Pako'nun Sayfası

Kediniz geceleri uyutmuyorsa

27 Mayıs 2006
Kedi sahiplerinin en sık şikayet ettikleri konulardan birisi "kedinin gece uyutmaması" ya da sabah çok erken uyandırması. Bu, aslında basit yöntemlerle kontrol altına alınabilen bir huy. Eğer sizin kediniz de vahşi doğadaki akrabaları gibi gececiyse ve geceleri uyumuyor ve uyutmuyorsa, aşağıdaki önerileri uygulayabilirsiniz.

Kedinize yatak odanızın dışında ve uzağında sıcak ve konforlu bir yatak yeri hazırlayın.

Yatak odanızın kapısını geceleri kapalı tutarak kedinizin geceleri yanınıza gelip sizi oyun oynamak maksadıyla uyandırmasını engelleyin.

Gündüzleri çok fazla uyumasına izin vermeyin. Günlük aktivitesini arttırın. Birlikte oyunlar oynayın, tırmanıp enerji harcayabileceği tırmanma düzenekleri hazırlayın, oyuncaklarını dönüşümlü olarak kullanın. Bu amaçla oyuncaklarını birkaç gruba ayrın ve bir grup oyuncak meydandayken diğerlerini kaldırın. Böylece oyuncaklarından sıkılıp oynamaktan vazgeçmez.

Uyumadan önce bir süre kedinizle oynayın. Yorulmasını ve uykuya ihtiyaç duymasını sağlayın.

Sabah kediniz sizi uyandırdığında ilk iş olarak ona yemek vermekten kaçının. Bu onun için ödül gibi olacak ve ertesi sabah yine ödül almak için büyük bir zevkle sizi daha da erken uyandıracaktır. Bu nedenle uyandıktan bir süre sonra verin yemeğini. Eğer kedinizin sabah sizi yemek için uyandırma huyu çok şiddetliyse gün içinde azar azar yemek vererek günün en büyük öğününü gece yatmadan önce verin. Eğer gün içinde evde değilseniz ve çalışıyorsanız, zaman ayarlı mama kapları kullanın ya da mama tanelerini değişik yerlere saklayın. İçine mama konarak kedinin oynamasını ve içinden taneleri çıkartmasını zamana yayan delikli toplardan da kullanabilirsiniz.

Kediniz gece şiddetle miyavlayarak sizi uyandırıyorsa, bu durumu onu susturacak tedbirlerle engelleyebilirsiniz. Bunun için, içine birkaç çakıl taşı ya da demir para konmuş teneke kutular ya da gürültü çıkaran saç kurutma makinesi, elektrikli süpürge gibi aletleri kullanabilirsiniz. Gürültü çıkardığınızda kediniz susacak ve gürültüden korktuğu için bir süre sonra geceleri bağırarak sizi uyandırma huyundan vazgeçecektir. Burada dikkat etmeniz gereken, kedinizin ondan daha fazla gürültü çıkaran şeyin kaynağında sizin olduğunuzu anlamaması. Bu nedenle ona bağırmak yerine, mutlaka ona belli etmeden gürültü çıkaran eşyalardan yararlanın.

Eğer sabırlı iseniz, diğer bir düzeltme yöntemi, kedinizin gürültü çıkarmak ve sizi uyandırmak amacıyla yaptığı davranışları kale almamak. Bu oldukça zor olmakla birlikte, çıkardığı gürültülere yanıt alamayan kedinin bir süre sonra sizi uyandırmaya çalışmaktan vazgeçtiğini göreceksiniz.

Kedinizdeki bu uyandırma huyu çok şiddetli ise ve düzeltemiyorsanız, mutlaka veteriner hekiminize danışın. Medikal tedavilerle kedinizin uyku sistemini yeniden düzenleyebilir, siz de rahat edersiniz.

Kahraman Josh sahibini yangından kurtardı

A
iredale Terrier cinsi Josh o gün de her günkü gibi sahibi Özkan Öney ile yürüyüşünü yapmıştı. Akşam eve döndüklerinde sahibi televizyonun karşısında uyuyakaldı. Josh’ın onu çekeleyip koltuktan düşürmesiyle gözlerini açtığında ev kapkaranlıktı ve her yeri duman kaplamıştı. Öney kahve makinesinden çıkan, sonra da mutfak dolaplarına sıçrayan yangını evdeki yangın tüpüyle söndürdü. Josh o sırada da sahibinin yanındaydı. Özkan Öney ve eşi hayat kurtaran Josh’a minnettarlar. Hatta ona cesaret madalyası bile taktılar.

Josh, tüm vücudunu kaplayan kıvırcık yumak yumak tüyleriyle kahverengi bir koyunu andırıyor. Onu görünce sarılma isteğinize hakim olmak zor. Zaten bu yüzden sahibi Özkan Öney de "Josh’la beraber yürürken tek sorunumuz kadınların tacizine uğramak" diyor.

Beşiktaş’ta bir bilgisayar firması sahibi olan Öney (62) 35 yıldır köpek besleyen ve köpekler konusunda son derece bilgili biri. Airadale Terrier cinsi Josh’a 11 yıl önce sahip olmuş. Etiler’de bir sitedeki bahçeli evlerinde eşi Ümran Hanım’la birlikte Josh’a bakmaktan çok mutlular. 38 kilo, 62 cm boyundaki Josh Airdale ortalamasına göre biraz iri bir köpek. Bu cinsle ilgili geniş bilgisi var Öney’in: "Airedale için hep şu tanım yapılır: Diğer köpeklerin yaptığı her işi yapan çok özellikli köpek. Hırslı, hırçın, inatçı ve sert bir cins. Çok güçlü, koruma köpeği olarak kullanılıyorlar. Siz bir şey söyleyince dinler ama ancak hoşuna gidiyorsa yapar. Bu yüzden sahibinin köpek bakımı konusunda çok tecrübeli olması gerek. İlk defa köpek sahibi olacak birine kesinlikle tavsiye edilmez. Kendisine bir beyefendi gibi davranılmasını ister. Tüy dökmez, ancak çok hareketli olduğu için yaşayacağı evin bahçeli olması gerek."

Öney, aynı cinsten 5,5 yaşındaki diğer köpeği Pasha’yı 3 ay önce bağırsak rahatsızlığı sonucu kaybetmiş. Şimdi, 10 gün yoğun bakımda kalan ama yine de hastalığı yenemeyen Pasha’nın torununu severek anıyor onu. Bir arkadaşının baktığı 1 yaşındaki torun Airedale’i ayda birkaç kez görmeye gidiyor.

FAVORİSİ, MANTI VE DİYET BİSKÜVİ

Josh, her gün sahibiyle birlikte işyerine gidiyor. Öney, onun artık şirketin maskotu haline geldiğini anlatıyor: "İşyerimde 60 kişi çalışıyor. Josh şirkete gelmeye başladığında şirkettekilerin yaklaşık dörtte biri ondan korkuyordu. Şimdi hepsi Josh sayesinde köpekleri çok seviyor. Çoğunlukla benim odamda durur. Karnı acıktığı zaman da özellikle kadın personeli ziyaret eder. Onların sandviçlerini ve diyet bisküvilerini koydukları çekmeceleri koklayarak bulur ve kendi yöntemiyle açtırır. Önce onların ellerini, çekmecenin üzerine getirir patisiyle, sonra ellerine hafifçe bastırır. Acıtmaz ama patisini de çekmez. Sonunda çekmeceden yiyecekleri çıkarttırır. Bu yüzden biraz rejim problemimiz var."

İkili her gün işyerinden çıkıp Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek civarında geziyor. Artık bu bölgede de iyice tanınır hale gelmişler. "Akşam bazen Josh ile beraber yemek yeriz. Özellikle Bebek Mantıcısı’nda otururuz. Oranın çiğ böreğini çok seviyor."

YANGINI HABER VERDİ

Köpeğiyle mutlu mesut yaşayan Öney 1,5 ay kadar önce Josh’a sadece sevgi değil, minnet de duymaya başladı, çünkü onun sayesinde hayatı kurtuldu. Yine yürüyüşlerini yapıp eve gelmişlerdi. Öney’in eşi Ümran Hanım aynı sitede bulunan oğlunun evine gitmişti.

Öney sonrasını şöyle anlatıyor: "Ben alt katta maçı izlemeye başladım. Galatasaray 1-0 mağluptu, durumu 3-1 öne geçirince uyuyakalmışım. Yukarıda kahve makinesi alev almış ve dolabı tutuşturmuş. Kablolardan çıkan duman alt kata çökmüş. Bir an Josh’ın beni kolumdan tutup koltuktan yere çektiğini hissettim. Yere düşmüşüm, gözlerimi açtım. Ev kapkaranlıktı, çünkü sigortalar atmıştı, elime bir fener aldım ama o kadar yoğun bir duman vardı ki fener ışığı delmiyordu. Evde büyük boy bir yangın tüpü var, onu aldım. Tüpü tamamen bitirerek alevleri söndürdüm ama her taraf duman içindeydi. Josh da arkamda sanki bana yardım ediyor gibi duruyordu. Site güvenliği ve tüm komşular seferber oldu. Yangın söndüğünde ben ve Josh simsiyahtık. O gün Josh’u temizleyebilmek için üç kez yıkadık."

İKİNCİ EVİNDE DE KAHRAMAN

Öney, yanında Josh olmasa belki de bugün hayatta olmayacağının farkında. Josh’ın bir başka kahramanlığı da Öney’in şoförü Rasim Fehim’in (50) evinde olmuş. Fehim, Öney’ler seyahate gittiğinde Josh’a bakıyor, adeta onun ikinci sahibi. Fehim geçen yıl yazlık evlerinde başlarına gelen olayı şöyle anlatıyor:

"Gümüşyaka’daki yazlığın balkonunda oturuyorduk. Josh aniden fırladı, bir baktık ki balkon kapısının önünde bir şey yakalamış. 20 cm uzunluğunda iri bir çıyan... Hayvanı kaptığı gibi havaya fırlattı. Bu büyüklükte bir hayvan eve girse nereye saklanır, kimi ısırırdı Allah bilir. Josh çok akıllı bir hayvan. Sahip olarak Özkan Bey’i kabullenmiş ama benimle olduğu zaman, ben evden ayrıldığım anda ağlamaya başlar, ben eve dönünce de üzerime atlar."

HASTANE ODASINA RESMİNİ ASTI

Öney ve Josh’ın bağları gerçekten çok derin. Özkan Bey Amerika’da by-pass ameliyatı olduğunda odasında Josh’ın büyük bir resmi asılıymış: "Hastanede bir köpeğin resmini görenler şaşırıyordu. Hastaneden çıkacağım gün ateşim çıktı, meşhur hastane mikrobuna yakalandım. İkinci bir ameliyat geçirdim. O fotoğraf bana kuvvet verdi. Döndükten sonra iyileşinceye kadar Josh bana 1 metreden fazla yaklaşmadı. Ona ’Tamam, baba iyileşti’ dediğim anda boynuma atladı. Zaman içinde onun beni, benim onu çok iyi anladığımızı, bir platformda buluştuğumuzu düşünüyorum. Birbirimizi çok iyi anlıyoruz, birbirimize güveniyoruz. Bazı köpeklere çok sert eğitimler verirler, ama biz onun özelliklerini aynen muhafaza ettik. Mesela benim her sözümü dinlemez."

Ümran Öney de, "Josh’ın benim de hayatımda çok önemli. Ayrıca ona eşimin hayatını kurtardığı için ona minnet borcum var" diyor.

Ailesi 19 Haziran’da Josh’ın tüm sevenleriyle birlikte 11’inci doğum gününü kutlayacak. Ama bu, her yılkinden farklı bir doğum günü partisi olacak. Çünkü bu sene Josh boynunda sahibinin taktığı "Airdale Cesaret Madalyası"nı da taşıyor olacak.

Hayırsever kediler yarışacak

Geleneksel Süper Kedi yarışması yarın yapılıyor. Altı grupta yapılacak yarışmada Siyam, Ankara, Van, İran kategorilerinin yanı sıra Serbest başlığı altında diğer kediler ve 6 aydan küçük kediler de yarışacak. Kayıt ücretlerinden elde edilecek gelir Kadıköy Hayvan Dostları Platformu’na bağışlanacak. Crowne Plaza İstanbul, saat 11.00. T: 0212 560 81 00 (3127) Ayten SERİN

Pako pano

Maple; 2000, Kanada doğumlu bir Labrador. Ailesi Kanadalı ve Kanada’ya geri dönüyorlar. Ancak köpeklerini yanlarında götürmek istemiyorlar. Eğer Maple için yeni bir aile bulamazlarsa onu uyutacaklar. Maple’ı onu sahiplenmeyi beceremeyen "sahip"lerinden kurtarmak isterseniz: 0536 566 45 95 veya 0532 271 59 84.

Biz 2,5 aylık dört kedi kardeşiz. Çok güzeliz, bir o kadar da oyuncu ve insanseveriz. Hayırsever ablalar annemize sahip çıktılar, güven içinde sağlıklı bir ortamda doğduk ve büyüdük. Aşılarımız ve parazit tedavilerimiz yapıldı. Ama artık birer eve ihtiyacımız var. 0212 263 18 29, 0535 655 57 04.

Buzz, Husky cinsi, 2 yaşında, Sarı beyaz renklerde bir köpek. Sekiz gün önce Kartal Havacılar’da kayboldu. Kahverengi deri tasması var, Son derece uysal bir köpek. Nora.r@superonline.com

İstanbul Esentepe’de siyah bir Terrier bulduk. Sol patisinde beyazlık var. Pembe tasması üzerinde ama çok korkak oluğu için yanına yaklaşamıyoruz, kaçıyoruz. 0533 423 77 16, 0212 522 65 33.

1,5 aylık dört yavru kedimize anneleri ameliyat olacağı için acilen Ankara’da yuva arıyoruz. Tuvalet eğitimleri var, mama yiyorlar. 0312 426 74 88 veya 0535 461 79 89.

4 yaşındaki erkek Golden yeni bir aile arıyor. Çok uysal ve eğitimli.

minekaya@mynet.com

Alman Terrier’i köpeğimiz Gümüş Ankara Seyranbağları Mahallesi’nde çalındı. Bembeyaz, 5 yaşında, tüyleri 1 numara tıraşlı. 0312 433 64 57 veya 0536 463 59 09.

Suşi, üç ay önce sahibi tarafından veteriner kliniğine bırakıldı ve bir daha alınmadı. İki yaşında Chincilla kırması çok sağlıklı, kısırlaştırılmış ve aşıları tam bu kedi oğlana çok acil yuva aranıyor. Üç aydır kafeste ve çok sıkıldı. 0546 458 75 56.

1,5 aylık kedi bu hafta sonu yuva bulunamazsa sokağa gidecek. Sokakta tek başına yaşayamaz. kimsesizkedi@gmail.com

İstanbul Bostancı’da bir Terrier bulundu. Sahibini veya sahiplenmek isteyen birini arıyoruz. ferides@superonline.com
Yazının Devamını Oku

Isıran kuşa ne yapılır?

20 Mayıs 2006
Asabiyete bağlı ısırma huyunun düzeltilmesinde en önemli konu, kuşu pozitif yönde eğitmek. Buna başlamak için özellikle papağanlara "gel", "tırman", "aşağı" ve "yukarı" gibi komutları öğretmek gerekir. Böylece tüneğindeki kuşa komut vererek elinize tırmanmasını ve tüneğine inmesini öğretebilirsiniz.

Öğrenme süreci, kuşun daha önce ısırma davranışı gösterdiği yerden farklı bir yerde başlamalı. Evin başka bir odasını kullanabilirsiniz. Eğer sizi evin tüm odalarında ısırdıysa, bu eğitim çok olabilir. Böyle bir durumda komşunuzun ya da yakın birinin evini kısa süreli eğitimler için kullanabilirsiniz.

Papağanlar insanın yüz ifadelerini ve komutlarını anlayacak kadar zekidir. Uygun şekilde davranarak, eğitimi ödüllerle hızlandırabilirsiniz. Eğer ısırmaya yönelik bir tepki verirse başınızın kuştan daha yukarı kaldırıp ondan daha üst mertebede olduğunuzu gösteren bir duruşla "hayır" deyin. Eğer yüksek sesle bağırır ya da azarlayan bir ses tonu kullanırsanız, çığlık seslerini ve sıra dışı bağırmaları eğlenceli bulan papağanınız eğitim açısından zorluk çıkarabilir. Bu nedenle papağanınızı eğitirken kesinlikle bağırmayın ve ceza vermeyin.

Eğitime, komutları öğrenene kadar her gün devam edin. Eğitimler boyunca ve sonrasında, onu kafeste veya elinizdeyken asla kalp seviyenizin üstünde bir yüksekliğe kaldırmayın. Isırma huyu olan papağanları omzunuza kesinlikle almayın. Yüz, göz, kulak ve dudaklara yakın olan omuzda duran bir papağan ısırarak ciddi yaralanmalara yol açabilir.

Eğer kuş ısırmaya kalkarsa, eğer elinizdeyken elinizi birkaç santim aşağı doğru hızla alçaltarak veya omzunuzdaysa hafif bir hareketle dönerek dengesini bozarak ısırmayı durdurabilirsiniz. Böyle bir durumda onu kafesine koyarak eğitime ara verin. Ama onu kafeste bıraktığınız süreyi ceza olacak kadar uzun tutmayın. Bu onu kızdırır.

Eğer kuşun ısırma huyu korkuya bağlıysa, ona korku vereni tespit edin. Elektrik süpürgesi gibi elektrikli ev aletlerinden bile korkabilirler. Eğer evden uzaklaştırılması mümkün olmayan ve korkuya yol açan gürültülü ev aletleri varsa, bunları önce sesi uzaktan gelecek şekilde çalıştırıp bu esnada kuşu sakinleştirmek için ödüller kullanarak onu alıştırabilirsiniz.

Sabır ve ilgiyle kısa sürede kuşlarınızın ve son derece zeki olan papağanınızın ısırma huyundan vazgeçtiğini göreceksiniz.

Matilda’nın mücadelesi

petshop’lardaki kardeşleri için daha iyi bir yaşam umudu

Taya Kahraman’ın (37) hayatı İstanbul ve Paris arasında mekik dokuyarak geçiyor. Fransa’da lüks restoranlarda aşçı olarak çalışıyor. Avusturyalı anne ve Türk babanın evliliğinden doğan ve yaşamının büyük bölümünü yurtdışında geçiren Kahraman, aynı zamanda sıkı bir hayvansever. Evinde Zoe ve Margo adında Danua cinsi iki köpeği ve Schnaps adında Cinçila kırması bir kedisi var. Sokaklarda baktıklarının sayısını bilmiyor. Taya Kahraman’ın geçtiğimiz hafta bir kedisi daha oldu. Daha doğrusu istemeden de olsa bir kedi satın aldı. Petshop’un vitrininde gördüğü kedi yavrusu o kadar kötü bir durumdaydı ki hemen içeriye girdi ve görevlilerle konuştu. Aldığı yanıt "Kedi hasta değil" oldu. Israrın faydasız olduğunu anlayınca ölmesini belki önleyebilirim diyerek kediyi satın aldı. Daha önce de Fransa’da ve Türkiye’de petshop’lardan hasta hayvan kurtarmıştı. Taya Kahraman, Matilda adını verdiği üç aylık Himalaya yavrusu ile şimdi veteriner veteriner dolaşıyor ve minicik yavruyu yaşama döndürme savaşı veriyor.

SAĞ GÖZÜ KAPANMIŞTI ÖLECEK DİYE SATIN ALDIM

10 gün önce alışveriş merkezindeki hayvan mağazasından sağ gözü iltihaptan kapanmış, kulaklarının arkası mantarla kaplanmış kımıldayamayacak kadar bitkin bir kedi gördüm. Hemen içeriye girdim ve kedinin hasta olduğunu söyledim. Bir şeyi olmadığını iddia ettiler. Veterinere göstermeleri gerektiğini hatırlattım ama aldıran olmadı. Bunun üzerine bırakıp gitsem o kedi orada ölür diyerek satın aldım.

KENDİ VETERİNERLERİNE GÖTÜRÜRSEM GARANTİLİYDİ!

Satın almadan önce de evimde iki köpek ve bir kedi olduğu için aşılarını sordum. Çünkü kedilerde AIDS, lösemi, ve FIP gibi ciddi hastalıklar olabiliyor. Sorularıma hayır cevabı verdiler. Kediyi 400 euro karşılığı olan 660 YTL’ye satın aldım. Satın alma işlemleri sırasında bana bir garanti belgesi imzalattılar. Belgeye göre kedi, bir ay boyunca çıkabilecek tüm viral enfeksiyonlara karşı garantiliydi ama sadece kendi veterinerlerine götürdüğüm takdirde!

SAĞLAM DEMİŞLERDİ FIP HASTALIĞI ÇIKTI

Başka veterineri kesinlikle kabul etmediklerini söylediler. Onların veterinerinin bu kedinin hasta olduğunu anlamadığını ve başka veterinere götüreceğimi söyledim. Matilda’yı alıp hemen kendi veterinerime götürdüm. İltihaplı gözü temizlendi, mantarlarından dolayı karantinaya alınması gerekti. Birkaç gün hiç kaka yapmadıktan sonra kanlı yapmaya başladı. Yine veterinerde yapılan testlerin sonucunda FIP adı verilen hastalık çıktı. Halbuki bana aşısı olduğunu söylemişlerdi.

TARIM MÜDÜRLÜĞÜNE ŞİKAYET ETTİM

Bunun üzerine petshop’un sahibi Can Paksoy ile görüştüm. Benim aldığım yer dışında üç ayrı dükkanları daha var. Ömerli’deki yerin elemanları yanlış beyanlar ile evimdeki sağlıklı hayvanları da risk altına atıyor çünkü. ’Kendisini İl Tarım Müdürlüğü’ne şikayet edeceğimi söylediğimde ’Tüketici hakkınızdır, nereye şikayet edecekseniz edin’ cevabını aldım. Tabii ki ilgili makamlara yazılı şikayetlerimi yaptım. Şimdi bir yandan hukuksal savaş, bir yandan da Matilda için hayatla savaş veriyorum."

AYNI PETSHOP’TAN ALINAN KEDİ ÖLDÜ

Matilda şu an yoğun veteriner kontrolünde ama tedavinin nasıl sonuçlanacağı belli değil. Çünkü bağışıklık sistemi çok zayıf. Bir yandan bağışıklık sistemi güçlendirilmeye çalışılıyor, bir yandan da tüm kemikleri ele gelen hayvana kilo aldırılmaya çalışılıyor. Taya Kahraman moralini yüksek tutmaya çalışıyor, çünkü aynı mağazadan alışveriş yapan arkadaşı Utku Yıldırım’ın kedisi pazartesi günü FIP hastalığı yüzünden öldü.

PETSHOP SAHİBİ NE DİYOR?

Taya Yıldırım’ın iddiasını petshop sahibi Can Paksoy’a sorduk: "Bir bayan mağazamızdan bir kedi satın aldı. Sonra satın aldığı kedide deri rahatsızlığı varmış dedi. Ücretsiz tedavi ettirmeyi teklif ettik ama ben kendi veterinerime götüreceğim diyerek kabul etmedi. İsterseniz değiştirelim ya da kediyi getirin paranızı verelim dedik, onu da kabul etmedi. İsterseniz paramı iade edin ama kedi bende kalacak ve tedavi olacak dedi. Bu durumda kediyi hediye etmiş olacaktım. Kabul etmedim. Ben makine mühendisiyim. Bu işi hobi gibi yapıyorum. Canlı hayvan işi gerçekten çok zor. İnsanda bile hastalık çıkabiliyor. Ayrıca da satın alanların bazıları hayvanlara hijyenik şartlarda bakmıyor. Hayvanlar bu nedenle de hastalanabiliyor."

Avukat Ahmet Kemal Şenpolat (İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı)

İL TARIM MÜDÜRLÜĞÜ İŞİ CİDDİYE ALMIYOR

Türkiye’de günde ortalama 500 köpek satılıyor. Üretim çiftlikleri ve yurda kaçak olarak giren hayvanlar denetlenmiyor. Yeni yönetmelik ve 5199 sayılı kanun yükümlülükler getirmiş olsa da, denetim olmadığından ya da denetimler rüşvet ya da eş dost ilişkisi ile by pass edildiğinden bu kanlı pazar bitmez. Petshop sahipleri 30-50 dolara vergisiz, menşei şehadetnamesiz, sağlık denetimsiz aldıkları hayvanları kolayca satıyor. Buralardaki veteriner denetimi göstermelik. İl Tarım Müdürlüğü yapılan tüm ihbarları ciddiye almalı ama almıyor. Petshoplar hakkında yüzlerce şikayet geldiği halde Tarım İl Müdürlüğü hálá sessiz. Böyle yerlerin doğrudan ruhsat iptaline gidilmesi gerek.

Cahit AKYOL
Yazının Devamını Oku

İddialı bir kısırlaştırma kampanyası

6 Mayıs 2006

Bana Sahip Çık

İstanbul Veteriner Hekimler Odası ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi iddialı bir kısırlaştırma kampanyası başlatıyor. Her mahallede bir gönüllü, hayvan koruyuculuğunu üstlenecek. Koruyucunun tespit ettiği sahipsiz hayvanlar, kurulacak 15 merkezden birine özel araçlarla götürülecek. Kısırlaştırıldıktan sonra, mahallesine geri bırakılacak. "Bana Sahip Çık" projesiyle, mahalle sakinlerinin hayvanları sahiplenmesi için teşvik edilmesi, saldırgan hayvanların özel rehabilitasyondan geçirilmesi planlanıyor. Pako’nun sayfası bu kampanyanın da gelişimini takip edecek ve size haber verecek.

Veteriner Hekimler Odası (İVHO), iki yıl önce, sokak hayvanlarını kısırlaştırma projesi başlattı. Buna göre, veteriner klinikleri getirilen sahipsiz hayvanları geri çevirmeyip ücretsiz kısırlaştıracaktı. Bugüne dek sadece 3 bin 400 sokak köpeği ve 200 kedi kısırlaştırıldı. Gönüllü veterinerlerle bu rakama ulaşmanın bile başarı olduğunu savunan İstanbul Veterinerler Odası Başkanı Tahsin Yeşildere "Engellerle karşılaşıyoruz" diyor. Örneğin, yüzlerce kişi evde baktıkları hayvanlarını sahipsizmiş gibi ücret ödemeden kısırlaştırmaya çalışmış. Kliniklerin, aylık kontenjan belirlemesi de istenen seviyeye gelinmesini engellemiş.

Hayvanseverler cephesinde de bu işin yeterince "gönüllü" olarak yapılmadığı yönünde haklı eleştiriler var. Şimdi İVHO; İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık Daire Başkanlığı ve Veteriner İşleri Müdürlüğü yeni bir kısırlaştırma kampanyasına başlıyor.

Yazının Devamını Oku

Thyson’ın hikayesi ders olsun

29 Nisan 2006
Köpeklerini başkasına verip, sefil halde geri alan Kaytaz ailesi, çocuğunu sokakta bırakan acımasız anne-baba gibi hissettik, diyor

Spor salonu işleten İlke (25) ve Serhat Kaytaz (31) çifti bundan 2 sene kadar önce 4 aylık bir İngiliz Bulldog olan Thyson’a bakmaya başladı. Eve çok geç saatlerde gidebildikleri için onu bir petshop’a verdiler. Verildikten 1,5 ay sonra da 29 kilodan 15 kiloya inmiş, tüm vücudu kanlar içinde, kış soğuğundan ciğerleri iltihaplanmış bir halde geri aldılar. Ona kimsenin kendileri gibi bakamayacağına emin olunca "Geç saatte de gelsek o sefaleti yaşayacağına bizim yanımızda kalmalı" diyerek bir daha hiç kimseye vermemeye karar verdiler. Antibiyotik ve vitamin tedavisi gören Thyson, ancak bir ayın sonunda kendine gelmeye başladı. Serhat Kaytaz "Anladık ki bir hayvan aldığımızda o hayvanın ömrü ne kadarsa ona o kadar bakacağımızı düşünerek almalıymışız; o anlık düşünerek değil" diyor.

Serhat Kaytaz, çocukluğundan beri bir İngiliz Bulldog sahibi olmayı istiyordu. Ancak bu köpeklerin akrabalarıyla çiftleştirilmesi sonucu kalça çıkığı ile doğduğunu biliyordu, bu nedenle Türkiye’de üretilen bir yavru almak istedi:

"Satıcı bize böyle bir sorun olmadığını söyleyerek anne babasını da gösterdi. Ama kandırılmıştık, onların gerçek anne baba olmadığını çok geç anladık. Biz Thyson’ı aldıktan bir ay sonra yürüyüşünde bir gariplik başladı. Veterinere götürdük ve iki kalçasında da çıkık olduğu ortaya çıktı." Thyson ameliyat olmazsa yürüyemez hale gelebilirdi. Önce sağ sonra sol kalçası ameliyat edildi. Ameliyattan sonra bu kez de fazla yüklendiği sağ dizinin bağı yırtıldı. Bunun için de bir ameliyat geçirdi.

Thyson sahiplerinin belirttiğine göre nazlı bir köpekti ve kendisine kızıldığında veya onunla ilgilenilmediğinde ağlıyor, gözlerinden yaşlar akıyordu. Sevilince dünyanın en mutlu ve şımarık köpeği oluveriyordu. İlke ve Serhat Kaytaz, Thyson’ı aldıklarında henüz evlenmemişler, aynı evde yaşıyorlardı. Thyson da 1,5 yıl onlarla yaşadı.

Yazının Devamını Oku

Türkiye’deki vahşete son verilmezse medyatik bir skandal çıkaracağım

22 Nisan 2006
Brigitte Bardot öbür yıldızlar gibi köşesine çekilmedi. Kurduğu vakıfla dünyanın en önde gelen hayvan hakları platformunu oluşturdu. Yüzbinlerce hayranı ile fokların katledildiği Kanada’dan Sibirya’ya kadar her yere uzanıyor çabaları. Türkiye’de son günlerde ortaya çıkan hayvan katliamları AB ülkelerinin televizyonlarında gösterildiğinde, ilk tepkiyi gösteren BB Vakfı idi. Biz Brigitte Bardot’yu Paris’teki bürosunda bulup sorularımızı sorduk

Bekir Coşkun: Türkiye’de hayvanların başına gelenlerden haberiniz var mı?
Brigitte Bardot: Tabii ki var, dehşete düştüm. Fotoğrafları gördüğüm an ağlamaktan kendimi alamadım. Cumhurbaşkanınızın, Türkiye’deki hayvan hakları savunucularına kulak asacağına ve mektubuma cevap vereceğine bütün samimiyetimle inanıyorum.

BC: Peki ne öneriyorsunuz?

BB: Bir insan olarak konuşuyorum. Burada ve başka yerlerde söylediğim gibi hayvanlara yapılanlar tamamen insanlık dışı muamelelerdir. Hiçbir canlıya kötü muamele, işkence, eziyet yapamayız ve onları öldürmeye devam edemeyiz. Bu bir ayıptır.

BC: Türkiye’ye bakışınız değişti mi?/images/100/0x0/55eb5c93f018fbb8f8bc332d

BB: Türkiye hakkında hiçbir önyargım yok. Ancak Fransızların ülkenizi sevdiklerini biliyorum. Nitekim büyük kısmı tatillerini sizde geçiriyorlar. Bu demektir ki sokaktaki köpeklerin barbarca öldürüldüğünden haberleri yok. Eminim ki haberleri olduğu an, sahillerinizin birkaç yüz metre ötesinde zavallı hayvanların zehirlenerek, işkence edilerek, ya da canlı canlı çukurlara gömülerek yok edildiklerini öğrendikleri zaman gelmekten vazgeçeceklerdir.

BC: Batı medyası olanları önemsedi gibi.

BB: Medya olanları yakından takip ediyor ve onaylamıyor tabii ki. Şimdilik yeterince tepki göstermiyor. Cumhurbaşkanınız ile bir diyaloğa girmeyi tercih ettim, çünkü onun duyarsız olmadığını düşünüyorum ve yeni reformlar yapılmasında öncülük edeceğine inanıyorum. Ancak bu olayların aciliyeti var. Bu vahşet olaylarına son verilmediğini görürsem uluslararası bir medyatik skandal yaratmaktan asla çekinmeyeceğim.

BC: Ne gibi?

BB: Ne gerekiyorsa.

12 MAYIS’TAKİ EYLEME YÜREKTEN KATILIYORUM

BC: Altı yıl önce Türk Hükümeti’ne başvurmuştunuz, sesinizi duyurabildiniz mi?

BB: Eğer sesimi duyurabilseydim bugün tekrar müdahale etmek durumunda kalmazdım. Her şeye rağmen Türk yetkililer çözüm bulmaya çalıştılar. Paris’teki Türk Büyükelçiliğiniz vakfımla irtibata geçti, çok güzel fikir alışverişi oldu. Romanya, Bulgaristan ve Sirbistan’a sokak köpeklerine uyguladığımız kısırlaştırma kampanyaları hakkında bilgi verdik. Akabinde hükümetiniz Hayvanları Koruma Yasası çıkardı. Ancak bu yasada çok boşluklar var. Bu yasanın düzeltilmesi kaçınılmaz olmuştur.

BEN YARALI VE YÜREĞİ SIZLAYAN BİR KADINIM

BC: Bir Türk vatandaşı olsaydınız, gece evinizde uyurken arka sokakta hayvanların çığlıklarını duysaydınız ne yapardınız?


BB: Burada yaptıklarımı yapardım. Kabul edilemezi kabul etmezdim. Kanada’ya fok katliamı için gittiğimde gördüklerim beni hasta etti. Gücümü yitirdim ve mayısın 12’sinde Türkiye’de yapacağınız eyleme fizik olarak katılmamı imkansız kıldı. Gelmeyi çok istiyordum. Ama eyleminize yürekten katılıyorum. Hayvanlara yardımcı olmaya çalışan o merhametli insanlara yürekten teşekkür ediyorum.

BC: Sanırım Hıfzıssıhha Araştırma Merkezi’nde canlı canlı kanı boşaltılan bir atın görüntüleri elinizde var...

BB: Evet, bu bir vahşet. Tamamen yürek sızlatıcı. İnsanların yararına yapıldığını söyleseler de bu tür deneyleri aşağılacıyı, insanlık dışı buluyorum.

BC: Bizler için idolsünüz. Birçok ünlü insan köşesine çekilirken siz yanınıza sevgi ve merhameti alarak varlığınızı sürdürüyorsunuz. Ne yapmamızı önerirsiniz?

BB: Çok naziksiniz. Ben sadece yaralı ve yüreği sızlayan bir kadınım. Vargücümüzle şiddeti ve vahşeti reddetmemiz lazım. Ankara’da, İstanbul’da ve daha birçok yerde köpeklere uygulanan o vahşeti hiçbir gerekçe haklı gösteremez. Harekete geçmeliyiz. Göz yumduğumuz sürece suç ortağıyız.

Yaşamak İstiyorum mitinginde herkes Pako’nun kırmızı bandanasını takacak

Hayvanseverler 12 Nisan’da Ankara’da yapılan etkinliğin ardından, 12 Mayıs’ta çok daha büyük bir mitingde buluşacak. DOĞÇEV Derneği’nin düzenlediği "Yaşamak İstiyorum!" mitingi, 12 Mayıs Cuma günü saat 12.00’de Ankara’da Abdi İpekçi Parkı’nda yapılacak. Yaşamak İstiyorum mitingi için ilk defa 300’den fazla dernek ve vakıf bir araya gelecek. 25 sanatçı hayvan hakları için destek verecek, PETA’nın da aralarında olduğu uluslararası dernekler ve yabancı gazeteciler de bu mitinge katılacak. Miting sonrasında katılımcılar Çevre Bakanlığı’na yürüyecek ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nu bakanlığın merdivenlerine bırakacak. 12 Nisan’daki buluşmanın sembolü turuncu atkılardı; Yaşamak İstiyorum mitingine katılanlar boyunlarına Bekir Coşkun’un köpeği ve bu sayfanın sembolü Pako’nun kırmızı bandanasını takacaklar. Miting için belirlenen ilk tarih 26 Nisan’dı; ancak o gün Amerika Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Ankara ziyareti sebebiyle 12 Mayıs’a ertelendi.

Yedi haftalık gri-beyaz erkek kedi ailesini arıyor. 0555 275 43 37.

Birbirinden şeker, beş haftalık üçü dişi, biri erkek dört kedi yuva arıyor. 0555 422 88 95.

Sahipleri, bakamadıkları için Diyarbakırlı Terrier Tommy’i iyi bakabilecek bir aileye vermek istiyor. Yuva bulamazsa sokağa bırakılacak.

Köpeğimiz Boni 3 Nisan’da Ataköy Marina’da kayboldu. Dişi, fino kırması 13 yaşında ve üstünde sarı tasması var. Ensesinde chip de var, veterinerde okutulabilir. Lütfen görenler bizi arasın. 532 411 18 71, 533 452 69 61.
Yazının Devamını Oku

Kedilerde Horner’s Sendromu

15 Nisan 2006
Kedilerde Horner’s Sendromu yüz bölgesindeki belirli kasları uyaran ve çalıştıran sinirlerin çalışmaması sonucunda ortaya çıkan belirtiler grubuna verilen genel bir isim. Bu belirtiler, yüzü kontrol eden bu sinirlerin yaralanması veya hastalanması sonucunda ortaya çıkar. Özellikle beyin, omuriliğin üst kısımları ve omurilik ile yüz bölgesi arasındaki sinirlerde oluşan yaralanmalar sonucunda gözlemlenir.

Kedilerde Horner’s Sendromu birçok sebepten görülebilir:

Horner’s Sendromu görülen kedilerin yaklaşık yüzde 40’ında bu belirtiler bilinen bir sebebi olmaksızın spontan olarak ortaya çıkar.

Trafik kazası veya yüksekten düşme sonucu kafa, boyun ve göğüs bölgesinde oluşan travmalar

Isırık yaraları

İleri düzeyde orta kulak iltihaplanmaları

Omurilik tümörleri.

Kedinizde bu semptomlar varsa Horner’s Sendromu’ndan şüphelenebilirsiniz:

Gözbebeğinin küçülmesi

Üçüncü göz kapağının büyümesi ve gözün üstüne doğru kayması

Üst göz kapağının aşağı sarkması

Gözün içeri çökmüş gibi durması

Yüzün bu belirtilerinin gözlendiği tarafında daha fazla sıcaklık hissedilmesi.

Veteriner hekiminiz fiziksel ve sinir sistemi muayenesi, radyografi, kan tahlilleri ve MR gibi teşhis yöntemleri ile kedinizde Horner’s Sendromu’na yol açan sebebi bulabilir. Tedavi, bu belirtilere sebep olan travma, ısırık ya da enfeksiyon gibi asıl hastalıkların tedavi edilmesi ile ortadan kalkar. Sebepsiz olarak ortaya çıkan hastalıkta ise genellikle belirtiler 6-8 hafta içinde kendiliğinden ortadan kalkar. Ancak beyin ve omurilik yaralanmalarından kaynaklanan durumlarda iyileşme oranı oldukça düşük.

Lucky adı gibi şanslı kaybolup kaybolup bulunuyor

Sezen Çelebi ve eşinin köpeği Golden Retriver cinsi köpeği Lucky (Lucky, şanslı demek), iki hafta önce ara sıra yaptığı gibi İstanbul Erenköy’de yaşadığı apartmanın bahçesinden kaçtı. Daha önceki kaçışlarında tasmasındaki bilgiler sayesinde yarım saat içinde sahibine kavuşmuştu, ama bu kez nasıl olduysa tasması boynundan çıkmıştı. Motosikleti ile mama dağıtan pet malzemesi dükkanı sahibi Orçun Çoban, Luck’ye bir parkta rastladı. Kayıp bir köpek olduğunu anlayınca ona dükkanında bakmaya başladı. Pet sitelerindeki ilanlara bakarak günler sonra kulak içindeki numarasından Lucky’nin sahiplerini buldu. Lucky bu sefer de sahibine kavuştu. 3,5 yaşındaki Lucky’nin asıl sorunu çiftleşebileceği bir dişi bulamamak. Zaten sahibine göre sık sık kaçma nedeni de bu kız arkadaş arayışı.

Lucky, Golden Retriver’ın nadir bulunan beyaz tüylü cinsinden, sevimli mi sevimli bir köpek. İki aylıkken Sezen Çelebi ve eşine bir arkadaşlarından hediye olarak gelmiş. Çelebi çifti kızları Nehir doğduktan sonra Lucky’ye yakında oturan anne babalarının apartmanının bahçesinde bakmaya başlamış. Sezen Çelebi (28) tek problemlerinin 3,5 yaşında bir delikanlı olan Lucky’nin sık sık kaçması olduğunu söylüyor: "Her kaçtığında en geç yarım saat içinde bulan kişi bizi arıyordu. O kadar çok yerden aradılar ki bugüne kadar; şantiye çalışanları da, lise öğrencileri de Lucky’yi tanıyor artık. Tasmasındaki künyesinde adı ile birlikte bizim tüm iletişim bilgilerimiz var. Ayrıca veterinerimizin tavsiyesi ile deri altında tüm bilgilerin bulunduğu bir chip de koydurduk. Bahçe kapısı açık bırakıldığında kaçıyor, ya da dişilerin peşinden gidiyor. Yolda gördüğümüz aynı cins dişilerin sahiplerine telefon numaramızı verdik, veterinerlere haber bıraktık, ama bir türlü bir dişi bulamadık."

Lucky iki hafta önce cumartesi günü rutin kaçışlarından birini daha yaptı. Ancak bu kez Çelebi çiftine bir türlü gelmedi beklenen telefon. Pazar günü geçti, pazartesi oldu; aile iyice endişelenmeye başladı. Veterinerlerini arayarak durumu bildirdiler. O da başka veterinerleri aradı ve internetteki pet sitelerine kayıp ilanları vedi. Lucky bu sefer temelli gitti diye düşünmeye başladılar.

İSMİNİ TAHMİNLE BULDULAR

Bu arada aynı cumartesi akşamı, Sahrayıcedid’de pet malzemeleri satan Pati İzi Pet Center’ın sahibi Orçun Çoban (33) motosikletiyle komşu semt Erenköy’de kedi maması dağıtmaya çıktığında bir sokağın başında tasmasız şekilde dolanan Lucky’yle karşılaştı. Daha önce de sokakta terk edilmiş bir Doberman bulup, bir hayvan örgütü sayesinde ona ev bulunmasını sağlamıştı. Lucky’yi alıp dükkanına götürdü. O da aynı internet sitelerinde bulunan hayvanlar bölümüne ilan verdi, ancak iki taraf da birbirinin ilanlarını görmedi.

Orçun Çoban, Lucky’ye önce bir filmde gördüğü isimle "Esteban Garcia" diye hitap etmeye başladı. Ama onun gerçek ismini bulmaya da niyetliydi: "O akşam arkadaşlarımızla oturduk, saatlerce yüzlerce isim denedik. Daha çok isim bulabilmek için internet sitelerinden köpeklere verilen isimlere bile baktım. Tarçın, Efe, Doruk... Hiçbirine tepki vermedi. Sonunda, Lucky ismine tepki verdi. Emin olmak için uzaklaşarak beni göremeyeceği bir yere gidip oradan seslendim, zıplayarak yanıma geldi. Artık isminin Lucky olduğundan emindim. Bu arada ağlamaktan gözlerinde enfeksiyon olmuştu, Luckypet Veteriner Kliniği’ne götürdüm. Gözlerindeki gözyaşı sorunu için ilaç verildi; hazır gitmişken dişlerindeki tartarları temizlettim, sırtındaki alerjiye baktırdım ve köpek kuaföründe yıkattım."

Orçun Çoban Lucky’yi evine de götürdü, kız arkadaşı ve oğlu Ferit ve evdeki beş kedi Lucky ile çok iyi anlaştılar. Birlikte olduklaır sürece parklarda gezdiler, sokaklarda dolaştılar. Bir yandan Lucky’nin sahibini aramaya devam ettiler. Orçun Çoban bir gün dükkanda mama konservelerini dizerken Lucky’nin kaybolduğunu fark etti. Hemen motoruna atlayıp telaş içinde Lucky’yi götürdüğü parkları bir bir kontrol etmeye başladı. Üçüncü parkta Lucky’yi çimenlerde oynarken buldu. Üzüntüsü, sevince döndü.

TEK DERDİ ÇİFTLEŞEMEMEK

"Aslında sahibini bulamayacağımız ve Lucky ile mutlu mesut yaşayacağımızı düşünüyordum. Ama bu kaçışından sonra, ki ben ona sadece birkaç gündür bakıyordum, ben böyle üzülüyorsam ona bebekliğinden beri bakan kişi nasıl hisseder diye düşündüm. Verdiğim ilanlara 7-8 telefon gelmişti ama hiçbiri doğru kulak numarasını verememişti. Ailesini bulmak için başka bir şeyler daha yapmam gerektiğine karar verdim. Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine petkimlik.com sitesine girip Lucky’nin kimin üzerine kayıtlı olduğunu arayacaktım. Ama önce sitenin kayıp ilanları bölümünü gördüm. Oraya girer girmez Lucky’nin ilanı ve kulak numarası çıktı. Gazete ilanına gerek kalmadan Lucky’nin sahibini bulduk."

İlanı, Lucky’nin kontrollerini yapan, Pendik’teki Çetiner Veteriner Kliniği vermişti. Çoban kliniği aradı ve oradan Çelebi ailesine ulaştı. Çelebi ailesi hemen Pati İzi Pet Center’a gitti. Bu kez Orçun Çoban, Lucky ile vedalaşıyor; gerçek ailesi köpeklerine sarılıyordu.

Sezen Çelebi mutluluktan havalar uçtuklarını söylüyor: "Lucky gerçekten de adı gibi şanslı bir hayvan. Biz de çok şanslıyız ki ona kavuştuk. Bu kez ayrılığımız dört gün sürdü ve ciddi bir endişe yaşadık. Artık kaçmasın diye bahçede ekstra önlemler alacağız ama Lucky’nin asıl şanssızlığı ona çiftleşebileceği bir dişi bulamamamız. Umarım bir dişi buluruz da bu derdi son bulur."

Ayten SERİN
Yazının Devamını Oku

Hayvan sevgisi çocukken başlar

8 Nisan 2006
Sosyal Sorumluluk Eğitim Derneği SED, üç senedir İstanbul’daki ilkokul öğrencilerine havyan sevgisini aşılamak için konferanslar düzenleniyor. Yuli Çığ Weston’un yönetimindeki SED’in Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylı seminerleri şimdiye kadar 30 bine yakın ilköğretim öğrencisi ile buluştu.

Evcil hayvanlarla ilgili çalışmalar yapan ve kısa adı SED olan Sosyal Sorumluluk Eğitim Derneği Başkanı Yuli Çığ Weston, çocuklara hayvan sevgisini aşılamak için okul okul dolaşıp konferanslar veriyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayladığı bir günlük eğitimde de binlerce çocuğa hayvan sevgisi aşılanıyor.

Aynı zamanda okullarda dağıtılan Dünyam adlı bir hayvan dergisi de çıkartan Yuli Çığ Weston, bir gün süren eğitimde çocuklara hayvanlara nasıl davranmaları gerektiğini ve ekosistemi anlatıyor.

Weston, "Eğer çocuklarımıza iyi ve merhametli insanlar olmayı, yani kendilerinden daha güçsüz olanları korumayı öğretirsek, sadece hayvanlar için değil insanlar içinde de çok daha iyi bir dünya yarabiliriz. Hayvanların korunması aynı zamanda ekolojik denge ve çevrenin korunması açısından da çok önemli. Bu nedenle hayvanların korunması bir sosyal sorumluluktur" mesajını verdiğini söylüyor.

OKULLARDAKİ ŞİDDETE ÇÖZÜM HAYVANLAR

Yuli Weston, 2001 yılında kurulan derneklerinin evcil hayvanlar başta olmak üzere, güçsüz durumdaki tüm canlıları korumayı amaçladığını vurguluyor: "Son zamanlarda okullarda ortaya çıkan şiddet olaylarının temelinde sevgisizlik olduğu kesin. Gittikçe şiddete yönelen bir toplum olmaya başladık. Şiddete çözümün küçük yaşlardaki eğitimlerle ortadan kalkacağına inanıyoruz. Bu eğitimde hayvanlardan korkmamayı ve hayvan sevgisini öğretmeyi hedefliyoruz. Çocuklar aileleri dışındaki karşılıksız sevgiyi hayvanlardan alabilir. Bu nedenle hayvan sevgisini öğretmek ve aşılatmak çok önemli. Okullarda hayvan sevgisi ve hayvanların yaşam hakları öğretilmiyor. Önemli olan fen, tarih, matematik. Ama gün gelip de yaşanacak bir çevre ve yaşayacak can kalmayınca bu dersler hiçbir işe yaramayacak."

Leyla Varasteh adlı dernek üyesi ile okul okul dolaşan Weston son olarak Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda Bakırköy, Beyoğlu ve Şişli bölgesindeki ilkokullardan gelen 900 öğrenciye konferans verdi. "Yaşam İçin İnsaniyet" adlı konferansta çocuklara, insanlara ve hayvanlara iyi davranma konusunu görsel sunumlarla anlatan Weston konferansın sonunda çocukların soru yağmuruna tutuldu. Geçtiğimiz hafta da Sarıyer Zekeriyaköy’deki British School’a giden Sosyal Sorumluluk Eğitim Derneği üyeleri buradaki 40 çocuğa da hayvanseverliği anlattı.

KÖPEKLERİ ANLAMANIN SIRLARI

Konferanslarda çocuklara köpeklerin davranışları konusunda da bilgi veren Yuli Çığ Weston, köpeklerin kendilerini korumak için sadece dişlerini kullanmak zorunda olduklarını ve bu yüzden tehlikeli olabildiklerini anlatıyor. SED’in hazırladığı ve okullara dağıttığı posterlerde bir köpek tarafından ısırılmamak için tüyolar da var.

Eğer yabancı bir köpek size doğru geliyorsa sakın koşmayın durun. Aynen bir ağaç gibi kalın.

Üzerinize doğru gelen ve saldıracağını sanıp korktuğunuz köpeklerin çoğu aslında sizi sadece biraz koklayıp uzaklaşacaktır. Her köpeğin saldırı niyetli olduğunu düşünmeyin. Onlar koklaşarak tanışırlar.

"Hazır ol"da durur gibi ellerinizi bacaklarınıza yapıştırın.

Koşmayın, bağırmayın, sessiz olun.

Sakın köpeğin gözlerinin içine bakmayın.

Eğer bir köpek tarafından yere devrilirseniz top gibi kıvrılın. Ellerinizi yumruk yapıp kulaklarınızı kapatın. Öylece kalın.

Asla bağırmayın, üzerine bir şeyler fırlatmayın. Bu davranışlar onu kızdırır.

Çitin arkasında duran veya zincirli bir köpeği okşamaya çalışmayın.

Kendi köpeğiniz bile olsa, yemek yiyen veya uyuyan köpeğe dokunmayın.

Asla köpeğin ağzından bir şey almaya çalışmayın.

Başka birine ait bir köpeği okşamak istiyorsanız mutlaka önce sahibine sorun.

Ellerinizi köpeğin kafası çevresinde değil, gövdesinde gezdirin.

Kafes kuşlarında mantar enfeksiyonları

Candidiasis, kafes kuşlarında Candida albicans adı verilen bir mantar türünün yol açtığı enfeksiyonların genel adıdır. Bu mantar türü normal çok az sayıda bütün kuşların sindirim sisteminde bulunur ancak enfeksiyona neden olmaz. Eğer bu mikroorganizmanın sayısı artarsa veya sindirim sisteminde bir hasar varsa, sindirim sisteminde, gaga ve solunum sistemi gibi diğer organlarda, deri, tüy, göz ve üreme organlarında da enfeksiyon oluşur. Candida enfeksiyonları muhabbet kuşlarında ve papağanlarda çok daha nadir görülür.

Mantar, daha ziyade genç kuşlarda ve bağışıklık sistemi zayıf olan hayvanlarda ortaya çıkar. Mantarın oluşma riskini arttıran faktörler çok çeşitli olabilir:

8 Kursağın geç boşalması

8 Uzun süreli ve bilinçsiz antibiyotik kullanımı

8 Kafes temizliğine dikkat edilmemesi

8 Vitamin A yetmezliği

8 Hatalı beslenme

8 Stres, ortamda sigara içilmesi, travma ve bazı virüs enfeksiyonlarının yol açtığı tahribatlar.

Hastalığın belirtileri yerleştiği organa göre değişiklik gösterir. Tek bir organda olabileceği gibi, birkaç organa aynı anda yerleşebilir. Ağız ve gaga bölgesinde olduğunda ağız kokusu ve ağızda beyaz plaklar oluşur. Enfeksiyon genellikle alt ve üst gaganın birleştiği açıda oluşur. Gagadaki hastalıkta yemi geri çıkarma, iştah kaybı ve halsizlikle birlikte depresyon izlenir. Gaga kalınlaşır, yemin kursağı geçişi gecikmeye başlar.

Enfeksiyon, sindirim sisteminin alt bölgelerine yerleştiyse, sulu dışkı, kusma, kilo kaybı, iştahsızlık ve depresyon görülür. Solunum sistemindeki mantar ise burun akıntısı, ses ve ötüş değişiklikleri, solunum güçlüğü ve kolay yorulma gibi belirtiler izlenir.

Hastalığın teşhisinde mantarın miktarı ve belirtilerin tespiti önemli. Tedavi olarak veteriner hekiminizin seçimine ve önerisine göre antifungal ilaçlar kullanılır. Hastalığa zemin hazırlayan stres, kötü bakım ve beslenme gibi koşulların düzeltilmesi de hastalığın iyileştirilmesinde çok önemli rol oynar.

Biz 14 Şubat doğumlu iki kız kardeşiz. Birlikte sahip arıyoruz. Sizi hem yormayız hem de çok mutlu ederiz. İstanbul’da yaşayan aileleri tercih ediyoruz. 0555 422 88 95

Biz sokakta bulunmuş Kaniş ve Pekinez cinsi iki köpeğiz. İkimiz de dişiyiz, kısırız, çok uysal ve oyuncuyuz. Bizi çok sevecek, yeni ailelere ihtiyacımız var. 0535 739 00 65.

İki yaşında, aşıları tam ve kısırlaştırılmış oğlumuzdan iş sebebiyle ayrılmak zorundayız. Tam bir kucak kedisi. Ona 1,5 sene geçici olarak veya ömür boyu bakacak bir aile arıyoruz. 0532 690 40 31.

Yedi aylık rengarenk dişi kedi ailesi tarafından terk edildi. Şimdi bir klinikte kafeste tutuluyor. Acilen bir eve ihtiyacı var. 0532 447 35 55
Yazının Devamını Oku

Evcil hayvanlarda pire kontrolü

1 Nisan 2006
Bahar ve yaz aylarının kedi ve köpekler için en belirgin problemlerinden olan pireler ve bunlara karşı alınacak önlemler hem sizi hem de onları bu sıkıntıdan korumak açısından çok önemli. Dış ortamda pire kontrolü özellikle müstakil evlerde ve bahçe katlarında yaşayanlar için gerekli. Bahçede kolayca yaşamaya ve üremeye başlayan pirelerin önünü kesmek için öncelikle bahçenin bakımlı ve temiz olması gerek. Çimen ve diğer otların fazla uzamasına izin vermeyin. Düzenli olarak yapılacak ilaçlamalarla (3-4 haftada bir) haşerelerin ve larva ve yumurtalarının yaşamasını engelleyebilirsiniz.

Ev içinde pire kontrolü için öncelikle kedi ve köpeğin yaşadığı yerleri vakumlu elektrik süpürgesiyle düzenli olarak süpürün. Bu temizlik tek başına ortamdaki parazit yumurtalarının yüzde 50 oranında azalmasını sağlar. Evdeki pirelerle sprey ya da toz halindeki ilaçlarla mücadele edebilirsiniz. Köpek ve kedinin yattığı yerin düzenli olarak temizlenmesi de pire problemlerini en aza indirir.

Kedi ve köpekteki pirelerin uzaklaştırılması için ise birçok yöntem ve uygulama var:

* Deriye damlatılan ilaçlar: Damla şeklindeki ilaçlar aylık olarak deriye uygulanır ve yaklaşık bir ay kadar etki eder.

* Pire spreyleri: Spreyler genellikle aeresol ya da pompalı şişelerle püskürtülen pire ilaçlarını içerir. Bunları uygularken dikkatli olmalı, havadar bir yerde uygulamalı ve gözlerinizi korumanız gerek.

* Pire ilaçlı şampuanlar: Pire ilaçlı şampuanlar da oldukça yaygın kullanılan pire ilaçları. Bunları uygularken 10 dakika kadar kedi ya da köpeğinizin üstünde bekletmeye özen göstermelisiniz.

* Pire tasmaları: Pire tasmaları da çok yaygın ve etkin olarak kullanılan pire mücadele yöntemleri. Tasmanın uygun büyüklükte ve doğru olarak takılmasına dikkat edin. Tasmanın deri ile temas etmesini sağlamak için tasmayı kedi ve köpeğinizin derisiyle tasma arasına iki parmağınız girecek sıkılıkta takmalısınız.

* Ağızdan veya enjeksiyonla uygulanan ilaçlar: Bu ilaçlar sadece veteriner hekimiz tarafından uygulanabilir. Bunlar pirenin gelişimini bozarak pire ile mücadelede etkin olarak kullanılırlar

* Pire tarakları: Pireleri öldüren ve pille çalışan tarakları kedi ve köpeğinizin üstündeki pireleri ortadan kaldırmak için kullanılabilirsiniz. Özellikle ilaçların zararlı olabileceği, hasta, gebe ya da yavru hayvanlarda bu taraklar daha güvenli ve yan etkisiz.

TEOMAN’IN SADECE YAKIN ÇEVRESİNİN TANIDIĞI BİR HAYAT ARKADAŞI VAR

Köpeğimin adı Çelik Blek ama Berbat koysaydım daha iyi olurmuş

Türkiye bugün yeni bir pet dergisi ile tanışıyor: PAKO. Ülkemizde hayvan hakları savunucularının temsilcisi haline gelen ve evcil hayvan denilince ilk akla gelen Pako; kitaplara, gazetelere sığmadı, bir dergiye kaynak oldu. Evcil hayvanların yanı sıra vahşi doğanın ilginç hayvanları da derginin konuğu olacak. Doğan Burda dergi grubu tarafından aylık olarak hazırlanan derginin yazarlarından biri de bu sayfaya ismini veren Pako’nun babası Bekir Coşkun; her ay yazılarıyla dergiye renk katacak. Derginin ilk konuklarından biri Teoman. Çünkü Teoman’ın sadece çok yakın çevresi tarafından bilinen bir sırrı, bir hayat arkadaşı var. Adı Çelik Blek. Zıpır mı zıpır bir Jack Russell bu. Teoman çocukların da, hayvanların da yaramaz olanlarını sevdiğini anlatıyor. Çelik Blek yaramaz ve başına buyruk bir köpek. Komik huyları da var. Mesela parayı çok seviyor! Eve gelenlerin çantalarını açıyor, sonra cüzdanlarını buluyor ve içinden parayı çıkartıp alıyor.

Neden ev köpeği olarak Jack Russell cinsini seçtiniz?

- Aslında sadece tipini beğendim. Bir arkadaşımda da Jack Russell vardı. Bana çok sempatik ve sevimli gelmişti, o yüzden almaya karar verdim. Zaten en başından beri büyük bir köpek istemiyordum, bir de onu gördüğümde "tamam," dedim "bunu istiyorum." Çelik Blek, Litvanya Jack Russell’ı, büyük köpeklere taş çıkartıyor.

Akıllı ya da uslu olması gibi özelliklerinin bir önemi yok yani?

- Hayır, yok. Zaten zeki olunca daha kötü oluyor, çok uğraştırıyor.

Adı neden Çelik Blek?

- Daha evvel bir kedim, bir köpeğim daha vardı. Kedimin adı Zagor, köpeğiminki de Elvis’ti. Aklıma ilk gelen isimleri koyuyorum genelde. Sonradan "Keşke onu koymasaymışım" dediğim çok oluyor. Örneğin Çelik Blek’in adını Berbat koysaydım daha uygun olabilirmiş.

Yakın çevrenizde görüştüğünüz başka hayvan sahipleri var mı?

- Hayvan sahipli bir kulübe dönüştürmek istemedim ben durumu. Çelik Blek’le benim aramdaki özel bir ilişki. Ama köpekli birileri misafirliğe geldiğinde onlarla kaynaşıp oyunlar oynuyor. O zaman benim de çok hoşuma gidiyor.

Yakın arkadaşları yok mu?

- Yok. Parkta, sokakta kimi bulursa onunla oynuyor.

Karakteri nasıl?

- Jack Russell cinsi köpekler özgürlüklerine çok düşkün, karakterli köpekler. Asla tamamen eğitemiyorsun, başına buyruk olmayı seviyor. Kafasına göre takılıyor, evin patronu sanıyor kendini. Beni diğer insanlara nazaran daha çok sayıyor, sözümü dinliyor ama normalde kimseye itaat etmeyi sevmiyor.

Siz mi tercih ettiniz eğitmemeyi?

- Yaramaz olmasını seviyorum, kafasının dikine gitmesi hoşuma gidiyor. Çocuklarda da hayvanlarda da yaramaz olanlarını seviyorum. Komik geliyor, eğleniyorum.

Başka olumlu ve olumsuz özellikleri neler?

- Jack Russell’larla ilgili söylenen en genel şey, çok zeki ve duygusal oldukları. Bence bunların ikisi de aslında olumsuz özellikler. Hem çok şımarık, söz dinlemiyor; hem de çok zeki. Oyuncu, sahibiyle oynayabiliyor. İnatçı, kızdırabiliyor ama aynı zamanda kızdığın zaman da küsüp üzülüyor, seni de üzüyor. Vicdan azabı hissettiriyor. Keşke sadece ya zeki ya da duygusal olsaydı diye düşünüyorum bazen.

İdeal bir ev köpeği mi?

- Benim için ideal. Aslında daha terbiyeli olabilirdi tabii ama işin içine duygusallık da girdiği için ben kötü huylarını görmüyorum, çok seviyorum onu.

Eve gelen misafirlere karşı tavrı nasıl oluyor?

- Çok şımarıyor. Benden de yüz bulamazsa misafirlerin, özellikle kızların yemeklerine filan sulanıyor. Köpekler, içgüdüsel olarak onları sevecek kişilere yönelip hemen şımarıyorlar.

MÜZİKTEN PEK HOŞLANMIYOR

Kendine has, başka hiçbir köpekte görmediğiniz tuhaf ama eğlenceli huyları var mı?

- Benimki parayı çok seviyor! Önce gidip çantaları açıyor, sonra cüzdanı buluyor ve içinden parayı çıkartıp alıyor. En sevdiği haraket bu. Herhalde en çok, para aldığı zaman tepki verdiğimizi öğrenmiş. Bizi güldürmek ya da şaşırtmak için yapıyor. Hatta bir keresinde bir döviz bürosunda bir adamın elindeki desteyi kapmıştı. Bunlar gerçek!

Siz konser vermeye gittiğiniz zaman ona kim bakıyor? Evde bırakmaya kıyabiliyor musunuz?

- Bazen büroya bırakıyorum. Bir de bakıcısı var. Yuvaya benzer, başka köpeklerle birlikte mutlu olduğu bir bakımevinde kalıyor ama genelde onsuz uyumamaya çalışıyorum.

Bir köpek sahibi olmanın en zevkli ve en kötü tarafları neler?

- Köpek sahibi olmanın en zevkli tarafı hiçbir zaman kendini yalnız hissetmemek. Onunla birlikte uyuyabilmek. Kötü tarafı da beraberinde getirdiği sorumluluk. Kızdığın zaman vicdan azabı duyuyorsun, üzüldüğü zaman sen de üzülüyorsun filan.

Köpeğinizle aranızda özel bir bağ vardır illa ki, bunu nasıl anlatırsınız?

- Ben onu seviyorum o da beni seviyor. Bu kadar basit. Geldiğim zaman seviniyor, benimle uyumayı seviyor.

Çelik Blek müzik dinlemeyi seviyor mu?

- Aslında sevmiyor. Hatta bazı seslerden de korkuyor. Gitar ve keyboard seslerinden özellikle.

Son albümünüzü beğendi mi?

- İlk albümü çok beğenmişti. Yenisi hakkında henüz bir yorum yapmadı.

Diğer hayvanlarla arası nasıl?

- Aslında çoğuyla kavgalı ama Gülbeyaz diye bir manitası var. Yan komşumun köpeği. Bir yandan onunla oynamayı çok seviyor ama bir yandan da ondan biraz utanıyor.

PETSHOW 2006 HAFTAYA YAPILIYOR

CNR Yurtiçi Fuarcılık tarafından düzenlenen Pet ve Evcil Hayvan Aksesuarları Fuarı Petshow 2006, 6-9 Nisan arasında CNR Expo’da yapılacak. Sektörü ve hayvanseverlerin buluşma noktası haline gelen fuarda evcil hayvan ürünleri ihracatçılarından eğitim-bakım merkezlerine, pet kliniklerinden pet otel ve kuaförlerine kadar 100’e yakın firma yer alacak. Fuarın en ilgi çekecek etkinliklerinden birisi olan kedi kurultayında, kedilerin beslenme, barınma, sokak kedilerinin korunması ve kedilerle ilgili birçok konu ele alınacak. Fuarın bir diğer önemli gösterisi, özel olarak eğitilen at ve yılanların yapacağı şov. Ayrıca Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü Köpek Eğitim Şube Eğitim Müdürlüğü’nün organize ettiği K-9 şovu var.

Pako pano

Köpeğimiz Arap 9 Mart’ta Zeytinburnu’nda kayboldu. Bulanın veya görenlerin bizi aramasını rica ediyoruz. 0212 546 82 58 ve 0537 684 24 00.

8 aylık kedi sahibi tarafından bakamadığı gerekçesi ile terk edildi. Bebekliğinden beri evde olduğundan şu anda çok mutsuz. Ona yuvanızı açar mısınız? 0533 476 57 62.

10 aylık erkek Golden ailesi tarafından barınağa bırakılmak üzere. Sahiplenmek isterseniz 0532 618 04 48’i arayabilirsiniz.

Bahçeköy’de orman yolu üzerinde Boxer cinsi bir köpek buldum. Çok darbe almış ve yaralanmış. Tuvalet eğitimi var ve çok sakin. Sürekli kapıya bakıyor, çok üzgün. Sahibini arıyoruz. 0535 367 05 17.

İkiz bebeklerimiz olduğu için beş yaşındaki erkek Terrier’imize yeterli ilgiliyi gösteremez olduk. Çok üzülüyoruz ama onun iyiliği için Ankara’da yeni bir yuva bulmamız gerek. Aşıları tam, sağlık karnesi var, tek eksiği eskisi gibi ilgi ve sevgi. 0532 284 56 40.

22 aylık İngiliz Bulldog’umuzu sağlık sebepleri yüzünden sahiplendirdik ama orada hiç mutlu değil, çünkü bahçede kalıyor. Yeni sahibi de başka köpekleri olduğu ve bakamadığı için vermek istiyormuş. Evde yaşamaya uygun, arkadaş ve duygusal bir dosta sahip olmak ister misiniz? ikaytaz@hotmail.com
Yazının Devamını Oku