Paylaş
Aleyna Tilki’nin annesi Havva Öztel’in ilk klibi yayınlandı: Daha önce “Bergen” filminde okuduğu “Seni Kalbimden Kovdum”.
Klip tam bir 90’lar assolisti klibi. O zamana kadar çiçekli-böcekli bahçelerde çekilen assolist klipleri, o yıllarda birden modernize olmuş, hayatımıza otomobil-gökdelen-ıssız plaj üçlemesi girmişti.
Havva Öztel’in klibi de araba kullanırken başlıyor, sonra gökdelen camından şehri seyrediyor, arada boş bir sahile de uğruyor tabii.
Tekrarlanan ikinci bir 90’lar yeniliği de Ebru Gündeş’le tanıştığımız modern-gündelik giyimli, az makyajlı assolist imajı. Muazzez Abacı jenerasyonundan sonra bambaşka bir assolist kuşağına işaret ediyordu Gündeş.
Öztel de klipte sanki makyajsız, otomobil sürdüğü sahnelerde de tişörtvari bir bluzla...
Bütün bunlar işin zarfı tabii. Yani imaj kısmı, süsü püsü. Zarfı açıp içindeki mektuba bakmalı: Ses ve yoruma. Havva Öztel’in sesi kulaklara çok yabancı değil. “Bergen” filmindeki soundtrack’ten, söyleyip söyleyip sosyal medyaya yüklediği şarkılarından, Aleyna’nın kız kardeşi “Küçük Tilki” Ayça’dan biliyoruz ki ailede genetik olarak müziğe bir yatkınlık var. Zaten Aleyna da annesinin sesini öve öve bitiremiyor. Bu cepte bir dursun.
Gelelim yoruma: “Seni Kalbimden Kovdum” şarkısını Bergen’den daha az arabesk, çok daha Türk sanat müziği kıvamında okumuş. Hatta dinlerken zaman zaman Muazzez Ersoy’u duyuyormuş gibi oluyorsunuz. Bu anlamıyla “Olmuş mu” diye sorarsanız, o da olmuş. Bana kalırsa tek risk, çıkış şarkısı olarak bu kadar iddialı, bu kadar “assolist” bir şarkıyı seçmesi.
44 yaşındaki Öztel’in kızı Aleyna’yla yarışacak bir pop şarkıyla çıkmasını kimse beklemiyordu elbette. Tuhaf olurdu. Fakat “Seni Kalbimden Kovdum”, büyük sanatçıların insanları neşelendirmeye, eğlendirmeye geçmeden önce sahnede seslerini ispat ettikleri, “Höt hizaya geçin, karşınızda ben varım!” dedikleri türden bir şarkı.
Yani özünde assolist şarkısı.
En başından beri anlatmaya çalıştığım imajı, tavrı, çıkış şarkısı yan yana konulduğunda Havva Öztel’in iddiası, meydan okuması da şöyle şekilleniyor: 90’lar esintili bir “2000’ler assolisti.
Olur mu, olmaz mı, halk bunu satın alır da alkışlar mı...
Onu zaman gösterecek.
Olimpiyat şampiyonuna boyama kitabı
4’ü altın 7 Olimpiyat madalyası sahibi ABD’li jimnastikçi Simone Biles, uçakta çocuk muamelesi gördü.
Başkan Biden’dan Özgürlük Madalyası aldıktan sonra Washington’dan evine dönerken, hostes 1.42 boyundaki şampiyona ısrarla boyama kitabı vermeye çalıştı. 25 yaşındaki sporcu içki isteyince de yaşı soruldu.
Biles yaşadığı bu komik durumu sosyal medya hesabından paylaştı. Sakin ol şampiyon, sakın üzülme. Türkiye’de 60 yaşında kadınlar senin gördüğün muameleyi görebilmek için ne filtreler ne photoshop’lar kullanıyor...
Fahiş fiyatı bilhassa arayan var
Sosyal medyada Bodrumlu bir otel işletmecisinin sözleri dolaşıyor: “Fiyatlar genelde 4 kat arttı ama biz 9-10 kat artırdık, yine de boş yerimiz yok. 20 kat artırsaydık yine boş yerimiz kalmayacaktı. İnsanlar buraya tatil yapmaya değil, buraya gelebildiğini göstermek ve kendisini çevresine kanıtlamak için geliyor.”
Açıklamanın kime ait olduğunu, doğru olup olmadığını bulamadım.
Ama sonuna kadar katılıyorum.
Bodrum’daki, Çeşme’deki bazı otel, beach, lahmacun, hamburger fiyatlarını maliyet üzerinden hesaplayıp fahiş bulanlar var:
“Şu kadar un gitse, şu kadar köfte, en fazla şu kadar eder...”
İyi, güzel de her şey maliyet değil ki.
Caka satmak, hava basmak, ödeme gücünü göstermek, statü satın almak diye bir şey de var hayatta.
Üstelik bu sadece üst sınıflara ait bir davranış biçimi de değil.
Gücü, imkânı ölçüsünde toplumun her kesiminde var.
Herhangi düşük marka bir cep telefonu da işini pekâlâ görebilecekken borca, takside girip en pahalı markanın, en yeni modelini satın almak gibi biraz.
Üstteki otel işletmecisi gerçek mi bilmiyorum ama Bodrum Yalıkavak’taki Highlight Otel’in beach’i Mia’nın genel müdürü Yusuf Erbaş ile sohbet ediyorduk, şu cümleyi kurdu:
“2018’de ben buraya geldiğimde denizin içinde 15 locamız vardı. Günlük 3 bin liradan kiraya veriliyordu. Locaların sayısını azalttım, fiyatı 10 bine çıkardım, full çekmeye başladı. Çünkü az olana, diğerlerinin erişemediğine talep gösteriliyor. ‘Ben buraya gelip bu parayı ödeyebiliyorum, ödeyebilen kişilerle denize giriyorum’ mesajı veriyor bu şekilde.”
İlginç ama gerçek...
Paylaş