Mesude Erşan

Altı pratik seyahat egzersizi

8 Eylül 2008
Hangi ulaşım aracını tercih ederseniz edin saatler süren yolculuklar bel, sırt, boyun ağrılarına zemin hazırlar. Aslında birkaç basit egzersiz daha doğrusu esneme hareketi bu ağrıların önüne geçmek için yetebilir. Uzun süre oturmak ve hareketsiz aynı pozisyonda kalmak omurgada aşırı baskı yaratır ve duruş bozukluklarına sebep olabilir. Anadolu Sağlık Merkezi’nden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Semih Akı, esnetmenin bel, boyun ve sırttaki gergin kasların ve bağ dokularının rahatlamasına yardımcı olduğunu belirtiyor.

Herhangi bir ekipman gerekmeden, bir kısmını oturarak bir kısmını da molalarda yapabileceğiniz altı egzersiz şöyle:

Boynunuzu esnetmek için, kafanızı sola çevirin. Beş saniye bu pozisyonda kalın, sonra sağa çevirip aynı süre kadar bekleyin. Kafanızı öne doğru eğin, çevirin, daha sonra aynı hareketi sağa doğru tekrar edin ve her birini beşer kez uygulayın.

Boyun ve omuzlar için kollarınızı kaldırmadan yanlarda tutarak omuzlarınızı kaldırın (omuz silkme gibi) ve beş saniye boyunca böyle kalın. Bu hareketi beş kez tekrar edin.

Oturur vaziyette dimdik durun, yavaş yavaş üst gövdenizle dizlerinize doğru eğilin. Kollarınızı kalçalarınıza doğru sarın. Derin nefes alarak 20 saniye bu pozisyonda kalın. Daha sonra normal oturma pozisyonunuza geri dönün. Bu hareketi beş kez tekrarlayın.

Oturur pozisyonda ellerinizi sırtınızın alt bölümüne yerleştirin ve belinizden yavaşça geriye doğru esneyin. 10 saniye bu pozisyonda kalın. Hareketi beş kez tekrarlayın.

Dik pozisyonda ellerinizi kalçalarınızın üzerine koyun ve sola doğru eğilin. Beş saniye boyunca poziyonunuzu koruyun. Dik konuma geldikten sonra aynı hareketi sağ tarafa eğilerek tekrar edin. Hareketi her bir yöne beşer kez tekrar edin.

Otururken ayaklarınızın parmak uçlarına basarak topuklarınızı havaya kaldırın ve 10 saniye boyunca bu şekilde tutun ve bırakın. Daha sonra parmaklarınızı yukarı doğru kaldırın. Hareketi 10’ar kez tekrar edin.

Dizinizi de koruyun

Diz ağrısı sık görülen sorunlardan. Seyahatte diz ağrısıyla boğuşmamak için bunları unutmayın:

Uzun süre oturur pozisyonda kalmayın Ağrı oluşmadan sık sık dolaşın, dizlerinizi uzatın Diz çevresi kaslarınızı kasıp gevşetin Dizkapağını nazik şekilde, ileri, geri, içe dışa hareket ettirin 3-4 saatte bir, 15-20 dakika buz uygulayın. Bu ağrınızı en etkili ve en çabuk şekilde azaltacaktır. Yüksek topuklu ayakkabılarla uzun süre ayakta kalmaktan kaçının. Dizkapağı hastalığı olanlara egzersiz olarak step yapmak kesinlikle tavsiye edilmiyor. Dizler üzerinde durmaktan veya çömelmekten kaçının.
Yazının Devamını Oku

Tüple dalmak astım hastasına göre değil!

1 Eylül 2008
Astım günümüzde en sık görülen sağlık sorunlarından biri. Solunum yollarındaki mikrobik olmayan, iltihabi bir hastalık. Astımlılara seyahat yasak değil elbette, ancak hassasiyetlerini bilerek bazı detaylara dikkat etmelerinde yarar var. Seyahat edileceğiniz bölgeyi seçerken doktorunuza danışabilirsiniz. Yine seyahat öncesinde mutlaka kontrol amaçlı muayeneden geçin. Doktorunuza seyahat edeceğiniz yer hakkında bilgi verin. Doktorunuzdan seyahat sırasında hastalığın nüksetmesi halinde ne yapılacağına ilişkin yazılı bir eylem planı hazırlamasını isteyin.

Amerikan Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Şefi Prof. Dr. Levent Tabak astımlılara şu önerilerde bulunuyor:

Ağır gıda alerjisi olanlar mümkünse yiyeceklerini kendilerinin hazırlayabileceği bir yerde kalmayı tercih etmeli.

Polenler açısından en uygun bölgeler deniz kenarındaki yerler.

Seyahat edilecek bölgeleri seçerken gözardı etmemeniz gereken detaylar var: 1500 metrenin üzerindeki irtifalarda havadaki oksijen miktarı giderek azalır. Kayak gibi kış sporlarını yapaken soğuk hava astım atağını tetikleyebilinr. Tüple dalmak astım ve alerjik hastalar için uygun bir spor değil.

Kullanım süresi geçmemiş "astım" ve "saman nezlesi" ilaçları, seyahat esnasında bireylerin yanlarında olmalı ve her türlü ihtimale karşın, ihtiyaçtan daha fazla miktar alınmalı.

Bagajların kaybolma veya gecikmesi tehlikesine karşı ilaçlarınızı el çantasında bulundurun.

Yurtdışı seyahatlerinde gümrüklerde sorun yaşamamak için ilaçların sürekli kullanılması gerektiğine dair bir belgeyle ilaçların içeriğine ait bilgileri doktordan alın.

İhtiyaç duyulduğu takdirde, iletişim kurabilmek için doktorun telefon numarasını kaydedin.

Astımı takip etme ve hastalığın şiddetinin belirlenmesinde en belirleyici yöntem olan PEF metre (zirve akım hızı ölçer) alın.

Tatilde otelde kalacaksanız, rezervasyon öncesi otelin alerjenden arındırılmış bir katı veya odası olup olmadığını sorun. Bu şartların sağlanacağına dair garantiyi seyahat acentesinden yazılı olarak isteyin. Böyle bir olanak yoksa antialerjik materyalden yapılmış kişisel yatak çarşafı ve yastık kılıfını götürün.

Gidilecek yere ulaşılınca, en yakın doktor, ambulans servisi ve hastane acil servisinin telefon numaralarını edinin.

Ani bir astım krizi veya alerjik reaksiyon gelişmesi durumunda ne yapılması gerektiğini yanınızdakilere anlatın.

Seyahat edilen ülkenin dili bilinmiyorsa; hastalıkla ilgili sorunların anlattığınız bir yazı hazırlayın veya sözlük alın.

Hangi ulaşım aracı size uygun

Seyahate otomobille çıkılacak ise aracın polen filtresini yola çıkmadan önce yenileyin. Son yıllarda geliştirilen hava filtreleri, polen, bakteri, kurum, endüstriyel toz gibi tüm kir parçacıklarını yüzde 100 oranında filtre ederek, araç içerisine girmelerini önleyebiliyor. Alerjisi bulunanların seyahat süresince, otomobil camlarını kapalı tutmaları ve havalandırma için klima kullanmaları da faydalı.

Tren ve otobüs gibi toplu taşıma araçlarıyla seyahat etmek, gerekli önlemleri almak açısından zor olacağı için zorunlu kalmadıkça bu araçları tercih etmeyin.

Uygun koşullar sağlandığı takdirde uçakla yolculuk yapılmasında bir sakınca yok. Uçaklarda kabin basıncı son 40 yıldır karaya yakın fizyolojik koşullara göre ayarlandığı için oksijen azalmasına bağlı olarak, sıkıntı yaşama olasılığı hemen hemen hiç yok. Yine de kuru klima havası, uçuş korkusu ve diğer yolcularla yakın temas astım ve saman nezlesi hastalarında krize neden olabiliyor. Ancak uçağa binmeden önce kullanılacak kısa etkili bronş genişletici bir ilaç krize bağlı olarak ortaya çıkabilecek sıkıntıyı büyük ölçüde engelliyor. Alınan tedbirlere rağmen uçakta şik yetler ortaya çıktığında kısa etkili bronş genişletici bir ilaç ile birlikte oksijen kullanımı, hastayı rahatlatıp krizin şiddetlenmesini önler. Alerjik riniti olanların özellikle iniş sırasında basınç farkı nedeniyle karşılaşabilecekleri sinüs ve orta kulak problemleri, uçağa binmeden önce kullanılacak burun spreyleri ile önemli ölçüde önlenebiliyor.



Yazının Devamını Oku

Bebeklerle güvenli tatil rehberi

25 Ağustos 2008
Çocuk sahibi olmak, anne-babanın hayatını değiştirir elbette. Bebekten önceki yaşamınızı, yaptığınız tatilleri aynen sürdürmek her zaman mümkün olmaz. Sorunsuz ve mutlu bir tatil için, bazı detaylara dikkat etmeniz şart. Unutmamanız gereken ilk kural, bebekler alışmadıkları, rahat etmedikleri ortamlarda bulunmaktan hoşlanmaz, tepki gösterir. İşte, Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Pediatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Pediatrik Alerji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Reha Cengizlier’den bebek ve çocuklu tatilin ipuçları.

Bebekler, dünyanın en güzel plajında, en lüks otelinde sıcakta kalmak yerine, sadece küçük bir penceresi olan odalarında daha mutlu olabilir. Anne ve babalar tatillerini planlarken gittikleri yerde, bebeklerini rahat ettirecek koşulları sağlayıp sağlayamayacaklarına bakmalı. Üç yaş ve sonrası, diğer çocuklarla iletişimi sevdikleri, sosyalleştikleri dönem. Dolasıyla tatilde güvenle koşup oynayabilecekleri ve mümkünse yaşıtlarının da olduğu ortam ideal.

GÜNEŞ SU KAYBETTİRİR

Bebeğiniz ve çocuğunuzun hastalanıp, kısıtlı tatil günlerinizi hastanelerde geçirmek istemiyorsanız beslenmeye de dikkat etmenizde yarar var. Bebekler ve çocuklar, su kaybından daha büyük zarar görür. Özellikle deniz kenarı gibi sıcak ve nemli ortamlarda sıvı kaybı artar. Bebeği direkt güneşe çıkarmasanız bile yansıyan ışınlarla su kaybına uğrayabilir. Bu ortamlarda bol sıvı vermeyi ihmal etmeyin. Bebeğiniz hálá emzirme sürecindeyse, daha sık emzirin, bol bol su içirin. Mamayla beslenen veya yemek yiyebilen çocuklara da yine sık sık su, meyve suyu ve ayran gibi mineraller içeren sıvılar verilmeli.

Güneş çarpması denen ve aşırı sıvı kaybına yol açabilen durumda çocuğun ateşi yükselir. Yüksek ateşi görünce, alışkanlıkla hemen antibiyotiğe başlayıp beklemeyin. Mutlaka doktora götürün. Her ateş enfeksiyon demek değildir, antibiyotik verip beklemek fayda yerine zarar verebilir.

GÜNEŞTEN KORUYUCU SÜRÜN

Yaz aylarında güneş ışınları daha dik geldiği için yanık ve güneş çarpması kısa sürede meydana gelebilir. Bu nedenle de çocuklara sadece plajda değil, açık havada oynarken de güneşten koruyucuların aralıklarla sürülmesi gerekir. Güneşin en yakıcı olduğu öğlen saatlerinde çocuklar mutlaka dinlendirilmeli. Açık havada oynamalarına sadece sabah veya akşamüstü izin verilmeli.

YEDİKLERİNE DİKKAT EDİN

Gıdalar sıcakta çok daha çabuk bozulabiliyor. Çocuklara verilen yiyeceklerin temizliğine, tazeliğine ve iyi korunmuş olmalarına özen gösterin. Açıkta satılan yiyecek ve içeceklerden vermeyin. Açık büfeden aldıkları gıdalara bakın. Besin ihtiyacını karşılamayacak, hatta zararlı olabilecek gıdaları almalarına göz yummayın. Kontrollü özgürlük verin.

Sıcak ortamlarda gelişebilecek ishal ve diğer bulaşıcı hastalıklara karşı temizlik kurallarına dikkat etmelerini sağlayın. İshalin kendi kendine iyileşmesini beklemeyin, hemen sağlık kurumuna başvurun.

YALNIZ BIRAKMAYIN

Yalnız başına ve derin sulara gitmesine izin vermeyin. Özellikle küçük çocukları, bebek havuzunda bile yalnız bırakmayın. Bir çocuk, dizine kadar derinlikteki suyu olan bir havuzda, dengesini kaybedip düşerek kolayca boğulabilir.

Çocukları bağlık ve bahçelik alanlarda da kontrolsüz bırakmayın. Zehirli ot veya bitkileri yiyebileceği, yılan, böcek ve benzeri hayvanlar tarafından sokulabileceğini unutmayın.
Yazının Devamını Oku

Tatilde yemeği abartmayın

18 Ağustos 2008
Tatilde yemek disiplini ister istemez bozuluyor. Özellikle açık büfelerde sıra sıra dizili yemek, tatlı, meyve çeşitleri yoldan çıkarıyor! Çok yemek, midede ağrı, yanma, karında şişlik gibi sorunlara davetiye çıkarıyor. Sıcak havalar sorunları büyütebiliyor. Daha uzun vadeli etkisi ise tatil dönüşü tartıda gördüğünüz rakam. Dolayısıyla tatilde de kontrolü elden bırakmamanız şart...

Gastroenteroloji uzmanı Dr. Duygu İbrişim, sağlıklı ve formda kalmak için tatilde beslenme önerileri şöyle:

Sabah kahvaltı öncesi bir bardak ılık su için.

Kahvaltıda yağlı hamur işleri ve tatlılar yerine ekmek, peynir, zeytin, domates gibi klasik bir Tük kahvaltısını tercih edin.

Öğle yemeğinin hafif olmasına özen gösterin. Zeytinyağlı sebze yemekleri, salatalar, yoğurt veya cacık uygun yiyecekler.

Akşam yemeğine bir kase çorbayla başlayın. Size sıvı ve elektrolit desteği sağlar, midenizi rahatlatır, hazmınızı kolaylaştırır, daha kolay doyarsınız.

Açık büfeyi önce şöyle bir gezin, yemeklerinizi seçin, böylece gördüğünüz her şeyi arka arkaya tabağınıza doldurmamış olursunuz,

Bir öğünde birbirinden farklı pek çok şeyi tüketmeye çalışmayın. Örneğin hem kızartma hem makarna hem de hamur tatlılarını aynı öğün için planlamayın. Gözünüz kızartmalarda ise bunu yoğurt ve ekmekle tamamlamayı deneyin,

Madem tatil köyüne geldiniz, sadece yemek yiyip dinlenmeyin, serin saatlerde olmak kaydıyla bol bol yüzün ve yürüyüş yapın. Böylece hem kalori harcarsınız, hem metabolizmanız hızlanır, hem de vücudunuz forma girer,

Gün içinde bol su için. Öğün aralarında meyve yemeyi unutmayın. Ayran, su ve tuz ihtiyacınızı karşılayan ve tok tutan sağlıklı bir içecektir. Asitli ve konsantre hazır içecekleri en aza indirin,

Alkol tüketiminde aşırıya kaçmayın,

Akşam yatana kadar sürekli atıştırmaktan kaçının.

En iyi sıvı su!

Yaz aylarında sıcak ve nem nedeniyle su ve tuz kaybı artar. Gün içinde sık aralıklarla su içmeniz, toplamın 2-3 litreye ulaşması kendinizi daha zinde hissetmenize yardımcı olur. Çay, kahve, hazır meyve suları ve gazlı içecekler, vücuttaki sıvı kaybını artırır, sindirim sistemi rahatsızlıklarını kolaylaştırır. Bunları sınırlayıp, suyu tercih edin.

Sık aralıklı  küçük porsiyonlar tüketin

Sıcak havada sık aralıklarla ve küçük porsiyonlar halinde beslenme, mide ve bağırsak problemlerinin kontrolünde yararlı. Öğünlerde haşlama ve zeytinyağlı yemekleri tercih edin, kızartma, baharatlı yiyecekler ve hamur işlerini azaltın. Taze meyve ve sebzelerin içeriğindeki vitamin ve mineral sizi dinçleştirir.

Kabızlıkla başedin

Yaz döneminde sıvı kaybıyla birlikte kabızlık şikayetlerinde de artış olur. Bol sıvı alınması, sık aralıklarla düzenli beslenme, meyve ve zeytinyağlı sebze yemeklerinin tüketilmesi kabızlığa karşı temel önlemler. Havanın serin olduğu sabah ve akşam saatlerinde açık havada yapılan yarım saatlik tempolu yürüyüş de sindirim sisteminin daha düzenli çalışmasına yardımcı olur.

Sıcakta bozulan besinler bağırsakları bozuyor

Yaz aylarında sık görülen sorunlardan biri de ishaller. İshale yol açan etkenler arasında, virüsler, bakteriler ve parazitler başta geliyor. Yaygın olarak görülen ishal nedenleri arasında virüsler ilk sırada. Bakteriler ise besin zehirlenmeleri ve buna bağlı ishallere neden oluyor.

İshallerin yazın artmasının temel nedeni sıcakta besinlerin daha kolay bozulması. Bir diğer önemli neden de artan sıvı ihtiyacının karşılanması sırasında temizlikten taviz verilmesi, dolayısıyla mikrop alma riskinin artması. Başka bir önemli etkense hijyen kurallarına uyulmaması. Yazın özellikle ortak yaşam alanlarının kullanımlarının artması, havuzlar, buralardaki tuvaletlerin kullanımı, açıkta satılan yiyeceklerin tüketilmesi gibi etkenlerin hepsi mikrobun yayılmasını kolaylaştırıcı etkenler. İshal olmamak için:

Temizliğinden emin olmadığınız su ve gıdaları tüketmeyin.

Hijyen koşullarından emin olmadığınız yerlerde yemek yemeyin.

El hijyenine dikkat edin, çocuklarınızın da ellerini hijyenik bir şekilde yıkamasını sağlayın.

Süt ve süt ürünlerini tüketirken çok daha dikkatli davranın. Üretim ve son kullanma tarihleri ile saklama koşullarına bakın.

Çocuklarda ishal başlar başlamaz sıvı takviyesine başlayın.

Yazın çok tüketilen bir besin maddesi olan dondurmayı tüketirken de çok dikkatli olmak gerekiyor.
Yazının Devamını Oku

Sıcak çarpmasın

11 Ağustos 2008
Tatil için genellikle sıcak bölgeler tercih ediliyor. Deniz, havuz, soğuk içeceklerle serinlemeye çalışsanız bile sıcağın olumsuz etkilerini bertaraf edemeyebilirsiniz. Aşırı sıcak ve yüksek nemin bir arada olması riski artırıyor. Özellikle dört yaşından küçük çocuklarla 65 yaşın üstündeki kişilerin güneşin etkili olduğu saatlerde dışarıya çıkmamasında yarar var.

Dahiliye Uzmanı Dr. Sedef Altınışık’ın verdiği bilgiye göre, hava sıcaklığının artmasının kalp damar sistemi üzerinde olumsuz etkilere yol açıyor. Dolaşım sisteminde meydana gelen değişiklikler etkilenen bölgeye göre rahatsızlıklarla kendini gösteriyor. İnme, kalp krizi, kalp yetersizliği, varisler, ayak bileği ödemi (şişlik) aşırı sıcaklarda daha sık karşılaşılan sağlık problemleri.

Kalp hastaları ve felçli hastalarda sıcak havalar hastalıklarının artmasına neden oluyor.

Aterosklerozu (damar sertliği) veya diyabet (şeker) hastalığı gibi damar hastalıklarına yol açan kronik hastalıkları bulunanlarda, aşırı sıcaklar kalp ve beyin damarları üzerinde olumsuz etki yapıyor.

ACİL YARDIM GEREKİR

Sıcak çarpması hızla tıbbi yardım alınması gereken acil bir durum. Normal şartlarda terleme ve terin vücut yüzeyinden buharlaşması vücudumuzu soğuk tutar. Ancak hava sıcaklığı 35 dereceden 40’lara doğru artmaya başladığında bu mekanizma yetersiz kalır. Vücudun iç sıcaklığı da artar. Baş ağrısı, sersemlik hissi, kaslarda kramplar görülebilir.

Sıcak çarpmasının üç ana belirtisi, çok yüksek ateş (41ŞC’tan fazla), terleyememe ve komaya kadar giden sinir sistemi bozuklukları. Kuvvetli ve hızlanmış nabız, ruhsal durum bozuklukları, uyumsuzluk ve baş ağrısı, sersemlik, yürümede zorlanma, bilinç kaybı, zonklayıcı tarzda başağrısı, bulantı ve kusma görülebilir. İleri evrelerde bilinç yitimi de olabilir. İlerlemiş sıcak çarpması çok tehlikeli, tedavi edilse bile hastaların yüzde 20’si ölür. İyileşenlerin sinir sistemlerinde kalıcı hasarlar bırakabilir. Denge ve hareket uyumlarının normale dönmesi ise aylar alır. Ama ilk belirtide tanı konur ve tedaviye bilinç kaybından önce başlanırsa, iyileşme şansı yüksek.

Sıcak çarpması olarak tanımlanan bu durum belirtilerin sinsice başlaması ve tablonun hızla ilerlemesi nedeniyle tehlikeli. Aşırı sıcaklara, kusma ve ishal gibi su kaybını arttıran hastalıkların eşlik etmesi sıvı kaybını (dehidratasyon) ciddileştirir. Sıcak çarpması bu durumda daha çabuk gelişir. Eşlik eden kalp, damar, böbrek hastalıkları veya diyabet bu tabloyu daha da hızlandırır ve ağırlaştırır.

KORUNMAK İÇİNBUNLARI UNUTMAYIN

Günde en az 8-10 bardak su içmek, alkol ve kafein tüketimini kısıtlamak, sıcak havada ağır iş yapmaktan mümkün olduğunca kaçınmak, anti histaminik içeren alerji ilaçları ve idrar söktürücü ilaçları sıcak çarpmasına yatkınlığı arttıracağı için mutlaka doktora sorarak kontrollü bir şekilde kullanmak önemli. Vücudun kendisini soğuk tutabilmesini kolaylaştırabilmek için keten gibi gevşek dokumalı, hafif kumaşlarla üretilmiş bol ve açık renk giysiler tercih edilmeli. Açık havada bulunanlar mutlaka şapka ve gözlük kullanmalı, güneşten korunabilmek için yüksek koruma faktörlü kremler mutlaka dışarıya çıkmadan 20-30 dakika önce sürülmeli. Kalp hastaları serin ortamlarda bulunmalı.

GÜNEŞ ÇARPTIĞINDA BUNLARI YAPIN

Hasta gölge bir yere götürülmeli Hasta çok hızlı bir şekilde soğutulmalı Vücut sıcaklığı takip edilmeli, sıcaklık 38- 39 dereceye düşünceye kadar soğutmaya devam edilmeli Alkollü içecekler kesinlikle verilmemeli Bilinci ve davranışları normalse içecek bir şey verilmeli Eğer bilinci yerinde değilse içecek verilmemeli, boğulmasına neden olabilirsiniz Kusuyorsa yüzükoyun yatırın Çok acele tıbbi yardım çağırılmalı
Yazının Devamını Oku

Deniz ve havuzun kulaklarınızda iltihap yapmasına izin vermeyin

4 Ağustos 2008
Denizde ve havuzda kulağa kaçan su, kulak tıkanması ve orta kulak iltihabına yol açabiliyor. Özellikle de kirli havuzlar... Aslında basit birkaç önlem almak sorunun önüne geçmek için yetiyor. En kolayı vazelinli pamuk ya da silikonla kulağı tıkamak.

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Dr. Tayfun Apuhan’ın verdiği bilgiye göre, özellikle kulak zarı delik olanlarda orta kulakta iltihaplanması gelişme riski daha yüksek. Dış kulak yolunda normal olarak bulunan kulak salgısı havuz veya denize girildiğinde ıslanıp şişer. Dış kulak yolunu kapatır. Mikropların üremesine elverişli ortam oluşturur. Böylece bakteriler veya mantarlara bağlı dış kulak yolu enfeksiyonlarına yol açar. Bu durumda genellikle tıkanıklıkla birlikte kulak önünde, basmayla oluşan ağrı, akıntı ve şişlik gelişebilir. Bu durumda mutlaka su ile temastan kaçınılmalı ve bir kulak burun boğaz hastalıkları uzmanına başvurulmalı.

Dalışlarda dikkatli olun

Derine dalındığında oluşan basınç değişiklikleri, kulak burun boğaz bölgesinin herhangi bir yerinde bulunan enfeksiyonların diğer komşu bölgelere de yayılmasına yol açabilir.

Dalma sırasında meydana gelen basınç değişikliği vücut tarafından ayarlanamazsa barotravma dediğimiz olay meydana gelir. Bu durumda kulak zarında basit kanamalardan kulak zarı yırtılmaları, orta kulak enfeksiyonları hatta iç kulak ve denge sistemi hasarına kadar değişik sorunlara yol açabilir.

Sinüslerde problem varsa da dalışlar şiddetli ağrı veya sinüzite neden olabilir.

KİRLİ SUYA GİRMEYİN

Özellikle çocuklarda şiddetli ağrı yapan ve birkaç gün denizden, havuzdan uzak tutan sorunun gelişmemesi için:

Havuza veya denize gitmeden önce kulaklarınızı ilgili uzman gösterin,

Temizliği iyi olmayan deniz ve havuzlardan uzak durun,

Kulaklarına tüp takılanlar, müzmin orta kulak iltihabı sorunu bulunanlar, kulak zarı delik olanlar daha dikkatli olmalı. Vazelinli veya gliserinle yağlanmış pamuk tıkaçlar kullanılmalı,

Nezle ve soğuk algınlığı gibi durumlarda dalış yapılmamalı.

KULAK TEMİZLİĞİNE DİKKAT

Kulak tıkanma noktasına geldiğinde artık bir uzmanın temizleme zamanı gelmiştir. Kulak yolunun temizlenmesinin alışkanlık yapacağı yolundaki kanı yanlıştır. Bu inanış, ellerimi yıkamayayım yoksa tekrar kirlenir demeye benziyor. Kulak, kulak çöpü, anahtar, bükülmüş kağıt mendil gibi cisimlerle temizlenmeye çalışıldığında mevcut kir iç kısma, kulak zarına doğru itilir.

Bunları unutmayın!

Kulak tıkanıklığı oluştuğunda çubuk sokup temizlemeye çalışmayın. Öncelikle bir uzman doktora görünün. Dış kulak yolunun en derin kısmında kulak zarı bulunur. Kulağı temizlemek için kullanılacak herhangi bir cisim kulak salgısını kulak zarına doğru itebileceği gibi kulak zarına da zarar verebilir.

Sorun kulak kirinden kaynaklanıyorsa, doktorunuz aspiratörle vakumlama, suyla yıkama gibi yöntemlerle kulağı temizler. Yöntemi soruna göre belirler.
Yazının Devamını Oku

Havuza girerken güvenliğinizi elden bırakmayın

28 Temmuz 2008
Yazın keyiflerinden biri havuzda yüzmek. Bazen havuza bazen de kişiye bağlı faktörler nedeniyle meydana gelen havuz kazalarına ve sağlık sorunlarına karşı dikkatli olmakta yarar var. Özellikle sara, beyin damarları hastalıkları, kalp ve hipertansiyon sorunu bulunanların biraz daha fazla özen göstermesinde yarar var. Aslında havuz kazalarından sözederek sizleri ürkütmek derdinde değiliz. Ancak havuz tahliye borusunun kol, bacak ve kafasını parçaladığı vakaları gazete haberlerinden hatırlayabilirsiniz.

Memorial Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahı Prof. Dr. Kadir Tahta’nın verdiği bilgiye göre, 1-4 yaş arasında havuza düşmeyle boğulmalar, 14-22 yaş arasında ise atlamaya bağlı kazalar en sık görülen durumlar. Gelişmiş ülkelerde 15 yaşın altındaki ölümlerde, havuz kazaları ikinci sırayı alıyor. 14-22 yaş arasında da boğulmalar sık görülüyor. Boğulmalarda müdahalede geç kalınması nedeniyle beyin oksijensiz kalabiliyor.

SIĞ SULARA BALIKLAMA ATLARKEN DİKKAT

Halk deyimiyle balıklama, çivileme ya da diğer şekillerde havuza atlarken, öncelikle suyun derinliğini kontrol edin. Derinlik tespitinde gözünüz aldanabilir, dikkatli olun. Bilmediğiniz havuza atlamayın. Sığ sulara yüksekten kafa üstü atlamak, kafa travmasına, suyun yutulmasına ve boğulmasına yol açar. Bir diğer önemli sonucu da omurilik (boyun, sırt veya bel) zedelenmesi. Hatta felçe yol açması.

Prof. Dr. Tahta "Omuriliğin önünde bulunan bağ, kazalarda öncelikle kamçılama şeklinde baskıya neden oluyor. Bunun sonucunda omurilik kanlanması bozuluyor ya da ezilebiliyor. Kamçılama şeklindeki travmalarda gelişen felçler çoğunlukla kalıcı sakatlık bıramıyor. 24 saat sonra düzelebiliyor. Fakat omurilik içinde kanama ve ezilme gibi durumlarda geri dönüş olamayabilir" diyor.

14-22 yaş arası gençlerin kafa üstü atlamaları sonunda en sıklıkla boyun omurlarında kırılmalar, buna bağlı omurilik ezilmeleri ortaya çıkıyor. Boyun kırıklarına bağlı da her iki kol ve el, her iki bacak felçli hale geliyor. Felcin başka sonuçları da var. İdrar tutamama, bağırsakları kontrol edememe gibi. Modern cerrahi yöntemleriyle omurganın onarılması mümkün. Fakat omurilikteki hasarın onarımını ne ilaç ne de kök hücre aşıları yetiyor.

Başınızı vurmayın

Epilepsi hastaları tatilde de ilaçlarını düzenli kullanmalı. Havuza veya denize tek başına girmemeli. Kan sulandırıcı ilaçlar kullanan yaşlılar da havuzda dikkatli olmalı. Havuz kenarında yürürken ve havuzda yüzerken bunların daha da özenli olmasında yarar var. Başlarını çarpmaya bağlı gelişebilecek kafa travması, beyin kanamasıyla da sonuçlanabilir.

Havuz enfeksiyon kaynağı

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Meral Sönmezoğlu da dezenfekte edilmemiş havuzların hastalık yaydığını hatırlatıyor. Havuzların hastalık kaynağı olmasının temelde iki nedeni var. İlki kalabalığın bir arada bulunması. Diğeri de vücuttaki tüm floraların havuz suyuna geçmesi. Havuza girenlerin burun florası, deri üzerindeki bakteriler, genital akıntılar, idrar yolu akıntıları havuz suyuna karışabiliyor. Bu tip floralar normal özelliklere sahipken, deri üzerindeki mantarlar, çok zararlı bazı bakteriler, yarası olanların yara üzerindeki bakterileri havuz suyuna daha kolay bulaşıyor. Doç. Dr. Sönmezoğlu, "Çocuklar ve hassas cilt yapısı olanlara bu tür bakteriler daha çabuk zarar verebiliyor. Bu tür vakalar denizde olmaz. Çünkü denizin kendi dezenfeksiyon özelliği var. Deniz suyundan enfeksiyon kapamazsınız" diyor.

Havuz yüzünden hastalanmamak ve hastalık bulaştırmamak için bunları unutmayın:

Saça bone takın,

Havuza girmeden önce duş alın,

Ayaklarınızı dezenfektan sudan geçirin,

İshal, idrar yolu enfeksiyonu, yara ve genital akıntısı olanlar havuza girmemeli

KLOR MİKTARINA DİKKAT

Tatil yaptığınız oteller veya çocuklarınızı gönderdiğiniz yaz okullarındaki havuzlar hakkında bilgi alın. Sağlığınızı şansa bırakmayın. Havuzun belediyenin önerdiği klor miktarlarıyla dezenfekte edildiğine dair belgenin tesis girişinde asılı olması gerekiyor. Bu belgeyi yetkiliye sormak hakkınız. Klorun fazlası sağlık sorunlarına yol açıyor. Kulak içindeki, kulağı dış etkilerden koruyan asitik ortamı nötralize ediyor, egzama gibi sorunların oluşmasını sağlıyor. Uzun süre aşırı klorlu havuzlarda yüzen alerjik bünyelerde klor alerjisi gelişiyor.

Çocuklarda daha çok dikkat gerekir

Çocuk havuzları bir felaket! Suyun içindeki çocukların idrar yapmaması neredeyse mümkün değil. İdrarın bulaştığı bu havuzlar bulaşıcı hastalıklar açısından uygun ortamlar. Özellikle iyi dezenfekte edildiğinden emin değilseniz çocuğunuzu sokmayın. Örneğin viral memenjitler havuz suyuyla daha çabuk bulaşıyor. Bu havuzlar yerine temiz su doldurduğunuz şişme havuzlar çok daha güvenli.
Yazının Devamını Oku

Sıcak felç etmesin

21 Temmuz 2008
İnsan vücudu sıcaklara 1-2 hafta içinde uyum sağlar. Yani hem terlemek kolaylaşır hem de terle atılan sodyum miktarı azalır. Sıcak hava hem şehirde hem de tatil beldelerinde yaşamı zorlaştırıyor. Canından bezdiriyor. Aşırı sıcaklara karşı vücudun en önemli savunması terlemeyle sıvı kaybı. Terleme devam ettiği sürece vücut yeterince su ve tuz almak şartıyla, çok yüksek ısılara dayanılabilir. Nem oranı yükseldiğinde terleme ile olan sıvı kaybı azalmaya başlar. Bu ciddi sorunlara yol açar. Sıcak felci bunlardan sadece biri. Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Yavuz Baykal’ın verdiği bilgiye göre, sıcak felci insanda merkezi ısının 40 derecenin üzerine çıkması, merkezi sinir sistemi bozukluğunun gelişmesi ve terlemenin kaybıyla ortaya çıkıyor. Hastalarda daha sonra birçok organda yetmezlik bulguları gelişiyor. Acil tedavi edilmezse ölümcül risk taşıyor. Merkezi sinir sistemi sıcak felcine en duyarlı organ. İrritabilite (hafif uyaranlara gereğinden fazla tepki vermek), bilinç bulanıklığı, davranış değişiklikleri, halüsinasyonlar, kasılmalar ve komaya yol açar. Hastaların çoğunun beyninde ödem gelişir.

Vücudun ısısını artıran hareketlerden uzak durun

Sıcağa bağlı acil durumların oluşmasında hasta vücudunda ısı artmasına yol açan etkenler önemli rol oynuyor. Bunlar:

Fiziksel aktiviteler (ağır egzersizler, açık havada çalışmak gibi)

Enfeksiyon nedeniyle vücut ısısının yükselmesi

Hipertiroit

Ajitasyona neden olan ruhsal durum

Kapalı ve havalandırılmayan sıcak yerlerde bulunmak

Sıcak yerlerde çalışmak (fırın, çelik fabrikası, tarla gibi)

Yaz sıcağında çocukları kapalı arabalarda bırakmak

Yüksek ısı, yüksek nem oranı

Şişmanlık, diyabet, kardiovasküler hastalıklar

Terleme yetisinin bozulması

Kalın giysiler

Dehidratasyon

Merkezi sinir sistemi bozuklukları (parkinson hastalığı gibi)

Yaşlılık (yaşlılarda susuzluk hissi azaldığından kaybedilen sıvı yerine konamaz. Ayrıca çeşitli hastalıklar ve ilaç kullanımı, yaşlılarda sıcaklardan oluşan acil vakaları artırır.)

Sıcakta alkolle serinlemeye çalışmayın

Sıcak felcinden korunmak için:

Serinlemek için alkollü içecekler içmeyin. Bunlar önce serinletir, sonra vücudun su kaybını artırır.

Hafif yemekler, sulu yiyecekleri (meyve, salata, çorba) tercih edin.

Yağlı ağır yemeklerden ve fazla yemekten kaçının.

İnce, açık renk, bol giysiler giyin. Giysiniz güneş ışığından sizi korusun ama terletip su kaybettirmesin.

Geniş kenarlı şapka giyin. Yüzünüz doğrudan güneş altında kalmamalı.

Sık sık duş yapın.

Kapalı ve park edilmiş araç içinde hiçbir canlı bırakılmamalı.

Dışarıda aktif olarak çalışanlar güneş altında korunmasız kalmamalı. Ağır eforlardan kaçınmalı.

Sıcak çarpması ve bitkinlik belirtilerini bilip bu belirtilere karşı tedbirli olunmalı, alınan önlemlerle hasta düzelmezse doktora haber verilmeli.
Yazının Devamını Oku