Paylaş
Ve bunu sadece ABD yapabilir” diyor dün telefon konuşmamızda. Tam da ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Bağdat’a indiği sırada.
Peki Bağdat ne durumda? Sessiz ve çatışmadan azade olduğunu söylüyor. “Bazen IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) milisleri sadece Sünni bölgelerde devriye geziyor. Ve nadiren 3-4 kişiyi kaçırıyor. Diğer Şii bölgelerde ise hiç birşey yok”. Şehrin IŞİD’in eline geçmeyeceğinden ise emin. “Irak ordusu ve cuma günü gövde gösterisi yapan Şii milisler tek vücut Bağdat’ı savunacaktır” diyor. Zaten örgütün Bağdat’a saldırmasını da beklemiyor.
*
PEKİ ABD’den bekledikleri tam olarak nedir?
Önce ABD’nin şu anki stratejisine bakalım: Sünnileri bölmek. Yani IŞİD’i destekleyen Sünni aşiretleri ve eski Baas partilileri IŞİD cephesinden koparmak. Bunun için de 2 yol belirlemiş durumda.
Birincisi, Başbakan Maliki’nin inmesi. Ve onun yerine tüm grupları kucaklayan bir yönetimin gelmesi. Bununla, Sünnilerin tavlanması hedefleniyor. Maliki’yi ikna etmesi için de İran’la diyalog kuruluyor. Yani bölgedeki en büyük destekçisiyle.
Ne var ki bu fazlasıyla çelişkili bir durum. Çünkü bir nevi, “İran’la birlikte İran’ın etkisini kırmaya çalışmak” anlamına geliyor. Zira ABD’nin kapsayıcı bir Irak hükümeti istemesinin önemli bir sebebi de, İran’ın ülkedeki gücünü kırmak! İran ise, ABD işgalinden beri kendi güdümünde olan Irak’ın kontrolünden çıkmasını istemiyor. Zaten dini lideri Hamaney cephesinden de, Maliki yanlısı güçlü sinyaller geliyor.
Ezcümle, ABD’nin İran’dan beklentisi çok anlamlı görünmüyor.
*
ABD stratejisinin 2. ayağı ise: Diğer Sünnileri IŞİD’in yanından çekilmeye ikna etmek. Bunun için de Suudi Arabistan, Katar ve Ürdün’den medet umuyor. Ve hatta Körfez İşbirliği Konseyi’nden.
Ne var ki, bu da çözüm üretemeyecek bir adım. Zira Musul’u ve Irak’ın en büyük petrol rafinerisi olan Beyci’yi ele geçirmiş olan IŞİD’in, artık Körfez ülkelerinin parasına ihtiyacı yok.
*
PEKİ o zaman gidişatı ne değiştirebilir? Iraklı kaynağıma göre tek bir çözüm yolu var: Irak Parlamentosu’nun bir an önce toplanması. Yüzde 50’nin üzerinde bir oyla yeni bir başbakan belirlemesi. Ve onun da tüm grupları kapsayan yeni bir hükümet kurması. Buna da Iraklı politikacıları ancak ABD’nin ikna edebileceğine inanıyor.
Ve devam ediyor: “İşte ancak o zaman IŞİD izole olmuş olur. Ve ABD bir hava saldırısıyla IŞİD mevzilerini vurur.”
*
ANLAŞILAN o ki, Irak’taki üç ana grup fiilen kendi aralarında anlaşmış durumda. Birbirlerine sataşmıyorlar. Kürtler Kerkük’ü alınca, IŞİD Kürt bölgelerini onlara bıraktı. Zaten peşmerge de Kürt bölgesi dışına adımını atmıyor. Yine, IŞİD Şii bölgelere dokunmuyor. Keza Şiiler de kendi saflarına çekilmiş durumda. Irak ordusu Sünni bölgelerde mücadele bile etmedi. Silahını bırakıp kaçmakla yetindi.
Mesele de zaten bu fiili bölünmeyi resmileştirmekte. Ancak daha fazla kan dökmeden. Iraklı kaynağımın uyarısı önemli: “İç savaş henüz çıkmadı. IŞİD dışında kan döken yok. Ama Maliki’nin kaldığı her geçen gün, iç savaşa doğru bir adım daha demek.”
*
ESKİ Amerikalı diplomat Henry Kissinger’ın meşhur sözüdür: “Milletler sadece tecrübeyle öğrenirler. Ve öğrendiklerinde, harekete geçmek için artık çok geçtir.” Kissinger haklı çıktı. Irak tecrübesi hem Batı’ya, hem bölgeye, hem de Irak’a tecrübeyle çok şey öğretti. Ama sanki bu sefer zaman biraz torpil geçiyor. Hâlâ harekete geçmek için fırsat tanıyor.
Paylaş