Taşımacılık sektörü nasıl tekelleşiyor

ÜLKEMİZDE taşımacılık yapan kuruluşların örgütlendiği iki büyük dernek var: UND ve RODER...

Bunun dışında Mersin merkezli UNKODER (Uluslararası Nakliye Komisyoncuları Derneği) ile İstanbul merkezli UTİKAT da, nakliye organizatörlüğü ve acente gibi çalışan küçüklerin örgütlendikleri dernekler... Bu sektörde bu tür hizmetleri yürütenlerin sayıları 18 bini buluyor. Kamyonuyla nakliye yapanlar da bu sınıfa giriyor.

Sıkıntıları geçen yıl çıkan ve bir yıl sonra yani 25.2.2005’ten itibaren yürürlüğe girecek olan Karayolları Taşıma Kanunu’nda getirilen ağır hükümler... ‘Bizi ortadan kaldırıp büyük tekel ve kartellere yol açılacak’ diyorlar.

UNKODER’in Genel Başkanı Mehmet Yavuz, yeni yasa ile ilgili çarpıcı iddialar ortaya atıyor:

‘Bu yasa çıkarken artısı eksisi düşünülmedi. Büyük TIR filolarının sahiplerinin örgütlendiği UND ve RODER ile Ulaştırma Bakanı ve Ulaştırma Genel Müdürü bir araya gelip bu yasayı çıkardılar; nakliyecilik ve acentecilik yapan biz küçükleri çeşitli engellerle ortadan kaldırmak istediler. Bir iki TIR’la bu işi yapmayın diyerek, sayısı dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar taşımayla ilgili belge şartı getirdiler.

Sadece R2 adlı belgenin bedeli 200 milyar... Niye Maliye’ye yatırılmıyor da Ulaştırma’nın döner sermayesine yatırılıyor? Ayrıntılarını anlatmaya kalksam köşenizde yer kalmaz. En az 11 TIR olacak, tonaj kapasitesi olacak, deniyor. Bu belgeler şubat ayına kadar alınmazsa artık bizler çalışamayacağız.

Ulaştırma Genel Müdürü Talat Aydın, ‘Paranız yoksa bu işi yapmayın kardeşim’ diyor. Bu sektörde çalışan 90 bin kişinin sokağa dökülüp işportacılık ve dürümcülük mü yapması isteniyor? Lojistik firmaları da bundan etkilenecek.

- Büyük taşımacılar bu işten memnun galiba...

- Hem de nasıl... Türkiye’de 1.5 milyon TIR var; Avrupa’nın en büyük taşıma filosuna sahip. Yasa çıktıktan sonra yabancı büyük üreticiler, Türkiye’ye TIR satmak için yarışa başladılar. Avrupa’nın büyük TIR üreticileri (Volvo, Daf, Man, Renault vs.) hemen piyasaya girip yeni TIR satmak için harekete geçtiler, arkalarına yerli büyük TIR filolarını aldılar... Türkiye’yi yine borçlandıracaklar’.

Bu arada öğreniyoruz, birçok dernek ve kişi bu yasa hakkında yargıya gitmiş; yasa ve yönetmeliklerde belirsizlik olduğu için... Başkan Mehmet Yavuz, ‘Yasa, Anayasa ve Ticaret Kanunu’na aykırı; eşitsizlik getiriyor. Bakanlık irili ufaklı yüzlerce firma olacağına 10 şirket kalsın anlayışında. Bundan sonra şoför dernekleri de kalmayacak. Biz yasanın yeniden düzenlenmesini istiyoruz’ diyor.

Bu konudaki gelişmeler, eylemlere kadar gidebilir.

Yalçın Bey, muhasebecim Yaşar Cabbar’ı vurdular

YALÇIN Bey, ben Alaattin Güneş; Güneş Su’nun sahibi... Hani, kardeşim ve muhasebecim Yaşar Cabbar ile size gelmiştik, belgeler getirmiştik... Telefonla gelişmeleri anlatmıştık. Ben o kişiyim... Bizim Yaşar’ı bu sabah (dün) bacaklarından vurdular... Anlattıklarımızı siz ‘İSKİ’nin suyu ilginç bir yere akıtılıyor’ (19.11.2004) başlığı altında yazmıştınız ya...

Ben su nakliyatçısıyım, fabrikalara su satarım. İSKİ, GOP Küçükköy’deki Keçesuyu deposunu Hamidiye AŞ’ye kiralamıştı; onlar da burasını Dr. Cihan Koç’un firması Cihan Dış Ticaret Ltd. Şti’ye vermişlerdi.

Biz bu haksız imtiyaz uygulamasına karşı çıktık; İSKİ, Hamidiye üzerinden AKP’lileri koruyordu. Gaziosmanpaşa’da AKP çevrelerine yakın olan bu kişiyi, AKP il yönetimine şikáyet ettik; İSKİ’ye, Valilliğe, Kaymakamlığa, Savcılığa dilekçeler yazdık. Çünkü bu haksız bir imtiyaz uygulamasaydı. Hiç kimse kılını kıpırdatmadı. En sonunda size geldik; siz de yazınca bu kişiler bize düşman oldular. Nihayet iki gün önce İSKİ’nin, bu ihaleyi iptal ettiğini sizin köşenizden öğrendik.

Ve bugün öğleye doğru, hakkımızı aramak için hukuki ve mali yönden danışmanlık yapan müdürümüz Yaşar Cabbar’ı vurdular. GOP karakolundaki ifademde, ‘Adres belli değil mi; Dr. Cihan Koç’un geçen eylül ayında bizzat beni ölümle tehdit ettiğini, muhtemelen bu kişinin de bu olayı yaptırmış olabileceğini, söyledim. Ben Doğulu olduğum için bana bir şey yapmaya cesaretleri olmadı; buna karşılık bana gözdağı vermek üzere Balkan göçmeni olan Yaşar dostumuzu vurdular. Usulsüzlükleri ve hukuk dışılıkları ortaya koyup hakkımızı aramak istedik, ne yazık ki sonuç böyle oldu. Ancak bu işin peşini de bırakmayacağım.’

Güneş’in söylediklerine eklenecek sadece şu olabilir; Valilik, Kaymakamlık, Savcılık bu kadar başvuruya karşı ne yaptı? Özellikle de AKP yönetimi... Bu konunun ucu ta Isparta’ya kadar uzanıyor.

Şehitler diyarında

DÜN,
Sarıkamış Dayanışma Grubu Başkanı, ünlü kalp cerrahı Prof. Bingür Sönmez, AKUT Başkanı Nasuh Mahruki’nin önderlik ettiği kalabalık bir grup halinde uçakla Erzurum’a geldik. Prof. Sönmez, herkese üzerinde bir şehidin ismi, memleketi ve yaşının yazılı olduğu bayraklı birer yelek verdi. Bize de ‘Rüstemoğlu İsa-19 yaşında, TEKİRDAĞ’ yazan yelek düştü. Uçakta, ‘Kars- Ardahan-Iğdır’ın Sesi-Birikim’ adlı bir gazete ile Erzurum Kalkınma Vakfı’nın (ERVAK) Sarıkamış harekátıyla ilgili CD ve ‘Bir Savaşın Bilinmeyen Öyküsü’ adlı kitaplar dağıtıldı... Alptekin Müderrisoğlu’nun ‘Sarıkamış Dramı’ kitabı da herkesin elindeydi. Önce Atatürk Üniversitesi öğrencilerinin anma toplantıları nedeniyle yaptığı buzdan heykellere kırmızı karanfil bıraktık... Bugün 05.00’te Erzurum’dan 9. Kolordu’nun güzergáhını izleyerek Sarıkamış’a yol alacağız. Allahüekber Dağları’nda 9. Piyade Tümen Komutanlığı tarafından düzenlenen şehitlikteki anma törenlerine katılacağız; -14 derecede karlar altında yürüyeceğiz... Yüreğimiz buruk bir şekilde 90. yılında donarak ölen 90 bin şehidi anacağız.

GÜNÜN SÖZÜ

‘Bildiğini bilenin arkasından gidiniz/Bildiğini bilmeyeni uyandırınız/Bilmediğini bilene öğretiniz/ Bilmediğini bilmeyenden kaçınız.’

(Konfüçyüs)
Yazarın Tüm Yazıları