Taha Akyol

Alkışlıyorum

17 Temmuz 2015

ANAYASA Mahkemesi’ni alkışlıyorum, her kararını doğru bulduğum için değil, “yürütmeyle uyumlu yargı” ucubesinin ülkemizde adalete güven bırakmadığı bir ortamda tarafsız tavrını sürdürdüğü için alkışlıyorum.
AYM son üç günde ilginç kararlar verdi: Dershaneleri kapatan kanunu iptal etti. Fethullah Gülen ve Hidayet Karaca’nın bireysel başvurularını reddetti. Okul müdürlerini toptan görevden alan kanunu Anayasa’ya uygun buldu. Bu kararları veren mahkemeye şucu bucu demek mümkün değildir. Hele de “yürütmeyle uyumlu” olmak gibi yargı için utanılması gereken bir niteleme AYM için hiç yapılamaz.

DERSHANELER KARARI


Yazının Devamını Oku

Kürt hareketi

16 Temmuz 2015

KOALİSYON çalışmalarında HDP yok; Demirtaş en başında, AKP ile böyle bir ilişkilerinin olmayacağını açıklamıştı.
Buna rağmen Başbakan Davutoğlu en uzun görüşmeyi, 1 saat 58 dakika HDP genel merkezinde yaptı. Niye?
Davutoğlu “Yüzde 13 oy almış bir partiyi yok sayamayız” diyor? Dışlamalı mı?
CHP’nin HDP ile ilişkilerinde hissedilir bir yakınlık var. Olmamalı mı?
AKP ve CHP de HDP’ye karşı MHP gibi mi davranmalı?

HDP İLE İLİŞKİLER

Yazının Devamını Oku

AKP-CHP

15 Temmuz 2015

MHP lideri Devlet Bahçeli seçim gecesi ne dediyse, istikrarlı olarak bu çizgisini sürdürüyor. Dün AKP lideri Davtuoğlu’na da “hükümette bulunmama” önceliklerini anlattı.
Hem MHP’nin bilinen bu tavrından hem de “büyük koalisyon” kavramının uyandırdığı umutlar sebebiyle, kamuoyunda AKP-CHP koalisyonu daha muhtemel görülüyordu.
Ben de baştan beri bu görüşteyim; istikrarlı ve icraaatçı bir koalisyon kurulabilecekse, bu AKP-CHP koalisyonu olabilir, olmazsa kasımda seçim...
Sandıktan neyin çıkacağının da kimse için garantisi yok.

BÜYÜK KOALİSYON

Niye AKP-CHP? Sadece baştan beri koalisyona açık oldukları ve görüşmeleri “çok sıcak” geçtiği için değil... AKP-CHP koalisyonu şu sebeplerle de mümkündür ve kamuoyunca desteklenmelidir.

Yazının Devamını Oku

İyimser başlangıç

14 Temmuz 2015

DAVUTOĞLU ile Kılıçdaroğlu ve ekiplerinin görüşmesi 1 saat 40 dakika sürdü. Sadece bu bile her iki partinin de koalisyonu ciddiye aldıklarını gösterir.
Açıklamalar da bunu doğruluyor.
AKP lideri Davutoğlu’nun sözleri şöyle:
“Son derece samimi, yapıcı, dostane, çok sıcak bir ortamda görüşlerimizi paylaştık. Sıcak yaklaşımları ve misafirperverlikleri için teşekkür ediyorum.”CHP’li Haluk Koç’un açıklamalarında da iyimserlik vardı, AKP’yi rencide edecek tek cümle söylemedi.
Bundan sonraki temaslar için AKP’den Ömer Çelik gibi bir siyaset bilimcinin, CHP’den Haluk Koç gibi tecrübeli bir siyaset adamının görevlendirilmesi de iki tarafın iyi niyetinin işareti gibi görüyorum. İkisini de tanıyorum, yapıcı davranacaklardır.

AKP TARAFI

Yazının Devamını Oku

Srebrenitsa ve Rumeli

13 Temmuz 2015

SIRP faşizminin Srebrenitsa’da 8 bin Müslüman’ı topluca katletmesinin üzerinden yirmi yıl geçti. Srebrenitsa’da bunun için uluslararası tören düzenlendi.
BM’nin “güvenli bölge” ilan ettiği Srebrenitsa’yı ele geçiren General Ratko Mladiç kumandasındaki Sırp ordusu, kentte kadınları ve 11 yaşına kadar olan çocukları ayırarak kalan 8 bin Müslüman erkeği kazılmış toplu mezarların önünde makineli tüfeklerle katliamdan geçirdi! Tarih 11 Temmuz 1995... Mahkeme kararıyla adı “Srebrenitsa soykırımı”dır!
Bu katliam yapılırken, BM Barış Gücü Kumandanı Hollandalı General Tom Karremans seyretti! Halbuki “Sizi koruyacağız” diyerek Müslümanların silahlarını toplattıran, bu General Karremans’tı!

SOYKIRIM SUÇU

Srebrenitsa kasabı General Mladiç’in şu sözlerini bütün dünya TV’lerden izlemişti:

Yazının Devamını Oku

‘Batılılaşma mikrobu’

11 Temmuz 2015
AMACIM polemik olmadığı için isim vermeyeceğim. Amacım, aşırı genellemelerin somut ve olgusal gerçekleri gözden kaçırabildiğini hatırlatmaktır.

Çok genel ve soyut doğruların yaldızına kapılmadan onların içeriğini olgularla test etmek gerektiğini anlatmak istiyorum.
Tarih hakkındaki aşırı genellemeler de bizi bugün hatalara sürükleyebilir. Tarihe ilişkin genellemeleri de somut olgularla test etmeliyiz.


MEDRESENİN HALİ


Mesela şu ifadeye alalım:
“Osmanlı’ya Batılılaşma mikrobu bulaşmaya başlayınca bazı gayretli Müslümanlar buna karşı çıkmış, kendi dinimizi ve medeniyetimizi savunmuşlardır. Bunlar İslamcılardır.”

Yazının Devamını Oku

Milliyetçilik

10 Temmuz 2015
TAYLAND Başkonsolosluğu’na saldırarak zorla binaya girmek, cam çerçeve indirip içeride tahribat yapmak da bir vandalizmdir.

Uygur Türklerine Çin’in yaptığı gayriinsani ve gayrimedeni baskıyı, zulmü protesto etmek doğrudur fakat medeni usullerle... Çekik gözlü turistleri tartaklamak yanlıştır. Hele de bu tepkiyi tahribat düzeyine çıkarmak asla hoş görülemez.
Türkiye’de Ülkücüler, Devlet Bahçeli’nin basiretli tutumuyla şiddetten uzak duruyorlar. Tayland Konsolosluğu’nu tahrip edenler de daha çok Doğu Türkistan kökenli vatandaşlarımız. Acılarını, tepkilerini anlıyorum fakat sebep ne ne olursa olsun kınıyorum. Şiddetin maalesef “bulaşıcı” olmak gibi kötü bir özelliği vardır; her ne şekilde ortaya çıkarsa mutlaka kınanmalıdır.


ŞİDDET KÜLTÜRÜ


Ülkemizde şiddet kültürünün vahim derecede yaygın olduğunu hiç akıldan çıkarmamak gerekir. Kadın cinayetlerini hatırlayın... Gezi protestolarına musallat olan vandalları, 6-7 Ekim olaylarındaki vandalları hatırlayın.
Hele 12 Eylül öncesinde de birbirimizi vuruyorduk!

Yazının Devamını Oku

İslamcılık nereye?

9 Temmuz 2015

İSLAMİ kesimde bir süredir mala mülke düşkünlük, güç ve servetin cazibesine kapılmak, İslam’ın ahlaki değerlerini ihmal etmek gibi eleştiriler okuyoruz.
Şevket Eygi ağabeyin “eski mücahitler yeni müteahhitler, din baronları” gibi kavramlarla ve sert bir üslupla öteden beri yaptığı eleştiriler buna bir örnektir.
İslami kesimde yeni bir tartışma, “İslamcılık öldü” kavramı etrafında yürüyor. Mümtazer Türköne “Türkiye’de İslamcılığın Doğuşu” konulu doktora tezinde, Namık Kemal gibi yüksek düzeyli ‘Yeni Osmanlılar’ hareketinin İslamcılığını araştırmıştı. Geçenlerde de “İslamcılık öldü” diye yazdı. Sonra, Ali Bulaç İslamcıların devletle bütünleşmesinin İslami düşünceye zarar verdiğini savunan bir yazı yayınladı.
Bu eleştiriler AKP’yi sorumlu tutuyor.
AKP’yi destekleyen Kemal Öztürk ise Yeni Şafak’taki köşesinde bunun sorumlusunun Gülen cemaati olduğunu savundu.


Yazının Devamını Oku