Biz Bu Filmi Daha Önce Görmedik

Tarih: 15 Ağustos 1984. PKK, Siirt’in Eruh ilçesindeki jandarma karakoluna saldırdı. 1 jandarma eri hayatını kaybetti. Bu, örgütün Türkiye’deki ilk eylemi olarak tarihe geçti.

Haberin Devamı

Tarih: 16 Temmuz 2005. PKK Kuşadası’nda Kadınlar Denizi minibüsünde bomba patlattı. 2'si turist, 5 kişi öldü. Böylelikle örgüt ilk kez Batı'daki bir şehirde ve sivilleri hedef alan bir saldırı düzenlendi.

 

*

 

Tarih: 13 Mart 2016. Ankara’nın yani Türkiye’nin en işlek yerinde, Kızılay meydanında seyir halindeki bomba yüklü bir araç, otobüs duraklarının önünde patlatıldı. 37 vatandaş hayatını kaybetti. Saldırının faili olarak devlet PKK’ya işaret etti.

 

Bu, son 7 ay içinde Ankara’da yapılan 3., Türkiye genelindeki 5. büyük saldırıydı. Sadece 1 ay önce, 17 Şubat’ta yine Ankara’daki bombalı eylemi de PKK ile bağlantılı TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) üstlenmişti. Böylelikle ülke, tarihinde ilk kez bir “fedai saldırı sarmalı”nın içine girdi.

 

Haberin Devamı

PKK’nın Değişimi

 

Bu üç örnek Türkiye’de terörün son 30 yılda nereden nereye geldiğini açıkça gösteriyor.

 

PKK’nın ilk başlarda somut, sınırlı siyasi hedefleri vardı. Bunun için siyasi bir yapıyı, yani Türkiye Cumhuriyeti’nin ordusunu ve polisini hedef alıyordu.

 

Ancak gittikçe hedeflerinin sınırları belirsizleşti. Gitgide kırsaldan şehre, özellikle Batı’daki büyük şehirlere uzandı. Ve sivilleri, yani tüm toplumu hedef almaya başladı.  Zaman içinde saldırılar sıklaştı da. Dolayısıyla terör sıradan bir hadise halini aldı.

 

Bir diğer deyişle örgüt zaman içinde gelişti, yayıldı ve strateji değiştirdi.

 

*

 

Pazar günkü Ankara saldırısı hem bu değişimin birebir örneği. Hem de daha birçok “ilk”in göstergesi.

 

Herşeyden önce, bugün 1984 ve 2005’ten çok farklı koşullardayız. Sınırlarımızda iki büyük devlet, Irak ve Suriye dağılıyor. “Mini” bir dünya savaşı yamacımızda gitgide alevleniyor. Bu savaşın sinir uçları da sınırları aşıyor. İçimize kadar nüfuz ediyor.

 

Haberin Devamı

Tam da bu yüzden bugün PKK ve Suriye’deki uzantısı PYD, hem içiçe geçmiş durumdalar. Hem de Suriye’de sahada birçok örgütle ve muhalif grupla işbirliği ve etkileşim içindeler. O nedenle bugün örgütler arasında net bir ayırım yapmak çok zor.

 

Kaldı ki PKK, IŞİD başta olmak üzere birçok örgütü taktik-yöntem konusunda kopyalıyor. Kısacası kullandığı örgütlenme şekli, aldığı maddi destek, yöntemleri ve eriştiği yelpaze gitgide genişliyor.

 

Yeni PKK

 

Sınırlarımızda cereyan eden savaşın getirdiği bir başka gerçeklik de, PKK’yı Türkiye’ye karşı kullanmak isteyen aktörlerin eskiye oranla çok daha artmış olması.

 

Tüm bunlar yetmiyormuş gibi bir de, bu savaşta PKK uluslararası toplumun baş düşmanı olan IŞİD’e karşı öncü güç olarak ortaya çıkıyor. Ve böylelikle uluslararası meşruiyetini arttırıyor.

 

Haberin Devamı

Kısacası artık karşımızda yerel değil, bölgesel ve hatta uluslararası boyutta, yeni bir PKK var.

 

*

 

PKK Türkiye içinde de evrim geçiriyor. Daha üç gün önce örgütün liderlerinden Duran Kalkan, Türkiye’deki yasadışı 9 “radikal sol” örgütle birleştiklerini açıkladı. Bu örgütlerin özelliği ise, büyük şehirlerde örgütlenme kabiliyetlerinin son derece gelişmiş olması. Bu da kırsalda ciddi şekilde darbe alan PKK’nın, bu açığını kapatmak için şehirlerdeki eylem kapasitesini arttırması demek.

 

Dahası, Türkiye tarihinde ilk kez bir “fedai saldırılar silsilesi” yaşıyoruz. 20 Temmuz 2015’teki Suruç saldırısından bu yana şehirlerde 5 büyük bombalı eylem yaşadık. Her ne kadar bunlardan bazılarının faili IŞİD olsa da, günün sonunda hangi örgüt olduğunun önemi kalmıyor. Terör bize kanıksatılmaya çalışılıyor.

 

 

Haberin Devamı

Sınırları Aşmak

 

Ama şunu unutmayalım: Hayatta bizi zorlayan, bize meydan okuyan herşey, aslında kendimizi geliştirmek için bir fırsattır. Çünkü ancak onları aşarak kendi sınırlarımızı genişletebiliriz. İlerleyebiliriz.

 

O yüzden karşımızdaki terör her türlü sınırı ne kadar aşıyorsa, biz de ona inat ve en az onun kadar sınırlarımızı aşmalıyız. Hem hudutlarımızın ötesini kapsayan, geniş perspektifli yeni stratejiler üretmeliyiz. Hem de hepimiz artık kendi sınırlarımızın, mahallelerimizin dışına çıkmalıyız. Ve buluştuğumuz o noktada, hep birlikte bir çıkış yolu aramalıyız.

 

Bunu başarırsak, asıl o zaman meydan okuyan biz oluruz.

Yazarın Tüm Yazıları