Selahattin Duman

Fatih Çekirge’den yaratıcı bir öneri

30 Kasım 2014
FATİH Çekirge teee Japonya’dan sallamış soruyu:

“Bizim şirketler neden hiç kimseye yaratıcı zekâ ödülü vermiyor?”
Soruyu anlamasına anladım da soranın tavrına mânâ veremedim. Bu soru “yasak kapsamına” girmiyor. Herhangi bir memleket büyüğünün şöhretini tehlikeye sokmuyor.
Hal böyleyken, soruyu sormak için neden teee Japonya’ya kadar geriliyorsun?
Zekân sıkıyorsa gel, o soruyu buradan sor.

***

Bu işin içinde bir iş var. Geçen hafta da okyanusun ortasından katılıyordu memleket muhabbetine.
“Soma’da altı bin ağaç kesilirken ben okyanusta yunuslarla konuşuyordum...” diyordu.

Yazının Devamını Oku

Biz kendimizi yaz aylarında besiye çekeriz

27 Kasım 2014
DAHA geçen hafta bugün denize girmiş, yarım saat yüzmüştüm.

Bugün sırtımda yün hırka, ardımda kalorifer peteği bilgisayarın başında oturuyorum.
Sokağa çıkmaya yüreği olanları yağmur, çamur, zifof, trafik keşmekeşi bekliyor. O da yetmezse her köşe başında karşınıza çıkan dilencisi, tinercisi, Suriye göçmeni. Al sana gözümün nuru, gönlümün süruru, memleketin incisi İstanbul.
Yine de haline şükredenlerdenim. En azından pantolon giyebiliyorum.
Düşündüğünüz gibi değil efendim!
Bodrum’da eteklikle gezmiyorduk ama her yaz dönüşü götürdüğümüz pantolonlara sığamadığımızdan, Bandırma Feribotu’ndaki tek “bermudalı şahıs” oluyorduk.

***

Yazının Devamını Oku

Deveciden dost tutan kapısını yüksek yapar

25 Kasım 2014
İtirazın faydası yok. Hüküm verilmiş, kalem kırılmış. Kurtuluşun kalmamış.

Eninde sonunda sen de beş yüz bin kişilik “Passolig ailesinin mutlu bir ferdi” olacaksın. Bana göre Passolig kartı; maçını küfretmeden, çekirdek çitleyerek seyreden yeni bir futbol seyircisinin müjdesidir.

İKİ hafta mı ne geçti üzerinden. Büyük gazetelere tam sayfa ilân vermişler. “Passolig ailesi şimdiden 500 bini geçti..” diye.
İlânın bu kadar büyük, pahalı ve organize olmasından belli ki orta yerde bir “Kuyruk kapıya sıkıştı” hali var. Sözünü ettiğim ilânın “organize bir kampanya” çerçevesinde tasarlanıp, piyasaya sürüldüğü besbelli.
Gelen eleştirilerin, hatta edilen küfürlerin haddi hesabı yok ki oturup kafa kafaya verdiler. Tepkileri yumuşatmak için de “Passolig’in ne kadar güzel bir şey olduğunu ahaliye anlatma” kampanyası düzenlediler.
Gazete ilânına avuçla para dökülmesi de bu sebepten.

* * *

Yazının Devamını Oku

Kadının zapt edilmez hale geldiği üç aylar

24 Kasım 2014
SONBAHARIN sonu ile kışın başını içine alan bu üç aylık dönem evli erkeklerin ruhsal durumu açısından kritiktir.



Yeni evli erkeklerin evliliğe ne kadar dayanıklı olduğu bu aylarda belli olur. Eski evlilerin de “cinnet getirmeye” yatkın olup olmadıkları, bu aylarda test edilir.
Çünkü bu aylara girildiğinde, evli kadınların içinde saklı duran “dekoratörlük güdüsü” uyanır..
Bünyesindeki “tasarımcılık” hormonları tavan yapar. Kadın sosyal hayatla ilgisini geçici olarak keser, daha çok nesnelere odaklanır.
Misal, yıllardır asılı duran, iyi-kötü iş gören perdelere veya modeline gıcık olduğu koltuk takımına gözünü dikip, uzun uzun bakar.
Üç vakte kadar işlerin çığırından çıkacağını haber veren ilk alametler de nesnelere kilitlenen bu boş bakışlardır..

Yazının Devamını Oku

Kadınlık üzerine ince laflar etme sanatı!

23 Kasım 2014
“PAZAR yazısı” için bilgisayarın başına oturduğunda illa ki kadınlığın hallerine dair yazacaksın.

Aşka dair olur, evliliğin kerametleri olur, flörtün incelikleri olur, kız istemede pazarlık teknikleri olur. Kendine hangi kategoride güveniyorsan, otur onun üzerine yaz.
Bu icadı Ertuğrul Özkök çıkardı, yazar tayfası “Vardır bir bildiği” deyip peşinden gitti. Üç yazı, beş yazı derken alışkanlık oldu.
En ağırbaşlı köşeci dahi pazar günü yazısına sıra geldi mi “kadınlık üzerine” kelam üretiyor.

***

Diyelim ki Avrupa’nın herhangi bir üniversitesinden bir öğrenci medyamız üzerine “tez yapmak için” çıkıp geldi. Tez konusu da köşe yazarlarımız olsun.

Yazının Devamını Oku

Âlim yaşar koç olur cahil yaşar hiç olur

20 Kasım 2014
ADAM tarlasını çapalıyormuş. Yanında duran yedi-sekiz yaşlarındaki afacan oğlu birden parmağını gökyüzüne dikip bağırmış:

“Bubaaa! Uçak geçiyoo”
Adam, başını
işinden kaldırmadan cevap vermiş:
“Elleşme oğlum, geçsin.”


* * *


Yazının Devamını Oku

Milli takım da doğru yolda, Bodrumspor da

18 Kasım 2014
“UZUN Boylu Sevgi İnsanının” futbol sahalarındaki iz düşümü olan, memleketimizin Futbol Halifesi Fatih Terim’in “Sakallı Çocukları” Pazar akşamı Kazakistan ile oynayacaklardı.

İlk maçımızda İzlanda’dan üç yiyip atamamıştık.
İkinci maçımızda kendi sahamızda Çek Cumhuriyeti ile oynadık. İki tane yedik ama bir tane attık.
Üçüncü maçımızda Konya ilinin yarısı kadar toprağa sahip Letonya denen bir ülke ile oynayıp bir gol yedik, bir tane de attık.

* * *

Federasyon başkanımız haklı çıkmıştı. Milli takımımızın form grafiği giderek yükseliyordu. Nitekim dostluk maçı yaptığımız dünya devlerinden Brezilya, karşımızda “Beşinci golü atmakta” aciz kalmıştı.
Çırpındılar, yırtındılar. Sakallı çocuklarımızın çelikten iradesini aşıp, beşinci golü atamadılar.

Yazının Devamını Oku

Çekirdek Partisi’nin bendeki ilk izlenimi

17 Kasım 2014
BİR sosyal gelişmeyi didiklerken “Sosyal Bilimciler Dünyası” diye tanınan güzellikler âleminin ağır abilerine takılmayacaksın.

Önce adına “Sosyal Medya” denen dünyaya bir göz atacaksın. Kendilerini yüz kırk karakter ile ifade etmeye azmetmiş onbinlerce insanın hissiyatına şöyle bir bakacaksın. O işin akıbeti anında belli olur.


* * *


Sosyal medyanın askerleri Emine Ülker Tarhan Hanımefendi’nin Altı Kazık Partisi’nden neden ayrılma ihtiyacı hissedip, yeni bir parti kurduğuyla hiç ilgilenmemiş. Çoğu şekle bağlanmış.
Gözüme ilk çarpanlardan biri şöyleydi:
“Şahane bir Fransız hanımefendisi aromasında (...) güzel bir orta yaş bayanı...”

Yazının Devamını Oku