Yalçın Bayer

TÜPRAŞ satılacak da kaça, kime ve nasıl?

19 Nisan 2003
<B>TÜRKİYE</B> Cumhuriyeti sanayisinin <B>'başyapıtı' </B>sayılan <B>TÜPRAŞ </B>satılacak? Ayda devlete yaklaşık 1 katrilyon sağlayan bu kuruluş kaça satılacak ve en önemlisi de kime satılacak?

Önce TÜPRAŞ'ın hisselerinin ne olduğunu bilelim.

Yüzde 34'ü önceden halka arz edilmişti. Kalanın yüzde 17'sini 300-500 milyon $ veren alabilecek.

2002 yılı bilançoları incelendiğinde karşınıza 1999 depreminin yaralarını hızla sarmış; 2006 yıllarına kadar yatırımlarını tamamlamış; 2010 yıllarının ilk çeyreğinde de yatırımlarıyla ilgili tüm ödemelerini bitirmiş ve teknolojisini yenilemiş dev bir tesis olarak çıkıyor.

Ne kadar stratejik olduğunu anlatmaya gerek yok.

Bu tesiste Menderes ve Demirel'in hizmetleri unutulmaz.

Ankara'ya giderken başınızı sağa çevirdiğinizde Körfez'in pırıltılarının yansıdığı rafinerileri görürsünüz.

VERGİNİN % 25'İNİ KARŞILIYOR

Bu duyguları bize anlatan bir ekonomistin değerlendirmesini dinliyoruz:

‘‘TÜPRAŞ, Türkiye'nin kárlılığı en yüksek, ülkede toplanan verginin % 25'ini her koşulda sağlayan, Londra Borsası'na kote olmuş, Türkiye'nin yüz akı bir kuruluş... Hükümetin açıkladığı özelleştirme programına göre, % 51'i blok halinde satılacak. Bu düşünceye göre, 1-1.5 milyar doları getiren bu güzide kuruluşa sahip olacak.

Bu büyük bir para değil.

Bu tesiste tam dört rafineri faaliyette... Bir rafineri en az 4 milyardan aşağı kurulmuyor.

ATAŞ NEDEN YENİLENMEDİ

1990'ların başında bir oyun oynandı... Shell, Mobil ve BP ortaklığında Mersin ATAŞ rafinerisi gerekli olan yatırımlarını yapmadı, modernize edilmedi... Sonra bir bakıldı ki, 'battal' hale gelen (modern rafineriler ham petrolün 4/3'ünü beyaz ürüne çeviriyor, eskiler ise % 50'sini; bu verimlilik ve kár demek) ATAŞ, TÜPRAŞ'a satılmak istendi. O günkü yönetimler, bu teklifi dikkate almadılar.

Ne yazık ki, şimdi modern hale getirilmiş TÜPRAŞ'ın rafinerilerini bu kriz ortamında ucuz fiyatla kapatmak istiyorlar.

TÜPRAŞ'a kimler talip?

Artık dünyada ham petrol bollaşıyor. Ancak bu petrolü verimli şekilde işleyecek rafineriler daha önemli.

KAYITDIŞI PETROLE RAFİNERİ

Bu nedenle TÜPRAŞ'a bölge ülkelerinin talip olması dikkat çekiyor.

Öncelikle Rus petrol şirketlerinden başta Lokoil, ABD ve Arap şirketleri... Hatta, 10 yıl öncesine kadar Edirne Pazarkule sınır kapısına yolu bile bulunmayan Yunanistan'ın bile alıcılar arasında adı geçiyor.

Hükümetin ulusal güvenliğimiz için çok dikkati olması gerekiyor bu satış için... Geçmiş araştırılırsa, Türkiye'nin Karadeniz ve Akdeniz'de iki rafineriye daha gereksinimi olduğu raporlarda yazıyor.

ATAŞ'ı kapatmak isteyenlerin, iki bölgede yeni rafineri yapmaya teşebbüs etmeyenlerin şimdi TÜPRAŞ'a ucuz fiyatla neden talip olmak istediklerini iyi değerlendirmek gerekmiyor mu?

Özetle... TÜPRAŞ yarın kayıtdışı ham petrolün proses alanı olmamalı... TOTAL'in, Fransa'nın önemli bir kamu petrol şirketi olduğu unutulmamalı...

Uyuyun bakalım


ANKARA'dan K.N. diyor ki: Yerel yönetim seçimleri kapımızda. Melih Gökçek bir kez daha seçilmek için kolları sıvadı. Yine kendini laik hissedenler uyuyorlar. Umarım Gökçek'in karşısına ortak aday çıkarırlar. Yargının iptal ettiği antilaik izlenimli 'Gökçek' ambleminden inşallah laik başkent Ankara arınır. Atatürk'ün ruhu incinmez, kemikleri sızlamaz.

BBC, ‘işgal’ci sözünden utandı


DÜN akşam üzeri Ankara'dan arayan bir diplomat şunları söylüyor: Beş kıtada on milyonlarca kişiye ulaşan BCC Dünya Servisi, dünkü haberlerinde Bağdat'ta cuma namazı gösterilerini şu ifadelerle yansıttı: ‘‘Cuma namazından çıkan binlerce kişi 'ülkelerinin yabancılar tarafından işgal edilmesi' olarak gördükleri durumu protesto etmek için sokaklarda gösteriler düzenledi. (...) Gösterileri izleyen bir BBC muhabiri bunun savaşın sona ermesinden bu yana Arap milliyetçiliğini gösteren en büyük protesto olduğunu bildiriyor...’’

BBC gibi dünyaya tarafsızlığı ve dengeli haberciliği vaaz eden bir kurumun kullandığı bu ifadeyi medya tarihi açısından bir utanç belgesi olarak görüyorum. Bu İngilizler hiç utanmaz mı? Pikniğe davet edilmediler onlar işgale gitmediler mi oraya?

1974'de Kıbrıs'ta Türklerin işkenceye uğraması üzerine adaya çıkartma yapan Türk Ordusunu 29 yıldır işgalci diye niteleyen BBC ne hazindir ki Bağdat'taki manzaraya işgal diyemiyor; 'işgal iddiası' diye geçiştiriyor.

Ordumuza 'işgalci', Denktaş'a 'defol' diyenlerin BBC'nin bu haberi karşısında yüzleri hiç kızarmamış mıdır?

THY’nin güçlüleri


THY'de süreleri dolduğu için emekli edilenlerin sayısı 'yüzlerce' diye ifade ediliyor. Sadece dünkü emekli sayısının 100 olduğu söyleniyordu.

Peki boşalan kadrolara kimler atanacak; liyakata önem verilecek mi? THY kulislerinde ilginç şeyler konuşuluyor. Uçuş İşletme Başkanlığı Uçuş Hekimi Dr. Ertaç Altuner bir hademe kadrosu ile görev yapıyormuş. Kendisine ‘‘Doktor Bey, 33 yıldır görevdesin emeklilik var mı?’’ diye soranlara ‘‘Neden olsun, benim oğlum Tayyip Bey'in arkadaşı’’ diyormuş. Uçuş İşletmeden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Kaptan Pilot Zafer Baysal hakkında birçok dosya olmasına rağmen görevde tutuluyormuş. Baysal ‘‘Ben buranın kralıyım’’ diyerek ne kadar güçlü olduğunu anlatmak istiyormuş.

Biliyor musunuz?


BAYINDIRLIK Bakanlığı özel idare paylarının tahsili sırasında rüşvet verildiğini iddia eden, bu arada eski Bakan Koray Aydın'ın adını da gündeme getiren Silivri Belediye Başkanı Selami Değirmenci'nin, bu konudaki sözlerine veren Hürbakış ve Habertürk'ün yayınlarına Küçükçekmece Basın Savcısı Ali Özgündüz'ün soruşturma açtığını...

Biliyor musunuz?
Yazının Devamını Oku

Maliye’ye tepkimdir

18 Nisan 2003
<B>MALİYE </B>Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü'ne... <B>Hitit </B>Vergi Dairesi'ne bağlı 6000006835 nolu vergi mükellefiyim. 1975 yılından bugüne kadar sürekli vergi ödemiş ve her türlü vergisini zamanında yatırmış bir mükellef olarak yeni çıkan kanun dolayısıyla bir kez daha cezalandırıldığımı düşünüyorum. Bundan sonra herhangi bir sebeple, yatırmayabileceğim vergilerimin söz konusu kanun çerçevesinde değerlendirilerek affedilmesini ve/veya bugüne kadarki vergilerimi zamanında yatırmaktan dolayı çektiğim cezanın bir şekilde telafi edilmesini emir ve müsaadelerinize arz ederim.

Ahmet Refik Kutluer

ANKARA

Ülke çıkarı


KEMAL Derviş, Amerika
ile ilişkilerin kırılgan olduğunu söylüyor.

Ülkenin áli menfaatlerinde, ülkenin çıkarı ve güvenliği önde gelir, parti mülahazaları değil... İngiltere'de Irak için hükümeti, İşçi Partisi'nden verilen fireye karşı, muhalefetteki Muhafazakárlar destekledi... İşte ülke çıkarını günlük siyaset üstünde tutan olgunluk budur. Maalesef bizde bu olmadı. Kemal Derviş kırılganlıktan yakınıyor. Sade bir vatandaş olarak ne diyeyim?

Nezir KIRDAR

Ankara’da Şişli fırtınası

SAYIN Bayer,
ben Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül olarak size çok önemli bir bilgi vermek istiyorum. (Biz o anda Şişli Camii'nde hocaların hocası Hasan Arabacı'nın cenaze törenindeydik.)

- .....

- Şişlililer genci, yaşlısı, muhtarı, öğrencisi hep birlikte cumartesi gecesi 01.00'de 250 otobüsle Ankara'ya hareket edeceğiz; pazar günü Anıtkabir'de büyük Atatürk'e bağlılıklarımızı bildireceğiz. Bu geziyi 23 Nisan günü yapacaktık, ancak Anıtkabır Komutanlığı'nın ve polisin uyarıları nedeniyle pazara aldık.

- .....

- İnanmıyorsunuz değil mi? Göreceksiniz. 250 otobüs, 12 bin 500 kişi ile Ata'ya saygımızı sunmak üzere Anıtkabir'de bir ilki gerçekleştireceğiz. Anıtkabir, ilk kez aynı gruptan bu kadar büyük bir kalabalıkla karşılaşacaktır.

- .....

- Ankara'ya gidecek grupları; belediye meclis üyelerimiz, STK'lar, muhtarlar ve okul müdürleri belirledi.

- .....

- Otobüsleri nereden mi temin ettik? Şişli bölgesindeki fabrikalar, hafta sonu tatili nedeniyle otobüslerini bizlere seve seve tahsis ettiler. Bunlar 25 noktadan kalkacaktır. Ankara yolunda belirli noktalarda ihtiyaç molası verilecektir. Hepsinin kumanyaları hazırlanmıştır. Bu iş için 25 kişilik bir ekip bir haftadır hazırlık yapmaktadır.

Göreceğiz.

Meteorolojide meteoroloji mühendisiyim

BEN Meteoroloji Teknik Lisesi ve İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Fakültesi mezunu Nurettin Çam'ım... Eski Hava Tahminleri Daire Başkanı'yken, 1.5 ay önce Meteoroloji Genel Müdürlüğü'ne atandım. 22 yıllık meteoroloji çalışanıyım. Meteoroloji mühendisliğini bitirip üst düzeye gelen ilk kişiyim. Sicilimde ve geçmişimde siyasi bir şey yoktur. Yazdığınız gibi geçmişte iktisatçılar, inşaatçılar bu kurumun genel müdürü ve yardımcısı olmuşlardır. Ben, teknik genel müdür yardımcısı olduğumdan bu durumdan rahatsız olanlar vardır. Dolayısıyla bu sadece işi bilenlerle bilmeyenler arasında bir çekişme olarak algılandığından bizler karalanabiliriz.

Kimin döneminde atandınız.

-
1.5 ay önce; eski Çevre Bakanı İmdat Sütlüoğlu tarafından genel müdür yardımcısı yapıldım. Ama atandığım yazının üzerinde Cumhurbaşkanı'nın 'ehildir' diye dipnotu var. Zaten Cumhurbaşkanı makama uygun gerekli bilgiler ve diplomaya göre atamayı onaylıyor.

Meteoroloji'de kaç kişi çalışıyor?

-
Merkez ve taşra teşkilatında 3200.

MHP döneminde Kırşehir'e bile bölge müdürlüğü açılmıştı. Kaç kişi çalışıyor?

-
10-15... Bundan önceki siyasi iradeler de, yan yana olan illerde bölge müdürlükleri açmışlardır. IMF'ye verilen söz doğrultusunda bunların kaldırılması konusu Meclis gündeminde...

Kurumun eski genel müdürü Ümran Emin Bey, iyi ki bugünleri görmedi.

Özdemir sertleşti

‘BALIK Kavağa Çıktı’
(15.4.2003) başlıklı Kavaklı Belediyesi'ndeki yolsuzluk ve rüşvet olaylarıyla ilgili yazımızda ‘‘Ali Talip Özdemir, ANAP tarihinde yeni bir sayfa açmak istiyorsa, DGM'deki bu duruşmayı yakından takip etmelidir’’ demiştik. Ayrıca tutuklu Kavaklı Belediye Başkanı'nın yerine vekil olarak seçilen Şenel Turan'ın 'marifetlerini' sergilemiştik.

ANAP Genel Başkanı Ali Talip Özdemir imzasıyla gelen faksı okuyalım:

‘‘ANAP'lı Belediye Başkan Vekili Şenel Turan, ‘‘parti çıkarlarını, partililer arasındaki kardeşlik duygularını zedeleyici davranışlarda buluduğu’’ gerekçesiyle Merkez Disiplin Kurulu kararıyla partiden ihraç edilmiştir.’’

‘Kültür’de kıyım

KÜLTÜR
Bakanlığı'ndaki atamaları 'acımasız' olarak niteleyen bir grup anne ve eşler sesleniyor:

‘‘1 Nisan'da Türkiye genelinde 225 işçiyi işten çıkaran Bakan Erkan Mumcu 600 işçinin tayinini hazırlamıştır. Bu insanlarda hiç insaf yok mudur? Gencecik kızlar bilmedikleri yerlerde nasıl ve nerede kalacaklar, çocukları olanlar çocuklarını kime emanet edecek?

Üstelik bu insanların çoğunluğu asgari ücretle çalışan üniversite mezunu. Bunlar birim amirlerince çok sevilen, projeler üreten, ayrıca müsteşar, genel müdür sekreteri gibi işin adeta piri olmuş elemanlar. Maalesef bu bürokratların da elinden bir şey gelmiyor; çünkü elleri bağlı.

Peki, ‘‘Türkiye öyle bir uygarlıklar hazinesi ve kültür cumhuriyetidir ki hiçbir ülkede kültür bakanlığı olmasa bile bizde güçlü bir Kültür Bakanlığı olmalıdır’’ diyen eski Kültür Bakanları İsmail Cem, Suat Çağlayan, Rıfkı Danışman, Agáh Oktay Güner, Talat Halman, Ercan Karakaş, Nermin Neftçi, Fikri Sağlar, Timurçin Savaş, İstemihan Talay, Tınaz Titiz ve Namık Kemal Zeybek'i hiç dinleyen olmaz mı?
Yazının Devamını Oku

Meteoroloji de Milli Görüşçü oldu

17 Nisan 2003
<B>OKURLARIMIZDAN </B>atamalarla ilgili ciddi bilgiler alıyoruz. Bazı görevlere ‘Cumhuriyet kadrolarına düşman ve intikam hırsı ile bürünmüş kişiler’in getirildiği ileri sürülüyor. Yeni bir örnek; <B>Meteoroloji Genel Müdürlüğü'</B>ndeki atamalar... Bir grup çalışanı dinliyoruz:

‘‘Bilimsel bir kurumdaki atamalara dikkatinizi çekiyoruz. Kurumda tüm kadrolar cemaatler arasında paylaşılmış. Kimin AKP'ye oy verdiği söz konusu değil. Kim takvaca (inançça) daha üstün, ya da cemaatin önde gelenleri kimi işaret buyurmuşsa onlara makamlar sağlanmıştır.

Eski Çevre Bakanı İmdat Sütlüoğlu, herhalde Erbakan Hoca'sını kıramamış olacak ki, 3 Kasım'a kadar Erbakan'ın arkasında gezen Nurettin Çam'ı Genel Müdür Yardımcısı yapmıştır. Bu şahıs Milli Görüş'ün, MSP ve sonraki devamlarının 'militan' kadrosunda yer almıştır.

Yasa, Bakanlar Kurulu kararları ve kurumun Atama Yükseltme Yönetmelikleri'ne rağmen Personel Dairesi Başkanlığı gibi önemli bir kadroya iki yıllık bir Açık Öğretim programını bitiren ve kurumda personelin vergi iade zarflarını toplamakla görevli Bünyamin Esen adındaki memur getirilmiştir. Dört yıllık fakülte mezunu birini ya da takvaca bu arkadaştan üstün birini bulamadılar mı acaba?

Kurumun İdari Mali İşler Dairesi Başkanlığı'na atanan kişiyi anlatmaya hiç gerek yok, kurumda kendisini herkes iyi biliyor.

Ha bir de İmdat Sütlüoğlu herhalde 'Meteoroloji Allah'ın işi' diyerek bu işin başına ta Rize'den Allah'a daha yakın olsun diye Adem Biberoğlu adında bir ilahiyatçıyı getirip önce müşavir yaptı, sonra da Genel Müdür Yardımcısı olsun diye kararnamesini Köşk'e yolladı.

Belirtelim, Meteoroloji'de Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcılıkları görevlerinin atamaları üçlü kararname ile yapılmakta; daire başkanlıkları direkt bakan tarafından atanabilmektedir. Dolayısıyla bunların Cumhurbaşkanı'nın elemesinden geçme riski de bulunmuyor.

Bu kadrolarla mı Türkiye çağ atlayacak?

Geçenlerde gazeteler Milli Görüş terör örgütüdür diye yazdı. Eh bu durumda Meteoroloji'yi teröristler mi ele geçirmiş oluyor?’’

Karanlığın ağaları


TÜRKİYE Cumhuriyeti'nin 79 yılı aşan tarihinde en önemli başarılardan biri Köy Enstitülerinin kurulmasıdır. 1940'lar Türkiye'sinde yaşama geçirilen bu model hem etkili ve başarılı, hem de dünyada eğitim uzmanlarının alkışladığı bir model olmuştur. Ne yazık ki tutucu ve gerici çevreler bundan rahatsız oldular.

Çok partili yaşama geçince de enstitülere karşı cephe aldılar.

Köy Enstitüleri kapanmasaydı, bugün daha eğitimli, daha aydın ve daha mutlu bir Türkiye'de yaşamış olmaz mıydık?

Hizmet yerine laf üretmenin bedelini ağır ödedik. Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi Gençlik Kolları'nın dünkü bildirisi bu tabloyu anlatmıyor mu?

‘‘Köy Enstitüleri ulus devlet anlayışının eğitimdeki temel dayanaklarından biri olarak başlatılmıştır. Ne ki bu anlayışı kavrayamamış, iktidarını ulusun istenci ve istekleri dışında 'dar sokakta siyaset' anlayışı ile sürdürmüş politikacılar yalnız köye ve köylüye değil, ülkenin geleceğine de darbe vurmuşlardır.’’

Türk aydınlanmasının önemli bir köşe taşının ortadan kaldırılması sonucu geldiğimiz nokta bugün tam bir dram değil midir?

Dilucu’nda yeni oyunlar başladı


Iğdır Valisi’ne uyarılar

IĞDIR
Valisi Musa Küçükkurt'a... Size Iğdır'dan aldığımız faks ve mektuplardaki soruların bir özetini aktarıyoruz:

Nahçıvan'la aramızdaki Dilucu sınır kapısında otobüsler mazot kaçakçılığı yapıyor mu? (İran üzerinden uyuşturucu kaçakçılığı yapıldığı iddiaları henüz doğrulanmadı.) Aras ailesinin kaç otobüsü Nahçıvan'a gidip geliyor? Azerbaycanlıların İstanbul'dan Iğdır'a TIR'la getirilen yük bagajları Nahçıvan'a neden minderleri sökülmüş otobüslere aktarılıp gönderiliyor? Otobüsle kargo taşımacılığı yapılır mı? Iğdırlı Turizm firmasının otobüsünde kaçak mazot, sigara ve tüp yakalanmış mıdır? PKK'lı bir itirafçının bölgenizde suçladığı işadamı kimdir? Bu konuda kentte dağıtılan kitapçığı gördünüz mü?

Bölgenizde içki içip kumar oynayan, daha sonra Hizbullahçılara yanaşan, bir ara koyu Atatürkçü olan, şimdi de AKP'ye yakınlaşan siyasetçi tiplerini tanıdınız mı?

Devlet Hastanesi'ndeki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını inceliyor musunuz?

MHP'li Belediye Başkanı Nurettin Aras'ın 'valisiz dönemde' belediye araçlarını kent dışında siyasi amaçla kullandığından haberdar mısınız?

Iğdır'da vali olmak zordur!

Unakıtan’a öneri


MALİYE Bakanı Kemal Unakıtan, bir zamanların ‘‘Çayda radyasyon yok’’ diyen eski Sanayi Bakanı Cahit Aral'ı hatırlatıyor. Unakıtan da ‘‘Parayı veren düdüğü çalar’’ diyor? Devlet adamı mı, tüccar mı? Orman köylüsü, en fakir kesimdir. Önerim: 20 yıl kesintisiz, davasız tarım arazisi haline getirdiği orman arazileri, orman köylüsüne bedelsiz verilmelidir. Adlarına tapuya bağlanmalıdır.

Ekonomik olarak sağlayacakları katkı, ödeyecekleri bedelden çok daha fazla olacaktır. İşin sosyal güvenlik boyutu da cabası...

N.KAPTAN-ANKARA

Benzinciler kazık atıyor


SİYASETÇİ bir dostumuz arayarak, bazı bayilerde başına gelen akaryakıt hırsızlığını şöyle anlattı:

‘‘Arabamın benzini bittiğinde ful-depo yaparım. Her zaman da kaç kilometre gittiğime bakarım. Bu benim alışkanlığımdır. Genellikle tam depo şöyle böyle 470-500 km. yaparım. Kilometre hesabı şehir içinde dur kalktan ötürü üç aşağı beş yukarı değişir.

Bir arkadaşım geçenlerde dedi ki; GOP Habibler'deki (...) istasyondan benzinini al, dedi. Üç defadır alıyorum; 600 km'yi aşmaya başladığımı gördüm.

Sizinle konuştuğum şu anda kırmızı ışık yanıyor, kilometre de tam 605'i gösteriyor. Diyeceğim şu; önceden tam depoda 20-30 kilometre oynardı; şimdi 100 km'yi buluyor. Yani avantajlıyım.

Bu şu demek; istasyonlar bize %10-15 kazık atıyorlar.

Hesap yaptım şimdiye kadar yılda 1.5 milyar zarar etmişim; bunun vergisi de ayrı bir kayıp.’’

Bundan bir süre önce Doğan Katırcıoğlu'nun bazı istasyonlarda tespit yaptırması yargıya intikal etmişti.

Peki yetkililer neden sağır kulak?!

Anlayana


‘‘TURİZM sanayidir, kültür büyük ölçüde sanattır. Turizm yatırımcılıktır, kültür yaratıcılıktır. Tek bir bakanlıkta birbirine zıt düşerler. Kültür üvey evlat durumunda kalır; kısa vadede ihmale uğrar, uzun sürede hırpalanır.’’

(İlk Kültür Bakanı Talat Halman)

Teröre dikkat


AYDINLIK Dergisi ‘‘İstihbarat birimleri, kayıtlarda örgütleri bilinen kişilerden oluşan 40 canlı bombanın Türkiye'ye sokulduğunu tespit etti. Özellikle Irak'ın kuzeyinden getirilen canlı bombaların tamamı kadın’’ diye yazıyor. Aradan üç gün geçmiyor; Tarabya'daki Hákimevi tuvaletine bir kadın bomba koyuyor. McDonald's'larda bombalar patlıyor.

Türkiye'ye karşı yeni terör oyunlarına dikkat!

MESAJ


ANKARA Atatürk Lisesiler Derneği'nin yemeği 19 Nisan Cumartesi akşamı, Emek 8. Cadde, 85 Sokak, No: 1/8'de...

(0312-420 70 77 0532-435 31 93)

KASTAMONU Gölköylüler Vakfı'nın Köy Enstitüleri ile ilgili Kadıköy Söğütlüçeşme Evlendirme Dairesi'nde saat 6.00'daki panelin konuşmacıları S. Öztürk, R. Çavdar, İ.Eşme, C.Öztürk, P.Türkoğlu, K.Sürekli ve P.Altınışık.
Yazının Devamını Oku

Benim jenerikte adım yok ki...

16 Nisan 2003
<B>İSTANBUL </B>Büyükşehir Kültür Müdürü <B>Şenol Demiröz'</B>ün, <B>‘‘TRT'ye iki aday’’</B> <I>(12.4.2003)</I> yazımız üzerine açıklama gönderdiğini bir dostumuz aracılığıyla öğrendik. Kendisini bizzat arayarak elimize böyle bir yanıtın geçmediğini söyledik.TRT Genel Müdürlüğü'ne aday adayı olan Demiröz'ün söz konusu yazıda adı, bir okurumuzun hatırlattığı Hürriyet'in ‘‘Atatürk'e ihanet belgeseli’’ (20.4.1988) tarihli manşet haberinde geçiyordu.

Demiröz'ün önce açıklamasını okuyalım:

‘‘Eser, sahibinin imzasını taşır. Yazınızda belirttiğiniz Çanakkale ile ilgili film hakkında önünüze gelen notu yollayanlar herhalde filmin jeneriğine bakmayı unutmuşlar. Çünkü filmin kimliği oradadır ve kimin neyi yaptığı jenerikte belirtilir. O jenerikte Şenol Demiröz ismi yoktur. Çünkü belirttiğiniz gibi filmin senaristi Şenol Demiröz değildir.’’

15 yıl önceye dönelim. Hürriyet'te, Arap kökenli Faisal Finans Kurumu'na reklam ücreti alınarak hazırlatılan 'Çanakkale Zaferi' belgeselinde, Atatürk'ün adı geçmeyince TRT'ye karşı büyük bir infial doğduğu yazılıyordu. Ayrıca belgeselin yapımcı firması Ajans 1400'ün ortaklarından ve yönetmen Tuncay Öztürk ise senaryoyu kendisiyle birlikte Şenol Demiröz'ün yazdığını söylüyordu:

‘‘Metin, Mehmet Akif Ersoy'un 'Boğaz Harbi' şiirinden yola çıkılarak yazılmıştır. Şiirde de hiçbir isim geçmemektedir. Biz Atatürk'ü vermeyi düşündük. Ancak şiirin ve metnin içinde yama gibi kalacağını gördüğümüz için vazgeçtik. Biz bir şiiri görüntüledik’’ diyordu Öztürk...

Esen Ünür'
ün haberinde, ‘‘Programı üreten şirketin adı 'Ajans 1400'. Peki bu 1400'ün anlamı ne? Hicri 1400 yılında kurulmuş da ondan’’ diyor.

Demiröz anlatıyor:

‘‘Bu bir film şirketidir. 8-10 ortağı vardı. Ben de çalıştım bu şirkette.’’

Ortaklık...

- Vardı.

Başka kimler ortaktı? Yücel Çakmaklı falan var mıydı?

- Evet, evet...

Erkan Mumcu da var mıydı?

- Yoktu, o galiba Lokman Kondakçı'nın film şirketinde çalışıyordu.

Demiröz daha sonra, belgeselin senaristi olmadığını, yapımında kendisinin bulunmadığını kesin bir dille anlatmaya devam etti ve şöyle dedi:

- Ben yaptığım şeylerin altına imzamı atarım.

Ama o gün Hürriyet'e şimdiki gibi bir açıklamanız yok.

- Çünkü üzerime alınmadım.

Bir soru daha:

Tayyip Erdoğan'ın Büyükşehir Kültür Müdürüsünüz; size TRT Genel Müdürlüğü adaylığı için önerisi oldu mu?

- Böyle bir şey, dilekçe ver anlamında arkadaş çevremden oldu.

Demiröz kimdir


TRT Genel Müdürlüğü'ne en yakın adaylardan sayılan Şenol Demiröz'ün kendi kaleminden Şenol Demiröz kimdir?

AÜ SBF Basın Yayın Yüksek Okulu mezunu... Çeşitli devlet memuriyetlerinin yanı sıra 6 yıl TRT'de, 12 yıl film sektöründe çalıştı, 9 yıldır da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanı... 9 yıldır İstanbul'da ne yaptığı kültür ve sanat hayatını yakından takip edenlerce bilinir. Ayrıca bunlar basılı belgeler halindedir. Onunla çalışanlar, ilişkisi olanlar bilirler ki devleti korur, Türklüğün adını ve Türk kültürünü yüceltmeye çalışır, siyasal ayırım yapmaz, herkesi kucaklar, kültür ve sanat hayatının gelişmesi için ilgililerin önünü açar, özde milliliği, biçimde çağdaşlığı savunur. Yeniliklerden yanadır, durmadan etrafındakilere Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kültür politikalarını anlatır, ölümünden sonra o politikalardan vazgeçildiği için Türk kültür ve sanat hayatının evrensel planda yer almadığını söyler. Bunu herkes bilir, herkesin bildiğini elbette devletin ilgili makamları da bilir!

Yeni başkanın marifetleri


İSTANBUL'da haftalık çıkan 'Yaşam' gazetesi postadan çıkınca, Büyükçekmece'ye bağlı Kavaklı beldesindeki gelişmeleri dün az bile yazdığımızı fark ettik.

Gazetenin ‘‘Görmemişin oğlu olmuş!’’ manşetine dikkat etmek gerekiyor.

Belediye Başkanı Orhan Tıraşoğlu, kardeşi Erol Tıraşoğlu ile tutuklandıktan sonra (yeğeni, muhtar Cengiz Tıraşoğlu da aranıyor) yerine uzun pazarlıklardan sonra ANAP Meclis üyesi Şenel Turan seçilmiş... Seçimlerin üç kez iptalinden sonra üyelerin 14-0 oyu ile başkanvekili olmuş... Geldiği gibi beldedeki bilbord panolarında Tıraşoğlu'nun afişlerini indirerek yerine kendi afişlerini astırmış... Kavaklı'ya dürüst yönetim vaat etmiş; daha önce belediyeye pek gelmeyen belediye meclis üyeleri, yeni dönemde memurlardan önce 'mesai' yapmaya başlamışlar. Ve rant peşinde koşmayı da gene bırakmamışlar.

Tıraşoğlu'nun işe aldığı 37 geçici işçiyi çıkartmışlar; yerine kendi adamlarını almışlar. (Bu arada işten çıkartılan B.B., Büyükçekmece C. Başsavcılığı'na 10 Nisan'da bir dilekçe vererek, başkan hakkında kendisine elle tacizde bulunarak sarkıntılık ettiği iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuş. Bu hikayenin tertip olup olmadığı konuşulurken bakalım arkasından neler çıkacak?)

Bu arada, daha önce Orhan Tıraşoğlu ve 'Kavaklı çetesi'nin yolsuzluklarını yazan Akşam'ın 6.4.2003 tarihli sayısında ise ‘‘Kavaklı'da kaliteli temizlik’’ manşeti dikkati çekiyor. Şenel Turan'ın 'örnek olacak başarı'nın anlatıldığı haberde 'vurgunla anılan beldenin kirlenen isminin' 'Beylikdüzü' diye değiştirildiği, ilk kez bir belediyeye İSO belgesi verildiği, kaçak yapılan taksi durakları ve büfelerin yıkıldığı ileri sürülüyordu.

'Yaşam' gazetesi ise bütün bunlara karşın bu haftaki sayısında, vekil başkan Şenel Turan'ın, 6 Nisan tarihli iade Akşam gazetelerinden 22 binini satın alarak belediye araçları ve personeli ile ev ev dağıttığını ve 'yıktırdım' dediği taksi durakları ve büfelerin yerinde olduğunu fotoğraflarla belgelemiş... Gazete, Akşam'ın bölgeye ilgisinin gazetecilik dışında neye dayalı olduğunu sorguluyor.

Kavaklı ve çevresinin öyküsü bitmeyecektir.

BİLİYOR MUSUNUZ?


(İZMİR'den Mehmet Kenan'dan) 200'ü aşkın emekli generalin kullanımındaki Megan otomobillerin yeni Laguna'larla değiştirildiğini, bunun devlete tahmini maliyetinin 10 trilyon olduğunu...

Biliyor musunuz?
Yazının Devamını Oku

Benim jenerikte adım yok ki...

16 Nisan 2003
İSTANBUL Büyükşehir Kültür Müdürü Şenol Demiröz'ün, ‘‘TRT'ye iki aday’’ (12.4.2003) yazımız üzerine açıklama gönderdiğini bir dostumuz aracılığıyla öğrendik. Kendisini bizzat arayarak elimize böyle bir yanıtın geçmediğini söyledik. TRT Genel Müdürlüğü'ne aday adayı olan Demiröz'ün söz konusu yazıda adı, bir okurumuzun hatırlattığı Hürriyet'in ‘‘Atatürk'e ihanet belgeseli’’ (20.4.1988) tarihli manşet haberinde geçiyordu.Demiröz'ün önce açıklamasını okuyalım:‘‘Eser, sahibinin imzasını taşır. Yazınızda belirttiğiniz Çanakkale ile ilgili film hakkında önünüze gelen notu yollayanlar herhalde filmin jeneriğine bakmayı unutmuşlar. Çünkü filmin kimliği oradadır ve kimin neyi yaptığı jenerikte belirtilir. O jenerikte Şenol Demiröz ismi yoktur. Çünkü belirttiğiniz gibi filmin senaristi Şenol Demiröz değildir.’’15 yıl önceye dönelim. Hürriyet'te, Arap kökenli Faisal Finans Kurumu'na reklam ücreti alınarak hazırlatılan 'Çanakkale Zaferi' belgeselinde, Atatürk'ün adı geçmeyince TRT'ye karşı büyük bir infial doğduğu yazılıyordu. Ayrıca belgeselin yapımcı firması Ajans 1400'ün ortaklarından ve yönetmen Tuncay Öztürk ise senaryoyu kendisiyle birlikte Şenol Demiröz'ün yazdığını söylüyordu:‘‘Metin, Mehmet Akif Ersoy'un 'Boğaz Harbi' şiirinden yola çıkılarak yazılmıştır. Şiirde de hiçbir isim geçmemektedir. Biz Atatürk'ü vermeyi düşündük. Ancak şiirin ve metnin içinde yama gibi kalacağını gördüğümüz için vazgeçtik. Biz bir şiiri görüntüledik’’ diyordu Öztürk...Esen Ünür'ün haberinde, ‘‘Programı üreten şirketin adı 'Ajans 1400'. Peki bu 1400'ün anlamı ne? Hicri 1400 yılında kurulmuş da ondan’’ diyor.Demiröz anlatıyor:‘‘Bu bir film şirketidir. 8-10 ortağı vardı. Ben de çalıştım bu şirkette.’’Ortaklık...- Vardı.Başka kimler ortaktı? Yücel Çakmaklı falan var mıydı?- Evet, evet...Erkan Mumcu da var mıydı?- Yoktu, o galiba Lokman Kondakçı'nın film şirketinde çalışıyordu.Demiröz daha sonra, belgeselin senaristi olmadığını, yapımında kendisinin bulunmadığını kesin bir dille anlatmaya devam etti ve şöyle dedi:- Ben yaptığım şeylerin altına imzamı atarım.Ama o gün Hürriyet'e şimdiki gibi bir açıklamanız yok.- Çünkü üzerime alınmadım.Bir soru daha:Tayyip Erdoğan'ın Büyükşehir Kültür Müdürüsünüz; size TRT Genel Müdürlüğü adaylığı için önerisi oldu mu?- Böyle bir şey, dilekçe ver anlamında arkadaş çevremden oldu.Demiröz kimdirTRT Genel Müdürlüğü'ne en yakın adaylardan sayılan Şenol Demiröz'ün kendi kaleminden Şenol Demiröz kimdir?AÜ SBF Basın Yayın Yüksek Okulu mezunu... Çeşitli devlet memuriyetlerinin yanı sıra 6 yıl TRT'de, 12 yıl film sektöründe çalıştı, 9 yıldır da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanı... 9 yıldır İstanbul'da ne yaptığı kültür ve sanat hayatını yakından takip edenlerce bilinir. Ayrıca bunlar basılı belgeler halindedir. Onunla çalışanlar, ilişkisi olanlar bilirler ki devleti korur, Türklüğün adını ve Türk kültürünü yüceltmeye çalışır, siyasal ayırım yapmaz, herkesi kucaklar, kültür ve sanat hayatının gelişmesi için ilgililerin önünü açar, özde milliliği, biçimde çağdaşlığı savunur. Yeniliklerden yanadır, durmadan etrafındakilere Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kültür politikalarını anlatır, ölümünden sonra o politikalardan vazgeçildiği için Türk kültür ve sanat hayatının evrensel planda yer almadığını söyler. Bunu herkes bilir, herkesin bildiğini elbette devletin ilgili makamları da bilir!Yeni başkanın marifetleriİSTANBUL'da haftalık çıkan 'Yaşam' gazetesi postadan çıkınca, Büyükçekmece'ye bağlı Kavaklı beldesindeki gelişmeleri dün az bile yazdığımızı fark ettik.Gazetenin ‘‘Görmemişin oğlu olmuş!’’ manşetine dikkat etmek gerekiyor.Belediye Başkanı Orhan Tıraşoğlu, kardeşi Erol Tıraşoğlu ile tutuklandıktan sonra (yeğeni, muhtar Cengiz Tıraşoğlu da aranıyor) yerine uzun pazarlıklardan sonra ANAP Meclis üyesi Şenel Turan seçilmiş... Seçimlerin üç kez iptalinden sonra üyelerin 14-0 oyu ile başkanvekili olmuş... Geldiği gibi beldedeki bilbord panolarında Tıraşoğlu'nun afişlerini indirerek yerine kendi afişlerini astırmış... Kavaklı'ya dürüst yönetim vaat etmiş; daha önce belediyeye pek gelmeyen belediye meclis üyeleri, yeni dönemde memurlardan önce 'mesai' yapmaya başlamışlar. Ve rant peşinde koşmayı da gene bırakmamışlar.Tıraşoğlu'nun işe aldığı 37 geçici işçiyi çıkartmışlar; yerine kendi adamlarını almışlar. (Bu arada işten çıkartılan B.B., Büyükçekmece C. Başsavcılığı'na 10 Nisan'da bir dilekçe vererek, başkan hakkında kendisine elle tacizde bulunarak sarkıntılık ettiği iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuş. Bu hikayenin tertip olup olmadığı konuşulurken bakalım arkasından neler çıkacak?) Bu arada, daha önce Orhan Tıraşoğlu ve 'Kavaklı çetesi'nin yolsuzluklarını yazan Akşam'ın 6.4.2003 tarihli sayısında ise ‘‘Kavaklı'da kaliteli temizlik’’ manşeti dikkati çekiyor. Şenel Turan'ın 'örnek olacak başarı'nın anlatıldığı haberde 'vurgunla anılan beldenin kirlenen isminin' 'Beylikdüzü' diye değiştirildiği, ilk kez bir belediyeye İSO belgesi verildiği, kaçak yapılan taksi durakları ve büfelerin yıkıldığı ileri sürülüyordu.'Yaşam' gazetesi ise bütün bunlara karşın bu haftaki sayısında, vekil başkan Şenel Turan'ın, 6 Nisan tarihli iade Akşam gazetelerinden 22 binini satın alarak belediye araçları ve personeli ile ev ev dağıttığını ve 'yıktırdım' dediği taksi durakları ve büfelerin yerinde olduğunu fotoğraflarla belgelemiş... Gazete, Akşam'ın bölgeye ilgisinin gazetecilik dışında neye dayalı olduğunu sorguluyor.Kavaklı ve çevresinin öyküsü bitmeyecektir.BİLİYOR MUSUNUZ?(İZMİR'den Mehmet Kenan'dan) 200'ü aşkın emekli generalin kullanımındaki Megan otomobillerin yeni Laguna'larla değiştirildiğini, bunun devlete tahmini maliyetinin 10 trilyon olduğunu...Biliyor musunuz?
Yazının Devamını Oku

Balık kavağa çıktı

15 Nisan 2003
<B>İSTANBUL'</B>un E-5 karayolu üzerinde, ünlü <B>Tatilya'</B>nın karşısındaki <B>Kavaklı (Beylikdüzü),</B> Türkiye ile Yunanistan arasındaki mübadelede <B>Atatürk </B>tarafından <B>Selanik'</B>lilerin yerleştirildiği bir bölge...Kavaklı adını da sahildeki tarihi köyden alıyor.

Yerel yönetim yasasının gündemde olduğu bu günlerde Kavaklı (Beylikdüzü); kentleşme açısından bir örnek... An ranta dayalı siyaset yapanlar için de bir ibret öyküsüdür.

Kavaklı, 1980'lerin ortasında sadece 'Büyükşehir Kooperatifi'nin yaptığı 6.430 konutla ilk kez yerleşime açıldı... Bölgenin konutlaşması Yakuplu ve Gürpınar'in ekili tarım alanlarına kadar uzandı. Bu sırada aslen Trabzonlu etkin bir isim olan Ali Çebi, Büyükçekmece Belediye Başkanı'ydı. Hazine'ye ait bu arsalar, gecekondu önleme bölgesi olarak ilan edilmişti.

Beylikdüzü hattının yapılandırmasında öncülük eden Çebi'ye göre, 100 bine yakın konutla bu bölgede 500 bin kişi oturacak. (Kavaklı'da halen 150 bin kişi oturuyor)

Rant merkezinin 1994'te belde olmasından sonra bir isim ortaya çıkıyor; Orhan Tıraşoğlu...

KARADENİZ LOBİSİ

Ordulu
bir babadan ve Giresunlu bir anneden doğan 43 yaşındaki Tıraşoğlu, marangozluk yaparkan işleri bozuluyor ve ailesiyle birlikte Kavaklı Köyü'ne göç ediyor 1988'lerde.

Emlakçılık yaparken 1994'te ANAP Belde Belediye Başkanı oluyor.

O dönemde Büyükçekmece Belediye Başkanı Ali Çebi, ANAP'ın etkin isimlerinden... Bütün bölgeyi 'planlatan/parselleten' bir 'arsa tüccarı' olarak bilinen Çebi'nin, Gürpınar, Yakuplu ve Kıraç Belediye Başkanlarını bizzat tespit ettiğini ANAP'lılar söylüyor.

Ortaokul mezunu olan Tıraşoğlu'nun, Çebi'nin de desteği ve yönlendirmeleriyle bölgede pıtırak gibi gelişen kooperatiflerin yarattığı imar rantını karşısında iştihası kabartıyor. Kardeşleri ve aile yakınlarıyla birlikte Kavaklı'yı adeta 'Tıraşoğlu AŞ'ye' çeviriyor; kooperatifler, arsalar, iş merkezleri, restoranlar, büfeler ve C plakalı taksiler, dövmeler, vurmalar derken testi kırılıyor!

TIRAŞOĞLU AŞ

Kavaklılılar,
1999 ve 2000'de de yaratılan rant nedeniyle kendisine tabii ki oy veriyorlar. Aslında Tıraşoğlu'nun zeki olduğu kadar becerikli bir başkan olduğu da unutulmasın... Kavaklı'yı çamurdan kurtarıyor, altyapı sorunlarını çözüyor.

Her seçimde de, İstanbul'daki Giresunlu ve Ordulu hemşerileri Kavaklı'ya taşıyarak tekrar seçilmeyi garantiye alıyor. Belediyenin kilit noktalarına akrabalarını ve yakınlarını yerleştiren Tıraşoğlu'nun teyzesinin kızı Ayşegül Kaya bugün hálá Hesap İşleri Müdürü olarak görev yapıyor.

Tıraşoğlu ile 1999 seçimleri öncesinde konuşurken kendisine kaç dairesi olduğunu sorup ve ‘‘Hiç rüşvet yedin mi?’’ diye sormuştuk. Ve parmaklarıyla saymaya başlayarak, ‘‘şu kooperatifte iki... eşimin şurda, kardeşiminin burda... galiba 6-7 yedi olabilir’’ demişti.

RÜŞVET YEDİN Mİ?

Ve ‘‘Çayınızı içtim, şurada ikram ettiğiniz krakerinizi yedim ya...’’
demişti gülerek...

Kavaklı'da konuşulduğuna göre, 900 dairesi olduğu söyleniyordu.

Tıraşoğlu artık hedefti ve jandarma tarafından takibe alınmıştı. Üç kişilik ekip, belediyenin içine kadar girerek telefonlar dinleniyor ve belgelere ulaşılıyordu.

İlk önce başkanın kardeşi, taksi duraklarının sahibi ve adına 60 taksi bulunduğu iddia edilen Erol Tıraşoğlu, üç dört adamı ile gözaltına alınıyordu. Çünkü, İstanbul Valiliği'nden onaylanan M plakalar, bir gecede C plakası olurken; 20 milyardan 150 milyara çıkıyordu.

Operasyonlar genişleyerek başkan Tıraşoğlu'ndan Karakol Komutanı Yüzbaşı Mustafa Şimşek'e kadar uzanıyor. Tutuklanan 11 kişi arasında bulunan sadece Şimşek'in üzerinde 3 trilyonluk malvarlığı çıkıyordu. Olaylara bir jandarma albayı ile emekli bir hákimin adları da karışıyor; durumdan rahatsız olanlar haberleri yayınlayan 'Yaşam' gazetesine yayın yasağı kararı aldırıyorlardı.

Rantın boyutları bugün hesaplanamıyor. Ama Tıraşoğlu'nun kolladığı 'çevresi'nin kolları uzun...

15 SANIK KARTAL CEZAEVİ'NDE

Bugün Orhan Tıraşoğlu ve kardeşi Erol Tıraşoğlu başta olmak üzere 15 kişi altı aydır Kartal Cezaevi'nde yatıyor; 23.5.2003'te başlayacak duruşmalarını bekliyorlar.

İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcısı Cengiz Hacıosmanoğlu'nun hazırladığı 20 sanıklı 38 sayfalık iddianamede, sanıkların suçları '4422 sayılı yasaya göre, çıkar amaçlı suç örgütünü kurmak, yönetmek, üye olmak ve bu örgüte yardım etmek, çalışma hürriyetini engellemek, irtikap, ihaleye fesat karıştırmak, 6126 ve 3628 yasalara muhalefet' olarak belirtiliyor.

Ali Talip Özdemir, ANAP tarihinde yeni bir sayfa açmak istiyorsa, DGM'deki bu duruşmayı yakından takip etmelidir.

Yarın: Yeni başkan vekilinin marifetleri ve İstanbul'un haftalık 'Yaşam' gazetesinin son sayısında yazılanlar.

Yalaka müdür devri bitti (mi?)


CNN'deki ziyaretinden sonra Mehmet Atalay dün odamıza geldi, ‘‘Bugüne kadar hakkımda yazdıklarınızın vebalini nasıl ödeyeceksiniz?’’ dedi. AKP tarafından Gençlik ve Spor Genel Müdür Vekilliği'ne atanan Atalay, Tayyip Erdoğan zamanında Büyükşehir Spor AŞ Müdürlüğü'nde bulunan Edebiyat Fakültesi mezunu bir genç... Spor çevrelerinde, görevden aldığı halefi Vedat Bayram kadar sevildiği anlaşılıyor.

‘‘Siz kimsiniz?’’ dedik:

‘‘Ben Edebiyat Fakültesi mezunuyum. Trabzon 'Karadeniz' gazetesinde spor yazarlığı yaptım. Öğrenciyken 'Zaman'da çalıştım. O zaman 25 bin tirajlı bir gazeteydi. Ben göreve geldikten sonra gazeteyi marjinal olmaktan çıkardık. 'Dışarda apayrı bir dünya var; onlarla tanışalım' dedim. Kabul ettiler. Bu anlayıştan sonra gazetenin tirajı 240 bine çıktı.’’

Büyükşehir'de ne yaptınız?

- Zaman'
dan sonra Büyükşehir Belediyesi Spor AŞ Genel Müdürü oldum... Dindar kesime sporu sevdiren benim. Tayyip Bey dedi ki; 'işini iyi yapan insanlara görev verin; yeter ki vatan haini olmasın; görüşü önemli değil'... Bizim zamanımızda bayan takımlarımız birçok başarıya imza attı. Avrasya Maratonu'nda kadınları ben koşturdum. Havuzlarda kadın-erkek ayrımı yapmadık. Yalnız mesela Gaziosmanpaşa gibi semtlerden gelen talepler doğrultusunda kadın ve erkeklerin havuza giriş saatlerini ayırdık.

Gürtuna'dan sonra belediyede yoksunuz; Yeni Şafak'ta ne yaptınız?

- Ayrıldım, Yeni Şafak İdare Müdürlüğü'nde bulundum; Nazlı Ilıcak ve Cengiz Çandar'ı gazeteye ben getirdim. Benim zamanımda gazete atılıma geçti.

Erdoğan'ı nasıl tanımlarsınız?

- Tayyip Beyin yanında yalaka adam bulunmaz, Der ki; işi ehline verin, dindarmış, buna buna bakmayın... Artık her devrin adamı dönemi bitti; yağcı-yalaka il müdürlükleri dönemi bitecek. Şöhret ve ihtişamın sonu yok.

Sorduk ‘‘Cumhurbaşkanı kararnamenizi hálá imzalamadı değil mi’’ sorusuna ‘‘Evet’’ dedi. Atalay belki bu nedenle yoğun kadro değişikliğine yapamıyor. Sadece genel müdür yardımcısı ile teftiş kurulu başkanını değiştirmiş...

Atamasına onay verilmemiş bir genel müdürün söyledikleri bunlar.

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘Ağacın kurdu içinden olur.’’

(Atasözü)


MESAJ


TAŞDELEN'de 34 N 6855 plakalı aracımı arıza nedeniyle emniyet şeridine çektim. Ertesi gün Jandarma tarafından Samandra'daki özel bir açıkhava otoparkına çekildiğini öğrendim. Jandarma 32 milyon ceza isteyince kızdım; 65 milyon da çekici ve otopark parası verecekmişim. Jandarmamız özel otopark için ceza kesemez.

İ.K.-KADIKÖY
Yazının Devamını Oku

Türkiye oltadaki balık mı?

13 Nisan 2003
<B>AŞAĞIDAKİ </B>gerçekler,<B> Emin Değer'</B>in <B>'Oltada Balık; Türkiye' </B>kitabında yazıyor. Ayrıca Prof. <B>Türkkaya Ataöv </B>de bunu zaman zaman anlatır. Durumu hatırlatan da bir okurumuz. Okuyoruz:

‘‘1950'li yıllarda ABD Kongresi'nde Marshall Planı çerçevesinde bazı üyeler komünizme karşı direnen Türkiye'ye yapılan yardımların artırılmasını ısrarla istiyorlardı.

Bunları dinleyen dönemin Dışişleri Bakanı John Foster Dallas, üyelere hiçbir şey anlamadıklarını söyleyip bir örnek veriyordu.

Bir kişi nehire balık avlamaya giderken oltasına bir yem koyar.

Oltaya takılan balığa yeniden yem vermenin anlamı yoktur. Eğer balık oltadan kurtulmak isterse siz de çubuğu sallayarak balığın hem kurtulmasını önlersiniz, hem de boğazının parçalanmasına yardımcı olursunuz.

Yok eğer balık uslu durup problem yaratmıyorsa siz de yaşaması için arada bir yem verebilirsiniz.

İşte Türkiye bizim için oltaya takılan bir balıktır.

Sürekli yem vermeye gerek yoktur.

Türkiye bizden kurtulmak isterse olta ile boğazının parçalanmasını sağlarız. Yok eğer uslu durursa biz de ona yaşaması için gerekli olduğu ölçüde ve bizim çıkarlarımıza hizmet edecek şekilde yardımcı oluruz.’’

Aynıyla vaki değil mi?

Şimdi bakalım kim Müslüman!


ABDURRAHMAN Dilipak tezkereden önce bir cuma namazı sonrası Beyazıt'taki eylemde, temiz duygulu, saf insanların dini duygularını istismar ederek, ‘‘Irak'ta şehit olacak Türk askerlerinin cenazeleri camiye gelince o zaman görüşeceğiz’’ diye bağırıyordu.

‘‘Müslüman, Müslümanla savaş eder mi?’’ diyerek, o temiz vatan evlatları şayet orada ölürlerse şehit sayılmayacaklarını bize ima ederken, kendisini Mesih mi ilan etmek istiyordu.

Evet, ‘‘Savaşa hayır, tezkereye hayır’’ eylemleri yaptınız; alın şimdi istediğiniz oldu!

Kuveyt işgal edilirken acaba onlar Müslüman değil miydi? Osmanlı, Müslüman değil miydi? Üstelik onları koruyup kolluyorlardı. Ama Iraklı Araplar, Hıristiyanlarla birlikte, Kudüs'ü yüzyıllardır canları-kanları pahasına koruyan Osmanlıyı arkadan vurmadı mı? Bu ne çabuk unutuldu. Benim babacığım, oralarda bir bacağını bırakarak geldi. Üstelik onu yaralı iken cebinde altın lira maaşı vardır diye kesmeye çalışan da, sizin bugün koruyup kolladığınız Iraklı Araplardı.

Sizin o Müslüman diye koruyup kolladığınız insanlar, TV'lere iyi bakın, işgalci denen askerlere çiçek veriyorlar, alkış tutuyorlar. Bayraklarını sokak sokak dalgalandırıp öpüyorlar.

Soruyoruz. Kerkük ve Musul'da Müslüman Türkmenler öldüğünde onları şehit kabul edecek miyiz ve cenazelerini ne yapacağız? Dilipak'ın fetvası ne olacaktır şimdi? Bu din bezirgánları acaba Allah'a, peygambere ve dinimize ihanet ettiklerini biliyorlar mı?

Ünal UYGUÇ-İSTANBUL

Şu an işsizim


‘BİLİYOR MUSUNUZ?' köşesinde adı geçen CHP İstanbul İl Disiplin Kurulu Başkanı Yılmaz Milan şöyle dedi:

‘‘Sakarya'da cinayetten yatmam bir kaza sonucu idi; ben o zaman CHP Gençlik Kolları başkanıydım ve Sakarya delegesi idim. RP'li belediyede çalışırken CHP Ümraniye İlçe Başkanlığı yaptım. İl Disipilin Kurulu'na kongre ile geldim. Şoförlük yapmaktan gocunmam. Eşimin rahatsızlığı nedeniyle 7.1.2003'te Ümraniye Belediyesi'nden ayrılmak zorunda kaldım. Şu an işsizim, eğer İl Başkanı Şinasi Öktem'in adamı olsaydım Kadıköy veya Şişli Belediyesi'nde statüm gereğince hemen işe girebilirdim. Ama her iki belediye de beni işe almadı, ben de bu durumdan hiç kırılmadım. Çünkü ben aileden CHP'liyim, CHP benim yaşam biçimim.’’

14 ay sonra gelen açıklama


ORMAN Genel Müdür Yardımcısı M.Ali Yılmaz, 'Kemerburgaz'da imar faciası' (28.2.2002) yazısına 14 ay sonra gönderdiği açıklamada şöyle diyor:

‘‘Yazıya konu olan sahaların devlet ormanı sınırları dışında kaldığı ve devlet ormanı ile ilgisinin olmadığı, inşaatların yapıldığı sahalarda orman idaresinin herhangi bir görev yetki ve sorumluluğunun bulunmadığı, ormanların imara açılmasının yürürlükteki mevzuat hükümleri gereğince mümkün olmadığı gibi fiili olarak da böyle bir durumun mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.’’

Böyle deniliyorsa Anayasa'daki değişiklikler ne oluyor M.Ali Bey..

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘TÜRKİYE'nin ekonomik durumunu kurtaracak 5 K adını verdiğim projemdir. 5 K, kirli sermaye, kirli bürokrasi, kirli siyaset, kirli medya ve kirli finanstır. Bu 5 kirlilik merkezi kendi çıkarları dışında bir uygulamanın olmasını istemiyor. Aksini iddia eden varsa beni mahkemeye versin, orada hesaplaşalım.’’

(Eski Ulaştırma Bakanı ve BBP üyesi Prof. Enis Öksüz)

Biliyor musunuz?


1977-79 MC hükümetleri döneminde Kültür Bakanlığı Dış İlişkiler Dairesi'nde çalışan; Tunca Toskay'ın Genel Müdürlüğü'nde TRT'de TV Dairesi Başkan ve Belgeler Yayınlar Repertuvar Kurulu üyeliğinde bulunan ve Tayyip Erdoğan tarafından Başbakanlığa danışman olarak alınan Bilgi Üniversitesi'nden Doç. Nabi Avcı'ya (İstanbul Büyükşehir'e Kule İletişim AŞ olarak işler yaptı), Erdoğan'ın TRT Genel Müdürlüğü'ne adaylık başvurusu yapmasını istediğini, ancak Avcı'nın buna sıcak bakmadığını...

İSTANBUL'da bir belde belediyesinin yeni seçilen başkanının, kendisi hakkında olumlu manşet haber yapan gazetenin kopyasını yeniden bastırarak bölgesinde dağıttığını, ancak bu kişinin belediyede çalışan bir personele sarsıntılık yapmaktan dolayı Küçükçekmece Savcılığı'na şikáyet edilince durumu kurtarmak için torpil aradığını...

ADANA'da şehir merkezinde imar değişikliği ile akaryakıt istasyonuna dönüştürülmek istenen 11 yerle ilgili olarak 'kesinlikle imzalamayacağı' vaadinde bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak'ın yerel seçimler yaklaşırken kendisine yapılan baskılardan bunaldığını...

Biliyor musunuz...

MESAJ


EDİRNE'den E.D. adlı memur, ‘‘Bankalara çok kızıyorum, istemeden ATM kartı gönderiyorlar. Geçen yıl 4 milyondu, bu yıl 8 milyon üyelik parası alıyorlar. Bir kilo et parası... Maaşından para çekiyorsun 1 milyon kesiyorlar. Acaba aynı oranda zam görüyor muyuz? Bankacıların bu fırsatçılığını BDDK'ya şikayet etsem bir işlem yapılır mı?’’
Yazının Devamını Oku

‘Anormal durum’

12 Nisan 2003
<B>‘SİZE bir kitap daha getirdim’ </B>dedi <B>Mehmet Bölük... Tayyip Erdoğan'</B>ın peşini bırakmıyor. İki yıl önce yazdığı <B>'El Tayyip' </B>adlı kitapçığının bu kez geliştirilmiş ve yenilenmiş 250 sayfalık yeni baskısını getirdi. <B>Tayyip Erdoğan'</B>la ilgili son yargı süreçleri ile Büyükşehir'den hükümete 'transfer' edilenlerin listesini de eklemiş kitabına.. Bölük, Erdoğan ve arkadaşlarının Büyükşehir'deki uygulamalarındaki yolsuzlukları nedeniyle yargılanmalarının nasıl engellendiğini, AKP'nin iktidar olmasından sonra yolsuzluk davalarının süratli bir şekilde nasıl bitirildiğini, 200 milyon dolarlık İGDAŞ yolsuzluk dosyasının bir yıldır Eyüp Cumhuriyet Savcısı'nın masasında beklediğini anlatıyor kitabında...

Bunlar bir araya getirilince Erdoğan'ın hangi dikenli yolları 'aştığı' ya da 'aşırıldığı' daha açık bir şekilde anlaşılıyor.

HAZİNE VE BELEDİYE MÜDAHİL OLMADI

Yargılamalarla ilgili şöyle bir tespit yapıyor Bölük:

‘‘Mahkemelerde beraat taleplerinin Cumhuriyet savcılarından gelmeleri; Hazine ve Belediye'nin müdahil olmamaları dikkat çekiyor. Çünkü bu kararları temyiz edecek makam kalmıyor. Yıllardır takip ederek kamuoyuna ve yargıya taşıdığımız yolsuzluk davalarının birbiri peşi sıra beraatle sonuçlanmasını dikkatlere sunmak istedim bu kitapla...’’

Toplumsal Dönüşüm Yayınları (0212-52866 89) tarafından yayınlanan, 40 sayfası küpür ve belgelere ayrılan 'El Tayyip'te; Büyükşehir ve Erdoğan hakkında 'olumlu' raporlar düzenleyen mülkiye başmüfettişleri Enver Salihoğlu'nun Rize'ye, Hüseyin Avni Coş'un Bingöl'e atanarak ödüllendirildiği, buna karşın yolsuzlukları raporlarıyla ortaya çıkartan Mülkiye Başmüfettişi Candan Eren hakkında ise AKP hükümetinin gelmesinden sonra soruşturma açıldığı, hatta hakkında 'müfettişlik yapamaz' raporu hazırlanmaya çalışıldığı anlatılıyor.

Ayrıca Eren'in, Tantan döneminde 'Hizbullah' olayının boyutlarını ortaya çıkartan müfettiş olduğu da vurgulanıyor.

Mehmet Bölük şimdiye kadar bilinmeyen bir ilişkiyi de açığa çıkartıyor:

ERDOĞAN'IN MÜSTEŞAR ADAYI

‘‘Danıştay 2. Dairesi'nin verdiği kararlarda gayreti ve imzası bulunan Hüseyin Karakullukçu'nun Erdoğan'ın çok yakın bir dostu olduğu bugün ortaya çıkıyor. Hatta, Tayyip'in kendisini Başbakanlık Müsteşarlığı'na getireceği bile söyleniyor. Bir yüksek mahkeme yargıcı önüne bir yakınının dosyası geldiğinde nasıl o dosya ile ilgili karar verebilir? Hangi hukuk anlayışına sığar? Tayyip ve arkadaşlarını kurtarma operasyonu böylece Danıştay'dan başlamış oldu. Bu ayıp hukuk sistemimize yeter.’’

Kitapta ayrıca, Albayrak davasının ve İGDAŞ soruşturmasının öyküsü anlatılıyor. Albayrak davasının en önemli tanığı, Park ve Bahçeler eski Müdürü Ali Karakoç'un dinlenmeden karar verilmesi ve İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi Candan Eren'in ve bilirkişilerin raporlarına itibar edilmemesine dikkat çekiyor.

Bütün yazılanlar 'anormal bir durum' yaratmıyor mu?

TRT’ye iki aday adayı


TRT Genel Müdürlüğü için ismi geçen iki adayla ilgili olarak önümüze gelen notları öğrenmek ister misiniz?

HÜRRİYET'in 20.3.1988 tarihli manşetinde ‘‘TRT, şehitlerimizin kemiklerini, Türk ulusunun yüreğini sızlattı. Atatürk'e ihanet belgeseli...’’ diyor. Arap kökenli Faisal Finans Kurumu'na, reklam ücreti alınarak hatırlatılan 'Çanakkale Zaferi' belgeselinin senaryosunu yazan Şenol Demiröz. (1994'ten beri İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürü.) Senaryo M.Akif Ersoy'un 'Boğaz Harbi' şiirinden yola çıkılarak yazılmış. Haber yayınlanınca Demirel ‘‘Utanç verici. Gayri milli hale mi geliyoruz?’’ diye soruyor. İnönü ‘‘İnanılmaz bir gaflet’’, ‘‘Ecevit; TRT korkunç bir gaflet örneği verdi’’ diyor. TRT Genel Müdürü Tunca Toskay... Ve bir süre sonra yapılacak seçimde Toskay yeniden aday gösterilmiyor ve yerine Cem Duna geliyor.

FRANSA Cumhurbaşkanlığı Legion d'Honneur Nişanı sahibi, Paris-Sarbon Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Murat Aykaç Erginöz... Yüksek mimar, romancı, çevirmen, senarist ve oyun yazarı... Altı roman, üç oyun yazdı. 24 çevirisi bulunuyor; iki senaryosu da TRT tarafından dizi yapıldı. Eserleri, Fransızca ve İngilizce'ye çevrilip yayınlandı. 'Nakşıdil Sultan' isimli oyunu Devlet Tiyatroları tarafından 2004 yılında sahnelenmek üzere repertuvara alındı. Cumhurbaşkanı Sezer tarafından kültür ve sanat faaliyetlerinden dolayı iki defa da Çankaya Köşkü'nde kabul edilerek takdir aldı.

TRT'ye aday adaylığı için başvuranların sayısı şimdilik 23.

Her şey önümüzdeki salı gününden sonra belli olacak.

Bir müfettişin suçu


‘EL Tayyip' kitabında İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin (bu mahkemenin eski başkanı Azmi Ulu, emekli olduktan sonra Büyükşehir'le ilgili bir kısım sanığın avukatı oldu) Erdoğan'la ilgili bir beraat kararında Başmüfettiş Candan Eren şöyle suçlanıyor!

‘‘Senden önce Mülkiye başmüfettişi arkadaşın Mehmet Günaydın 6 ay uğraştı bir şey bulamadı. Sen nasıl oldu da 44 günde bu kadar şey bulursun?’’
Yazının Devamını Oku