Paylaş
Bu sözü Irak için de uyarlayabiliriz. Hem bölgesel, hem uluslararası aktörlerin artık Irak’la ilgilenmeme gibi bir lüksü yok.
*
SÖZÜM elbette önce ABD’ye. Obama üç yıldır Suriye savaşını ve Irak’ta yıllardır “geliyorum” diye haykıran durumu görmezden geldi. Ve ABD’nin yanlış bölge politikalarında ısrar etti. Sonunda da kendi açtıkları Irak bataklığına tekrar saplandı.
ABD’nin politikaları, sadece bölgeye büyük zarar vermekle kalmadı. Kendi çıkarlarına da yüzde yüz ters düştü. Irak’a girmek için gösterilen sebep, 11 Eylül terör saldırılarının müsebbibi olan El Kaide’yi bitirmekti. Bugün ise Irak, el Kaide’den çok daha şiddetli ve hiddetli bir terör örgütünün hükmü altına girdi.
Yine, ABD Saddam’ı devirmekle kalmayıp onun Baas partisini ve tüm askerlerini lağvetmişti. İşte o Baasçılar bugün IŞİD’in safına katılmakta. Bir nevi Saddamsız, Saddam’ın geri dönüşü.
Ve son olarak: ABD’nin “Şer ekseni” diye mimlediği İran bölgede yıldızlaştı. Irak işgali sonrasında ülkeyi Şiilerin ele geçirmesiyle. Ve böylelikle Irak-İran-Suriye Şii hilalinin yükselmesiyle.
*
PEKİ ABD şimdi ne yapacak? Geçen hafta İsrail’de ziyaret ettiğim eski İsrail Başbakanı Ehud Barak’ın söylediği ve yazımda aktardığım gibi, bu kez harekete mi geçecek?
Görüştüğüm üst düzey bir Irak Dışişleri Bakanlığı yetkilisi de bundan emin. Irak’a yaptığı milyar dolarlık yatırımdan ve mesaiden sonra, ABD’nin ülkeyi IŞİD’e teslim etmesini beklemiyor. Kaldı ki, petrol yatakları şu an hâlâ Maliki yönetiminde. IŞİD’in en ufak bir müdahalesiyle, ABD’nin 1 saniye bile beklemeyeceğini düşünüyor.
*
PEKİ Esad ne âlemde? Musul düştü düşeli sesi soluğu çıkmıyor. Sebebi ise içinde bulunduğu ikircikli durum. Bir tarafta, Suriye’de muhaliflerle savaşmak ve gücünü arttırmak için işbirliği yaptığı IŞİD var. Ki ülkedeki tek müttefiki. Diğer tarafta ise, kadim Şii dostu Maliki. Ve tabii Maliki’ye yardım önerisinde bulunan İran Cumhurbaşkanı Ruhani. Esad ne Şii dostlarına sırtını çevirebilir. Ne de IŞİD’i gözden çıkarabilir.
Ancak denklem çok daha karmaşık. Zira İran ABD’ye Irak konusunda işbirliği önerisinde bulundu. Bu durumda Esad, gitgide Batı kampına doğru kayan İran’la ve şu anda ABD’nin ağzının içine bakan Maliki’yle aynı kampta yer alabilir mi?
Evet alabilir. Zira herşeyden önce, Maliki’yi hedef alan IŞİD’in oklarını yakında Esad’a çevirmemesi için hiçbir sebep yok. O durumda da Esad muhtaç olduğu kudreti karşı cephede aramak zorunda kalabilir. Dahası İran, dolayısıyla Hizbullah da Esad’ın arkasından çekilirse, geriye tek destekçisi olarak Rusya kalır. Bu durumda ise Esad ayakta çok duramayabilir.
*
ŞU anda Irak’ta IŞİD karşısında oluşan cephenin aktörleri: Maliki, Kürtler, Türkiye, ABD ve İran. Buna bir de Hizbullah’ın sahneye çıkışını ekleyin. Bu, tahayyül edilemeyecek şiddette bir iç savaş doğuracaktır. Irak Başbakanı Neçirvan Barzani de evvelsi gün bunu söylemeye çalışıyordu: Irak için hep “2003’ten öncesi ve sonrası” ifadesi kullanılıyordu. Artık Irak için “Musul’dan öncesi ve sonrası” diyoruz.
“Musul’dan sonrası” hem çok tehlikeli. Hem de güçler dengesi sil baştan değişiyor. Bunun için Türkiye’nin de yepyeni bir okuma yapması ve politikalarını uyarlaması gerekiyor.
Bu ürkütücü tablo karşısında yapılabilecek en kötü şey ise hükümeti şiddete teşvik etmektir. Hele rehin alınan Türk vatandaşlarının hayatları mevzu bahisken.
Paylaş