Murat Yetkin

Ömer Çelik haklı mı, haksız mı?

25 Mayıs 2016
Ömer Çelik yeni Avrupa Birliği (AB) İşleri Bakanı.

Dün görevi Volkan Bozkır’dan devralırken öyle bir cümle sarf etti ki, Avrupa başkentlerinde anında yankılandı.

“Türkiye için AB perspektifi çok önemlidir” dedi Çelik, “Ama yegâne seçenek değildir.”

Bu söz mutlaka durduk yerde ortaya çıkmadı.

Daha bir gün öncesinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, AB’nin vizesiz seyahat imkânı tanımaması halinde, Türkiye’nin de AB ile bütün anlaşmaları bir kenara koyacağını söylemişti; burada Gümrük Birliği iması da vardı.

Yazının Devamını Oku

Yeni hükümet: Evdeki hesaplar..

24 Mayıs 2016
Evet, Yalçın Akdoğan ile Volkan Bozkır’ın kabine dışı kalması çoğu kişiyi şaşırttı.

Ama onun dışında Başbakan Binali Yıldırım’ın dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın onayıyla açıkladığı kabinesinde, özellikle de kilit bakanlıklarda herhangi bir değişiklik yok.

Öncelikle Mehmet Şimşek’in ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı olarak görevde kalmasıyla iç ve dış yatırımcının endişelerinin giderilmesinin amaçlandığı belli. Şimşek, Abdullah Gül’e yakın olarak tanınan Ali Babacan’ın yakın mesai arkadaşı olarak Erdoğan’ın çevresindeki belli isimlerin hedefi olmuştu.

Keza Kalkınma Bakanı Lütfü Elvan’ın Ahmet Davutoğlu’na yakınlığı nedeniyle kabine dışı kalacağı tahminleri yapılıyordu, o da yerini korudu.
Yani en azından bakanlar kurulu düzeyinde, ekonomi yönetiminde keskin bir dönüş olacağı yolundaki yorumlar gerçek olmadı, en azından şimdilik.

Yazının Devamını Oku

Erdoğan’ın oyun planı

23 Mayıs 2016
Oldu, sonunda oldu.

Ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan nihayet yabancı liderlerin dikkati başka bir güç odağına dağılmadan bir zirveye Başkanlık yaptı, ikili görüşmelerde bulundu.

 

Düşünsenize, Avrupa Birliği (AB) ile göç anlaşmasına ilk adımın atıldığı 18 Ekim toplantılarına geldiğinde Almanya Başbakanı Angela Merkel önce hükümetin başı olarak Başbakan Ahmet Davutoğlu ile heyetler arası görüşmeyi yapmış, ortak basın toplantısını düzenlemiş, sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı adeta adet yerini bulsun kabilinden ziyaret etmişti.

 

Onun ardından 15-16 Kasım’da Antalya’da yapılan G-20 Zirvesinde de Davutoğlu –resmen ev sahibi olmasına karşın- bir ara görünmüş ve o arada yine ikili görüşmelerde bulunmuştu.

 

AB ile 18 Mart anlaşmasının rotasını yolda giderken uçakta değiştiren, Merkel ve AB yetkilileriyle toplantıya Dışişleri ve AB Bakanı dâhil kimseyi almadan Haziran’da vizesiz seyahat için anlaşmaya varan da yine Davutoğlu olmuştu.

 

Yazının Devamını Oku

İlk hedefiniz başkanlıktır, ileri

23 Mayıs 2016
Tayyip Erdoğan 10 Ağustos 2014’te cumhurbaşkanı seçilmesinden önce yerine Abdullah Gül’ün geçip geçmeyececeği tartışması vardı.

Gül’ün adaylığı ondan daha az potansiyele sahip de olsa AK Parti tabanında “Hoca’ namıyla sevilen Ahmet Davutoğlu öne çıkarılarak bertaraf edildi.

 

Davutoğlu’nun hem hükümet, hem AK Parti yönetim kadamelerinde hakimiyet kurma ihtimali ise Binali Yıldırım’ın öne çıkarılmasıyla önlendi.

 

 

O önleme hamlesiyle oluşan AK Parti yönetimi Davutoğlu’nun kendisine en fazla gücü vehmettiği bir anda halıyı altından çekiverdi.

 

 

Yazının Devamını Oku

Dokunulmazlık: Keşke bu noktaya gelmeseydi

20 Mayıs 2016
Dünkü dokunulmazlık oylaması Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için yeni bir güç denemesi oldu ve onun açısından başarıyla sonuçlandı.

MHP zaten 1 Kasım 2015 seçiminden itibaren, seçimde geri düştüğü HDP’lilerin Meclis’ten çıkarılıp yargılanması için bastırıyordu AK Parti hükümetine.

 

Erdoğan bunu gördü, Sur, Cizre, Silopi örnekleriyle HDP’lilere yüklenmeye başladı.

 

Teröristlere yardımcı olanlar da terörist sayılırdı, HDP’liler de öyleydi Erdoğan2a göre ve milletvekili dokunulmazlığı zırhının arkasına saklanmalarına izin verilmemeliydi.

 

***

 

Yazının Devamını Oku

Erdoğan kararların, Yıldırım icraatın sahibi

19 Mayıs 2016
Türk medyasındaki yaygın kanaatin aksine, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yakın çevresindeki “Evet efendimci” takımdan değil, tersine hala itirazını dile getirip fikrini söyleyen az sayıdaki kişi arasında.

Bu Yıldırım’ı bir “karar alıcı” yapmıyor, ama kararların mekanik uygulayıcısı da yapmıyor; Erdoğan’ın karar alma sürecine de, icrasına da katılan, bir nevi ideal “uygulayıcı danışman” yapıyor ve aynı zamanda yakın bir mesai arkadaşı.

 

Dün AK Parti sözcüsü Ömer Çelik tarafından 22 Mayıs’taki olağanüstü kongreye aday gösterilen Ulaştırma Bakanı Yıldırım, bu özellikleriyle Erdoğan’ın hem hükümet, hem parti icraatına dâhil olma hedefini en iyi sağlayacak kişi görülüyor belli ki.

 

Yani Erdoğan karar alacak, Yıldırım icra edecek demek tam doğru bir ifade olmaz, çünkü Yıldırım’ın kararlarda katkısı olması söz konusu olacak yine. Ama kararların sahibi Erdoğan, icraatın sahibi Yıldırım olacak demek sanki daha doğru.

 

Yıldırım bir mühendis, gemi inşa mühendisi... Erdoğan ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deniz Otobüsleri İşletmeleri Genel Müdürü olarak başlayan yakın mesaisi Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme bakanı olarak devam ediyor. Hızlı tren (henüz Ankara’dan İstanbul’a kesintisiz gidemesek de), Türk Hava Yolları’ndaki sıçrama, Marmaray, Üçüncü Boğaz Köprüsü, Gebze-Yalova köprüsü, duble yollar hep onun dönemindeki projeler.

 

Yazının Devamını Oku

Batı ve liberaller neden yanıldı?

18 Mayıs 2016
Uluslararası bir mali kuruluş adına yıllardır Türkiye’ye gelip giden, yetkililerle görüşen ve Türkiye’deki yatırım ortamındaki risk ve fırsatları yakından izleyen bir analist ile konuşuyordum.

“Hayal kırıklığı” içindeydi.

Çünkü İstanbul’da yine finans dünyasından karar alıcı mevkideki insanlarla konuşurken bir şeyi fark etmişti. Onun bir risk unsuru olarak gördüğü, Türkiye’deki basın özgürlüğünün durumunu Türk yatırımcılara göre ciddi bir sorun değildi. Hatta her birine tek tek bu soruyu sormuş, ama doğru dürüst bir karşılık alamamıştı. Oysa o da gazete okuyordu ve Türkiye’de saldırıya uğrayan, yargılanan hapse giren gazetecilerden, gazetecilere açılan hakaret davalarına dek o alandaki gelişmeleri izliyordu.


Türk yatırımcıyla Batılı yatırımcı arasındaki fark şuydu. Türk yatırımcı, karşısında güç kaynağı olarak bir kişiyi görüp, ona ulaşmak için her yolu deneyip onunla el sıkışıp iş bitirmeyi, günlük çıkarları açısından uygun buluyor ve duruma uyum sağlıyordu. O güç kaynağı “Evet” değil de “Hayır” dediğinde, artık o işin olmayacağını, hakkını aramak için bağımsız kararına güvenecek mahkeme, uğradığı haksızlığı özgürce duyuracak basın kalmayabileceğini aklına bile getirmiyordu.


Yazının Devamını Oku

İsrail ve Kıbrıs da 22 Mayıs’ı bekliyor

17 Mayıs 2016
Kıbrıs ve İsrail görüşmelerinin yeniden başlaması için de 22 Mayıs tarihi bekleniyor.

Üst düzey bir yetkiliye göre görüşmeler bir süredir fiilen askıdaydı.

Bunun Kıbrıs görüşmeleri için bundan birkaç hafta öncesine göre bir tek nedeni vardı. O da Kıbrıs Rum kesiminde yapılacak parlamento seçimleri.


Buna Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 5 Mayıs’ta görevden çekildiğini açıklamasıyla bir neden daha eklendi.


Yazının Devamını Oku