Şarkıcı Cenk Eren de adisyon paylaşımlarına tepki gösterenler kervanına katıldı:
“Pahalı yerlerde kendimi göstereceğim, hikâye paylaşacağım diye o mekâna gidiyorsan o adisyonu da paylaşmayacaksın...”
Biraz kendi kendiyle çelişen bir cümle bence bu.
Baştan alalım... Bir adisyon neden paylaşılır? Bunun iki sebebi var.
Birincisi, bir mekâna gitmişsinizdir, az bir şey sipariş vermişsinizdir, sonunda gelen hesap o kadar yüksektir ki bunu ifşa etmek, başkalarına duyurmak istersiniz.
“Filanca yerde iki su, üç çaya şu kadar ödedik” gibisinden...
Haber değeri var yani.
Sanki kristalden bir yıldız patladı, tozları evrene dağıldı. Bir kısmı dünyaya düştü, düşmeye devam ediyor.
Bu yıldız tozları toprakla buluşur buluşmaz filizleniyor ve çok erken yaştan itibaren diğerlerinden farkını ortaya koyuyor.
Bunlardan biri 1970’te ülkemize düştü. Ankara’ya.
4 yaşında piyanoya başladı. Onu hemen konservatuvarın özel yetenekli çocuklar bölümüne aldılar.
8 yaşında televizyonda kendi bestesini çaldı.
24’ünde genç konser solistleri Avrupa birincisi...
25’inde dünya birincisi...
◊ Hangi başarın daha çok göğüs kabartıyor: Genç yaşta Armin Van Buuren için yaptığın remiksler mi, Tiesto’nun club life listesine girmiş olman mı?
- İkisi de tarzının büyük ikonları... Ama çocukluğumdan beri kendisini izlediğim ve bu müziği yapmaya karar verme sebeplerimden olduğu için Tiesto’yla çıkmak diyorum.
◊ Sabancı soyadı bu piyasada avantaj mı oldu, dezavantaj mı?
- Dezavantaj olduğunu düşünüyorum çünkü etrafınız sizden faydalanmaya çalışan sahte yüzlerle donatılıyor.
Kınalı, adaların şehir merkezine en yakını olduğu için vapurla 45 dakika-1 saat sürüyor. Deniz taksi tutarsanız (10 kişi) Bostancı’dan 260, Kabataş’tan 570 lira.
Buyurun size tam göbeğinden bir İstanbul hikâyesi: 1926’da başlıyor. Agop ve Armenak (Şirinyan) biraderler İstanbul Pangaltı’da küçük bir yumurtacı açıyorlar. Adı Şirin. Gel zaman git zaman anneleri Lusia Hanım’ın yaptığı mezeleri de koyuyorlar dükkâna.
Lusia Hanım’ın eli o kadar lezzetli, mezeleri öyle tutuluyor ki; işler bir anda büyüyor. Dükkânı Ergenekon Caddesi’ne taşıyorlar, adını da Şirin Erzak Pazarı yapıyorlar. Artık zenginler. Yumurta ve mezelerin yanında kahvaltılık, şarküteri ürünleri de satıyorlar.
Derken devlet 1942’de Varlık Vergisi salıyor. Çoğunlukla azınlıklara uygulanan bu vergiler o kadar yüksek ki ödeyebilmek için erzak pazarını satmak zorunda kalıyorlar. Kurtuluş Caddesi’nde daha mütevazı Şirin Meze’yi açıyorlar.
Sonra işi yeğen Ardaşes (Hüsümyan) devralıyor ve hem Kurtuluş’ta hem de Ermenilerin yine yoğun yaşadığı Kınalıada’da Şirin Şarküteri olarak devam ettiriyor.
2010’da Agop’un torunu, Ardaşes’in de yeğeni olan Dayk (Miricanyan) Lusia Yaya’nın (nine) dördüncü kuşak lezzet serüvenini yaşatmak için Cihangir’de Jash İstanbul’u açıyor. Adı Ermenicede ‘aş, yemek’ anlamına geliyor.
Ermeni lezzetleri başta olmak üzere İstanbul şehir mutfağı sunan Jash, o gün bugündür başta rahmetli Ara Güler olmak üzere Beyoğlu ve Cihangir’in yerlilerinin en bilindik uğrak yerlerinden biri.
Aleyna Tilki’nin annesi Havva Öztel’in ilk klibi yayınlandı: Daha önce “Bergen” filminde okuduğu “Seni Kalbimden Kovdum”.
Klip tam bir 90’lar assolisti klibi. O zamana kadar çiçekli-böcekli bahçelerde çekilen assolist klipleri, o yıllarda birden modernize olmuş, hayatımıza otomobil-gökdelen-ıssız plaj üçlemesi girmişti.
Havva Öztel’in klibi de araba kullanırken başlıyor, sonra gökdelen camından şehri seyrediyor, arada boş bir sahile de uğruyor tabii.
Tekrarlanan ikinci bir 90’lar yeniliği de Ebru Gündeş’le tanıştığımız modern-gündelik giyimli, az makyajlı assolist imajı. Muazzez Abacı jenerasyonundan sonra bambaşka bir assolist kuşağına işaret ediyordu Gündeş.
Öztel de klipte sanki makyajsız, otomobil sürdüğü sahnelerde de tişörtvari bir bluzla...
Bütün bunlar işin zarfı tabii. Yani imaj kısmı, süsü püsü. Zarfı açıp içindeki mektuba bakmalı: Ses ve yoruma. Havva Öztel’in sesi kulaklara çok yabancı değil. “Bergen” filmindeki soundtrack’ten, söyleyip söyleyip sosyal medyaya yüklediği şarkılarından, Aleyna’nın kız kardeşi “Küçük Tilki” Ayça’dan biliyoruz ki ailede genetik olarak müziğe bir yatkınlık var. Zaten Aleyna da annesinin sesini öve öve bitiremiyor. Bu cepte bir dursun.
Gelelim yoruma: “Seni Kalbimden Kovdum” şarkısını Bergen’den daha az arabesk, çok daha Türk sanat müziği kıvamında okumuş. Hatta dinlerken zaman zaman Muazzez Ersoy’u duyuyormuş gibi oluyorsunuz. Bu anlamıyla “Olmuş mu” diye sorarsanız, o da olmuş. Bana kalırsa tek risk, çıkış şarkısı olarak bu kadar iddialı, bu kadar “assolist” bir şarkıyı seçmesi.
44 yaşındaki Öztel’in kızı Aleyna’yla yarışacak bir pop şarkıyla çıkmasını kimse beklemiyordu elbette. Tuhaf olurdu. Fakat “Seni Kalbimden Kovdum”, büyük sanatçıların insanları neşelendirmeye, eğlendirmeye geçmeden önce sahnede seslerini ispat ettikleri, “
Bayram konseri için Bodrum’a giden Işın Karaca işten arta kalan zamanını deniz ve güneşin tadını çıkararak değerlendi.
Gölköy’deki bir beach’e giden şarkıcı, şezlongda müzisyen sevgilisi Can Yapıcıoğlu’nu herkesin içinde öpücüklere boğdu.
Bu özel anlar kameralara yakalanınca da eleştirilerin hedefi oldu.
Normalde cengaverce savunmak isterdim Karaca’yı.
“Durun yahu, İki yetişkin insan, kimi ne ilgilendirir aralarında ne yaşadıkları” derdim...
“Vurmayın ağalar” derdim, “3 yıldır birlikte bu iki insan, bize ne evli olup olmadıklarından...”
“Kızmayın ablalar” derdim, “
Gençlerin büyük büyük, böyle tepeden tepeden, bilgiç bilgiç konuşmalarına bayılıyorum.
O sırada yaptıkları hatalar, kelime yanlışları, hava basacağım diye yarattıkları ikilemler, içine düştükleri tutarsızlıklar bana eğlenceli ve sempatik geliyor.
Bir bebeğin ilk adım atmaya başladığında yürümesi gibi. Pek maskara oluyorlar canım. Bak seen, vay vay vay, afferim diye tempo tutasım geliyor.
En şen şakrak örneklerinden biri de Aleyna Tilki.
Durup durup insanın keyfini yerine getirecek bir şeyler yumurtlamakta üzerine yok.
Hayranlarıyla söyleşmiş genç popçu. Onlar merak ettiklerini sormuşlar, Aleyna da almış sazı eline...
Yine büyük büyük.
“Kendinde en beğendiğin yeteneğin nedir?” diye sormuşlar mesela.
2 Şubat’ta yazmışım, çıktı: Aleyna Tilki’nin annesi Havva Öztel şarkıcı oluyor.
“Bergen” filminde okuduğu “Seni Kalbimden Kovdum” şarkısına klip çekti, teaser’ı yayınlandı bile.
“Ben demiştim” oynayalım mı?
* Ben demiştim: Durup durup şarkı söylüyor, söylemekle kalmıyor sosyal medyaya yüklüyor.
* Ben demiştim: Piyasada şarkıcıyım diye dolaşan birçok isimden çok daha iyi sesi.
* Ben demiştim: Zaten Aleyna Tilki’nin kendisi de öve öve bitiremiyor annesinin sesini.