Pako'nun Sayfası

Güzel ve sağlıklı hayvanı herkes alır

23 Eylül 2006
Ankara’nın en genç profesörlerinden anestezi uzmanı Dr. Dilek Yörükoğlu (45) kimsenin almak istemediği, sakat ve yaşlı hayvanları sahipleniyor.

O, hastanede insanlara, evde de ona ihtiyacı olan dört ayaklı dostlarına şifa dağıtıyor. Hayvanların hayatına mutluluk kattığını söyleyen Yörükoğlu, 100 yaşındaki babaannesi, altı kedisi ve üç köpeği ile birlikte huzur içinde yaşıyor.

Dilek Yörükoğlu, gerçek bir hayvansever. Üç köpeği ve altı kedisi var. İki yıl önce 100 yaşındaki babaannesiyle birlikte, onlarla daha rahat ve huzurlu bir hayat sürebilmek için Ümitköy’de site içinde bahçeli bir eve taşındı. Kedileri ve köpekleri hep birlikte, hiç kavga etmeden huzur içinde yaşıyorlar.

Dilek Yörükoğlu’nu diğer hayvanseverlerden ayıran en büyük özelliği, aciz, özürlü ve derdini anlatamayan canlılar için duyduğu koruma ve kollama duygusu.

Bunu en çok hastanede bebek ve çocuk hastalarla ilgilenirken ve sokaklardaki aciz hayvanları gördüğünde hissettiğini söylüyor. Şu anda evindeki hayvanların hiçbirini "Bu köpek ne güzel, bu kedi ne şeker" diyerek almamış. Onlarla tanıştığında ya çok hasta ya da küçüklermiş. Hep en çirkin olanı almayı tercih etmiş: "Güzel ve sağlıklı olanı herkes alabilir, onların şansı var" diyor.

Yazının Devamını Oku

Kafes kuşlarında davranış bozuklukları

16 Eylül 2006
Saldırgan karakter sergileme, ısırma, çığlık atma, tüy yolma ve değişik korkular geliştirme gibi davranış sorunları kafes kuşlarında sık olarak karşımıza çıkıyor.

Bu tarz sorunlar genellikle çoğu kez gözden kaçırdığımız veya yeterince önemsemediğimiz kuşun yaşam alanındaki olumsuz faktörlerin etkisi ile oluşuyor. Kuşun temel ihtiyaçları karşılanmadığında sorun çıkıyor. Bu temel ihtiyaçlar, yiyecek, su, kafes ortamı, uyku ve sosyal iletişim. Bu konulardaki eksiklikler düzeltildiğinde buna bağlı oluşan davranış bozuklukları hızla ortadan kalkar. Aşağıdaki konulara dikkat edilmesi, birçok davranış probleminin ortaya çıkmasını engellemek için yeterli olacaktır.

Kafes büyüklüğü: İhtiyacından daha küçük bir kafeste yaşamak, kuşlarda strese ve buna bağlı davranış bozukluklarına yol açar. İdeal kafes, kuşun kanat açıklığının en az 1.5 katı kadar yükseklik, genişlik ve derinliğe sahip olan.

Kafesin konumu: Bazı kuşlar son derece aktif ve cesurdur. Bu nedenle ailenin yaşadığı alanın tam ortasında yer almak isterler. Bazı kuşlar ise daha sinirli ve çekingen olup, daha sessiz ve stressiz bir ortamı tercih ederler. Ancak bu kuşlar da sahipleri ve evde yaşayanlarla iletişim içinde olmak isterler. Kafesi, kuşun karakterine ve ihtiyacına uygun bir yere koymalısınız. Ayrıca kafesin bir tarafının duvara yakın olması kuşun kendini emniyette hissetmesi için faydalı. Pencere önüne ve sürekli düşmanlarına karşı tetikte olmasına yol açacak bir yere konması ciddi sorunlara yol açabilir. Aynı şekilde, çok alçakta veya çok yüksekte olan kafes kuşta güven problemi yaratır. En iyisi, omuz hizasında olması. Kafesi asla yere koymayın.

O da sıkılır: Kuşlarda davranış bozukluklarının çoğu, kuşun sıkılması sonucu kendini meşgul edecek şeyler geliştirirken ortaya çıkar. Doğal ortamdaki kuşlar vakitlerini yiyecek aramak, eşiyle oyun oynamak, çiftleşmek ve tüylerine bakım yapmakla geçirirler. Ev kuşları ise herkes işe gidince sıkıntı ile baş başa kalırlar. Bu sıkıntıyı gidermek için yiyeceklerini ve oyuncaklarını kafesin içinde değişik yerlere saklayıp, doğal ortamdaki gibi yem aramak ve oyun oynamak için vakit harcamaları sağlanabilir. Oyuncaklarını da düzenli olarak değiştirin.

Yazının Devamını Oku

Evcil hayvanlara ilkyardım

9 Eylül 2006
Kediniz havuza düşerse, kuşunuz cama çarparsa, köpeğiniz zehirlenir veya yaralanırsa, ilk müdahaleyi nasıl yapacağınızı biliyor musunuz?

Hangi kazada, nasıl bir ilkyardım uygulanacağını bilmeniz, onun hayatını kurtarabilir. Veteriner hekimlere, kedi, köpek ve kuşların başına en çok gelen kazaları ve ne yapılacağını sorduk.

ISI ÇARPMASIKöpekler sıcağa karşı çok hassaslar. Köpekleri sıcak havada otomobil içinde 15 dakikadan fazla bırakmak, ısı çarpması yüzünden ölümlerine sebep olabilir. Isı çarpması durumunda, onu hemen serin bir ortama götürün. Vücudunu ıslak bezlerle serinletmeye çalışın.

Açık pencereler Camlara tel yapılması veya kapalı tutulması alınabilecek ilk önlem. Eğer hayvanınız camdan düşerse, yapılacak tek şey derhal veterinere götürmek.

BÖCEK SOKMASIEvcil hayvanlar, akrep, yılan veya çeşitli böcekler tarafından sokulabilir. Hayvanınızı bir başka hayvan soktuğunu fark ettiğinizde, hemen bir veteriner kliniğine götürmeniz, vakit geçirmeden zehir tespitlerini yaptırmanız gerek.

Yazının Devamını Oku

Yazlıkçılar dostlarını terk ederek dönüyor

2 Eylül 2006
Önümüzdeki aydan itibaren yine Bodrum, Marmaris, Çeşme ve Altınoluk gibi tatil mekanlarının sokaklarında cins cins hayvanları başıboş dolaşır halde göreceğiz ne yazık ki. Çünkü tatil aylarında çoğunlukla çocukların ısrarı üzerine alınan cins hayvanlar, tatil zamanı bittiğinde kendini sokakta buluyor. Çünkü tatilleri biten aileler kışlık evlerine giderken onları tatil beldelerinde terk ediyor. Bu sadece ülkemizde değil, birçok Avrupa ülkesinde de aynı. Ama unutmayın; yazın sıcacık ve insanlarla dolu olan bu bölgeler, kış aylarında ıssız, sessiz ve soğuk. Üstelik o özene bezene aldığınız, belki biberonla beslediğiniz hayvanların hiçbiri sokağa alışık değil. Artık ne ona uzanan şefkatli bir el ne mama tasında yemek ne de onunla ilgilenen biri var. Açlık, yalnızlık ve travma ile baş başa kalacak. Onları kaderleri ile baş başa bırakmadan önce bir kez daha düşünün. Son kararınız onların sonu olmasın. Tatiller biter ama hayvan sevgisi biter mi?

Okulların açılma zamanı geldi, yaz tatili neredeyse bitti. Yazlıklardaki aileler çocuklarını alıp evlerine dönmeye başladı. Bazı aileler yaz ayları başında çocuklarına karne hediyesi olarak canlı hayvan hediye etmişti. Bazıları da çocuklarının ısrarlı yalvarışlarına dayanamayıp onların kişisel gelişimi için daha faydalı olacağına inandıkları köpek, kedi, tavşan, kuş ve balık gibi canlı hayvanları satın almıştı.

Tatil süresince bu hayvanlara bakıldı, yemekleri verildi, aşıları yapıldı. Adeta hayvanların bir patileri yağda diğer patileri baldaydı. Sorumluluk sahibi ve insani duyguları gelişmiş aileler bu hayvanları kışlık evlerine götürecek. Peki ya sorumsuz, hayvan sevgisinden yoksun olan aileler ne yapacak? Onların bugünlerde vereceği karar çok önemli. Çünkü bu yüzden, birçok cins hayvan birkaç gün içinde sokağa terk edilecek.

ÇOCUK İÇİN DE İYİ DEĞİL

Uzmanlar, hayvan beslemenin çocuğun psikolojik gelişimine katkı sağlaması açısından son derece iyi olduğu görüşünde. Ama yaz bitiminde, çocuğun bütün vaktini geçirdiği hayvanın terk edilmesinin onda travmaya yol açacağını ve bu davranışın, çocuğun ileriki hayatı için olumsuz bir örnek teşkil edeceğini anlatıyorlar. Çünkü bazı çocuklar, "ailem beni de sokağa bırakabilir" düşüncesine kapılabiliyor.

Ayvalık Altınoluk’ta görev yapan Veteriner Hekim Döndü Türe, karne hediyesi olarak alınan ve terk edilen hayvanların tatil yörelerinin en büyük sorunları haline geldiğinden yakınıyor. "Yine o kara günler içindeyiz. Evlerine dönen birçok aile arkasında kaderine terk ettiği bir kedi veya köpeği de bırakıp gidiyor. Hatta aileler bıraktıkları hayvanlar için çocuklarına yalan söyleyip, kaçtı, bulamıyoruz. Eve dönmek zorundayız, diye yalan söylüyorlar. Ama bilmiyorlar ki, onlar gittikten sonra o zavallı havyanlar günlerce, haftalarca evin önünde bekliyorlar. Evde kimse olmadığını anlayınca, yollara düşüp yiyecek ve su aramaya başlıyorlar. Birçoğu belediyelerin itlaf ekiplerine kurban oluyor, bazılarına araba çarpıyor. Sokakta yaşamayı bilmedikleri için, diğer hayvanların saldırısına uğruyorlar. Hayvanın kaderi için şartları doğa belirliyor ama çoğunun sonu ölümle bitiyor."

ONLAR DA TRAVMA GEÇİRİYOR

Marmaris Belediyesi Basın Müşaviri Sedat Kirt de hayvanlarını sokağa terk edenlerden şikayetçi: "Yazlıkçıların kedileri ve köpekleri onlar gidince bizlere sorun oluyor. Cins cins hayvanlarını sokaklara bırakıp gidenler arkalarına bile bakmıyor. O havyanlar ne olacak diye de hiç düşünmüyor. Sokaklarda başıboş dolaşan kedi ve köpekler hızla çoğalıyor. Esnafımız da bunları istemiyor. Terk edilenler için 250 köpek kapasiteli bir Hayvan Rehabilitasyon Merkezi kurduk. Ama bir yılda doldu. Şimdi kısırlaştırıp aşılarını yaptıktan sonra kulaklarına küpelerini takıyor ve aldığımız yere geri bırakıyoruz. Geçici bir heves ile alınan bu hayvanları nasıl terk ediyorlar şaşıyorum."

Bodrum Belediyesi Veterineri Önder Çevik ise konuya bir başka bakış açısı getiriyor. Veteriner Çevik, sadece terk edilenlerin değil, tatil yöresindeki sokak hayvanlarının bile yazlıkçılar gittikten sonra travma geçirdiğini anlatıyor: "Yaz başına kadar sokaklarda yaşayan ve yiyeceklerini bulmak zorunda kalan hayvanlar yerli turistler ve yazlıkçılar gelince hem karnını hem de sevgiye olan açlığını doyuruyor. Onlar gidince yine eski yaşantısına dönüyorlar. Bu da travmalara neden oluyor. Ayrıca, bir canlıyı sokağa atmak veya kimsesiz bırakıp yoluna devam etmek çok büyük bir karar. Bu kararı verecekler çok iyi düşünsün."

İSPANYA’DA HER YIL 150 BİN KÖPEK TERK EDİLİYOR

İspanya da sokağa terk edilen köpeklerden mustarip. Akdeniz ülkesinde her yıl 150 bin köpek sahipleri tarafından sokağa bırakılıyor. Bunların beşte biri, yani 30 bin kadar köpek haziran sonu ile ağustos ortası arasındaki yaz tatil döneminde terk ediliyor. İspanya’daki hayvan koruma dernekleri buna en büyük neden olarak yaz tatiline çıkan ailelerin köpekleri bırakacak yer bulamamasını gösteriyor. Çünkü ülkedeki otellerin sadece yüzde 17’si köpek kabul ediyor. Bu yüzden aileler tatile çıkarken evcil hayvanlarını sokağa salmak zorunda kalıyor. Köpeklerin yüzde 23’ünün Endülüs ve yüzde 14’ünün de Katalonya gibi sahil bölgelerinde terk edilmesi de bunun bir göstergesi. Ülkenin önde gelen hayvan derneklerinden Fundacion Affinity’nin araştırmasına göre hayvan barınakları ve belediyeler her yıl 100 bin köpeğe sahip çıkıyor. Bu rakama sokakta yaşayanları ve hayvanseverler tarafından sahip çıktığı köpekleri de ekleyince rakam 150 bini buluyor. Ancak, barınaklar yaz aylarındaki artışla başa çıkabilmek için bir kafese iki yerine dört köpek sığdırmak zorunda kalıyor.
Cahit AKYOL

Kedilerde pankreatitis

İnsanlarda olduğu gibi kedilerde de pankreasın iki temel fonksiyonu var. Biri ensülin üreterek şeker metabolizmasına yardım etmek, diğeri de enzimler üreterek besin maddelerinin sindirimine yardımcı olmak.

Pankreatitis birçok etkene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bazı ilaç uygulamaları, enfeksiyonlar, kanda lipid yüksekliği veya kanda kalsiyum yüksekliği gibi metabolik bozukluklarda, travma ve şok gibi durumlarda ortaya çıkabilir. Akut pankreatitis ani, kronik pankreatitis ise yavaş yavaş ortaya çıkan pankreas yangılarına denir.

Kedilerde pankreatitis hastalığında yüksek ateş, kalp atışlarının hızlanması, karın bölgesinde ağrı, iştahsızlık, halsizlik gibi belirtiler görülür. Bazen kusma da gözlenebilir.

Hastalığın tedavisinde ana hedef, komplikasyonları kontrol etmek ve destek tedavilerle pankreası dinlendirmek. Bu yüzden genellikle ilk 24 saat ağız yoluyla su, yemek ve ilaç uygulaması önerilmez. Bu süre boyunca sadece serum verilir. Kedinin tedavilere vereceği cevaba göre bir ila üç gün sonra küçük miktarlarda kolay sindirilebilen ve yağ oranı düşük özel bir diyet verilir. İlerleyen günlerde tedavi ile birlikte bu yemek miktarları ve öğün sayısı kademe kademe artırılır.

Pankreatitisin orta düzeyde seyrettiği durumlarda uygun diyet ve tedavilerle iyileşme oranı yüksek. Ancak tekrar eden ve doğru tedavi uygulanmayan durumlarda, iyileşme şansı düşük düzeylere ilerleyerek kedi için hayati tehdit oluşturur.

Pako pano

Cin, erkek Kurt kırması ve dört aylık. Bu hafta yuva bulamazsa birçoğu gibi barınağa gidecek. 0536 519 13 79.

Birbuçuk yaşındaki tüm aşıları yapılmış sağlıklı kedimize sağlık sorunlarımızdan ötürü yeni bir yuva arıyoruz. Masraflarını karşılayacağız. 0532 694 38 02

Bu iki nefis çoban melezi yavrulara yuva arıyoruz. 0533 393 89 39.
Yazının Devamını Oku

Sahipsiz hayvanlara internetten yuva

26 Ağustos 2006
Barınak Gönüllüleri Derneği’nin hazırladığı www.yuvaariyorum.blogspot.com adresli internet sitesi, hayvanseverlere yeni dostlar kazandırmak için seferber oldu. Picasso, Siyam cinsi kediler, Dalmaçyalı, Cocker, Kangal hatta Pitbull cinsi köpekler ve cins olmayan sokak hayvanları bu sitede sahiplerini bekliyor. Fotoğrafını görüp, hikayesini okuduğunuz hayvanları, gönüllülerle mail yoluyla yapacağınız kısa bir mülakattan sonra sahiplenebiliyorsunuz.

"Sokakta terk edilmiş halde bulunan ve sürekli ağlayan Pitbull yuva arıyor. 1,5 yaşında, siyah, tasmalı, eğitimli olan bu sevimli köpek, otomobilde seyahat etmeyi seviyor, çok sakin ve uyumlu, kedilerle bile dost. Şimdi Bostancı’da, Müjde Köpek Pansiyonu’nda kalıyor. Sahiplenmek isteyenlerin dikkatine!" Bu yazı, www.yuvaariyorum.blogspot.com’dan bir alıntı. Sitedeki yazının yanında, adı olmayan bu sevimli köpeğin bir de fotoğrafı var. Amaç, sahipsiz hayvanlara yuvasını açmak isteyen gönüllülerin ilgisini çekmek ve işlerini kolaylaştırmak. Yardım elini uzatmak isteyen, ama barınak barınak gezmeye gücü olmayanların imdadına yetişen bu site sayesinde, sokakta ve barınaklarda kalan hayvanların yuva bulma umudu, artık daha fazla.

www.yuvaariyorum.blogspot.com, Barınak Gönüllüleri Derneği’nin (BDG) tasarladığı bir blog. Daha anlaşılır bir dille ifade etmek gerekirse, BDG’nin sitesini destekleyen bir sahiplendirme platformu. Öncelikle, BDG’nin tam olarak nasıl bir işleyişi olduğunu, derneğin Genel Başkanı Jale Güven’den öğreniyoruz:

"2006 yılında resmen dernek statüsüne geçen BDG, iki yıldır hayvan hakları için çalışıyor. Kaza geçirmiş, şiddet görmüş hayvanların tedavisine destek veriyor, onların kısırlaştırılmasını sağlıyor, barınak ve rehabilitasyon merkezlerine yardım yapıyor. Bunun yanında Türkiye’deki sahipsiz hayvan sorununun çözümüne yönelik projeler geliştiriyor."

HAYVANLARI ORGANİK ATIK OLARAK GÖRENLER VAR

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, sokak hayvanlarının kısırlaştırılıp, alındıkları yere bırakılmalarını ve özgürce yaşamalarına hak tanınmasını öngörüyor. Jale Güven’e göre ise; kimi yerel yönetimler, sokak hayvanları sorunun çözmek adına, insani olmayan bazı yöntemlere başvuruyor; "Onları birer organik atık gibi görüyor ve sahipsiz hayvanlar sorununu, onları yok ederek çözmeye çalışıyorlar" diyor ve ekliyor, "Onlar zararlı değil, zavallı canlılar."

BDG’nin amacı, "sokak hayvanları için yaşam hakkı" kavramının herkesin kafasında yer etmesini sağlamak. Bunun kolay ulaşılacak bir hedef olmadığının bilincindeler. Derneğin tüm çağrılarına rağmen, barınaklara yapılan yardımlar yok denecek kadar az; "BDG’nin sitesi olan www.barinak.gen.tr ve www.yuvaariyorum.blogspot.com’da elimizden geldiğince barınakların ve hayvanların ne kadar yardıma muhtaç olduğunu göstermeye çalışıyoruz ama çok az kişi bu çağrının ciddiyetinin farkında" diyor.

AÇLIKTAN TECAVÜZE BİNBİR DERTLERİ VAR

Sokaklarda yaşayan hayvanların sahiplenilmesi, dernek üyeleri için çok önemli. Onlar, hayvanların ne kadar ciddi tehlikeler altında olduklarının bilincinde olan sayılı kişilerden. Jale Güven, sahipsiz hayvanların gün içinde karşılaştığı en büyük sorunların açlık, zehirlenme, öldürülme tehlikesi ve daha da kötüsü cinsel istismar olduğunu vurguluyor. Bu gibi olumsuzlukları ortadan kaldırmak için, hayvanların sahiplenilmesini ve sıcak bir yuvada tehlikelerden uzakta yaşamalarını sağlamak, BDG’nin birincil görevleri arasında.

www.yuvaariyorum.blogspot.com, sokaklarda ve barınaklarda yaşayan hayvanları ve onları sahiplenmek isteyen hayvanseverleri bir araya getiriyor. Sitenin tasarım ve güncellenmesinden sorumlu olan kişi, derneğin kurucu üyelerinden Müjde Türkmen. Aynı zamanda sitenin fikir sahibi ve uygulayıcısı. Sahiplendirme konusunda da Türkmen ile birlikte, Duygu Ekşi, Kebire Bozkurt ve Aslı Pelit özveriyle çalışıyorlar.

ONLINE MÜLAKAT YAPILIYOR

"Yuvaarıyorum" sayesinde hayvan sahibi olmak çok kolay. Tek yapmanız gereken, yuva arayan hayvanların fotoğraf ve bilgilerinin yer aldığı sayfaya göz atmak ve kendinize yakın hissettiğiniz birini seçmek. Daha sonra site yönetiminin hazırladığı birkaç soruya mail yoluyla cevap veriyorsunuz; "Daha önce bir hayvanınız oldu mu? Edindiğiniz hayvana, siz evde yokken kim bakacak? Uzun vadede böyle bir sorumluluğu üstlenmeye hazır mısınız?" gibi... Bunun gibi birkaç soruya cevap verdikten sonra sahip olmak istediğiniz hayvanın ilan başlığını belirterek mail atıyorsunuz. Uygun görüldüğünüz takdirde, artık yeni bir dostunuz var demektir.

Zaten hayvan edinme konusunda kararlı ve sorumluluk sahibi biriyseniz, sorulara vereceğiniz cevaplar site yöneticilerini tatmin edecektir. Jale Güven, bu soruların sahiplenilen hayvanları tekrar mağdur etmemek adına olduğuna dikkat çekiyor: "İnsanlar cins cins hayvanları, çocuklarının ısrarına dayanamayıp alıyorlar. Ama bir süre sonra çocuklar sıkılıyor ve severek aldıkları dostlarını sokağa bırakıyorlar. Ev ortamına alışmış o hayvanlar da, sokak koşullarına uyum sağlayamıyor ve ölüyor. Sitemiz aracılığıyla sahiplenilen hayvanların başına bunun gelmemesi çok önemli."

SON 5 AYDA 30 SOKAK HAYVANINI YUVA SAHİBİ YAPTILAR

Sitedeki yuva arayan hayvanlar arasında, cins olanların sayısı hiç de az değil. Siyam kedileri, Dalmaçyalı, Pitbull ve Cocker cinsi köpekler, barınaklarda ve sokakta kendilerini sahiplenmek isteyen müstakbel sahiplerini bekliyorlar. Site son beş ayda, 30 sokak hayvanını yuva sahibi yapmış. Ancak yuva bekleyenlerle kıyaslandığında, bu çok küçük bir rakam. Jale Güven, hayvan dükkanlarından yüzlerce euro vererek alabileceğiniz cins hayvanları, hiçbir ödeme yapmadan ve bir canlıya yardım elini uzatmış olmanın verdiği vicdani rahatlıkla sahiplenebileceğinizi söylüyor ve ekliyor: "Cins olmayan hayvanlarımız da, en az ötekiler kadar güzel ve tatlı. İnsan yeter ki yardım etmek istesin, içinde hayvan sevgisi olsun..." Sezen MUTLU

Kedilerde ısı vurması

Kedilerde ısı vurması, vücut ısısının dış ortamdaki aşırı yüksek sıcaklıklara bağlı olarak yükselmesi. İnsanlara göre vücutlarını soğutma sistemleri yetersiz olan kediler, kolaylıkla yüksek ortam sıcaklıklarında ısı vurması ile ilgili sağlık sorunları yaşayabilirler. Özellikle bugünlerde yüksek seyreden hava sıcaklığı, kediler için de risk oluşturuyor.

BELİRTİLERİ NELER

Hızlı soluma

Dilde kızarma

Diş etleri ve mukozaların kızarması

Yoğun ve yapışkan bir salya

Depresyon

Halsizlik

Baş dönmesi

Kusma (bazen kanlı)

İshal

Şok

Koma

NE YAPACAKSINIZ

Isı vurması ile ilgili belirtileri gördüğünüzde, kedinizi hemen sıcak ortamdan uzaklaştırın ve veterinere gidin. Oraya gidene kadar kedinizi ılık suyla ıslatarak serinletin. Kesinlikle soğuk su kullanmayın, daha tehlikeli sorunlara yol açabilirsiniz! Daha sonra vantilatör ya da fan kullanarak kedinin etrafındaki hava akımını artırın.

Eğer ısı vurması şiddetli değilse ve kedi kendi başına su içebiliyorsa, hemen taze içme suyu verin. Kendi başına su içemeyecek kadar bitkin veya şok durumundaysa, asla zorla soğuk su içirmeyin.

Veteriner hekiminiz ısı vurması durumunda, klinik tedavi yöntemleri uygulayacaktır. Belirtiler ortadan kalkana kadar, sürekli vücut ısısı kontrolü, sıvı ve oksijen takviyesi yapılması gerekiyor. Ayrıca kalp, böbrek ve solunum sistemi ile ilgili sorunlar oluştuysa, bunların da tedavi edilmesi gerekecek.

ÖNLEM ALIN

Şiddetli ısı vurmalarından sonra bazı organlarda kalıcı hasarlar meydana gelebilir. Isı vurması geçiren kedilerde bu problemin tekrarlama ihtimali yüksek. Kedinizi korumak için bunları uygulayabilirsiniz:

Kalp hastası, şişman, yaşlı veya solunum sistemi sorunları olan kedileri sıcak havalarda serin ve gölge bir ortamda tutun.

Su kaplarında her zaman serin ve taze içme suyu bulunmasını sağlayın.

Kedinizi asla park ettiğiniz otomobilin içinde bırakmayın. Gölgede ve camlar açık bile olsa, otomobil içindeki sıcaklık çok yüksek.

Bahçede beslediğiniz kedileriniz için gölge ve serin bir yer hazırlayın.

Aşırı sıcak havalarda kedinizin evdeki daha serin alanlara veya klima kullandığınız odalara girmesine izin verin.

Köpeğiniz mis gibi koksun

Kendiniz için parfüm seçerken büyük özen gösteriyorsunuz. Peki ya köpeğiniz için? Şimdi bu da nereden çıktı demeyin. Tropikal A.Ş. tarafından Fransa’dan ithal edilen ICC Family Dog köpek parfümleriyle sevimli dostunuzun misler gibi kokmasını sağlayabilirsiniz. Ada Esintisi, Kolonya ve Vanilya olarak üç farklı çeşidi bulunan ICC Familiy Dog parfümleri, sevimli dostunuz için özel olarak üretiliyor ve alerjiye neden olmuyor. Bu parfümler, köpeğinizin güzel kokmasını sağlarken, onlar için çok önemli olan koku alma duyusuna da zarar vermiyor. Artık can dostunuza nefesinizi tutmanıza gerek kalmadan sarılabilir, onunla eskisinden çok daha büyük bir keyifle oynayabilirsiniz. ICC Family Dog parfümleri 50 ml.’lik şişeler halinde 30 YTL’den başlayan fiyatlarla pet shop’larda ve veteriner kliniklerinde satılıyor.

Pako pano

Evde büyüttüğümüz erkek yavru kediler için yuva arıyoruz. İnsancıl, sevimli ve sevgi dolular. denizthecat@hotmail.com

1,5 yaşında Kurt-Rottweiler kırması Paşa, sahip bulamazsa barınağa gidecek. 0546 240 42 56.

Dört aylık iki kız kardeşin aşıları yapıldı; çok sağlıklı, uyumlu, sevecenler ve acilen sahiplendirilmeleri gerek. 0543 254 65 77

Bir yaşında, çok iyi huylu. Bahçede veya evde yaşayabilir. Bulunduğu mahallede istenmiyor, yoksa barınağa götürülecek. 0532 434 74 74.

Üç haftalık bu bebekler çöpün yanında bulundu, şimdi çok sağlıklılar ama acil yuva ve sorumluluklarını taşıyabilecek sahipler arıyorlar. 0555 422 88 95.

Altı aylık,simsiyah iki kardeşeacil ev arıyoruz.İkisi de erkek ve çok iyi huylu. Aşılarıtamamlandı.

0532 434 74 74.

Cami avlusuna terk edildi; arka ayakları tutmuyor. Ona yardım eder misiniz? 0536 639 33 23.

10 aylık kırma köpeğimin 8 yavrusu oldu Eğer köpeklerime iyi bakacağınızı düşünüyorsanız lütfen bana mesaj atın. purple_butterfly1905@hotmail.com.

Üç ayını dolduran, iki dişi Labrador ev arıyor. didemotmar@hotmail.com

Anneleri onları birer ikişer bahçeye taşıdı, dokuz kardeşler. Komşular istemiyor, barınakların durumu da çok kötü, sahiplendirmek zorundayız. 0536 220 01 95.

Kimba 4,5 aylık erkek tekir, Maya üç aylık dişi. Üç aydır birlikte yaşıyorlar. Birbirlerine çok bağlılar. İkisini birden sahiplenmek ister misiniz? 0505 825 73 98.

Bu küçük ve akıllı kedi, oturduğumuz pastanede çantamıza saklanarak bizimle eve kadar geldi. Onun yeni ailesi olmak ister misiniz? 0555 360 45 69.
Yazının Devamını Oku

İnsan olmayı kedilerden öğrendik

19 Ağustos 2006
Kedim ve Ben, aylık bir elektronik kültür dergisi. İnternet üzerinden yayımlanıyor. 1500 sayfa ve 150 konudan oluşuyor. İçeriğinde kedi sağlığından bakımına, kedilerin sevdiği müzikten tarih içinde yer aldıkları kültürel olaylara kadar her bilgiye ulaşabiliyorsunuz. 2003 yılında kurulan ve 4 bin 200 üyesi bulunan elektronik derginin en ilgi çeken projesi, mezunlarına diploma verdikleri Kedi Koleji.

Kedim ve Ben fikrinin ortaya çıkış hikayesi, derginin editörü Attila Tormuş’un kedisini kısırlaştırma ameliyatında kaybetmesiyle başlıyor. Herhangi bir hastalığı bulunmayan kedinin hiçbir risk teşkil etmeyen bir operasyonda hayatını kaybetmesi, Tormuş’u bu konu hakkında araştırma yapmaya sevk etmiş. "Yaptığım araştırmada birçok kedinin bu ameliyatlardan sağ çıkamadığını öğrenince, toplumun bu konuda bilgilenmesi gerektiğine karar verdim" diyor Tormuş.

Dört kişilik çekirdek kadroyla başlamış çalışmalarına. Mümkün olduğunca çok kişiye ulaşıp hiçbir ücret talep etmeden bilgi sunmanın yollarını ararken internet sitesi kurma fikri çıkmış ortaya.

Elektronik dergilerinde, önceleri sadece kedi sağlığına yer vermeyi planlamışlar. "Ama gün geçtikçe kedi bakımı, uzman veterinerlerle soru cevap köşeleri, kedilerin kültür içindeki yerlerine ait konu başlıklarıyla ilgili çalışmalar yapmaya karar verdik. Daha tasarım aşamasındayken, içeriği her geçen gün zenginleşti."

Dergi 2003’te yayına www.kedimveben.com adresinden 100 sayfa ve 26 konuyla başladı. Şu anda 1500 sayfa ve 150 konuya ulaştı. İçeriği ayda bir güncellenen dergi, kendilerine Sivil Kedi adını seçen bir kadro tarafından yönetiliyor. Yazar kadrosu 23 kişi. Dergi, kedilere yönelik üretim yapan firmalardan reklam alıyor.

KORKUNÇ GÖSTEREN FİLMLERE PROTESTO

Sanat, medya ve sağlık sektöründen isimlerin kedi konulu yazılar yazdığı dergide, veteriner hekimler sağlık sorunlarıyla ilgili ücretsiz bilgilendirme yapıyor, okuyucu sorularını cevaplıyor. Hayvan, hayvan dostu ve veteriner hekim üçlemesinin güçlendirilmesi gereken bir zincir olduğuna inanan Sivil Kedi kadrosu, dergilerinde bunun için interaktif bir iletişim ağı kurmuş.

Elektronik derginin editörü Attila Tormuş, her sayıda farklı bir dosya hazırladıklarını, gerektiğinde kampanya hazırladıklarını söylüyor. "Mesela kedilerin korku filmlerinde korkunç yaratıklar gibi sunulmasına tepki duyuyoruz. Protesto etmek için Korku Haftası düzenledik. Bu tür etkinliklerin sosyal duyarlılığı artırdığı kanısındayız."

Elektronik derginin ilan bölümleri kedi almak ya da kedisini vermek isteyenlerin ilanlarına açık. Herhangi bir ücret talep edilmiyor. Dergi içeriğinde beslenme, sağlık gibi temel konuların yanında, kültür alanında yazılar da yer alıyor. Bu bölümde müzik, resim, heykel, fotoğraf, edebiyat gibi sanatlarda ünlülerin kedi sevgilerinin sanatlarına yansıması, kedileriyle ilişkilerini ele alan öykülere yer veriliyor. Kedi konulu eserler sergileniyor. Bu bölümde Orhan Veli Kanık’ın "Erol Güney’in Kedisi" şiirine ve Robert Fox’un kedi fotoğraflarına rastlamak mümkün.

KEDİ KOLEJİ KURDUK SANAL DİPLOMA VERİYORUZ

İçerikte, işledikleri her konuda, verdikleri her bilgi kutucuğunda, ansiklopedik dil kullanmaktan kaçınan ve öyküleme yolunu tercih eden dergi ekibi, tasarımlarda da zarafet ve estetiğe önem veriyor. Attila Tormuş, okurlarını mümkün olduğunca iyi ağırlamak için ellerinden geleni yaptıklarını söylüyor: "İlk kez kedi alanların öğrenmek istediği birçok konu var. Kedi besleyenler ise çoğunlukla kulaktan dolma bilgilerle yanlış yönlendiriliyor. Bu sorunları engellemek için Kedi Koleji’ni kurduk."

Kolejin eğitim programı 20 dersten oluşuyor. Her dersin sonuna bilgileri pekiştirecek bir test eklenmiş. Bütün testlerden başarıyla geçen, yılsonu sınavına katılıyor. Sınav kağıtlarını derginin maskotu Susam (kedi) değerlendiriyor. Başarılı olanlara, sanal ortamda diploma veriliyor. Kolej, tüm elektronik dergi üyelerine açık.

KEDİLER NEW AGE MÜZİK SEVİYOR

Dergi ekibi, yaptıkları araştırmalar sonucunda kedilerin müzik türleri arasında en çok new age tarzını, TV’de ise akvaryum görüntüsü izlemeyi sevdiklerini söylüyor. Attila Tormuş bu bilgilerin ışığında kedilerini uyuttuğunu anlatıyor: "Akşam eve gittiğimde, Digiturk’ün New Age müzik kanalını açıyorum. Kedilerim hemen ekranın karşısına geçiyor. Ekrandaki görüntü akvaryum. Bu durum kedilerin daha da bir hoşuna gidiyor tabii. Saatler ilerleyip, uyku saatleri geldiğindeyse ekranı karartıyorum ve müzik eşliğinde uykuya dalıyorlar." Dergideki "Dinlediklerimiz" köşesinde de kedilerin sevdikleri müzik türleri ve kediler için kaydedilen CD’ler tanıtılıyor.

KISIRLAŞTIRMALAR PROGRAMLI YAPILSIN

Kedim ve Ben kadrosunun şikayetçi olduğu bir konu, sokak hayvanları için uygulanan kısırlaştırmalar. Kısırlaştırmanın belli bir program çerçevesinde yapılması gerektiğini savunuyorlar. "Hayvanlar, insanların empati yeteneklerinin gelişmesine, paylaşımcı ve hoşgörülü birey olmalarına çok yardımcı. Kısırlaştırıp soylarını tüketirsek, sokaklarımızdan, evlerimizden, doğamızdan hayvan olgusunu çıkarırsak, çok büyük bir yanılgıya düşeriz." Sivil Kedi ekibinin sloganı "İnsan olmayı kedilerden öğrendik." Bunun için de kediler ve diğer sokak hayvanları için ellerinden geldiğince çalışmayı sürdüreceklerini belirtiyorlar. Ebru BARAN

Sokak hayvanlarına temiz su kampanyası

Sivil Kedi ekibi, derginin yanı sıra bir süredir kedi ve bütün sokak hayvanları için temiz su bulma projesine hazırlanıyor. Tormuş, projenin ev sahibinin camiler olacağını söylüyor: "Osmanlı döneminde sokak hayvanlarının temiz su içebilmesi için şadırvanların yanına nüveler oluşturulurmuş. İstanbul’da bu kadar çok cami varken, neden böyle bir projeyi hayata geçirmeyelim? Diyanet İşleri Başkanlığı’yla görüşeceğiz. Uğraşlarımızın sonucunda umuyoruz ki, projemiz hayata geçecek."

KAVACIK’TA YARDIMA İHTİYACIMIZ VAR

Bir süre önce bir aile ziyareti için Kavacık’a gittiğimizde sokaklarda çok sayıda uyuz köpekle karşılaştık. Köpeklerin durumu korkunçtu. Üstelik hepsi bir deri bir kemik kalmış. Semtte ciddi bir uyuz salgını olduğunu öğrendik. Yanımda sürekli Dectomax ve Frontline taşıdığım için yakalayabildiğimiz altı köpeği ilaçladık. Ama bu çözüm değil. Tüm köpeklerin, en az üç hafta süreyle ilaçlanması gerek. Civarda oturanlar, köpeklerin varlığından kesinlikle rahatsız değil; onları seviyor ve ellerinden geldiğince yardım ediyorlar ama burada ciddi bir yardıma ihtiyaç var. Bugün ve yarın bağışlarla tedarik ettiğimiz malzemelerle Kavacık’ta ilaçlama yapacağız. Ancak üç kişiyiz ve bu sayı, bu iş için çok az. Ne kadar çok kişi olusak, o kadar çok cana yardım edebiliriz. Bize yardım etmek isteyen gönüllüler var mı? Bize 0555 422 88 95 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz. Kebire, Burcu ve İsa.

Köpeklerde paraziter ishal

Kedi ve köpeklerin bağırsaklarında yerleşip üreyen koksidia’lar altı aylıktan küçük köpek ve kedilerde şiddetli ve bazen kanlı ishalle seyreden sindirim sistemi hastalıklarına yol açarlar. Ergin kedi ve köpeklerde de bağışıklık sisteminin zayıfladığı veya başka hastalıklar nedeniyle vücudun zayıf düşüp stres altında kaldığı durumlarda benzer enfeksiyonlar görülür.

Yavru köpekler koksidiayı yaşadıkları yerden ve annelerinde varsa, onun dışkısı yoluyla alırlar. Yaşları ilerledikçe koksidialara karşı direnç kazanır. Bu yüzden de hastalık belirtileri göstermeden bağırsaklarında taşıyabilir ve kistleri dışkıları ile etrafa yayabilirler. Bu yüzden bakımsız köpeklerin bir arada olduğu ortamlarda koksidiaya sıklıkla rastlanır.

Hastalık genellikle bulaşmadan sonraki 13 gün içinde ortaya çıkar. Bu nedenle koksidiaya bağlı ishaller genellikle 15 günlükten büyük yavru köpeklerde görülür. Hastalığın en göze çarpan belirtisi ishal. Enfeksiyonun durumuna göre orta düzeyde veya şiddetli olabilir. Hastalığın ilerlediği durumlarda dışkıda mukus ve kan da olur. Bazı yavrularda ölümle sonuçlanan iştah kaybı, kusma, sıvı kaybı da oluşabilir.

Dört-on iki haftalık yavrularda ishal, koksidioz belirtisi olabilir. Teşhis için mikroskopla dışkı muayenesi yeterli olur.

Koksidioz tedavi edilebilen bir hastalık. Uygun ilaçlarla etkenlerin üremesi zayıflatılıp hastalığın şiddeti azaltılabiliyor. Etkenlerin bağırsaktan tamamen uzaklaşması ise köpeğin bağışıklık sisteminin direnç kazanması ile olur.

Dışkı ile temas eden sinek ve fare gibi hayvanlar da hastalık etkenlerini taşır. Bu yüzden yavru köpeklerin yaşadığı yerlerde maksimum hijyen uygulamalısınız.

Bu arada hemen yazalım; kedi ve köpeklerde görülen koksidia türleri insanlara bulaşmaz.

Pako pano

11 aylık dişi, beyaz üstüne sarı lekeleri olan kedimiz Ankara- Çayyolu Alacatlı Gazililer Sitesi’nde kayboldu. 0536 538 83 40.

Dört aylık kardeş kediler sahipleri taşındığı için sokağa bırakılacaklar. Onlara sıcak bir yuva arıyoruz. 0216 566 35 56.

İyi bir bekçi köpeği ve sadık bir dost arayanlar bu Seter kırmasını istemez mi? Çevrenin ve ailemin baskısına sağlık sorunlarım eklenince başka çarem kalmadı. Barınağa vermek istemiyorum. 0555 709 30 89.

Bir ay önce Atakent Halkalı toplu konutlarında iri ırktan, görünümü ve özellikleri nedeniyle Bernese dağ köpeği olduğunu düşündüğümüz bir köpek bulduk. Bu güzel kızın sahibiyseniz lütfen bizi arayın. 0535 816 51 77.

Dalmaçyalı, Rottweiller, Persian Sheppard, Terrier ve daha birçok cins köpek barınağa terk edildi. Kalbinizde ve evinizde onlar için yer var mı? 0532 627 02 38.

Kaniş-Terrier kırması 11 yaşındaki köpeğim, 1 Ağustos akşamı İstanbul Tepebaşı’nda kayboldu. Yaz tıraşı olduğu için tüyleri daha kısa. 0538 325 51 89.

Annesi ölen ve sütanneyle büyüttüğümüz yavrulara yuva arıyoruz. 0532 294 63 34.

Bir yaşında, dişi Rus kırması sahiplerinin hevesi geçince sokağa terk edilmiş. Uysal, sağlıklı ve sevgi dolu. 0535 233 34 35.

Dört minik kardeşe birlikte veya tek tek- evinizi açmak ister misiniz? 0532 715 05 05.

Cocker cinsi köpeğimiz 4 Ağustos’ta Kilyos’ta kayboldu. İki yaşında, erkek. Bulursanız lütfen haber verin. 0533 637 16 91.
Yazının Devamını Oku

Piknikçiler, Bebek Parkı’nın kraliçesi Karam’ın ayağını kırdı

12 Ağustos 2006
Karam üç yıldır Bebek Parkı’nda yaşıyor. Dokuz ay önce hayvansever Şenol Beyoğlu’yla tanışması ile hayatında yeni bir sayfa açıldı.

Beyoğlu, o günden bugüne Karam’ın başına gelen her şeyle ilgileniyor. Zamanla ikisi arasında öyle bir bağ gelişti ki Karam, Şenol Beyoğlu’nu yanında gelen herkesten, hatta karısı ve çocuğundan bile kıskanır hale geldi. Beyoğlu’yla, iki haftadır ayağı kırık olduğu için Pako Kliniği’nde olan Karam’la dostluklarını konuştuk.

Dört yaşındaki Karam, üç yıl önce İstanbul Bebek Parkı civarına yerleşti. Bebek’te yaşayanların sevimli maskotuna dönüştü. Hatta parkta yaşayan köpeklerin kraliçesi ilan edildi. Tekstilci Şenol Beyoğlu (43), Karam’la il kez, dokuz ay önce Bebek parkında Labrodor cinsi köpeği Goldi’yi dolaştırmaya çıktığında karşılaştı. O gün huysuzluğu üzerindeydi Karam’ın. Yanındaki köpeklerle birlikte saldırgan davrandı. "İlk gördüğüm anda dikkatimi çekti" diyor Beyoğlu. "Şimdikinden çok farklıydı. Çok bakımsızdı. Tüyleri ölü ve kabarıktı. Tüylerini temizledim. Bakım yaptım. Bu belki de bana yakınlaşmasının ilk nedeni oldu."

SEVGİSİZ BÜYÜMÜŞ PAYLAŞMAK İSTEMİYOR

Şenol Beyoğlu, Bebek Parkı’ndaki köpeklere her gün yemek götürüyor. Elinden geldiğince ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Bu süreçte Karam’la aralarındaki sevgi daha artmış. Üç ay önce kalçasında bir problem oluştuğunu fark edince, Karam’ı parkta bırakmaya kıyamayıp evine götürmüş. "Galiba hata yaptım: Kış mevsimiydi. Ev ortamına çabuk alıştı. İlgimle bana sevgisi iyice arttı. Çevremdeki herkesi kıskanmaya başladı. Karımı, oğlumu ve evdeki köpeğimi bile. Ben evde yokken problem yaşamıyorduk ama eve geldiğimde kimsenin yanıma yaklaşmasını istemiyordu. Köpeğim Goldi bile yaklaşamıyordu. Beş gün sonra tekrar parka bırakmak zorunda kaldım. Birbirimize bu kadar alıştıktan sonra ayrılmamız çok zor oldu."

Yazının Devamını Oku

Heykeli dikilen köpek sokak hayvanlarının kurtarıcısı

5 Ağustos 2006
Yalovalı işadamı, emekli müteahhit Erdal Öz’ün hayatı, köpeği Arap demek. Evinin duvarları onun fotoğraflarıyla dolu. 13 yaşındaki Arap’ın özel bakıcısı bile var. Öz, topluma "Hayvanlar da bizim gibi canlı" mesajını vermek için 200 bin YTL harcadı, Yalova Veterinerlik Müdürlüğü’ne ek bina yaptırdı. Kamuoyunun dikkatini çekmek için de kapısına köpeğinin bir heykeli dikilsin istedi. Yalova Belediye Meclisi bu isteği olumlu karşıladı, izin verdi. Heykeli dikilen köpek ölümsüzlüğe kavuştu. Mayıs ayında açılan binada bugüne kadar 496 hayvanın bakımı yapıldı, kısırlaştırıldı. Buna rağmen Öz üzgün: "Herkes Arap’ın heykeliyle ilgilendi, ama mesajım kamuoyuna ulaşmadı" diyor. /images/100/0x0/55ea4370f018fbb8f874ba52

Çınarcık doğumlu, tam bir doğa meraklısı Erdal Öz, çocukluğundan beri hayvanlarla arasında özel bir bağ olduğunu söylüyor. Daha 3-4 yaşlarında sokak kedilerini yatağına kadar taşır, onlarla uyurmuş. Annesinden yediği azarlar onu hiç yıldırmamış: "Hayatımın her döneminde hayvanlarım oldu. Hatta Arap’tan önce de bir köpeğim vardı. Ama Arap gelince, onu birine vermek zorunda kaldım. İkisine birden bakamazdım."

Arap da kim? "Heykeli Tonny diye dikilen 13 yıllık köpeğimin adı aslında Arap. Heykel olayı sırasında gazeteciler gelip, ’Bu köpeğin adını Arap olarak yazamayız, diplomatik sorun çıkar’ dediler. Araplar sorun ederlermiş bunu. Bizim halkımız hiç önemsemez böyle şeyleri. Demek ki onlar hassas bir millet. ’Peki, ne olsun adı?’ dedim, sonunda Tonny’de karar kıldık. Ama benim için hálá Arap o. Kırk yıllık köpeğimin adını nasıl değiştiririm."

Simsiyah, kıvırcık tüylü, Terrier cinsi Arap, Türkiye’nin en şanslı köpeklerinden. Çünkü Öz, kendisinden daha iyi bakıyor ona. Nasıl bir anne çocuğunun üzerinden hiç ayırmaz gözlerini, Öz’ün de gözleri hep Arap’ın üzerinde. Dilinden "O benim can yoldaşım" cümlesi düşmüyor.

Erdal Öz’ün eşi veya çocuğu yok. Yalova’da çok seveni var ama bir aile kurmamış:"Bunca yıldan sonra anladım ki, insanlar riyakar ve nankör. Bir iyiliğin karşılığını basit bir güler yüz olarak bile alamıyorsunuz. Bir de arkanızdan bir sürü iş çeviriyorlar. Ben Arap’ı insanlardan daha çok seviyorum. Bugüne kadar bir tek kötülüğünü görmedim. Ona ne kadar sevgi verdiysem, o da bana aynı oranda karşılığını verdi. Beni bırakmadı, durduk yere ısırmadı."

Arap giderek yaşlanmaya başlayınca heykelini yaptırmak aklına gelmiş: "Arap on üç yaşına geldi. Bir süre sonra ölecek. Nasıl dayanacağım bilmiyorum. Yavrusu da olmadı hiç. Bu heykel sayesinde Arap artık hep Yalova’da, benim yanımda olacak. Böylece acısı biraz hafifler belki."

Arap, Erdal Öz’ün hayatının merkezinde. Onu denize götürüyor, gezdiriyor, bir an olsun yanından ayırmıyor. Evinin bütün duvarları onun fotoğraflarıyla dolu. Kimi photoshop’lu. Arap, káh bir takvim sayfasında káh bir çölün ortasında. Bütün fotoğraf ve takvimler çerçeveli. Bronz heykelin biraz küçüğü de evde, masanın üzerinde.

Yalova’da kimse Öz’ü, köpeği Arap olmadan düşünemiyor. İşte Yalova Veterinerlik Müdürlüğü’nün yanına yaptırdığı ek binadaki bronz heykel, bu 13 yıllık koşulsuz sevginin ürünü.

GÜRCİSTAN’DAN ÖZEL BAKICI SEBZELİ ETLİ ÖZEL MÖNÜ

Arap’ın sadakati Erdal Öz tarafından hep ödüllendirilmiş. Gürcistan’dan getirttiği bir bakıcı, günün yirmi dört saati ilgileniyor Arap’la. Her gün yıkıyor, ona özel yemekler yapıyor. Mönü şöyle: Kuzu kemiği, dana eti ve mevsimin bütün sebzelerinin birlikte kaynatılarak yapıldığı zengin bir yemek, yoğurt ve meyve. Yazı ve Fotoğraflar: Sezen MUTLU

Üç ayda 125 hayvanı kısırlaştırdılar

Yalova Veteriner İşleri Müdürü Turhan Gökhan bize ek binayı gezdiriyor. Girişte Arap’ın fotoğrafları ve heykeli duruyor.

Ek binada duvarlar dáhil her yer fayans kaplı. Böylece bir hayvanın tedavisinden sonra, oda hemen dezenfekte edilebiliyor. Gökhan, eskiden hayvanların dışkı kokularının çok rahatsız edici olabildiğini söylüyor ama artık böyle bir sıkıntıları olmuyormuş. Artık tedavi altına alınan ve kısırlaştırılan hayvanlar için bir gözetim odası mevcut. Muayene odalarında da havalandırma sistemi var.

Yaptırılan ek binayla tedavi, kısırlaştırma ve bakım işlemlerinde yüzde otuza varan bir artış olduğunu söylüyor Gökhan: "Mayıstan bu yana kısırlaştırdığımız hayvan sayısı 125. İşlemini yaptığımız toplam hayvan sayısı ise 496. Bunlar iyi rakamlar."

Gökhan da, Erdal Öz gibi ilginin heykele yönelip, asıl yapılmak istenileni duyuramadıklarından şikayetçi: "Esas hedefimiz hayvanların kısırlaştırılması yönünde bir mesaj vermekti. Bu ek bina sayesinde bu işlemi daha rahat yapabilecektik ve medya bunu duyuracak, diğer illere de iyi bir örnek olacaktık. İnsanlar sokakta hayvan istemiyor. Bu çok mantıklı çünkü korkuyorlar. Tek çare kısırlaştırarak çoğalmalarını engellemek. Zaten yeni yasa da bizden bunu istiyor. Bunu yapabileceğimiz bir mekan yarattık ama kimseye duyuramadık."

Yapılan ek binayla yıllık hedefleri 500 sokak kedisi ve 300 sokak köpeğini kısırlaştırmak. Gökhan, bunun ulaşılmaz bir hedef olmadığını, Yalova’da sokak hayvanları sorununun büyük ölçüde ortadan kalktığını söylüyor. Tek problem, önlemleri bu kapsamda olmayan çevre belediyelerden gelen sokak hayvanları.

Köpeklerde bademcik iltihabı

Bademcikler, insanlarda olduğu gibi köpeklerde de lenf sisteminin önemli bölümlerinden biri. Bademciklerin yangılanması ve iltihabı köpeklerde birçok sebebe bağlı olarak ortaya çıkabilir. En yaygın olanları:

- Enfeksiyonlar

- Ağız ve yutak bölgesine batmış yabancı cisimler (pisi pisi otu, kıymık, kemik parçası v.s.)

- Kronik kusmaya yol açan hastalıklar

- Kronik öksürükle seyreden hastalıklar

- Şiddetli diş ve diş eti hastalıklarıdır.

Bademciklerin hastalandığı durumlarda köpeğin yemek yemekte ve yutkunmakta güçlük yaşadığı hemen dikkati çeker. Bademcikleri tahriş olmuş ve hastalanmış köpeklerde yutkunma zorluğu nedeniyle oluşan aşırı miktarda salya da gözlenebilir. Bu temel belirtilerin yanı sıra öğürtü, kusma ve halsizlik de oluşabilir. Bademciklerin hastalığındaki temel sebep enfeksiyonsa, köpeğin ateşi de çıkabilir.

Köpeklerde bademcik hastalıkları nadiren hayati tehlike arz eder, ancak kronik olarak uzun süre devam eden bademcik iltihapları önemli bir rahatsızlık.

Tedavide öncelikle hastalığın asıl sebebinin tespit edilmesi gerekir. Bunun için veteriner hekiminizin sizden alacağı bilgiler ve fiziksel muayene yeterli. Kronik olarak seyreden ve çok şiddetli bademcik hastalıklarında veteriner hekiminiz bademcikleri cerrahi yöntemlerle almayı da önerebilir. Ancak köpeğin hastalıklarla savaşmasında önemli bir organ olan bademciklerin, mecbur kalınmadığı sürece alınmamasını öneririm.

Pako pano

2,5 yaşında, dişi, kısırlaştırılmış, çok iyi huylu Terrier yuva arıyor. 0555 422 88 95.

5 Temmuz’da Acarkent-Beykoz’da bir Husky bulduk. O da, biz de sahibini arıyoruz. 0532 570 43 54.

Bir gece bahçemize gelip devamlı ağlayan Pitbull’a yuva arıyorum. 1,5 yaşında, siyah, tasmalı ve eğitimli, otomobille seyahat etmeyi seviyor, kedilerle bile dost. 0216 361 32 31.

Siyah beyaz uzun tüylü, bir aylık, melez, orta boy köpeklere yuva arıyoruz. 0555 422 88 95

Alman Kurt köpeğimiz kayboldu. Biz olmadan hayatta kalacağından emin değiliz. İsmi Kot. 0535 465 48 44.

Üç aylık, biri siyah, biri beyaz, iki dişi kedi yavrusuna birlikte yaşayabilecekleri bir yuva arıyoruz. 0533 392 47 67.

Dokuz aylık dişi Doberman onu sevecek bir aile arıyor. 0535 362 50 05.

Dokuz aylık, iyi huylu, erkek Fino kopeğine yuva arıyoruz.0555 422 88 95.
Yazının Devamını Oku