Paylaş
İlk maçımızda İzlanda’dan üç yiyip atamamıştık.
İkinci maçımızda kendi sahamızda Çek Cumhuriyeti ile oynadık. İki tane yedik ama bir tane attık.
Üçüncü maçımızda Konya ilinin yarısı kadar toprağa sahip Letonya denen bir ülke ile oynayıp bir gol yedik, bir tane de attık.
* * *
Federasyon başkanımız haklı çıkmıştı. Milli takımımızın form grafiği giderek yükseliyordu. Nitekim dostluk maçı yaptığımız dünya devlerinden Brezilya, karşımızda “Beşinci golü atmakta” aciz kalmıştı.
Çırpındılar, yırtındılar. Sakallı çocuklarımızın çelikten iradesini aşıp, beşinci golü atamadılar.
Pazar akşamı da dünya devlerinden Kazakistan ile oyna-
yacaktık. Bendeki heyecan tavan yapmıştı.
Bir futbol tutkunu olarak fukara piknikçinin güneşte kalmış dümbeleği gibi fena gerilmiş-
tim. Daha maça on saat vardı, ne yapacağımı bilemiyordum. Aklıma Bodrumspor’un kendi sahasında oynayacağı Burdur Bucakspor maçı geldi. Oyalanmak için kendimi yola vurdum.
MÜKEMMEL BİR TESİS
MAÇIN oynanacağı stadyum, kış aylarında nüfusu kırk bine kadar gerileyen Bodrum’un orta yerinde otobüs garajının hemen arkasında.
Sahanın iki yanında önden arkaya yedi sıralı iki tribün var. Biner kişiden toplam iki bin seyirci belki alır. Kale arkasına da beş yüz kişi oturt, oldu sana iki bin beş yüz kapasiteli bir stad-yum...
Bölgesel Amatör Kümede Uşakspor ile birlikte şampi-
yonluğa oynayan Bodrum’un yüz elli kişilik bir “çılgın taraftar topluluğu” var. Bunlar kendi-
lerini “Asi Tayfa” diye isimlendirmişler.
Bodrumspor’un yeryüzündeki takımların en büyüğü olduğuna inanıyorlar ve bunu da maç boyunca “En büyük Bodrum, başka büyük yok” diye bağırarak dile getiriyorlardı.
Ne var ki maçı izleyen seyircinin geri kalanı bu kadar ateşli değildi. Maç sırasında devamlı çekirdek çitleyip, takımlarını topluca çıkardıkları “çekirdek çıtırtısı” ile destekliyorlardı.
* * *
Stadyuma giriş bedavaydı. Sebebini sordum, Üçüncü Lige çıkana kadar seyirci parasız girecekmiş. Maksat Bodrum ahalisini futbola alıştırmakmış.
Havalar güzelse, özellikle de bahar aylarında, en meraklısı bile stada gelmiyor, pikniğe gidiyormuş.
Seyirciler arasında çok sayıda genç kız gördüm, hoşuma gitti. Kızlar için bu stadyuma gelmek kolay bir şey değil. Her şeyden önce stadyumda kadınlar için ayrı bir tuvalet yok.
Bırakın kadınlar tuvaletini, erkekler için bile tek bir tuvalet var. O da şeref locasının bulunduğu tribün tarafında.
BAŞKAN DA GELMİŞTİ
SÖYLEMESİ ayıptır, ihtiyaç oldu da o tuvaleti öyle gördüm. İki kabini var, pisuarı mevcut değil. Hatta ayakta bekleyecek yer dahi yok. Belli ki orası da “Şeref Locası”nın muhterem sakinleri için yapılmış.
Kale arkasına veya şerefli insanlar için locası olmayan tribüne “tuvalet” düşünülmemiş.
Stadı tasarlayan mimar, öbür iki tribündeki ahali için “Dışarı çıkıp ağaç diplerine yanaşsınlar” diye düşünmüş zahir.
Belediye Başkanı Mehmet Kocadon da maçtaydı. Oyunu son on dakikaya kadar izledi, çekirdek çitlemedi. Eğer karşılaşırsam stadyumun bu tuvalet meselesini anlatıp “memleket meselesi” haline getireceğim.
Maçın ilk devresi 1-1 bitti.
Burdur’un Bucakspor’u sağlam köylü çocuklarından kurulu bir ekip. Futbolu bilmi-
yorlar ama Greko Romen güreş ile Kick Boks arasında bir şey yapıp arada bir topa da vuruyorlar.
Bodrumspor daha bir cevval takım. En azından pası keşfetmişler.
“Asi Tayfa” denen seyirci fiştiklemesiyle Bucakspor’a saldırdılar. İkinci golü de buldular. Sonra da defansa çekilip maçı 2-1 bitirdiler.
* * *
“Sakal konusunda” haklı hassasiyetine tanık olduğumuz İlhan Cavcav Başkan bu maçı seyretseydi daha da beter kızardı. İki takımda sakalsız bir iki futbolcu vardı. Onlar da daha yeterince tüylenmemiş oldukları için sakal bırakamıyorlardı.
Bu “sakal meselesi” futbolu virüs gibi sarmış.
Ne Futbol Halifemiz Fatih Terim çocuklarına bir laf edebiliyor ne de federasyondaki zengin çocukları. Her neyse, biz Bodrumspor’la oyalanıp akşamı ettik.
Berber düşmanı çocuklarımız gece Kazakistan’a karşı destan yazdılar. Tarihe bir sayfa daha eklediler. Halife Terim en azından Mart’a kadar rahatladı.
Dikkatimi çeken şey Bodrumspor ile Milli Takım’ın futbolları arasındaki benzerlikti. Buradan giderek Bodrumspor için “doğru yoldalar” diyebiliriz.
* * *
Daha yolun başındaydık, acaba eleniyor muyduk?
Paylaş