11 Temmuz 2009
HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu’nun başlattığı “Terk etmeyin” kampanyasının devamında bu kez, petshop’lardan yavru hayvan alanlar hedeflendi. Eve hayvan almanın, 10-15 yıllık bir bakım taahhüdüne girmek olduğunu hatırlatıyorlar ve çocuğunuza eğlence arıyorsanız petshop’tan değil toyshop’tan, yani oyuncak dükkanından alışveriş yapın diyorlar. Kampanyanın detaylarını, Federasyon Başkanı Ahmet Kemal Şenpolat anlattı.
Aileler karne, yılbaşı, doğum günü hediyesi olarak ya da sırf sevimli göründüğü için çocuklarına marketten makarna alır gibi petshop’lardan hayvan alıyor. Hayvanlar da petshop’ta çok güzel sunuluyor. Fakat bu hayvanların yüzde 80’i bir süre sonra sokağa bırakılıyor. Çünkü yavruluktan çıkıyor, normal boyutlarına ulaşıyor, havlama ve tüy dökme gibi nedenlerle istenmemeye başlıyor.
Çoğunlukla piknik ya da tatil yerlerine bırakılıyorlar. İstanbul’da en çok Adalar, Moda ya da Sarıyer, Kemerburgaz Belgrad Ormanları gibi yerler tercih ediliyor. Fethiye, Bodrum, Marmaris, Kuşadası da tatilcilerin hayvan terk etme yeri. Alpler’de yaşaması gereken tüylü kocaman St. Bernard köpekleri 40 derece sıcaklıktaki Fethiye’de gördüm.
İnsanlar, barınaktan sahiplenmek yerine hayvanların bir mal, etiket olarak görüldüğü petshop’ları tercih ediyor. Oysa bunların çoğu denetimsiz. Büyük kısmı, hayvanları gelir düzeyi düşük olan Romanya, Moldova, Bulgaristan, Ermenistan gibi ülkelerden getiriyor. Poşetlerde, valizlerde; Kapıkule, Sarp gibi sınır kapılarından hayvanı uyutarak kaçak geçiriyorlar. Yasal yollarla gelen hayvanların menşei şehadetnamesi, aşı karnesi olması lazım. Kaçak gelenlerin yarısı yolda telef oluyor, canlı kalanlar hastalıklı oldukları için kısa süre sonra petshop’ta ya da satıldığı evde ölüyor. Çünkü anne sütü almadan, gençlik aşısı yapılmadan annelerinden alınıyorlar. Adeta köle ticareti gibi.
BARINAKLAR CİNS HAYVAN DOLU
Biz, hayvan alacaklara, barınaklardan alın diyoruz. Çünkü barınaklar cins hayvan dolu. Hatta artık sokaklarda bile kırma cins hayvanlar görüyoruz. Üç yıl önce gümrük müsteşarlığına gidip, gelin kaçak hayvan girişini engelleyelim, dedik. Rusça, Romence, Türkçe bir afiş hazırlattık, yurtdışından Türkiye’ye kaçak hayvan getirenlerin Kaçakçılık Kanunu’na göre hapis cezası ile yargılanacağını yazdık. Atatürk Havalimanı dış hatlarda Duty Free’nin olduğu yerde bu afiş uzun süredir var. Gümrük kapılarına da koyduk. 30 dolara gelen şey bin dolara satılıyor. Hayvanlara can değil, mal diye bakılıyor.
BAKAMAYACAKSANIZ ALMAYIN
Kampanyada, bu hayvanların oyuncak olmadığını anlatmaya çalıştık. Bir havyanı alınca onunla 10-15 yıllık bir taahhüde giriyorsunuz. Buna oyuncak gibi bakacaksanız, bozulduğu zaman atarım, bakamadığım zaman barınağa bırakırım diyecekseniz, onun yerine gidin oyuncak alın. Bizim asla herkes hayvan sahibi olsun gibi bir derdimiz yok. Bakamayacak olan almasın. Tıpkı çocuk sahibi olmak gibi. Hayvandan sıkılıp sokağa bırakanlar, nasıl olsa birileri bakar, nasıl olsa belediye bakar, diye düşünüyor. Yok öyle bir şey, ne öyle bir ödenek var ne de o kadar gönüllü... Tüketiciyi eğitmemiz lazım. Hayvanların mağazalara nereden ve nasıl geldiğini görseler, teşvik etmezler.
Kedi ve köpekleri de güneşten korumak lazım
Yaz aylarında, kedi ve köpeklerde de uzun süre güneş ışınına maruz kalma sonucunda güneş yanıkları oluşabiliyor. Özellikle açık renkli, kısa tüylü veya tüysüz ırklar ile çok kısa tıraş edilmiş kedi ve köpekler, risk altında bulunuyor. Kulakları beyaz kedi ırkları ile collie ve shetland sheepdog gibi burun bölgelerinde pigment (renk maddesi) bulunmayan köpek ırklarına da dikkat etmek lazım. Son grupta, nasal solar dermatid (güneşe bağlı burun bölgesi dermatidi) dediğimiz güneş yanıklarına rastlanabiliyor.
Hafif düzeydeki güneş yanıkları, yüzeysel ve bölgesel bir kalınlaşma olarak kendini gösterir. Hafif güneş yanıklarında deride kızarıklık dikkati çeker. Daha ileri durumlarda, derinin alt tabakalarına kadar yanık etki edebilir. Bu durumda deri daha da kalınlaşıp kızarabilir. Özellikle öğlen saatlerinde kısa tüylü ve açık renkli kedi ve köpekleri güneşten korumak gerekir.
Yanığın tedavisi, deride oluşan problemlerin şiddetine göre değişir. Hafif düzeydeki yanıklarda, veteriner hekiminiz genellikle evde uygulayabileceğiniz ilaç ve kremler önerir. Daha şiddetli yanıklarda tedavinin klinik ortamda sürdürülmesi, hem lokal ilaçların hem de sıvı kaybına yönelik serum tedavilerinin uygulanması gerekebilir.
Belirtileri insandaki kadar belirgin olmadığından, güneş yanığının şiddeti tahmin ettiğinizden daha ileri düzeyde olabilir. Bu nedenle tedavi için yapılacak uygulamaları mutlaka veteriner hekiminizin muayenesi ve önerileri doğrultusunda gerçekleştirin.
Özellikle risk taşıyan kedi ve köpek ırklarını güneş ışığından yaz aylarında koruyun. Zorunlu hallerde güneşe çıkılacaksa, özel üretilmiş SPF 15 faktör ve yukarısı koruyucu losyonlar kullanın. Yanı sıra, tişört ve benzeri kıyafetler giydirebilirsiniz. Güneş ışınlarından korunması için kedi ve köpeklerin yaz aylarında çok kısa tıraş edilmemesi önerilir. Sürekli olarak güneş yanığı geçirmesi ve deride uzun süreli olarak problem oluşması ileri dönemde deri kanserlerine yol açabilir.
Pako pano
11 aylık erkek. Veteriner kliniğinde büyüdü. Sağlıklı ve aşılı, sokakları hiç bilmiyor. Dışarıda yaşama şansı yok. Ömür boyu onu sahiplenecek yoldaşını arıyor. İstanbul. Tel: (542) 251 66 31.
Kedime bir ev bulamazsam sokakta kalacak, maalesef başka seçeneğim kalmadı. Tüm aşıları tamam, kısırlaştırıldı. Yaklaşık 1.5 yaşında. Çok iyi huyludur. Lütfen bir aile bulması için yardımcı olun. Mehmet Kızmaz. Tel: (212) 695 02 36.
Evde doğmuş, anne sütü ile beslenmiş, 2 aylık rengarenk yavrularımıza sıcak yuvalar arıyoruz. Tel: (555) 986 97 30.
Dört kardeşlerdi, barınağa bir kutu içinde bırakılmışlardı. Çok küçüklerdi ve elimizden geleni yapmamıza rağmen bir kardeşlerini kaybettik. 2 aylık, üç kardeşler artık. Yeni yuvalarına gitmeye hazırlar. İç, dış parazit tedavileri yapıldı, gayet güzel mama yiyorlar ve tuvalet terbiyeleri var. Bu bebeklere yuvanızı açmak ister misiniz? Tel: (216) 384 51 65- (555) 986 97 30
Yazının Devamını Oku 4 Temmuz 2009
Tatile giderken her seferinde gözünüz arkada mı kalıyor? Cihangir’de bu ay açılan Pisipisi Evi sayesinde artık gönül rahatlığıyla tatile gidebilirsiniz. Evcil hayvanlarınıza göz kulak olan kedi pansiyonu 24 saat açık. Fakat önceden randevu almanız şart.
Üç cephesi bulunan pansiyon 18 kedi kapasiteli ve dostlarınızın rahat edebilmeleri için her şey düşünülmüş. Mesela kafesler rahat hareket edebilecekleri ve oynayabilecekleri kadar geniş. Hayvanlar dışarıyı rahatlıkla görebiliyor. Kafeslerin içlerinde yastık, kum kutusu, mama ve su kapları, tırmanma boruları ve oyuncaklar bile var. Ayrıca kedilerin bulunduğu “pisi odası” günün her saati ışık alıyor. Kediler pansiyonun doluluk durumuna göre, belirli zaman aralıklarında sırayla kafeslerinden dışarı çıkarılıyor. Gezinerek oyun oynayabiliyor ve bu sayede aralarında oluşabilecek anlaşmazlıklar da ortadan kalkmış oluyor.
Emanet ettiğiniz kediniz hastalanırsa size hemen haber veriliyor. İsterseniz kendi veterinerinize ya da Pisipisi Evi’nin anlaşmalı olduğu veterinere götürülüyor.
Ancak pansiyona kedinizi bırakmak için bazı şartlara da uymanız gerekiyor. Örneğin, aşılarının tam olması Pisipisi Evi’nin ilk kuralı. Ancak kedinizin odada serbest gezinebilmesini istiyorsanız FIP (Feline Infectious Peritonitis) testini yanınızda getirmelisiniz. Yeterli miktarda mama ve kum da bırakmalısınız. Konaklama fiyatları gecelik 25 ve aylık 600 lira. (212) 243 83 32 Nazlı SEZGİN
Aşırı sıcaklar evcil hayvanlar için de tehlikeli
Bugünlerde bizim için tehlike arz eden güneş çarpması ve ısı vurması gibi problemler aynı şekilde evcil hayvanlarımızın da sağlığını tehdit ediyor. Gerek ev içinde ve balkonda, gerekse dışarıda ve arabayla giderken alacağımız tedbirler köpek, kedi ve kuş gibi evcil hayvanlarımızı sıcak havalarda ortaya çıkan risklerden korumak için çok önemli. Bu tedbirleri sıralayacak olursak;
İçme suyunu gün içinde daha sık değiştirin ve su kaplarında serin ve taze içme suyu bulunmasını sağlayın. Köpeklerinizi gezintiye çıkarmak için ısının daha düşük olduğu sabahın erken saatlerini ve akşam saatlerini tercih edin. Kedi ve köpeğiniz bahçede yaşıyorsa mutlaka onu sıcaktan koruyacak serin ve gölge bir dinlenme yeri sağlayın. Kafes kuşlarınızı kafesle birlikte doğrudan güneşin altında kalacak şekilde balkonda veya cam önünde bırakmayın. Arabayla seyahat ederken evcil hayvanlarınızı araç içinde bırakmayın. Aracınızı gölgede ve camı aralık bile bıraksanız araç içindeki ısı, sağlığı tehdit edecek şekilde yükselebilir. Köpeğinizle uzun yürüyüşler yapıyorsanız yaz aylarında mutlaka için termosla serin içme suyu taşıyın.
Isı vurması gibi tehlikeli bir durumla karşılaşan köpek ve kedilerde hızlı soluma, dilde kızarıklık, diş etleri ve mukozalarda kızarıklık, yoğun ve yapışkan bir salya, depresyon, halsizlik, baş dönmesi, kusma (bazen kanlı) ve ishal gibi sorunlar olabilir. Müdahale edilmezse şok ve koma durumları bile yaşanabilir.
Kafes kuşlarında ise gagası açık bir şekilde nefes alma, kanatlarını açarak vücudundan uzak tutmanın yanı sıra hırçınlık ve huzursuzluk gibi belirtiler gözleyebilirsiniz. Bu durumda evcil hayvanınızı gölge ve serin bir yere alın. Isı vurması eğer kedi veya köpeğinizde mevcutsa onu mümkünse ılık suyla ıslatılmış bir havluyla sarın. Kuş ise hafif hafif ılık su püskürtün ve vücudunu ıslatın. Kesinlikle soğuk suyla ıslatmayın ve yıkamayın. Ani ısı değişikliği evcil hayvanınızı öldürebilir. Eğer henüz su içebilecek haldeyse yine soğuk olmamak kaydıyla azar azar su içirin. Ve bu mutlaka veteriner hekiminize başvurun.
Pako pano
Çilek uyumlu, minik tatlı bir kız. Sadece 7 aylık. Bir apartmanın bahçe kömürlüğünde ağlarken bulundu. Aşıları da yapıldı. Evin diğer kedisi çok kıskanç olduğu için kendine yuva arıyor. 0532 426 15 60
Annemiz biz 6 kardeşi, bir apartmanın alt katında doğurdu. Ancak ne yazık ki iki gün önce öldü ve biz hem yetim hem de yalnız kaldık. Komşular bizi şırıngayla besliyorlar ama çok zorlanıyorlar. Acilen bize sahip çıkacak kedi sever sahiplerimizi bekliyoruz. 0505 813 46 36
Biz 5 kardeştik. Annemiz olmadığından aç ve susuz kaldık ve bir kardeşimiz öldü. Şimdi çok güzel mama yiyoruz, tuvalet alışkanlığımız var. İç ve dış parazit tedavilerimiz yapıldı. Çok oyuncuyuz ama çok da usluyuz. Şimdi bizi çok sevecek yuvalar arıyoruz. (216) 384 51 65/(0555) 986 97 30
Yazının Devamını Oku 27 Haziran 2009
İstanbul Sarıgazi’de geçen hafta açılan Pet Cash&Carry’de, kediden köpeğe, kuştan balığa tüm evcil hayvanlara yönelik ürünler satılıyor. 600 metrekarelik marketten ister perakende, ister toptan alışveriş yapıyorsunuz. Pet Cash&Carry, bir ay önce İstanbul Sarıgazi’de açıldı. Raflarda kedi, köpek, kuş, balık, kemirgen ve sürüngenlere yönelik pek çok ürün var. Hepsi de markalarına ve cinslerine göre düzenli bir şekilde sergileniyor.
Aksesuvar grubunda Trixie, uzatma tasmalarda Flexi, mama grubunda Daily Cat, Cani Menü, Forte Nutrition ve çiğneme grubunda Daily Dog gibi markalara ait 800 kalemden fazla ürün bulunuyor.
Küçük köpeklere yönelik sırt çantasından uyku tulumlarına, piknik çadırlarından bisiklet sepetlerine kadar ne ararsanız var. Örneğin uçak çantaları, 3-4 kiloluk kedi veya köpeğinizle rahatça kabin içi uçmanızı sağlıyor. Köşe tuvalet kabı, dar mekân sahiplerinin imdadına yetişiyor. Bagaj örtüsü, özellikle cipler için ideal. Köpeğin seyir esnasında kaymasını engelliyor.
Markette her keseye uygun ürün var. Satılan en pahalı objeler, IATA garantili taşıma kapları, dört mevsim kullanılan kulübeler, elektronik aksamlı mama kapları ile havlama önleyici tasmalar.
Mağazanın alt yapısı ve çalışma biçimine, Türkiye’deki pet sahiplerinin en çok nelere ihtiyaç duyduğu düşünülerek karar verildi. Süpermarketin kurucuları, önce dünyadaki tüm pet fuarlarını gezdi. Birçok yurtdışı mağaza konseptini gözlemledi. Son olarak Portekiz’de gördükleri bir örneği geliştirerek Türkiye’de uygulamaya karar verdi. Yani hem perakende hem de toptan olarak herkese ürün satacak bir konsept geliştirdiler. Bu sayede petshop ve pet klinikleri, satacakları ürünleri almadan önce yakından görebiliyorlar.
YAZIN EN ÇOK CAN YELEĞİ SATILIYOR
En çok satan ürünlerin başında her zaman mamalar geliyor.
Onu genel ihtiyaç statüsündeki kedi kumu takip ediyor. Koku yapmama özelliği taşıyanlar tercih ediliyor.
Şampuanlar ve catnip spreyleri de çok popüler. Catnip spreyi, kediyi büyüleyen bir malzeme. Tırmalama tahtasına sıkıyorsunuz, kediniz sadece oraya tırnak atıyor.
Yaz aylarında özellikle tatil beldelerine giden hayvan sahipleri yüzen oyuncakları tercih ediyor.
Seyahatlerde hayvanları rahatlıkla taşıyan çantalar rağbet görüyor.
Tekne sefaları için can yelekleri alınıyor.
Sıcak günlerde sokakta vakit geçiren kedi ve köpeklere, trafikte rahat etmelerini sağlayan fosforlu tasmalar takılıyor.
Yazlıkların bahçelerine kuş yuvaları yerleştiriliyor.
Hakan GENCE hgence@hurriyet.com.tr
Pako pano
Bu güzeller güzeli misket oğlan ve kardeşlerine iyi bakılacakları yuva arıyoruz. İç ve dış parazit iğneleri yapıldı. Tuvalet alışkanlıkları var. Kıtır kıtır kuru mama yiyorlar. Oyuncu ve çok sağlıklılar. Onlara yuvanızı açar mısınız? İstanbul. Tel: (216) 384 51 65 - (543) 254 65 77.
2 aylık gri - beyaz güzel ve uslu kıza sevgi dolu yuva arıyoruz. İç ve dış parazit tedavileri yapıldı. Çok sağlıklı. Tel: (555) 986 97 30
Yazının Devamını Oku 20 Haziran 2009
Kedilerde yangısal bağırsak hastalığı, vücutta yangı mekanizması ile ilgili hücrelerin bağırsak ve bazen de mide dokularına yayılması ile ortaya çıkar. Çoğunlukla, çeşitli etkenler nedeniyle bağırsak dokusunda meydana gelen yara ve hasarlı bölgelerde görülür. Hastalığın kesin sebebi tam olarak bilinmese de, genetik faktörlerin, beslenme hatalarının, enfeksiyon etkenlerinin ve bağışıklık sistemi bozukluklarının çok önemli etkileri bulunmakta.
En önemli belirtileri ishal ve kusma. Özellikle mide ve bağırsağın ilk kısımlarına yerleştiği durumlarda kusma daha belirgin oluyor. Hastalık kalın bağırsakta oluşmuş ise ishal dikkati çekiyor. Dışkı yapma sıklığı artar ama miktarı azalır. Dışkı ile birlikte bir miktar mukus ve kan da görülebilir.
İshal ve kusma genellikle arada kendiliğinden kaybolup sonra tekrar ortaya çıkar. Hastalık şiddetliğinde iştahsızlık, kilo kaybı ve halsizlik de dikkati çeker. Bazı kediler kum kabı dışında yerlere de tuvalet yapmaya başlayabilir.
Teşhisinde, veteriner hekiminiz, hastalığın geçmişi ve belirtileri ile ilgili olarak sizden alacağı bilgilerin yanı sıra fiziksel muayene, kan ve gaita (dışkı) analizleri, röntgen, endoskopi ve ultrason gibi görüntüleme yöntemleri ile gerekli olduğu taktirde biopsiye başvurabilir.
Beslenme yönteminin düzenlenmesinin yanı sıra, gerekli görülen ilaç uygulamaları ile kombine bir tedavi uygulanır. Hastalığın durumuna ve bulgularına göre alerjik etkisi azaltılmış özel diyetler, lif oranı yüksek, sindirimi kolay ve yağı düşürülmüş reçete mamalar kullanılabilir. Enfeksiyon etkenleri ve parazitlere karşı tedaviler, su ve elektrolit kaybını destekleyici uygulamalar ve bağırsak hareketlerini düzenleyen ilaçlar yine veteriner hekiminizin önerilerine göre kullanılabilir. Hastalığın tedavisi genellikle uzun sürelidir. Belirtiler ortadan hızla kalksa bile tedaviyi aksatmadan devam ettirmelisiniz, kontrolleri düzenli yaptırmalısınız.
Pako pano
Bu iki yavru tekire sıcak bir yuva aranıyor. İstanbul. Tel: (537) 949 98 58.
Anneleri öldüğü için biberonla büyüttüğümüz 7 bebek, 1.5 aylık oldu ve hepsine birden bakmayacağımız için onlara birer yuva arıyoruz. Tel: (541) 256 33 12
Yazının Devamını Oku 13 Haziran 2009
Tatile çıkarken kedinizi veya köpeğinizi de yanınıza almak istiyorsanız, planlamanız gereken pekçok şey var. Gideceğiniz yerin hayvan kabul edip etmediğini sorarak başlayabilirsiniz işe. Ya da otobüs veya havayolu şirketinin hayvan taşıma koşullarını öğrenerek. Diğer bazı önemli noktaları derledik.
Gideceğiniz tatil yöresindeki veteriner kliniklerinin adreslerini, telefon numaralarını yanınıza alın. Hangisinin acil servis hizmeti verdiğini öğrenin.
Aşılarının eksiksiz olduğundan emin olun. Aşı karnesini yanınızda bulundurun.
Otomobil yolculuğu kedi veya köpeğiniz için tehlikeler barındırabilir. Bazı sürücüler, seyahat sırasında köpeğinin kucağında durmasına izin verir mesela. Açık pencereden dışarı bakmak, rüzgarı hissetmek köpeklerin de hoşuna gider. Bazıları da kedilerini kafesten çıkarır, arka camda seyahat etmesine izin verir. Bu gibi durumlarda ani bir fren pet’inizin hayatına mal olabilir. Ayrıca kedilerin ani reaksiyon verdiklerini unutmamak lazım. Onları kafes içinde tutmak, kafesi de mutlaka sabitlemek daha güvenli olacaktır.
Bir benzinciye girdiğinizi, mola verdiğinizi varsayın. Serbest bırakılmış hayvanlar kapı açılır açılmaz fırlayıp kaçabilir.
Pek çok kedi ve köpek otomobil yolculuğundan hoşlanmaz. Yol boyu ağlayarak, havlayarak sizin de dikkatinizi dağıtabilir, sinirinizi bozabilirler. Ayrıca araba tutan hayvanlar da var. Bu ihtimale karşı veterinerinizle konuşabilir, onun uygun gördüğü sakinleştiricilerden, uygun dozda verebilirsiniz.
Kedi ve köpekleri de sıcak çarpar. Özellikle de havasız bir otomobilde kapalı kaldıklarında. Çok mecbursanız çapraz camları, dışarı kaçamayacakları kadar aralık bıraktığınızdan emin olun.
Yavru köpeklerde kan seviyesi düşerse
Yavru köpeklerde özellikle yetersiz beslenme, kalitesiz ve sindirim oranı düşük mamaların kullanılması ya da yavru köpeğin gereğinden fazla egzersiz yaparak aşırı düzeyde enerji harcaması, kan şekerinin düşmesine (hipoglisemi) neden olabilir. Karaciğer hastalıkları ve bazı sindirim sistemi hastalıkları da hipoglisemiye yol açabilir.
En dikkat çeken belirtileri, halsizlik ve bitkinlik. Kaslar ve beyin dokuları da enerjisiz kalabileceği için titreme, dengesiz ve sarhoş gibi yürüme, yön bulma bozukluğu, huzursuzluk, kasılma ve titreme gibi belirtiler de görülebilir. Bazı ileri durumlarda belirtiler şiddetlenerek nöbetler ve bunları takiben koma durumu ortaya çıkabilir.
Hastalığın şiddeti ve tehlikesi kan şekerinin ne düzeyde düştüğüne bağlıdır. Eğer beslenme yetersizlikleri ve hatalarından ya da aşırı egzersizden kaynaklanıyorsa, bu durumların düzeltilmesiyle hızla düzeltilebilir. Karaciğer ya da sindirim sistemi organlarındaki bozukluklar sonucunda ortaya çıkan hipoglisemiler ise kronik ve ömür boyu süren bir hastalık halinde devam edebilir.
Hipoglisemi ile ilgili belirtileri gördüğünüzde yavru köpeğinize sıvı glikoz, mısır şurubu, şekerli su veya bir miktar bal vererek yardımcı olabilirsiniz. Şekerli sıvıları azar azar dudaklarına ve diş etlerine damlatarak veya sürerek uygulayabilirsiniz. Ardından yapmanız gereken vakit geçirmeden veterinere başvurmak.
Pako pano
Altı haftalık üç kardeş ve anneleri, annenin kısırlaştırma ameliyatından sonra sokağa terk edildiler. Şuan bir evde misafirler ancak ev sahibi birkaç gün içinde yaşadığı yurtdışına gidecek. Sahiplenmek için: Alper Özen, 0534 765 18 83.
Bu yavru 10 günlük . Şu an biberonla besleniyor. Bir süre daha biberonla bakımını yapacak ve ömür boyu onu sahiplenecek yeni ailesini arıyoruz.
Yazının Devamını Oku 6 Haziran 2009
İstanbul Devlet Tiyatrosu oyuncusu Ayşen İnci, geçen ay Güncel Yayıncılık’tan farklı bir öykü kitabı çıkardı: Pisikolojik Öyküler. Kedilerin gözünden insan hikayeleri anlatılıyor. Pisikolojik Öyküler, Ayşen İnci’nin ikinci kitabı. Daha önce, Kanal D’de yayınlanan Sihirli Annem dizisindeki Periliçe rolünde çocuklar onu çok sevdiğinden, Peri Kraliçesinden Masallar kitabını çıkarmıştı.
Bu sefer de çocuklar kadar değer verdiği, sevdiği kediler için bir şeyler yapmak istedi. Hem onları, hem de çevresinde gözlemlediği önemli olayları aktarmak için farklı bir çözüm yolu buldu; olayları kedilerin gözünden anlatmak...
Kitaptaki ilk öykü Münevver Hanımın Kedisi. Şöyle başlıyor:
“Kaç saattir bu divanın altında kıpırdamadan oturduğumu hatırlamıyorum. Kuyruğumu bacaklarımın arasına aldım, boynumu büktüm, hiç ses çıkarmadan, kıpırdamadan duruyorum. Yattığım yerden bir yığın ayak görünüyor. Münevver annemin pazardan aldığı, aynı renk, aynı desen ama değişik boylarda bir yığın terlik ve içinde kaybolan ya da sığmayan bir sürü kadın ayağı. Bazılarının kokusu yabancı geliyor ama koklamak için en ufak bir merak ve istek yok içimde...”
JOSEPHINE’İN GÖZÜNDEN ÖZDEMİR ASAF
Ayşen İnci, kitaptaki 12 öyküyü yazarken en büyük yardımcıları siyam cinsi Cingöz ve İran kedisi Sakız oldu. Onların hareketleri, yaşadıkları, duyguları, duyarlılıkları, insanlara bakış açıları, nelerden etkilendikleri kitaba yansıdı. Yazar, öykülerinde gerçek hikayelerden de esinlendi. Örneğin “Bir Gün, Bir Evde, Bir Kedi” başlıklı öyküyü, Özdemir Asaf’ın kedisi Josephine anlatıyor. Bebek’teki Asaf’ın Yeri adlı meyhaneye nasıl geldiğini ve orada neler yaşadığını öğreniyoruz. Ayşen İnci bu hikayeyi Asaf’ın oğluyla konuşarak geliştirmiş. İçine Özdemir Asaf’ın şiirlerini yedirmeyi de unutmamış.
Gerçek hayattan esinli bir diğer öykü de Sahne Tozu Yutan Kedi. “Adım Rigoletto. Böyle bir kedi adı olur muymuş, dediğinizi duyar gibiyim. Annem Atatürk Kültür Merkezi’nde, Rigoletto oynanırken, sahne gerisinde, bir dekor parçasının içinde doğurmuş beni. Oyundaki sanatçılar da bana bu adı takmışlar...” diye başlayan hikaye sayesinde, İstanbul Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM), geçen yıl boşaltılmadan önce nasıl bir yaşam olduğunu öğreniyoruz. Gerçekten de AKM’de oyun ya da opera izlerken sahneye kediler çıkardı. İşte o binada yaşayan kedilerin hikayelerini Rigoletto anlatıyor. Tabii sonunda AKM apar topar boşaltıldığında, bomboş binada neler yaşadıklarını da...
Yazının Devamını Oku 30 Mayıs 2009
Kısırlaştırılmamış dişi kedilerde sık karşılaşılan hastalıklardan birisi, rahim iltihabı olarak bilinen pyometradır. Genellikle kızgınlık (çiftleşme dönemi) döneminin ardından, 2-3 ay sonra belirtileri ortaya çıkan bu hastalığın oluşmasında enfeksiyon etkenleri kadar hormonlarla ilgili problemler de önemli rol oynar.
Önce rahim duvarında kalınlaşma ve kistler meydana gelir. Bu kistlerden salgılanan sıvılarla rahimin içinde önemli ölçüde sıvı toplanmaya başlar. Bakterilerin de serviksi geçerek rahime ulaşmasıyla hastalık şiddetlenir ve belirtiler artar. Normalde kurşun kalem inceliğinde olan rahim, 10 -15 kat kadar büyüyebilir. Hastalık devam ederken en dikkat çeken bulgu, kedinin akıntıdan dolayı o bölgeyi daha fazla yalaması ve temiz tutmaya çalışmasıdır.
Hastalığın belirtileri vulvadan gelen sarı beyaz renkli, bazen de kanlı akıntı, karın bölgesinde gerginlik ve büyüme, kusma, iştahsızlık, halsizlik ve bazen de vücut ısısının yükselmesidir. Hastalığın çok şiddetlendiği ve tedavi edilmediği durumlarda rahim yırtılıp içerdeki sıvı karın boluğuna boşalabilir. Bu durum çok sık görülmemekle birlikte ölüme neden olabilir. Hastalığın tedavi edilmediği durumlarda böbrek harabiyeti de ortaya çıkabilir ve bu da kedi için öldürücüdür.
Hastalığın tedavisi veteriner hekiminizin belirleyeceği uygun ilaç uygulamalarını ve kedinin kısırlaştırılmasını kapsar. Dişi kedileri rahim iltihabından korumanın en iyi yolu onları vaktinde kısırlaştırmaktır.
Terk edilen hayvanlara hutbeli koruma
Hayvanseverlerin en büyük dertlerinden biri, yazlık beldelere terk edilen hayvanlar. Bu yüzden, 1 Haziran - 31 Eylül tarihleri arasında Antalya’da “Beni Terk Etme” isimli bir proje başlıyor. Cuma namazında hayvanları konu alan hutbeler okutulması için çalışmalar sürüyor. Bakamayacağınız hayvanı almayın, barınaklardan hayvan sahiplenin ve terk ettiğiniz hayvanlara kimsenin bakmayacağını unutmayın mesajları veriliyor.
Okulların tatile girdiği dönemde, evcil hayvan satan dükkanlarda yoğun bir trafik başlıyor. Aileler, çocuklarına karne hediyesi olarak ne zamandır istenen kedi veya köpekleri alıyor. Hayvanlar yeni aileleriyle birlikte yazlıkların yolunu tutuyor.
Tabii yaz boyunca bu minik hayvanlar gelişiyor. Sesleri daha çok gür çıkmaya, tırnakları uzamaya başlıyor. Kışın yaklaşması ve apartman hayatına dönüş düşünüldüğünde hayvanlardan kurtuluş yolları aranmaya başlıyor. Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) ve Konyaaltı Dostları Derneği (KDD), bu yaz yeni hayvanların terk edilmemesi için çalışma başlattı. Antalya’ya tatile giden yerli turistler ile yazlık iş yeri kiralayan esnafın, yanlarında getirdikleri evcil hayvanları giderken arkada bırakmaları sorununa karşı Beni Terk Etme projesi hayata geçirildi.
Projenin pilot bölgesi Antalya çünkü, hayvanların en çok terk edildiği turistik bölgelerden biri. Önümüzdeki seneden itibaren Marmaris, Bodrum, Kuşadası ve İstanbul Adalar’ın da çalışma kapsamına girmesi planlanıyor.
Hayvan sahiplerini bilinçlendirecek birçok pano hazırlandı. Karayollarına HAYTAP tasarım grubunun yaptığı posterler asıldı. El ilanları dağıtılmaya başlandı. Bazı okullarda da konuyla ilgili eğitimler verilmesi planlanıyor.
Antalya Müftüsü Mahmut Yeleser de projeye destek oldu. Haziran’ın son cuma günü Antalya ve ilçelerinde “Hayvanlarınızı terk etmeyin” içerikli hutbe okutulmasına karar verildi. HAYTAP Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Şenpolat, hutbenin ana konularını kendilerinin belirleyeceğini söylüyor: “Başlıklarımız terk etmeyin, işkence yapmayın, sevginizi Allah’ın yarattığı tüm canlılara paylaştırın olacak. Antalya Müftülüğü bu kapsamda bir hutbe hazırlayacak. Daha önceki projelerimizde de hutbe okutmuştuk. İnsanların maneviyatına seslenmek istedik. Etkili olacağını düşünüyorum.”
ÇOCUKLAR DA OLUMSUZ ETKİLENİYOR
HAYTAP Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Şenpolat, hayvanların terk edilmesini, pet shop’larda çok kolay alınıp satılmalarına bağlıyor: “Bazı hayvanlar sadece evde yaşamak için yaratılmış. Çoğunun evlerdeki sıcak ortamlarda bağışıklık sistemleri kırılıyor. Sokağa bırakıldıklarında trafik kargaşasına giriyorlar. Yemek bulamıyorlar. Bunalıma girip intihar ediyorlar. Bu terk ediş çocukları da etkiliyor. Çocuklar bir süre sonra hayvanlara can değil, mal olarak bakıyor. Hayvanlar hediye olarak görülmeye başlanıyor.”
Pako pano
Bu güzel kız ve erkek kardeşi şu an 2 aylık. Hiç terk edilmeyecekleri yuvalar arıyoruz. İstanbul. Tel: (216) 410 40 57.
Resimini gördüğünüz bu çocuk, geçen hafta bulunmuş, barınağa getirildi. Tıraşlı, tasmalı, kucak delisi. Ya kayboldu ya da sokağa bırakıldı. Barınakta kucaklarda geziyor ama onun yeri bir ev ortamı. 3 yaşlarında, 1 numara terrier, dişi. Adını Can Can koyduk. Ona kucak açmak isteyen bir aile bulunursa, hepimiz çok mutlu olacağız. Ankara. İnci Birinci, incibirinci@gmail.com.
Bu minikler annesiz büyütüldü, 4 kardeşler, hepsine bakamayacağımız için yuva arıyoruz. Tel: (541) 256 33 12.
Terry isimli 1 yaşındaki Van melezi erkek kedim, İstanbul Teşvikiye Hüsrev Gerede Caddesi’nde kayboldu. Canım arkadaşım tamamen gri renkli, yaklaşık 5 kilo olduğundan irice bir kedi, tüyleri duman rengi pırıl pırıl. Kuyruğunda hafif bir topaklanma var, yeşil gözlü. İsmine çok alışık. Patileri kocaman. Görenlerin ya da bulanların veya yanlışlıkla evine almış olanların acil beni aramasını rica ediyorum. Ece Esmer Tel: (532) 648 83 66.
2 aylık yakışıklı erkek, sokakta bulunduğunda çok bağırıyordu ve korkmuştu. İç ve dış parazit tedavileri yapıldı, ona ömür boyu bakabilecek sahibini arıyor. İstanbul. Tel: (216) 385 62 52
Adım Gelincik. Uzun burnum ve küçük kafamdan dolayı bu adı aldım. 3 yaşındayım. Araba kazası geçirdiğim için bir kolum diğerine göre kısa. Çok sokulgan, kucağınıza gelmek için her fırsatı kollayan bir kediyim. Kendime İstanbul içinde beni ömür boyu sevecek bir aile arıyorum. Tel: (536) 989 80 74.
Yazının Devamını Oku 23 Mayıs 2009
Erol Kaynar; Sortie, Salomanje ve Ghetto gibi ünlü mekanların sahibi. Boğaz’dan Beyoğlu’na, İstanbul eğlencesine hakim. Hayattaki en önemli varlığı, 15 yaşındaki papağanı Kuki. Evde her anını onunla geçiriyor. Fakat Kuki bir süredir depresyonda. Evin dekorasyonu değişince terk edileceği duygusuna kapılmış. Erol Kaynar ile evinde buluştuk, papağanıyla aralarındaki ilişkiyi konuştuk. “Papağanlar 50-60 sene yaşıyor, ben ondan önce ölürüm diye Kuki’yi vasiyetime ekledim” diyor.
Erol Kaynar, çocukluğundan beri hayvan besliyor. Çok küçük yaşlarda bir kedisi, ardından bir sürü köpeği oldu. Hepsi de eceliyle öldü. Köpeklerin ancak 13-14 sene yaşamalarına üzülüyor: “Öleceğini bile bile bir hayvan beslemek beni artık çok üzüyor. Yaşam süresi daha uzun olan bir hayvan beslemek istedim ve papağanı tercih ettim.”
Sekiz yıl önce İstanbul Göztepe’deki bir evcil hayvan dükkanında, aradığı papağanı buldu. Doğadan koparılmamış, özel yumurtadan üretilmiş bir papağan. Afrikan grey cinsi. Cinsiyeti belli değil.
Salonun bir köşesine orman havası verdi, Dubai’den bir ağaç aldı. Ağacın yanına ev gibi görünen bir kafes yerleştirdi. Bu alanın etrafını oyuncaklarla donattı. Kuki şimdi evde serbestçe dolaşıyor, istediği yere uçuyor, yerde yürüyor. Erol Kaynar, kuşuna özel eğitim aldırmadığını söylüyor: “Kendi canlımı kendim eğitme taraftarıyım.”
KALBİME GİDEN YOL KUKİ’DEN GEÇİYOR
Kuki evde sürekli ses ve hareket istiyor. Erol Kaynar bu yüzden evine sürekli bir yardımcı almış. Birçok papağan gibi Kuki de evin içinde tek bir kişiyi sahiplenmiş: Erol Kaynar’ı.
“Benimle fazla bütünleşti. Aşırı düşkün. Yalnızlığa tahammül edemiyor. Birkaç günlük seyahatlerim bile onu bunalıma sokmaya yetiyor, yolculuktan döndüğümde bana küsüyor. Artık kadınların kaprislerini önemsemiyorum. Çünkü kadınların yaptığı bunun yanında çok daha basit kalıyor” diyor.
Papağan, evde sürekli onun peşinde. Bırakıp gitmek istediğini anladığında, sahibini öpücük yağmuruna tutuyor. Kitap, gazete okuyup ilgisinin başka yere yönelmesine asla izin vermiyor. Öyle ki Erol Kaynar eve bazen gizlice giriyor. “Kendimi evliymiş gibi hissediyorum” diyor: “Kız arkadaşım geldiğinde çok kıskanıyor, istemiyor. Bir gün kız arkadaşımı uğurluyorum. Yolcu ederken yanaklarından öpecektim, kıza hamle yaptı, korkuttu. Kızı kaçırtınca da kahkahalar attı. Aslında benim kalbime geçen yol biraz da Kuki’den geçiyor.”
ARTIK SANDALYEYİ BİLE YERİNDEN OYNATMAM
İşte bu kaprisli kuş, şu sıralar depresyonda. Artık eski gibi konuşmuyor. Sahibine küs. Yemek yemiyor. Erol Kaynar, çok endişelendiğini anlatıyor:
“Veterinerlere danıştım. Sebebi evin dekorasyonunu değiştirmemmiş. Beş yıldır ilk kez dekorasyonla oynadım. Sadece duvarların renklerini değiştirdim. Boya sırasında Kuki de başka odaya taşındı. Farklı odada kalmaktan, renklerin ve objelerin yerinin değişmesinden etkilenmiş. Terk edileceğini düşünmüş.”
15 gündür bu depresyon devam ediyor. İşin ilginç yanı, Erol Kaynar evde yokken çok normal davranması. Ama o gelince yemeği kesiyor, omuzunda ters oturuyor. “Bir daha dekorasyonumu asla değiştirmem. Sandalyenin yerini bile oynatmam, tövbeler olsun!” diyor Erol Kaynar.
ADI ASLINDA KUKU
Kuki’nin aslında gerçek ismi Kuku. Tabi bu ismi koyan Erol Kaynar değil. Papağan eve geldiğinde o isimle gelmiş. Erol Bey ve o dönemdeki kız arkadaşı da bu ismi değiştirmeye karar vermişler. Çok çaba harcanmış ama ne mümkün! Onlar her Kuki deyişlerinde papağan Kuku diye ısrar ediyor. İsminden vazgeçmiyor.
PAPAĞAN ALMAK İSTEYENLERE EROL KAYNAR’DAN ÖĞÜTLER
Orijini belli olmayan papağanları almayın. Çünkü çoğu depresyonda oluyor.
En büyük özellikleri sahipleriyle ilişki kurmaları. Yoksa bunalıma giriyor, kendi tüylerini yoluyor, bir süre sonra çıplak kalıp ölüyorlar.
Avuçlarına göre kalın ve ince dallara ihtiyaç duyuyorlar. Yoksa ayakları ağrıyor. Bu yüzden eve farklı kalınlıklarda ağaç dalları aldım.
Çığlık atıyorsa sebebi var
Normalde kuşlar sürü hayvanı oldukları için birbirleri ile iletişim kurmak ve seslerini duyurmak için yüksek sesle haberleşirler, çığlığa benzer bir ses çıkarırlar. Özellikle de tehlikeli durumlarda, korktuklarında, kaybolduklarında... Bazı kuş türleri gün doğuşu ve batışında öter.
Birçok kuş da evde veya yabani ortamda günün değişik zamanlarında belli sürelerle ses çıkarır ve öter.
Ancak çığlık atma kafes kuşları ve özellikle papağanlarda yukarıda bahsettiğimiz sebepler dışında ve önemli bir davranış problemi olarak da karşımıza çıkabilir. Normal kabul edilmeyecek düzeyde aşırı çığlık atmanın en önemli sebepleri şunlar:
Aile bireylerinde eksilme veya eve yeni bir bireyin gelmesi.
Sahiplerinin gün içinde iş veya başka sebeple evde uzun süre bulunmaması, sık seyahat ve yer değişikliği ve benzeri sebepler sonucu oluşan sıkılma, yalnızlık sonucu gelişen davranış bozukluğu.
Bazı hastalıklar ve yetersiz beslenme.
Yer değişikliği, yeni bir eve taşınma.
Eve yeni bir hayvan veya kuş alınması.
Korku, stres.
Fazla ışık, gürültülü ve aşırı hareketli ortamlarda ortaya çıkan uyku yetersizlikleri.
Problem; arkasında yatan sorunların ve çevresel faktörlerin düzenlenmesi, papağanın yeniden pozitif yönde eğitilmesi ile düzeltilebilir. Ancak sağlık sorunlarından da ortaya çıkabileceğini hatırda tutarak öncelikle veteriner hekiminizden yardım istemelisiniz. Davranış problemi haline gelmiş çığlık atmaları azaltmak için pozitif yönde ödüllendirmeler, kuşla daha fazla vakit geçirme ve oyun oynama gibi interaktif egzersizler zaman içinde ve sabırla uygulandığında son derece etkili olmakta. Sabırsız davranmak, sinirlenip cezalandırmak, bağırmak sadece çözümü geciktirmekle kalmayıp korkuyu arttırarak problemin kalıcı hale gelmesine neden olabilir.
Hakan GENCE hgence@hurrriyet.com.tr
Yazının Devamını Oku