Paylaş
Testlere ulaşma zorluğu azalırken, bir milletvekilinin arkadaş sohbetinde verdiği test rakamı herkesi şaşkına çevirdi.
Özellikle iktidar partisinde, Cumhurbaşkanlığı ve partide yapılan her toplantı öncesi test yaptırma zorunluluğu var. Bir parti yöneticisi oturup şimdiye kadar kaç test yaptırdığını hesapladı ve 45 kez test olduğu ortaya çıktı. Arkadaşlarına gerekçesini anlatmak zorunda kalan vekil, “Cumhurbaşkanlığındaki her toplantıya gittiğimizde, genel merkezdeki her çalışma öncesinde test yaptırıyoruz. Ben ayrıca seçim bölgemdeki toplantılardan döndükten sonra evdekilere virüs taşıma korkusuyla ayrıca test yaptırıyorum” derken, birçok arkadaşının kendisiyle aynı durumda olduğunu söyledi.
Meclis’te düzenli ve hızlı yapılan COVID-19 testleri için PCR testi cihazı kuruldu. Meclis içerisinde yapılan testler, başka yerlere gönderilmeden kısa sürede sonuç alınıyor. Her gün 2 bin kişinin giriş çıkış yaptığı TBMM’de son verilere göre, 250’ye yakın personelde pozitif vaka saptanmış, bir personel de hayatını kaybetmişti. Bu süreçte siyasiler arasında koronavirüs tedavisi görenlerin sayısı ise 15’e (açıklanmayanlar hariç) ulaştı.
Şimdi yeni yasama döneminde gözler yeni vakalarda. Havaların güzel olması nedeniyle milletvekilleri görüşmelerini açık alanlarda yapıyor. Ancak kış mesaisi, şimdiden hepsini endişelendiriyor.
EZBER BOZAN GENELGE
‘DAYAKÇI EŞLE UZLAŞ’ BİTTİ
KADINA yönelik şiddetle mücadele konusunda belki de tüm zamanların en kapsamlı, en can alıcı genelgesi geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Sorun olarak belirlenen ne varsa hepsine çözüm öneren, karmaşık gündemin arasında zar zor yer bulan bu metinde öyle kararlar var ki ezber bozuyor.
81 ilin valiliğine gönderilen ve illerde bu konuda görevli tüm kurumları bağlayan genelge, planlandığı gibi uygulanabilse sorunun büyük bölümü ortadan kalkar. “Aslolan metinler değil, uygulamadır” sözünü bir kez daha anımsatıp çok önemli beş başlığa göz atalım istedik. Şöyle ki:
* Şiddetle mücadele alanında deneyimli kuruluş müdürü, sosyal çalışmacı, psikolog, kolluk görevlisi, sağlık personelinin görev yerinin sık değişmesi önlenecek. (Bu o kadar önemli ki... Yıllar süren emekle uzmanlaşan kişilerin yerine, uzman olmayanlara görev verilmesi süreci sil baştan başlatıyor.)
* Mağdura yönelik işlemler, kişilerin kendilerini rahat hissedebilecekleri, fiziki olarak uygun ortamlarda, bu alanda eğitim almış, tercihen kadın personel tarafından gerçekleştirilecek. (Kadın polis, kadın sağlık görevlisi, travma yaşayan, şiddet gören hatta cinsel saldırıya maruz kalan kişiler açısından hayati önem taşıyor.)
* Şiddet uygulayanların geçmiş suç ve şiddet kayıtları incelenecek. Koruma tedbirlerinin etkinliği açısından, şiddet mağdurunun daha önce başka şikâyetinin veya soruşturmanın bulunup bulunmadığı mutlaka kontrol edilecek. (Bu düzenleme, mağdurun daha önceki şikâyetleri yok sayılarak karar verilmesinin ölümleri arttırdığının görülmesinden sonra geç de olsa yapıldı.)
GEÇİCİ KORUMA
* Mağdurun hayati tehlikesinin bulunması halinde, talebinin bulunup bulunmadığına bakılmaksızın geçici koruma altına alınması sağlanacak. (Bu hüküm, korkudan bir talepte bulunmayanların devlet tarafından otomatik korumaya alınması anlamına geliyor ki diğerleri kadar önemli.)
* Şiddet mağduru ile şiddet uygulayan arasında uzlaşma ya da arabuluculuk önerilmeyecek.
Bu son hüküm hepsinden önemli. Çünkü kadına yönelik şiddet olaylarında polislerin, mağdur kadını eve göndermesinin korkunç sonuçları görüldü. Yani, “Her evlilikte olur böyle şeyler” kafasıyla, kadınlar artık eve gönderilmeyecek. Barıştırma girişimleri ilk aşamada söz konusu bile olmayacak. 81 ilin valisine gönderilen bu genelge, en ufak ayrıntıya kadar eksikliklerin giderilmesi için planlanmış. Hazırlayanlara teşekkür etmek gerekir. Şimdi yapılması gereken nasıl uygulandığını takip etmek.
Paylaş