13 Temmuz 2008
Fiyatları 1.2 milyon dolardan başlayan tek motorlu jetler, özel uçak pazarında yeni bir çığır açmaya hazırlanıyor. Gelişmiş jet motor teknolojisi sayesinde yüksek emniyeti ekonomik uçuş maliyetleriyle birleştiren bu uçaklar, yıl sonundan itibaren arka arkaya hizmete girecek. Koltuk kapasiteleri iki pilotla birlikte 6 ila 7 kişi arasında değişen "kişisel jetler" amatör pilotlara da basit kullanım imkanı sunuyor.
Havacılıkta uzun yıllar "tek motorlu uçak" denildiğinde akla performansları sınırlı, gürültülü pervaneli uçaklar geldi. Pervaneli uçakların kullanım kolaylıklarına rağmen en büyük dezavantajı alçaktan ve yavaş uçmaları. Bu nedenle uçuşlar hava şartlarından etkileniyor. Buzlanma gibi tehlikeler, önleyici sistemlere rağmen düşük performanslı pervaneli uçakların hálá en büyük düşmanı.
Son yıllarda hızla artan petrol fiyatları nedeniyle pervaneli uçak imal eden Cirrus, Diamond, Piper gibi şirketler tek motorlu jet pazarına yöneldi. Uzun yıllardır bu pazarda olan şirketler, tecrübeleri yeni nesil teknolojilerle birleştirip geliştirdikleri jet modellerine aktardı. Uzmanlar, gelecek 10 yılda tek motorlu jetlerin pervaneli küçük uçak pazarında paylarının hızla artacağına dikkat çekiyor.
MENZİL UZUYOR
Bu projelerin hızla hayata geçmesindeki en büyük faktör yeni nesil teknolojilere sahip jet motorları oldu. Williams şirketi FJ33, Pratt&Whitney’in PW615/617 serisi motorlar yüksek performansı emniyet ve yakıt tasarrufuyla birleştiriyor. Tek kişinin rahatlıkla taşıyabildiği motorlar neredeyse havada durmamak üzere tasarlandı. Bakımları kolay. Tasarımda motoru üstte bulunan uçaklar, yabancı madde hasarı almadan toprak pistlere rahatlıkla inip kalkabiliyor.
Eclipse 400’te kullanılan PW615F motoru saatte 98 litre yakıt harcıyor. Bu sayede tek motorlu jetin bir saatlik uçuş maliyetinin ortalama 400 ila 550 dolar arasında olması öngörülüyor.
Tek motorlu jetlerin hızları saatte 667 kilometreye kadar çıkabiliyor. Menzil ise 1800 ila 2500 kilometre arasında. Yani İstanbul’dan kalkan tek motorlu jet batıda Viyana, doğuda da Van’a uçabilecek.
UÇURMASI KOLAY
Yeni nesil tek motorlu jetlerin en büyük özelliği amatör pilotlar için basit kullanımı. Tüm veriler uçağın kokpitindeki üç ana ekrandan takip edilebiliyor. Geniş kanat yüzeyi sayesinde uçaklar düşük hızlarda havada rahatlıkla tutunabiliyor. Böylece kısa pistlere inip kalkabiliyor. Bu modeller arasındaki Cirrus Jet’te ise paraşüt yer alıyor. Acil durumlarda pilotlar paraşüt sistemini devreye sokarak uçağın emniyetle yere inmesini sağlıyor. Küçük jetler, tek pilot tarafından uçuruluyor.
KONFORLU KABİN
Bu uçakların ağırlıklı olarak kendisi pilot olarak uçan, aileleriyle, iş ortaklarıyla birlikte seyahat eden iş adamları için geliştirildi. Kokpitteki iki pilotun yanı sıra arkada 4 veya 5 koltuk bulunuyor. İmalatçılar kabin tasarımlarında otomobil şirketleriyle birlikte çalışıyor. Ergonomik koltuklar ve iyi planlanmış kabin, yolculara 2-3 saatlik uçuşlarda konforlu bir ortam sağlamayı planlıyor.
AVRUPA’DA GECE UÇUŞ İZNİ 2010’DA
Tek motorlu uçakların en büyük sorunu gelişen teknolojilere rağmen birçok ülkede gece ve buzlanma şartlarında uçmalarına izin verilmemesi. Bu nedenle işadamları küçük jetlerde çift motorlu modellere yöneliyor. Halen tek motorlu uçaklara gece uçuş iznini sadece ABD, Kanada ve Avustralya, Avrupa’da ise Danimarka, Finlandiya ve Norveç veriyor.
Avrupa Havacılık Otoritesi EASA hazırladığı yeni yönetmelikle tek motorlu jetlere 2010’dan itibaren buzlanma ve gece şartlarında uçuş yapabilme izni vermeye hazırlanıyor. Uzmanlar yeni uçakların sahip olduğu teknolojiler sayesinde tek motorlu jetlerin yüksek emniyete sahip olacağına ve sorunsuzca her türlü şartta uçabileceğine dikkat çekiyor. EASA’nın bu düzenlemeyi hayata geçirmesiyle birlikte Avrupa’da tek motorlu jetlerin satışlarında büyük bir patlama yaşanması bekleniyor.
EASA’nın vurguladığı bir başka konu da eğitim. ABD’ye oranla Avrupa’daki amatör pilotların düşük uçuş saatlerine sahip olduğunu ifade eden EASA yetkilileri, yüksekten havayolu uçaklarıyla aynı irtifadan gidecek bu tür hafif jetlerde uçacak pilotların sürekli denetleneceğini ve eğitimden geçirileceğini belirtiyor.
1. CIRRUS JET
İmal ettiği tek motorlu pervaneli SR20 ve SR22 serileriyle ciddi bir satış başarısı yakalayan Cirrus Design şirketi, jet pazarına tasarladığı yeni modelle girdi. İnsansız hava aracı Global Hawk’ı andıran tasarımda, uçağın motoru gövde üzerinde bulunuyor. Cirrus Jet, iki pilot ve beş yolcu kapasiteli. Uçağın en büyük özelliği Cirrus’un diğer modellerinde kullandığı acil paraşüt sistemi. İlk uçuşunu 3 Temmuz’da gerçekleştiren uçak, şu ana kadar 500’e yakın sipariş aldı. Saatte 550 kilometre hıza çıkabilen uçağın menzili ise 1800 kilometre. Cirrus teslimatlara 2010’da başlamayı hedefliyor. Uçağın fiyatı 1.3 milyon dolar.
2. EPIC VICTORY
İlk uçuşunu 2005’te yapan Epic Victory’nin testleri halen sürüyor. Şirket teslimat için 2010’a gün veriyor. Koltuk kapasitesi 5 yolcuya kadar çıkan uçak, saatte 630 kilometre hıza sahip. Menzili ise 2 bin 200 kilometre. Standart donanımlı fiyatı 1.2 milyon dolar olan uçak, geniş kabini ile dikkat çekiyor.
3. DIAMOND D-JET
Diamond, rakibi Cirrus gibi pazara tek motorlu, pervaneli Katana serisi uçaklarla girdi. Başarılı kompozit kullanımı ile kendine eğitim uçakları kategorisinde önemli bir yer edinen şirket, dizel yakıt kullanan DA42 çift motorlu uçağından sonra D-Jet adını verdiği model üzerinde uçuş test çalışmalarını sürdürüyor. İlk teslimatı yıl sonuna planlanan D-Jet, saatte 583 kilometre hızla uçuyor. Menzili 2 bin 497 kilometre. Toplam 300’den fazla sipariş alan uçak, 1.38 milyon dolara satılıyor.
4. ECLIPSE 400
Çift motorlu 500 modeliyle 2 bin 500’den fazla satış yapan Eclipse şirketi, tek motorlu jeti 400 için sipariş almaya başladı. 400 modeli, dört koltuklu olarak tasarlandı. İlk uçuşunu geçen yıl yapan uçak, önümüzdeki yıl teslim edilmeye başlanacak. Saatte 639 kilometre hıza sahip Eclipse 400, 2 bin 315 kilometre menzilli. Satış fiyatı 1.35 milyon dolar.
5. PIPER JET
Pervaneli uçak pazarında önemli bir yere sahip Piper şirketi, geliştirdiği rakiplerine göre daha geniş kabinli jet modelin yer testlerine 27 Haziran’da başladı. İlk uçuşun önümüzdeki haftalar içinde gerçekleştirilmesi planlanıyor. Toplam 7 koltuklu uçak saatte 667 kilometre hıza ve 2 bin 400 kilometre menzile sahip. Teslimatların 2010’da başlaması planlanan uçağın fiyatı 2.2 milyon dolar.
Havacılıkta patent fakiriyiz
Teknoloji geliştirmede çok önemli bir yere sahip patent başvurularında havacılık sektöründe Türkiye patent fakiri çıktı. Destek Patent A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz’in verdiği bilgiye göre dünyadaki toplam 100 bin havacılık patent başvurusu arasında Türkiye’de yapılan 40 başvuru bulunuyor. Bunlardan sadece 8'i Türklere ait.
Havacılık sayesinde birçok teknoloji ilk önce uçaklar üzerinde deneniyor ve arkasından başka sektörlerde hayata geçiyor. Buluşunu tescil ettiren yani patentini alan kişi veya kuruluş 20 yıl boyunca o buluşun tüm haklarının aynı zamanda tek sahibi oluyor. Patentler mal veya hizmet gibi alınıp satılabiliyor, kiralanıyor. Hatta miras bile bırakılabiliyor. Bu konuyla ilgili tüm takip uluslararası patent kuruluşları tarafından takip ediliyor.
Yamankaradeniz’in verdiği bilgiye göre havacılıkla ilgili ilk başvuru 1903’te Wright Kardeşler’in ilk uçağı yapmasından 6 yıl önce yapıldı. Been Bernhard Reinhard ile Octave Chanute tarafından yapılan iki hava aracı tasarımı hayata geçirilmedi. Wright Kardeşler’in başvurusu, onaylanan ilk uçak buluşu oldu. O yıllarda uçaklarla ilgili patent sınıfı olmadığı için Flyer "havacılıkla ilgili makine" sınıfına alındı.
Bugüne kadar havacılıkla ilgili olarak 100 binin üzerinde patent başvurusu yapıldı. Uluslararası kayıtlara göre havacılık konusunda en fazla patent 15 bin başvuru ile Amerikan Boeing şirketine ait. Airbus’ın ise toplam 7 bin başvurusu bulunuyor. Ülkeler açısından havacılıkta ABD’nin yüzde 27, Fransa’nın yüzde 16, Almanya’nın yüzde 13, İngiltere’nin de yüzde 12’lik payı bulunuyor. Askeri havacılık konusundaki patent başvuruları ise gizli tutuluyor.
PATENT NASIL ALINIYOR
Buluş sahibi patent alabilmek için yaptığı buluşun ne olduğunu anlatan bir doküman oluşturularak Türk Patent Enstitüsü’ne başvuruyor. Türkiye’de geçerli bir patent belgesi almak için 25 YTL’lik başvuru harcı yatırmak gerekiyor. Araştırma ve inceleme için ortalama 1000 YTL harcanıyor. Başvuru yurtdışına taşınmak isteniyorsa ülke başına ortalama 2 bin 500 Euro’luk ücret ödeniyor. Uluslararası patent tescil süreci yaklaşık 2.5-3 yıl sürüyor. Patent belgesinin koruması başvuru tarihiyle başlıyor.
YERLİ HAVACILIK PATENT BAŞVURULARI
Başvuruyu yapanYıl Konu
İzzet İnançlı2008Tek veya iki kişilik uçan daire
Yakup Güner2007Yeni helikopter sistemi
Bülent Gültekin2007Hayat kurtaran uçak sistemleri
Mustafa Hikmet Komar2006Uçağın inişinde meydana gelen
çarpma etkisinin azaltılması
Burhan Vardar2006Darbe emici ve basınç
tahliyeli paraşüt
Şenol Şencay Ceylan2004Seyyar paraşüt kulesi
Mehmet Urcan2000Uçak tekerleklerini döndürmek
için aerodinamik tırnaklar
Erdoğan Dökmen1997Motojet, kanatları katlanan ve
kendi ekseninde dönebilen uçak. Tolga ÖZBEK
Yazının Devamını Oku 6 Temmuz 2008
Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı, yeni nesil dört motorlu nakliye uçağı Airbus A400M’i, 2010’da teslim almaya hazırlanıyor. Ortakları arasında Türkiye’nin de bulunduğu Airbus’ın askeri kanadı "Airbus Military" tarafından tasarlanıp üretilen uçağın ilki İspanya’nın Sevilla kentinde tamamlandı. Ekim’de uçacak A400M’in ilk teslimatı Fransa’ya, ikincisi de Türkiye’ye yapılacak. Toplam 10 uçak satın alacak Türk Hava Kuvvetleri’ne son A400M uçağı 2015’te teslim edilecek.
Askeri nakliye uçakları, bir ülkenin hava kuvvetlerinin operasyonunun başarıyla yapılabilmesi için çok önemli görevler üstleniyor. Malzeme akışı ve personel naklinin yanı sıra hava indirme, uçan hastane, elektronik karıştırma, deniz karakol, havadan yakıt ikmali gibi tüm destek görevleri yine özel olarak tadil edilen nakliye uçakları tarafından yapılıyor.
Nakliye uçakları, sadece savaş zamanı değil, barışta da insani görevlerde ön plana çıkıyor. Doğal afetlere ilk yardım nakliye uçakları sayesinde dünyanın dört bir tarafına ulaştırılıyor. Tahliyeler yapılabiliyor. Tüm operasyon zorlu şartlarda yani kısa toprak pistlerden, altyapının bulunmadığı alanlardan gerçekleştiriliyor. Bu açıdan yeni nesil nakliye uçakları, yüksek performansı ekonomik maliyetlerle birleştirmek zorunda.
ORTAKLIK 1985’TE KURULDU
Avrupa’nın ortak nakliye uçağı projesi olan A400M 1985’te başladı. 2003’te kurulan Airbus Military şirketine Türkiye’nin yanı sıra Almanya, Belçika, Fransa, İngiltere, İspanya ve Lüksemburg ortak oldu. Güney Afrika ve Malezya’nın da katılımıyla projede toplam 192 uçak imal edilecek.
A400M, dört adet turboprop motora sahip. Toplam 37 ton yük kapasiteli uçak, hava indirme için 116 paraşütçü taşıyabiliyor. En büyük özelliği ise uzun menzili. A400M, 20 ton yükü 6 bin 382 kilometre menzile götürebiliyor. Uçağın boş olarak menzili ise 9 bin 300 kilometre. Bunun Türkiye için anlamı, acil durumlarda dünyanın dört bir yanına uçarak bayrak gösterebilmek. Bu kapasite halen, sadece süper güçlerde bulunuyor.
Airbus’ın sivil yolcu uçaklarında başarıyla uyguladığı kompozit gövde, Fly-by Wire olarak adlandırılan kablolu uçuş sistemi, uçuş verilerinin ekranlardan takip edildiği "glass cockpit" teknolojileri A400M’de var.
TAI HEM TASARLADI HEM ÜRETİYOR
Projede Türkiye’nin önemli bir rolü bulunuyor. Uçağın tasarım çalışmalarına katılan Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TAI), A400M’in gövde, acil çıkış ve paraşütçü kapıları, ışıklandırma gibi ana sistemlerinin tasarımlarını gerçekleştirdi. Bu projeyle TAI, Airbus disipliniyle tasarım çalışmaları içinde yer aldı. Toplam 400 mühendisten oluşan tasarım ekibi, bundan sonra Airbus’ın yeni yolcu uçağı A350XWB’de de görev yapacak.
TAI, A400M için 2021’e kadar imalat yapacak. Önümüzdeki 20 yıllık süreçte A400M’in yaklaşık bin uçaklık pazara ulaşması bekleniyor. Bu açıdan TAI’nin alacağı pay daha da artacak.
Orta sınıf uçak ihtiyacı
Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterinde halen nakliye görevi yapan dört farklı uçak tipi var. Bu uçaklar arasında en büyüğü aynı zamanda tanker olarak kullanılan jet motorlu KC-135R. Ancak bu uçak, ağırlıklı olarak havadan yakıt ikmali operasyonunda görev alıyor. Pervaneli uçak olarak C-130B/E, C-160 ve TAI tarafından üretilen CN235 uçakları bulunuyor.
Envantere 1964’te giren 20 ton kapasiteli C-130’lar, TAI ile Kayseri’de 2’nci Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı işbirliği ile modernize ediliyor. C-130’lar, "Erciyes" adı verilen projede yeni nesil uçuş sistemlerine sahip olacak. Hizmet ömürleri 10-15 yıl uzatılacak.
C-160’LAR 2012’DE EMEKLİ OLACAK
Orta-küçük sınıfta 1971’de envantere giren C-160’lar, hizmet ömürlerini 2012’de tamamlamaya başlayacak. Yerine A400M alınacak. Ancak bu uçakların kapasitesi, C-130 ve C-160’tan daha büyük. Hava Kuvvetleri’nin planlamasında ara birim olarak bir miktar orta kapasiteli nakliye uçağının alımı var. Özellikle yurtiçi operasyonda kullanılacak bu uçaklar, CN235’lerin kapasitesinin yetmediği alanlarda görev yapacak. Böylece dört motorlu uçaklara gerek kalmadan, kısa mesafeli uçuşlar ekonomik olarak gerçekleştirilecek. C-160 ile CN235 arasında olacak uçak için adaylar arasında İtalyan Alenia tasarımı C-27 ile İspanyol CASA şirketinin C-295 modelleri bulunuyor. C-295, CN235’le çok sayıda ortak sisteme sahip. Aday uçaklar çift motorlu. Taşıma kapasiteleri 9 ila 11,5 ton arasında değişiyor. Her iki uçak da ekonomik maliyetler sunuyor.
En güçlü turboprop motor
A400M’de şu ana kadar imal edilen en güçlü turboprop motor kullanılıyor. TP400D-6 adı verilen motorun her biri 8 bin 250 kW güç üretiyor. Motor konsorsiyumunda Rolls Royce, Snecma, MTU ve ITP gibi şirketler var. Eskişehir merkezli TEI de projeye imal ettiği parçalarla katılıyor. TP400 çok iddialı bir motor. Her bir motorda 5 metre 30 santimetre uzunluğunda tam 8 pal var. Bu sayede uçak saatte 795 kilometre hıza çıkabilecek. Turboprop motorlar, jetlere göre yüzde 20 daha az yakıt harcarken, uçağı düşük süratlerde havada tutarak kısa pistlere inip-kalkmasını sağlıyor. Bakım maliyetleri de jetlerden yarı yarıya ucuz. Tolga ÖZBEK
Swiss hálá Swissair
Uzun bir aradan sonra Swiss Havayolları ile İstanbul’dan Cenevre’ye uçtum. Günü en başından yakalayıp sizi Avrupa’nın ortasında bütün zamanları değerlendirmek için planlanmış bu uçuş, mükemmel bağlantılar da sunuyor. Şirketin Airbus A319 uçağına Atatürk Havalimanı’nda bindiğim an büyülendim. Konsept değiştirmesine rağmen Swiss, bence hálá Swissair’di. Uçağa biner binmez dağıtılan birer şişe su, uçuşta kaybedeceğimiz sıvı için daha yolun başında yapılan bence en mükemmel ikramdı.
İnce yapılmış ama son derece rahat ve ergonomik koltuklar, Swiss uçağına ciddi bir ayrıcalık getirmişti. Daha uçağa adım attığınızda her şeyin hijyen kurallarına uygun olduğunu hissettiren temiz bir koku, şirketin Avrupalı kültürünün vazgeçilmeziydi.
Kalkıştan önce üç dilde yapılan, kuşkusuz Türkçe de gerçekleştirilen uyarı anonsları, diğer havayollarının çoğundan birkaç adım ilerideydi. Son derece anlaşılır ifadeler ve grafiklerle sunulan anonslarda, akılda kalıcı ve keskin bir anlatım hükmetmenin ötesinde zarif bir ifadeyle yapılıyordu. İyi efektler vurgulamalara yardımcı oluyordu. Cenevre uçuşu sırasında mükemmel bir ikram sunuldu. Yemek öncesi verilen içecekler ve ardından abartılmamış doyurucu ve yüksek zenginlikteki tepsi içindekiler, uluslararası uçak ikramının bütün testlerinde bence bir numarada yer alıyordu.
Cenevre uçuşu tam zamanında ve pilotun sürekli ve son derece düzgün ifadelerle bilgilendirmesiyle sürdü. Abartısız anonslar ve uçuş boyunca kabin ekibinin standartlar üzerindeki ilgisi, Swiss’in aslında hálá o efsane Swissair olduğunu gösteriyordu.
Bu tip bazı havayolları ekonomik krizler yaşasalar da adlarında ticari nedenlerle değişiklik olsa da yapılarında bozulma yerine gelişme görülüyor. Bu özellikle havayolu şirketlerinde olması gereken kurumsal yapıdan kaynaklanıyor. Swiss bence Swissair ile yakalanmış mükemmel bir kurumsal yapının faizini kullanıyor. Hovarda değil. Bu yüzden Swiss gelecekte orta Avrupa merkezli en iyi şirketlerden biri olarak yerini hep koruyacak. İlk ihaneti kendi ülkesindeki bankacılar yapsa bile, direnişi kurumsallığı yüzünden hep güçlü olacak...
Toprak pistlere izin çıktı
Geçen yıl Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) tarafından yasaklanan pervaneli uçakların toprak pistlere iniş-kalkışına yeniden izin çıktı. SHGM Genel Müdür Yardımcısı Haydar Yalçın imzalı yazıda, acil durum, yangınla mücadele ve zirai ilaçlama dışında kulesi bulunmayan toprak pist ve şerit yüzeylere inişe, görerek şartlarda ve pilot sorumluluğunda izin verildi. Bu kararla birlikte Sapanca, Ayvalık Sarımsaklı gibi toprak pistler, amatör pilotların kullanımına tekrar açılmış oldu.
Kartal Vakfı yardımlarınızı bekliyor
Türk Hava Kuvvetleri’nde görev başında şehit olan, hayatını kaybeden veya sakat kalan personele ve ailelerine destek olmak amacıyla kurulan Kartal Vakfı katkılarınızı bekliyor. 1997’de "Şehitlerimiz vatanımızın özgür semaları uğruna hayatlarını feda ederken, eş, çocuk ve anne/babalarını Hava Kuvvetleri ailesinin diğer fertlerine emanet ederek şahadet mertebesine ulaşırlar" sözüyle yola çıkan vakıf, konut edindirme, şehit çocuklarına eğitim-öğretim ile sürekli tedavi gerektiren hastalıklarda devlet tarafından karşılanmayan ilaç, tedavi, protez gibi konularda yardım yapıyor. Daha fazla bilgi, vakfın 0312 419 87 14 numaralı telefonundan veya www.kartalvakfi.org.tr adresindeki internet sitesinden alınabilir.
Yazının Devamını Oku 29 Haziran 2008
İki havacılık fuarını ne yazık ki hastanede geçirdim. Cenevre’deki EBACE Fuarı’na adım attıktan birkaç saat sonra rahatsızlandım. Aklım fuardaki uçaklardaydı. Üstelik yeni nesil, çok sayıda imalat bu fuarda mock-up’ları ya da imal edilmiş ilk modelleri ile karşımda duruyordu. Birkaçını elledim ama dayanamadım, Cenevre’de hastaneye kaldırıldım.
Altı saatlik acı dolu bir zamanın ardından İstanbul’a uçtum. Her zamanki gibi ilk elleri üstümde olan kişi, yakın dostum Profesör Doktor Cavit Özsoy oldu. Ameliyat kararını verdi.
Bu arada İstanbul’da yıllardır basın sponsorluğunu yaptığımız, ellerimizle büyüttüğümüz Airex Fuarı, kapılarını açmak için hazırlanıyordu. Tamamen amatör bir çabayla oluşan yılların fuarı, dünyadaki benzerlerine kafa tutuyordu. Katılan uçak sayısında patlama olmuştu. Fuarda verilecek siparişler baş döndürücü bir hızla gelişmeye başlamıştı.
Ben Acıbadem Grubu’nun yarı hissesini aldığı Yeşilyurt’taki International Hastanesi’ne yattım. Hastanenin yaratıcısı ve yarı hissesini satıncaya kadar tek patronu Sait Haifawi ve Acıbadem Grubu’nun temsilcisi Meri Bahar bana bütün sancılarımı unutturacak her şeyi hazırlamıştı.
Kendimi hastanenin full-time doktoru Profesör Doktor Bülent Alagöl’ün ellerine bıraktım. Bana göre hastanenin en büyük gücü Ükke Güler’in yanı başımda olması hayatımın en büyük lüksüydü. Tek başına bütün hastanenin sevgi ilişkilerini yürüten Ükke beni ameliyata uğurladı.
Odama döndüğümde acılarımın çoğunu ameliyathanede bırakmıştım. Prof. Dr. Bülent Alagöl o yüksek güven sunan tebessümü ile sıkıntılarımın çoğunun geride kaldığını söyledi.
Marmara Denizi’nin neredeyse her yanını gören odamda yatarken kimi arkadaşlarım uçaklarıyla geçerken kanatlarını sallayıp beni selamladılar. Kimileri son yaklaşmada yollarını değiştirmeden uçaklarının ışıklarıyla bana göz kırptı.
İnsan, başına böyle bir şey gelmeden ne kadar çok dostu olduğunu anlayamıyor.
Bir ameliyathanede, ya da hastanedeki odamda günlerce acılar içinde kıvranacağımı sanırken dostlarım beni uçurdular.
Çok teşekkürler...
Hedefimiz 10 yılda 170 milyon yolcu
Devlet Hava Meydanları İşletmesi DHMİ, Türkiye’de hızla büyüyen havacılık sektörünün önemli aktörlerinden birisi. DHMİ’nin Genel Müdürü Orhan Birdal, havalimanlarının sayısının artacağını söyledi ve İstanbul Atatürk ile Antalya Havalimanları etrafındaki semtlerde oturanlara uçak gürültüsünün konulacak özel mikrofonlarla kontrol altına alınacağı müjdesini verdi. DHMİ’de çalışmaya 1982’de hava trafik kontrolörü olarak başlayan Birdal, bu yıl 75’inci kuruluş yıldönümünü kutlayan DHMİ’nin gelecek planlarını Kokpit’e anlattı.
Türkiye’de havacılık sektörü çok hızlı büyüyor. Gelecek 10 yıldaki yolcu kapasitesine dair bir öngörünüz var mı?
- Son beş yılda Türkiye’de terminallerin yıllık yolcu kapasitesi 49.5 milyondan 100 milyona çıktı. Yolcu artışından önce yatırımlarımızı gerçekleştirmek zorundayız. Hedefimiz 10 yılda Türkiye’de sivil uçakların inip kalkabileceği meydan sayısını 55-60’a, yolcu sayısını da 170 milyona çıkartmak.
Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle havalimanları yenileniyor. Dünyanın bu uygulamaya bakışı nasıl?
- Avrupa’da YİD’nin hazırlık safhası, yapım ve işletmeye alım süresi çok uzun. Türkiye’de gerekli mevzuat düzenlemesi yapıldığı için, ilerleme hızlı. İhaleler şeffaf yapılıyor. Kazananlar yatırımları çabuk hayata geçirmek için bütün imkanlarını seferber ediyor. Dünyada "Türk modeli" adı verilen bu uygulama yabancıların da ilgisini çekti. Bizden görüş alıyorlar. YİD’de devret noktasına geldikten sonra kiralamayla işletme hakkını devrediyoruz. Bu yöntemle İstanbul Atatürk’ten 3 milyar, Antalya’dan da 3.2 milyar dolar gelir elde ettik. Ama bu bir özelleştirme değil. Terminallerin mülkiyeti devlette kalıyor.
GİRİŞİMCİLERE AÇIĞIZ
Yolcu sayısı az meydanlarda ne yapacaksınız?
- Küçük meydanlarımıza talipli çıktığı takdirde ihaleye çıkacağız. Bölgesel yatırımcılar, yerel idareler bu konuyu inceliyor. Örnek Zonguldak. Türkiye’de bölgesel havacılığın geliştirilmesi açısından düşük maliyetli terminallerin yapılması gerekiyor. Böylece hem havalimanı sayısı artacak hem de özel sektör de bu işin içine girerek dinamizmini ortaya koyacak.
Türkiye’deki hava trafik sistemi SMART Projesi’yle yenileniyor. Sistem ne zaman tam kapasiteyle hizmete girecek?
- SMART’la mevcut eski sistemlerimiz tamamen yenilenecek. Halen iki noktadan kontrol edilen hava trafiği artık Ankara’dan idare edilecek. Proje 2009 sonunda tamamlanacak. Ancak 2009’u beklemeden ara modernizasyonu kontrolörlerin ve elektronik çalışanlarımızın özverili çabalarıyla bir ayda tamamladık. Vatandaşlarımız Türkiye’nin hava sahasının güvenli olduğunu bilsin, gönül rahatlığıyla uçabilirler.
İÇ HAT UÇUŞLARI KISALACAK
Havayolları artan yakıt maliyetleriyle birlikte iç hatlarda daha kısa uçmak istiyor. Rotalar ne zaman kısalacak?
- Havayollarının sıkıntısının farkındayız. Ancak daha kısa uçmak için çizilen rotalar, askeri sahaların üzerinden geçiyor. Bu konuda Hava Kuvvetlerimiz ile görüşmeler yaptık, kararlarını bekliyoruz. Bu, hava trafik kontrolü olarak bize ek yük getirecek. Ancak yakıt fiyatları ülke ekonomisini olumsuz etkiliyor. Her kurum üzerine düşeni yapmalı.
HAVA TRAFİĞİ YÜZDE 11 ARTTI
Türkiye’deki havayolu yolcu trafiği ocak-mayıs döneminde geçen yıla göre yüzde 6.6 artarak 22 milyon 781 binden 24 milyon 285 bine çıktı. Türkiye üzerindeki uçak trafiği ise yüzde 11’lik artışla 95 bin 602’den 106 bine ulaştı. Yıl sonu hedef en az 80 milyon yolcu. 2007’de Hazine’ye 455 milyon YTL kaynak aktaran DHMİ, geçen yıl 114 milyon YTL Kurumlar Vergisi ödedi.
Gürültü seviyesi kontrol edilecek
Bazı havalimanlarıyla ilgili gürültü şikayetleri artıyor. Buna nasıl bir önlem alacaksınız?
- Burada ülke olarak tercihte bulunmanız lazım. Ya "Turiste ihtiyacım var, ekonomiye katkıda bulunsun ama hangi tip uçakla gelirse gelsin" diyeceksiniz. Ya da "Seçici davranacağım, ancak şu tip uçakları kabul ederim" diyeceksiniz. Bu kararı almak Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün. Biz işletmeci olarak önümüzdeki ay çıkacağımız ihaleyle İstanbul Atatürk ve Antalya havalimanlarında gürültü ölçümü yapmak için mikrofon satın alacağız. Sistem yıl sonuna kadar hizmete girecek. Önce tespit edeceğiz, sonra uyarı yapacağız. Uymayanlara ceza vereceğiz.
Yiyecek ve içecek fiyatlarını DHMİ belirlemiyor
Yolcu şikayetlerinin başında havalimanındaki yiyecek, içecek ve otopark fiyatlarının pahalılığı geliyor. Fiyatları kim denetliyor?
- Havalimanlarındaki tüm kiracılarımız ile sadece kiracılık bağlamında bir sözleşmemiz var. Fiyat belirlemesini işletmenin bağlı bulunduğu meslek birlikleri, odalar veya Turizm Bakanlığı yapıyor. Biz sadece tarifeleri asıp asmadığını kontrol ediyoruz. Otoparklarla ilgili tarifeleri ise biz hazırlıyoruz. Bunu yaparken bölgenin ekonomik yapılarını göz önüne alıyoruz. Ancak havalimanları özel yerler. Güvenliğiyle herhangi bir işletmeden farklı. Maliyet yapısı da ona göre ayarlanıyor.
Tolga ÖZBEK
Yazının Devamını Oku 22 Haziran 2008
Anadolu Yıldızları (AyJet) Uçuş Okulu, gelecek ay filosuna katacağı Dash 8Q400’lerle iç hatlarda pervaneli uçaklarla sefere başlıyor. Yüksek hıza sahip bu yeni nesil uçaklar, ekonomik uçuş maliyetleriyle yolcu potansiyeli az, kısa pistli meydanlara sefer yapacak. Halen izin çalışmalarını sürdüren AyJet, uçuşlarını kendi adına veya uçakları ekipleriyle birlikte havayollarına kiralayarak yapmayı hedefliyor. Bu konuda havayolu şirketleriyle görüşmeler sürüyor.
HAVAYOLLARINI KURTARACAK PROJE
Hızla yükselen yakıt fiyatları son yıllarda havayollarının belini bükmüş durumda. Kısa uçuşlar için 150-180 koltuklu jetlerin hem operasyon maliyetleri yüksek hem de şirketler uçakları doldurmakta zorlanıyor.
Geçmişte gürültülü ve yavaş olduğu için havayolları pervaneli uçakları filolarından çıkartırken bugün yeni nesil turboprop uçaklar düşük uçuş maliyetleriyle adeta sektörün kurtarıcısı oldu. Bu nedenle Kanadalı Bombardier Dash 8Q400 ile, İtalyan-Fransız ortaklığındaki ATR de 42 ve 72 modelleriyle adeta sipariş rekoru kırıyor.
KONFORU YÜKSEKMALİYETLERİ DÜŞÜK
Emniyet oranı yüksek: Bilinenin aksine pervaneli yolcu uçaklarının ölümlü kaza oranları jetlere göre daha düşük. IATA rakamlarına göre son beş yıldaki ölümlü uçak kazalarının yüzde 57’sini jetler yaptı. Geçen yıl ölümlü kazalarda pervaneli yolcu uçaklarında 6, jetlerde 10 kaza meydana geldi. Birçok olayda turboprop uçaklar yola veya düzlüklere yaptıkları mecburi inişle yolcularının hayatlarını kurtardı.
Yakıt tasarrufu yüzde 30: 300 ila 800 kilometrelik uçuşlarda kullanılan pervaneli uçaklar, bölgesel jetlere göre yüzde 30 daha az yakıt tüketiyor. 140 doları zorlayan petrolün varil fiyatı ve havayollarının maliyetlerinde yakıtın payının yüzde 35 gibi orana ulaştığı göz önüne alındığında bu şirketlere ciddi bir avantaj sunuyor.
Gürültü ve titreşim minimumda: Uzun yıllar "Yolcu pervaneli uçağa binmez" inanışı yeni nesil teknolojiler sayesinde artık bitmiş durumda. Kabin içine konulan özel mikrofonlar seslerin ve titreşimlerin yoğunlaştığı noktaları tespit ediyor. Ses ve titreşim dalgalarının aksine yapılan yayın, bu sorunu ortadan kaldırıyor.
Kısa meydanlara inip kalkabiliyor: Yeni nesil pervaneli uçakların sürati saatte 600 kilometreyi aşıyor. Bu uçaklar çabuk hızlanıp yavaşlayabilme özellikleriyle tam yüklü 1200 metrelik pistlere inip kalkabiliyor. Aynı zamanda dik yaklaşma açılarıyla dağlar arasındaki meydanlara rahatlıkla uçabiliyor. Bu performansta pervaneli uçakların sahip olduğu jet motor prensibine göre çalışan ancak gücü pervaneye veren turboprop motorların önemli bir etkisi var.
Fiyatı 22 milyon dolar
Kanadalı Bombardier şirketinin geliştirdiği Dash 8Q400’lerin yolcu kapasitesi 80’e kadar çıkıyor. Standart donanımlı fiyatı 22 milyon dolar olan uçağın en önemli özelliği buzlanma şartlarındaki yüksek performansı. Dash 8Q400, acil durumlarda tek motorla 6 bin metre yüksekliğe kadar rahatlıkla yükselebiliyor. Hızı saatte 666 kilometre.
Genç pilotlar yetişecek
Projenin bir başka önemi de genç pilotların tecrübe kazanması. İlk pilotlarını tip eğitimi için Kanada’ya yollayan AyJet’in ekibinde uçuş okulunu yeni bitirmiş üç de ikinci pilot adayı var. 16 kaptan pilot tarafından kurulan uçuş okulunun deneyimli ekibiyle uçacak bu pilotlar Dash 8Q400’lerde tecrübe kazanacak. İkinci pilotlar daha sonra jet motorlu yolcu uçaklarında görev yapacak. AyJet’in ilerleyen yıllarda hedefi ABD’deki gibi pilot adaylarına Ticari Pilot Lisansı’nın yanı sıra en az bin saat büyük uçaklarda tecrübe kazandırıp sektöre daha donanımlı sunabilmek.
Türkiye’de pervaneli uçaklar
Türkiye’de, ilk jet yolcu uçağı DC-9’ların Türk Hava Yolları’nda 1967’de hizmete girmesine kadar piston motorlu DC-3 Dakota, ilk turboprop motorlu yolcu uçağı Vc-7 Viscount ve Fokker F27’ler filonun ana yapısını oluşturdu. 1980’lerde dört motorlu Dash 7 uçakları kısa pistlere sahip eski Samsun, Trabzon gibi meydanlara uçtu. THY’nin son pervaneli uçak denemesi, 1991-1993 yılları arasında Türk Hava Taşımacılığı’nda uygulandı. ATP tipi çift motorlu pervaneli uçaklar kısa süre sonra yerini jet motorlu RJ100 ve 70’lere bıraktı. Maş Air 1992-96, Top Air 1993-1996 arasında Antonov 24, AirGroup 1993-94 arasında ATR42 tipi pervaneli uçaklarla iç hatlarda uçtu.
iPod’la eğlenceli uçuşlar
Adeta bağımlılık yaratan "iPod" müzik çalarları artık uçaklardaki eğlence sistemlerinde de kullanılabiliyor. Apple şirketinin uçak içi eğlence sistemleri imal eden Panasonic Avionics ile ortak geliştirdiği sistem sayesinde iPod’unuzu "eXport" kabloyla koltuğunuzdaki eğlence sistemine bağlayabiliyorsunuz. Böylece bir yandan iPod’unuz şarj olurken diğer yandan hafızasındaki müzikleri dinleyip videoları izleyebiliyorsunuz. İlk olarak Singapur Havayolları’nın Airbus A380 tipi uçağında hizmete giren sistem önümüzdeki aylardan itibaren şirketin uzun menzilli Boeing 777’lerinde de kullanılabilecek.
Yağmur uçağı sessiz sedasız ABD’ye döndü
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından geçen yıl Pan Havacılık’tan kiralanan yağmur uçağı, sessiz sedasız ABD’ye geri döndü. Sadece birkaç defa uçan Piper PA31T Cheyenne II tipi uçaktan verim alınamadı. Yaklaşık 8 aylık sürede uçak, iki pilot ve iki uzman için Büyükşehir Belediyesi, Pan Havacılık şirketine 2.5 milyon dolar ödedi.
Havadan yağmur bulutlarının tohumlaması aralarında ABD, Rusya, Çin, İsrail ve Yunanistan gibi 50’nin üzerinde ülkede yapılırken uçaktan verim alınamaması soru işaretlerini de yanında getirdi. 1989-1990 yılları arasında Nurettin Sözen’in başkanlığı döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kuraklıkla baş etmek üzere Cessna 340 tipi uçağı 4 milyon dolar ödeyerek kiralamıştı. Uygulama, Recep Tayyip Erdoğan’ın başkan olmasıyla sona erdirilmişti.
Yağmur bulutlarına yakın uçarak gümüş iyodürü püskürten uçak böylece buluttaki su buharının yoğunlaştırılıp yağmur yağdırılmasına yardımcı oluyor. 1990’da projede görev yapan Prof. Orhan Şen, uçak bulunması halinde bu teknoloji ve donanımın Türkiye’de bulunduğunu, çok daha düşük maliyetlerle yapılabileceğini söylemişti.
PAN HAVACILIK’TAN KİRALANIYOR
Yağmur uçağının geri dönmesiyle gözler İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tüm uçak ve helikopter kiralama ihalelerini alan Ankara merkezli Pan Havacılık şirketine çevrildi. Halen Pan Havacılık şirketinin portföyünde Portekiz’den getirtilen AS365N3 Dauphin tipi çift motorlu dört helikopterle yangın söndürme görevlerinde kullanılan CL215 tipi amfibik, yani hem suya hem de karaya inebilen uçaklar bulunuyor.
Helikopterlerden her biri ambulans, arama-kurtarma, havadan canlı televizyon yayını ve VIP amaçlı donanıma sahip. Ancak sadece biri Türk tesciline geçirilebildi. Geri kalanı Portekiz bayrağıyla uçuyor. Tolga ÖZBEK
Boeing’de nöbet devri
Uzun yıllar Amerikalı imalatçı Boeing’in Türkiye’den sorumlu satış müdürlüğünü yapan Aldo Basile (solda), görevini Steven R. Aliment’e (sağda) devretti. Basile, Boeing Ticari Uçaklar Avrupa’nın Uluslararası Satışlardan Sorumlu Başkan Yardımcılığı’na terfi etti. Basile, Türkiye’nin yanı sıra Fransa, İtalya, İspanya, Hollanda, Yunanistan, Portekiz, Güney Kıbrıs, Malta ve İsrail’den sorumlu olacak. Boeing’de çalışmaya 1978’de başlayan 62 yaşındaki Basile, Napoli Üniversitesi Uçak Mühendisliği Bölümü mezunu ve Seattle Üniversitesi’nden işletme yüksek lisansına sahip.
Basile’den Türkiye Satış Direktörlüğü görevini devralan Steven R. Aliment, 1979’da Boeing’de çalışmaya başladı. 1998’den bu yana Avrupa’da satış direktörlüğü yapan Aliment, Puget Sound Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. Aliment, Harvard Business School’da MBA eğitimi de aldı.
A400M fabrikadan çıkıyor
Airbus’ın ilk askeri nakliye uçağı A400M, 26 Haziran’da İspanya’nın Sevilla şehrindeki imalat hattından çıkartılacak. Türk şirketleri TAI ve TEI’nin hem tasarım hem de imalatında görev aldığı uçağın yıl sonuna doğru ilk uçuşunu yapması planlanıyor. A400M uçağına Türk Hava Kuvvetleri’nin 10 adet siparişi bulunuyor. Teslimatların 2009 sonunda başlaması hedefleniyor.
Avrupa’da 1960’lardaki C-160 Transall’dan sonra ikinci nakliye uçağı projesinde Türkiye tasarım ve imalatçı olarak görev yapıyor. Ankara merkezli TAI, A400M uçağının ön orta, arka gövde ve kanat sistemlerinde, Eskişehir merkezli TEI motor konusunda tasarım ve imalat gerçekleştirdi. Aralarında Türkiye’nin yanı sıra Almanya, Fransa, İngiltere gibi 8 Avrupa ülkesiyle birlikte uçağın müşterileri arasında Güney Afrika, Malezya ve Şili de var. A400M’in sipariş sayısı ise 195.
Pegasus’tan ücretsiz otopark
Pegasus Havayolları, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yeni otopark alanıyla yolcularına 72 saate kadar ücretsiz park imkanı sunuyor. Havalimanı girişindeki parktan yolcular 15 dakikada bir kalkan servis ile terminale ulaşabiliyor. Dördüncü günden itibaren park için günlük 7.5 YTL ücret alınıyor.
TAV ödül peşinde
TAV Havalimanları, 2007 Faaliyet Raporu’nda farklı bir tasarıma giderek "Pop Art" ile yazar Buket Uzuner’in "İstanbullular" romanını buluşturdu. Raporda Atatürk Havalimanı’nda geçen "İstanbullular" romanının karakterleri, illüstrasyon ve konuşma balonlarıyla canlandırıldı.
Káğıt ve boyut seçiminden kutusuna, içeriğinden tipografisine kadar tüm unsurlarının özel olarak tasarlandığı raporun klasik anlayıştan farklı bir boyuta taşındığını söyleyen TAV Havalimanları Holding Kurumsal İletişim Koordinatörü Bengi Vargül, uluslararası tasarım yarışmasına katılacaklarını söyledi.
İç hatlarda yeni CIP
Türk Hava Yolları’nın bir süredir yenileme çalışmaları nedeniyle kapattığı İstanbul Atatürk Havalimanı İç Hatlar Özel Yolcu Salonu (CIP) kullanıma yeniden açıldı. Büyütülen CIP’te business class ve Elite Plus ile Elite ve Classic Plus kart sahipleri farklı salonlardan yararlanacak. İkram konsepti yenilenen CIP’te uçağa biniş kapısı ve kontuar sayıları da artırıldı.
BA’ye ödül
İngiliz Havayolları British Airways (BA), 26’ncısı düzenlenen OAG Havayolu Sektörü Ödülleri’nde "En İyi Business Class" ve "En İyi Transatlantik Havayolu" dallarında birinci oldu. Dünyanın ilk 180 derece yatan business class koltuğu ile havacılık sektörüne yeni bir boyut getiren BA, geçen yıl "Club World" adını verdiği hizmetinde tasarımda değişikliğe gitmişti. Uzun menzilli uçuşlarda kullanılan daha geniş ve konforlu koltuklarda, yeni "z" yatak konumu, yolcuya ait özel alan, diz üstü bilgisayar, el çantası ve ayakkabılar için özel bölme sunuluyor.
Yazının Devamını Oku 15 Haziran 2008
Bölgenin en büyük sivil havacılık fuarı haline gelen ve yedincisi yapılan Airex, kapılarını bugün kapatıyor. Ultra uzun menzilli iş jetlerinden çok hafif hava aracı ultralight’lara 42 uçak ve helikopterin sergilendiği Airex’e 35 ülkeden 140 şirket katıldı.
Her yıl giderek büyüyen Airex Sivil Havacılık ve Havalimanları Fuarı’nda yeni nesil iş jetlerine adeta sipariş yağdı. İş adamları tercihlerini imalatçıların yeni tasarladığı modellerden yana kullandı. Sadece fuar sırasında 12 satış anlaşması imzalanırken yaklaşık 50 uçak için görüşmeler son aşamaya geldi.
THY, TAV ve THY Teknik’in ana sponsorluğu ve Kokpit’in basın sponsorluğundaki fuara damgasını yeni nesil iş jetleri vurdu. Bombardier, Gulfstream, Dassault, Cessna, Embraer gibi şirketler Airex’e Türkiye ve çevre ülkelerden kiraladıkları uçaklar yerine, kendi portföylerindeki özel boyamalı demo iş jetlerini getirmişti. Fuarın genel görüntüsüne yansıyan bu durum, Airex daha da büyüyerek uluslararası bir kimlik kazandığının bir göstergesi oldu.
YOĞUN DEMO UÇUŞLARI
Çok sayıda işadamının gezdiği fuarda iş jeti imalatçılarının Türkiye temsilcileri oldukça yoğundu. Tek sorun teslimatlar için uzun bekleme süreleri oldu. Potansiyel müşteriler uçakları inceledi. Fuarın en önemli özelliği rakip uçakları karşılaştırma şansıydı. Özel jetler arka arkaya demo uçuşlarına çıktı.
Türk pazarına ilk defa tanıtılan Dassault’un çok az fuara gönderdiği Falcon 7X, Global Express XRS, CRJ900 Next Generation, Challenger 605, Cessna’nın Mustang ve Sovereign modelleri ilk defa İstanbul’da Türk pazarına tanıtıldı. Fuarın en kalabalık katılımcıları beşer uçakla Cessna ve Bombardier oldu. Gulfstream G450 ve G200, Dassult Falcon 2000EX, Embraer Legacy 600, Hawker 900XP, Learjet 60, Piaggio P180, King Air B200 gibi uçaklar diğer yeni modeller arasındaydı. Helikopter pazarında AgustaWestland yeni nesil tüm modelleriyle Airex’te boy gösterdi.
FUAR ALANI BÜYÜYECEK
Organizatör Mint Fuarcılık Genel Müdürü Feyzan Erel, Airex’ten şirketlerin memnun ayrıldığını söyledi. "Bu yıl, artan katılımla birlikte fuar artık Genel Havacılık Apronu’na sığmadı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’dan iki yıl sonraki sekizinci Airex’i daha büyük yerde yapmak için söz aldık." 2010’da 3-6 Haziran tarihleri arasında organize edilecek fuara katılmak için şirketler şimdiden kontratları imzalamaya başladı.
Myjet 2009’da uçacak
Atasay Grubu Hollandalı Etirc ile kurduğu MyJet’le hava taksiye yeni bir boyut getirmeye hazırlanıyor. Eclipse 500 tipi yeni nesil çift motorlu jete 120 adetlik rekor sipariş veren şirket 2009’da uçuşlarına başlayacak. Hedeflerinin iki pilot ve dört yolcu kapasiteli Eclipse 500’lerle ekonomik hava taksi hizmeti sunmak olduğunu söyleyen MyJet Genel Müdürü Ekim Alptekin, uçağın kısa pistlere rahatlıkla inip kalktığına dikkat çekti. MyJet hava taksinin yanı sıra bakım, işletme ve danışmanlık hizmetleri de verecek.
THY’DEN ALITALIA’NIN 777’LERİNE KANCA
Türk Hava Yolları, önümüzdeki sezonda açacağı Washington DC, Toronto ve Sao Paulo gibi yeni uzun menzilli hatlar için uçak arayışlarında rotayı İtalya’ya çevirdi. Ekonomik kriz nedeniyle filo planlarını revize eden İtalyan Havayolları’nın elindeki 10 adet 777-200ER uçağını elden çıkartmak istemesi nedeniyle finansal kiralama şirketleri THY’ye bu uçakları önerdi. Toplam 5 adet 777-200ER için görüşen THY, bu uçakları kabul etmesi halinde uzun menzilde mevcut Airbus A330 ve A340’larla birlikte yeni bir tipi filosuna katacak. Alitalia’nın 2002-2004 arasında imal edilen 777’lerinin uçuş saatleri ortalama 22 bin saat. 291 koltuk kapasiteli uçaklar, 12 bin 950 kilometre menzilli.
En yaşlı uçağa özel ’follow me’
Airex bir sivil havacılık fuarı olmasının yanında uçaklar kadar ilgiyi işadamı Ümit Vural’ın restore ettiği İkinci Dünya Savaşı’ndan kalan iki askeri Willy’s Jeep M38 cip çekti. Hurdacıdan aracı satın alan ve aynı zamanda amatör bir pilot olan Engin, uzun yıllar süren restorasyonunu tamamen orijinal parçalar kullanarak tamamladı. Telsizinden brandasına kadar tarih kokan cipler ilgiyle incelendi. Çok sayıda ziyaretçi hatıra fotoğrafı çektirdi. M38’lerden üstü açık alanı uçaklara havalimanlarında yerde park noktasına götüren "Follow Me-Beni Takip Et" aracı haline getirilmişti. Cip, Airex’in ilk günü gelen 1942 model Türkiye’nin en yaşlı uçağı Boeing Stearman’a da bu hizmeti verdi. Cirrus uçaklarıyla birlikte Boeing Stearman, Jeep’ler, BMW motosiklet, eski havacılık objeleri, askeri sahra çadırındaki Top Air Nostalji Kulübü’nde sergilendi.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM
Havacılıkta serbestleşme devam edecek
Airex, bu yıl iki ulaştırma bakanı tarafından açıldı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın konuğu olarak Türkiye’yi ziyaret eden Tunuslu meslektaşı Abdülrahim Zavari, Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın’la kurdeleyi kesti. Akfen’in de ortak olduğu TAV Holding, Tunus’ta Monastir Havalimanı’nını işletiyor. Ayrıca 400 milyon Euro’luk yatırımla Tunus’un yeni kapısı Enfidha Havalimanı’nı da inşa ediyor.
Türkiye’de havacılık sektörünün önümüzdeki 10-15 yıllık sürede daha da büyüyeceğini söyleyen Bakan Yıldırım umutlu konuştu. "Bugün Türkiye’nin toplam hava trafiğinin yüzde 80’inden fazlasını tamamen özel sektör tarafından yapılmış ve işletilen havalimanları çekiyor. Bizim politikamız, havacılıkta serbestleşme sürecini devam ettirmek, bunun yanı sıra belirli bölgelerde yoğunlaşan hava taşımacılığını yurdun kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına her tarafa yaymaktır."
BOEING VE AIRBUS TÜRK PAZARI İÇİN ÇARPIŞIYOR
Fuara tam kadro katılan yolcu uçağı imalatçıları Boeing ve Airbus, Airex’ten memnun ayrılıyor. Türk havacılığının hızla büyüdüğüne dikkat çeken iki imalatçı, gelecek 20 yılda en az 350 ila 380 arasında değişen sayıda yeni yolcu uçağının pazara katılacağını tahmin ediyor.
Kısa vadede en büyük rekabet THY’nin alımını planladığı uzun menzilli uçak ihalesinde yaşanıyor. Boeing’in Bölge Satış Başkanı Aldo Basile geleceğin yeni nesil, 787 gibi az yakıt harcayacak uçaklarda yattığına inanıyor. Tanıtımlarında 787’ye ağırlık veren Boeing, uçağın simülatörüyle ziyaretçileri uçurdu.
Airbus ise tanıtımda ağırlığını çift motorlu A350XWB’ye vermişti. Türk pazarı için sipariş aldığı A330’un kargo modelini de tanıttı. Airbus’ın Bölge Satış Başkanı Andreas Kramer, TAI’nin geliştirdikleri A350XWB için tasarımcı ortakları olduğuna dikkat çekerek bu konuda uzun vadeli düşündüklerini, Türkiye’de 2 bin kişilik istihdam sağladıklarına söyledi.
Güle güle Şener Koltuk
Airex Fuarının ilk gününde Ankara’dan gelen bir haber tüm havacıları derinden üzdü. Türkiye’de imal edilen ilk F-16’yı uçuran, yüzlercesini test eden Şener Koltuk, kalbine yenik düştü.
Şener Koltuk uzun yıllar Hava Kuvvetleri’nde görev yaptı. F-100 ve F-104 tipi uçaklarda uçtu. Kıbrıs Barış Harekatı’na katıldı. Binbaşı rütbesinde emekli olduktan sonra Türkiye’de imal edilecek F-16’ları test etmek için ABD’de özel eğitim aldı.
TAI’nin ilk F-16’sını 14 Ekim 1987 tarihinde uçurdu. Türk havacılık tarihine geçti. Tam 276 adet F-16’yı büyük bir başarıyla, sıfır kırımla test etti. Şener Koltuk 57 yaşındaydı. Keyifle anlatacağı, daha çok hikayesi vardı...
Yazının Devamını Oku 8 Haziran 2008
Ortadoğu ve Doğu Avrupa bölgesinin en önemli sivil havacılık fuarı Airex, 12 Haziran’da İstanbul Atatürk Havalimanı Genel Havacılık Apronu’nda kapılarını yedinci kez açıyor. 40’ın üzerinde özel iş jetini, bölgesel yolcu uçağını ve yeni nesil pervaneli uçakları Türk müşterileriyle buluşturacak fuara 35 ülkeden 140 şirket katılıyor.
Ulaştırma Bakanlığı’nın ev sahipliğinde, Türk Hava Yolları (THY), TAV ve THY Teknik ana sponsorluğunda düzenlenen Airex Uluslararası Sivil Havacılık ve Havalimanları Fuarı 15 Haziran’a kadar açık kalacak. Toplam 41 bin metrekare alanda yapılacak fuarın ana basın sponsoru Kokpit, özel standında izleyicileri ve okuyucularıyla buluşacak.
YENİ NESİL JETLER
Dünya havacılık fuarları arasında sivil pazarda önemi her geçen yıl artan Airex’e bu yıl yeni nesil iş jetleri damgasını vuracak. Uzun menzilde Global XRS, Gulfstream 550, Falcon 7X, orta büyük sınıfta Legacy 600, Falcon 2000EX, Challenger 605, Hawker 4000 rekabet edecek. Cessna Citation XLS, Challenger 300, Hawker 900XP, Gulfstream G200 gibi uçaklar yeni siparişler için kıyasıya çarpışacak.
En hareketli pazarlardan biri de yeni nesil küçük jetlerde yaşanacak. Eclipse 500’e verdiği 120 adetlik siparişle dikkat çeken Atasay Grubu, kurduğu hava taksi şirketi Myjet’in lansmanını fuarda yapacak. Cessna Mustang modeliyle küçük sınıfta biraz daha büyük uçak isteyen müşterilerinin beğenisine sunulacak. Pervaneli küçük uçaklarda ise Cessna’nın Turbo Stationair, Skyhawk 182 ve 172 modelleri ile Cirrus SR20 ve G3 amatör havacıların ilgisini çekecek.
Fuara nasıl gideceksiniz
Airex 2008, İstanbul Atatürk Havalimanı Florya tarafındaki Genel Havacılık Apronu’nda kurulan özel alanda gezilebilecek. Fuar alanına ulaşmak için ziyaretçilerin havalimanı kavşağını geçtikten sonra Edirne yönünde E-5’i takip etmeleri ve Florya ayrımından sapmaları gerekiyor. İlk ışıklardan sola girdikten sonra Beşyol Oto Sanayi Sitesi Fabrikalar Caddesi’ni izleyip solda Shell benzin istasyonunu görüldükten sonra sağa dönerek "Genel Havacılık Terminali" yolundan fuara ulaşabilirsiniz. Davetiyesi olmayanlar, kapıda form doldurarak Airex’i ziyaret edebilecek. Fuar, ilk üç gün saat 10.00-19.00, son gün de 15.30’a kadar gezilebilir.
HANGİ UÇAKLAR GELİYOR
Falcon 7X, Falcon 2000EX (Dassault), CRJ900, Global XRS, Challenger 605, Challenger 300, Learjet 60 (Bombardier Aerospace), Citation XLS, CJ2, Soveregin, Mustang, Caravan Amphibian, Turbo Stationair, Skyhawk 182 ve 172 (Cessna), Hawker 4000, 900XP, Premier IA, Kingair 200, Bonanza G36 (Hawker Beechcraft Corporation), G550, G200 (Gulfstream), SR20, G3 (Cirrus Design), Eclipse 500 (Eclipse Aviation), Legacy 600 (Embraer Executive Jets), Koala 119, Power 109 (AgustaWestland) fuarda sergileniyor. Statik alanda ise Bell 206 L4, 206 L3, 206 B3, Beech King B200, Socata TB20, Cessna 172 XP, Piper L18-C, Boeing Stearman ve Bombardier CL215 ile Redbull akrobasi uçakları yer alacak.
700 bin Sterlin primini almayan CEO Willie Walsh
İngiliz Havayolları British Airways’in (BA) CEO’su Willie Walsh, 2007’de rekor kárdan 700 bin Sterlin yani 1 milyon 680 bin YTL primini ekonomik kriz kapıda diyerek almadı. IATA Genel Kurulu için İstanbul’a gelen Walsh, sorularımızı yanıtladı.
Türkiye’deki havayolu pazarını nasıl görüyorsunuz?
- Çok iyi bir pazar. Londra Heathrow’dan günde üç kez İstanbul’a, Gatwick’ten de İzmir ve Antalya’ya uçuyoruz. Ancak rekabet çok yüksek. Düşük maliyetli havayollarının yanında BA, THY gibi geleneksel şirketler de var. Son yıllarda BA rekabete adapte oldu. Burada, önemli olan ne ödediğiniz ve karşılığında ne sunduğunuz.
Petrol fiyatları tırmanıyor, arka arkaya batan şirketler var. Havacılıkta krizin etkileri derinleşiyor. Yakın gelecek için ne öngörüyorsunuz?
- 2000’de havayolu maliyetlerinin yüzde 10’unu oluşturan yakıtın payı bugün yüzde 35’e çıktı. Geçen yıl yakıta 2 milyar Sterlin ödedik. Bu yıl 3 milyar Sterlin ödeyeceğimizi öngörüyoruz. Bilet fiyatları kesinlikle yükselecek. İflas eden havayolu sayısı artacak. Önümüzde zorlu günler var. Kış sezonunda para kazanmayan hatları kapatabilir, bazı uçaklarımızın uçuşlarını durdurabiliriz.
Krize rağmen BA yeni uçak alımlarını da sürdürüyor değil mi?
- Artık havayollarının çok yakıt harcayan eski nesil uçak kullanma lüksü yok. Bu nedenle uzun menzilde bize yakıt tasarrufu sağlayacak Boeing 787 Dreamliner modelini seçtik. Diğer yandan Heathrow’da slot sıkıntısı bizi zorluyor. Örneğin Hong Kong’a bir saatte tam üç 747 seferimiz var. Bu tür çok yoğun hatlarda da sipariş verdiğimiz Airbus A380’i kullanacağız.
Heathrow’daki yeni T5 Terminali’nin açılışında ciddi sorunlar yaşadınız. Bu krizden ne ders aldınız?
- Aslında sorunların birçoğunu açılıştan önce çözdüğümüzü zannediyorduk. Ancak başlangıçtaki birkaç hata çığ gibi yuvarlanarak büyüdü ve tüm sistem kitlendi. Aldığımız en büyük ders şu: Keşke inşaat uzamasa ve daha fazla test yapabilseydik. Bugünkü aklım olsa en az altı ay daha terminaldeki testlere devam ederdim. Sonuçta hata terminal işletmecisindeydi. Ancak fatura bize çıktı.
Sektör krizde ama BA farklı ürünlerle yatırımlarını sürdürüyor. Yenilikler arasında neler var?
- Altı yıl önce business class’ta tam yatar koltuk hizmetini başladık. Bu bir ilkti ve birçok havayolu bizi izledi. Boeing 757 uçaklarından oluşan "Open Skies" adında New York merkezli yeni bir havayolu kurduk. Bu uçakta 180 derece yatan 24 koltuklu business, 140 derece yatan 28 koltuklu prem+ ve 30 koltuklu ekonomi sınıfı olacak. Amaç Avrupa’nın büyük şehirleri Paris, Brüksel gibi şehirlerden New York’a direkt uçmak. Farklı bir ürün sunuyoruz. Açıkçası Open Skies bizim için deneme tahtası olacak. Seferler 19 Haziran’da başlıyor. Hedef 2009’da dokuz uçaklık filo. Gelecek yıl teslim alacağımız iki adet Airbus A318’in kabinini tamamen business class haline getiriyoruz. Bu uçaklarla Londra’nın ortasında bulunan kısa pistli London City Havalimanı’ndan kalkıp işadamlarını New York’a taşıyacağız.
PEGASUS’UN İLK SEFERİNİ YAPAN KAPTAN PİLOTTU
Türkiye’de Pegasus Havayolları’nın ilk uçuşunu yapan kaptansınız. İlk seferde nereye uçtunuz?
- Aer Lingus, 1990’da ortaklarıyla Türkiye’de bir havayolu şirketi kurmaya karar verdi. Charter yani tarifesiz sefer yapacak havayoluna Pegasus adı verildi. O günlerde Aer Lingus’un uçuş işletme müdürüydüm. Hazırlıkların tamamlanması ve uçuşların başlaması için İstanbul’a geldim. Üç hafta görev yaptım. Pegasus’un ilk seferi İstanbul-İzmir arasındaydı. Oradan da Nice’e uçacaktık. Seferin ilk ayağı iç hat olduğu için lisansım Türk Sivil Havacılık Otoritesi tarafından onaylandı. Hálá bu damgayı lisansımda taşıyorum. İlk yolcularımızı Nice’e götürdük ve oradan tekrar İzmir’e döndük. Bir Türk uçağını uçuran tek yabancı havayolu CEO’suyum.
20 yıllık otomobilini kullanıyor telefonlarına kendisi bakıyor
Havacılık kariyerine daha 17 yaşındayken Aer Lingus’ta pilot adayı olarak başlayan Walsh, tipik bir İrlandalı. Sektörde her türlü zor durumda karşı tarafla anlaşabilen bir yönetici olarak tanınıyor. Pilotluk yaparken üniversiteyi bitiren ve işletme master programını tamamlayan Walsh, Aer Lingus’da yönetim kademelerinde hızla tırmandı. 11 Eylül 2001 saldırısınını hemen arkasından, sıkıntılı günler geçiren Aer Lingus’un CEO’su oldu. Maliyetleri kıstı, kısa zamanda şirketi topladı. 2005’te ayrılırken arkasında Avrupa’yı sarsan İrlandalı düşük maliyetli havayolu şirketi Ryanair ile rekabet edebilen kárlı bir şirket bıraktı.
Mayıs 2005’te 43 yaşında British Airways’in (BA) başına geldi. Havayolunu 2007’de tarihi kár rekoruna 875 milyon Sterlin ile ulaştırdı.
Heathrow Havalimanı’nda açılan Terminal 5’in ilk günlerinin aksaklıklarla geçmesi nedeniyle hedef tahtasına kondu. 700 bin Sterlin’lik yıllık primini almayıp şirkete bıraktığını açıkladı.
Willie Walsh, BA’in CEO’su olmasına rağmen hálá işe 20 yıllık otomobiliyle gidip geliyor.
Sekreter kullanmıyor, telefonlarına kendi çıkıyor.
İstanbul’daki IATA toplantısındaki tüm üst düzey havayolu CEO’ları gibi Conrad Oteli’nde kaldı. Ancak tercihi standart odaydı.
Yazının Devamını Oku 1 Haziran 2008
İstanbul Atatürk Havalimanı, mayıs ayında günde ortalama 869 uçaklık trafiğiyle geçen yılın ağustos ayındaki günde 940 uçaklık rekorunu şimdiden zorlamaya başladı. Bu yıl planlanan yüzde 12 ila 18’lik büyümeyle birlikte günlük trafiğin önümüzdeki aylarda 1100 uçağa çıkacağı tahmin ediliyor. Trafik hızla artarken havalimanının 06/24 pisti imdat sinyali veriyor. Florya-Ataköy yönündeki pistin yanına yeni bir pist yapılmaması durumunda 06/24 bakıma alındığı an Atatürk Havalimanı’nın uçak trafiği mevcut kapasitesi korunamayacağı gibi en az yüzde 35 oranında düşecek. Tamir çalışmalarının ise yaklaşık bir yıl sürmesi bekleniyor. Gelecek yıl içinde yapılması öngörülen bakım tarihi ise hızla yaklaşıyor. Planlamanın hızla yapılıp projeye vakit kaybetmeden başlamak gerekiyor.
Atatürk Havalimanı’nın ana yükünü her biri 3 bin metre uzunluğundaki 18/36 sağ ve sol pistleri çekiyor. Rüzgár durumuna göre havalimanının trafik kapasitesini artırmak için 18/36 pistlerinin yanı sıra Ataköy-Florya yönünde bulunan 06/24 pisti de birbirlerini kesmediği için bağımsız olarak kullanılabiliyor. Mevcut 06/24’ün toplam uzunluğu 2300, eni de 60 metre.
ÇÖZÜM YENİ PİSTTE
Kısa pist trafiğin rahatlamasında büyük öneme sahip. Ancak bu pistin ortası yıllardır giderilemeyen ve zeminden kaynaklanan çökme var. Bir yandan bu pistin bakım tarihi hızla yaklaşıyor. Uzmanlar, çözümü aynı yönde yapılacak yeni pist ile çözüleceğine dikkat çekiyor. Çalışmalar DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal tarafından yakından takip ediliyor.
Diğer pistle aynı yönde yani 06/24 istikametinde yer alacak pist, 2 bin 555 metre uzunluğunda ve 60 metre eninde planlandı. Pistin daha uzun olmasına Ataköy’deki yapılaşma ve Aletli İniş Sistemi (ILS) sinyallerinde oluşabilecek bozulma nedeniyle izin verilmiyor. Bu pist eskisinin 182.5 metre yanında inşa edilecek. Yeni pist, yüzde 35’lik trafik kaybı göz önüne alındığında maliyetini bir yılda çıkartabilecek. Bu pist üzerinde hızlı çıkış yolları sayesinde yaklaşmadaki uçak trafikleri arasında minimum mesafe bırakılarak daha fazla uçağın inip-kalkması sağlanacak.
2010’dan itibaren devreye girecek yeni SMART Projesiyle modernize edilecek hava trafik sistemi, çalışmaların emniyetli ve de verimli yapılmasını sağlayacak alt yapı sunacak. Havalimanını Yeşilköy Sahil Yolu’na bağlayan çevre yolu da Ataköy tarafına kaydırılacak. Bu konuyla ilgili alt yapı çalışmaları tamamlandı.
Projenin hayata geçip 06/24 pistinin inşa edilmesi için askeri alandan belirli bir kısmın alınması gerekiyor. Yapılan ölçümler, pist için askeri alanda bulunan ve "shelter" olarak adlandırılan hangardan üçünün yıkılması gerekiyor. Bombalara dayanıklı bu hangarların içinde halen Hava Harp Okulu’nun özendirici uçuş eğitiminde kullanılan T-41 tipi tek motorlu, pervaneli eğitim uçakları bulunuyor.
İleriki aşamada Atatürk Havalimanı’nın uçak park kapasitesini artırmak için havalimanı sınırına komşu olan Hava Harp Okulu Lojmanları’nın da taşınması gündemde. Bu konuda DHMİ ile Hava Kuvvetleri ile görüşmelerini sürdürüyor.
İhale Kanunu işleri geciktiriyor
Pist tamiri, taksi yolu yapımı gibi çalışmalar uzmanlık gerektiriyor. Kısa sürede işlerin yüksek kaliteyle tamamlanması büyük önem taşıyor. Ancak bu konuda İhale Kanunu, Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin (DHMİ) elini konulunu bağlıyor. İnşaat ihalelerini en düşük fiyat veren şirket kazanıyor. Hızlı çalışma ve uzmanlık isteyen inşaatlarda sonuç genellikle hüsranla bitiyor. Kaçan müteahhitler, bitmeyen işler, kalitesiz inşaat sorunları yanında getiriyor. Uzmanlar, yapılması planlanan yeni pist için mevcut İhale Kanunu’ndan farklı bir yol bulunmasını istiyor.
Daha fazla kontrolör gerekiyor
Havalimanlarına kazandırılacak ek kapasite, hava trafik sistemlerinin modernizasyonu gibi projelerin yanı sıra en önemli sorunların başında yetersiz sayıdaki hava trafik kontrolörleri geliyor. Uçakların havada emniyetle uçmasını sağlayan ve kontrolörler sayısının hızla artırılması gerekiyor. Akademik anlamda kontrolör eğitimi şu an sadece Anadolu Üniversitesi’ne bağlı Sivil Havacılık Yüksekokulu tarafından veriliyor. Buradan mezun olan adaylar tüm eğitimleri almalarına rağmen KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı) nedeniyle hemen göreve başlayamıyor. Mesleğin zorluğu, yüksek stresi nedeniyle kontrolörler ortalama 15 yıl verimli olarak görev yapabiliyor.
FAA’dan sigara bıraktıran ilaca yasak
Amerikan Havacılık Otoritesi FAA, sigara bıraktıran Chantix adlı ilacı uçuş emniyetini tehdit ettiği gerekçesiyle pilotlara ve hava trafik kontrolörleri tarafından kullanımını yasakladı. Güvenli İlaç Uygulamaları Enstitüsü (ISMP) geçtiğimiz günlerde araştırmasını tamamlamasından sonra ilacı kullananlarda felç, bilinç kaybı, kalp krizi, görme bozukluğu ve intihar eğilimli psikolojik dengesizlik saptandığını açıkladı. FAA ilacın yasaklanmasından önce yaklaşık 150 pilot ve 30 kontrolörün kullandığını tahmin ediyor. Chantix, beyinde nikotin algısı oluşturuyor.
Miles&More 15 yaşında
Alman Lufthansa Havayolları’nın 15’inci yılını kutladığı özel yolcu programı Miles&More üyelerine yeni bir promosyon başlattı. Yaklaşık 15 milyon üyesiyle Avrupa’nın en büyük özel yolcu programında, Avrupa uçuşlarında ödül bilet alırken yolcular vergiler ve havalimanı harçlarını 10 bin mil karşılığında ödeyebilecek. Böylece yolcular promosyondan ödül bilet kullanırken herhangi bir ek ödeme yapmalarına gerek kalmayacak.
Havacılar Airex’te buluşuyor
İstanbul Atatürk Havalimanı Genel Havacılık Apronu’nda 12-15 Haziran tarihlerinde yapılacak Airex Sivil Havacılık ve Havalimanları Fuarı için geri sayım başladı. 1996’dan bu yana iki yılda bir düzenlenen fuarda dünyanın en büyük uçak imalatçıları ve şirketleri buluşuyor. Paris ve Dubai arasındaki bölgede sivil en büyük havacılık fuarı olan Airex’e 40’ın üzerinde uçak ve helikopterin yanı sıra 200’ün üzerinde şirketin katılması bekleniyor. Fuarın ana sponsorları arasında Ulaştırma Bakanlığı, TAV, THY, THY Teknik, Gözen Air ve Kokpit bulunuyor.
Mint Fuarcılık tarafından organize edilen ve bu yıl yedinci kez kapılarını açacak Airex’te birçok uçak ilk defa Türkiye pazarına tanıtılacak. Bunlar arasında Dassault Falcon 7X, Bombardier’ın Global Express XRS ve Challenger 300, Gulfstream G550 ve G150, Cessna CJ2 ve Mustang, Hawker 4000 ve 900XP, Eclipse 500 gibi uçaklar yer alıyor. Helikopter pazarının da Bell, AgustaWestland en yeni modelleri ile Airex’te boy göstericek.
Top Service tarafından hazırlanan tarihi askeri sahra hastanesi çadırında Cirrus uçaklarının yanı sıra Boeing Stearman, Pitts S-2, Piper Cub gibi nostaljik uçaklar, restore edilen Willys Jeep ile birlikte sergilenecek.
Avusturya, Türk çayı ikram ediyor
Avusturya Havayolları, Ortadoğu ve Orta Asya’ya yaptığı dört saatin üzerindeki uçuşlar için business class’ta yeni bir konsept başlattı. Viyana çıkışlı Erbil, Şam, Dubai, Cidde, Kahire, Riyad, Tahran ve Astana uçuşlarında filodaki altı adet Airbus A320 tipi uçağın business class’ına 180 derece yatan koltuklar yerleştirdi. "Business Sleeper Seats" olarak adlandırılan konseptte koltuk aralıkları 116 santimetre. Bu uçaklarda 24’ü business, 102’si de ekonomi toplam 126 koltuk bulunuyor. Serviste yapılan özel ikram Ortadoğulu yolculara göre hazırlandı.
Attila Doğudan’ın sahibi olduğu, Viyana merkezli Do&Co şirketi tarafından tasarlanan ve hazırlanan ikramla yolculara kendi kültürlerinden etkiler verilmesi planlanıyor.
Yolcular uçağa bindikten sonra sıcak havlular, özel ibrik içindeki gül su ile ıslatılarak gümüş tepside sunuluyor.
Türk, Lübnan ve Arap mutfaklarından özel mezelerin verildiği ikram öncesinde çeşitli meyve kokteylleriyle birlikte çini desenli kaplar içinde sıcak kuruyemiş servis ediliyor.
Yolcular ana yemekleri üç veya dört farklı seçenek arasından seçiyor.
Yemek sonrasında ince belli cam bardakta demlenmiş Rize çayı veya Arap kahvesi yanında lokumla "askı" tepside ikram ediliyor.
Tatlılar arasında dondurma, revani, baklava ve lokma var. Tolga ÖZBEK
Yazının Devamını Oku 25 Mayıs 2008
Özel uçak ve helikopter imalatçılarıyla işadamları Cenevre’de yapılan Avrupa İş Havacılık Kongresi ve Fuarı EBACE’de buluştu. 250 şirketin 43 uçak ve helikopterle katıldığı organizasyonun bir sonraki ayağı 12-15 Haziran tarihleri arasında İstanbul’da olacak. Yeni nesil iş jetleri ve helikopterler, Atatürk Havalimanı’nda yapılacak Airex Sivil Havacılık ve Havalimanları Fuarı’nda ziyaretçilerle buluşacak.
Cenevre’de havalimanı sınırlarındaki Palexpo’da gerçekleştirilen fuarda hem imalatçıların hem de müşterilerin en büyük sıkıntısı, satışların patlaması nedeniyle uçak teslimatlarındaki gecikme oldu. Bugün sipariş verilse 2011’den başlayıp 2018’e uzayan sıralar yeni bir sektörü de yanında getirdi. Teslimatları yaklaşan uçaklarını "hava parası" alarak devreden bazı işadamları, tipine göre uçak başına 2 ila 25 milyon dolar kazanıyor. Sıra devirlerinin yanı sıra ikinci el modellerin fiyatlarında ise ciddi bir artış yaşanıyor.
FUARDAN NOTLAR
Saatte 1700 kilometre hızla uçacak süpersonik jet Aeron’un siparişleri 40’ı geçti. 80 milyon dolar fiyata sahip uçağın teslimatı 2014’te başlayacak.
Gulfstream, yeni uzun menzilli jeti G650’ün kabinini ilk defa EBACE’de sergiledi. Büyük ilgi çeken uçak için Gulfstream tam 487 ön talep toplayarak rekor kırdı.
Fransız imalatçı Dassault süper-orta gövde pazarına yeni geliştirdiği SMS modeliyle girecek. Tasarım çalışmaları süren uçağın 2014’te hizmete girmesi bekleniyor. Kıvrık kanat ucu uygulamasını üç motorlu 900 serisinde deneyen Dassault, fuarda 900LX modelini müşterilerine tanıttı. 2010’da hizmete girecek 900LX, yerini alacağı 900EX modelinden 550 kilometre daha uzağa uçabilecek.
Satış rekoru kıran Amerikan Cessna şirketi, yeni nesil Colombus ailesi ile orta sınıf pazarına iddialı geliyor. Fuarda çok sayıda sipariş alan uçağa Türkiye’den de ilgi var.
İş jeti üretimine giren Honda şirketinin, Avrupa’daki ilk müşterisi F1 pilotu Jenson Button oldu. Motorları kanat üzerindeki uçağın teslimatları 2012’de başlayacak. Siparişleri 100’ü aşan Honda Jet, General Electric imalatı HF120 serisi motorlar kullanılıyor.
Brezilyalı imalatçı Embraer, yeni modelleri Legacy 450 ve 500’ü EBACE’de tanıttı. Yeni nesil orta sınıftaki modellerden 500 serisi 2012’de, 450 ise 2013’te uçacak.
Lufthansa Havayolları 1 Haziran’dan itibaren kendi uçaklarıyla işadamlarına hizmet vermeye başlayacak. Halen filosunda 7 adet Cessna Citation CJ3 ve XLS plus tipi uçak bulunan Lufthansa, iki adet CRJ200 tipi yolcu uçağının kabini değiştirecek 12 koltuklu Challenger 850 standartlarına getirecek.
FUARIN YILDIZI PARAŞÜTLÜ JET
Fuarın yıldızı Cirrus Jet oldu. Pervaneli SR20/22 serisi ile pazarda kendine önemli bir yer edinen Cirrus şirketi, yeni geliştirdiği jetinbirebir modelini Cenevre’de sergiledi. "Bu uçağı düşürmek neredeyse imkansız" diyen Cirrus yetkilileri henüz fiyatını açıklamasa da 5 kişilik tek motorlu jet için sipariş alıyor. Uçakta pervaneli modellerde olduğu gibi paraşüt sistemi bulunuyor. Tasarımı insansız hava aracı Global Hawk’tan esinlenerek yapılan uçağın motoru üstte olduğu için çim pistlere de inip kalkabilecek. Ancak en büyük sorun, Avrupa’da tek motorlu uçaklara gece ve buzlanma şartlarında uçuş izni verilmemesi. Bu konuda Cirrus’ün yanı sıra Amerikan Cessna, İsviçreli Pilatus ve Fransız Socata şirketleri Avrupa Havacılık Otoritesi EASA’ya baskı yapıyor. Tek motorlu uçaklara Amerika’da her türlü hava şartında uçuş izni veriliyor.
THY, bölgesel havacılıkta atağa kalkıyor
Son yıllarda THY, orta gövde uçaklarda inanılmaz büyüdü. İç hatta ve ortalama 3.5 saatlik uçuşların neredeyse tamamı 83 uçaklık Boeing 737 ve Airbus A320 serisi tarafından yapılıyor. Filosundaki RJ70 ve RJ100’leri iade ettikten sonra kısa pistlere sahip iç hat noktalarından çekilen THY, alacağı 15 uçakla bölgesel havacılıkta atağa kalkmaya hazırlanıyor.
İmalatçılardan sadece jet motorlu bölgesel uçaklar için brifing alan THY’nin şu an gündeminde pervaneli uçak yok. Alınacak uçakların en az 10’unun 90-110, kalanının da 70 koltuklu olması planlanıyor.
THY, JET İSTİYOR
Brezilyalı imalatçı Embraer, THY’ye E-Jet ailesi olarak bilinen ve koltuk kapasiteleri 70 ila 110 arasında değişen E170/175 ve E190/195 modellerini sunuyor. Geniş kabine sahip uçaklar yolcuya sanki 737 veya A320’de uçuyor hissi veriyor. Ortak kokpite sahip E-Jet’ler ek eğitime gerek kalmadan aynı pilotlar tarafından kullanılabiliyor. Uçaklar, JetBlue gibi düşük maliyetli havayollarının yanı sıra Air Canada, United gibi büyük şirketlerde de bulunuyor.
Kanadalı imalatçı Bombardier ise THY’ye CJR700, 900 ve teslimatları önümüzdeki yıl başlayacak CJR1000 serisini öneriyor. Bu uçakların koltuk kapasiteleri 70 ila 100 arasında değişiyor. Türkiye’de ilk defa Atlasjet tarafından kullanılmaya başlanan uçaklar hızlı irtifa alması ve yüksek süratle uçmasıyla tanınıyor. C Series olarak adlandırılan 110-144 koltuklu yeni bir uçak ailesi üzerinde çalışan Bombardier, THY’ye 2013’ten hizmete girecek bu uçaklara da geçiş imkanı sunuyor.
Embraer ve Bombardier’in yanısıra Japon Mitsubishi şirketi yeni geliştirdiği bölgesel uçak için THY’ye tanıtım yaptı. Sivil havacılık sektörüne hızlı bir giriş yapan Sukhoi de Türkiye pazarını yakından takip ediyor. İlk uçuşunu birkaç gün önce yapan Sukhoi Super Jet (SSJ) 95 yolcu taşıyabiliyor.
Mitsubishi’nin uçağı 2014’te, SSJise 2009 sonunda hizmete girecek.
MALİYETLER DÜŞECEK
Teslimatların 2009 sonundan itibaren başlamasını isteyen THY, kurulacak yeni filoyla birlikte aynı Anadolu Jet’te yaptığı gibi farklı bir alt marka için de alternatifler üzerinde duruyor. Yolcu talebinin az olduğu noktalarda yeni nesil bölgesel uçaklar sayesinde maliyetleri yüzde 15-30 düşürmek mümkün. THY bu uçaklarla ve daha düşük bilet fiyatlarıyla iç hatlarda ve bölge ülkelerine yapacağı seferleri artırmayı planlıyor.
Tolga ÖZBEK
Son yıllarda THY, orta gövde uçaklarda inanılmaz büyüdü. İç hatta ve ortalama 3.5 saatlik uçuşların neredeyse tamamı 83 uçaklık Boeing 737 ve Airbus A320 serisi tarafından yapılıyor. Filosundaki RJ70 ve RJ100’leri iade ettikten sonra kısa pistlere sahip iç hat noktalarından çekilen THY, alacağı 15 uçakla bölgesel havacılıkta atağa kalkmaya hazırlanıyor.
İmalatçılardan sadece jet motorlu bölgesel uçaklar için brifing alan THY’nin şu an gündeminde pervaneli uçak yok. Alınacak uçakların en az 10’unun 90-110, kalanının da 70 koltuklu olması planlanıyor.
THY, JET İSTİYOR
Brezilyalı imalatçı Embraer, THY’ye E-Jet ailesi olarak bilinen ve koltuk kapasiteleri 70 ila 110 arasında değişen E170/175 ve E190/195 modellerini sunuyor. Geniş kabine sahip uçaklar yolcuya sanki 737 veya A320’de uçuyor hissi veriyor. Ortak kokpite sahip E-Jet’ler ek eğitime gerek kalmadan aynı pilotlar tarafından kullanılabiliyor. Uçaklar, JetBlue gibi düşük maliyetli havayollarının yanı sıra Air Canada, United gibi büyük şirketlerde de bulunuyor.
Kanadalı imalatçı Bombardier ise THY’ye CJR700, 900 ve teslimatları önümüzdeki yıl başlayacak CJR1000 serisini öneriyor. Bu uçakların koltuk kapasiteleri 70 ila 100 arasında değişiyor. Türkiye’de ilk defa Atlasjet tarafından kullanılmaya başlanan uçaklar hızlı irtifa alması ve yüksek süratle uçmasıyla tanınıyor. C Series olarak adlandırılan 110-144 koltuklu yeni bir uçak ailesi üzerinde çalışan Bombardier, THY’ye 2013’ten hizmete girecek bu uçaklara da geçiş imkanı sunuyor.
Embraer ve Bombardier’in yanısıra Japon Mitsubishi şirketi yeni geliştirdiği bölgesel uçak için THY’ye tanıtım yaptı. Sivil havacılık sektörüne hızlı bir giriş yapan Sukhoi de Türkiye pazarını yakından takip ediyor. İlk uçuşunu birkaç gün önce yapan Sukhoi Super Jet (SSJ) 95 yolcu taşıyabiliyor.
Mitsubishi’nin uçağı 2014’te, SSJise 2009 sonunda hizmete girecek.
MALİYETLER DÜŞECEK
Teslimatların 2009 sonundan itibaren başlamasını isteyen THY, kurulacak yeni filoyla birlikte aynı Anadolu Jet’te yaptığı gibi farklı bir alt marka için de alternatifler üzerinde duruyor. Yolcu talebinin az olduğu noktalarda yeni nesil bölgesel uçaklar sayesinde maliyetleri yüzde 15-30 düşürmek mümkün. THY bu uçaklarla ve daha düşük bilet fiyatlarıyla iç hatlarda ve bölge ülkelerine yapacağı seferleri artırmayı planlıyor.
Tolga ÖZBEK
Yazının Devamını Oku