Verda Özer

Esad gelişmeleri nasıl okuyor

8 Temmuz 2014
SURİYE’nin Birleşmiş Milletler Temsilcisi Beşar el Caferi’nin Türkiye’ye yaptığı sürpriz çağrıyı geçen yazımda aktarmıştım. “İlişkilerimizin en yakın zamanda düzelmesini umut ediyorum” diyerek Ankara’ya açıkça el uzatmıştı. New York’ta makamındaki sohbetimiz sırasında.

Peki Esad, Suriye ve Irak’taki gelişmeleri nasıl okuyor? Caferi’nin ağzından dinliyorum.

*

ÖNCE: Esad geçtiğimiz hafta İslam Devleti ilan eden IŞİD’i tehdit olarak algılıyor mu? Yoksa Suriye’deki muhaliflerle savaştığı için IŞİD’e göz yumdukları doğru mu? Caferi bunu kesinlikle reddediyor. Bir yıldır örgüte karşı mücadele ettiklerini söylüyor. “Ama IŞİD Esad rejimini hiç hedef almadı” deyince de, karşı çıkıyor. Peki IŞİD’in muhaliflerle savaşması işlerine gelmedi mi? Cevabı kafa karıştırıcı: “İki muhalif birbirini öldürüyorsa, bu kimin işine gelmez?”Peki Irak’ın parçalanması onları korkutuyor mu? Yorum yapmaktan kaçınıyor. Ve konuyu Türkiye’ye getiriyor: “Sizi ne korkutuyorsa, bizi de o korkutur. Bizim için iyi olan herşey, sizin için de iyi. Kötü olan herşey de, sizin için de kötüdür. Birlikte kazanıyoruz. Birlikte kaybediyoruz.”

*

PEKİ Kürtlerin yükselen gücü? Rahatsız olduklarını saklamıyor. Ve bir Kürt federasyonunun Suriye için mevzubahis bile olamayacağını söylüyor. Bu konuda da Türkiye ile Suriye’nin çıkarlarının örtüştüğü görüşünde.
Irak Başbakanı Maliki’yi uyguladığı dışlayıcı, mezhepçi politikalardan dolayı suçluyorlar mı? Yorum yok. İran gibi Suriye de Maliki’ye daha fazla yardım edecek mi? Yine yorum yok. Maliki’nin gitmesini bekliyor mu? Irak’la ilgili sorulara bir son vermek istiyor: “Irak Iraktır. Suriye Suriye. Irak’ın iç işlerine karışmayz.” Irak ve Suriye’yi özellikle ayrı tutmaya çalıştıkları aşikar. Ve Maliki’ye hala toz kondurmadıkları.
“Irak’ın parçalanması Suriye’nin bölünmesini de tetikleyebilir” diyorum. Ve Suriye’de Nusayri bir devletin kurulmasının Esad’ın işine gelebileceğini. Karşı çıkıyor: “Öyle olsaydı Fransa bize bunu geçmişte teklif ettiğinde kabul ederdik.” 1946’da Suriye Fransa’dan bağımsızlığını elde ettiğinde, Alevi Devleti’nin kendi isteğiyle Suriye’ye bağlanmasını kastediyor.

*

Yazının Devamını Oku

Suriye’nin BM Temsilcisi: Yeni sayfa açalım

5 Temmuz 2014
“NEDEN tarihin karanlık sayfalarını artık kapatmayalım? Umarım en yakın zamanda ilişkilerimizde yeni, temiz bir sayfa açarız. Türkiye’ye ihtiyacımız var.”

Bu sözler, inanması zor ama, Suriye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi’nden. Beşar el Caferi’den geliyor.
Caferi’yi New York’taki makamında, Suriye’nin BM Temsilciliği’nde ziyaret ediyorum. İki saat süren sohbetimizde bölgedeki gelişmeleri konuşuyoruz. İster istemez Türkiye-Suriye ilişkileri sohbetimizin ağırlık merkezi. Bölgedeki gidişat belli ki Esad’ı politikasını gözden geçirmeye itmiş. Türkiye’ye verdikleri mesajlar buna delalet.
*
CAFERİ, Suriye’nin bugüne kadar hep dile getirdiği iddiayla başlıyor sözlerine. Yani Türkiye’nin cihatçıları desteklediği. Ve IŞİD’in bugünlere gelmesinde büyük payı olduğu savıyla.
Ancak bu sefer bu iddiayı çok daha geniş bir çerçeveye oturtuyor: “Batı, Ortadoğu ülkelerini bölmek istiyor. Ve Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan gibi bölge ülkeleri de terörü destekleyerek buna alet oluyor.” Öz eleştirinin esamesi ise okunmuyor.
Peki o zaman Türkiye neden, Avrupa cihatçılarla ilgili yeterince istihbarat vermiyor diye yakınıyor? Ya da el Nusra’yı terör örgütü listesine alıyor? Bunu Batı’dan gelen baskıya bağlıyor.
*

Yazının Devamını Oku

İsrail: Kuzey Irak petrolü Türkiye’den geldi

1 Temmuz 2014
ÖNCE geçen hafta İsrail’in Kuzey Irak petrolünü satın aldığı haberi geldi. İsrail basını da bunu Türkiye’nin teşvik ettiğini iddia etti.

Hemen akabinde ise sırasıyla İsrail Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Dışişleri Bakanı ayrı ayrı aynı açıklamayı yaptılar: “Kürtlerin bağımsızlığını destekliyoruz.” Hem de ABD’li meslektaşlarıyla yaptıkları toplantılar sırasında.
Kuzey Irak ise hemen haberi yalanladı. “Biz petrolü İsrail’e değil, bir firmaya sattık” diyerek. Ama firmanın petrolü istediği yere satabileceğini de ekleyerek. İsrail’den gelen tek resmi açıklama ise: “Petrol ticaretiyle ilgili bilgi veremeyiz.” Peki ya Ankara ve Washington? İki başkentten de henüz bir açıklama yok.
Peki Kürt petrolünü İsrail’e gerçekten Türkiye mi satıyor? Tüm bunlar ne anlama geliyor?

*

ÖNCE üst düzey bir Türk yetkiliye soruyorum. İddiayı reddediyor. Ancak şunu ekleyerek: “Biz zaten başkaları alsın diye Kürt petrolünü depoluyoruz.” Bundan kastı, 1 Ocak’tan beri Ceyhan’da depolanan Kuzey Irak petrolü.

Yazının Devamını Oku

Kaderin cilvesi Irak

28 Haziran 2014
ABD’nin Suriye stratejisini, herhalde Amerikalı siyasetçi Sarah Palin’in şu sözü en iyi özetleyebilir: “Bırakın Allah halletsin.”

ABD’nin mevzuyu Allah’a havale etmesi ise sadece Esad’a yaramadı. IŞİD de (Irak Şam İslam Devleti) palazlandıkça palazlandı. Ve sonunda Batı kendini aklına, hayaline bile getiremeyeceği bir senaryonun içinde buldu: Bulaşmamak için elinden geleni yaptığı Suriye’ye ve daha yeni çekildiği Irak’a tekrar girerken. Hem de Esad ve İran’la birlikte.

*

GEÇEN hafta da yazdım: “IŞİD karşısında Batı, Türkiye, Maliki, Kürtler, İran ve Esad işbirliği yapmak zorunda kalacak. Zira Esad IŞİD’in her an kendisini de hedefleyebileceğinin farkında. Kaldı ki, Şii dostları Maliki ve Tahran da Esad’ın yardımını isteyecektir. O da mecburen yanlarına geçecektir.” Bu hafta meydana gelen üç gelişme de bunları kesinleştirdi. Önce, Esad, Irak’ın batısındaki ve Suriye’nin doğusundaki IŞİD mevzilerini bombaladı. Ve Irak basını Maliki’nin Esad’dan yardım istediğini yazdı. Tabii Esad, Washington’da “hazır Suriye’de IŞİD’i bombalıyorken, Esad’ı da vuralım” diyenleri de hesaba katmış olabilir.
Diğer bir gelişme ise İran’dan. Tahran, Bağdat’a insansız gözetleme uçakları göndermeye başladı. Ve Irak ordusuna askeri mühimmat ve danışmanlık vermeye. İran’ın, Irak ordusuna ve Şii milislere kumandanlık edeceği söyleniyor.

*

KADERİN bir cilvesi olarak da, ABD ve İran kendilerini aynı safta buluyor. Her ne kadar Amerikalılar aralarında doğrudan bir koordinasyon olmadığını söylese de. Keza ABD bir yandan da İran’ın artan gücünü zaptetmeye çalışıyor. İran müdahalesinin Sünni isyanını daha da körükleyeceği korkusu da cabası.
3. gelişme ise Suriye’den. İki yıLdır IŞİD’e karşı savaşan El Nusra, bu hafta IŞİD’le birleştiğini açıkladı. Bu sadece IŞİD’in önlenemez yükselişi demek değil. Suriye’de radikalizmin güçlenmesi, Esad’ın önlenemez kalışı anlamına da geliyor.

Yazının Devamını Oku

Bağdat: ABD aracılık etmeli

24 Haziran 2014
“ŞU anda en büyük sorun, bir aracı olmaması” diyor Irak Dışişleri Bakanlığı’nın eski üst düzey yetkilisi. “Irak’ta bu kadar farklı grupları, ancak bir aracı bir araya getirebilir.

Ve bunu sadece ABD yapabilir” diyor dün telefon konuşmamızda. Tam da ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Bağdat’a indiği sırada.
Peki Bağdat ne durumda? Sessiz ve çatışmadan azade olduğunu söylüyor. “Bazen IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) milisleri sadece Sünni bölgelerde devriye geziyor. Ve nadiren 3-4 kişiyi kaçırıyor. Diğer Şii bölgelerde ise hiç birşey yok”. Şehrin IŞİD’in eline geçmeyeceğinden ise emin. “Irak ordusu ve cuma günü gövde gösterisi yapan Şii milisler tek vücut Bağdat’ı savunacaktır” diyor. Zaten örgütün Bağdat’a saldırmasını da beklemiyor.

*

PEKİ ABD’den bekledikleri tam olarak nedir?
Önce ABD’nin şu anki stratejisine bakalım: Sünnileri bölmek. Yani IŞİD’i destekleyen Sünni aşiretleri ve eski Baas partilileri IŞİD cephesinden koparmak. Bunun için de 2 yol belirlemiş durumda.

Yazının Devamını Oku

Ankara’nın yapılacaklar listesi

21 Haziran 2014
Artık kesinleşti. Ortadoğu için, 100 yıl önce sınırlarını çizen Sykes-Picot anlaşması nasıl bir dönüm noktasıysa, IŞİD’in (Irak Şam İslam Devleti) Musul istilası da öyle. “Musul’dan öncesi ve sonrası” olarak geçiyor tarihe.

Ve güçler dengesini altüst ediyor. Türkiye’nin de yepyeni bir okuma yapması, politikalarını buna göre uyarlaması gerekiyor.
*
Değişen denklemin kazananlarından başlayalım önce.
Esad, IŞİD sayesinde ayakta kaldı bugüne kadar. Suriyeli muhaliflerle savaştığı için örgüte sonsuz özgürlük tanıdı. Yani bir nevi işbirliği yaptı. Üstüne, Batı’yı da IŞİD kartıyla korkuttu. Ve kendini istikrar ve güvenlik kalkanı olarak sundu.
Şimdi de ABD’nin başını çektiği Batı, Suriye’de can simidi olarak Esad’a sarılacaktır. Yani Esad, yerini iyice sağlama almış durumda.
Kaldı ki kadim Şii dostu Irak Başbakanı Maliki, şu an IŞİD tehdidi altında. Bir diğer dostu İran Cumhurbaşkanı Ruhani de onun yanında. Esad da örgütün kendisini de her an hedefleyebileceğinin farkında. Tam da bu nedenlerle, Esad’ın bu cepheye geçmesi an meselesi.
Ne var ki bu durumda Türkiye, kendini Esad’la aynı cephede bulacak. Şu anda Maliki’yi destekleyen Batı da keza aynı şekilde. Bu yüzden Ankara el mahkûm Esad karşıtlığı üzerine kurduğu Suriye politikasını kökten değiştirmek zorunda kalacak.

Yazının Devamını Oku

Musul sonrası sil baştan

17 Haziran 2014
ESKİ İngiltere Başbakanı Winston Churchill’in meşhur lafıdır: “Siz savaşla ilgilenmiyor olabilirsiniz. Ama savaş sizinle yine de ilgilenir.”

Bu sözü Irak için de uyarlayabiliriz. Hem bölgesel, hem uluslararası aktörlerin artık Irak’la ilgilenmeme gibi bir lüksü yok.

*

SÖZÜM elbette önce ABD’ye. Obama üç yıldır Suriye savaşını ve Irak’ta yıllardır “geliyorum” diye haykıran durumu görmezden geldi. Ve ABD’nin yanlış bölge politikalarında ısrar etti. Sonunda da kendi açtıkları Irak bataklığına tekrar saplandı.
ABD’nin politikaları, sadece bölgeye büyük zarar vermekle kalmadı. Kendi çıkarlarına da yüzde yüz ters düştü. Irak’a girmek için gösterilen sebep, 11 Eylül terör saldırılarının müsebbibi olan El Kaide’yi bitirmekti. Bugün ise Irak, el Kaide’den çok daha şiddetli ve hiddetli bir terör örgütünün hükmü altına girdi.
Yine, ABD Saddam’ı devirmekle kalmayıp onun Baas partisini ve tüm askerlerini lağvetmişti. İşte o Baasçılar bugün IŞİD’in safına katılmakta. Bir nevi Saddamsız, Saddam’ın geri dönüşü.
Ve son olarak: ABD’nin “Şer ekseni” diye mimlediği İran bölgede yıldızlaştı. Irak işgali sonrasında ülkeyi Şiilerin ele geçirmesiyle. Ve böylelikle Irak-İran-Suriye Şii hilalinin yükselmesiyle.

*

PEKİ

Yazının Devamını Oku

ABD ve Türkiye hava operasyonu yapabilir

13 Haziran 2014
“ÇOCUKLAR anne-babalarını, ülkeler de bulundukları coğrafyayı seçemez” diyor Ehud Barak.

İsrail’in eski Başbakanı. Mavi Marmara baskını sırasındaki İsrail Savunma Bakanı. Bu sözleri, Türkiye’nin ve bölgenin şu anda içinde bulunduğu krize yönelik.
Bir güvenlik konferansına katılmak üzere bulunduğum İsrail’de, makamında görüşüyorum Barak’la. Konumuz tabii ki Musul.

*

EHUD Barak, korkulan senaryonun sonunda gerçekleştiğinden emin. Yani Irak’ın 3 parçaya bölündüğünden. Ne var ki o senaryoya göre ülkenin ortasında kontrol, Sünni politikacıların elinde olacaktı. Oysa ki şimdi IŞİD’de (Irak Şam İslam Devleti). Yani tahayyül bile edilemeyen bir senaryo yürürlükte. Barak’a göre birkaç ay önce İslam Emirliği ilan etmiş olan IŞİD, Irak’ın ortasında devletleşmek üzere.
Barak, ABD’nin bu kez devreye gireceğine inanıyor. Hem gidişatın yönünü değiştirmek için bunu bir fırsat olarak gördüğü için. Hem Irak işgalinde yaptığı hataların ve Irak’tan çekilerek bıraktığı boş meydanın hesabını kapatmak için. Hem de kağıttan kaplan olmadığını cümle aleme göstermek için. Rusya’nn Ukrayna meselesine gömülmüş olması da cabası.

Yazının Devamını Oku