Kadınlık üzerine ince laflar etme sanatı!

“PAZAR yazısı” için bilgisayarın başına oturduğunda illa ki kadınlığın hallerine dair yazacaksın.

Haberin Devamı

Aşka dair olur, evliliğin kerametleri olur, flörtün incelikleri olur, kız istemede pazarlık teknikleri olur. Kendine hangi kategoride güveniyorsan, otur onun üzerine yaz.
Bu icadı Ertuğrul Özkök çıkardı, yazar tayfası “Vardır bir bildiği” deyip peşinden gitti. Üç yazı, beş yazı derken alışkanlık oldu.
En ağırbaşlı köşeci dahi pazar günü yazısına sıra geldi mi “kadınlık üzerine” kelam üretiyor.

***

Diyelim ki Avrupa’nın herhangi bir üniversitesinden bir öğrenci medyamız üzerine “tez yapmak için” çıkıp geldi. Tez konusu da köşe yazarlarımız olsun.
Bir aylık gazete taramasından sonra ilk hükmünü verir:
“Türkiye’deki köşe yazarlarının yüzde doksanı kadın ruhunu anlama konusunda uzman.”
Bunun sebebi üzerine ihtimal bir tespit daha yapacaktır:
“Kadınları sıkça konu alan bu yazarların, karşı cinsle, eşsiz deneyimler yaşadığına inanıyorum.”


BAŞKA TÜRLÜ OLMAZ

Pazar yazılarına bakıp da böyle bir sonuç çıkarmamak olmaz.
Adam otuz yıldır evli, üstelik bırakın umreyi, yaşça hacca gitme zamanını bile geçmiş.
Gördüğü, tanıdığı kadınları anasından itibaren saymaya başla. Varsa kardeşleri, belki kuzenleri, üç-beş kişi de akrabadan, ahbaplardan sayıp ekle.
Bilemedin yurtdışına gittiği zamanlar bir-iki de “paralı kaçamak” yapsın. Sağdan say, soldan say. Elimizde “Gördüğün Antep, yediğin pekmez” durumu var.
O zaman oturduğun yerden Henry Miller, Charles Bukovski, Lavrence Durrell tadında “Pazar Yazıları” yazmak neyine?
İşin püf noktasını bilmeyen bir tez öğrencisi “Türk köşe yazarlarının çoğu muazzam deneyler yaşamış” diye düşünmeyecek de ne yapacak?
Valla ne yalan söyleyeyim, beni de böyle düşündüren kimi yazar arkadaşlarım oldu. Hafta içi siyasetti, sinemaydı, futboldu koşturup ipe laf dizerlerdi.
Hafta sonu geldiğinde, kadınlık dünyasının “Romantik Köy Korucuları” olurlardı.
Fransız filmlerinin repliklerini aratmayan cümleleri sıralayıp, kadınların ruh dünyasını didik didik ederlerdi.
“Kadınların zekâları kendilerini seven erkeklerden kalma tortulardan oluşur. Tıpkı erkeklerin zevkinin de hayatlarından geçen kadınlardan izler taşıması gibi...”

***

Kadınlar da doğal olarak yukarıdaki gibi bir cümleyi yazabilen erkeğin, olağanüstü his dünyasına sahip olduğunu düşünürler.
Tabii bu sözcüklerin Andre Maruoris’ten arakladığını bilmezlerse.
Şahsen “Selamünaleyküm Kör Kadı” tarzında bir yiğit olduğumdan, kendi başıma böyle bir cümle üretemem.
Zaten üretmeye kalksam mahallenin çocuklarına taşlatırlar.


YA KİTAP BİTERSE?

Çalıştığım gazetelerin birinde böyle bir yazar arkadaşım vardı. En şiirsel, en duygusal “kadınlık yazılarını” o yazardı.
Sanki köşesinden, kadınların his dünyasına “telgraf çeker” gibiydi. (O zaman Tweet yoktu.) Yaptığı göndermelerle kendisini gittiği barda kalabalığa karışmadan kadehini yudumlayan “gizemli yabancı” gibi gösterirdi.
“Nereden buluyor bu lafları?” diye düşünüp durur, çocuğun şair ruhlu olduğuna hükmederdim.
Bir gün odasına zamansız girdim, bir tür “suçüstü hali” yaşadım. Yazısını, kadınlar üzerine yazan yabancı bir yazarın kitabından seçtiği cümlelerle süslüyordu.
“Kadınlar anlaşılmak için değil yaşanmak içindir” cümlesini tam bitirmişti ki beni fark etti. Kitabını, suç aletini saklamak ister gibi ileriye itti. Bozuntuya vermedim.
“Kabirden çıkar salını salını, kimse bilmez evliyanın sırrını” dedikleri türden bir yazarlık gizemi benim için çözülmüş oldu.

***
Kadınlara babamın hayrına akıl vereyim.
“Kadınlık hissiyatı” üzerine yazılmış köşe yazılarından, kendiniz için hayır beklemeyin. O köşeler, camekânına Hollywood yıldızlarının posterleri yapıştırılmış kuaför dükkânı gibidir.
Camekânında posteri asılı Angelina Jolie’ye benzetmek için o kuaförün kapısından içeri girersin. Oynadığı dizide gelin başı yaptırmış Binnur Kaya’ya benzeyip dışarı çıkarsın.
Sonunda “Ha sarhoşun bulduğu hoca, ha yazarın bulduğu koca..” diyen konu komşunun diline düşersin.
Aman diyeyim, organik olmayan köşe yazılarını okumayın.


Yazarın Tüm Yazıları