Nuray Babacan

Mesut Yılmaz’a veda! Hüzün ve acıya yenildi

31 Ekim 2020
Mesut Yılmaz’ın genellikle mesafeli ve soğuk görünüşünün ardında, dost masalarında ne kadar esprili olduğunu bilmeyen yoktu.

Gazetecilik hayatımın en önemli dönemi olan ‘siyaset muhabirliğine’ başladığımda, ANAP iktidardaydı ve parti kongresiyle Mesut Yılmaz genel başkanlık görevini almak üzereydi. Şimdikinden farklı olarak, tüm seyahatlerde, partideki tüm toplantılarda, genel başkanlarla, başbakanlarla zaman geçiren gazetecilerdik. Öyle ki seçim otobüsünün önünde Mesut Yılmaz ve Berna Yılmaz oturur, arkada bizler sıralanırdık.

Yılmaz, dünya siyaseti konusunda uzman, demokrat, uzlaşmacı, güçlü diplomasi yeteneği olan, analiz yeteneği yüksek bir siyaset adamıydı. Yılmaz’ın genellikle mesafeli ve soğuk görünüşünün ardında, dost masalarında ne kadar esprili olduğunu bilmeyen yoktu. Biz gazetecilerle sohbetlerinde de müthiş espriler yapıp, özellikle genel başkan yardımcısı Şadan Tuzcu’yu kızdırmaya bayılırdı.

ANAP’taki sıkıntıları, krizleri, kendisine yönelik eleştirileri yazdığımızda son derece makul karşılar, espriler ve küçük dokundurmalarla güler geçerdi.

Hürriyet’e davet edildiğimde, dönemin Ankara temsilcisi Sedat Ergin’e “Ateş gibi bir gazeteci almışsın” dediğini duyduğumda, bu hayatımın en kıymetli ödüllerinden biri oldu.

Eşi Berna Yılmaz’ın insan ilişkilerindeki maharetini bilmeyen yoktur. Büyük oğlu Yavuz’un vefatından sonra torunlarının sevgisine sarıldı. Ancak maalesef, hüzün ve acıya yenildi. Yılmaz’a veda ederken, ailesine başsağlığı diliyorum.

Yazının Devamını Oku

Önce Hasan Dağı sonra Tuz Gölü

25 Ekim 2020
Milattan 7 bin yıl önce volkanik patlamalarla oluşan Hasan Dağı, bundan üç hafta önce gündeme başını uzatıp hızla uzaklaştı.

Önce deprem, ardından gaz çıkışında artış bilim insanlarının ilgisini çekerken, volkanın uyanacağı endişelerine bir yenisi eklendi; Tuz Gölü.

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, konuyu Meclis gündemine taşırken, olaya başka bir açıdan yaklaştı. Deprem yaşanan fayla, 550 milyon metreküplük birinci fazı tamamlanan Doğalgaz Depolama Tesisi’nin yer aldığı Tuz Gölü’nün altından geçen fayın aynı olduğuna dikkat çekti. Gürer, depremlerin gölün içine yapılan doğalgaz depolarına etkisinin olup olmadığının araştırılmasını önerdi.

Böylece konu, Hasan Dağı’ndan çıkıp, geniş kapsamlı bir güvenlik meselesine dönüştü. Gündemdeki konular baş döndüren hızla değişirken, unutulan bu konu, hem bölge milletvekillerini, hem de bölge halkını yakından ilgilendiriyor.

Uzmanlar, dağın eteğindeki Keçikalesi köyünde karbondioksit gazı çıkışlarıyla ilgili bilimsel araştırma yapılmasını isterken, bu bölgede 20 farklı noktada gaz çıkışı yaşandığı ve bunların takip edildiği öğrenildi. Bu gazların kökenine yönelik izotop analizlerinin, MTA tarafından yürütüldüğü kaydediliyor.

Özetle bölgede art arda yaşanan deprem, gaz çıkışındaki artış, Hasan Dağı’nın volkanik geçmişi ve aynı fay hattının Tuz Gölü’nün altından geçiyor olması, sadece bölge halkına değil, bölge milletvekillerine de uykusuz geceler yaşattı.

Şimdi herkes, MTA’dan depremlerin Hasan Dağı’ndaki volkanik hareketliliği ile Tuz Gölü’ndeki Doğalgaz Depolama Tesislerini nasıl etkileyeceğine ilişkin raporu bekliyor.

SENDİKALAR SAVAŞITürkiye

Yazının Devamını Oku

Siyasiler virüsü böyle savıyor

24 Ekim 2020
Son günlerde siyasiler arasında testleri pozitif çıkan ve tedaviye alınanların sayısında artış yaşanmaya başladı.

Tüm önlemlere rağmen, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ ve Hatay milletvekili Hüseyin Yayman da hastalığa yakalandı. Ardından AK Parti grup toplantısının iptal edilmesi de anlamlı bulundu.

Doğal olarak, kulislerdeki ana sohbet konusunu salgından korunmanın yolları oluşturuyor. Herkesin dilinde bağışıklık sistemini güçlendirme var. Bu nedenle doktor milletvekillerinin önerileri pek revaçta. Öncelikle vitamin takviyesi konuşuluyor. Milletvekilleri C vitamini ve D vitamini kullanmanın doğru bir tercih olduğunu dile getiriyorlar.

Meclis’in gripsavar içeçeği olan “atom”a ilgi de epey arttı. Zencefilli meşhur bitkisel içecek, koronavirüsün de ilacı oldu. Başka bir milletvekili, saf iyotla yaptığı gargarayı tavsiye etti. Ağzı tuzlu suyla gargara yapmanın virüsle mücadelede yararları anlatılırken, işi ileri götürenler saf iyotla haftada bir gargara yaptıklarını söylediler.

Siyasiler, bağışıklık sistemlerini geliştirmek için birbirinden ilginç yöntemlere başvuruyorlar. Ama konu en son gelip “maske, mesafe ve temizlik” üçlüsüne takılıyor.

Vekillerin, seçim bölgelerinde ve parti kongrelerinde bu üçlüye dikkat etme zorluğu da her fırsatta anlatılıyor.


ÇAVUŞOĞLU GÜNE ALANYA AVOKADOSUYLA BAŞLIYOR

Yazının Devamını Oku

Çekirdek seçmen nereye?

18 Ekim 2020
Kamuoyu araştırmaları, çoğunlukla partilerin aldıkları oy oranlarındaki değişiklikler açısından ilgi çeker.

Ancak biz biliyoruz ki; siyasetbilimciler, bu rakamlardan çok, seçmen refleksleriyle ilgili ipuçlarını merak ederler.

Eylül ayında, büyük bir kamuoyu şirketine “özel olarak yaptırılan” ve halen gün yüzüne çıkmayan bir araştırma elden ele dolaşıyor. Ankara kulislerinde çok ilgi çeken bu araştırmada, partilerin oyları üç eksik-bir fazla aynı gibi. Ancak, araştırmanın, “seçmenin ruh hali” denebilecek bölümleri ilginç.

- En çarpıcı yanı, “Siyasi tercihi olmayan, gizleyen veya söylemek istemeyenlerin” toplam oranının yüzde 36’ya çıktığının saptanması. Uzmanlar bunu “gri alan” olarak nitelendiriyorlar ve bu alanın ilk kez bu kadar geniş olduğunu iddia ediyorlar.

- Başka bir veri ise tüm siyasi partilerin çekirdek kadrolarında daralma yaşandığı yönünde. Yani ne olursa olsun partisine oy vermekten vazgeçmeyecek kitlenin küçüldüğü öne sürülüyor. Bu da oyların geçirgenliğinin arttığı anlamına geliyor. Araştırmadaki analize göre, bu kitle, henüz başka bir parti tercihi yapmadı.

- İlginç başka bir analiz ise ailelerin oy kullanma refleksi konusunda yapılmış. Oy kullanmada aile büyüklerinin ve ebeveynlerin etkisi giderek azalıyor. Özellikle taşra illerinde çok görülen aile bireylerinin toplu olarak aynı tercihi kullanmasında, önemli bir değişiklik görüldüğü saptandı. Aile bireylerinin tercihleri farklılık göstermeye başladı. Bunda kadın ve gençlerin tercihlerinin değişmesi etkili oldu.

Yani araştırmanın satır aralarından anlaşılan, çoğunluğu kadın ve gençlerden oluşan “gri alandaki seçmen”, seçimlerin kaderini belirleyecek.

Yazının Devamını Oku

Tam 45 kez korona testi yaptırmış

17 Ekim 2020
Koronavirüs testlerine ulaşma sorunu yaşandığı ve siyasilere ayrıcalık yönündeki eleştirilerin yapıldığı dönemde, AK Parti Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu’nun bir ayda 8 test yaptırdığını açıklaması tepki yaratmıştı.

Testlere ulaşma zorluğu azalırken, bir milletvekilinin arkadaş sohbetinde verdiği test rakamı herkesi şaşkına çevirdi.

Özellikle iktidar partisinde, Cumhurbaşkanlığı ve partide yapılan her toplantı öncesi test yaptırma zorunluluğu var. Bir parti yöneticisi oturup şimdiye kadar kaç test yaptırdığını hesapladı ve 45 kez test olduğu ortaya çıktı. Arkadaşlarına gerekçesini anlatmak zorunda kalan vekil, “Cumhurbaşkanlığındaki her toplantıya gittiğimizde, genel merkezdeki her çalışma öncesinde test yaptırıyoruz. Ben ayrıca seçim bölgemdeki toplantılardan döndükten sonra evdekilere virüs taşıma korkusuyla ayrıca test yaptırıyorum” derken, birçok arkadaşının kendisiyle aynı durumda olduğunu söyledi.

Meclis’te düzenli ve hızlı yapılan COVID-19 testleri için PCR testi cihazı kuruldu. Meclis içerisinde yapılan testler, başka yerlere gönderilmeden kısa sürede sonuç alınıyor. Her gün 2 bin kişinin giriş çıkış yaptığı TBMM’de son verilere göre, 250’ye yakın personelde pozitif vaka saptanmış, bir personel de hayatını kaybetmişti. Bu süreçte siyasiler arasında koronavirüs tedavisi görenlerin sayısı ise 15’e (açıklanmayanlar hariç) ulaştı.

Şimdi yeni yasama döneminde gözler yeni vakalarda. Havaların güzel olması nedeniyle milletvekilleri görüşmelerini açık alanlarda yapıyor. Ancak kış mesaisi, şimdiden hepsini endişelendiriyor.

EZBER BOZAN GENELGE ‘DAYAKÇI EŞLE UZLAŞ’ BİTTİKADINA yönelik şiddetle mücadele konusunda belki de tüm zamanların en kapsamlı, en can alıcı genelgesi geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Sorun olarak belirlenen ne varsa hepsine çözüm öneren, karmaşık gündemin arasında zar zor yer bulan bu metinde öyle kararlar var ki ezber bozuyor.

81 ilin valiliğine gönderilen ve illerde bu konuda görevli tüm kurumları bağlayan genelge, planlandığı gibi uygulanabilse sorunun büyük bölümü ortadan kalkar. “Aslolan metinler değil, uygulamadır” sözünü bir kez daha anımsatıp çok önemli beş başlığa göz atalım istedik. Şöyle ki:

* Şiddetle mücadele alanında deneyimli kuruluş müdürü, sosyal çalışmacı, psikolog, kolluk görevlisi, sağlık personelinin görev yerinin sık değişmesi önlenecek. (Bu o kadar önemli ki... Yıllar süren emekle uzmanlaşan kişilerin yerine, uzman olmayanlara görev verilmesi süreci sil baştan başlatıyor.)

Yazının Devamını Oku

Başkentte ince hesaplar! Villa buluşması ipi kopardı

11 Ekim 2020
AK Parti’nin bir süreden beri pandeminin gölgesinde devam eden kongrelerinde, beklenmeyen ve bilinmeyen bir gelişme yaşanmıyor. Görevden alınacak il ve ilçe başkanları önceden istifa ettirildiği için, kimin gidip kimin kalacağı zaten biliniyor. Delege de salona gidip, kendisine gösterilen adaya oy veriyor.

Tüm partilerde olduğu gibi, AK Parti’de de İstanbul ve Ankara il yönetimleri özel bir hassasiyetle belirleniyor. İşte, bizim anlatacağımız hikâye, Başkent Ankara’da olup bitenleri anlatıyor. Partinin gençlik kollarından yetişen Ankara İl Başkanı Hakan Han Özcan’ın, beraberinde il başkan yardımcısıyla birlikte, Beysukent’te bir villada Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la yaptığı görüşme, kulislerde bir süreden beri konuşuluyor.

AK Parti kurmayları, bu görüşmenin resmi mekânlarda kamuoyuyla paylaşılarak yapılması yerine, bir işinsanının ofisinde gerçekleşmesinin yarattığı rahatsızlıktan söz ediyorlar. Buluşmayı, işinsanı olan bu siyasilerin, Ankara Belediyesi’yle iş yapma çabası olarak nitelendirenler de var.

İşte ne olduysa bu görüşmenin sosyal medyaya düşmesinden sonra oluyor. Ankara için belirlenen kongre takvimi bir anda değişiyor. Tüm ilçe kongreleri erteleniyor. Çünkü yeni il başkanı ve çalışacağı ilçe başkanları bir bütün olarak hesaba katıldığı için süreç donduruluyor. Dosya Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın önüne gidiyor. Şimdi Ankara’nın AK Parti il yönetiminin sil baştan yenilenmesi bekleniyor.

Kongreler nedeniyle süren hazırlıklar, AK Parti’nin neredeyse her MYK ve MKYK toplantısının ana konusunu oluşturuyor. Aylardan beri parti, tabanı canlandırmak ve Türkiye genelinde yeni ekip kurmak için çalışıyor.Tabandaki değişiklik, her kongrede genellikle yüzde 50 oranında gerçekleşiyor. Bu süreçte partinin il yönetimi, il milletvekilleri ve belediye başkanlarının uyum içinde çalışmasına da sürekli vurgu yapılıyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, partideki son toplantıda bunun önemine vurgu yaparak, rekabet değil, uyum içinde olmanın önemini tekrarladı. Hatta, milletvekillerinin genel merkezin kararlarına saygı göstermesini isteyerek, Ankara’ya kadar ulaşan çekişmelere işaret etti.

Partinin kongre sürecinde kafa yorduğu bir başka çalışmayı yeni üye yazımı oluşturuyor. Özellikle kadın ve gençlerin ilgisini dinç tutmayı planlayan parti yönetiminin, sosyal medya üzerinden yeni çalışmalar yapacağını öğrendik. Çünkü, özellikle genç tabanda kayma olduğu belirtiliyor. Bu konu partide ciddi şekilde kafa yorulan bir konu, bunu da iletelim.

Sonuçta AK Parti 2021’de yapacağı büyük kongresine, sağlam il yönetimi, sağlam delege yapısıyla gitmek istiyor. Erdoğan’ın zor süreçte, güçlü bir yapı oluşturmaya çalışması anlaşılır. Bu nedenle hem İstanbul, hem başkent yönetimi çok önemli.

Ve özellikle bu iki ilde, il yönetiminin milletvekilleriyle uyumuna değil, genel başkanla uyumuna bakılır.

Yazının Devamını Oku

Pancar yoksa dezenfektan da yok

10 Ekim 2020
Şekerpancarı ile dezenfektan arasındaki ilişkiyi eskiden sadece kimya sektöründeki uzmanlar bilirken, pandemi yüzünden hepimiz öğrendik.

Her yılın bu aylarında, milletvekilleri kendi seçim bölgeleri için hayati önem taşıyan tarım ürünlerinin taban fiyatları konusunda yarışa girer ve en yüksek fiyatın verilmesi için kulis yaparlar. Bu kez siyasiler, şeker pancarını daha yüksek tondan savunmaya başladılar. Çünkü pancar yoksa dezenfektan da yok demek. Ne talihsizliktir ki pancar üreticisinin yıllardır gündem bile oluşturmayan sorunları “pandemi-dezenfektan” ilişkisi yüzünden dikkat çekti.

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, şekerpancarı sökümü yapanları ziyaret ettiğinde, çiftçiler şeker fabrikalarındaki alım kampanyasının başlatılmasına rağmen hâlâ fiyat açıklanmamasından dert yandı. Her yıl eylül başında değerlendirmelerin yapıldığı pancar fiyatlarına ilişkin bu yıl bir açıklama yapılmaması çiftçiyi mağdur etti.

Çakırözer, üreticiyi mağdur etmeyecek taban fiyatı açıklanması isterken, şeker pancarının koronavirüsle mücadeledeki yerine yaptığı vurgu, herkes kadar bizim de ilgimizi çekti. Çakırözer, pandemide hayati öneme sahip kolonya ve dezenfektanın ana bileşeni olan “etanol”ün önemli bir kısmının şeker pancarından sağlandığına dikkat çekti.

Çakırözer, “Koronavirüs salgınıyla mücadelede Kazım Taşkent Eskişehir Şeker Fabrikası da elini taşın altına koyarak, bu üretim katkıda bulunmuştu. Fabrika yöneticilerinin bu yöndeki açıklamalarını hep birlikte okuduk. Bu zorlu süreçte eğer eli nasırlı pancar üreticimiz üretmeseydi bugün belki de etil alkol bulamayacaktık. Tüm bunlar göz önünde bulundurularak, çiftçimiz daha fazla mağdur edilmemeli. Pancarda taban fiyatları çiftçimizin talepleri doğrultusunda açıklanmalıdır” dedi.

Bu, yıllardır dikim alanları daraltılan, yabancı gıda şirketlerinin üzerine oynadığı oyuna ilişkin yüzlerce senaryonun anlatıldığı pancar üreticisinin bu kez farklı nedenle dikkat çekmesini sağladı. Gübre, elektrik, mazot maliyetleri yüzde 100’e yakın arttığı için yüksek taban fiyatı isteyen pancar üreticisinin, sağlıklı gıda ve sağlıklı hayat için ne kadar önemli işlevi olduğunu bir kez daha gördük.

Yazının Devamını Oku

Dünür kriteri sorunu - ‘Devlete uygun kayınpeder’ aranıyor

4 Ekim 2020
İktidar Partisi’nin iki yıldan beri yasalaştırmaya çalıştığı Güvenlik Soruşturması teklifi, kapalı kapılar ardında yeni bir tartışmanın konusu oldu.

Teklif, 2018’den beri farklı biçim ve içeriklerde TBMM’nin önüne geldi. Ancak hem AYM’nin uyarıları hem AK Parti ve muhalefet milletvekillerinin itirazları nedeniyle yasalaşamadı. Şimdi ise kapıda yeni bir sorun var, o da kamuda işe gireceklerin, kayınvalide ve kayınpederlerinin soruşturulması konusu.

TBMM’nin yeni yasama döneminde öncelikli olarak gündeme getirilmesi planan Güvenlik Soruşturması teklifi, geçen haziran ayında Meclis İçişleri Komisyonu’nda uzun tartışmalardan sonra kabul edilmişti. Ancak, ortaya çıkan metin çok da “ideal” bir düzenlemeye dönüşmedi. Kamu çalışanı olmak için “Sadakat, işbirliği, devlete bağlılık” gibi soyut ifadeler ayıklansa da hem güvenlik soruşturması hem de arşiv araştırması neredeyse devletin her biriminde çalışacaklar için zorunlu hale getirildi. Yani sadece güvenlik soruşturması kanunundaki özellikleri taşımak yeterli olmaktan çıktı. Daha derin bir araştırma tercih edildi.

Düzenlemeyle, arşiv araştırmasında kişinin adli sicil kaydının yanı sıra, kolluk kuvvetleri tarafından aranıp aranmadığına, hakkında bir tahdit olup olmadığına, kamu davasının açılmasının ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar ile hakkında daha önce kamu görevinden çıkarılma ya da kesinleşmiş memurluktan çıkarma cezası olup olmadığına bakılabilecek.

Güvenlik soruşturmasında ise arşiv araştırmasındaki konulara ek olarak kişinin, görevin gerektirdiği niteliklerle ilgili kolluk kuvvetleri ve istihbarat birimlerindeki olgusal verilerinin, yabancı devlet kurumları ve yabancılarla ilişiğinin, terör örgütleri veya organize suç örgüleriyle eylem birliği, irtibatı olup olmadığının tespiti amacıyla yapılabilecek.

Özetle teklif, muhalefetin “fişleme yapıldığı” itirazları arasında komisyonda kabul edildi. Kabul edilen metinde en çok dikkat çeken madde ise güvenlik soruşturmasına, kişinin eşi, çocukları ve birinci derece kan bağı olan akrabalarının yanı sıra “sıhri hısımlarının” yani eşinin anne ve babasının da dahil edilmesi oldu. Yani kayınvalide ve kayınpederler de soruşturma konusu yapıldı. Hürriyet’te bunu ‘dünür kriteri’ olarak gündeme taşıdı.

İşte bu teklif ve ‘dünür maddesi’ yeni dönemin sorunu olarak yeniden karşımıza çıktı. Muhalefet parti temsilcilerinin, “suçun şahsiliği” ilkesine dikkat çekerek, böyle bir durumda, kişinin sadece eş değil, dünür de seçmek zorunda kalacağı itirazları, iktidar partisi yönetimi tarafından dikkat çekici bulunmuştu. Bu hükmün, teklifin Genel Kurul görüşmelerinde yasadan çıkartılması noktasına gelindi. Ancak, İçişleri Bakanlığı’nın bu tür değişikliklere itiraz ettiğini öğrendik. Ayrıca, teklifte daha da güvenlikçi bir bakışla bazı değişiklik yapılmak istendiği de anlatılıyor.

Yazının Devamını Oku