Çeşme’de de Bodrum’da da durum aynı: Uçaklarda yer bulunamıyor ama mekânlar genel olarak sakin. Bu da akıllara aynı soruyu getiriyor:
İnsanlar tatil beldelerine geliyor ama otelinden, yazlığından dışarı mı çıkmıyor acaba? Sebep ekonomik mi? Müşteriyi fiyatlar mı ürkütüyor?
Bodrum’da Yalıkavak’ta geçen yıl açılır açılmaz en popüler yerlerden biri haline gelen The Galliard’ın işletmecisi Ahmet Uras’la sohbet ediyoruz.
“Geçen yaz tam bu zamanda pick (zirve) yapmıştık. Şu sezon dalgalı bir seyir var” diyor. Cuma günkü The Adriatique partisi full çekmiş mesela. İçeride 400 kişi varmış. Bizim iki gün sonra, birlikte günü batırdığımız pazar ise ortalık sakindi mesela.
Galliard’in içine açıldığı Yaz Beach Hotel’in sahibi İnanç Işıklar söze giriyor:
“Ukraynalılar tek tük. Ama güzel bir Rus dalgası var. Yine de sezonun tam anlamıyla bayram tatilinde başlayacağını tahmin ediyorum.”
Yani umutlar birbirine bağlanarak 9 güne çıkarılan bayram tatiline bağlanmış durumda. Herkes 9 Temmuz’da başlayacak “kavimler göçü”nü bekliyor.
Çok büyük bir beach yatırımı yapsanız, adınızı duyurmak için açılışta ne planlardınız? Bir kere ses getirecek, gazetelerde, sosyal medyada adı dönecek bir ismi çıkarırsınız.
Sonra beldenin her yerinden görünecek bir havai fişek gösterisi...
Başka? Mümkün mertebe ünlülerden oluşan bir davetli listesi. Artı, fenomenler gazeteciler. Gelen herkesi tatmin edecek zengin bir menü... Bunları misafirlere sunacak ip gibi bir servis ekibi...
Güzel bir karşılama kadrosu...
Ertesi gün yaslan arkana, hakkında dönen haberleri oku.
Tam da böyle planlanmıştı Bodrum’un en büyük beach’inin açılışı.
Yalıkavak’taki 3 dönümlük Gala, plajı, gazinosu, parti ve yeme-içme alanlarıyla benzerlerinin en büyüğü oldu. Türkbükü’ndeki Kuum Otel’in beach’inden bile geniş alana kurulu.
◊ 15 Haziran, İkizler erkeği... Nesinden daha çok çektin: Kararsızlığından mı, çabuk sıkılmaktan mı?
- Ön yargıdan. Klişeleştirilmekten. “Burcun ne? İkizler mi? Iyyyy” tepkisinden bıktım. 100 tane ikizler arkadaşım var, birbirimizle hiç alakamız yok, beş parmağın beşi de bir mi? (Gülüyor)
◊ Kıbrıslısın. Sence Girne mi daha güzel, Mağusa mı?
- Üniversite dönemi okullar açıkken Mağusa, yaz tatilinde Girne.
◊ İlk albümün “1 Şişe Aşk”ı 31 yaşında çıkardın. Biraz geç mi kaldın, Glamorgan Üniversitesi’nde Müzik Prodüksiyonu master’ı derken okul mu uzun sürdü?
Belediye otobüsünden paylaşım yapan Merve Boluğur’a takipçisi sordu: “Neden otobüse bindin?”
Cevap: “Bana göre hepimiz eşitiz.”
Vay ki ne vay...
Sanki otobüse binmedi, seçme-seçilme hakkı bahşetti kadın bize...
Devamı var:
“Ayrıca insanın manevi duygularını beslemesi gerektiğini düşünüyorum.”
Sempatiklik yapayım derken aslında ne kadar tepeden bir bakış.
Bu yaz sona ermeden...
Görün
Restorasyon çalışmalarının ardından geçen yılın aralık ayında beş yeni sergi salonu ziyarete açılan İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin bahçesi dinlenme molası için ideal.
(Doruk Tırman-Akyaka ve Bodrum’daki No:22 Riders Inn kulüplerinin sahibi)
Keşfedin
Beyoğlu’nda Çok Çok Thai’ın içindeki Ernest’s Bar’da serin bir akşamüstü geçirin. Barın ismi bir zamanlar burada bulunmuş Ernest Hemingway’den geliyormuş. Mekânın hikâyesi sizi de içine alıyor. Menüden tavsiyem: Imagine.
Önceki gün Kanyon Cinemaximum’da ilginç bir film galası gerçekleşti. Filmin adı “Sünnet Çocuğu”.
Başrollerinde Aydemir Akbaş, Mehmet Çepiç, Tuğba Daştan ve Özgür Aksoy var.
Herhalde organizasyonda bir eksiklik varmış, kırmızı halı alanını ellerinde cep telefonlarıyla seyirciler doldurmuş. Sanatçılar basına röportaj vermekte zorlanmışlar...
Buraya kadar her şey normal.
Sonra Aydemir Akbaş seyircilere kızmaya başlıyor:
“Yahu yeter, bir müsaade edin, artık basın çekecek. Zaten hastayım, yordunuz beni!”
Sonra hızını alamıyor gazetecilere de çıkışıyor.
Bundan 5-6 yıl önceydi. Çeşme-Alaçatı, Türkiye’nin en gözde tatil yerlerinden biri haline gelmiş, fakat bununla birlikte bazı sorunlar da ortaya çıkmaya başlamıştı.
Mesela gürültü kirliliği...
Yaptığı yatırımı kısa sezonda çıkarmak isteyen işletmeler, “müziği ne kadar açarsam o kadar çok müşteri” mantığıyla birbiriyle yarışıyordu.
Her mekândan yükselen ayrı sesten dolayı Köyiçi’ndeki otellerde uyumak imkânsız hale gelmişti. Sadece turistler değil, Alaçatı’nın yerlileri de durumdan şikâyetçiydi.
Kurabiye Otel’in sahibi Mehmet Ali Akbulut gibi eski esnaf, beldenin asıl kimliğinden uzaklaşmasına karşı örgütlenmeye başladı.
Farkındalık yaratmak için çalmadık kapı, başvurmadık merci bırakmadılar.
Ve yavaş yavaş sonuç almaya başladılar.
Burcu Özberk bir hayvansever. Sokaktan bir yavru köpek sahiplendi, adını Çangu koydu, şimdi bir dakika bile yanından ayırmıyor.
Geçen gün Çangu’yla birlikte müdavimi olduğu bir restorana gitmiş. Restoran görevlileri eğer Çangu’yu çantasına koymazsa kendisine servis veremeyeceklerini söylemiş.
Türkçesi: Köpeği çantasına koymazsanız kalkın gidin...
Üslup ve yaklaşımın çok kötü olduğunu, hayal kırıklığına uğradığını açıkladı Özberk. Restoran yetkililerini bu tavırlarını gözden geçirmeye davet etti.
Burcu Hanım’ın yaptığı çok güzel bir şey ama acaba biz hayvanseverlerin de bazı tavırlarımızı gözden geçirmemiz gerekmiyor mu?
Mesela hayvanlarımızla dolaşırken başka hayvanseverlerin de gittiği “hayvan dostu” mekânları tercih edebiliriz.
Bunun restoranı da, kafesi de, oteli de beach’i de var artık. Kendilerini ilan edip duyuruyorlar zaten. Giden diğer müşteriler de çoğunlukla hayvansever olduğu için rahatsız olan çıkmıyor, herkes halinden memnun oluyor.