Bu teklifi Türk yetkililer Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD gezisinde Amerikalı muhataplarına yaptılar. Ve Türk askerinin karadan müdahil olması için, ABD’nin havadan destek vermesini istediler.
Ancak ABD, henüz PYD’den vazgeçmeye yanaşmıyor.
CEMİL ÇİÇEK: “SUÇLU ABD DEĞİL”
Bir önceki yazımda, “ABD’nin bu öneriyi kabul etmemesinin bir sebebi, Türkiye’nin Suriye’de nüfuz sahibi olmasını istememesi” diye yazmıştım. Ve örnek olarak, 1. Körfez Savaşı’nı göstermiştim. Zira o dönem tezkerenin Meclis’ten geçmesine rağmen, Türkiye kuzey Irak’a son derece sınırlı müdahil olabilmişti.
Washington’da perşembe sabahı Erdoğan, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’la görüştüğünde, henüz bu randevu kesinleşmemişti.
O görüşmenin ardından önce Erdoğan ve Biden’ın kucaklaştığı resim yansıdı basına. Sonra da o haber düştü gündeme: Erdoğan ve Obama akşam Beyaz Saray’da başbaşa görüşecekti.
Böylelikle Obama, zirve için şehre gelen 56 dünya liderinden sadece Çin ve Türkiye liderleriyle görüşmüş oldu.
Peki neden Türkiye?
ABD ve Avrupa ülkeleri -Türkiye’nin aksine- eğer topluma yönelik terör tehdidi yükselirse vatandaşlarını uyarıyor. Peki ama bu, halkı paniğe sevk etmiyor mu?
DEVLET BİZİ UYARMALI MI?
Bu sorunun doğru adresiyle, uzmanlığı “travma psikolojisi” olan bir akademisyenle konuşuyorum: Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Murat Paker’le.
Paker, devletin vatandaşı uyarmasının gerekli olduğu görüşünde. Yalnız Türkiye’de bu tip uyarılara alışık olmadığımız için, ilk etapta panikleyebiliriz. “Ama zaten tehdit varsa, kaygı seviyesinin artmasını isteriz. Ki halk uyarılsın, daha dikkatli olsun”, diyor Paker.
Hem de “bu kişi IŞİD ile bağlantılı terörist olabilir” diye uyararak. Ama gelin görün ki Hollanda bu şahsı serbest bırakmış.
Sorun şu ki, bu bir ilk değil. Daha önce Türkiye’nin sınır dışı ettiği 3.300 kişiden çoğunu, geri gönderildikleri Avrupa ülkeleri serbest bırakmış. Ve sonrasında bunların da çoğu Türkiye’ye 2. kez girmeye çalışırken yine yakalanmış.
Dahası, fıkra tadında hikayeler de var. Mesela 2014 yazında Türkiye’nin Fransa’ya iade ettiği 3 cihatçı, Fransız polisi yanlış havaalanında bekleyince elini kolu sallayarak Fransa’ya girmişti. 24 saat sonra kendi istekleriyle karakola teslim olunca, ülkede kıyamet kopmuştu.
Avrupa’nın Zaafiyeti
10 İsrailli yaralandı. Peki İsrail özellikle mi hedef alındı?
Dahası, saldırının hemen ertesi günü İsrail Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Dore Gold soluğu Türkiye’de aldı. Ve muadili Feridun Sinirlioğlu ile görüştü. Acaba bu saldırı ilişkilerde bir dönüm noktası olarak mı tarihe geçecek?
Görüşmenin bilinmeyenlerine geçmeden, önce ilk soruyla başlayalım.
“Canlı Bomba İsraillileri Takip Etti”
Hani “herşeyi zirvede bırakacaksın” derler ya. Rusya Devlet Başkanı Putin de işte aynen öyle yaptı. Ve Suriye’ye girdikten sadece 5 buçuk ay sonra, savaşın tam ortasında ansızın “ben çıkıyorum” dedi. Peki ama neden?
AMAÇ ZAFER İLANI
Çünkü Putin ancak şu anda bir zafer ilan edebilirdi. Geçtiğimiz Pazartesi günü sarf ettiği “hedeflerimize ulaştık” cümlesini, ancak şimdi söyleyebilirdi.
Zira iki haftadır Suriye’de ateşkes iyi kötü devam ediyor. Yani ülkede yavaş yavaş askeri çözümden siyasi çözüme, masaya geçiliyor. Dolayısıyla biraz daha beklese, zafer ilanı anlamını yitirecekti.
Tarih: 16 Temmuz 2005. PKK Kuşadası’nda Kadınlar Denizi minibüsünde bomba patlattı. 2'si turist, 5 kişi öldü. Böylelikle örgüt ilk kez Batı'daki bir şehirde ve sivilleri hedef alan bir saldırı düzenlendi.
*
Tarih: 13 Mart 2016. Ankara’nın yani Türkiye’nin en işlek yerinde, Kızılay meydanında seyir halindeki bomba yüklü bir araç, otobüs duraklarının önünde patlatıldı. 37 vatandaş hayatını kaybetti. Saldırının faili olarak devlet PKK’ya işaret etti.
Bu, son 7 ay içinde Ankara’da yapılan 3., Türkiye genelindeki 5. büyük saldırıydı. Sadece 1 ay önce, 17 Şubat’ta yine Ankara’daki bombalı eylemi de PKK ile bağlantılı TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) üstlenmişti. Böylelikle ülke, tarihinde ilk kez bir “fedai saldırı sarmalı”nın içine girdi.
İRAN-RUSYA BİRBİRİNE DÜŞTÜ
Birşeylerin kaynamaya başladığı bundan 3 hafta önce iyice belli oldu. Önce Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, "Zafer kazanıncaya kadar savaşmaya devam edeceğim" dedi.
Bunun üzerine de baş destekçilerinden olan Rusya'dan azarı yedi. Rusya’nın Birleşmiş Milletler Temsilcisi Çurkin, Esad’ı ilk kez açıktan uyardı. Ve Moskova’nın tavsiyelerine uymazsa krizden çıkamayacağını söyledi.
Rusya asıl salvosunu ise bir sonraki hafta yaptı. Bu sefer Dışişleri Bakan Yardımcısı Riyabkov, “Suriye federal olabilir” diye çıkıştı.