Pako'nun Sayfası

Pekin’de hâlâ liu niao yapıyorlar

21 Mart 2009
Ev hayvanları, her ülkenin, her ulusun kültüründe farklı bir yere sahip. Örneğin Çin’de yüzyıllardır devam eden, hatta duyanların efsane sandığı enteresan bir gelenek var: Kuş kafesiyle yürüyüşe çıkmak... Buna Çince’de “liu niao” deniyor. Rivayete göre, 17. yüzyılda başlamış bu gelenek. Çin Seddi’ni aşarak Pekin’e akın eden göçebe topluluklar, Çin’in başkentine kuş yetiştirme merakını getirmiş. Başkalarının köpeklerini gezdirmesi gibi onlar da kuşlarını gezdirdiği için “liu niao” deyimi ortaya çıkmış. Şimdi geleneği, emekliler yaşatıyor. Kuşlarını parka götürüp birarada ötmelerini ve yeteneklerini geliştirmelerini sağlıyorlar.

Kuş yetiştirmek geçmişte zenginlerin hobisiydi. Çünkü geniş doğal alanlarda güzel kuşları yakalamak her yiğidin harcı değildi. Zenginler bu işleri adamlarına yaptırıyordu. İşte bu yüzden kuş sahibi olmak, bir kültür ve en önemlisi statü göstergesiydi.
Günümüzde kuş besleme tutkusunun hâlâ devam ettiği Çin’de bu alışkanlığın başlangıcı, bugünkü Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuzey doğu bölgesi olan Mançurya’nın Çin’e hakim olduğu 17. yüzyıla kadar dayanıyor. Mançu kabileleri 1644’te Çin Seddi’ni aşıp Pekin’i fethettiler, imparatorluk Mançu Hanedanının eline geçti. Pekin’in yeni fatihleri de başkentte rahat bir yaşam sürmeye başladılar. Çalışmıyorlardı, sadece sanat ve eğlenceyle vakit geçiriyorlardı. İşte bu dönemde kuşlarla ilgilendiler. Kuşçuluk kültürünü geliştirip çevrelerine yaydılar. Tüm günlerini çayhanelerde geçiriyorlardı. Kuşlarını da yanlarında getiriyorlar, yolda bir ellerinde süslü yelpazeleri, diğer ellerinde kuş kafesleriyle dolaşıyorlardı.
1910’dan, yani Çin’in batılılaşmaya başlamasından sonra alışkanlıklar değişti. Şimdi Pekin sokaklarında başka ülkelerdeki gibi köpek gezdirenlere daha çok rastlanıyor. Ama fanatik kuş severler ve gelenekçiler “Kuş kafesiyle yürüyüşe çıkma” tutkusunu devam ettiriyor.

İYİ ÖTEN KUŞLAR 2000 DOLARA SATILIYOR

Bu gelenek en çok emeklilerin hobisi. Onları görmek için insanın sabah erkenden saat 6.00’da kalkması gerek. Çünkü 6.00-8.00 arasında kuş sahipleri, kafesleriyle sokağa çıkıyor. Kuşlarının kalabalık kentte, apartman dairelerinde depresyona girdiğini, ötme yeteneklerini bu nedenle kaybettiklerini düşünüyorlar. Bu nedenle onları sabah yürüyüşüne çıkarıyorlar.
Özellikle Pekin ve Hong Kong’da bunu yapanların sayısı çok. Bu duruma Çince’de “liu niao” deniyor. Parkta güzel, bol dallı bir ağaç bulup kafesleri birbirine çok yakın olmayacak şekilde asıyorlar. Tüm kuşlar ötmeye başlıyor. Zaten bu park gezisinin bir amacı da kuşların daha güzel ötmeyi öğrenmesini sağlamak. Kuşlarını parka götürenlerin çoğu bir yandan da Tai Chi yapıyor.
Parklara getirilen çoğu kuş ötüşünü geliştiriyor ama ardıç ya da bazı tarlakuşları, kendi seslerinin yanı sıra dağ saksağanının çığlık atışını, kavga eden serçe ya da horozun sesini ve hatta kedinin miyavlaşıyışını ve köpeğin havlayışını bile taklit edebiliyor. Bunu becerebilen kuşların fiyatları 2000 dolara kadar çıkıyor.

Deniz İNCEOĞLU

Basık yüzlü ve burunlu olmak problem yaratabilir

Bazı kedi ve köpeklerin yüz ve burun kısmı, kafatası üzerinde basık olarak şekillenmiştir. Bu durum bazı ırkların arzu edilen kalıtsal özelliğidir. Basık yüzlü olarak bilinen İngiliz buldog, shar pei, King Charles spaniel, Boston terrier, boxer, pug, Pekingese, lhasa apso, shih tzu gibi köpek ırkları ve yine benzer şekilde bir anatomik yapıya sahip olan Himalaya ve İran kedilerinin burun deliklerinde daralma, burun boşluğunun yutak ile birleştiği alanda dokusal anormallikler gibi problemler en sık rastlanılan sorunlar.
Basık yüzlü ve burunlu olmaya bağlı problemler genel olarak “brakiyosefalik sendrom” ya da “ brakiyosefalik solunum sendromu olarak” adlandırılabilir. Bu durumda ortaya çıkan üst solunum yolu darlığı problemleri, yukarıda saydığımız köpek ve kedi ırklarında son derece yaygındır. Bir veya daha fazlası aynı anda görülebilen bu problemlerin en bilinenleri, burun deliklerinin darlığı, yumuşak damağın gırtlağa doğru uzayarak boğazı kısmen tıkaması ve nefes borusunun darlığıdır.
Problemin devam etmesine bağlı olarak yutaklarda, bademciklerde, küçük dilde ve ses organlarında da problemler oluşabilir.
En çok karşılaşılan belirtiler, hırıltılı ve/veya zor nefes alma, öksürme, çabuk yorulma, nefes nefese kalma, öğürme, horlama, huzursuzluk, mukozalarda morarma, yığılıp kalmadır. Bu belirtilerin yanı sıra yutma zorluğu, solunum güçlüğüne bağlı ortaya çıkan anormal vücut duruşu, diş ve diş eti hastalıklarına yatkınlık, göz problemlerinin daha sık ortaya çıkması ve ısı vurmasına karşı aşırı duyarlılık gibi durumlar da görülebilir.
Tanısında fiziksel muayenenin yanı sıra, radyografi, endoskopi gibi görüntüleme yöntemleri, kan tahlilleri ve antibiyogram gibi laboratuvar analizleri ve gerek görülürse biyopsiler gibi teşhis yöntemlerinden yararlanılabilir.
Problemlerin azaltılması ya da hafifletilmesi için bir çoğu cerrahi olmak üzere değişik tedavi yöntemleri uygulanabilir. Başarı oranı erken teşhis ve etkin yöntemler uygulanması ile artar. Geç kalınmış ve belirtilerin şiddetlendiği durumlarda tedavinin de etkinliği azalabilir.
Anestezi açısından da normal kedi ve köpeklere göre daha fazla risk altındadırlar. Bu nedenle basık yüzlü ve burunlu kedi ve köpekler anestezi sırasında ve sonrasında tamamen uyanıncaya kadar çok dikkatli gözlenmelidir.

Pako pano

Sahibi olan ailenin özel sebeplerinden dolayı 1.5 yaşındaki, kısırlaştırılmış, aşıları yapılmış, evde büyümüş dişi kediciğe yeni yuva aranıyor. Acilen yuva bulunamazsa sokağa bırakılacak. Ona ikinci bir şans vermek isteyenler için tel: (505) 933 76 93.

Dokuz aylık, kısırlaştırılmış bu güzel kızı, ailevi sebeplerden dolayı sokağa bırakacaklar. Evde büyümüş sokak bilmeyen kediyi sokağa bırakırlarsa yaşama şansı çok az. Yardımcı olur musunuz? Tel: (216) 384 51 65, (555) 986 97 30.

Pitbul- doberman kırması Zeyno kızımız 1 yaşında ve kısırlaştırıldı. Fakat bulunduğu evde başka kedi ve köpekler olduğu için kendisine bahçeli güzel bir yuva aranıyor. Çok iyi bir bekçi köpeği olabilir. Tel: (532) 432 38 41.
Yazının Devamını Oku

Bu filmin oyuncu kadrosunda 70 köpek var

14 Mart 2009
Dün vizyona giren Köpek Oteli isimli film, hayvanları çok seven iki kardeşin maceralarını anlatıyor. Genç başrol oyuncularına gerçek köpekler eşlik ediyor. Uzun eğitimlerden geçen 70 köpek çok da başarılı oynuyor. Hayvansever yapımcıların beklentisi, filmden çıkan herkesin bir evsiz köpeği evlat edinmesi.

Yönetmenliğini Thor Freudenthal’in üstlendiği Köpek Oteli’nin senaryosu, Lois Duncan’ın aynı adlı çocuk kitabından Jeff Lowell, Bob Schooley ve Mark McCorkle tarafından uyarlandı. Başrollerde genç oyuncular Emma Roberts, Jake T. Austin ve Kyla Pratt var.
Film, evde hayvan beslemelerine kesinlikle izin verilmeyen Andi ve Bruce kardeşlerin yaşadıklarını anlatıyor. İki kardeş gizlice besledikleri Friday (Cuma) adlı köpeklerini artık saklayamayacaklarına karar veriyor. Bir gün tesadüfen karşılarına çıkan terkedilmiş otel binası ile de macera başlıyor. İçinde zaten birkaç köpeğin yaşadığı bu ıssız binayı köpekler için güzel bir yuvaya dönüştürme fikriyle kolları sıvıyorlar. Komşu çocukların da yardımıyla Köpek Oteli’ni kuruluyor. Tabii bu mutluluk çok uzun sürmüyor. Zamanla havlama sesleri dışarıdan duyulmaya başlıyor...
BAŞROL OYUNCUSU SOKAKTAN KURTARILMIŞ BİR KÖPEKFilmin yapımcıları, toplam 70 olan köpek kadrosu için çoğu melez olmak üzere çeşitli türler arasından seçim yaptı. Hayvanların insanlarla ve oyuncularla rahat iletişim kurabilmesini sağlamak için köpeklerin güzelliklerinden çok kişiliklerine dikkat edildi.
Otelin devamlı misafirleri arasındaki dokuz köpek K9 eğitimi almışlar arasından seçildi. Üçte ikisi de daha önce sokaklardan kurtarılan köpekler.
Başroldeki Friday’in gerçek ismi Cosmo. Ve eskiden sokaklarda yaşayan kurtarılmış bir köpek. DreamWorks Pictures’ın yaptığı bağışlarla çekim öncesinde 14 köpek yuva sahibi olmuş. Ekiptekiler de köpek evlat edinmiş veya yuva bulmalarını sağlamış. Bu çabanın en büyük sebebi, filmin yapımcılarından Ewan Leslie’nin sokak köpekleri için yuva bulmakla görevli Karma Rescue (Karma Kurtarma) adlı organizasyon adına çalışması. Diğer yapımcı Lauren Shuler Donner’ın da tutkulu bir köpeksever olduğunu unutmamak lazım. Donner’ın üç köpeği var. 
EĞİTİMLERİ 16 HAFTA SÜRDÜ
Seçilen köpekler 16 hafta oyunculuk eğitimi aldı. Bu görev Hollywood’un tanınmış hayvan eğitim şirketi Birds and Animals Unlimited’tan Mark Forbes’a verildi. Eğitimler çekimlerden 16 hafta önce başladı. Kahraman köpekler sıkı bir eğitime tabi tutuldu. Sokaklardan yeni kurtarılan ve hiçbir eğitimi olmayan köpeklerle de dört hafta çalışıldı. Eğitimlerin birinci aşamasında “otur” ve “yat” gibi temel komutlar, ikinci aşamada uzağa fırlatılan bir nesneyi alıp getirme, pati sallama gibi komutlar üzerinde duruldu. Son aşamadaysa, hayvanlar alışveriş merkezi ve park gibi halka açık yerlere götürüldü. Komutları ne kadar uyguladıkları gözlendi.

Yazının Devamını Oku

Kadıköy Hayvan Okulu’ndan dersler

7 Mart 2009
İstanbul Kadıköy Belediyesi, ev ve süs hayvanları hakkında eğitim veriyor. Eğitimler evlerinde hayvan besleyenlere ve hayvan satışı yapanlara yönelik. Sadece kedi ve köpekler değil; kuşlar, sürüngenler, balıklar da derslerin konusunu oluşturuyor.
Eğitimler beş uzman veteriner hekim tarafından 30 kişilik gruplara hafta içi iki gün veriliyor. Yılın belli dönemlerinde açılan sınıflara katılmak isteyenlerin belediyeye dilekçe vermesi gerekiyor. Kadıköy Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü Ali İhsan Mete’den eğitime katılamayanlar için bazı ipuçları aldık.

Eğitimde öncelikle hayvanların ilk hastalık belirtilerini ve bunlara karşı ne tür önlemler alınabileceğini anlatıyoruz. Aslında hayvanlarda da bütün canlılarda görülebilecek klasik belirtiler gözlemleniyor: İştahsızlık, durgunluk, halsizlik, bitkinlik. Hastalık daha da ilerlediğinde, örneğin sindirim sistemine yerleştiğinde ishal ve kusma başlıyor. Bu durum gıda zehirlenmesinde ve zehirli hayvan ısırığında da görülebiliyor. Bu tür vakalarda sahiplerin öncelikle hayvanın ateşini ölçmesi gerekir. Köpek ve kedilerde ateş anüsten ölçüldüğünde eğer 39 derecenin üzerindeyse yanlış bir durum var demektir. Veterinere gitmek en doğru karardır. Gidilemiyorsa ateşi düşürmek için insanların kullandığı ilaçlar kesinlikle hayvanlara verilmemeli. Bunun yerine soğuk suyla ıslatılmış havluyla hayvan sarılmalı. Eğer belli bir bölgede şişme ve ateş varsa buraya buz konulabilir.

KEDİNİN YUTTUĞUNU DIŞARIYA ÇEKMEYİN

Kedilerde en çok yapılan hatalardan biri de yuttuğu şeyi dışarıya doğru çekmek. Çünkü yuttuğu şeyin ucunda iğne gibi kesici, delici bir madde olabilir ya da maddeyi çoktan midesine, hatta bağırsaklarına kadar yutmuş olabilir. Bunu geri çekmek hayvanın bağırsaklarına ve midesine zarar verebilir. Bir diğer hata da kedilere aspirin verilmesi. Bu, onları zehirler ve ölümüne sebep olur. Eğer kedinize ilaç vermeniz gerekiyorsa ama zorlanıyorsanız, ilacı un haline getirip çok az balla karıştırıp patisine sürün. Hemen yalamaya başlayacaktır.
Bakım ve beslenme bölümlerinde hayvanları yavru, genç, gebe ve yaşlı olmak üzere dörde ayırıyoruz. Yavru bir köpek altı aya kadar çok daha titiz beslenmeli. Öğün sayısı 4-5 olmalı. Altı aydan sonra 2 öğün, bir yaşından itibaren bir öğüne kadar düşürülmeli. Bu bir öğünde de ağırlıklı olarak kırmızı ve beyaz et gibi protein verilmeli. Bunun yanında mutlaka biraz sebze olmalı. Bazı hayvan sahipleri kendi hazırladıkları yemeklerden veriyor. Bunların çoğu da onların sindirim sistemine uygun olmuyor. Kızartma ya da baharatlı yemekler kıl döküntüsü ve kaşıntı yapar. Yemek ne çok sıcak, ne de dolaptan çıkmış bir şekilde soğuk olmalı. Soğuk yemek üst solunum yollarını etkiler ve sindirim yolu sorunu oluşur.

KÖPEKLERE SEVER DİYE KEMİK VERMEYİN

Bir diğer yapılan yanlış da köpeklere kemik verilmesi. Örneğin bir tavuk yemeği yaptığınızda etini siz yiyip kemiğini ona verirseniz hiçbir işe yaramaz. Özellikle tavuk ve balık kemiği onlar için çok zararlı, çünkü sindirimi zor oluyor. Küçük kemik parçaları genç köpeklerin mide ve bağırsaklarını çizip kanatarak ölüme kadar götürebiliyor. Yine sindirimi zorlaştıran etin derisi de temizlenip sadece eti verilmeli. Yaşlılık döneminde karaciğer ve böbrek fonksiyonu zayıfladığından daha dikkatli olunmalı. Yağ oranı düşük besinler, sindirimi daha kolay olan beyaz et gibi proteinler, kırmızı etin de çok yağlı olmayan kesimleri ara sıra verilmeli.
Kafes kuşlarında da beslenme sorunları çıkıyor. Eğer tüylerini kabartıp sürekli düşünür pozisyonda duruyorsa normal değil. İshal, burun akıntısı, tüy dökmesi, ötmemesi, iştahsızlık da belirtiler arasında. Bunu kuşun yemini değiştirmek, açıkta satılan yem almak da yol açıyor.

KIŞ UYKUSUNA GİREN KAPLUMBAĞA ÖLDÜ SANILIYOR

Egzotik hayvanların doğal yaşantısı azami ölçüde sağlanmalı. Örneğin iguanalar, içinde uygun ortam yaratılmış teraryum denilen büyük cam kaplarda yaşatılmalı. Güneş ışığı alamayan bir yerdeyse özel ışıklar takılmalı. İguanaya karşı ani hareketlerden mutlaka kaçınılmalı, zorla ele alınmamalı. Yoksa kuyruğunu kamçı gibi kullanarak zarar verebilir. Su kaplumbağlarında da aynı durum geçerli. Yaşadıkları ortam doğal şartlarına yakın olmalı. Hem sulu, hem de kuru ortamda beslenmeliler. En önemlisi de suyun ısısı. 20 derecenin altına düştüğü zaman kış uykusuna giriyorlar. Hayvan sahibi de öldü sanıyor. Özellikle genç su kaplumbağalarının kış uykusuna girmemesi lazım. Bu yüzden ısı ölçer kullanmak gerek.

HANGİ DERSLER VAR

Hayvanların Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve Uygulama Yönetmeliği, Kedilerde Bakım ve Beslenme, Cites Sözleşmesi, Köpek Bakımı ve Beslenmesi, Hayvan Ekolojisi, Hayvan Davranışı, Akvaryum Balıklarının Bakımı-Beslenmesi ve Hastalıkları, Sürüngenler ve Kemirgenlerde Bakım ve Beslenme, Hasta Hayvanların Tanınması ve İlkyardım, Kuşlarda Bakım ve Beslenme.

VETERİNER AŞI VE TEDAVİ MERKEZİ TAŞINDI

Kadıköy Belediyesi’nin 1992’den beri İbrahimağa Mahallesi’nde bulunan veteriner aşı ve tedavi merkezi, 11 Mart’tan itibaren Fikirtepe’de çok daha büyük bir binada hizmet verecek. Dört katlı binanın birinci katında veteriner polikliniği olacak. Ayrıca iki muayehane, iki operasyon odası, acil müdahale ünitesi ve laboratuvar var. Sokak köpekleri ücretsiz, evcil olanlar resmi ücret tarifesinden tedavi edilecek.

Guatr en çok muhabbet kuşlarında görülüyor

Tiroit bezi hücrelerinin artışı ve buna bağlı olarak tiroit bezinin büyümesi olarak bilinen guatr hastalığı, kafes kuşlarında da görülür. Üstelik sağlıklarını tehdit eden önemli hastalıklardan biridir. En çok muhabbet kuşlarında görülür. Kanarya, güvercin ve papağan gibi diğer kuş türlerinde de ortaya çıkabilir.
Vücuda yemle birlikte yeterli iyot alınamaması ya da tiroit bezinin normal fonksiyonlarını engelleyen maddeler içeren besinlerin (soya fasulyesi, keten tohumu, kolza tohumu, brokoli ve lahana türleri) fazla tüketilmesi guatrın en önemli nedenlerinden. Bunun yanı sıra tiroit bezinin şiddetli enfeksiyonları ve organik fosforlular gibi bazı zehirli maddeler de neden olabilir.
Tiroit bezi büyüdüğü zaman yakınında olduğu kalp, akciğerler, sindirim sistemi organları ve hava keseleri üzerinde baskı yaparak problem oluşturmaya başlar. Özellikle kalp üzerinde yaptığı baskı, solunum sisteminde sıvı toplanmasına neden olabilir. Benzer bir şekilde sindirim sisteminde de sıvı toplanmaları görülebilir.

BELİRTİLERİ NELER

Tiroit bezi büyüdüğünde; yutma güçlüğü, yemi geri çıkarma, kilo kaybı, iştah kaybı, solunum güçlüğü, ses ve ötüş bozuklukları ve değişiklikleri, konuşuyorsa konuşmayı kesme, kursakta şişme, hırıltılı veya “cikleyerek” nefes alma görülür. Tiroit hormonlarının yetersiz düzeyde salgılanmasına bağlı olarak da bağışıklık sisteminde zayıflama, enfeksiyonlara kolay yakalanma, obezite (aşırı kilo alma), üreme problemleri, deri ve tüylerde sorunlar, depresyon ve halsizlik gözlenebilir.
Teşhis için veteriner hekiminiz, kuşun beslenmesinden yaşadığı ortama, kafes koşullarından hastalık ve zehirlenme belirtilerine kadar sizden alacağı birçok bilgiye ihtiyaç duyacaktır. Eğer hastalığın sebebi doğrudan iyot yetersizliği ise içme suyuna iyot ilave edilmesi doğru olur. Veteriner hekiminiz, hastalığın şiddetine göre iyot içeren ilaçları doğrudan uygulayarak ve kuşu oksijenden zengin bir ortamda tutarak tedaviyi destekleyebilir. Diyetin düzenlenmesi de tedavi için önemli. Bunun dışında tiroit bezinde enfeksiyon ve fonksiyon bozukluğuna yol açan zehirlenmeler de hızla tedavi edilerek guatr tablosu düzeltilebilir.
Korunmak için, özellikle havasında ve suyunda iyot düzeyi düşük bölgelerde yaşayan kuşların içme sularına iyot ilavesi faydalı olur. Soya fasulyesi, keten tohumu, kolza tohumu, brokoli ve lahana türleri gibi besinlerin aşırı miktarda verilmemesi ve kuşların zehirli maddelerin bulunduğu ortamlardan uzak tutulmaları da son derece önemli.

Pako pano

Kızımız Zeyno 1 yaşında, kısırlaştırıldı. Çok yumuşak mizaçlıdır. Onu sevecek bir aile arıyor. Şu anda Ankara Eryaman’da yaşıyor. (532) 432 38 41.

Biz 3 aylık, renk renk kardeşleriz. İlk bakımlarımız yapıldı, tuvalet terbiyemiz var. Sevgi dolu yuvalar arıyoruz, İstanbul’dayız.
Yazının Devamını Oku

Bir pet nasıl star olur

28 Şubat 2009
Kedinizi, köpeğinizi, kuşunuzu ya da balığınızı; kısacası birlikte yaşadığınız her cins evcil hayvanınızı meşhur etmek ister misiniz? Onu televizyondaki dizi ve kliplerde, sinema filminde ya da masa-duvar takvimlerinde görmek istemez misiniz?

Eğer eğitimli, söz dinleyen ve karakteristik özelliklere sahip bir petse yıldız olmaması için hiçbir sebep yok. Üstelik başlangıç için sadece interneti kullanmak yeterli. www.duygubasara.com, www.famestock.com, www.filmelazim.com sitelerine üye olup, özeliklerini ve fotoğraflarını yükleyin ve aramalarını bekleyin.

www.filmelazim.com sitesi oyuncu Esra Akkaya tarafından yeni kuruldu. Sitedeki pek çok kategori arasında evcil hayvanlara da yer veriliyor. Siteye girdikten sonra “kiraya vermek istiyorum” bölümünden üye olup, evcil hayvan kategorisine kendi petinizi ekleyebilirsiniz.

Aynı şekilde çalışan bir diğer site de www.famestock.com. 14 evcil hayvan üyesi var. Kuruluş amacı film şirketlerine ulaşmak.

Şansını sinemada denesin

Kedilerde ayrılık kaygısı köpeklerde olduğu kadar yaygın olmasa da zaman zaman görülebilen önemli davranış sorunlarından birisi. Buna bağlı davranış problemleri genellikle kuvvetli bir duygusal bağ kurdukları sahipleri ile veya evdeki diğer bir evcil hayvanla ayrı kaldıklarında ortaya çıkıyor.
Ayrılık kaygısı olan kediler, bağlandıkları insan veya diğer evcil hayvanla hep aynı odada olmayı ve onun ardından oda oda gezmeyi isteyebilir. Bazen sahipleri evden ayrılırken kapı arasında beklerler. Sahipleri evden ayrıldığında saklanıp gizlenebilirler, tekrar karşılaştıklarında anormal düzeyde sevinebilirler. Sahipleri evden çıktıktan sonra ayrılık kaygısına bağlı olarak yüksek sesle ve sürekli miyavlama, evde uygun olmayan yerlere idrar ve dışkı yapma, çiğneyip kemirerek eşyalara zarar verme gibi davranış problemleri ortaya çıkabilir. Aşırı yemek yeme, kusma ve kendini aşırı yalayıp temizleyerek tüylerini yolma gibi belirtiler de görülebilir.

Ayrılık kaygısının sebebi kedilerde tam olarak bilinmiyor. Ancak kedinin annesinden erken ayrılması, genetik ve çevresel faktörlerin etkisinin olduğu tahmin ediliyor. Oluşmasını engellemek için yapılacak en önemli şey, kedinin yavru olduğu dönemden itibaren sosyalizasyonunun ve çevre ile sağlıklı ilişki kurmasının sağlanması.

Hali hazırda varolan davranış problemlerinin düzeltilebilmesi için öncelikle veteriner hekiminize durumdan bahsetmeli ve kedinizi muayene ettirmelisiniz. Sergilediği anormal davranışların başka bir hastalıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığına bakılmalı.

Yazının Devamını Oku

Güvercin takla attı, sahibi altınları kaptı

14 Şubat 2009
Sakarya Taklacı Güvercin Yetiştirici Uçurucu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin düzenlediği Marmara Taklacı Oyun Kuşu Yarışması’nı bu yıl Mehmet Ömürlüoğlu’nun Ömür adlı güvercini kazandı. 200 güvercinin değerlendirildiği yarışmada Ömür, 15 çeyrek altının da sahibi oldu. Mehmet Ömürlüoğlu (40) tekstilci. Çocuk kıyafetleri üretiyor. İşinden arta kalan zamanları ise güvercinleriyle geçiriyor. Sıkı bir hayvansever olan Ömürlüoğlu, 10 yaşından beri güvercin besliyor:
“Zeytinburnu’nda oturuyorum. Çocukken evimizin bahçesi vardı. Çocukluğum bu bahçede geçti. Çok sayıda hayvan beslemenin zevkine vardım. Bahçede köpek ve kedilerim, evde kanarya ve muhabbet kuşlarım vardı. İlkokul 4’ncü sınıfa giderken beyaz bir güvercin aldım. Evimizin çatısında ona bakıyordum. Bana alışmıştı. Uçuyor sonra bana geri dönüyordu. O kuş beni güvercin tutkunu yaptı” diyor.
Mehmet Bey, zamanla kuşların sayısını artırdı. Askerden döndüğünde 8 - 10 güvercini vardı. Şimdi evinin terasında 20 kuşa bakıyor. Her gün 2 saatini güvercinlerle geçiriyor. Bakımlarını yapıyor, uçuruyor. “Ben onlara iyi bakıyorum, onlar da bana yarışmalardan kupalar getiriyor. Bugüne kadar 6 kupa kazandık” diyor.
Mehmet Bey, sadece son iki yıldır yarışmalara katılıyor. En son kupayı da üç yıldır düzenlenen Marmara Taklacı Oyun Kuşu Yarışması’nda aldı. Havada en az 40 dakika kalıp takla atan ve akrobatik hareketler yapan kuşların yarışmasında Ömürlüoğlu’nun Ömür adını verdiği güvercini birinci oldu. “Birinciliği 94,5 puanla aldık, ödül olarak 15 çeyrek altın kazandık. Bu paraları kuşların bakımlarına harcayacağım. Ömür hepsinin nafakasını çıkarttı” diyor.

TAKLACI GÜVERCİN NASIL OLMALI

Sağlıklı ve güçlü olmalı. Yere sağlam basmalı. Kafa yapısı yuvarlak, boynu ince ve uzun olmalı. Duruşu heybetli olmalı. Kanat telekleri kalın başlayıp uç kısmına doğru incelmeli. Kanatlar yay gibi kurgulu ve gergin olmalı. Gaga renkleri canlı ve parlak olmalı. Tüyleri pamuk gibi yumuşak ve bol olmalı.

Sağlıklı gaga sağlıklı kuş demek

Kafes kuşları gagalarını beslenmenin yanı sıra, savunma silahı olarak, tüylerinin bakımı yada kafes içinde tırmanmak için araç olarak kullanır. Çok sert ve güçlü sıkıştırma, kırma işlerini yapabildikleri gibi son derece hassas işler için de gagalarından yararlanırlar.
Sağlıklı kuşların gagalarının da sağlıklı olması gerekir. Yani bir kuş gagası ile yemek yiyebilmeli, oyuncakları ile oyun oynayabilmeli, çiğneyebilmeli ve tüylerine bakım yapabilmeli.
Kuşların gagasının sağlıklı olması için:
? Genel sağlığı her gün kontrol edilmeli. Gaganın anormal uzayıp uzamadığının, kırılma olup olmadığına, renk ve yapısal değişiklik ile bozukluklar olup olmadığına bakılmalı.
? Gagada aniden oluşan uzama veya büyüme varsa mutlaka veteriner hekime başvurulmalı.
? Çiğnemesine yarayacak oyuncaklar kafeste bulundurulmalı. Değişik malzemelerden yapılmış hazır ürünler kullanabileceğiniz gibi evde kendiniz de doğal urgan ipinden halatlar, tahta parçaları ve makaralardan bu oyuncak hazırlayabilirsiniz.
? Gaganın ve tırnakların bakımı için kullanabileceği tünekler de kafeste bulundurulmalı. Ancak bu amaçla, zımpara kağıdı kaplı tünekler kullanmaktan kaçının.
Kuşları büyüklüklerine ve ihtiyaçlarına uygun yapı ve büyüklükte kafeslerde besleyin. Özellikle büyük papağan ve kuşların kafeslerinin güçlü malzemelerden yapılmış olması gerekir. Zayıf ve uygun olmayan malzemeden yapılmış kafeslerin, özellikle tel, metal ve plastik aksamları, kuşlar gagalarını temizleyip bakımını yaparken çabuk hasar görür. Ciddi sağlık sorunlarına da yol açabilir.

Sağlıklı bir kuşu gagası

? Düzgün ve simetrik görünümlüdür.
? Soyulmalar, doku döküntüleri, kabuklar ve yapısal anormallikler olmaz.
? Leke veya anormal renkte ya da renksiz bölgeler görülmez.
? Kuşun yapısına göre gagası da normal ve uygun uzunlukta olmalı.
? Alt ve üst gaga kapanırken uygun hizada kapanmalı.
Yazının Devamını Oku

Kütüphane Kedisi’nin romanı Türkçe’ye çevrildi

7 Şubat 2009
Dewey, dünyanın en ünlü kedilerindendi. Onu bu kadar ünlü yapan, duygulu bir kedi olmasının yanı sıra Amerika’nın pek de fazla eğlencesi olmayan bir kasabasında, morale çok ihtiyaç duyulan kriz yıllarında bir kütüphaneye yerleşmesiydi. Zamanla halkın sevgilisi oldu, hakkında çıkan makaleler ününü tüm ABD’ye, hatta Japonya’ya kadar ulaştırdı. Kütüphanede onunla birinci derece ilgilenen Vicki Myron, Dewey’in hikayesini kitaplaştırdı. Kitabın Türkçe çevirisi Pegasus Yayınları’ndan çıktı.

Dewey’nin hikayesi, aslında onu bulan kütüphane görevlisinin, kütüphanenin, kasabanın hatta bir eyaletin  hikayesi. Hayatı, ABD’nin Iowa eyaletinde, Spencer Kasabası’nda geçti. Kasaba kütüphanesine terk edilmesiyle tüm yaşamı değişti.
Minik kedi, 1988’in buz gibi soğuk bir ocak günü, iade kitapların konduğu metal kutunun içine bırakıldı. Kütüphane görevlileri onu bulduğunda sıkıştığı köşeden kafasını hafifçe kaldırıp kurtarılmayı beklercesine baktı. Tir tir titriyordu. Lavaboda sıcak suya sokarak ısıttılar. Sudan tertemiz çıktığında kocaman gözleri, kocaman kulakları ve vücudundan büyük kafasıyla onlara mutlu mutlu baktı.
ADINI ÜNLÜ KÜTÜPHANECİDEN ALDIKedi birden tüm çalışanların ilgi odağı olmuştu ve çok mutluydu. Ona Dewey adını verdiler. Dewey kütüphanecilikte ondalık düzende sınıflama yöntemini bulan önemli kütüphanecinin (Melville Dewey) ismiydi. 
Kütüphaneci Vicki Myron, Dewey’i kütüphanede tutabilmek içih yasal bir engel olup olmadığını araştırdı. Sonunda kütüphane yönetim kurulu kütüphanede bir kedi fikrine karşı olmadıklarını söyledi, çok hevesli de değillerdi ama Vicki Myron için bu yeterliydi.
Peki ya kütüphane müdavimleri ne diyecekti? Çocuklar onun gelişinden çok memnun oldu ama sayıları daha az olmakla birlikte, çocuklarının kediden korktuğunu veya alerjisi olduğunu söyleyerek şikayet edenler vardı. Myron uzmanlara danışarak ve sabırla bu sorunu da aştı.
O yıl Spencer kasabası kötü bir yıl yaşıyordu, 1980’lerin çiflik kriziydi bu. Birçok kişi işsiz kalmıştı ve kütüphanede bir nevi iş bulma bankası kuruldu. Başvuru kitapları, listeler ve yerli halkın iş başvurularını yazabilmesi için bir bilgisayar hazırlandı. Bir çok kişi ilk kez bilgisayar görüyordu. Dewey de böyle bir dönemde kötü haberlerden çökmüş insanlara biraz olsun moral veriyordu. Onun o kutudan sağ kurtuluşu, etrafta dolaştığında herkese her şeyin iyi olacağı hissini hatırlatıyordu.
MESAİSİ 9’DA BAŞLARDI

Yazının Devamını Oku

Haydar Dümen, 3 kirpisinin cinsiyetini bir türlü çözemedi

31 Ocak 2009
Psikiyatri uzmanı Dr. Haydar Dümen’in Cihangir’deki evi, Ali Baba’nın çiftliği gibi. Haydar ve Gül Dümen çifti, evlerini ve bahçelerini 4 köpek, 3 kirpi, 4 ördek, 7 tavuk ve 4 muhabbet kuşuyla paylaşıyor. Kimini yolda bulmuşlar, kimini de çevreden “siz bakarsınız” diye getirmişler. Tüm bu hayvanlar arasında kirpilerin özel bir yeri var. Haydar Bey, kirpilerine “mutlu kirpi”nin kısaltılmışı olan Mutki adını vermiş. Mutki 1, Mutki 2 ve Mutki 3’ü elleriyle besliyor. Ama onların cinsiyetini bilmiyor.

Aslına bakarsanız kirpi evcil bir hayvan değil. Dr. Dümen de bunun farkında. “Hayvan severlerden bana kızanlar olacak eminim, ama onları öyle bırakamazdık” diyor. İlk kirpilerine eşiyle birlikte, Selimpaşa’daki yazlıklarında, 2.5 yıl önce yaptıkları bir akşam yürüyüşü sırasında rastladılar. Yumruk büyüklüğünde kirpinin yolda ezilmesinden korkarak evlerine götürdüler. Çok geçmeden hayatlarına bir kirpi daha, ondan kısa zaman sonra da üçüncüsü girdi. Yazlıktan komşuları bulmuş, çocukların elinden kurtarmış, Dümen ailesinin deneyimli olduğunu düşünerek onlara bırakmıştı. “Doğrusunu isterseniz bazen acaba doğada bıraksa mıydık diye düşünüyorum. Ama yavruydular, zarar görmelerinden korktuk. Korumak istedik” diyorlar.
Haydar Dümen’in de eşinin de kirpilerle ilgili bilgisi yoktu. Deneme yanılma yöntemiyle buldu yiyeceklerini, hoşlandıklarını. Tesadüfen badem yemeyi sevdiklerini anladı. Protein ihtiyaçları için yumurta sarısı vermeyi denedi. Sevdiler. Bademi ağzında çiğneyerek yumuşattıktan sonra, yumurta sarısını ise enjektörle veriyor ağızlarına. Evlerinin bahçesi geniş. Ancak bahçeye bırakmaktan çekiniyor. “Kirpiler bahçede yiyecek birşey bulamaz aç kalırlar diye korkuyorum. Evde bakmayı tercih ediyorum” diyor.
ÇAĞIRINCA GELEN KİRPİ
Dr. Dümen’e en fazla ilk kirpileri Mutki 1 alışık. Çağırınca geliyor, elinden badem yiyor. Evin içinde en rahat ve hızlı hareket eden de o. Hatta yatak odalarında yatıyor. Öbür kirpiler Mutki 1 kadar sokulgan değil. Mutki 2’yi yavaşlığından, Mutki 3’ü en ufak olmasından ayırt ediyor. Fakat henüz hiçbirinin cinsiyetini anlayabilmiş değil!
Kirpilerin evdeki köpekleri adam ettiğini söylüyor. Merakla kirpileri koklamaya çalışan köpekler birkaç kez dikenlerle durdurulunca onlara sataşmamayı öğrenmişler. “Aslında hiç saldırgan değiller, tamamen savunmaya yönelik dikenler. Korkunca, tehdit
algılayınca kapanıyorlar derhal” diyor. Kirpilerin korkunca kokarcalar kadar olmasa da koku saldıklarını, hırladıklarını da kendisinden öğreniyoruz.
Haydar Dümen kirpi bakımının zor olmadığını söylüyor. Günde neredeyse 20 saat uyuyorlar. Banyolarını yaptırırken tamamen açıldıklarını ve komik bir hal aldıklarını anlatıyor gülerek.

Yazının Devamını Oku

Nişantaşı kedileri ev sahibi oldu

17 Ocak 2009
İstanbul Nişantaşı’ndaki Mıstık Parkı, o bölgede yaşayan sokak kedilerinin üssü bir yandan. Hayvanseverler kedileri orada besliyor. Fakat bir süre önce ağır kış koşullarına dayanamayan kedilerden bazıları öldü. Bunu gören semt sakinleri harekete geçti. Onların çabaları sayesinde Mıstık Parkı’na iki kedi evi yerleştirildi. Artık soğuktan donmayacak ve daha iyi şartlarda barınabilecekler.

Nişantaşı Mıstık Parkı’nın çalı dipleri ve bankları, yıllarca sokak kedilerinin sığınağı oldu. Ancak bu kış, parkta uyuyan kedilerin bazıları soğuktan donarak öldü. Semt sakinleri, başta muhtarlık olmak üzere çeşitli kurumlara başvurdu. Önce kendi imkanlarıyla yuvalar hazırladılar ama hepsi yok oldu.

Kediler yeniden evsiz kalınca soluğu Şişli Belediyesi’nde aldılar. Aralarında mimar Didem Gökgöz de vardı ve onun varlığı işlerini kolaylaştırdı. Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün desteğiyle iki adet kedi evi yapılmasına karar verildi. Evleri Didem Gökgöz projelendirecekti. Sarıgül de evlerin başına bir şey gelmeyeceği konusunda güvence verdi. Böylece iki hafta içinde inşa edilen ahşap kedi evleri geçen hafta hizmete açıldı. Evlere, oyuncu Tunç Oral’ın 2007’de kaybettiği eşi Nefise Ayten Akova’nın adı verilecek. Akova, Muğla Milas’taki yangın sırasında evinin bodrum katındaki köpekleri kurtarırken hayatını kaybetmişti.

Evlerin her birinde iki odacık var. Tek odada iki kedi rahatça kalabilsin diye asma kat bulunuyor. İçlerine küçük kilimler ile mama ve su kapları yerleştirilmiş. O kapları yine çevrede yaşayan hayvanseverler dolduracak.

Evlerin boyamasında kullanılan malzemeler su geçirmez. Çatılarda ısı yalıtımı sağlamak için özel malzeme kullanıldı. Evlerin eni 120, iç derinliği 60 ve yüksekliği 125 cm. Bir tanesinin maliyeti yaklaşık 700 TL. Masrafların tamamı 10 gönüllü tarafından karşılandı. Mustafa Sarıgül, açılışta, mayısa kadar 100 kedi evi daha yapılacağının ve çevre parklara yerleştirileceğinin sözünü verdi. Üstelik bu kez masrafları belediye tarafından karşılanacak.

Destek vermek isteyen hayvan koruma gönüllüsü olsun

Mustafa Sarıgül’ü bu işe destek vermeye ikna eden kişi, avukat Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu. Kalafatoğlu, İstanbul Hayvan Hakları Komisyonu Genel Sekreteri. Parkın açılışında yerel hayvan koruma görevlisi olmanın ne kadar önemli olduğunu anlattı:

"Her ilde, her ilçede ne kadar çok yerel hayvan koruma görevlisi olursa, belediye görevlileri de sokaktan hayvan toplamaya geldiklerinde, çok daha fazla dikkat etmek zorunda kalır. Toplanılan hayvanların yasa gereği mahallelerine bırakılma zorunluluğu denetlenmiş olur. Bu yüzden, hayvanlar için bir şeyler yapmak isteyen herkesi, önce Yerel Hayvan Koruma Görevlisi olmaya davet ediyorum." Tutku DİNAR

Kuşların ömrünü uzatmak için

Kafes kuşlarının yaşam süreleri türlerine göre değişir. Muhabbet kuşları 8-10 sene, kanaryalar 6-12 sene, cennet papağanları 8-14 sene, gri Afrika papağanları 50-60 sene, amazon papağanları ise 50 senenin üzerinde yaşar. Son derece titiz, düzenli ve dikkatli bir bakım ve beslenme uygulandığında, düzenli muayene ve veteriner hekim kontrolleri yapıldığında bu süre muhabbet kuşları için 13-15, kanaryalar için 20 - 25, cennet papağanları için 20, gri Afrika papağanları içinse 60 seneden fazla olur. Amazon papağanları 100 yaşına kadar yaşayabilir.

Yaşlanan kafes kuşlarının ihtiyaçlarında değişiklikler olur. Sağlık sorunları ve buna yönelik ihtiyaçların da gözetilmesi uzun yaşamaları için önemlidir.

Görülen en önemli sağlık sorunlarının başında, daha önceki yıllarda uygulanan beslenme hatalarının zaman içinde ortaya çıkardığı problemler gelir. Uzun süreli ve tek yönlü olarak tohum taneleri ile beslenme sonucunda görülen şişmanlık (obezite) sık görülen bir sorundur. Kuşun daha az hareket etmesi ve metabolizmasının yavaşlamasına neden olabilir. Deri altında ve karın bölgesinde aşırı yağlanma, gagada aşırı uzama ve nefes alma güçlüğü gibi belirtiler gözlenebilir.

Yaşlılığa bağlı olarak nadiren zayıflama ve kilo kaybı da ortaya çıkar. A vitamini ve kalsiyum yetmezlikleri de sık karşılaşılan durumlar. A vitamini yetmezliği de tek yönlü ve yetersiz beslenme sonucunda ortaya çıkar. Kilo kaybı, burun akıntısı, ishal, halsizlik, yumurta tıkanması, iştahsızlık, solunum problemleri gibi belirtiler gösterir. Kalsiyum yetmezliği daha ziyade gri Afrika papağanı ile büyük papağanlarda görülür. Tek yönlü ve tohum tanesi ağırlıklı beslenme sonucunda ortaya çıkar. Gri Afrika papağanlarının besinle birlikte dışardan almaya ihtiyaç duydukları D vitamini daha yüksektir. Kalsiyum yetmezliği de D vitamini eksikliğine bağlıdır.

ONLAR DA KATARAKT OLUR

Yaşlılıkla birlikte özellikle papağanlarda damar sertliği, merkezi sinir sistemi rahatsızlıkları ve katarakt ortaya çıkar. Katarakt insanda olduğu gibi yıllar içinde değil aniden birkaç hafta içinde gelişir ve bazı kuşlarda hızla körlüğe kadar götürebilir. Yaşlılıkla birlikte irisin rengi de zamanla açılabilir.

Uyku azalması, daha az konuşma ve ötme, daha az hareket etme gibi davranış değişiklikleri gözlenebilir. Bunların bazıları hastalık belirtisi de olabileceğinden mutlaka veteriner hekiminize kuşu muayene ettirin.

Eklem problemleri de yaşlı kafes kuşlarının en çok karşılaştığı sağlık sorunlarından. Eklemlerde şişme, daha az uçma, kafesin dibinde oturma, denge kaybı ve eklemlerin esnekliğini kaybetmesi gibi belirtiler görülür. Belirtiler şiddetlenmeden mutlaka veteriner hekiminizi ziyaret etmelisiniz.

İştah kaybı, tüy kalitesinin azalması, dışkının daha yeşil olması, nefes alma problemleri gibi belirtilerle seyreden karaciğer yağlanması da sık rastlanan problemlerden. Yanı sıra yaşlı kuşlarda böbrek hastalıkları, kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları, deri ve tüylerle ilgili değişiklikler ve hastalıklar da sıklıkla ortaya çıkar.
Yazının Devamını Oku