Taha Akyol

Büyük uzlaşma

5 Ağustos 2015

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın, Reuters ajansına yaptığı açıklamada “Erken seçime gidilmesi koşuluyla AKP azınlık hükümetine destek verebiliriz” dediği haberi bomba gibi patladı.
Halbuki Semih Yalçın bir gün önce “Seçim hükümetini de desteklemek istemiyoruz, desteklemeyiz” demişti!
Hemen hapishane arkadaşım Celal Adan’ı aradım. MHP Genel Başkan Yardımcısı Adan şunu söyledi:
“Biz AKP iradesini yansıtan hiçbir girişimin içinde olmayız. Erken seçim amaçlı bir AKP azınlık hükümetine de destek vermeyiz. Semih Hoca yanlış anlaşıldı, biraz sonra açıklama yapacak.”
Yarım saate kalmadı, TV’ler Semih Yalçın’ın “Sözlerim çarpıtıldı, AKP seçim hükümetine destek vermeyiz” açıklamasını yayınladılar.

İKİ PARTİNİN VEBALİ

Yazının Devamını Oku

Koalisyon?

4 Ağustos 2015

CUMHURBAŞKANI Erdoğan AKP-CHP koalisyonunu değil, MHP desteğiyle bir AKP azınlık hükümeti kurularak süratle seçimlere gidilmesini istiyor.
Cumhurbaşkanı, hükümet kurma görevini Davutoğlu’na 9 Temmuz’da vermişti. Ertesi gün HDP’li Celal Doğan, Saray’da Cumhurbaşkanı tarafından kabul edildi. Celal Doğan koalisyon konusunda Cumhurbaşkanı’nın şu sözlerini, 12 Temmuz’da basına açıkladı:
“CHP ile zor yaparız Başkan. MHP ile tabanımız daha yakın. Seçim hükümeti olur.”
Cumhurbaşkanı’nın Celal Doğan’a söylediklerini, hatta çok daha kuvvetli ifadelerle Davutoğlu’na söylememiş olması mümkün mü?

ERDOĞAN’A RAĞMEN?

Cumhurbaşkanı 31 Temmuz’da Çin’de yaptığı açıklamada da “azınlık hükümetiyle hemen seçim” görüşünü şu sözlerle savundu:

Yazının Devamını Oku

Kim bozdu?

3 Ağustos 2015
ÇÖZÜM sürecini bozarak Türkiye’de yeniden kan ve ölüm dönemine girilmesinin baş sorumlusu kim?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dolmabahçe mutakabatı” hakkında söylediği olumsuz sözler ve “Artık Kürt sorunu yok” gibi beyanları, HDP ve bazı sol kesimlerde çözüm sürecini bozan ve PKK’nin silahlı eylemleri başlatmasına yol açan temel sebep olarak gösteriliyor.

Siyasi tarafgirlik ya da husumet duygularından önce meseleye ahlaki açıdan bakmak gerekir. Temel soru şudur: Hür seçimlerin yapıldığı ve ilgili partinin de yüzde 13 oyla parlamentoda yer aldığı bir ülkede terörü, değil haklı saymak, mazur görmek bile mümkün müdür?

PKK DEYİNCE...

Erdoğan’ın seçim kampanyasında milliyetçi oylara dönük konuşmalarını siyasi açıdan eleştirmek ve bu tür konuşmaların PKK’ya bahane verdiğini belirtmek başkadır, terörü eleştirmekten sakınmak başkadır.

Yazının Devamını Oku

Acele seçim!

1 Ağustos 2015

ÖNCEKİ akşam AK Parti MKYK’sı toplantı halinde; Başbakan Davutoğlu koalisyon kurulmasının gerekli olduğunu kuvvetli ifadelerle anlattıktan sonra taktik de veriyor, mealen:
“Koalisyona çok istekli olduğumuz izlenimini verirsek görüşmelerde CHP’nin eli güçlenir. CHP ile koalisyonun olmayacağı izlenimi verirsek MHP’nin eli güçlenir. Biz elimizi açmayalım, sadece Türkiye’nin hükümetsiz kalmaması gerektiğini belirtelim.”
Davutoğlu böyle diyordu fakat dün sabah gazetelerde Cumhurbaşkanı’nın Çin’de yaptığı açıklamayı okuduğunda ne hissettiğini bilemem. Erdoğan bizde koalisyonların istikrarsız olduğunu hatırlatarak şöyle diyordu:
“Koalisyon görüşmelerinden olumlu sonuç çıktı çıktı. Çıkmazsa hemen milli iradeye müracaat edelim ki şu durumdan kurtulalım. Bir veya daha fazla parti desteğiyle bir azınlık hükümeti ülkeyi seçime götürebilir.”

CUMHURBAŞKANI’NIN TAVRI

Bu sözlerine bakınca, Cumhurbaşkanı AKP-CHP görüşmeleri sonuçsuz kalırsa demokratik teamüllere göre hükümet kurma görevini Kılıçdaroğlu’na vermeyecek mi? 45 günde hükümet kurulamazsa, Anayasa’nın öngördüğü bütün partilerin, bu arada HDP’nin de katılacağı bir hükümete yol açmamak için MHP’nin destekleyeceği bir AKP seçim hükümetini mi düşünüyor?...

Yazının Devamını Oku

AKP’nin vebali

31 Temmuz 2015

TÜRKİYE bir koalisyon kuramazsa iktisaden ve siyaseten daha sıkıntılı bir ortama sürüklenebilecektir. Bu konuda en büyük vebal de AK Parti’nin omuzlarındadır.
Öyle bir durumda Türkiye’nin sadece 2015’i değil, 2016 yılını da kaybedeceğini, MÜSİAD Başkanı Nail Olpak da söyledi. (Hürriyet, 22 Haziran)
Mesele artık “ekonomide 2016’yı da kaybetme” riskinin ötesine geçmiş, terörün tırmandığı, neredeyse her gün “şehit cenazelerinin” geldiği ve “anaların ağladığı” bir döneme girilmiş olmasıdır.
Şüphesiz bunun birinci derece sorumlusu, başından beri “çözüm süreci”ne direnen, sonra da sabote eden PKK’dır. Terör örgütü karşısında bağımsız bir demokratik parti duruşu sergilemediği için HDP’ye yöneltilen eleştiriler de haklıdır. Fakat...

AKP VE KÜRT HAREKETİ

Ülkeyi 13 yıldır idare eden AKP’nin hataları da görmezden gelinmemelidir. AKP bu noktaya geldiği gibi devam ederse, kendisine ve daha önemlisi ülkeye yazık edecektir. Başbakan Prof. Davutoğlu, akademisyen zihniyle bu hataları objektif olarak teşhis etmezse düzeltmesi de mümkün olmayacaktır.

Yazının Devamını Oku

AKP ve HDP

30 Temmuz 2015

DOKUNULMAZLIK konusunda doğru prensip, AK Parti’nin dediğini yapmaktır!
Nedir bu? 2001 tarihli parti programında aynen şöyle deniliyor:
“Dokunulmazlık, tüm kamu görevlilerinin yargılanabilmelerinin önündeki engeller ve ayrıcalıklarla birlikte ele alınacak ve milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerine inhisar ettirilecektir.”AK Parti millete bunu taahhüt ettiği halde milletvekillerinin dokunulmazlığını “Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerine inhisar ettirmeye” hiç teşebbüs etmedi; hatta yolsuzluk soruşturmasının üstünü dokunulmazlık zırhıyla örttü.
AK Parti’nin hangi doğru “fabrika ayarları”yla yola çıktığı, fakat iktidar gücü arttıkça bu ayarların nasıl bozulduğu konusunda, dokunulmazlıklar meselesi tipik bir örnektir.

1994 TECRÜBESİ

Bugünkü konumuz, HDP’lilerin dokunulmazlığının kaldırılması... Partilerin uzlaşmasıyla Anayasa’yı değiştirip dokunulmazlıkları

Yazının Devamını Oku

Yine HDP

29 Temmuz 2015

HUKUKİ açıdan HDP’nin kapatılması için gereken şartlar oluşmuştur; fakat HDP’yi kapatmak hukuka uygun olsa bile siyaseten çok yanlış olur.
Önce hukuki duruma bakalım.
2004 yılında İspanyol Anayasa Mahkemesi, ETA’nın terör eylemlerini kınamaktan kaçınan Batasuna partisini kapatmış, olay AİHM’ye intikal etmişti. AİHM’nin 30 Haziran 2009 günlü uzun kararındaki en önemli bölüm olan 80. paragraf özetle şöyledir:
İspanya’da otuz yıldan daha uzun bir süreden beri var olan terör ortamında ve diğer siyasal partilerin tamamı tarafından kınanmakta olan şiddeti kınamayı reddetmek, terörizme üstü kapalı bir destek davranışıdır.” (No: 25803/04)
Türkiye’de HDP’nin davranışı ise “kınamayı reddetmek”ten daha öteyedir. Bu hukuki tabloya rağmen HDP kapatılmamalı, böyle bir dava bile açılmamalıdır.

SİYASETEN YANLIŞ

Yazının Devamını Oku

HDP nereye?

28 Temmuz 2015

EVVELA şunu belirteyim, değil HDP’yi kapatmak, siyaseten dışlamak bile yanlıştır. Kürt hareketini silahtan siyasete çekelim derken, siyaseti dışlamak düşünülemez.
IRA’nın silah bırakmasını sağlayan İngiliz Başbakanı Tony Blair, anılarında terör örgütü IRA ve aynı tabanın partisi olan Sinn Fein hakkında önemli bilgiler veriyor; “Bir Yolculuk” adlı anılarında şöyle yazıyor:
Sinn Fein’in dışarıda tutulması onların aforoz edilmesi anlamına gelecekti... Her şey mahvolurdu!” (s. 200)

ÖRGÜT VE PARTİ

IRA gibi İrlanda milliyetçisi olan Sinn Fein adlı parti, IRA karşısında kendi iradesine sahip, Batılı demokrasiyi benimsemiş bir partiydi. Silah bırakma müzakerelerinde IRA’ya baskı yaptı, çözümden yana tavır koydu.

Yazının Devamını Oku