29 Temmuz 2006
Avusturya’da köpek sahipleri "temiz sokak" kampanyası başlatanların hedef tahtasında. Başkent Viyana’da belediye her gün caddelerden yaklaşık 10 ton köpek kakası topluyor. Kampanya sonuç verdi, bundan sonra belediye köpeğinin kakasını sokakta bırakan hayvan sahiplerine ceza yazacak.
Viyana’da bir öğle vakti, metro istasyonu önü. İrice bir labrador, şık giyimli sahibinin yanında yürüyor. Aniden eğilip, kaldırım betonunun üstüne kakasını bırakıveriyor. "İnanılmaz bir şey. Devlet, çevre kirliliği üreten bu makinelerin hepsini yok etmeli" diyor yanlarından geçen takım elbiseli adam öfkeyle. Mahcup olan köpek sahibi yakındaki gazete bayisine koşup, bir gazete alıyor ve köpeğinin kakasını temizleyip, çöp kutusuna savuruyor.
Tüm köpek sahipleri böyle davranmıyor ne yazık ki. Viyana sokaklarında yürüyüşe çıkarılan köpekler her gün 10 ton kaka bırakıyor geriye. Temizliğin belediyeye yıllık maliyeti yedi milyon Euro. Bunun sadece iki milyon Euro’su, köpek sahiplerinin ödemesi gereken özel vergiyle karşılanıyor. Avusturyalı av meraklıları, bölgesine göre değişen tarifelerle, yılda 40 ila 200 Euro ödüyor.
Bu nedenle, köpek kakasını kaldırımda bırakmanın hakları olduğu iddiasındalar. Karşı görüştekiler ise bu tavrı tek kelimeyle özetliyorlar: Sorumsuzluk.
Taraflar arasındaki gerilim gün geçtikçe artıyor. Av meraklılarının örgütü "Pro Hund"ın açıklamasına bakılırsa, geçen ay birkaç köpek sokakta saldırıya uğradı. Köpeklere maytap atıldı, sahiplerine ise kaka fırlatıldı. "Epeyce duygusal bir konu bu" diyor, Avrupa’da köpek hakları üzerine çalışan ilk halkla ilişkiler şirketinin sahibi Paul Cech.
Yazının Devamını Oku 22 Temmuz 2006
Köpeklerin tasmalarına yazılan bilgiler, kulak içindeki dövmeler ya da küpeler yeterli olmayınca tüm dünyada teknoloji, deri altı çiplere yönelmeye başladı.
Söz konusu olan sokak hayvanları ya da kayıp hayvanlar olduğunda, derinin altına yerleştirilen çipler hayvanın sahibinin bulunmasında ve sağlık bilgilerine ulaşılmasında büyük kolaylık sağlıyor.
İşte bu yöntem, İstanbul’un tüm evcil hayvanlarını kapsayacak büyük bir proje olarak kapıda. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bilişim şirketi BELBİM A.Ş. evcil hayvanların künyesi gibi kullanılacak olan çip projesinin yazılımını tamamladı.
Yurtdışında neredeyse bir standart haline gelen ve hayvanın kimlik ve sağlık bilgilerinin yüklü olduğu çip uygulaması Türkiye’de henüz çok az kişi tarafından tercih ediliyor. Bazı veterinerler çip yerleştirmek için gerekli donanıma sahip, ancak çiplerin okunmasını sağlayacak cihaz birçok yerde yok. Çipler ilk aşamada 5 bin 500 sokak köpeğine takılacak ama uzun vadede İstanbul’un sahipli evcil hayvanları da düşünülerek 300 bin adet sipariş edildi.
BELBİM A.Ş. Genel Müdürü Adnan Şahin, belediyenin belli bir standart sağlamak için tek tip çip getirtme kararı aldığını, çip okuyucusunun herkeste olacağını söylüyor.
Yazının Devamını Oku 15 Temmuz 2006
SORU: Yedi yaşını henüz bitirmiş karabaş kırması dişi bir Anadolu çoban köpeğim var. 45-50 kilo ağırlığında ve kısırlaştırılmadı. 8-9 ayda bir adet görüyor. Üç aylıktan beri kuru mama yiyor. Veterinerimiz, daha uzun ömürlü olması için artık yaşlı köpekler için üretilen "Senior Mama" vermemizi önerdi. Sağlıklı bir köpek; ne sıska ne de şişman. Yazları iki kilo kadar zayıflasa da yıl genelinde kilosunu koruyor. Senior mamaları yerli ve yabancı internet sitelerinde inceledim; farklı seviyelerde yağ, kalsiyum, fosfor ve protein içerenleri var. Size birkaç sorum var: 1) Uzun ömürlü olmasının esası nedir? 2) Seçeceğim senior mamanın protein, yağ, kalsiyum, fosfor ve diğer maddelerin oranları ne olmalı? 3) Şuan kullandığım yüzde 21 protein ve yüzde 10 yağ içeren mamayla devam etmem sakıncalı mı? 4) Kimi senior mamalar kümes hayvanı esaslı, kimisi kuzu ve pirinç esaslı. Herkes kendi ürününü savunuyor, doğrusu nedir? 5) Köpeğim yazın daha az yer. Şimdi daha az yağ içeren bir mama versem kilo kaybetmez mi? Soğuk iklimde bahçede yaşıyor, kışın artan kalori ihtiyacı nasıl etkilenir?
CEVAP: 1) Köpeklerde uzun ve sağlıklı bir ömür için, yaşlılık dönemi kabul edilen yedi yaş ve üstü dönemde oluşabilecek problemlerin önlenmesi veya geciktirilmesi, bakım ve beslenmesinde yapılacak bazı değişiklikler ve alınacak önlemlerle mümkün olur. Yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan en önemli sorunlardan biri, daha az harekete ve daha az enerji harcamaya bağlı olarak ortaya çıkan yağlanma ve kilo almadır. Kaslarda ve diğer organlarda zayıflama ve hastalıklar da mümkün. Bu yüzden beslenme ve bakım ile ilgili değişiklikler yapılması gerekir.
2) Yaşlı bir köpeğin yemeği kalori, protein ve yağ açısından, genç ya da orta yaşlı köpek mamalarına göre daha düşük olmalı. Uygun mamaların oranları şöyle: Protein yüzde 16-18. Yağ: yüzde 8-12. Lif: yüzde 3-5. Kalsiyum ve fosfor düzeyleri genellikle yüzde 0,6-0.9 arasında. Dikkat edilecek nokta, kalsiyum/fosfor oranının 1.0 -1.2 civarlarında olması. Köpeğinizde diş kaybı veya çiğneme kaslarında zayıflama varsa, küçük taneli mama seçilmeli ya da kuru mamasını bir miktar suyla yumuşatılmalısınız. İçine az miktarda konserve mama da ekleyebilirisiniz. Ama fazlası kilo almasına sebep olur.
3 ve 5) Kullandığınız mamayla bir süre daha devam edip daha sonra veteriner kontrolünde ve biraz daha fazla vererek Senior mamaya geçebilirsiniz.
4) Önerim, biyolojik değeri daha yüksek ürünleri tercih etmeniz yönünde. İçeriğinin yaşlı köpeğiniz için uygun olmasına da dikkat etmelisiniz. Bunun dışında, eğer köpeğinizin alerjileri varsa belli protein tiplerinden sakınmak, eklemler ve yaşlılıkla ilgili diğer sorunların başladığı durumlarda farklı oranlarda vitamin, mineral ve aminoasitler içeren spesifik ürünlere yönelmek onun sağlıklı ve uzun bir hayat yaşaması için gerekli.
Köpeği gezdirmenin kuralı: TASMAYI TAK
Boxer cinsi Simba’nın, salı gecesi İzmir Kültürpark’ta tek kurşunla öldürülmesi basında geniş şekilde yer aldı, iki gazeteye manşet oldu. Taraflardan biri koşu yaparken tasmadan çıkmış, koruyucu maskesi olmayan köpeğin havlayarak üstüne gelmesi üzerine silahına sarıldığını söylerken, Simba’nın sahibi "Zincir elimdeydi" diyor. Ayrıntılar mahkemede aydınlığa kavuşacak. Simba’nın ölümü, köpek eğitiminin önemini ve halka açık alanlarda köpek sahiplerinin sorumluluklarını bir kez daha gündeme getirdi. Köpek eğitmeni Gerilyn J. Bielakiewicz, Türkçe’ye yeni çevrilen kitabında öncelikle köpeğin halka açık yerlerdeki davranışlarının kontrol altına alınmasını öneriyor. "Çevrede bisikletli, koşucu, piknikçi varsa tasmayı çıkarmayın. Dostça bile olsa köpeğinizin insanların üzerine atlamasına izin vermeyin" diyor. Günde 2-3 dakikalık pozitif eğitimle köpek ve sahibi arasında hayat boyu sürecek ortak bir dil kurulabileceğini savunuyor.
Gerilyn J. Bielakiewicz, Canine Üniversitesi kurucularından. Bir köpek eğitimi okulunda uzman olarak çalışıyor. Pet Dog Trainers ve uluslararası Therapy Dogs derneklerinin üyesi. Hayatının yarısını birlikte geçirdiği köpeklerin, insanoğluna verilmiş en büyük armağan olduğunu savunuyor. Köpek eğitiminin püf noktalarını içeren bir kitap yazmış: Her Yönüyle Köpek Eğitimi, Püf Noktaları ve İpuçları. Arkadaş Yayınevi’nce Türkçe’ye çevrilip yayımlanan kitapta, istenmeyen davranışları kontrol altına almak, tuvalet eğitimi, zil ile eğitim, tasma kayışını kullanmak, telefonu getir, beni öp, dans et, uzaktan kumandayı bul gibi eğlenceli oyunlarla köpeğinizi eğitmenin yolları anlatılıyor.
KÖPEK GEZDİRMENİN TEMEL KURALLARI
Köpeğinizi gezdirmenin de bazı kuralları var. Kitaptaki kurallar şöyle: Mutlaka tasma kayışı kullanın. Bırak ve gel komutlarını iyi öğretmediyseniz, köpeğiniz insanlara ve başka köpeklere karşı saldırgan davranışlar gösteriyorsa halka açık alanlarda asla tasma kayışını çıkarmayın. Çevrede bisikletliler, koşucular, piknik yapanlar varsa bu fikirden vazgeçin. Dostça bile olsa köpeğinizin insanların üzerine atlamasına izin vermeyin. Sıçramak yerine oturarak selamlamayı öğretmeniz gerekir. Köpeğinizin başkalarının bahçelerine, ağaçlara, bitkilere çiş yapmasına, zarar vermesine izin vermeyin. Başkasının bahçesini idrarı ile işaretleme çabasının önüne geçin. Dışkısını yanınızda taşıyacağınız poşetle toplayıp çöpe atın. Köpeğinizi çocuklar ve başka köpekler arasındayken çok iyi gözlemleyin.
BAŞARILI EĞİTİMİN TEMEL NOKTALARI
Köpeği olan herkesin bildiği gibi, eğitim için oldukça uzun süre ve emek gerekir. Köpeğinizin çeşitli oyunlar ve numaralar yapmasını istiyorsanız, daha çok çaba harcamanız gerekir. Ama başaralı eğitimin içinde altın kurallar vardır. Kurallar şöyle:
Sabırlı olun. Her köpek farklı hızda öğrenir. Köpeğiniz kavrayamıyorsa hareketleri küçük parçalara bölün, yardımcı olun.
Gerçekçi olun. Köpeğinizi eğitim için yabancı bir alana götürdüğünüzde kolayca uyum sağlamasını beklemeyin.
Sevecen olun. Köpeğinize kendisinden neler beklediğinizi pozitif metodlarla öğretin.
Cezadan kaçının. Köpek eğitiminde sert uygulamaların yeri yoktur.
Etkili biçimde ödüllendirin. Köpeğinizi motive etmeye özen gösterin. Bunu sık yapın.
Ödül verirken cimri olmayın. Ödülü sevgiyle desteklemekten kaçınmayın.
Hedefler belirleyin. Çalışmalarını planlayın ve sonucun nereye varacağını bilin.
Sık alıştırma yapın. Ezgersizleri kısa aralıklarla tekrarlayın.
Olumlu tavrınızı koruyun. Öğrenmeye hevesli köpekler daha çabuk öğrenir. Bunu unutmayın.
HALI ÜZERİNDEKİ DIŞKI VE ÇİŞ BARINAKTA SONUÇLANIYOR
Gerilyn J. Bielakiewicz kitabında köpeklerin tuvalet eğitimlerinden söz ediyor. Tuvalet problemi nedeniyle birçok köpeğin barınaklara bırakıldığını hatırlatıyor: Halının üzerindeki bir gölcük ya da dışkı kümesinden daha kolay köpekle sahibi arasındaki bağı zedeleyecek bir şey yoktur. Köpekler doğuştan gelen bir tuvalet iç güdüsüne sahiptir. Uyudukları yerle tuveletlerini yaptıkları yerleri ayrı tutarlar. Bu içgüdüyü kullanarak tuvalet problemini çözebiliriz. 16 haftadan küçük köpekler çoğunlukla kafeste tutulmalı. Yavrular gözetim altında dışarı çıkarılmalı. Genelde köpekler kafes içine tuvaletini yapmaz. Dışarı çıkarılmayı bekler. 8/10 haftalıkken saatte bir, daha sonra iki saatte bir dışarıya çıkarıp gezdirmeniz gerekir. Kafese yumuşak havlu veya dolgu malzemesi koymayın. Bazı köpekler tuvaletini buraya yapıp kafesin köşesine iter. Tuvalet eğitiminde gazete kağıdı kesinlikle kullanmayın. Çünkü bu köpeğin evin içinde de tuvaletini yapma duygusunu geliştirir. Sonra vazgeçiremezsiniz. Eğer böyle bir eğitim veriyorsanız bugünden itibaren bundan vazgeçin.Cahit AKYOL
Pako pano
4 yaşında erkek Ankara kedisi sahiplen-dirilmek isteniyor. Antalya’da. 0538 691 44 45.
Yazlığımızın bahçesinde yavrulayan beyaz kedinin kendisi gibi dört beyaz yavrusu oldu. Onları sahiplendirmek istiyoruz. 0542 511 17 57
14 aylık dişi Golden Retriever cinsi köpeğim Caddebostan sahilinde kayboldu. Boynunda kırmızı tasması var, üç ay önce tıraş edildi. Rengi, hemcinslerine göre daha beyaz, sırtında ve kulaklarında altın rengi tüyleri var. 0532 745 81 93.
Yazının Devamını Oku 8 Temmuz 2006
Türkiye yıllardır Avrupa Birliği’ne girmeye çalışadursun Fındık ve iki yavrusu bir yıl önce AB’nin kapılarını araladı bile. Bir yıldır, Ankara’nın Söğütözü semtindeki Avrupa Birliği Genel Sekreterliği (ABGS) merkezinde yaşayan ve hem bina çalışanlarının hem de toplantı için gelen konukların gülümsemelerini sağlayan sokak köpekleri, bürokrasinin katı yüzünü unutturuyor.
ABGS’nin maskotu haline gelen köpekler, ABGS’de sürekli oturma, yatma izni ve sosyal yardım hakları dışında, binada serbest dolaşım hakkına da sahipler.
Türkiye yıllardır Avrupa Birliği’ne girmeye çalışadursun, Fındık ve iki yavrusu Prenses ve Cazgır bir yıldır Avrupa Birliği Genel Sekreterliği (ABGS) merkezinde baş tacı ediliyorlar.
Bir yıl öncesiydi... Daha iki aylık ya var ya yoklardı. ABGS’deki bir görevli sabah işe giderken önce onların sesini duydu. Çok küçük oldukları için havlayamıyorlardı bile. Acı ağlamaları takip ederek nerede olduklarını buldu. İki minik yavrusunu kucağına sıralamış, yalayarak onları sakinleştirmeye çalışan annelerini gördü...
Sokak duvarının kenarına sinmişler, biraz korku biraz umut dolu gözlerle bakıyorlardı kurtarıcılarına. Dayanamadı... İçinde bir şeyler acıdı. Her canlının sahip olduğu yaşama hakkına onlar da sahiptiler. "Burada bırakırsam yaşayamazlar" diye düşündü ve kararını verdi. Onları çalıştığı yere, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği merkezine götürdü.
Yazının Devamını Oku 1 Temmuz 2006
Hamster’larda en sık rastlanan böbrek hastalığı CPN (chronic progressive nephrosis) olarak bilinen kronik nefrozis’tir. Bu hastalıkta böbrekler büyür ve idrarda çok miktarda protein bulunur. Düşük protein içeren diyetlerle beslenme uygulanması, vücuda giren kalori miktarının azaltılmasıyla hastalık kontrol altına alınabilir. Bu hastalığın yanı sıra hamster’larda "amyloidosis" olarak bilinen ve böbreklerde protein birikmesine bağlı böbrek fonksiyonlarının azalması da sık olarak karşılaşılan bir böbrek rahatsızlığıdır. Bunlara ilave olarak değişik tümörlerin böbreğe yerleşmesiyle de hamster’larda böbrek hastalıkları ortaya çıkabilmektedir.
Hamster’larda böbrek hastalıklarının en göze çarpan belirtileri şunlardır:
Depresyon ve halsizlik
İştahsızlık
Aşırı su içme ve çok miktarda idrar yapma
İdrar yapma sırasında zorlanma ve ağrı belirtileri
Kilo kaybı
Dehidrasyon (vücutta su kaybı) olarak sayılabilir.
Hamster’larda böbrek hastalıklarının teşhisi için veteriner hekiminizin yapacağı fiziksel muayene ve sizden alacağı hastalığın geçmişine ait bilgilerin yanı sıra; kan ve idrar analizleri ve röntgenle görüntüleme teknikleri yardımcı olacaktır. Bunun yanı sıra gerekli görülürse endoskopi, ultrason ve böbrek biopsisi de teşhis için gerekli olabilmektedir.
Hastalığın tedavisinde veteriner hekiminizin belirleyeceği sıvı tedavileri ve beslenmeyle ilgili diyet uygulamaları hayati önem taşımaktadır. Böbrek hastalığına yol açan asıl sorunun tespit edilmesi ve ortadan kaldırılmasıyla hastalık kontrol edilebilir. Eğer hastalığın enfeksiyon etkenleriyle ilişkisi varsa uygun ilaçlarla onların da tedavileri yapılmalıdır. Düzenli olarak tahlillerin tekrarlanması, uygun ve sağlıklı bir ortamda bakılması ve düşük protein ve enerji içeren diyet uygulanmasıyla hastalığın ilerlemesinin yavaşlatılması böbrek hastası hamster’ınızın ömrünü uzatacaktır.
ABD’de 2.6 milyon satan Kötü Kedi kitabı Türkiye’de
Jim Edgar, Amerika’da büyük ilgi gören, Kötü Kedi adlı bir kitap yazdı. Kitapta fotoğraflar ve birkaç satırlık açıklamalarıyla 244 kedi portresi yer aldı. Kedilerin fotoğrafları, mırıl mırıl ortalıkta dolaşıp bacaklarınıza sürtünürken veya odanın bir ucundan gülümsercesine size bakarken olan kedi fotoğraflarından değil. Bu fotoğrafların bazıları çok sevimli, bazıları ise korkunç denilecek türde. Bu nedenle de kitabın kapağında "İçerdiği kedisel malzeme rahatsız edici olabilir" diye bir uyarı yazısı bile var. Kitapta kedilerin karanlık yüzü, sahiplerine asla belli etmedikleri gizli emelleri, bu kitapla komik ve eğlenceli bir şekilde anlatılıyor. Kitap Türkçe’ye de çevrildi ve Arkadaş Yayınevi tarafından yayınlandı.
Microsoft’ta yazılım mühendisi olan Jim Edgar, Washington’da yaşıyor. Evli, çocuksuz. Kedi alerjisi var. Bu nedenle evinde kedisi yok. Ama kedileri uzaktan deli gibi seviyor. Edgar’ın kedi alerjisi olması ve kedileri çok sevmesi onu kedi kitabı yazmaya teşvik etti. Adı Kötü Kedi olan bir kitap çıkarttı Edgar. İçinde topu topu üç sayfa yazı olan kitap 250 sayfa. Çünkü 244 sayfasının her birinde kedi fotoğrafları var. Fotoğrafların altlarında ise kedilerin adları, yaşları ve kısaca özellikleri yazıyor.
Kitaptaki kedilerin fotoğraflarını bizzat kedilerin sahipleri çekmiş ve Workman Yayıncılık’ın "Günde bir yaprak" adlı takvim projesinde yayınlanmak için yayınevine göndermiş. Jim Edgar da bundan esinlenerek fotoğrafları kitap haline getirmiş. Kitaptaki kediler gerçekten de kötü kedi değil. Ama kötü gibi gösterilmek istenen kediler. Bakışları, duruşları, yaptıkları hareketler onların kötü gibi gözükmelerini sağlıyor. Tabii ki bu da kitabın ilginçliğini artıran bir özellik olarak ortaya çıkıyor. Jim Edgar kediler için "Bunlar kötü niyetleri, kötü alışkanlıkları ve kötü tavırları olan, aynı zamanda komik kötü kediler" diyor.
ADEM İLE HAVVA’YI TIRMALAYAN OYDU
Kötü Kedi kitabı 2004 yılında ABD’de yayınlandı. Aylarca New York Times Bestseller listesinde 1 numarada kaldı. 2.6 milyon satışla rekorlar kırdı. Kötü Kedi, Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya, Hollanda, Çin, Japonya ve İsviçre’de de piyasaya çıktı. Jim Edgar, kitabın önsözüne şöyle başlıyor:
"Kedi sana sahiptir, sen kediye değil. Bu böyle biline. Kendini dev aynasında görmenin alemi yok. Zavallı insanoğlu, bu senin kusurun değil. Daha işin başından ta cennetten kovulmandan beri kedi hep böyleydi. Adem’le Havva’yı tırmalayan oydu. Binlerce Mısırlının zihnini çaktırmadan kontrol eden de oydu. Antik Yunan’da ev hayvanı olarak köpeklerin tahtını gasp eden de oydu. Binlerce yıl önce patisini dünya işlerine soktu ve bir daha da çıkartmadı."Cahit AKYOL
KÖTÜ KEDİ BİZDE DE VAR: ADI DA ŞERAFETTİN
Kötü Kedi sadece Amerika’da değil bizde de var. Hatta onlardan daha önce bizde vardı. Ülkemizdeki adı; Kötü Kedi Şerafettin. Kısaca Şero deniliyor. Şerafettin, Çizer Bülent Üstün’ün gerçek hayatta beslediği ve 1996 yılında kaybettiği kedisinin adı. Üstün’ün kendi kedisinden ilham alan çizgi roman kahramanı olarak yarattığı Kötü Kedi Şerafettin, 1996 yılında L- Manyak dergisinde doğdu.
2001 yılında Lombak dergisine geçen Bülent Üstün’ün çizdiği Kötü Kedi Şerafettin karakteri o kadar sevildi ki şimdi 10 yaşında. Hem de bir marka oldu. Şero İstanbul’un Cihangir semtinde belalı bir tekir kedi rolünde. Konuşma yeteneğine sahip. Çizgi romanda yarı insan, yarı hayvan türü bir karakteri var. Kedi desen kedi değil, insan desen insan değil, şeytani bir yaratık gibi dolaşıyor çizgi romanda. İnsan geni taşıyor, birayı, şarabı seviyor, kırmızı Malbuş (Marlboro sigarası) olmadan yapamıyor. Dişilerle oynaşmayı seviyor. Ağzı bozuk, acımasız, düzenbaz.
Yazının Devamını Oku 24 Haziran 2006
Kulak polipleri, kedilerde çok sık görülmemekle birlikte eğer tedavi edilmezse ciddi hasarlara yol açabilir. Kulak poliplerinin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte; kulaktaki bakteri, mantar ve enfeksiyonların yol açtığı yangıya bağlı olarak ortaya çıkıyor. Bir başka teori ise, anne karnındayken yaşanan gelişme bozuklukları sonucunda ortaya çıktıkları yönünde.
Hastalık genel olarak dış veya orta kulak enfeksiyonu belirtileri ile seyreder. Kedi kafasını sallar ve sürekli olarak kaşımaya çalışır. Kulak bölgesi genellikle ağrılıdır ve kedi o bölgeyi elletmek istemez. Bazen kulak kanalından kanlı bir akıntı da gelebilir. Hastalığın şiddetine göre denge bozuklukları ve gözlerde de problem oluşabilir. Bu polipler burun kanallarında ve boğaz bölgesinde de ortaya çıkabilir. Bu durumda yutkunma ve nefes alma güçlüğü dikkati çeker.
Veteriner hekiminizin kulak kanalını muayene etmesi ile polipler kolayca tespit edilebilir. Tedavide en etkili yöntem, poliplerin cerrahi müdahale ile uzaklaştırılması.
Poliplerin alınmasından sonra birkaç hafta içinde problemler ortadan kalkar. Operasyonu takip eden günlerde denge bozuklukları gibi problemler görülebilir ancak kısa süre içinde bunlar da kaybolur.
Özellikle sağlıklı genç kedilerde görülen bu hastalığın erken teşhis edilebilmesi ve kulağın zarar görmemesi için, kulakla ilgili problemlerde kedinizi vakit kaybetmeden veteriner hekiminize götürmelisiniz.
Çocuğunuza bir hayvan hediye etmeden bu yazıyı okuyun
Son yıllarda karne hediyesi olarak canlı hayvan hediye etmek moda oldu. Yine o günlerdeyiz. Evde canlı hayvan beslemek gerek çocuklar gerekse aile bireyleri için son derece iyi bir terapi. Yaşamı onlarla paylaşmanın keyfine diyecek yok. Ama bir yandan da çok hassas bir konu bu. Evde hayvan bakmanın yararları saymakla bitmez, ama canlı hayvanlarla yaşamanın da zorluğu çok. Özellikle kedi ve köpek gibi hayvanlarla hayatı paylaşmak çok fedakarlık istiyor. Bilinçli aileler o hayvanlarla gül gibi geçinip gidiyor ama bazı çocuklar çok istedikleri hayvanlardan bir süre sonra bıkıyor. Üstüne bir de ailenin bilinçsizliği eklenince, evde yaşayan hayvanlar, tatil zamanı gelince birdenbire sokak hayvanı oluveriyor. Çocuğunuza canlı bir hayvan hediye etmeden önce tekrar düşünün ve bu sorumluluğu onunla paylaşıp paylaşamayacağınıza karar verin. Cahit AKYOL
Okullar kapandı, tatil başladı. Ailelerin çoğu başarılı çocuklarını ödüllendirildi. Bu ödül bazı evlerde tatilde okuması için bir kitap, bazı evlerde ise çeşitli oyuncaklar veya bisiklet oldu. Bazı aileler de, köpek, kedi, tavşan yavrusu, kuş ve balık gibi canlı hayvanları satın alma kararını verdi.
İşte bu konu çok hassas. Bir canlı küçük bir çocuğa hediye olarak verilebilir mi? Konuyla ilgili olarak Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Psikolog Nur Dinçer Genç ile görüştük. Psikologların tespitine göre 9-10 yaşından küçük çocuklara karne hediyesi olarak kedi-köpek gibi hayvanların alınması sakıncalı.
Çocuk ve ergen psikoloğu Nur Dinçer Genç ailelere bu konuda çok iş düştüğünü anlatıyor: "Çocuklar canlı hayvan alınması konusunda aileye baskı yapıyor. Ama mağazada çok sevimli gözüken bu hayvanların bakımı evde sorun yaratabiliyor. Sadece o hayvanı sevmek veya kafesinde izlemek yetmiyor. Yemeği, bakımı var. Çocuk bu sorumlulukları alabilecek mi? Bu konuyu anne-baba ve çocuk oturup konuşmalı. Çocuğa uzun uzun havyanla yaşamanın zorlukları anlatılmalı."
Dinçer, çocuğun hayvanlarla geçinip geçinemeyeceği konusunda ise karar merciinin aile olması gerektiğini anlatıyor. Çocuğa bir hayvan alınacaksa, onun sorumluluklarını üstleneceğine dair söz alınmalı. Çocuk istekli olsa da, aileye düşen iş çok. Örneğin, bir çocuğun tek başına bir köpekle sabah-akşam sokakta dolaşmasının imkansızlığı gibi...
Psikolog Nur Dinçer Genç, canlı hayvanların çocuklara hayatı öğretmesi açısından çok öğretici olduğunun da altını çizerken "Hayvanlarla yaşamak sorumluluk almak demektir. Bu çocuk için çok öğreticidir. Çünkü canlı hayvan çocuklara hayatı öğretir. Hayatın bir parçası olan, hastalık ve ölüm gibi konuların yaşamda normal olduğunu gösterir onlara. Havyanın kabının kafesinin temizlenmesi, zamanında yemeğinin verilmesi; köpekse belli sürelerde evin dışına çıkartılma zorunluluğu olması çocuğa kuralları da öğretir."
Psikolog, bir süre bakıldıktan sonra terk edilen hayvanların çocuğun psikolojisinde de etkili olacağını söylüyor: "Eve alınan canlıyı bir süre sonra sokağa bırakmak çocuk için iyi bir model oluşturmaz. Çocuk, ’ailem beni de sokağa bırakabilir’ düşüncesine kapılabilir."
KÜÇÜKLERE KUŞ, BALIK BÜYÜKLERE KEDİ, KÖPEK
Küçük bir çocuğun büyük bir köpeğe bakması zor. Yedi-sekiz yaşındaki bir çocuk bir köpeği gezdiremez. Dokuz-on yaşından büyük çocuklara kedi köpek, daha küçüklere de kuş, balık gibi bakımı daha kolay hayvanlar alınmalı. Kedi ve köpeğin aşısı, veteriner ziyaretleri ve tırnaklarının kesimi gibi konularla anne-baba ilgilenmeli ve sadece geri kalan bakımları çocuğun üstlenmesi sağlanmalı. Ayrıca ailenin tatile çıkması durumunda kedi ve köpeği bırakacak yer de sorun olur. Ama kuş veya balıklara komşular veya akrabalar sizler tatildeyken seve seve bakabilirler.
ANNE BABANIN DAVRANIŞI ÇOCUĞA ÖRNEK OLUYOR
Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Üre, özellikle kent merkezlerinde yaşayan çocuklara en iyi karne hediyesinin evcil hayvan olacağını savunanlardan. Evcil hayvan beslemenin, ilköğretim çağındaki çocukların güven ve sorumluluk duygusunun gelişmesine ve psikolojik olarak sağlıklı büyümelerine katkı sağlayacağını ileri sürüyor. Prof. Üre, evde hayvan beslemenin ayrıca ilkokul 5. sınıf öncesindeki çocuklarda konuşma yeteneğine katkı sağlayabildiğini anlatıyor. "Anne ve babası çocuğa nasıl davranıyorsa, çocuk da bir ebeveyn gibi beslediği hayvanına aynı şekilde davranır."
Pako pano
Safkan kurt sahibi tarafından terk edildi. Onu sahiplenmek ister misiniz? 0535 778 41 68.
Alibeyköy’de dişi bir siyam kedisi buldum. Sahibini arıyorum. 0535 257 09 69.
Biz üç arkadaşın evinde toplam 18 yavru kedi var. Acilen onları sahiplenecek birilerine ihtiyacımız var. 0533 529 16 51, 0546 458 75 56, 0543 254 65 77.
Terk edilen Seter yuva arıyor. 0505 667 47 72.
Sokakta yaralı halde bulduğumuz Korat cinsi kızımız iyileşti. Şimdi ona yuva arıyoruz. Köpeklerle de çok iyi anlaşıyor. 0555 422 88 95.
Yeşilyurt Kuşkonmaz sokakta yaşayan Alman Kurdu köpeğimiz Kont kayıp. Çok duygusal bir köpektir, eğer bulamazsak eminiz fazla yaşamaz. 0532 332 79 77.
Gecenin bir köründe bahçede bulduğum kediyi isteyenler 0555 422 88 95 numarayı arayabilir.
Merhaba, ben Zeynep, 13 yaşındayım. Üsküdar Fıstıkağacı’ndaki sokak köpeğimizin 8 yavrusu oldu. Acilen onlara annesiyle birlikte sahip çıkacak birilerini arıyoruz. avril_zeynep@hotmail.com
İstanbul-Şile Ağlayankaya mevkiinde kaybolmuş Papillion cinsi ama yüzü tam bir Pekingese olan siyah-beyaz dişi köpek buldum. 0532 335 91 06.
Şişli Elmadağ’da krem rengi labrador bulunmuştur. Sahibinin 0535 662 33 47’yi araması rica olunur.
Yazının Devamını Oku 17 Haziran 2006
Kimi belediye başkanları sokak köpeklerini ilçelerinden ne pahasına olursa olsun uzaklaştırmaya çalışadursun, Çankaya Belediye Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz ve eşi Behiye Hanım 13 sokak köpeğiyle birlikte yaşıyor. Hayvan haklarının sıkı bir savunucusu olan Behiye Hanım, genel kanaatin aksine, sokak köpeklerinin insanlarla cins köpeklerle göre daha iyi bir iletişim kurduğunu söylüyor. Behiye Hanım, aynı zamanda barınağa gönderilemeyecek kadar bakıma muhtaç ve yaşlı köpeklere de evinde bakıyor.
Çankaya Belediye Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz ve eşi Behiye Eryılmaz’ın sokak köpeklerini sahiplenme maceraları Kesik Kulak ile başlamış. Ahlatlıbel’e gittikleri bir gün, Lady isimli bir köpeğe otomobil çarptığını öğrenmişler. Eryılmaz çifti, ayakları kırılan ve kulakları dibinden kesilmiş olan sokak köpeğine Kesik Kulak adını koyup evlerine almışlar.
Mamak çöplüğünde bulunan Terrier cinsi hamile sokak köpeği de şimdi yavrularıyla Çankaya Belediye Başkanı ve eşinin misafiri. Behiye Hanım 12 Mayıs’ta yapılan "Yaşamak İstiyorum" mitinginde karşılaştığı Aylin Cumalı’nın "Bu köpeğe bahçenizde bakabilir misiniz" teklifine tereddüt etmeden "Tabii" yanıtını verdi. Çünkü köpeğin hali içler acısıydı. Karnının şiş olmasından şüphelenerek hastaneye götürüp ultrasona soktular. Hamile olduğu anlaşılınca doğuma kadar hastanede kaldı. İki gün önce doğum yaptı ve yedi yavrusu oldu. Şimdi bu yavrular, sorumluluklarını alabilecek ve onları sevebilecek koruyucu anneler istiyorlar.
Eryılmaz çifti, evlerinde 13 sokak köpeğiyle birlikte yaşamalarını ise şöyle açıklıyor: "İnsanlar sokak köpeklerinin eğitilemeyeceğini ve ev şartlarına adapte olamayacağını sanıyorlar. Aslında en iyi köpek, sokak köpeğidir. Sokak köpeklerinin agresif olduğu düşünülüyor. Halbuki tam tersi. Sokak köpekleri sokakta travma yaşadıkları için ev ortamına daha kolay adapte oluyor. Sokakta kalırken bir anda bir eviniz olsa, bu evin kıymetini daha iyi bilirsiniz. Üstelik sokak köpekleri tuvaletlerini dışarı yapmaya alıştıkları için, bu tarz sorunlar daha kolay aşılıyor."
PETSHOP’TA HAYVAN SATIŞI DURDURULMALI
Petshop’lardaki hayvanlar bir metrekareden ufak alanlarda çok zor şartlarda yaşıyorlar. Bunun engellenmesi lazım. Bu köpekler yurtdışından kaçak olarak getiriliyor. Çoğu yollarda ölüyor. Petshop’larda satış yasaklanırsa kaçak hayvanları ülkeye sokamazlar. Bu kadar sokak köpeği varken dışarıdan hayvan ithal edilmesi sorun yaratıyor. Deniz BİLİROĞLU
BEKİR NASIL BEHİYE OLDU
Bekir ve Andree Coşkun tatil için Kemer’e giderken Burdur’daki bir gözlemecinin önünde iki yavru köpeği bağlı olarak gördüler. Muhtemelen müşteri çekmek için onları orada bağlı tutuyorlardı. Üç ay sonra, Bekir ve Andree Coşkun tekrar oradan geçtiklerinde iki yavru büyümüş, fakat ne yazık ki aynı şekilde, her biri bir ağaca bağlı olarak duruyorlardı. Üstelik gözlemeci dükkanı kapatıp oraları terk etmişti. Kimsecikler kalmamıştı. Köpekleri de kendi kaderlerine terk etmişlerdi. İkisi de aç ve susuz, ipe bağlı bir vaziyette ağacın dibinde oturuyorlardı. Kıpırdayamadıkları için toprağı kazarak su çıkarmaya çalışıyorlardı.
Coşkun çifti iki köpeği kurtarmaya karar verdi ve köpekleri de aldıkları gibi hep birlikte Ankara yollarına düştüler. Amaçları, iki yavruyu Ankara Veteriner Tıp Merkezi’nde tedavi ettirmek, sonra da sahiplendirmekti. Tıp Merkezi’ne beyaz köpeği Andree, sarı köpeği de Bekir ismiyle kaydettirdiler. Bu sırada ikisinin de dişi olduğu tespit edildi. Ne yazık ki Bekir Coşkun, dişi olduğunu bilmeden sarıya kendi adını koymuştu.
Çok hasta oldukları için uzun süre hastanede kaldılar ama iyileştiler. Sahiplendirme zamanı geldiğinde, Coşkun çifti onları ayrı ayrı sahiplendirmek istemedi. Çünkü onlar kader birliği yapmıştı. Ancak ikisini birden kimse almak istemedi. Onların da ayrı kalmaya tahammülleri yoktu zaten. Bu yüzden ayrılmalarına Behiye Eryılmaz’ın da gönlü razı olmadı ve onları evlat edindi. Ama ufak bir sorun vardı! Sarı köpek dişi olmasına rağmen ismi Bekir’di. Behiye Eryılmaz kararını verdi; Bekir bir anda Behiye oluverdi. Şimdi Andree ve Behiye, Muzaffer ile Behiye Eryılmaz’ın evinde sokaktan kurtarılmış diğer köpeklerle birlikte mutlu bir şekilde yaşıyorlar.
Köpeğiniz obez olmasın
Köpeğinizi şişmanlıktan korumak, ona kilo verdirmeye çalışmaktan çok daha kolay. Birçok sağlık sorununu da beraberinde getiren ve köpeklerde en yaygın metabolizma hastalığı olarak karşımıza çıkan şişmanlık ile mücadele etmek için aşağıdaki önerilerden yararlanabilirsiniz.
Düzenli egzersiz yapsın: Düzenli egzersizin kalori yakmanın yanı sıra birçok faydası var. Solunum ve dolaşım sistemini kuvvetlenir, dokulara oksijen gider, kasları ve eklemleri güçlenir, zekası gelişir, enerji harcadığı için sıkılmaz, sindirimi kolaylaşır.
Uygun mamayı doğru miktarda yesin: Birçok köpek önüne konan her yemeği silip süpürür. Bu nedenle yaşına ve fiziksel ihtiyaçlarına uygun mamayı ölçülü miktarlarda ve ihtiyacı kadar hesaplanmış bir gramajda öğünler halinde vermelisiniz. Genç köpekler daha çok protein, enerji ve mineral maddeye ihtiyaç duyarken yaşlı köpeklerde bu durum tam tersi. Aktif veya dışarıda beslenen köpekler ise evde beslenenlere göre daha fazla enerjiye ihtiyaç duyar. Hamile ve emziren köpeklerin de kalori ve protein ihtiyacı daha yüksek.
Düzenli olarak tartın: Köpeğinizi düzenli aralıklarla aynı terazide ve günün aynı saatinde tartarak durumu kontrol altına alabilirsiniz.
Büyürken kontrol altında olsun: Özellikle büyüme döneminde kilolu olan genç köpekler ileriki yaşlarında obeziteye daha yatkın olurlar. Bu nedenle yavruluk döneminde beslenmesine çok dikkat edin.
Ödülleri ve sofradan yiyecek vermeyi sınırlayın: Ödüller ve sofradan verilen yiyecekler kilo almaya yol açabilir. Ödül ve sofradan yiyecek verirken dozu kaçırmayın.
Şişmanlığa yol açabilecek hastalıklara karşı dikkatli olun: Her ne kadar şişmanlık problemlerinin en önemli sebebi hatalı beslenme ve yetersiz egzersiz olsa da, şişmanlığa yol açabilen hastalıklar da var. Köpeğinizi birdenbire iştahlı olduysa ve hızla kilo alıyorsa mutlaka veteriner hekiminize danışın.
Pako pano
Antalya’daki 1 yaşında beyaz mavi gözlü erkek safkan Van kedisini sokakta bulduk ve sahiplendirmek istiyoruz. 0242 228 99 05-06 Müge Hanım.
2,5 yaşındaki kurt melezi Zagor yaşadığı apartmandan iki kere hırsız kovalamasına rağmen, apartman sakinlerinin ortak kararı ile bahçeden uzaklaştırılma kararı alındı. Yeni bir yuva bulamazsa barınağa gidecek. 0555 422 88 95.
Sahibinin yeni aldığı köpeğin onu sevmemesi üzerine bir ay önce barınağa bırakılan minyatür Pako onu sevecek yeni bir aile arıyor. 0312 490 11 70
Bambi 11 aylık, kısır ve dişi bir Collie melezi. Küçüklüğü barınakta geçtiği için biraz içine kapanık. Onu hayata döndürecek ve kendine güvenini kazandıracak bir sahip arıyoruz. 0532 592 11 79.
Dinamo FM’in bahçesinde bakılan 9 yavru kedinin aile bulma zamanı geldi. Hepsi çok güzel ve sağlıklı. info@dinamo.fm
Görmediği için terk edilen çok akıllı ve sevgi dolu bir köpeği sahiplenmek ister misiniz? 0532 712 63 90.
4 aylık Diego için acil yuva arıyoruz. 0533 581 14 20
Artık avlanamıyor diye sokağa atılan av köpeğinin yavruları yuva arıyor.
0535 577 08 64.
Barınağa terk edilen 1,5 aylık mavi gözlü köpek ve Golden melezi yavrular yeni ailelerini bekliyorlar. 0537 393 98 06.
Bir yaşındaki iki kedi sahipleri ölünce sokağa atıldı. Aşıları var ve kısırlar.
Sokakta yaşama şansları yok. 0535 929 84 10.
Mayıs’ın arka ayakları tutmuyor. Amerika’dan kendine özel tekerlekler getirtildi. 24 saat bakıma ve ilgiye ihtiyacı var. Ona bir bebek gibi bakabilecek bir hayvansever arıyoruz. 0537 393 98 06
1 yaşında kangal kırması dişi köpek İzmir Kırovası Mevkii, Eren Balata fabrika bahçesinden kaçtı. 0535 825 65 08.
Yazının Devamını Oku 3 Haziran 2006
Köpeğiniz patilerini sürekli olarak ve şiddetli bir şekilde yalıyorsa deri problemleri ile karşılaşabilirsiniz. Gittikçe daha sık rastlanan bu problem genellikle ön patilerin alt bölgelerinde ortaya çıkar. Köpeğin sürekli olarak bu bölgeyi şiddetli bir şekilde yalaması sonucunda önce buradaki tüyler dökülür, sonra deri kalınlaşmaya başlar. Yalamanın devam etmesiyle birlikte zaman içinde yaralar oluşabilir. Yaraların kaşınması ile yalama şiddetlenir, yalama artınca yaralar kötüleşir ve problem bir kısır döngü şeklinde devam eder.
Bu problem birçok köpek ırkında görülebilir ama Doberman, Pincher, Labrador Retriever, Golden Retriever, Great Dane, İrlanda Seteri, Alman Çoban Köpeği ve Boxer gibi büyük ırk köpeklerde çok daha sık ortaya çıkmaktadır.
Ayak bölgesini yalamaya bağlı deri problemleri eğer herhangi bir sağlık sorunundan kaynaklanmıyorsa, köpeğin o bölgeyi yalayarak kendini mutlu hissetmesini sağlayan ve yalama sırasında salgılanan endorfin hormonunun olduğu düşünülüyor. Endorfin hormonunun etkisiyle kendisini iyi ve mutlu hisseden köpek, ayaklarını yalama huyu edinebilir.
Ön ayaklarda görülen alerjiler, deri parazitleri, mantar enfeksiyonları, eklem problemleri, travmalar, ayağa batan küçük yabancı cisimler, tümörler ve bazı sinir sistemi hastalıkları da sürekli olarak köpeğin patilerini yalamasına ve aynı problemin ortaya çıkmasına neden olur. Sıkılma, stres ve ayrılık kaygısı gibi psikolojik sorunlar da sürekli yalama huyu ortaya çıkarabilir.
Deride oluşan problemlerin tedavisi ve bu huyun giderilmesi için mutlaka veteriner hekiminize danışmalısınız. Hastalığın tedavisinde en etkili yöntem, şiddetli yalamaya yol açan gerçek sebebin tedavi edilmesi. Elizabeth tasması gibi köpeğin ayaklarını yalamasını engelleyen yakalıklar ve köpeğin yalamasını engelleyen kötü tatlı spreyler köpeğin o bölgeyi yalamasını önleyerek rahatsızlığın artmasını engeller. Psikolojik kaynaklı ayak yalama problemlerinde veteriner hekiminizin vereceği bir anti-depresan kullanmanız gerekebilir.
Bir klik ile eğitimi tamam
Artık birçok pet dükkanında Clicker denen küçük bir alet satılıyor. Clicker’ı kullandığınızda "klik" şeklinde metalik bir ses çıkarıyor. Bu ses ile köpeğinizi kendiniz eğitebiliyorsunuz. Clicker eğitiminin temelinde, köpeği ödüllendirmek yatıyor. Bir anlamda, köpeğinize yapmasını istediğiniz şey için rüşvet veriyorsunuz. Tabii o esnada clicker’ınızı kullanıyorsunuz. Bir süre sonra klik sesini duydu mu harekete geçiyor, rüşvete de gerek kalmıyor. Clicker, kendine has bir ses çıkarttığı ve bu ses günlük hayatta olmadığı için köpeğinizin başka seslerle karıştırması mümkün değil.
Bir süredir bazı petshoplarda "clicker" denen bir şey satılıyor. Clicker, "clicker training" yani cliker ile eğitimde kullanılıyor. Türkçesi, klikleyerek eğitim. Klikleyerek eğitim, son yıllarda Avrupa’da gittikçe daha çok tercih ediliyor. Bu şekilde köpeğinize birçok komutu öğretebilirsiniz.
Klikleyerek eğitimde klik sesi çıkartan bu aleti kullanıyorsunuz. Eğitim verdiğiniz köpek, verdiğiniz komuta uyduğunda clicker’a basıyorsunuz. Bu klik sesinin ardından köpeğinize bir ödül vererek, ona yaptığını onayladığınızı gösteriyorsunuz. Ve o da ödül kazanmak için bu hareketi tekrarlıyor. Çünkü klik sesini "şimdi ödül geliyor" şeklinde algılıyor. Böylelikle kısa bir süre içinde dört ayaklı dostunuza sesle eğitim vermiş oluyorsunuz. Ne eğitmen gerektiriyor ne de bir metot. Size sadece kliklemek düşüyor. Ancak eğitimin ilerleyen aşamalarında rüşveti bırakmanız gerekiyor. Aksi takdirde köpeğinizin ödüller yüzünden obez olması ve bunu alışkanlık haline getirmesi mümkün.
PAVLOW’UN KÖPEĞİNİ HATIRLAYIN
Klikleyerek eğitim moda olunca, bu yönetimi anlatan Clicker Training adında bir de kitap çıktı. Kitap petshoplarda ve bazı kitapçılarda 10 YTL’ye satılıyor. Kitabı Zoolistan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Regina Röttgen yazdı. Kitabı alanlara, clicker da hediye ediliyor.
Regina Röttgen bu sistemin ülkemizde yeni tanındığını ancak eski zamanlardan beri bilindiğini anlatıyor: "Clicker ile eğitimin kökü aslında çok eskiye, Skinner’ın ’işlevsel şartlanma’ teorisine dayanıyor. Tıpkı Pavlow gibi, Skinner da 1930’lu yıllarda hayvanlara belli bir sesin ardından bir ödülün geleceğini sezdirerek, deneme ve yanılma yöntemi ile hayvanların öğrenme kabiliyetini araştırmıştı. İlk pratik klikleyerek eğitim kitabı 1978 yılında yayımlandı. Clicker ile eğitimi, popüler yapan kişi ise yunus eğitmeni Karen Pryor oldu. Pryor düdük yerine küçük bir metal parçası kullanarak bu eğitim metodunu köpeklere uyarladı. Clicker eğitiminin adı da buradan geldi."
Clicker Training için çok fazla şeye ihtiyacınız yok. Sadece dostunuzun bayıldığı ödüller, bir Clicker ve birkaç dakika yeterli. Bir de, sabır tabii ki! Çünkü dostunuzla otur komutunu çalışmaya başladığınızda, ona "otur" dediğinizde oturmayacak. Önce, elinize Clicker ve ödül alıp hiçbir şey söylemeden sadece onu gözlemleyeceksiniz. Onu izlerken, köpeğiniz otururmuş gibi yaptığı anda "klik ve ödül" kuralını uygulayacaksınız. Yani, oturduğu anda klikleyecek ve bir ödül verecesiniz. İlk seferde bu ödülü niye hak ettiğini tabii ki anlamayacak. Ama, ödül almak için yaptığı hareketi tekrarlayacağı için, zamanla neden ödüllendirildiğini de anlayacak. Böylece o oturduğu zaman ödülü alınca sizin otur komutunuzla birlikte o ödülü düşünecek ve hemen uygulayacak.
Köpeğiniz, yapmanızı istediği şeyleri yapmaya başladığında eğimi ilerletebilir, komutları çoğaltabilirsiniz. Eğitim süresinde köpeğiniz istemediğiniz şeyler yaparsa bunları görmezden gelin ve tepki vermeyin. Klikleyerek eğitimin püf noktalarından biri de, o gün içinde eğitime ayırdığınız beş-on dakikalık sürede hiç konuşmamanız. Tepkilerinizi sözlü olarak verdiğinizde, klik sesi ikinci plana atılacaktır. "Bak, elimde ne var" gibi sözlerle ya da onu okşayarak dikkatini dağıtırsanız, ödülü klik sesiyle değil de bu sözler ya da hareketlerinizle bağdaştırmasına yol açabilirsiniz.
ÖNCE ÖDÜL SONRA KLİK
Sadece bir kez klik sesi çıkartın. Asla boş yere, öylesine kliklemeyin.
Klikten sonra, elinizi ödül kabına uzatın. Sıralama, daima önce klik, sonra ödül olmalı. Klik ve ödül arasında, sadece bir-iki saniye bekleyin.
Eğitimde dostunuzu çok yakından izlemeyin. Tüm dikkatinizin üzerinde toplandığını anlarsa, huzursuzlaşabilir. Sakin ve rahat olun.
Klik sesini çıkarırken, clicker’ı dostunuzun burnunun dibine sokmayın. Unutmayın, önemli olan clicker’ı görmesi değil, sese alışması.
CLICKER TRAİNİNG İÇİN İPUÇLARI
Öğretmek istediğiniz hareketi küçük adımlara bölün. Bu şekilde, dostunuzun doğru yaptığı adımlarını güçlendirme şansınız daha yüksek. Sadece bir hareketin bir adımını çalışın. İki hareket ya da adımı, aynı derste çalışmayın. Bu sadece dostunuzun kafasını karıştırır.
Öğreteceğiniz hareketin adımlarını, daha önce kafanızda belirleyin. Dostunuz bir adımı başarıyla bitirdiğinde, daha sonraki adımı bilmeniz gerekiyor.
Köpeğinizin başarıyla öğrendiği bir komuttan bir başkasına ilerlemeden önce belli bir sayıda tekrar yapın. Bu şekilde, dostunuz bu komutu daha iyi öğrenmiş olur. Daha sonraki adımlarda bu tekrarlama sayısına sadık kalın.
Bir harekette ilerleme kaydedemiyorsanız, derse son verin ve birkaç dakika sonra başka bir hareketi çalışın. Öğretemediğiniz hareketin adımlarını gözden geçirin, yeniden planlayın ve birkaç gün sonra tekrar deneyin. Köpeğinizin tepkileri karmaşıklaşmaya başlıyorsa, adımları gözden geçirin.
Derse aniden son vermeyin. Daima, dostunuz hálá hevesli ve başarılıyken bitirin.Cahit AKYOL
Pako pano
Ankara Eryaman’da bulduğum sarman kedinin sahibini arıyorum. İsteyen birine vermeye de hazırız. Çok güzel ve iyi huylu. 0505 667 47 72.
5 yaşında bembeyaz, gözleri farklı renkli safkan Van Kedisi çok acil yuva arıyor. Aksi halde sokağa terk edilecek. 0532 416 89 23.
Caddebostan sahilde bulduğumuz 2 yaşlarındaki bal rengi, dünya güzeli 3. numara Terrier, onu sevecek bir aile arıyor. 0532 628 26 69.
2 yaşındaki dişi kedimiz Çiko, Ankara’da Gençlik Caddesi ile Maltepe arasındaki bölgede kayboldu. Koyu kahverengi üzerine açık kahve renkli, ense kısmında metal para büyüklüğünde bir kellik var. 0312 466 28 76 veya 0 535 706 16 86.
Terrier cinsi, 7 yaşında, yeşil gözlü, beyaz renkli, dişi köpeğim Şeker, salı günü Maltepe Süreyya Plajı ışıklarında minibüs çarptıktan sonra kırmızı renkli bir araç sahibi tarafından alındı. Bilgisi olanlar lütfen bize haber versin. 0542 436 28 19 veya 0216 457 60 07.
15 gün önce kargaların saldırısından kurtardığım minik kedilere onları çok sevecek aileler arıyorum. 0555 709 30 89.
Kalamış Parkı’nda bulunan 3 yaşındaki erkek Golden’ın sahibini arıyoruz. 0533 464 05 74.
Terk edilmiş 2 aylık simsiyah melez köpek onu sevecek bir aile arıyor. 0532 628 26 69.
İran kırması 2 aylık siyah erkek kedi yavru acil yuva arıyor. 0543 254 65 77.
Yazının Devamını Oku