POLONEZ Salam ve Sucukları’ndan yapılan açıklama şöyle: ‘Patates nişastası, tüm dünyada salam, sosis, jambon gibi ürünlere stabilizör olarak konmaktadır. Yani ürünün yapısını sağlamlaştırmak, sertleştirmek, kolay dilimlenmesini sağlamak amacıyla kullanılmaktadır. Türk Gıda Kodeksi, patates nişastasının Türkiye’de bu ürünler için kullanım oranını en fazla % 5 olarak belirlemiştir. Polonez markalı salam, sosis ve jambon çeşitlerinde bu oran % 4 ile 4.5 arasındadır. Kullanılan patates nişastası tamamen doğal yollardan elde edilmiştir ve özellikle bu E kodlu katkı maddeleriyle karıştırılmaması gerekmektedir. Okuyucunuz A. Soyuer’in patates nişastasıyla ilgili endişelerini umarım bu bilgilerle giderebiliriz. Oranların, paketlerin üstüne yazılmasıyla ilgili olarak Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’nın kesin bir talimatı bulunmadığı için patates nişastasının oranı ülkemizde paketlerin üstüne yazılmıyor. Polonez markalı ürünlerin üreticisi olarak, okuyucunuzun bu dileğini gerçekleştirmek ve tüketicilerimizin güvenlerine sonuna kadar layık olmak amacıyla, bu oranı da yakın gelecekte paketlerimizin üstüne yazacağız.’

YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN
Yazının Devamını Oku

Haydi hayırlısı

30 Aralık 2004
<B>İKİTELLİ </B>Organize Sanayi bölgesinde yapılmakta olan işmerkezinin ruhsatsız ve kaçak olduğunu kaç kez yazdığımızı biz de unuttuk... Bölgenin ‘atıksı arıtma tesisi ve çöp toplama ve imha alanı’ olarak ayrılmış alanda, Halil İbrahim Kılıç, AKP’li ‘dostlarına’ güvenerek plan, kanun dinlemeden Turgut Özal Bulvarı üzerindeki yapıyı bitirmek için iki yıldan beri inşaatı tamamlamaya çalışıyordu. Bu amaçla Ticaret ve Sanayi Bakanlığı’na ve İkitelli OSB yönetimine birçok kez plan tadili için başvurmuştu. Ancak bu talebi ‘mevcut onaylı üst ölçekli planlara aykırı olması, bölgenin atıksu ve çöp alanınını küçültmesi, diğer özel mülkiyet sahiplerine emsal oluşturması gerekçesiyle reddedilmişti. En son bu konuyu ‘Bakanın gücü yetmedi’ (12.12.2004) tarihinde gündeme getirmemiz üzerine Bakanlıktan köşemize bir açıklama yapıldı. Açıklamada, İstanbul Büyükşehir ve Küçükçekmece Belediyeleri ve OSB yönetimi tarafından bölgenin nazım imar planının revize edilmesi çalışmalarının sürdürüldüğünü belirterek Ancak basında çıkan haberlerden Ali Kılıç vekili Halil İbrahim Kılıç tarafından onaylı imar planlarına aykırı olarak ruhsatsız şekilde inşaat faaliyetlerini sürdürdüğü öğrenilmiştir. İstanbul Valiliği’ne muhatap 23.6.2004 gün ve 7065 sayılı yazımızda Valiliğin bu konuda gerekli yaptırımların uygulanması istenmiştir. Valilikçe konu Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na, Bayındırlık İl Müdürlüğü’ne ve Küçükçekmece Kaymakamlığı’na bildirilmiştir’ denildi.

Ayrıca inşaat faaliyetinin üç kez durdurularak mühürlendiği, ancak parsel sahibi tarafından her seferinde ‘mühür fekki’ yapılarak kaçak inşaata devam edildiği ve sonunda Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatılıyor.

Valilik ve kaymakamlığa yazıların bir kez daha intikal etmesi üzerine Küçükçekmece Belediye Başkanı AKP’li Aziz Yeniay’ın talimatıyla kaçak 4.800 m2’lik iş merkezi, Büyükçekmece ve Küçükçekmece Belediyelerinin iş makinaları tarafından yıkıldı.

Küçükçekmece’den yapılan açıklamada da ‘Kentsel dönüşün projesine start verildiği bu günlerde belediyemiz kaçak yapı, imarsız yapılaşma ve gecekondulaşma ile kararlı bir şekilde mücadeleye başlamıştır’ denildi.

Böylece Başbakan Erdoğan’ın ‘kaçakları yıkın’ talimatının ilk ciddi uygulaması gerçekleşmiş oldu.

İÜ’de 8 aday görücüye çıktı

İSTANBUL Üniversitesi’nde 7 Ocak Cuma günü yapılacak rektör seçimi öncesinde ‘Demokratik Katılımcı İstanbul Üniversitesi için Çalışma Grubu’nun düzenlediği dünkü toplantısında adaylar; Prof. Kamil Gediz Akdeniz (Fen), Prof. Yavuz Alangoya (Hukuk), (Çapa Tıp), Prof. Kemal Kurtuluş (İşletme), Prof. Mesut Parlak (Çapa Tıp), Prof. Nur Serter (İktisat), Prof. Seyfettin Uludağ (Cerrahpaşa Tıp) ve Prof. Hasan Yazıcı (Cerrahpaşa Tıp) kendilerini ve projelerini tanıttılar. Bir işi dolayısıyla toplantıda bulunamayan güçlü adaylardan biri olan Faruk Erzengin’in (Çapa Tıp) önümüzdeki salı günkü 2. toplantıda, seçicilerin karşısında olacağını bildirdi. Kemal Alemdaroğlu’nun yerine rektör vekilliğine atanan Prof. Tankut Centel’in (Hukuk), YÖK’ten ışık alamadığı için aday olmayacağının kulislerde dolaşması ilginç karşılandı.

Eğitimci mi partici mi

BAHÇELİEVLER Öğretmenevi ile ilgili yazdıklarınızı, eğitimci olarak bir de benden dinleyin. Bunları bilirim ve tanırım. Bahçelievler Milli Eğitim Müdürü Yakup Hayırlıoğlu (Büyükçekmece eski Belediye Başkanı Ali Çebi’nin teyzesinin oğlu) yazdığınız gibi AKP’den aday olmak istemiş, ancak listeye konulmamıştır. Ankara’ya tayini çıkmasına rağmen gitmemiş; Bahçelievler’e tayinini yaptırmıştır. (Geçen dönem de ANAP’lılarla içiçeydi) Bu yanıyla eğitimciden çok siyaseti seven bir ‘görev adamı’ olarak tanınır. Kardeşini, Güngören AKP teşkilatına sokmak istemiş, başarılı olamamıştır. İkna gücü yüksektir; ancak kim olduğunu bilenler özellikle daha önce müdürlük yaptığı Küçükçekmecililer kendisini iyi tanırlar. 1.5 yıllık görev sürecinde, Bahçelievler’de 50 okul müdürüne ‘sudan bahanelerle’ soruşturma açtıran bir başka Milli Eğitim Müdürü yoktur sanırım. Bu nedenle Bahçelievler’deki öğretmenler arasında huzur ve güven ortamı kalmamıştır. Eğitim camiasında motivasyon verici bir özelliği de yoktur. Dün yazdığınız gibi bizzat devreye girerek Öğretmenevi Müdürlüğü’ne getirttiği Mekke Kocaman’ı kollamakta, onun ek ders ücreti alması için kanun ve yönetmelikleri yok saymakla suçlanmaktadır. Usulden olmadığı halde Öğretmenevi Satın Alma Komisyonu’na müdahale etmiş, canını istediğini komisyona yerleştirmiştir. Siyasetçilerin peşinde koştuğu için makamına öğleden sonra gelebilmektedir. Yakınlarına bedelsiz öğretmenevi kartı çıkartmak istemiştir. Fitre ve zekat amacıyla THK’den gönderilen yardım zarflarının, uygulamada olmadığı halde İlçe’ye gönderililmesini, okula kalması gereken payların da İlçe’de aktarılması yönünde talimat vermesi de ilginç bir icraatı sayılabilir. Kendi yandaşlarını teşekkür belgeleri ile taltif etmektedir. Daha önce Küçükçekmece’de iken 8.3.2004’de Emre Aygen’in (Star) köşesinde ‘Bir suistimal iddiası’ başlıklı yazıda ortaya atılanlar ne yazık ki, bakanlık müfettişlerince incelenmesi gerekirken, dosyası İstanbul’daki ilköğretim müfettişlerince sümen altı edilmiştir. Erzincanlı hemşehrileri Beykoz ve Güngören Milli Eğitim Müdürleriyle İstanbul’da eğitimin üçlü ‘saçayağı’ sayılmaktadır.’

Geçen dönemin, Milli Eğitim Müdürü Muzaffer Morgül 16 okul açmıştı; peki Yakup Hayırlıoğlu ne yaptı bugüne kadar Bahçelievler’de?

Altındağ Belediyesi’nde siyasi terör

AKP’li Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, sol ve Alevi kökenli memurlarına karşı uyguladığı ‘baskı, sindirme ve kıyım’ politikasına devam ediyor.

Ağustos 2004’te önce 30, daha sonra 117 ve 42 memurun ‘geçici görevle’ Altındağ İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne sürgün edilmesiyle başlayan memur kıyımı, Aralık 2004 maaşlarının 10 gün geciktirilmesiyle psikolojik baskıya dönüştürülmüş ve en son 24 Aralık 2004’te Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara Valiliği ve Altındağ Belediye Başkanlığı’nın yasadışı ‘onay’larıyla 53 solcu ve Alevi memurun ‘kadrolarıyla birlikte’ Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve bağlı okullar emrinde (kendi iradeleri dışında, yani ‘zorla’) görevlendirilmeleriyle doruğa çıkmıştır.

Söz konusu kararla; daha önceki sürgün listesinde olup, ‘mahkemelerin yürütmeyi durdurma kararlarıyla’ görevlerine dönen memurlar da yeniden ve bu sefer ‘kadrolarıyla’ sürgüne gönderilmişlerdir.

Ayrıca dikkat çekmek isterim, sürülenlerin % 90’i TÜM-BEL-SEN üyesidir.

Altındağ Belediyesi çalışanları ve Altındağ halkı, AKP’li Veysel Tiryaki’nin bu yasa ve hukuk tanımaz uygulamalarına karşı çıkacak, Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğu gerçeğini Sayın Belediye Başkanı’na anlatacak, anlamazsa gereğini yapacak bir yetkiliyi, ‘Godot’yu bekler gibi dört gözle bekliyor...

Nihat MÜRŞİTPINAR Tiyatro sanatçısı (memur)

Beleş sirke

SHÇEK tarafından dağıtılan kömürlerin kükürt oranının çok yüksek olması ve ‘beleş sirke baldan tatlı’ misali ile bu yardımı alanların kömürleri hoyratça yakmaları yüzünden Tarsus’ta nefes alamaz duruma geldik. Yardım diyerek verilen kömürlerle Tarsus halkını zehirlemeye kimin hakkı var. Bu arada tembelliğe alıştırdığımız vatandaşımıza yapılan yardımları, burada kapanan fabrikaların çalışmaları için yardım olarak versek de, bu vatandaşlarımızı iş sahibi yaparak yeniden Tarsus ekonomisine kazandırsak, bu kazanılan ekonomiyle daha temiz enerji kullandırsak, acaba yardımları daha yerinde kullanmış olmaz mıyız?

Ömer NERNEKLİ-TARSUS

Sivil-asker dayanışması

SARIKAMIŞ ile ilgili yazılarımız ilgi toplamaya devam ediyor. Kars’tan bir bürokrat arayarak, ‘Bazı tartışmalar gereksiz yapılıyor. Bu topraklar bize çok yüksek maliyetlere neden olmuştur. Kimseyi yargılamamak lazım; sadece şehitlerimizi saygıyla anmamız gerekir. Tam 13 gün 13 gece 1 metre karda aç ve açık olarak yatıp kalkan, vatanseverlikten başka bir düşüncesi olmayan insanlarımız, bu dünyada en üst seviyeye ulaşan kahramanlardır.’

Ve devam ediyor:

Atatürk ve Enver Paşa’yı kıyaslamamak gerekiyor. Enver Paşa da bir vatanseverdi; sadece hayali büyüktü, Turan’a ulaşmak istiyordu. Atatürk ise aydın ve gerçekçi bir askerdi. Böyle olmasaydı Türkiye Cumhuriyeti olmazdı.’

Bu arada geçen pazar günkü törenlerle ilgili olarak bir hakkın yerine getirilmesi gerektiğini hatırlatarak şöyle konuşuyor:

‘Bu yılki anma töreninde başta 9. Kolordu ve 9. Tümen’in çalışmalarını unutmamak gerekiyor. Gerçek bir asker-sivil dayanışmasını ortaya koydular törenlerde... Tümenin, kadın doğumdan dişe kadar bütün sağlık hizmetlerini Sarıkamışlılara sundular; 2000 kişinin tedavileri yapıldı. Ayrıca Prof. Bingür Sönmez’le gelen katılımcılara birliği açarak askerlerle sivilleri akşam yemeğinde bir araya getirdiler. 9. Tümen Komutanı Tümgeneral Muharrem Karaduman Paşa, 57 yaşında olmasına rağmen, anma yürüyüşüne katılanların önünde yer aldı.’

Her şey Trabzonspor mu

TRABZON KTÜ’de okuyan Emrah Ömer Çam, Türkiye’nin AB’ye girebilmesi için çalışan gençlerden birisi. Yerel Gündem 21 çerçevesinde Yomra Gençlik Meclisi ve Trabzon Fikir Birliği ile el ele vermiş, AB’nin 9 ülkesinden 11 gençlik kuruluşuyla temas sağlamış. Amacı Türkiye’yi Avrupalı gençlere tanıtmak. Bu nedenle ocak ayının 15-18 tarihleri arasında ‘Müziklerin Dansı’ adlı proje çerçevesinde AB’li 22 genci Trabzon’a davet etmiş. Türkiye’deki çeşitli üniversitelerden de 10 genç bu etkinliğe katılacak. Buraya kadar her şey yolunda; ama gençler şimdi bu projeye ufak bir destek sağlayacak sponsor arıyorlar, Türkiye’nin ve Trabzon’un tanıtımı için. Böyle çağdaş projelere Trabzon’un CHP’li Belediye Başkanı Volkan Canalioğlu, Trabzonlu işadamları ve Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası neden destek olmuyorlar?

Uçağının nereye indiğini THY bilmezse kim bilecek

27 Aralık’ta, TK 674 sayılı Ankara-Elazığ uçağının inişini internetten izledim. Ancak uçağın verilen iniş saati olan 11.33’te Elazığ Havaalanı’na inmemesi üzerine 663 63 00’ı aradım. Aldığım yanıt 11.33’te uçağın indiği yönünde idi. Bilgi bana güven vermediği için Elazığ Havaalanı’na telefon etmek istedim, 0424-238 72 66 numaralı telefon hiçbir şekilde açılmadı. Merakla beklediğim haberi 12.10’da uçakta yolcu olan kızımdan telefonla aldım. Meğer uçak, kötü hava koşulları nedeniyle (sis) Elazığ yerine Malatya’ya inmiş. Yeniden telefon ettiğimde karşıma çıkan yeni bir kişi uçağın henüz inmediğini bildirdi. Ben uçakla ilgili bilgileri kendisine verdim, böylelikle THY’deki danışmanın insanları yanlış bilgilendirmesini önlemeyi amaçladım. Bana beklememi ve telekslere bakacağını söyledi. Benim beklememe artık gerek yoktu.

Gerisini THY ve yolculara bırakıyorum.

Dr. Tahsin Berk ARSAN

Biliyor musunuz

BAKIRKÖY Belediyesi’nin Özgürlük Meydanı altındaki Kültür ve Sanat Merkezi binasını ‘amacına uygun kullanılmadığı’ gerekçesiyle Meclis kararıyla Başkan Ateş Ünal Erzen’e satış yetkisi verdiğini, belediyenin bu yerden en az 20 trilyon gelir beklediğini, bununla yeni projelere imza atmayı düşündüğünü...

ERZURUM Taşmağazalar Caddesi’ndeki Şabahane (Şafiler) Camii’nin 12 yıllık imamı Hüseyin Kotan’ın (Bakan Recep Akdağ’ın akrabası) Erzurum Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne ‘kayıt memuru’ olarak atandığını ve göreve başlamadan önce sakalını kestiğini...

MESAJ PANOSU

ATATÜRK’
ü çağrıştıran isimle içki üretiliyor. ‘Ata Rakı’!.. Geliniz, hep birlikte, ilgili makamları ve üretici kuruluşu, adı geçen ürün için başka bir isim bulması doğrultusunda yeniden düşünmeye davet edelim. (Burgaz Alkollü İçkiler AŞ-Lüleburgaz)

Memduh ÜLGEN
Yazının Devamını Oku

Maldivler’deki hassasiyet Irak’ta da gösterilmeli

29 Aralık 2004
<b>GÜNEYDOĞU Asya’</B>da meydana gelen deprem ve sonrasındaki tsunami felaketini üzüntüyle takip etmekteyiz. Bugün itibarıyla on binlerce insanın kayıp olduğunu haberlerden izliyoruz. Türkiye’den tatile Maldiv Adaları’na giden futbolcu Emre Aşık’ın pazar günü Türkiye’yi arayıp kendilerinin zor durumda olduğunu yetkililere bildirdiğini basından izledik. Durum Sayın Başbakan ve Sayın Devlet Bakanı M. Ali Şahin tarafından takip edildi. Neticede Maldiv Adaları’na futbolcu ve arkadaşlarını, dolayısıyla bölgedeki Türk vatandaşlarını almak üzere uçak gönderildi. Bu duyarlılık son derece iyi.

Benim merak ettiğim bir konu; Kuzey Buz Denizi’nden Afrika’ya, Batı Avrupa’dan Çin’e kadar birçok ülkede öncelikle inşaat, tesisat ve her türlü sektörde memleketine ekmek parası gönderebilmek için çalışan işçilerimiz zor durumda kaldığında da aynı duyarlılık gösteriliyor mu?

Biliyoruz ki bu ülkelerde iş alan, fakat işçilerinin parasını ödeyemeyen, yetmezmiş gibi yetkilileri ortadan kaybolan firmalar nedeniyle Türkiye’ye dönemeyen işçilerimiz olmaktadır. Son bir senedir burnumuzun dibindeki Irak’ta kaçırılan işçilerimiz, kamyon şoförlerimiz, mühendislerimiz ve işadamlarımızın durumu ortadadır. Maldivler’deki turistlere gösterilen hassasiyet, çalışan insanlarımız için neden söz konusu değildir? Umarım hükümetimiz bizleri bu konuda aydınlatır.

Barış MALKONDU- Mühendis

Öğretmenevleri kimin bahçesi

BAHÇELİEVLER Öğretmenevi, Pak ailesinin katkılarıyla yapıldı. İstanbul’un, 40 yataklı en lüks öğretmenevi sayılıyor. Milli Eğitim Bakanı’ndan kardeşine kadar üst düzey bürokratların kaldığı bir yer... Ocak 2003’de kuruma bir müdür ve iki yardımcı atandı. Bu süre içinde öğretmenevinin bütün ihtiyaçlarını karşıladılar. 22.11.2004’de resmi açılışı yapıldı. Bakırköy, Güngören, Esenler ve Bağcılar gibi çalışan ve emekli öğretmen ve ailelerin uğrak yeri; ciro 10 ayda 1.7 trilyona ulaştı.

Ancak daha açılmadan buraya bir takım insanlar göz dikti. Eylül 2003’de Bahçelievler Milli Eğitim Müdürlüğü’ne Yakup Hayırlıoğlu atandı. Hayırlıoğlu, Küçükçekmece’den bu göreve getirilirken, AKP’den milletvekili aday adayı olması gibi elinde bir ‘koz’ vardı. Ekibini kurmalıydı; bunun için de mevcut müdür ve iki yardımcısı hakkında, asılsız ihbarlar sonucu bir inceleme komisyonu kurdurttu. Bir şey çıkmadı; bu kez ilköğretim müfettişlerini getirtti, yine birşey bulunamadı.

AKP’NİN KULPU

Daha sonra ise genel denetim amacıyla İstanbul’a gelen bakanlık müfettişlerine müdahale ederek soruşturma açılmasını sağladı. 23 gün süren teftişte, üç öğretmen hakkında yine bir şey bulunamadı ama bir ‘kulp’ bulundu. Öğretmenevi yönetimi, kendi olanaklarıyla doğalgaz ve su paralarını ödemiş; 53 milyarlık elektrik borcunu ise ödeyememişti.

Bunun faizi de 14 milyardı.(Hangi okul borcunu ödüyor ki!) Görevinden uzaklaştırılan öğretmenler savunmalarında ‘Kurumun, devletin tek kuruş katkısı olmadan açıldığını, gelir-gider dengesinin biriken elektrik borcunu karşılayamadığını’ belirtiyorlar. Bu arada bir ilköğretim okulu öğretmeni Mekke Kocaman’ın, Öğretmenevi Müdürlüğü’ne ataması yapıldı.

Kocaman’ın torpili de, AKP’nin Adıyaman milletvekili Mahmut Göksu...

Başbakan Erdoğan doğru söylüyor; ‘Biz görevden alıyoruz ama yerlerine yine aynı kadrodan memur atıyoruz’ diyor. Atananlar kim acaba? Ömer Balıbey’in, Küçükçekmece’den (Star’da yazılanlar) Bahçelievler’e kadar uzanan şaibeler yumağından, AKP’nin buzdağının altındaki gerçek görüntüsünün altında neler yattığından haberi var mı?

ZAM 14 DEĞİL 9

HÜKÜMET, Bağkur ve SSK emeklilerine %12.4 zam vereceğini bildiriyor. Halbuki yıl boyunca ortalama %9.18 zam verilmiş oluyor; %12.4 değil.

A.Doğan ÇEVİK-Tuzla-İSTANBUL

Sarıkamış’ta devlet töreni yapılmalı

SARIKAMIŞ Harekátı’nın 90. yıldönümü ile ilgili izlenimlerimize devam edeceğiz.

Sarıkamış’taki resmi törene, resmi protokolün dışında en geniş katılımı CHP, altı milletvekili ile yaptı. Bunlar; Selami Yiğit (Kars), Yücel Artantaş (Iğdır), Ensar Öğüt (Ardahan), Naci Aslan (Ağrı), Rasim Çakır (Edirne), Feramuz Şahin ve AKP’den Dr. Selahattin Beyribey.

Kars, Ağrı
ve Erzurum Valileri’nden başka törende Belediye Başkanları Naif Alibeyoğlu (Kars), Eyüp Tavlaşoğlu (Başkanvekili, Erzurum) ile Sarıkamış, Selim ve Arpaçay Belediye Başkanları vardı. Törene hiçbir hükümet üyesinin katılmaması dikkat çekti. Ancak, Allahüekber’deki 12 kilometrelik (yaklaşık 4 saat sürdü) saygı yürüşüne Kars Belediye Başkanı ile birlikte katılan AKP’li milletvekili Beyribey şunları söyüyor:

‘Törenlerde bir çift başlılık olduğunu söylemeliyim. Erzurum ile Kars arasında Sarıkamış nedeniyle bu konuda bir rekabet olmasını istemem. Siyaseti de bunun için fazla angaje etmemek lazım. Daha çok Türk bayrağı olabilirdi törende... Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu Sarıkamış’ta olacaktı, ancak bütçe nedeniyle gelemedi. Bu olay kimseye ait bir duygu değildir, hepimize aittir. Bir tatbikat hatasından dolayı 60 veya 90 şehidimizin can verdiği Sarıkamış’ı artık örtbas edemeyiz. Şehitlerin hiç hataları yoktur; açlığa, soğuya rağmen bir vatan görevini, emri yerine getirmişlerdir. Bu olay, ordumuzun dirayetini gösteriyor... Bu nedenle devletin buraya Çanakkale gibi sahip çıkması ve devlet töreni yapılması gerekir diye düşünüyorum. Milli duygularımızı bir arada böyle tutabiliriz.’

SHP Kars İl Başkanı Nihat Özyümlü bir karışıklık nedeniyle bir başka çevre yolundaki Sarıkamış anıtına parti çelengini koyduklarını, kendisinin de yürüyüşte bulunduğunu açıkladı.

‘Gider’den neden vergi alınmıyor

MADEMKİ
söz milletin... O zaman ceza da olmaz. Maliye Bakanı bu işi çok iyi bildiğini söylüyor. Madem öyle neden ‘gider’ üzerinden vergi alınmıyor?

Yoksa büyüklerin işine mi gelmiyor?

Biraz da ABD’ye uyalım bari.

Selahattin DEMİRPENCE

MALTEPE-İSTANBUL


AB’lik ayıplar

ETE PATATES

İSTİNYE Şampiyon-Sa’
nın şarküteri bölümüne gittim; Polonez marka hindi jambon istedim. İçinde neler var diye bakınca etikette ‘hindi eti, patates nişastası...’ ve gıda kodeksinde yer alan diğer koruyucu maddeler yazıyordu. Bunun içinde hangi oranda patates nişastası var diye sordum, tabii bilmiyordu. Ben et yemek istiyorum, patates değil... Jambonun kilosu 12 milyon; içinde hangi oranda ne olduğunu tüketicinin öğrenme hakkı yok mu? Tarım Bakanlığı, kilosu 3-5 milyona satılan sucuk, sosis ve salamların içinde ne olduğunu sıkı bir denetime alsa iyi olmaz mı? A.SOYUER

ETİKET YOK

ATAKÖY
Galleria’da gezinirken özellikle dikkatimi çekti; ünlü erkek giyim markaları Beymen, Sarar ve Mithat’ın vitrinlerinde etiket yoktu. Diğer mağazalarda, hiç olmazsa görünmez de olsa birkaç etiket görebiliyorsunuz. Batı’ya açılan ünlü markalar niye Batı standartlarını uygulamıyorlar? Doruk ÖZGEN

Biliyor musunuz

KAMUOYUNDA ‘kayıp trilyon’ davası (Erbakan’ın mahkum olduğu) olarak bilinen yargılama sonunda 1 yıl 2 ay hapsi mahkum olan RP’li belediye başkanlarından 50 dolayındaki ismin cezalarını (infazla 170 gün) çektiklerini...

Mesaj panosu

BAKIRKÖY’
de esnafım. Olivetti 3608 model yazar kasam var. Olivetti’ye kasım ayında YTL geçişi için fiyat sordum, 34 milyon dediler. Bu ay sonunda sorduğumda 54 milyon dediler. Bir ayda 20 milyon zam hükümetin enflasyonunu doğrulamıyor. Nasıl olsa yaptırmak zorundayız diye kazıklamak mı istiyorlar?

A. Semih KARCIOĞLU
Yazının Devamını Oku

Allahüekber Dağları’nda askerlerimiz neden dondu

28 Aralık 2004
1914 Aralık ayı... <B>Osmanlı, </B>1877-78 yıllarındaki<B> Osmanlı-Rus Savaşı’</B>ndan (93 Harbi) yenik çıkmış, <B>Kars, Ardahan, Oltu</B> ve <B>Sarıkamış </B>Rusların işgaline uğramış... Gazi Ahmet Muhtar Paşa, Erzurum’u savunmuş, Nene Hatun ve Erzurum halkı ordusuyla birlikte düşmanı Sarıkamış’a kadar kovmuş. 93 Harbi’nden bu tarihe (1914) kadar 40 yıl esaret altında kalmış bu kentlerimiz.

1. Dünya Savaşı patlayıp Almanlar, Polonya üzerinden Rusları sıkıştırınca Kafkas cephesinde Rus kuvvetlerinin sayısında azalma olmuş.

Buna rağmen hududu aşarak Horosan’a kadar gelmişler; Türk birlikleri ise Köprüköy’de karşılamış ‘düşman’ı... 1914 Kasım’ının başlarında ünlü ‘Azap’ ve ‘Köprüköy’ muharebeleri olmuş burada; iki taraf da çok büyük zayiat vermiş... Sarıkamış destanının başlangıcı burada yazılmaya başlanmış.

Ve ENVER PAŞA

Türk ordusu, Rusları Horasan’a doğru kovalarken 10 kilometre geri çekilmiş... Ancak bölge valileri, bu taktiği hatalı bularak tepki göstermişler. Bunun üzerine İstanbul’dan Başkomutan Vekili Enver Paşa, düşmanı arkadan çevirmek için Sarıkamış harekátını planlayarak bölgedeki komutanlara emirler vermiş. Hatta Erzurum’a gelerek harekátı bizzat yönetmeye başlamış.

27 Aralık’ta Pasinler’deki 9. Kolordu Narman; Tortum’daki 10. Kolordu da Oltu üzerlerinden Bardız nahiyesine sevk edilmiş... Horasan’daki 11. Kolordu ise Rus birliklerine hareket imkánı tanımamak üzere yerinde bırakılmış...

Bu plan uygulanırken 10. Kolordu bir taktik hatasıyla Bardız yerine Ardahan’a doğru yönelip çemberi genişletince Sarıkamış’a ulaşmak için iki günlük zaman kaybına neden olunmuş...

Niye böyle olmuş; takip ettiği düşmanı yakalamak temel amaç sayılabilir bugün.

DON, AÇLIK VE ÖLÜM

Zaman kaybını gidermek amacıyla da 3120 metre yüksekliğindeki Allahüekber Dağları’nı aşmak zorunda kalınmış. Zaten 30 santim ile 3 metre arasında karla kaplı zorlu engeli aşarken, müthiş bir tipiye yakalanmış birliklerimiz.

Bu arada tipide yön kaybedildiğinden doğal panik başlar ve nefes alınmakta zorlanıldığı gerçeğini de unutmamak gerekiyor.

Askerlerimizin bir bölümü yayla evlerine sığınarak buradaki ağaç örtüleri yakarak ısınmak istiyor. Ama ne çare! Hazin bir şekilde bir gecede sadece 10. Kolordu’da 10 bin civarında askerimiz savaşamadan donarak şehit düşüyor.

Fakat her şeye rağmen 9. Kolordu Yukarı Sarıkamış bölgesine (Çerkezköy), 10. Kolordu birlikleri ise Çatak, Yağbasan köylerine ulaşıp, demiryolunu ele geçirerek Rusların geri hatlarını kesiyor.

75 bin kişilik muharip sınıftan ancak 3 bin kişi Sarıkamış’a girebiliyor; yiyecek ve ısınma ihtiyacını karşılayabiliyor. Arkadan birlikler gelmeye devam etmediği için burada Ruslarla çatışarak şehit oluyorlar.

Açlık, ısınma çabaları ve Rus ateşleri arasında kalan bu unsurlar yüreklerde kor oluyor.

Bu arada kent merkezini elinde tutan Ruslar ise, hatları kesildiği için geri çekilme kararı alıyor. Bölgedeki Ermeni çetelerinin teşvikleri ve Ermeni ahalisinin verdiği son derece istihbari bilgiler ile Türk ordusunun çok kötü bir durumda olduğu ve zorlukla taarruz ettiğini öğrenince geri çekilmekten vazgeçiyorlar.

9. Kolordu Komutanı İhsan Paşa ve Kurmay Başkanı ile Şerif Köprülü esir düşüyorlar. 10. Kolordu da geri çekiliyor.

Yani Türk birliklerinde ‘kuvvet birliği’ sağlanamıyor.

RUSLAR VE ERMENİLER

Ruslar
1915 yılı sonlarında Osmanlı’ya bir kez daha yükleniyorlar; Sivas sınırına kadar geliyorlar. Bu arada 1917 Bolşevik İhtilali olunca birlikler bölgeyi Ermeni çetelere bırakarak geri çekiliyorlar.

Türk ordusu, Ruslara karşı 22 Aralık 1914’te neden bir çevirme harekátına girişiyor?

Çeşitli kaynaklara göre, ‘Ruslar, Alman cephesiyle savaşırken Kafkas cephesindeki birliklerinin gerilemesi ve dağınıklığından yararlanmak isteyen Osmanlı, 93 Harbi’nde kaybettiği toprakları geri almak ister; sınıra yığılı bulunan 120 bin kişilik birliklerin bahar aylarına kadar besleme olanağının güçlüğünden ötürü bu harekáta kalkışmıştır’.

Anlamlı tören

ERZURUM’dan 04.30’da kalktık; Sarıkamış Dayanışma Grubu lideri Prof. Bingür Sönmez, Erzurum Kalkınma Vakfı Başkanı Av. Necati Bölükbaşı, Sarıkamış’a gidecek otobüsleri hazırlamışlar... 12 araçla Sarıkamış’a hareket ediyoruz. AKUT’un önderi Nasuh Mahruki ekibiyle en tecrübeli rehber... 9. Kolordu’nun Sarıkamış taarruzunu bizzat icra ettiği ana çıkış noktası olan Kızılçubuk köyünde 9. Tümen Komutanı karşılıyor bizi.. 150 kişilik bir grup 1 metrelik kar altında 4 saat yürüyerek, savaşların olduğu Çamurlutepe ve Dikenlitabya tepelerini aşıp Yukarı Sarıkamış’taki şehitliğe ulaşıyor. Askeri deyimle ‘derin kar, şiddetli soğuk, gedik ve geçitlerde muharebe’nin ne menem bir şey olduğunu coğrafyayı gördükten sonra anlamak yine de zor... Sarıkamış’ta askerin düzenlediği duygulu törene; bu kez STÖ’lerih sahip çıkması, 6 CHP’li milletvekilinin (1 de AKP’li Kars milletvekili) izlemesi dışında hükümetten bir temsilcinin bulunmaması, hele Cumhurbaşkanı’ndan bir mesaj gelmemesi dikkate değer gelişmelerdi.

Sarıkamış, Çanakkale savaşları gibi gündeme oturuyor.

YİMPAŞ’ta paramızın batması günah mıdır

YİMPAŞ’
a para yatırma gafletinde bulunan on binlerden biriyim. Elimde 12 bin Euro tutarında Yimpaş Holding hisse senedi var. Kahramanmaraş’taki holdingden defalarca paramızı hem de kársız olarak istememize rağmen bir türlü ödeme yapmaya yanaşmıyorlar. Yozgat’taki merkezlerini defalarca aramama rağmen hangi kişi telefona çıksa başka birine yönlendiriyor ve derdimizi anlatacak bir muhatap bulamıyoruz. Allah rızası için ne yapalım, bize bir çare söyleyin. Alınterimiz olan bu paradan vaz mı geçelim? Lütfen bize ‘Bana mı sordunuz paraları teslim ederken’ demeyin, zira hatamızı kabul ediyoruz; ama soruyoruz ne yapalım? İslami usullerle çalıştığını iddia eden bir kuruluşa hak yemek yakışıyor mu? Bunu da din adamlarımız yanıtlasın.

Yener ATLI KAHRAMANMARAŞ

GÜNÜN SÖZÜ

‘Güney Asya depremi bizi etkiler mi bilemiyorum, ancak Marmara’nın patlamaya hazır bomba olduğu gerçeği değişmedi... Reklam karşılığı sokaklara konan deprem kutuları da yok oldu! 5 yıldır raporlar, seminerler, konseyler, nutuklar diz boyu, ancak sahada hareket yok. İstanbullu depremi çaresiz bekliyor...’

(Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp)
Yazının Devamını Oku

Taşımacılık sektörü nasıl tekelleşiyor

26 Aralık 2004
<B>ÜLKEMİZDE </B>taşımacılık yapan kuruluşların örgütlendiği iki büyük dernek var: <B>UND </B>ve <B>RODER... </B> Bunun dışında Mersin merkezli UNKODER (Uluslararası Nakliye Komisyoncuları Derneği) ile İstanbul merkezli UTİKAT da, nakliye organizatörlüğü ve acente gibi çalışan küçüklerin örgütlendikleri dernekler... Bu sektörde bu tür hizmetleri yürütenlerin sayıları 18 bini buluyor. Kamyonuyla nakliye yapanlar da bu sınıfa giriyor.

Sıkıntıları geçen yıl çıkan ve bir yıl sonra yani 25.2.2005’ten itibaren yürürlüğe girecek olan Karayolları Taşıma Kanunu’nda getirilen ağır hükümler... ‘Bizi ortadan kaldırıp büyük tekel ve kartellere yol açılacak’ diyorlar.

UNKODER’in Genel Başkanı Mehmet Yavuz, yeni yasa ile ilgili çarpıcı iddialar ortaya atıyor:

‘Bu yasa çıkarken artısı eksisi düşünülmedi. Büyük TIR filolarının sahiplerinin örgütlendiği UND ve RODER ile Ulaştırma Bakanı ve Ulaştırma Genel Müdürü bir araya gelip bu yasayı çıkardılar; nakliyecilik ve acentecilik yapan biz küçükleri çeşitli engellerle ortadan kaldırmak istediler. Bir iki TIR’la bu işi yapmayın diyerek, sayısı dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar taşımayla ilgili belge şartı getirdiler.

Sadece R2 adlı belgenin bedeli 200 milyar... Niye Maliye’ye yatırılmıyor da Ulaştırma’nın döner sermayesine yatırılıyor? Ayrıntılarını anlatmaya kalksam köşenizde yer kalmaz. En az 11 TIR olacak, tonaj kapasitesi olacak, deniyor. Bu belgeler şubat ayına kadar alınmazsa artık bizler çalışamayacağız.

Ulaştırma Genel Müdürü Talat Aydın, ‘Paranız yoksa bu işi yapmayın kardeşim’ diyor. Bu sektörde çalışan 90 bin kişinin sokağa dökülüp işportacılık ve dürümcülük mü yapması isteniyor? Lojistik firmaları da bundan etkilenecek.

- Büyük taşımacılar bu işten memnun galiba...

- Hem de nasıl... Türkiye’de 1.5 milyon TIR var; Avrupa’nın en büyük taşıma filosuna sahip. Yasa çıktıktan sonra yabancı büyük üreticiler, Türkiye’ye TIR satmak için yarışa başladılar. Avrupa’nın büyük TIR üreticileri (Volvo, Daf, Man, Renault vs.) hemen piyasaya girip yeni TIR satmak için harekete geçtiler, arkalarına yerli büyük TIR filolarını aldılar... Türkiye’yi yine borçlandıracaklar’.

Bu arada öğreniyoruz, birçok dernek ve kişi bu yasa hakkında yargıya gitmiş; yasa ve yönetmeliklerde belirsizlik olduğu için... Başkan Mehmet Yavuz, ‘Yasa, Anayasa ve Ticaret Kanunu’na aykırı; eşitsizlik getiriyor. Bakanlık irili ufaklı yüzlerce firma olacağına 10 şirket kalsın anlayışında. Bundan sonra şoför dernekleri de kalmayacak. Biz yasanın yeniden düzenlenmesini istiyoruz’ diyor.

Bu konudaki gelişmeler, eylemlere kadar gidebilir.

Yalçın Bey, muhasebecim Yaşar Cabbar’ı vurdular

YALÇIN Bey, ben Alaattin Güneş; Güneş Su’nun sahibi... Hani, kardeşim ve muhasebecim Yaşar Cabbar ile size gelmiştik, belgeler getirmiştik... Telefonla gelişmeleri anlatmıştık. Ben o kişiyim... Bizim Yaşar’ı bu sabah (dün) bacaklarından vurdular... Anlattıklarımızı siz ‘İSKİ’nin suyu ilginç bir yere akıtılıyor’ (19.11.2004) başlığı altında yazmıştınız ya...

Ben su nakliyatçısıyım, fabrikalara su satarım. İSKİ, GOP Küçükköy’deki Keçesuyu deposunu Hamidiye AŞ’ye kiralamıştı; onlar da burasını Dr. Cihan Koç’un firması Cihan Dış Ticaret Ltd. Şti’ye vermişlerdi.

Biz bu haksız imtiyaz uygulamasına karşı çıktık; İSKİ, Hamidiye üzerinden AKP’lileri koruyordu. Gaziosmanpaşa’da AKP çevrelerine yakın olan bu kişiyi, AKP il yönetimine şikáyet ettik; İSKİ’ye, Valilliğe, Kaymakamlığa, Savcılığa dilekçeler yazdık. Çünkü bu haksız bir imtiyaz uygulamasaydı. Hiç kimse kılını kıpırdatmadı. En sonunda size geldik; siz de yazınca bu kişiler bize düşman oldular. Nihayet iki gün önce İSKİ’nin, bu ihaleyi iptal ettiğini sizin köşenizden öğrendik.

Ve bugün öğleye doğru, hakkımızı aramak için hukuki ve mali yönden danışmanlık yapan müdürümüz Yaşar Cabbar’ı vurdular. GOP karakolundaki ifademde, ‘Adres belli değil mi; Dr. Cihan Koç’un geçen eylül ayında bizzat beni ölümle tehdit ettiğini, muhtemelen bu kişinin de bu olayı yaptırmış olabileceğini, söyledim. Ben Doğulu olduğum için bana bir şey yapmaya cesaretleri olmadı; buna karşılık bana gözdağı vermek üzere Balkan göçmeni olan Yaşar dostumuzu vurdular. Usulsüzlükleri ve hukuk dışılıkları ortaya koyup hakkımızı aramak istedik, ne yazık ki sonuç böyle oldu. Ancak bu işin peşini de bırakmayacağım.’

Güneş’in söylediklerine eklenecek sadece şu olabilir; Valilik, Kaymakamlık, Savcılık bu kadar başvuruya karşı ne yaptı? Özellikle de AKP yönetimi... Bu konunun ucu ta Isparta’ya kadar uzanıyor.

Şehitler diyarında

DÜN,
Sarıkamış Dayanışma Grubu Başkanı, ünlü kalp cerrahı Prof. Bingür Sönmez, AKUT Başkanı Nasuh Mahruki’nin önderlik ettiği kalabalık bir grup halinde uçakla Erzurum’a geldik. Prof. Sönmez, herkese üzerinde bir şehidin ismi, memleketi ve yaşının yazılı olduğu bayraklı birer yelek verdi. Bize de ‘Rüstemoğlu İsa-19 yaşında, TEKİRDAĞ’ yazan yelek düştü. Uçakta, ‘Kars- Ardahan-Iğdır’ın Sesi-Birikim’ adlı bir gazete ile Erzurum Kalkınma Vakfı’nın (ERVAK) Sarıkamış harekátıyla ilgili CD ve ‘Bir Savaşın Bilinmeyen Öyküsü’ adlı kitaplar dağıtıldı... Alptekin Müderrisoğlu’nun ‘Sarıkamış Dramı’ kitabı da herkesin elindeydi. Önce Atatürk Üniversitesi öğrencilerinin anma toplantıları nedeniyle yaptığı buzdan heykellere kırmızı karanfil bıraktık... Bugün 05.00’te Erzurum’dan 9. Kolordu’nun güzergáhını izleyerek Sarıkamış’a yol alacağız. Allahüekber Dağları’nda 9. Piyade Tümen Komutanlığı tarafından düzenlenen şehitlikteki anma törenlerine katılacağız; -14 derecede karlar altında yürüyeceğiz... Yüreğimiz buruk bir şekilde 90. yılında donarak ölen 90 bin şehidi anacağız.

GÜNÜN SÖZÜ

‘Bildiğini bilenin arkasından gidiniz/Bildiğini bilmeyeni uyandırınız/Bilmediğini bilene öğretiniz/ Bilmediğini bilmeyenden kaçınız.’

(Konfüçyüs)
Yazının Devamını Oku

Faturayı ödemeyen sahil evlerinin elektriği kesiliyor

25 Aralık 2004
<B>MERKEZİ Tekirdağ’</B>da bulunan Trakya Elektrik Dağıtım AŞ <I>(TREDAŞ)</I> Genel Müdürü <B>Ahmet Erdoğan’</B>a, bir okuyucumuzun aktardığı soruyu soruyoruz:<br><br><B>‘İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, TREDAŞ’ın Yönetim Kurulu üyeniz mi?</B>’ ‘Evet’ diyor:

‘Beş kişiyiz, uyumlu çalışıyoruz. Sayın Cerrah en hassas davranan üyemizdir, her toplantıya katılır. Ayrıca Hidrojen Enerji Kurulu Başkan Yardımcısı da, Ziraat Bankası inşaat dairesinde görevli bir arkadaşımız da yönetim kurulu üyesidir.’

Erdoğan, kaçak elektrik konusunda Trakya’da yazlıkları bulunan İstanbullulara da sesleniyor:

Silivri’den İpsala’nın ucuna kadar yedi işletme müdürlüğümüz 20 bin km2’lik bir alanda hizmet veriyor. Bu alandaki 700 köy, 59 belde, 23 ilçe ve 3 ilde; 700 bin abonemiz bulunmaktadır. (Yazları nüfus 2-2.5 milyonu buluyor.) İki yıl önce kaçak % 20 idi, geçen yıl 11.8’e; bu yıl ise 10.5’e düşürdük. Türkiye’de kaçağın en düşük olduğu bölge, Konya Meram’dan sonra Trakya’dır.

Genellikle sanayilerde daha çok elektrik alacağı olur; ilginçtir bizde ise meskenlerde oluyor. Bunun nedeni Silivri’den Enez’e kadar uzanan sahillerdeki konutlardandır. Eskiden yılda bir olan fatura bildirimini ikiye çıkardık. Şu anda toplam alacağımız 48 trilyon, faizleriyle 63 trilyon... Yazlıklarda elektrik hattını kesme ve açma işini ihale ettik. Faturasını bir hafta içinde ödemeyen abone hakkında önce kesme işlemi, sonra da icra işlemi yapıyoruz. Parasını yatıranın elektriğini yeniden bağlıyoruz.

Öneri

-
Aboneler, www.tedas.info sitesinden tesisat numaralarını girerek borçlarını öğrenebilir; ayrıca TREDAŞ’tan 0282-258 26 00 bilgi alabilirler; varsa şikáyetlerini 0282-258 26 91’e bildirebilirler.

UYARI

TÜKETİCİLER Derneği Başkanı Engin Başaran uyarıyor:

Bankamatiklerde sıkışmış kartları, kimseden yardım kabul etmeden hemen orada iptal ettirin. Ekstreleri iyi okumadan imzalamayın. Ekstreleri atmayın, gelen hesap ekstrelerini dikkatlice gözden geçirin; iki kez ödemelerde dikkatli olun. AB ülkelerinde olduğu gibi kafe, bar, restoranlarda el kadar küçük post makinelerinin masaya gelmesini sağlayın.

‘Külkedisi’ üzerine Şener’den öğütler

KARE Yayınları Yayın Yönetmeni, araştırmacı yazar antropolog Cemal Şener, okurumuz Ayşegül Parla’nın ‘Külkedisi kábusu’ yazısı ile yanlış değerlendirme yaptığını belirterek ‘Külkedisi masalı dünya çapında bir masal yazarı Grim Kardeşler’in eseridir. Çocuk eğitimcileri Grim hakkında okuyucu gibi düşünmemektedirler’ dedi.

1785-1863 yıllarında Almanya’da yaşayan kardeşlerin yapıtının, 70 dile çevrildiğini ve günümüzde de ilk bilimsel halk masalları derlemesi sayıldığını belirten Şener şöyle diyor:

‘Masallarda olağandışı öykülerin olması, masalımsı anlatımdan kaynaklanır. Masalda şiddet özendirilmemektedir. Şiddet olumsuzlanmaktadır. Kötü örnek olarak anlatılmaktadır. Masalda çocuğa yalancılık, şiddet, sahtekárlık özendirilmemekte, eleştirilmektedir. Çocuğu yanlış yönlendiren anne, kötü örnek olarak gösterilmektedir. Bu yapılanları yazar eleştirmektedir. Kötü örnek olarak göstermektedir.’

Hayatın ve tarihin her alanında iyi ve kötü var. Hayatın her alanında şiddet var. TV çocuk dizisi Tom ve Jerry’de, Ninja Kaplumbağları’nda ve Harry Poter’da şiddet yok mu?

Çocuklara Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi, Kurtuluş Savaşımız, dünya savaşları, atom bombasının ve çeşitli silahların kötü etkileri nasıl anlatılır? Burada dikkat edilmesi gereken, çocuğun psikolojisini bozmadan anlatmaktır.’

Kubilay haberini TRT nasıl verdi

ŞENER Demiröz yönetimindeki TRT’de haberler de değişti. Bu değişiklik olumlu anlamda olmuyor maalesef. Haberlerin hükümetin sesi haline gelmesinin yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti’nin bazı değerlerine yaklaşımda da farklılıklar ortaya çıkmaya başladı.

Örnek, devrim şehidi Kubilay’ın anma töreni haberi.

Geçmiş yıllarda Kubilay’ın anma törenine ilişkin haberlerde olayı ayrıntılarıyla anlatan bir metin yazılırdı. Bu bazen anma töreni haberinin arkasından ayrı bir bant olarak yayınlanır, bazen de anma töreni haberinin içinde verilirdi.

Kubilay’ı anma töreni haberi TRT’nin internet sayfasındaki haber bölümünde hiç verilmezken sadece Mustafa Sarıgül nedeniyle yaşanan olay verildi.

Yakında Atatürk’e ilişkin haberler de bir iki cümleyle geçiştirilirse hiç şaşmayın!

Bir TRT çalışanı

Sarıkamış

SARIKAMIŞ’
ta, 90 bin vatan evladı, düşmana kurşun sıkamadan öldü.

90. yılında bu şehitler anılıyor.

Düzenleme Komitesi Başkanı Prof. Bingür Sönmez, 170 kişilik bir grupla Erzurum’a gidiyor. Yarın sabah Sarıkamış Şehitliği ziyaret edilecek. Anma törenlerinde çeşitli etkinlikler yer alıyor. Prof. Sönmez, ‘Gelin Sarıkamış şehitliğinde buluşalım. Gelin 90 bin şehidin ruhunu şad edelim’ diyor. (Bilgi; 0532-411 57 82/0535-742 46 47)

Taşıt vergileri

EMEKLİYİM, 2000, Peugeot 1.9 dizel hususi otomobilim var. Taşıt vergisi 270’den 950 milyona çıktı. Emekli bir emekli vatandaşın 13 milyarlık arabaya binme hakkı yok mu? Lüks mü oluyor?

Benimkinin 5 misli değerinde hatta aynı markaya sahip olanların ruhsatlarında ‘ticari’ yazıyor diye benden daha az vergi ödüyor. Bu adaletsizlik değil midir?

Şükrü AYDOĞAN-İSTANBUL

Biliyor musunuz

Tekel’
in sigara bölümünün özelleştirilme ihalesi için son teklif verme süresinin 18 Şubat’ta sona ereceğini, bugüne kadar üç firmanın (JTI, BAT ve SÜPAŞ) şartname aldıklarını...

MESAJ PANOSU

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan,
AB yetkililerinin, körün değneğini öğrendiği gibi soluğu Diyarbakır’da almalarının altında tezgáh var’ dedi. Günaydın!

Nurettin KAPTAN

GALERİ B’
nin Türkiye’nin önde gelen fotografçılarını buluşturduğu ‘Fotografla Yaşayanlar’ isimli sergisi, yarından itibaren Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsündeki sanat galerisinde gezilebilir.

(0212-236 54 90)
Yazının Devamını Oku

Kızılay’ı AİHM’ye götüreceğim

24 Aralık 2004
<b>ANAYASA </B>Mahkemesi ve <B>Danıştay </B>kararlarını ortadan kaldırabilmek amacı ile <B>‘hileli yöntemlerle’</B> olağanüstü genel kurul toplantıları düzenleyen <B>AKP </B>destekli <B>Kızılay </B>yöneticilerine yargıdan bir <B>‘tokat’</B> daha gelmiştir. Tarafımdan açılan davaya bakan Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi kesin hüküm içeren yargı kararlarına rağmen, 7.8.2004 tarihinde yapılan Kızılay Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı’nı ve bu toplantıda alınan kararları ‘iptal’ etmiştir. Böylece Talat Yılmaz ve arkadaşlarından oluşan bugünkü Kızılay yönetiminin yasal olmadığı ve kurumun da işgal altında bulunduğu tescil edilmiştir. Bilindiği gibi Anayasa Mahkemesi, Türkiye Kızılay Derneği’ne yapılan ‘siyasi müdahaleyi’ Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiş, Danıştay 10. Dairesi de bu karar doğrultusunda Bakanlar Kurulu’nun uygulama işlemini durdurmuştu. Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi ise 7.8.2004 tarihli genel kurul toplantısı için ‘ihtiyati tedbir’ kararı vermişti. Ancak Talat Yılmaz ‘Bunlar içi boş kararlardır’ şeklinde beyanda bulunarak tüm yargı kararlarını çiğnemiş ve olağanüstü genel kurul toplantısını yapmıştı.

Türkiye’de ilk kez böylesine vahim bir olaya tanık olduklarını vurgulayan hukukçular ‘Anayasa’nın 153. maddesini açıkça ihlal eden Başbakan’a Yüce Divan yolunun açılabileceği görüşünü’ belirtmektedirler. AKP hükümetinin bu tutumu Anayasa’nın ‘hukuk devleti’ kavramını zedelemektedir. Yargı kararlarının uygulanmaması durumunda, konuyu AB’nin yetkili organlarına ve AİHM’ye taşıyacağımızı özellikle belirtmek isterim. Hukuk dışı yapılan bu uygulamalara karşı büyük bir hassasiyet gösterilmesini rica ederim.

Dr. Ertan GÖNEN Kızılay eski Genel Başkanı

Bebek’teki park utanılacak halde

BEBEK’te oturan bir okurumuz, utanç verici şeyler yazıyor: Bebek Parkı bakımsızlıktan perişan halde. Biliyorsunuz parklar Büyükşehir’e ait ve onlar da her sene parkların bakımını ihale ile şirketlere veriyorlar. Verdikten sonra hiç bir şekilde kontrol etmiyorlar. Görevini kimse yapmıyor. Tahmin ediyorum ki, görevlendirilen adam ehil değil; budama yapmıyor, soğuk havalarda güllere naylon sarmıyor. Parktaki heykelin plaketi düştü, kaidesi kırık; utanç verici bir durum. Belki de kim olduğunu unuttular. Yandaki Mısır Başkonsolosluğu da bakımsız, dökülüyor. Kocakoca Mısır devleti bunu görmüyor mu? İstanbul en güzel yerinde yüzkarası bir durum. Yan kapısında polis kulübesi var; orası da ayrı bir çöp yığını, insan utanıyor. Ben üç yıldır uğraşıyorum, ne yazık ki, başarılı olamadım.

İSKİ, ‘suyu kesti’

İSKİ’nin, ‘İSKİ sessiz kalıyor’ (22.12.2004) yazısına gönderdiği açıklama şöyle: ‘Konuya ilişkin daha önce kaleme almış olduğunuz (19.11.2004) yazınız üzerine idaremiz gerekli incelemeleri yaparak Hamidiye AŞ ile akdedilen protokol hükümlerine uyulmadığı gerekçesiyle protokolün sonlandırılmasına karar vermiş ve fesih bildiriminde bulunulmuştur. 31.12.2004 tarihi itibariyle İSKİ ile Hamidiye AŞ arasındaki protokol son bulacaktır.’ Bilindiği gibi Hamidiye AŞ, su satış yerini Cihan Ltd. Şti’ye (Dr. Cihan Koç) kiralamış; bu kiralamadan mağdur olduğunu söyleyen su nakliyeycisi Alaettin Güneş, İSKİ ve Savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu.

CHP geçmiş sol örgütlere dönüştü

MENEMEN’de Kubilay’ın şehit edilişinin 74. yılı anma töreninde CHP İzmir Milletvekili Vezir Akdemir, ‘Bizi başka belediye başkanlarıyla oturtmayın, biz bölgenin başkanlarıyla oturmak istiyoruz’ diye sesleniyor.

Protokol krizi yanında provokasyon da, polemik de, kavga da vardı Menemen’de dün... Tartışmalar sırasında meydana gelen itiş kakış arasında Mustafa Sarıgül’ün yandaşlarından birinin burnu kanıyor. Sarıgül’ü, Menemen’e davet eden Menemen’in CHP’li belediye başkanı Tahir Şahin konuşmasına başlarken ‘Sayın Şişli Belediye Başkanım...’ diye hitap ediyor.

CHP’li 14 milletvekili alternatif bir toplantı yapıyor; bir yanda da Sarıgül, Baykal’a göndermeler yapıyor.

Anlamlı bir toplantıda ‘Türkiye laiktir, laik kalacaktır’ sloganı komik kaçmıyor mu?

Sarıgül bir taraftan alkışlanıyor, bir taraftan yuhalanıyor. Bir grup ‘İzmir seninle gurur duyuyor’ diyor, Genel Merkez yanlıları ise ‘Senin burada ne işin var?’ diye tepki gösteriyor.

CHP’nin üzerinden atamadığı hizipçiliğin boyutu; devlet bürokrasisi, askerler, gençler, ADD üyeleri, emekli astsubaylar ve çeşitli illerden gelen Lionslar tarafından ibretle seyrediliyor.

İzmir’den bir dostumuz, bütün bunlara üzülmüş; bir konuyu hatırlatıyor:

‘1980 öncesinde aynı tabandan gelen sol hizipler birbirleriyle kapışırdı. Zaman zaman Dev-Sol’cular, Dev-Yol’cularla, Kurtuluş’çular Dev-Yol’cularla konuşturulmazlardı. Çünkü bir araya gelirlerse birbirlerinden etkilenirler diye endişe ederlerdi önderleri... Eğer bir araya gelirlerse mutlaka kavga ettirilirlerdi. O yüzden çeşitli gruplar yıllarca birbirlerine düşman gibi baktılar ve bir şey de olamadılar.’

Biliyor musunuz

BÜYÜKŞEHİR’in İSMEK (İstanbul Sanat ve Meslek Eğitim Kursları ve Semirerleri Organizasyonu Hizmet Alımı) işinin ‘acil ihtiyaç’ gerekçesiyle açılan 5 trilyonluk ilk ihaleyi bir TV şirketine yakın olan Atlas firmasına verildiğini; ayrıca 5 ocaktaki 15 trilyonluk 2. ihale şartnamesinin ise bu işi 3 yıldan beri yürüten Rey Medya’ya verilecek şekilde hazırlandığının ileri sürüldüğünü...İSTANBUL Esnaf ve Sanatkar Odası’nın, esnaf ve sanatkarlara AB’ye entegrasyonunda katkı sağlayacak Ar-Ge birimi kurduğunu (İletişim; 0537-263 34 44)...

Mesaj panosu

BEYOĞLU
Savcılığı’na; otoyol tabelalarına çıkan meczubun altına atlama yastığı seren ve yaktıran itfaiye, Yeşilçam’da dakikalarca yalvaran Erkan Abacı’ya, arabada olduğu halde akıl edip yastık getirmeyen Beyoğlu İtfaiyesi suç işlemiş olmuyor mu? Fehmi KURŞUN

‘90. YILDA 90.000 şehit anılıyor’
Sarıkamış Harekatı’nın yarınki anma törenine katılacak ilk kafile bugün 08.00’de Haydarpaşa’dan törenle Erzurum’a hareket ediyor.
Yazının Devamını Oku

Sağlık karnesi nasıl alınır

23 Aralık 2004
<b>EMEKLİ </B>Sandığı Genel Müdürü <B>Mehmet Ali Özyer, ‘Emekliye sağlık karnesi işkencesi’ </B>(15.12.2004) başlıklı yazıda memur emeklileri için yer alan sıkıntılar karşısında bu bilgiyi aktarıyor: 1. Sağlık karnesi biten emeklilerimizin Cağaloğlu ve Bostancı’daki hizmet binalarından birine gitmek suretiyle sağlık karnelerini değiştirmeleri mümkündür. İşlemde emeklilerimizden SSK veya Bağ-Kur’dan kaydı olup olmadığı yönünden herhangi bir kayıt istenmemekte, böyle bir kayda ihtiyaç duyulduğunda birimlerimizde SSK ve Bağ-Kur’a on-line bağlantılı sistemlerimiz aracılığıyla sorgulama yapılmaktadır.

2. Hizmet binalarına gelemeyecek durumda olan veya gelmek istemeyen karne sahiplerinin; karnelerinin bittiğini belirtir bir dilekçe, biten sağlık karnesi ve bir adet fotoğraf ile posta yoluyla başvuruda bulunmaları halinde, hiçbir ücret talep edilmeksizin posta ile adreslerine gönderilmektedir.

Öte yandan, SSK veya Bağ-Kur emeklileri ile Yeşil Kart almak isteyenlerden Emekli Sandığı’nda kaydı olup olmadığı yönünde belge istenmesi halinde bizzat başvuruda bulunan kişilere Genel Müdürlüğümüz ile Bölge Müdürlüklerimizden elden cevap verildiği gibi posta veya faks yolu ile de Sandık’la ilişkisi bulunup bulunmadığına ilişkin belge gönderilmektedir.

Yine bu işlemlere yönelik olarak Emekli Sandığı’nın bölge düzeyinde teşkilatlanması, il müdürlüklerinin bulunmaması sebebiyle, bölge dışındaki emeklilerimize veya vatandaşlarımıza kolaylık olması amacıyla 16.8.2004 tarihinde on-line link açılarak sorgulama yapabilmeleri için tüm Valilikler yetkilendirilmiştir. Bu uygulama ile vatandaşlarımızın bulundukları İl Valiliğine nüfus cüzdanları ile başvurmak suretiyle Emekli Sandığı’nda kaydı olup olmadığı yönünde belge alabilmeleri sağlanmıştır. Kurumumuz, Emekli Sandığı vatandaşlarımızın işlemlerini süratle sonuçlandırmak için bütün teknolojik imkanlardan yararlanarak elinden gelen her türlü çabayı göstermektedir.’

Sayın Genel Müdür’ün açıklaması iyi niyetli ama emekliler bu sıkıntıları ne yazık ki yaşadılar.

Nihayet hafta başında verilen bir talimatla, SSK’lılar için Emekli Sandığı ve Bağ-Kur’dan istenen belge zorunluluğu kaldırılmış ve kuyruklar kalkmış.

Kubilay olayı

74 yıl önce bugün Menemen’de, laik cumhuriyeti ‘kafirlik’ olarak gören Nakşibendi tarikatına karşı cumhuriyeti savunan yedek subay öğretmen Kubilay, bu tarikatın yandaşları tarafından boğazı kesilerek şehit edilmişti

Ne yazık ki laiklik karşıtı bu tutum, kökten kurutulmadığı gibi, günümüzde de kılık değiştirerek sinsice, siyasetin türlü düzeylerine dek uzanıp, ‘camilerin kışla yapılması’ isteğini açıkça belirten bir boyuta varmıştır.

Dışardan önerilen ‘ılımlı İslam’ yapılanmasına dört elle sarılan günümüz iktidarı, şimdi de AB’nin ulusal yararlarımızı teslim almasına göz yumup, AB’nin kimi evrensel düzenlemelerini kendi görüşlerine destek yapma peşindedir.

80 yıllık laik cumhuriyetimizin temel felsefesinden adım adım uzaklaşmasına neden olacak böyle tutumlara karşı durmayı bir görev biliyor,görevimizi her koşulda sürdüreceğimizi belirtiyoruz.

Kadın Araştırmaları Derneği

Tevfik Fikret 137 yaşında

şair Tevfik Fikret, 137 yıl önce bugün 24 aralık 1867’de doğmuştu. Atatürkümüz üzerinde en çok etki yapmış olan bu büyük ozanımızın ‘Haluk’ın Veda’ı’ şiirinden şu ölmez dizeleri, inançlı ve coşkulu tüm gerçek Atatürkçülere armağan ediyorum: Koşan elbet varır; düşen kalkar; /Kara taştan su damla damla akar /Birikir, sonra bir gümüş göl olur; /Arayan hakkı en sonunda bulur.

Aziz Naci DOĞAN-BAKIRKÖY


Külkedisi kábusu

İLKÖĞRETİM 1-2-3. sınıflar için hazırlanmış T.C. MEB Talim Terbiye Kurulu’nun belirlediği ‘eğitim öğretim ilkelerine uygun hazırlandığı’ yazılı olan Kare Yayınları’na ait dünya çocuk klasiklerinden ‘Külkedisi’ adlı kitabı kızıma hediye geldi. Okuyunca dehşete düştüm. Yıllardır bildiğimiz Külkedisi’nin kardeşi ayağına ayakkabı olmadığı için annesi ne yapacaksın parmağını nasıl olsa prenses olacaksın kes dediği için kesiyor ve kanlar içinde ayakkabıyı giyiyor. Diğer kardeş de topuğunu kesiyor. Böyle bir şeyin MEB tarafından onaylanan bir kitapta olduğuna inanamıyorum. Bu kitaplar hiç mi okunmuyor yoksa gözden mi kaçıyor? Çocuklara şiddeti, yalancılığı, sahtekarlığı öğreten bu gibi yayınlara dur denmesini istiyorum.

Ayşegül PARLA

Mart-Port limanında sorun var

Ambarlı Limanı en çok ithalat ve ihracat yapılan limanlarımızdan biridir ve birkaç limandan oluşmaktadır. Mar-port limanı da bunlardan biridir ve Arkas tarafından işletilmektedir.

İthal ettiğimiz mallar konteynerlerle gelmekte gümrük işlemlerinden sonra yurtiçine girmektedir. Mal, limana indikten sonra hemen liman işletmesi tarafından gümrük tesbitine sunulması gerekirken son zamanlarda bu süre 5-6 günü bulmaktadır. Çünkü yüzlerce dönüm olan liman sahasında tesbit için ayrılan alan birkaç yüz m2’dir ve liman yöneticileri sorunu çözmeye çalışmamaktadırlar. Çünkü bekleyen binlerce konteynerden hergün için ardiye ücreti almakta, haksız kazanç sağlamaktadırlar.Zaman kaybı tamamen liman idaresinden kaynaklanmasına rağmen, malın beklediği süre için yüzlerce dolar ardiye parası ödemekteyiz. Ayrıca malımızı geç gümrükten çektiğimiz için satışa sunamamaktayız. Limanın işleticisi olan Arkas şirketinde ise muhatap dahi bulamıyoruz.

Ahmet SEVİLMİŞ Maks Tektil ve Makina Sanayi Ltd.Şti.

Baz istasyonlarına genelge vız geliyor

GELİBOLU Camiikebir Mahallesi’nde oturuyoruz. Aynı mahallede bulunan Özen Otel’e ait işletmede bir adet baz istasyonu mevcutken ikincisi kurulmuştur. Baz istasyonlarına ait yasal düzenlemeler Çevre ve Orman Bakanlığı, Çevre Kirliğini Önleme ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı genelgesine (11.5.2000) rağmen sağlığımızı tehdit eder durumdadır. Bu genelge öncelikle belli değerin üzerinde -ki 900 MHz. için 42 Vm., 59 MHz. için 59 Vm’dir. Elektrik alan şiddeti oluşturan mikrodalgalar insan sağlığı açısından zararlı bulunmaktadır. Genelge bu konudaki bilim çevrelerine ve Uluslararası İyonlaştırıcı Olmayan Radyasyondan Korunma Kurulu’na dayanmaktadır. Böylelikle ilk kez resmi bir devlet belgesinde 900 MHz’in üzerinde elektrik alan şiddeti oluşturan mikrodalgaların zararlı olduğu kabul edilmektedir.

Peki yöneticilerimiz neden duyarsız kalıyorlar.

117 imza

Gene mi rant

MODA Camii’nin yanındaki sabit pazar yıkılıyor. İçinde muhtarlığın, sağlık merkezinin ve PTT’nin bulunduğu alan Vakıflar’a olan borcundan ötürü belediyeden alınıyormuş. Peki Vakıflar burasını kime satacak, ne yapılacak? Depremde sığınacak bir yer yerimiz burası kalmıştı. Yazık. Zeki SÖZER

Biliyor musunuz

ARIKANLI Holding’in yılbaşı promosyonu için ayırdığı 100 milyarlık bütçesini, daha verimli ve topluma katma değer getirecek nitelikteki projelere harcanması için Maltepe’deki Cumhuriyet İlköğretim Okulu’na bağışladığını...

İsmet İnönü’nün bugün 31. ölüm yıldönümünde çeşitli etkinliklerle anılacağını...

Mesaj panosu

BEN Van’
da ikamet etmekteyim. TEDAŞ’a işçi alımı için 20-21 Kasım tarihlerinde Erzurum’da yapılan sözlü mülakatlara katıldım. KPSS puanımın iyi olmasına ve mülakatlarda başarılı olmama rağmen ‘Türkiye gerçeği’ olan torpil nedeniyle alınmadım. Benim gibi mağdur başka insanlar da var. Bu haksızlığın önlenmesi için sizden yardım bekliyoruz.

Abdurrahman METİN
Yazının Devamını Oku