Bölük, Erdoğan ve arkadaşlarının
Büyükşehir'deki uygulamalarındaki yolsuzlukları nedeniyle yargılanmalarının nasıl engellendiğini,
AKP'nin iktidar olmasından sonra yolsuzluk davalarının süratli bir şekilde nasıl bitirildiğini, 200 milyon dolarlık
İGDAŞ yolsuzluk dosyasının bir yıldır
Eyüp Cumhuriyet Savcısı'nın masasında beklediğini anlatıyor kitabında...
Bunlar bir araya getirilince
Erdoğan'ın hangi dikenli yolları
'aştığı' ya da
'aşırıldığı' daha açık bir şekilde anlaşılıyor.
HAZİNE VE BELEDİYE MÜDAHİL OLMADI
Yargılamalarla ilgili şöyle bir tespit yapıyor
Bölük:
‘‘Mahkemelerde beraat taleplerinin
Cumhuriyet savcılarından gelmeleri;
Hazine ve
Belediye'nin müdahil olmamaları dikkat çekiyor. Çünkü bu kararları temyiz edecek makam kalmıyor. Yıllardır takip ederek kamuoyuna ve yargıya taşıdığımız yolsuzluk davalarının birbiri peşi sıra beraatle sonuçlanmasını dikkatlere sunmak istedim bu kitapla...’’
Toplumsal Dönüşüm Yayınları
(0212-52866 89) tarafından yayınlanan, 40 sayfası küpür ve belgelere ayrılan 'El Tayyip'te;
Büyükşehir ve
Erdoğan hakkında
'olumlu' raporlar düzenleyen mülkiye başmüfettişleri
Enver Salihoğlu'nun
Rize'ye,
Hüseyin Avni Coş'un
Bingöl'e atanarak ödüllendirildiği, buna karşın yolsuzlukları raporlarıyla ortaya çıkartan Mülkiye Başmüfettişi
Candan Eren hakkında ise
AKP hükümetinin gelmesinden sonra soruşturma açıldığı, hatta hakkında
'müfettişlik yapamaz' raporu hazırlanmaya çalışıldığı anlatılıyor.
Ayrıca
Eren'in,
Tantan döneminde
'Hizbullah' olayının boyutlarını ortaya çıkartan müfettiş olduğu da vurgulanıyor.
Mehmet Bölük şimdiye kadar bilinmeyen bir ilişkiyi de açığa çıkartıyor:
ERDOĞAN'IN MÜSTEŞAR ADAYI
‘‘Danıştay 2. Dairesi'nin verdiği kararlarda gayreti ve imzası bulunan
Hüseyin Karakullukçu'nun
Erdoğan'ın çok yakın bir dostu olduğu bugün ortaya çıkıyor. Hatta,
Tayyip'in kendisini
Başbakanlık Müsteşarlığı'na getireceği bile söyleniyor. Bir yüksek mahkeme yargıcı önüne bir yakınının dosyası geldiğinde nasıl o dosya ile ilgili karar verebilir? Hangi hukuk anlayışına sığar?
Tayyip ve arkadaşlarını kurtarma operasyonu böylece
Danıştay'dan başlamış oldu. Bu ayıp hukuk sistemimize yeter.’’
Kitapta ayrıca,
Albayrak davasının ve
İGDAŞ soruşturmasının öyküsü anlatılıyor.
Albayrak davasının en önemli tanığı, Park ve Bahçeler eski Müdürü
Ali Karakoç'un dinlenmeden karar verilmesi ve
İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi
Candan Eren'in ve bilirkişilerin raporlarına itibar edilmemesine dikkat çekiyor.
Bütün yazılanlar
'anormal bir durum' yaratmıyor mu?
TRT’ye iki aday adayı
TRT Genel Müdürlüğü için ismi geçen iki adayla ilgili olarak önümüze gelen notları öğrenmek ister misiniz?
HÜRRİYET'in 20.3.1988 tarihli manşetinde
‘‘TRT, şehitlerimizin kemiklerini, Türk ulusunun yüreğini sızlattı. Atatürk'e ihanet belgeseli...’’ diyor. Arap kökenli
Faisal Finans Kurumu'na, reklam ücreti alınarak hatırlatılan
'Çanakkale Zaferi' belgeselinin senaryosunu yazan
Şenol Demiröz. (1994'ten beri İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürü.) Senaryo
M.Akif Ersoy'un
'Boğaz Harbi' şiirinden yola çıkılarak yazılmış. Haber yayınlanınca
Demirel ‘‘Utanç verici. Gayri milli hale mi geliyoruz?’’ diye soruyor.
İnönü ‘‘İnanılmaz bir gaflet’’, ‘‘Ecevit; TRT korkunç bir gaflet örneği verdi’’ diyor. TRT Genel Müdürü
Tunca Toskay... Ve bir süre sonra yapılacak seçimde
Toskay yeniden aday gösterilmiyor ve yerine
Cem Duna geliyor.
FRANSA Cumhurbaşkanlığı
Legion d'Honneur Nişanı sahibi,
Paris-Sarbon Üniversitesi öğretim üyesi Prof.
Murat Aykaç Erginöz... Yüksek mimar, romancı, çevirmen, senarist ve oyun yazarı... Altı roman, üç oyun yazdı. 24 çevirisi bulunuyor; iki senaryosu da
TRT tarafından dizi yapıldı. Eserleri,
Fransızca ve
İngilizce'ye çevrilip yayınlandı.
'Nakşıdil Sultan' isimli oyunu Devlet Tiyatroları tarafından 2004 yılında sahnelenmek üzere repertuvara alındı. Cumhurbaşkanı
Sezer tarafından kültür ve sanat faaliyetlerinden dolayı iki defa da
Çankaya Köşkü'nde kabul edilerek takdir aldı.
TRT'ye aday adaylığı için başvuranların sayısı şimdilik 23.
Her şey önümüzdeki salı gününden sonra belli olacak.
Bir müfettişin suçu
‘EL Tayyip' kitabında İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin (bu mahkemenin eski başkanı
Azmi Ulu, emekli olduktan sonra Büyükşehir'le ilgili bir kısım sanığın avukatı oldu)
Erdoğan'la ilgili bir beraat kararında Başmüfettiş
Candan Eren şöyle suçlanıyor!
‘‘Senden önce Mülkiye başmüfettişi arkadaşın
Mehmet Günaydın 6 ay uğraştı bir şey bulamadı. Sen nasıl oldu da 44 günde bu kadar şey bulursun?’’